RTÜK - Karar No: 105 - Karar Tarihi: 20.08.2013
Karar Dilini Çevir:



İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 24.07.2013 tarihli ve 2062 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
“Kanaltürk Yayın Kuruluşu'da hafta içi hergün saat 08.40'da başlayan ve yaklaşık 1 saat 50 dakika süre ile ekranda kalan 2. Sayfa adı ile bir magazin programı yayınlanmaktadır. Canlı olarak yayınlanan programın sunuculuğunu Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel Salt yapmaktadır. Programın 24.06.2013 günü yayınlanan bölümünde Erol Köse konuk alınmış, "Babalar ve Evlatları" başlığı altında Emrah, İbrahim Tatlıses ve Mahsun Kırmızıgül'ün evlilik dışı dünyaya gelen çocuklarının konu edildiği görülmüştür. Şarkıcı Emrah'ın nüfusuna aldığı oğlu Tayfun ile ilgili Vatan Gazetesi'nde yer alan haber okunarak Emrah ve oğlunun yaşadığı süreç konuşulmuştur. Ardından program sunucularından Gülşen Yüksel Salt'ın "Benzer bir durumda İbrahim Tatlıses. Yıl 88. Bir film çekimi için İstanbul dışında. Film asistanı bir kızla, Işık Çıtak'la o gece birlikte oluyor. Işıl Çıtak'ın bu ilişkiden Dilan isminde şu an 21-26 yaşında olan kızı dünyaya geliyor." sunumuyla İbrahim Tatlıses programa konu edilmiştir. Şarkıcı İbrahim Tatlıses'in vekili Av. Hayati Şahin ilgi yazı ile yayının incelenmesi talebiyle Üst Kurulumuza başvuruda bulunmuştur. Yayın incelenerek İbrahim Tatlıses ile ilgili yapılan açıklamalardan bölümler aşağıda sunulmuştur. (Raporun bu bölümünde yapılan açıklamaların deşifresine yer verilmiştir.) Av. Hayati Şahin ilgi yazıda; söz konusu programda Erol Köse'nin müvekkili İbrahim Tatlıses hakkında yapmış olduğu iddiaların gerçek dışı olduğunu, yargılaması yıllar önce yapılmış ve kesinleşmiş bir mahkeme kararını delil olmadan yaptığı açıklamalarla şaibeli gibi göstererek yeniden tartışmaya açtığını belirtmiştir. Ayrıca halen devam etmekte olan dava ile ilgili de açıklamalarda bulunan Köse'nin mahkemenin kendisini haklı gördüğünü iddia ederek, yargı sürecini hukuka aykırı şekilde etkilemeye çalıştığını belirtmiştir.
İlgi yazı ve yayının incelenmesi neticesinde, program konuğu Erol Köse'nin İbrahim Tatlıses hakkındaki iddialarının pek çok kez yazılı ve görsel basında dillendirilen konular olduğu, Tatlıses’in bu iddialarla ilgili özellikle uyuşturucu kullandığı yönündeki söylemlere cevabi açıklamalarda bulunduğu bilinmektedir. Söz konusu programın bir magazin programı olduğu dikkate alındığında, bahse konu kişinin de kamuoyuna malolmuş bir şahsiyet olması nedeniyle özel yaşamlarının merak konusu olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenlerle topluma mal olmuş kişilere yönelik eleştiri sınırlarının daha geniş tutulmasının gerektiği düşünülmektedir. Bunun yanında sanatçıların özel yaşamlarının sınırlarının da sıradan vatandaşlara göre daha geniş olduğu, onların hayatlarına ait ayrıntıların toplumu ilgilendirmesi dolayısıyla özel yaşamlarının daha çok gündeme gelmesinin doğal olduğu değerlendirilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
KANALTÜRK Yayın Kuruluşu'nun söz konusu yayınında 6112 sayılı Kanun'un herhangi bir hükmünün ihlal edilmediği kanaatinin Daire başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Kişilik hakkının tanımına kanunlarda rastlanmasa da, gerek doktrinde gerekse yargısal kararlarda bazı tanımların yapıldığı görülmektedir. Yapılan bu tanımlar dikkate alındığında kişilik hakkını; kişinin ismi, resmi, özel hayatı, sırları, düşünceleri, inançları, özgürlüğü, ekonomik varlığı, hayatı, sağlığı, vücut bütünlüğü, haysiyeti, şeref ve itibarı üzerinde korunan tüm hukuksal hakları şeklinde tanımlamak mümkündür. Bir kişi kamuya mal olmuş sanatçı da olsa, yaşam alanının tümden herkese açık olması düşünülemez. Kişilerin kendi amaç ve ilişkilerini serbestçe ve özgürce belirlediği özerk bir alanı bulunmaktadır. İnsanın yaşamında sadece kendisinin bildiği, kimseyle paylaşmadığı bir yaşam alanı olduğu gibi sadece yakınları ve belli arkadaşlarıyla paylaştığı yaşam alanı da vardır.
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının tetkikinde, programda dile getirilen hususların gizli yaşam alanına dahil konular olduğu, gizli yaşam alanının ise kişinin sır dünyasına ait olduğu, sadece güvendiği kişilere açıklanan bu bilgilerin dışa kapalı olduğu ve programda bu ilkelere uyulmadığı anlaşılmakla, yayında 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi hükmünün ihlal edildiği değerlendirilmiştir.
Anılan kuruluşa 07.08.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 06.09.2011 tarih ve 2011/53 sayılı toplantısında alınan 29 nolu kararıyla6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır. Bu itibarla; 6112 sayılı Kanunun tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; KANALTÜRK logosuyla yayın yapan “YAŞAM TELEVİZYON YAYIN HİZMETLERİ A.Ş.” unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendindeki; “... özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” ilkesini tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Mayıs 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının beyanının 4.149.502,27 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı 41.495,00 TL (kırkbirbindörtyüzdoksanbeş TürkLirası) İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin,kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Süleyman DEMİRKAN’ın karşı oyuyla, oy çokluğu ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy