RTÜK - Karar No: 18 - Karar Tarihi: 22.03.2023
Karar Dilini Çevir:



İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.03.2023 tarih ve 291 sayılı yazısına konu h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 28.02.2023 tarihinde saat 20:00’da yayınladığı "Kayda Geçsin" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 28.02.2023 tarihinde saat 20:00’da yayınlanan, sunuculuğunu Şule Aydın'ın yaptığı, Timur Soykan ve Murat Ağırel’in konuk olarak katıldığı ve gündeme dair meselelerin konu edildiği, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan ÇÖMEZ’in de deprem bölgesinden canlı bağlantı yoluyla katıldığı "Kayda Geçsin" adlı programda, geçen diyaloglarda; "Şimdi daha vahim daha dramatik ikinci bir konuya geleceğim Şule Hanım. Bakın bu hastanenin bi başka binası daha var bundan 1.5 kilometre uzaklıkta ikinci bir hastane var. Bu hastane ilk depremde hasar gördü kısmen çatladı ama kullanılmaya devam edildi. Ve büyük bir hasar yoktu burada o sebeple kullanılmaya devam edildi. Fakat insanlar ne yazık ki oksijen tüpleri merkezi oksijen sistemi jeneratörler çalışmadığı için, bunlar iflas ettiği için, bunlarla ilgili gerekli önlemler alınmadığı için, bunlar gerektiği gibi güvenli bir şekilde yapılmadığı için yoğun bakımda insanlar sadece ve sadece oksijensiz ve elektriksiz kaldıkları için yoğun bakım cihazlarında can verdiler. Bir kere daha söylüyorum elektrik olmadığı için ve oksijen tüpleri oksijen sistemleri çalışmadığı için can verdiler bu hiçbir yerde konuşulmadı, yazılmadı, çizilmedi. Bunların her birinin tek tek hesabı sorulması lazım. Bunu bana ağlayarak feryat ederek o hastanedeki doktor arkadaşlarım söyledi. Kim soracak bunun hesabını ve kim verecek bunu hesabını? İki satır milletin önüne çıkıp da helallik istiyorum geciktik, demekle bunun affedileceğini mi düşünüyorsunuz? Mümkün mü bu? Dicle'nin kenarında bir kuzuyu kurt kapsa ondan ben sorumluyum diyen Erdoğan, kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi olacağız diye sahaya çıkan ve siyaset yapan Erdoğan ve avanesi...- Biz doğru mu duyduk? İskenderun'da hastanede elektrik olmadığı için jeneratör çalışmadığı için, oradaki solunum cihazına bağlı insanlar öldüler doğru mu duyduk bunu Turan Bey?- Doğru duydunuz. Ben bu bilgiyi orada çalışan doktor arkadaşlarımdan aldım. - Peki kaç kişi? Ve bununla ilgili rapor tutuldu mu ? Sağlık Bakanlığından bir bilgi alabildiniz mi?- Bebek yoğun bakımı da dahil, küçük bebekler dahil, yaşlı insanlar dahil, oksijen olmadığı için, elektrik olmadığı için hayatını kaybettiklerini bana orada çalışan doktor arkadaşlarım söyledi....- Size gelip söyledim, geçen programınızda söyledim. Buradan Sağlık Bakanlığı doktorları çekildi diye. Ama gece yarıları el ayak çekildikten sonra hala vicdan sahibi Sağlık Bakanlığı doktorları gelip burada hasta bakıyorlar. Ve ben bu bilgileri onlardan aldım. Çıksın Sağlık Bakanı yalanlasın beni. Göndersin müfettiş incelesin, uzmanlarına baktırsın, baktırabiliyorsa....Hangi hastane, bir daha tekrarlayabilir miyiz? - İskenderun Devlet Hastanesinden bahsediyorum Murat Bey. İskenderun'dan bahsediyorum. Ve buradaki bu bilgileri bana veren orada çalışan doktor arkadaşlarım.", Yayın esnasında aşağıda belirtilen KJlere yer verilmiştir: "Skandal Üstüne Skandal, Hastanedeki Ölümlerin Sır Perdeleri Aralanıyor, Elektrik Olmadığı İçin Oksijen Tüpleri Çalışmadığı İçin Öldüler, Çömez: İskenderun'daki Hastanenin Jeneratörleri Çalışmıyordu", “...- Yani buna eklenecek bir şey yok ki. Yani düşünsenize bir hastanede deprem anında elektrik olmadığı için jeneratör de devreye giremediği için oradaki bakıma muhtaç olan, solunuma muhtaç olan, oksijene muhtaç olan insanlar...”....” - Gerçekçi bir yanıt bekliyoruz. Üstü örtülecek yanıtlardan değil, hakiki bir yanıt bekliyoruz. Buradaki oksijen sisteminin elektrik sisteminin, jeneratörlerinin kimler tarafından yapıldığı, hangi şartlarda yapıldığı, şartnameye uygun olup olmadığı, bunların depreme dayanıklı olup olmadığı ve doktorların bana ilettiği bu bilgilerin doğru olup olmadığı ki doğru olduğunu bana doktor arkadaşlarım söyledi. Çıksın açıklasın. Biz bunların hesabını sormakla mükellefiz, siz gazeteci olarak biz siyasetçi olarak milletin hakkını hukukunu korumakla mükellefiz. Çıksın söylesin Sağlık Bakanı." şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati derecede öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir: Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Genel olarak dördüncü güç unsuru olduğu kabul edilen medyanın vatandaşlara bilgilerin ulaşmasında önemli bir rol üstlendiği de dikkat çekilmesi gereken bir husustur: Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükumet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükumet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Muhakkak ki medya mensuplarının toplumu ilgilendiren önemli olaylar ve eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme hakkı bulunmaktadır. Ancak bu hak kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması; kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir. Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla kanunlarda yer alan ilkelere ve basın meslek ilkelerine uygun olarak sunmalıdır. Bu ilkelere göre tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün vererek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılmalı, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır.
6112 sayılı Kanunun 6’ıncı maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca; "Medya hizmet sağlayıcılar, ticari iletişim ile üçüncü şahıslar tarafından üretilenler de dahil olmak üzere, yayınlanan tüm yayın hizmetlerinin içeriğinden ve sunumundan sorumludur." Buna göre medya kuruluşlarının yayınlarında yer verdikleri kişilerin yapmış olduğu yorumlardan sorumlu oldukları açıktır. Söz konusu programa katılan İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan Çömez'in bu doğrultuda davranması beklenmektedir. Konuğun yanı sıra, mevcut yayınların kamuoyuna sağlıklı ve doğru bir şekilde aktarılmasındaki en büyük sorumluluğun yayıncı kuruluşta ve yayıncı kuruluşun temsilcisi olan sunucuda olduğu bilinmektedir. Özellikle içinde bulunduğumuz afet dönemi düşünüldüğünde enformasyonun sağlanmasında ve yayılmasında medyanın her zamankinden daha dikkatli ve sağduyulu olması beklenmekte; aktarılacak bilgilerin teyit edildikten sonra izleyici ile buluşturulması gerekmektedir.
Söz konusu iddialara 28 Şubat 2023 tarihinde Hatay İl Sağlık Müdürlüğünce cevap verilmiştir. Hatay İl Sağlık Müdürlüğünün resmi internet sitesinde yapılan açıklamada: ''Bugün bazı basın organlarında yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerce asılsız bir takım iddialar ortaya atılmıştır. İskenderun devlet hastanemizde jeneratör çalışmadığı için hastalarımızın hayatını kaybettiği iddia edilmektedir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından bu açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur. Hastanemize 3 ayrı jeneratör bulunmakta ve çalışır vaziyettedir. İddia edildiği gibi hastanemizde elektrik olmaması sebebiyle hastalarımızın hayatını kaybettiği bilgisi doğru değildir. Ancak, depremden kaynaklı ağır bir hasara uğraması sebebiyle maalesef hastanemiz yıkıma uğramıştır. Bu hastanemizde can kaybı olduğu doğrudur. Bu can kayıplarının sebebi elektrik değil hastane binasının depremden yıkılmış olmasıdır. Milletçe büyük bir afetin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde kamuoyunun yanlış bilgilendirilerek yönlendirmeye çalışılmasının izah edilebilir bir etik tarafı yoktur. Yıkılmış bir bina altında yeterince büyük acılar bırakmışken daha fazla acı çıkarılmaya çalışılması anlaşılamamaktadır.'' ifadeleri ile söz konusu iddiaların asılsız olduğu belirtilmiş, can kayıplarının olduğu ancak can kayıplarının jeneratör sisteminden kaynaklı değil, depremin yarattığı yıkımdan kaynaklandığı kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Hatay İl Sağlık Müdürlüğünün kamuoyu açıklamasının yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından dezenformasyon olduğu kanıtlanan içeriklerin günbegün derlendiği bültenler serisinin ''Deprem Dezenformasyon Bülteni (27-28 Şubat 2023)'' sayısında da bu bilginin doğru olmadığı bir kere daha kamuoyuna duyurulmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda, program konuğu tarafından; hastanedeki jeneratör sisteminin çalışmamasından kaynaklı yani Sağlık Bakanlığının ve bünyesindeki hastane ve personelin ihmalkarlığından dolayı can kayıplarının yaşandığı şeklindeki doğruluğu teyit edilmemiş bilgiyi aktardığı, bu konuya işbu yayında belli aralıklarla yer verilmiş ve sözde ihmalin özellikle bebek ve yaşlı ölümlerine sebebiyet verdiği vurgulanmıştır. Ülkece içinde bulunduğumuz bu hassas dönemde, insan hayatının bahis olduğu bilgiler aktarılırken, yetkili mercilere sorulup doğrulanmadan, kesin bir dille paylaşılması toplumu endişeye ve infiale sürükleme riski taşımaktadır. Yetkililer aracılığıyla doğru bilgiye erişebilmenin kolay olduğu bu dönemde herhangi bir sorgulama/doğrulama yapmaksızın iddianın direkt halkla buluşturulması tarafsızlık, gerçeklik, doğruluk ve soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz ilkelerine aykırı nitelikte olduğu gibi insani meseleler üzerinden kamu vicdanını rahatsız ettiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 6.725.835,52 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 201.775,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi İlhan TAŞCI’nın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy