RTÜK - Karar No: 23 - Karar Tarihi: 29.03.2023
Karar Dilini Çevir:



İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 27.03.2023 tarih ve 330 sayılı yazısına konu, Kanal Antalya logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 24.02.2023 tarihinde saat 08:53’te yayınladığı "Erkek Güzeli Sefil Bilo" isimli sinema filmi yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, Kanal Antalya logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 24.02.2023 tarihinde saat 08:53’te yayınladığı "Erkek Güzeli Sefil Bilo" isimli sinema filmi yayınında, sinema filmi karakterleri arasında geçen diyaloglarda; "... Gıçımıza mı gireceksen?, ...adamın ağzına sıçıyiler., ... gavat ... Bilo dürzüsünün kanını akıtıcam. , .. it gibi dolaşıyik ... Yüreğim gıçımda atıiy. ...hırbo., ...Hangi poku ... namussuz Sultan. ... Namussuz!, ... eşek oğlu eşekler!, ... Bilo puştunu ... kıç öpme...." şeklinde düzeysiz, argo ve kaba ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Kitle iletişim araçları halkın kültürel ve toplumsal değerlerini, insanoğlunun sahip olduğu başlıca değeri, yani kullandığı dili etkileme gücü yönünden en güçlü kaynak durumundadır. Bu güç bir bütün olarak ele alınması gereken değerleri olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedir. Kitle iletişim araçları içinde bulundukları toplumlarda köklü davranış ve tutum değişikliklerine yol açarlar; bazı günlük davranışları, tüketim alışkanlıklarını, etik ve estetik değerleri etkilemektedirler. Değerler, kültür, bireysel ve toplumsal kimlikler kitle iletişim araçları vasıtasıyla her gün yeniden harmanlanmaktadır. Çünkü kitle iletişim araçları her gün insanlara yaşamlarını hangi değerler üzerine kurmaları gerektiğini söylemekte; her gün iyi-kötü, doğru-yanlış üzerine yeni değerler sunmaktadır.
Medya kendi başına bir eğitim aracı değildir, ancak eğitici özelliği vardır. Bu nedenle ölçülü dil kullanılmalıdır. Medya için en önemli unsur olan rating yani izlenme oranı nasıl ki her biçimi ve içeriği belirliyorsa benzer şekilde dil de hedef kitlenin özelliklerine uygun olarak seçilmelidir. Bu sebeple kitlelere seslenen medya yayıncılık anlayışını gözden geçirerek özellikle yayınlardan daha çok etkilenen gençlerin izlediği programlarda ölçülü dil kurallarına uyulmasını sağlamalı, onları yanlış bir biçimde konuşmaya özendirmemelidir. Medya elbette ki salt bir eğitim aracı değildir ancak verilen eğitime denk olmalı ve verilen dil eğitimine ters düşmemelidir.
Araştırmalarda kitle iletişim araçlarında sıkça duyulan argo/küfür kullanımının zaman içerisinde bireyler tarafından kanıksandığı ve meşrulaştırıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Başka bir deyişle kullanımın tetikleyicileri olarak aile, arkadaş ve akraba ortamları önemli bir rol oynarken, küfür ve argonun değer kalıpları ve normlar içerisinde normalleşmesinde medyanın büyük bir etkisi vardır denilebilir. Küfür kullanımının artmasının temel sebeplerinden biri de topluma mal olmuş kişilerin bu dili kullanmasıdır. Şarkılarda nakarat olarak tekrarlanan ifadelerde, dizi ve filmlerde karaktere bürünen oyuncuların duygu yüklenişlerinde bu sözlerin sarf edilmesi belleklerde yer etmektedir.
Ekranlarda dilin düzeysiz kullanımı sadece yasayı ihlal etmemekte dil marifetiyle düşünen insanın idrak kabiliyetini bozmakta aynı zamanda değerlerin ve kültürün aktarıcısı dili de tahrif etmektedir. Dilin düşünceyi ve dolayısıyla o dili konuşanları etkilediği birçok çalışmayla ortaya konmuştur. Tüketici araştırması sonuçlarına göre ebeveynler için kaba konuşma ve küfür, çocukların en çok etkilendikleri içerik alanı olarak şiddet ve korkudan sonra 3. sırada gelmektedir. Nitekim çocuklar bu nitelikteki hareketleri ve söylemleri görsel-işitsel medyada yer aldığı için normal kabul etmekte ve özellikle kaba, maço, özendirici ve ödüllendirici biçimde sunulan olumsuz davranışları rol model olarak daha çok örnek almaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre kitle iletişim araçlarında küfür ve argo kullanımının gençlerin küfür ve argo kullanımını yüksek düzeyde artırdığı tespit edilmiştir.
Haziran 2008 tarihli Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nda "Müstehcen ve Kaba Sözlerin Kullanılması" başlığı altında şu sonuçlara yer verilmiştir:
"...Televizyon dizilerindeki karakterlerin kullandığı müstehcen, argo ve kaba kelimeler ertesi gün toplumun içinde hızla yayılmakta ve arkadaş grupları arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Bazı çocuklar ve gençler söz konusu karakterleri kendilerine örnek alarak konuşmalarını ve hareketlerini taklit etmektedir. Böylece müstehcen, argo ve kaba sözlerin kullanımının yaygınlaşmasında televizyon ve sokak karşılıklı olarak birbirlerini beslemektedir".
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu sinema filmi yayınında; "... Gıçımıza mı gireceksen?, ...adamın ağzına sıçıyiler., ... gavat ... Bilo dürzüsünün kanını akıtıcam. , ... it gibi dolaşıyik ... Yüreğim gıçımda atıiy. ...hırbo , ...Hangi poku ... namussuz Sultan. ... Namussuz!, ... eşek oğlu eşekler!, ... Bilo puştunu ... kıç öpme...." vb. şeklinde düzeysiz, kaba ve argo ifadelerin ekranda alenen yer almasını önleyecek herhangi bir ses kapama tekniği kullanılmaksızın açık bir şekilde yayınlandığı, yayıncı kuruluş içerik olarak bu ve benzeri ifadelerin yer aldığı kısımları izleyici kitleye aktarmadan önce gidermekle, yayın akışı esnasında bu gibi olumsuz durumlarla karşılaşılmaması için her türlü tedbiri almakla, bu ve benzeri ifadelerin yer aldığı bölümleri izleyici kitleye aktarmadan önce yapımlardan kaynaklı sorunları da gidermekle yükümlü oldukları dikkate alındığında, mezkur sinema filmi yayınında sarf edilen sözlerin herhangi bir bipleme veya engelleme olmaksızın açık bir şekilde yayınlanmasının, sorumlu yayıncılık anlayışıyla bağdaşmadığı, bununla birlikte, korumalı saatler içerisinde "Genel İzleyici Kitlesi" akıllı işareti sembolüyle ekrana getirilen, sinema filminde yer alan ifadelerin çocuk ve genç izleyicilerin ekran karşısında olabileceği saatlerde (08:53) yayınlanmasının fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerinin olumsuz yönde etkilenebileceği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında; 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile 8’inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
-6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan; "Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez.",
-6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." hükümlerinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
Bu itibarla; aynı yayınla, birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlalin de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır (tek) cezanın verilmesi öngörüldüğünden,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2023 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 85.738,00 (seksenbeşbinyediyüzotuzsekiz) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “…8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir…” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy