RTÜK - Karar No: 18 - Karar Tarihi: 11.01.2023
Karar Dilini Çevir:



İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 09.01.2023 tarih ve 23 sayılı yazısına konu h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 23.12.2022 tarihinde saat 21:17’de yayınladığı "Perdenin Önü Arkası" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 23.12.2022 tarihinde saat 21:17’de canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Seda Selek'in yaptığı, Avukat Faik Işık’ın konuk olarak katıldığı, gündemle ilgili çeşitli siyasi ve sosyal meselelerin konuşulduğu, "Perdenin Önü Arkası" adlı programda, program konuğu tarafından; “(...) Hem fikirde olmamız gerekmez. Farklı, hem fikir olursak bak işte o zaman ahmağız biliyor musun? Hepimiz hem fikir olursak bu memlekette farklı düşünebilen adam yok, zeka yok. Hayır arkadaşım öyle bir şey yok ya. Farklı düşüneceğiz. Aynı partinin içinden de farklı düşüneceğiz. Ee benim gibi düşünmedi. Düşünmüyorum evet. Benden değilsin. "La Si.....Sen kimsin ya." şeklinde kaba ve argo ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Kitle iletişim araçları halkın kültürel ve toplumsal değerlerini, insanoğlunun sahip olduğu başlıca değeri, yani kullandığı dili etkileme gücü yönünden en güçlü kaynak durumundadır. Kitle iletişim araçları içinde bulundukları toplumlarda köklü davranış ve tutum değişikliklerine yol açarlar; bazı günlük davranışları, tüketim alışkanlıklarını, etik ve estetik değerleri etkilemektedirler. Değerler, kültür, bireysel ve toplumsal kimlikler kitle iletişim araçları vasıtasıyla her gün yeniden harmanlanmaktadır. Çünkü kitle iletişim araçları her gün insanlara yaşamlarını hangi değerler üzerine kurmaları gerektiğini söylemekte; her gün iyi-kötü, doğru-yanlış üzerine yeni değerler sunmaktadır.
Medya kendi başına bir eğitim aracı olmasa da eğitici özelliği nedeniyle ölçülü dil kullanılmaya özen göstermelidir. Bu sebeple kitlelere seslenen medya yayıncılık anlayışını gözden geçirerek özellikle yayınlardan daha çok etkilenen gençlerin izlediği programlarda ölçülü dil kurallarına uyulmasını sağlamalı, onları yanlış bir biçimde konuşmaya özendirmemelidir. Medya elbette ki salt bir eğitim aracı değildir ancak verilen eğitime denk olmalı ve verilen dil eğitimine ters düşmemelidir.
Araştırmalarda kitle iletişim araçlarında sıkça duyulan argo/küfür kullanımının zaman içerisinde bireyler tarafından kanıksandığı ve meşrulaştırıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Başka bir deyişle kullanımın tetikleyicileri olarak aile, arkadaş ve akraba ortamları önemli bir rol oynarken, küfür ve argonun değer kalıpları ve normlar içerisinde normalleşmesinde medyanın büyük bir etkisi vardır denilebilir. Küfür kullanımının artmasının temel sebeplerinden biri de topluma mal olmuş kişilerin bu dili kullanmasıdır. Şarkılarda nakarat olarak tekrarlanan ifadelerde, dizi ve filmlerde karaktere bürünen oyuncuların duygu yüklenişlerinde bu sözlerin sarf edilmesi belleklerde yer etmektedir.
Ekranlarda dilin düzeysiz kullanımı sadece yasayı ihlal etmemekte dil marifetiyle düşünen insanın idrak kabiliyetini bozmakta aynı zamanda değerlerin ve kültürün aktarıcısı dili de tahrif etmektedir. Dilin düşünceyi ve dolayısıyla o dili konuşanları etkilediği birçok çalışmayla ortaya konmuştur. Araştırma sonuçlarına göre ebeveynler için kaba konuşma ve küfür, çocukların en çok etkilendikleri içerik alanı olarak şiddet ve korkudan sonra 3. sırada gelmektedir. Nitekim çocuklar bu nitelikteki hareketleri ve söylemleri görsel-işitsel medyada yer aldığı için normal kabul etmekte ve özellikle kaba, maço, özendirici ve ödüllendirici biçimde sunulan olumsuz davranışları rol model olarak daha çok örnek almaktadır. 2019 yılında yapılan araştırmaya göre kitle iletişim araçlarında küfür ve argo kullanımının gençlerin küfür ve argo kullanımını yüksek düzeyde artırdığı tespit edilmiştir.
Haziran 2008 tarihli Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nda "Müstehcen ve Kaba Sözlerin Kullanılması" başlığı altında şu sonuçlara yer verilmiştir:
"...Televizyon dizilerindeki karakterlerin kullandığı müstehcen, argo ve kaba kelimeler ertesi gün toplumun içinde hızla yayılmakta ve arkadaş grupları arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Bazı çocuklar ve gençler söz konusu karakterleri kendilerine örnek alarak konuşmalarını ve hareketlerini taklit etmektedir. Böylece müstehcen, argo ve kaba sözlerin kullanımının yaygınlaşmasında televizyon ve sokak karşılıklı olarak birbirlerini beslemektedir".
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlenirildiğinde, ihlale konu programda, program konuğu tarafından; "La Si.....Sen kimsin ya." şeklinde kaba ve argo ifadelerin, her yaştan izleyicinin ekran başında olabileceği bir saatte (21:17:47) ekranda alenen yer almasını önleyecek herhangi bir ses kapama tekniği kullanılmadığı, yayıncı kuruluşun içerik olarak bu ve benzeri söylemlerin yer aldığı kısımları dinleyici kitleye aktarmadan önce gidermekle, canlı yayın akışı esnasında bu gibi olumsuz ve nahoş durumlarla karşılaşılmaması için her türlü tedbiri almakla, bu ve benzeri konuşmaların yer aldığı yayınları dinleyici kitleye aktarmadan önce yapımlardan kaynaklı sorunları da gidermekle yükümlü olduğu dikkate alındığında, mezkur yayında sarf edilen kaba ve argo içeriğin doğrudan yayınlanmasının kamusal sorumluluk anlayışıyla bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan; "Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Kasım 2022 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 5.899.571,89 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 117.991,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy