RTÜK - Karar No: 16 - Karar Tarihi: 23.10.2013
Karar Dilini Çevir:



İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 17.09.2013 tarihli ve 2529 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
"Ulusal logolu Yayın Kuruluşu'nun öğle bülteni olarak yayınladığı "Haber Merkezi" isimli programın 10.09.2013 tarihli yayınında, Hatay'da ODTÜ'ye destek eylemleri sırasında hayatını kaybeden Ahmet Atakan'ın ölümü ve ölüm sebebi haberleştirilerek ayrıntılı olarak verilmiştir.
10.09.2013 gecesi yaşamını yitiren Ahmet Atakan'ın ölüm nedeni kesinleşmemiş ve Adli tıp rapor sonucu yayın tarihinde henüz açıklanmamıştır. Nitekim Hatay Valiliği'nin 10.09.2013 tarih ve 09:45:16 saati itibariyle resmi internet adresinde yer alan basın açıklamasında (Ek'de sunulan): "Konu adli makamlara intikal ettirilmiş olup, çok yönlü olarak araştırılmaktadır. Elde edilen ilk verilere ve bilgilere göre yüksek bir yerden düşmüş olabileceği değerlendirilmiştir. Hiç kuşkusuz gerçek ölüm nedeni yapılacak otopsi çalışmaları sonucunda ortaya çıkacaktır..."ifadeleri yer almıştır. Valiliğin bu açıklaması mevcut iken, henüz kesinleşmiş ve açıklanmış bir otopsi raporu yok iken yayıncı kuruluş söz konusu haberi kesin ifadelerle, "polisin attığı gaz bombası kapsülüyle hayatını kaybetti" şeklinde vermiş ve bunun bir iddia olduğunu belirtmemiştir.
Söz konusu haber sunucunun"Polis Hatay'da bir kahramanlık destanı daha yazdı. Savaşa hayır, ODTÜ'ye destek eylemlerine katılan 22 yaşındaki Ahmet Atakan polisin attığı gaz bombası kapsülüyle hayatını kaybetti. Acı haberi alan ailesi ve arkadaşları hastane önünde bekleyen çevik kuvvet polislerine tepki gösterdi. Ancak polis hastane önünde de gaz bombası attı."şeklindeki sunumuyla başlamış ve devamında haber görüntüleri verilirken ekranda yazılı olarak duran"Zulmunüz Artsın-Polisin Attığı Gaz Bombası Kapsülü 22 Yaşındaki Ahmet Atakan'ın Canını Aldı"ifadeleri kullanılmıştır. Yine haber görüntüleri üzerine yapılan seslendirmede;
"Hatay halk hareketine 3. şehidini verdi. Polisin attığı gaz fişeği başına isabet eden Ahmet Atakan yaşamını yitirdi. Antakyalılar savaşa hayır ve ODTÜ'ye destek için Armutlu mahallesinden Gündüz caddesine yürümek istedi. Ancak mahallenin çıkışında polis müdahalesiyle karşılaştı. Eylemi engellemek isteyen polis halkın üzerine gaz bombası yağdırdı. İşte o gaz fişeklerinden biri 22 yaşındaki Ahmet Atakan'ın başına isabet etti. Ağır yaralanan Atakan, Antakya devlet hastanesine kaldırıldı. Atakan'ın duran kalbi doktorların müdahalesi sonucu çalıştırıldı. Ancak 15 dakika sonra acı haber geldi. Atakan hayatını kaybetti. Acı haberle yıkılan Atakan'ın yakınları ve arkadaşları hastane önünde bekleyen çevik kuvvet polislerine tepki gösterdi. Ancak polisin yanıtı yine sert oldu. Polis yine gaz bombasına sarıldı. Bu kez hastane önü gaz bulutuyla kaplandı.
Hastanede açıklama yapan CHP Hatay Milletvekili Hasan Akköy; Atakan'ın gaz bombası kapsülüyle başından vurulduğunu belirtti."ifadeleri kullanılmış ve milletvekilinin açıklamasına yer verilmiştir:
"Akdeniz hastanesindeyken kalbi durmuş bir şekilde geldiği, başından bir darbe olduğunu kendim gördüm. Başında bir darbe var. İç kanama var."(Klip 1). Haberin devamında "Atakan'a Son Veda" başlığıyla Ahmet Atakan'ın hastanedeki görüntüleri, cansız bedeni flulaştırılarak verilmiştir.
Bahsolunan programda saat 13:08:50'de"Çelişkili Açıklamalar-Valilik ve Bakanlık Yüksek Binadan Düştü. Otopsiye Giren Doktor: Düşme Bulgusu Yok"başlığı ile yayınlanan haberde Valiliğin basın açıklaması ve Adalet Bakanlığı baş danışmanının twitter hesabından yaptığı açıklama ve Dr. Selim Matkap'ın açıklamasına yer verilmiştir: "Hatay Valiliği ve Adalet Bakanlığı baş danışmanı, Ahmet Atakan'ın Gündüz Caddesi üzerindeki yüksek bir binada düşerek hayatını kaybettiğini öne sürdü. Ancak Atakan'ın ön otopsisine giren doktor Selim Matkap yüksekten düşme bulgusu yok dedi. Matkap:Atakan'da akciğer kanaması ve kafa travması tespit ettiğini belirtti."
Yayın kuruluşlarının toplumun bilgi edinme hakkına cevap verdikleri, kamuoyunu haberlerle bilgilendirdikleri aşikardır. İnsanların yaşamlarına haberlere dayanarak yön verdikleri dolayısıyla haberlerin toplum için önemli olduğu gerçeğinden hareketle, haberlerde kullanılan ifadelere fazlasıyla özen gösterilmesi gerekmektedir. Henüz kesinleşmemiş ancak kamuoyunun bilgi edinmeye ihtiyaç duyduğu olaylar haberleştirilirken olaylara ilişkin iddiaların "iddia" niteliğinin belirtilmesi, "haberin doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmaması" gibi basın meslek ilkelerine riayet edilmesi toplumun doğru bilgilendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Rapora konu olan Ahmet Atakan'ın ölüm haberinin verilmesi toplumun bilgi edinmesi açısından önemli olmakla birlikte, resmi makamların açıklamalarına itibar edilmeyerek, iddialar kesin ve gerçekmiş gibi tek taraflı ve yanlı yayın yapıldığı görülmüştür. Yukarıda yer alan deşifreden de anlaşılacağı üzere Ahmet Atakan'ın ölümüne polisin neden olduğu defalarca dile getirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Ulusal 1 Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi hükmünü ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Ahmet Atakan'ın ölüm haberinin verilmesi ile ilgili söz konusu haber yayınında resmi makamların açıklamalarına itibar edilmeyerek, iddialar kesin ve gerçekmiş gibi tek taraflı ve yanlı yayın yapıldığı tespit edilmiş; Ahmet Atakan'ın ölümüne polisin neden olduğu defalarca dile getirilmiştir. Bu suretle medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayınlarında gözetmesi gereken doğruluk ve gerçeklik ilkeleri ihlal edilerek haberin doğruluğundan emin olmaksızın yayınlanması suretiyle kamuoyunun doğru bilgilendirilme hakkı zaafa uğratılmıştır. Bu nedenle, 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 19,20,23 Ağustos 2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 04.10.2011 tarih ve 2011/57 sayılı toplantısında alınan 23 nolu kararıyla 6112 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.
Bu itibarla; 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; ULUSAL 1 logosuyla yayın yapan ULUSAL KANAL İLETİŞİM HİZMETLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki; … ; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz..." hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 160.968,45 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) ( 2013 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 11.886 -onbirbinsekizyüzseksenaltı - ) Türk Lirasından az olamayacağından 11.886 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyeleri Süleyman DEMİRKAN ve Ali ÖZTUNÇ’un karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy