Rekabet Kurumu - Karar Sayı 19-46/790-344
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 19-46/790-344
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Koninklijke Philips N.V. ve Türk Philips A.Ş.’nin standart belirleyen ilgili kuruluşa beyan ettiği altyazı teknolojisine ilişkin standarda esas patentlerini adil, makul ve ayrımcı olmayan koşullarla lisanslayacağına dair taahhüdüne aykırı davranmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettikleri iddiası
Karar Tarihi: 26.12.2019

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2018-2-5 (Soruşturma)
Karar Sayısı : 19-46/790-344
Karar Tarihi : 26.12.2019
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Birol KÜLE
Üyeler : Arslan NARİN (İkinci Başkan), Adem BİRCAN,
Şükran KODALAK, Ahmet ALGAN, Hasan Hüseyin ÜNLÜ
B. RAPORTÖRLER: Neyzar ÜNÜBOL, Tuba YEŞİL, Burcu ÇALIŞKAN OLGUN
C. BAŞVURUDA
BULUNAN : - Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Levent 199 Büyükdere Cad. No: 199, Şişli, İstanbul
D. HAKKINDA SORUŞTURMA
YAPILANLAR : - Koninklijke Philips N.V.
- Türk Philips Ticaret A.Ş.
Temsilcileri: Av. Gönenç GÜRKAYNAK,
Av. Murat Hakan ÖZGÖKÇEN
Çitlenbik Sokak, Yıldız Mahallesi, No: 12, Beşiktaş, İstanbul
(1) E. DOSYA KONUSU: Koninklijke Philips N.V. ve Türk Philips A.Ş.’nin standart
belirleyen ilgili kuruluşa beyan ettiği altyazı teknolojisine ilişkin standarda esas
patentlerini adil, makul ve ayrımcı olmayan koşullarla lisanslayacağına dair
taahhüdüne aykırı davranmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettikleri
iddiası.
(2) F. İDDİALARIN ÖZETİ: Koninklijke Philips N.V.’nin (PHILIPS) standart belirleyen ilgili
kuruluşa beyan ettiği altyazı teknolojisine ilişkin standarda esas patentlerini adil,
makul ve ayrımcı olmayan koşullarla lisanslayacağına dair taahhüdüne aykırı
davranmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u (4054
sayılı Kanun) ihlal ettiği iddia edilerek gereğinin yapılması talep edilmektedir.
(3) G. DOSYA EVRELERİ: Rekabet Kurumu (Kurum) kayıtlarına 29.12.2017 tarih, 9597
sayı ile intikal eden başvuru üzerine düzenlenen 26.01.2018 tarihli ve 2018-2-5/İİ
sayılı İlk İnceleme Raporu, 08.02.2018 tarihli Rekabet Kurulu (Kurul) toplantısında
görüşülmüş ve 18-04/68-M sayı ile iddialar hakkında önaraştırma yapılmasına karar
verilmiştir.
(4) Önaraştırma kapsamında Türk Philips Ticaret A.Ş. (TÜRK PHILIPS) ile 27.03.2018
tarihinde görüşme yapılmış olup, Görüşme ve Bilgi İsteme Tutanağı ile teşebbüsten
talep edilen bilgi ve belgeler 13.04.2018 tarih ve 3033 sayı ile Kurum kayıtlarına
girmiştir.
(5) İlaveten önaraştırma kapsamında; 29.03.2018 tarih ve 4106 sayılı yazıyla Arçelik
A.Ş.’den (ARÇELİK), 02.04.2018 tarih ve 4264 sayılı yazıyla VESTEL’den,
11.04.2018 tarih ve 4694 sayılı yazıyla Türk Standartları Enstitüsünden (TSE) ve
18.04.2018 tarih ve 4981 sayılı yazıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan (RTÜK)
bilgi ve belge talep edilmiş olup, gelen cevaplar sırasıyla 09.04.2018 tarih ve 2925
19-46/790-344
2/61

sayı, 09.04.2018 tarih ve 2897 sayı, 18.04.2018 tarih ve 3150 sayı, 09.05.2018 tarih
ve 3678 sayı ile Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
(6) Hazırlanan 25.04.2018 tarihli ve 2018-2-5/ÖA sayılı Önaraştırma Raporu Kurulun
03.05.2018 tarihli toplantısında görüşülmüş ve 18-13/236-M sayı ile 4054 sayılı
Kanun’un 4. ve 6. maddelerinin ihal edilip edilmediğinin tespitine yönelik PHILIPS ve
TÜRK PHILIPS hakkında aynı Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma
açılmasına karar verilmiştir. 11.05.2018 tarihinde 4054 sayılı Kanun’un 43.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca taraflara soruşturma açıldığına dair bildirimde
bulunulmuş ve 30 gün içinde ilk yazılı savunmalarının gönderilmesi talep edilmiştir.
Tarafların ilk yazılı savunmaları süresi içerisinde 12.06.2018 tarih ve 4532 sayı ile
Kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Soruşturma kapsamında 13.12.2018 tarihinde Krea
İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş. (Digitürk) ile görüşme gerçekleştirilmiş olup,
görüşme sırasında talep edilen bilgiler 25.12.2018 tarih ve 9039 sayıyla kayda
alınmıştır. Yürütülen soruşturmaya ilişkin VESTEL’den talep edilen bilgiler
11.10.2018 tarih, 7367 sayı, 04.01.2018 tarih, 73 sayı, 11.01.2019 tarih, 220 sayı,
07.02.2019 tarih ve 821 sayı, 15.02.2019 tairh ve 1082 sayı; ARÇELİK’ten talep
edilen bilgiler 07.12.2018 tarih, 8702 sayı, 19.12.2018 tarih, 8923 sayı, Sunny
Elektronik ve Sanayi Ticaret A.Ş.’den (SUNNY) talep edilen bilgiler 09.01.2019, 169
sayı; PHILIPS’ten talep edilen bilgiler sırasıyla 17.01.2019 tarih, 308 sayı,
05.02.2019 tarih, 751 sayı, 06.02.2019 tarih, 790 sayı, 15.02.2019 tarih ve 1081 sayı;
RTÜK’ten talep edilen bilgiler 06.02.2019 tarih, 782 sayı ile Kurum kayıtlarına intikal
etmiştir. 25.09.2018 tarihli, 2018-2-5/BN tarihli Bilgi Notu üzerine 04.10.2018 tarihli,
18-37/587-M sayılı karar ile soruşturmanın ilk altı aylık süresinin bitiminden itibaren
dört ay uzatılmasına karar verilmiştir. İlgili karar 05.10.2018 tarih ve 12285 sayılı yazı
ile taraflara tebliğ edilmiştir.
(7) Açılan soruşturma kapsamında hazırlanan 04.03.2019 tarih ve 2018-2-5/SR sayılı
Soruşturma Raporu Kurul Üyeleri ile taraflara tebliğ edilmiş ve tarafların yazılı
savunmalarını 30 gün içinde Kuruma göndermeleri gerektiği iletilmiştir. PHILIPS ve
TÜRK PHILIPS tarafından gönderilen ikinci yazılı savunma, 04.04.2019 tarih ve 2436
sayı ile Kurum kayıtlarına intikal etmiştir. 4054 sayılı Kanun’un 45. maddesi
gereğince Soruşturma Raporunun tebliği üzerine yapılmış olan yazılı savunmalara
karşı hazırlanan 2018-2-5/EG sayılı Ek Görüş yazısı 17.04.2019 tarihinde taraflara
tebliğ edilmiştir. Ek Görüşe karşı üçüncü yazılı savunma Kurum kayıtlarına
16.05.2019 tarih ve 3266 sayı ile süresi içerisinde intikal etmiştir. PHILIPS tarafından
sözlü savunma toplantısı yapılması talep edilmiştir.
(8) Sözlü savunma tarihinin belirlenmesine ilişkin 20.05.2019 tarih, 2018-2-5/BN-2 sayılı
Bilgi Notu 23.05.2019 tarihli Kurul toplantısında görüşülerek 19-19/284-M sayı ile
11.07.2019 tarihinde sözlü savunma toplantısı yapılmasına karar verilmiştir.
08.07.2019 tarihli, 1925/384-M sayılı Kurul kararıyla 11.07.2019 tarihinde toplantı için
gerekli nisabın sağlanamayacağının anlaşılması üzerine; sözlü savunma
toplantısının, tarihi daha sonra belirlenmek üzere ertelenmesine karar verilmiştir.
Daha sonra, PHILIPS’e ait 18.07.2019 tarih, 4722 sayılı yazı Kurum kayıtlarına intikal
etmiştir. 07.11.2019 tarih, 19-38/600-M sayı ile sözlü savunma toplantısının
17.12.2019 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir. Yapılan sözlü savunmanın
ardından Kurul; yürütülen soruşturma ile ilgili olarak düzenlenen Rapor, Ek Görüş,
toplanan deliller, yazılı/sözlü savunmalar ve incelenen dosya kapsamına göre
26.12.2019 tarih ve 19-46/790-344 sayı ile işbu nihai kararı tesis etmiştir.
(9) H. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili Rapor ve Ek Görüş sonucunda;
19-46/790-344
3/61

- TÜRK PHILIPS’in inceleme konusu faaliyetin esasları üzerinde herhangi bir
karar verici rolünün bulunmadığı, dolayısıyla dosya konusu iddialar
bakımından herhangi bir sorumluluğunun olamayacağı,
- PHILIPS’in dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında
incelenen dönem içerisinde hâkim durumda olduğu,
- PHILIPS’in dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında
sahip olduğu standarda esas patentlerin kullanımına yönelik olarak 4054 sayılı
Kanun’un 6. maddesini ihlal etmediği,
- PHILIPS ile VESTEL arasında imzalanan 01.09.2013 tarihli “TV Patenti Lisans
ve Uzlaşma Sözleşmesi”nin 6.4 nolu maddesinin 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesi kapsamında olduğu ve 2008/2 sayılı Teknoloji Transferi
Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2008/2 sayılı Tebliğ) ile tanınan
grup muafiyetinden yararlanamadığı,
- PHILIPS ile VESTEL arasında imzalanan 01.09.2013 tarihli “TV Patenti Lisans
ve Uzlaşma Sözleşmesi”nin 6.4 nolu maddesinin 4054 sayılı Kanun’un 5.
maddesi kapsamında bireysel muafiyet alabileceği,
- PHILIPS ve iştiraki TÜRK PHILIPS hakkında 4054 sayılı Kanun'un 16.
maddesi uyarınca idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığı
belirtilmiştir.
I. İnceleme ve Değerlendirme
I.1. Yapılan İnceleme ve Tespitler
I.1.1. İddiaların Özeti
(10) Kurum kayıtlarına 29.12.2017 tarih ve 9597 sayı ile intikal eden başvuruda özetle;
- Şikâyetçi VESTEL’in önemli TV üreticileri arasında yer aldığı, esasen
ürünlerini kendi teknolojisinden faydalanarak ürettiği ve geliştirdiği,
- PHILIPS’in TV ürünlerine işlevsellik kazandıran çeşitli patentlere sahip olduğu,
- VESTEL ile PHILIPS arasındaki ihtilafın, PHILIPS’in TV ürünlerinde altyazının
yerini ve rengini belirlemeye yönelik işlevsellik sağlayan EP 0745 307 (EP
307) ve EP 0754 393 (EP 393) sayılı patentlerine yönelik olduğu, söz konusu
patentlerin piyasada standart belirleyen kuruluşların başında gelen Avrupa
Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI)1 tarafından zorunlu patent
(SEP)2 olarak belirlenmiş olduğu, bu kapsamda PHILIPS’in sahip olduğu
SEP’leri adil, makul ve ayrımcı olmayan (FRAND)3 lisanslama ilkeleri
çerçevesinde lisanslayacağına ilişkin ETSI nezdinde taahhüt verdiği,
- PHILIPS’in, kendi patentlerinin şikâyetçi tarafından lisans alınmaksızın
kullanılarak patent hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Almanya’da şikayetçi
aleyhine 10.05.2012 tarihinde patent ihlal davaları açtığı, buna istinaden
şikayetçinin ise 21.05.2012 tarihinde EP 307, 25.05.2012 tarihinde EP 393
sayılı patentlerin hükümsüz olduğunu ileri sürerek karşı dava açtığı, ancak
Almanya'da patent ihlal davası ile hükümsüzlük davasının farklı mahkemeler
nezdinde görülmesi ve hükümsüzlük davalarının patent ihlal davalarına göre

1 European Telecommunication Standards Institute
2 Standard Essential Patent (standarda esas patent)
3 Fair, reasonable and non-discriminatory
19-46/790-344
4/61

daha uzun sürmesi sebepleriyle hükümsüzlük davası sonuçlanmaksızın veya
bekletici mesele yapılmaksızın patent ihlal davalarının Mannheim Mahkemesi
tarafından hükme bağlandığı, bu çerçevede Mahkeme’nin 05.07.2013
tarihinde EP 307 patenti için 7 O 128/12 sayılı, EP 393 patenti için ise 7 O
195/12 sayılı kararıyla PHILIPS'i haklı görerek, şikayetçinin PHILIPS'e ait olan
altyazı patentlerini ihlal ettiğine, bu nedenle ürünlerine ilişkin olarak bazı
bilgileri PHILIPS'e vermesi ve davacı PHILIPS'in bu ihlalden kaynaklanan tüm
zararlarını karşılaması gerektiğine hükmettiği, bunun üzerine PHILIPS’in,
anılan kararlara dayanarak, şikayetçinin Almanya'daki depolarında bulunan
ürünlerin toplatılması, imha edilmesi gibi şikayetçi açısından ciddi zorluklar
yaratan aksiyonlarda bulunduğu,
- Mahkemenin patent ihlali kararı ve PHILIPS’in anılan kararı uygulamaya
koyması nedeniyle zor durumda kalan şikâyetçinin, yalnızca lisans tedarikini
içeren bir sözleşme akdetmek amacıyla PHILIPS ile görüşmelere başladığı,
ancak PHILIPS’in, tedbir kararlarını uygulamaya koyarak elde ettiği avantajı
kötüye kullanmak suretiyle, lisanslamanın bir koşulu olarak şikâyetçiden
hükümsüzlük davalarından feragat etmesini istediği ve sonuç olarak
şikâyetçinin, söz konusu davalardan feragat ederek aşırı patent ücreti, ters
ispat yükü, aşırı bilgi talebi ve patentin geçerliliğine itiraz etmeme gibi rekabet
hukuku ihlali teşkil edebilecek hükümler içeren TV Patenti Lisans ve Uzlaşma
Sözleşmesi’ni (SÖZLEŞME) imzalamak zorunda kaldığı,
- Bu kapsamda, şikâyetçi ve PHILIPS arasında 1 Ağustos 2013 tarihinde,
tarafların yukarıda anılan davalar bakımından uzlaşmasını ve şikâyetçinin
ihtilaf konusu patentlere ilişkin olarak PHILIPS’ten lisans almasını öngören
SÖZLEŞME’nin imzalandığı,
- Bir patentin standart belirleme kuruluşları tarafından SEP olarak belirlenmesi
halinde patent sahibinin ilgili pazarda etkin piyasa gücüne sahip teşebbüs
haline geldiği, anılan teşebbüsün çoğu zaman bir tekele dahi dönüşebildiği,
nitekim Avrupa Komisyonu (Komisyon) tarafından SEP’lere ilişkin yayımlanan
bildiride bu durumun SEP’lerin sahibine önemli bir pazar gücü sağladığı ve bu
nedenle hak sahibinin rakipleri pazardan dışlama, aşırı telif ücreti uygulama,
çapraz lisanslamalar gerçekleştirme ve lisans alanın öne sürdüğü patentin
hükümsüzlüğüne veya patenti ihlal etmediğine yönelik iddiaları geri çekmeye
zorlama gibi rekabet karşıtı davranışlarda bulunabilmesine imkân sağladığının
ifade edildiği,
- Somut olayda PHILIPS'in, sahip olduğu altyazı patentlerinin SEP niteliğinde
olması nedeniyle, ilgili teknoloji pazarında hâkim durumda olduğu,
- Nitekim şikâyetçinin rakibi konumundaki diğer televizyon üreticilerinin de
altyazı özelliği için PHILIPS’ten lisans almak zorunda oldukları, ayrıca
PHILIPS’in patentleri ile şikayetçinin kendi teknolojisiyle geliştirdiği altyazı
yazılımı ve teleteks4 aracılığıyla temin edilen altyazı özelliği karşılaştırılmak
suretiyle PHILIPS teknolojisinin diğerlerinden farklı olarak altyazının rengi ve
konumunun çeşitlenmesi gibi dinamik özelliklere sahip olduğunun tespit
edildiği, bu nedenle aralarında talep ikamesi olmadığı değerlendirilerek
PHILIPS patentinin alternatifinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,

4 Televizyonlarda interaktif işlemler yapılmasına olanak sağlayan teknolojidir. Bazı kanallarda izlenilen
yayının altyazı özelliği teleteks üzerinden temin edilebilmektedir.
19-46/790-344
5/61

- Aşağıda ele alınacağı üzere PHILIPS’in, birbirini tetikleyici ve tamamlayıcı
olarak hâkim durumun kötüye kullanılması teşkil eden çeşitli davranışlarının
olduğu,
- Normal şartlar altında fikri mülkiyet hakkı sahibinin sahip olduğu hakkı
başkasıyla paylaşmak zorunda olmadığı, ancak söz konusu hakkın SEP
olarak kabul edildiği durumlarda hak sahibinin bunu üçüncü kişilere
kullandırmakla yükümlü olduğu, nitekim SEP sahibi teşebbüsün ilgili standart
belirleme kuruluşuna FRAND taahhüdünde bulunmasının bu amaca hizmet
ettiği, bu nedenle konunun zorunlu unsur doktrini kapsamında incelenmesi
gerektiği,
- Bu bağlamda, rekabet kuralları çerçevesinde SEP sahibi teşebbüsün,
kendisine başvuran her teşebbüse zorunlu unsur doktrini çerçevesinde
FRAND koşullarında lisans vermekle yükümlü olduğu, ancak mevcut olay
bakımından PHILIPS’in SEP niteliğindeki patentlerinin şikâyetçiye
lisanslamasını adil ve makul koşullarda gerçekleştirmediği, PHILIPS’in patent
ihlaline ilişkin mahkeme kararını uygulamaya koyması, şikâyetçiyi
hükümsüzlük davalarından feragat etmeye zorlaması, SÖZLEŞME’yle aşırı
patent fiyatı ve diğer haksız sözleşme hükümlerinin dayatılmasının rekabet
ihlali teşkil ettiği,
- PHILIPS’in SÖZLEŞME kapsamında şikâyetçiden makul kıstasıyla
bağdaşmayacak aşırı patent ücretleri talep etmek suretiyle hâkim durumunu
kötüye kullandığı,
- PHILIPS’in, şikâyetçi tarafından yalnızca DVB altyazı patenti talep edilmesine
rağmen, şikâyetçinin hiç kullanmadığı WSS ve teleteks patentlerini de
SÖZLEŞME’ye dâhil ettiği, PHILIPS tarafından bunlar için ücret talep
edilmediği öne sürülse de, bu patentlerin ücretlerinin DVB altyazı patenti ücreti
içerisinde sübvanse edilmiş olabileceği,
- SÖZLEŞME kapsamında uygulanan (…..) Euro düzeyindeki patent ücretinin,
güncel patent ücretleri ve altyazı teknolojisine kıyasla daha önemli nitelikteki
diğer teknolojilerin patent ücretlerinin karşılaştırılması yoluyla uzman bağımsız
kuruluşlardan yardım alınarak yapılan değerlendirme sonucu hesaplanan (…..)
Euro’luk makul düzeyi 7,5 kat aşmak suretiyle aşırı fiyat teşkil ettiği,
- Ayrıca SÖZLEŞME’yle şikâyetçiye kendi teknolojisini kullanmasını
engelleyecek nitelikte ters ispat yükü getirildiği, şikâyetçinin aksini ispat
etmedikçe kendi teknolojisini kullanarak ürettiği modifiyeli ürünlerinin de patent
ücretine tabi tutulduğu, bu kapsamda şikâyetçinin modifiyeli ürünler
bakımından ön bilgilendirme yapmak ve örnek TV modellerinin tanımlanmasını
gerçekleştirmekle yükümlü olduğu, ancak bu düzenlemenin PHILIPS
tarafından tüm modifiyeli ürünleri marka ve model bazında bildirme
yükümlülüğü olarak yorumlandığı, bu durumun ilgili ürün ve teknoloji pazarında
rekabeti kısıtladığı, şikâyetçinin kendi teknolojisini geliştirmesini engellediği ve
inovasyon güdüsünü azalttığı,
- PHILIPS’in şikayetçi tarafından sunulan marka ve modelleri yeterli görmeyerek
biri (…..), diğeri (…..) tarihleri arasındaki modifiyeli ürünlere ilişkin olarak
Hamburg Mahkemesinde iki farklı dava açtığı, davaların PHILIPS lehine
sonuçlandığı, taraflarca atanan iki ayrı patent vekilinin modifiyeli ürünlerin
PHILIPS patentini ihlal etmediğine dair görüşüne rağmen söz konusu karara
19-46/790-344
6/61

istinaden SÖZLEŞME’nin raporlanmayan modifiyeli ürünlerin patent ücretine
dahil olacağına dair hükmü uyarınca PHILIPS’in şikayetçiden (…..) Euro talep
ettiği, ancak anılan faturanın şikayetçi tarafından reddedildiği, bunun üzerine
PHILIPS’in 24.11.2017 tarihinde ilgili tutarın ödenmesi amacıyla Hamburg
Mahkemesinde dava açtığı,
- 2015 yılı bitimiyle SÖZLEŞME’nin sona ermesi üzerine yeni müzakereler
yürütülmekteyken PHILIPS’in, şikâyetçiye modifiyeli ürünlerinin patentlerini
ihlal ettiği iddiasıyla Hamburg Mahkemesinde dava açtığı, buna karşılık
şikâyetçinin EP 307 ve EP 393 sayılı patentlerin sırasıyla 12.12.2015 ve
26.01.2016 tarihlerinde sürelerinin dolması sebebiyle 14.10.2016 tarihinde
Alman Federal Patent Mahkemesinde hükümsüzlük davası açtığı, Alman
Federal Patent Mahkemesinin ön görüşünün EP 307 sayılı patentin hükümsüz
olduğu yönünde olduğu, Hamburg Mahkemesinin hükümsüzlük davalarını
beklemeden 27.10.2017 tarih ve 315 O 263/15 sayılı kararıyla modifiyeli
ürünlerin EP 393 sayılı patenti ihlal ettiğine, 27.07.2016 tarih ve 315 O 265/15
sayılı kararıyla EP 307 sayılı patenti ihlal etmediğine karar verdiği,
- SÖZLEŞME kapsamında bulunan rekabet karşıtı haksız hükümlerden bir
diğerinin, şikâyetçiye getirilen lisans alınan patentlerin geçerliliğine itiraz
etmeme yükümlülüğü olduğu, bu hükmün geçersiz fikri mülkiyet haklarının
muhafaza edilmesine olanak tanıyarak yeniliklerin ortaya çıkmasını
engellediği, bu durumun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un
(4054 sayılı Kanun) 4. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği,
- PHILIPS’in Hollanda menşeili bir firma olmasına rağmen, konunun etki doktrini
çerçevesinde incelenmesi gerektiği, zira SÖZLEŞME’nin uygulanacağı
bölgelerin Avrupa Konseyi üyesi tüm ülkeler ile Beyaz Rusya’yı kapsadığı, bu
bağlamda Avrupa Konseyi üyesi olması sebebiyle Türkiye piyasasını da
etkilemesinin kaçınılmaz olduğu,
- Sonuç olarak, PHILIPS’in ihtilaf konusu patentleri FRAND koşullarına uygun
lisanslayacağına dair taahhüdüne aykırı davranarak şikâyetçinin ilgili
pazardaki faaliyetlerini önemli derecede zora düşürdüğü ve 4054 sayılı
Kanun’un 4. ve 6. maddelerini ihlal ettiği
iddia edilerek konu hakkında 4054 sayılı Kanun kapsamında gereğinin yapılması
talep edilmiştir.
(11) İncelemeye konu başvuruda özetle, PHILIPS’in altyazı teknolojisine ilişkin sahip
olduğu SEP’lerin lisansını verme sürecinde iyi niyetle müzakerelerde bulunmamak,
şikâyetçi aleyhine dava yoluna başvurarak ürünlerinin imha edilmesine yönelik
eylemler gerçekleştirmek, böylelikle faaliyetlerini zora sokarak şikâyetçiyi lisans
sözleşmesi akdetmeye ve hükümsüzlük davalarından feragat etmeye zorlamak,
SÖZLEŞME’ye aşırı patent ücreti ve aşırı bilgi talebine imkân veren, şikâyetçiye ters
ispat yükü ve patentin geçerliliğine itiraz etmeme yükümlülüğü getiren hükümler
koymak suretiyle şikâyetçinin kendi teknolojisini kullanmasını engellemek, yeniliklerin
ortaya çıkmasını sınırlamak, inovasyon güdüsünü azaltmak suretiyle patentlerini
FRAND şartlarıyla lisanslayacağına ilişkin taahhüdüne aykırı davranarak 4054 sayılı
Kanun’un 4. ve/veya 6. maddelerini ihlal ettiği iddia edilmektedir.
I.1.2. Başvuru Sahibi: Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. (VESTEL)
(12) VESTEL, 1984 yılında başlayan faaliyetlerini 1994 yılından beri Zorlu Holding
bünyesinde sürdürmektedir. 16’sı yurtdışında olmak üzere toplam 23 şirketten oluşan
19-46/790-344
7/61

Vestel Grubu tüketici elektroniği, beyaz eşya, dijital ürünler, bilgi teknolojileri, LED
aydınlatma ve savunma alanlarında faaliyet göstermektedir.
(13) VESTEL, Türkiye TV ihracatının yaklaşık %(…..) gerçekleştirmektedir5. Dünya
çapında Hitachi, Toshiba, Panasonic, Telefunken’in de aralarında bulunduğu 250’nin
üzerinde markaya TV üretmektedir.
I.1.3. Soruşturma Tarafları
I.1.3.1. Koninklijke Philips N.V. (PHILIPS)
(14) PHILIPS, 1891 yılında Hollanda’da ampul ve diğer elektronik ürünlerin üretimini
yapmak için kurulmuş bir teknoloji şirketidir. Bugün ise sağlık hizmeti, tüketici
elektroniği ve aydınlatma teknolojileri gibi çeşitli alanlarda faaliyet göstermeye devam
etmektedir.
(15) Philips Grubu televizyonlarda PHILIPS markasının kullanım hakkını 2012 yılında TP
Vision isimli teşebbüse devretmiştir. Dolayısıyla Philips Grubu 2012 yılından itibaren
televizyon pazarında yer almamaktadır.
(16) Philips Grubu bünyesindeki fikri mülkiyet portföyü, ana şirket PHILIPS’e aittir.
PHILIPS’in televizyon patentlerinin dünya çapında sahibi olan PHILIPS, kendi fikri
mülkiyet departmanı aracılığıyla Türkiye’deki üreticiler (Türkiye’nin de dâhil olduğu
Avrupa’daki satışları için) de dâhil olmak üzere dünya çapında TV üreticilerine, TV
patent portföyüne ilişkin lisans vermektedir. Uluslararası ofisi Hollanda’da bulunan
Philips Intellectual Property & Standards B.V. (PHILIPS IP&S), dünya çapında
faaliyet göstermektedir.
I.1.3.2. Türk PHILIPS Ticaret A.Ş. (TÜRK PHILIPS)
(17) TÜRK PHILIPS, Türkiye’de 1930 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. TÜRK
PHILIPS’in hisselerinin tamamı PHILIPS’e aittir. TÜRK PHILIPS, PHILIPS markalı
tıbbi görüntüleme ve teşhis cihazları ile bunlara ait (orijinal ya da yenileştirilmiş)
yedek parçaların satışı konusunda Türkiye’de yetkili tek distribütör konumundadır.
Bunun yanı sıra, anılan cihazlara yönelik bakım-onarım hizmeti sunmaktadır.
(18) TÜRK PHILIPS’in patent lisanslama faaliyetleri kapsamında herhangi bir rolü
bulunmamaktadır.
I.1.4. İlgili Pazar
I.1.4.1. İlgili Ürün Pazarı
(19) İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz’da da belirtildiği üzere belirli bir ürün ve
onunla yüksek ikame edilebilirliği olan diğer ürünlerden oluşan pazarlar ilgili ürün
pazarını oluşturmaktadır. Bir ürünün diğer bir ürünle aynı pazarda yer alabilmesi için
bu ürünlerin tüketici gözünde nitelikleri, kullanım amaçları ve fiyatları açısından
benzer olmaları ve birbirleriyle ikame edilmeleri gerekmektedir.
(20) 2008/2 sayılı Tebliğ ilgili teknoloji pazarını, “lisans alan kişiler tarafından özellikleri,
lisans bedelleri ve kullanım amaçları bakımından lisans verilen teknolojiyle
değiştirilebilir veya ikame edilebilir kabul edilen teknolojileri kapsayan pazar" olarak
tanımlamaktadır. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4 ve 5 inci
Maddelerinin Teknoloji Transferi Anlaşmalarına Uygulanmasına Dair Kılavuz’da
(Teknoloji Transferi Kılavuzu) da belirtildiği üzere;

5 erişim tarihi: 28.02.2019
19-46/790-344
8/61

“Teknoloji pazarları, ürün pazarı tanımındaki yöntem izlenerek tanımlanır.
Lisans veren tarafından pazarlanan teknolojiden başlamak üzere; lisans
alanların, nispi fiyatlardaki, örneğin lisans bedellerindeki, küçük ama sürekli
bir artışa tepki olarak geçiş yapabilecekleri diğer teknolojilerin belirlenmesi
gerekmektedir. Alternatif bir yol ise, lisanslı teknolojiyi içeren ürünlerin
oluşturduğu pazara bakmaktır.”
(21) Ayrıca Kurulun 30.04.2013 tarih ve 13-24/326-RM sayılı kararıyla kabul edilen Yatay
İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz'da (Yatay İşbirliği Kılavuzu) da fikri mülkiyet
haklarının, ilgili oldukları ürünlerden ayrı olarak pazarlanması durumunda, ilgili
teknoloji pazarlarının da tanımlanması gerektiği ifade edilmektedir.
(22) Başvuru konusu iddialar PHILIPS’in dijital görüntü yayıncılığı altyazı teknolojisine
ilişkin sahip olduğu patentlerin kullanımına ilişkin “TV Patenti Lisans ve Uzlaşma
Sözleşmesi”nin koşullarına ilişkindir. PHILIPS’in sahip olduğu EP 393 ve EP 307
sayılı patentler taraflar arasındaki anlaşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
PHILIPS’in sahip olduğu söz konusu patentler, ETSI tarafından belirlenen EN 300
743 nolu standarda tekabül etmektedir. Söz konusu standardın konusu “dijital
görüntü yayıncılığı altyazılama sistemleri” olarak tanımlanmıştır6. TSE ise standardın
altyazıların, logoların ve diğer grafik elemanların kodlanabildiği ve bit katarlarında
taşınabildiği yönteme ilişkin olduğunu ifade etmiştir. ETSI tarafından EN 300 743 nolu
standarda esas kabul edilen patentlerden EP 393 nolu patent “dijital görüntü
yayıncılığı altyazılama piksel rengi deşifrasyonu” ve EP 307 ise “dijital görüntü
yayıncılığı altyazılama konum ve zaman bilgilerinin deşifrasyonu” işlevlerini
içermektedir. Bu bağlamda PHILIPS tarafından lisansı verilen patentler bakımından
ilgili teknoloji pazarının “dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarı”
olarak belirlenebileceği kanaatine varılmıştır.
(23) Teknolojinin ürünle ya da üretim usulüyle bütünleşen bir girdi olmasından hareketle,
teknoloji lisansı verilmesi, hem teknoloji pazarında hem de lisansı verilen teknolojinin
girdi olarak kullanıldığı ürün pazarlarında rekabeti etkileyebilecektir. Bu nedenle,
lisans anlaşmalarının rekabet üzerindeki etkilerini değerlendirmek için, teknoloji
pazarları ile birlikte söz konusu teknolojinin girdi olduğu ilgili ürün pazarlarının
tanımlanması gerekebilmektedir. “Dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi
pazarı”nda yer alan ve PHILIPS’e ait patentlerle korunan altyazı teknolojileri panel
televizyon üretiminde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda lisans
anlaşmalarının panel televizyon pazarındaki rekabeti etkileyebileceği
değerlendirilmektedir. Kurulun 26.11.2016 tarih ve 16-41/666-299 sayılı kararında;
“Gelişen üretim teknolojileri ile panel televizyonlar da plazma, LCD, LED,
OLED, CURVE ve diğer yeni teknolojilerin kullanıldığı televizyonlar olarak
çeşitlenmektedir. Panel televizyonlar hem sahip oldukları teknik özellikleri
hem de fiyat seviyeleri bakımından birbirlerine benzemekte ve tüplü
televizyonlardan ayrılmaktadır.” denilerek ilgili ürün pazarı “panel televizyon
pazarı” olarak tanımlanmıştır. Söz konusu Kurul kararına paralel olarak
dosya kapsamında ikinci ilgili ürün pazarının “panel televizyon pazarı” olarak
tanımlanması uygun görülmüştür.
I.1.4.2. İlgili Coğrafi Pazar
(24) İlgili coğrafi pazar belirlenirken, özellikle ilgili mal ve hizmetlerin özellikleri ile tüketici
tercihleri bakımından giriş engellerinin, ilgili bölge ile komşu bölgeler arasında

6
19-46/790-344
9/61

teşebbüslerin pazar payları veya mal ve hizmetlerin fiyatları bakımından hissedilir bir
farklılığın olup olmadığı gibi unsurlar dikkate alınmaktadır.
(25) Dosya kapsamında incelenen SÖZLEŞME Türkiye’yi de kapsayacak şekilde
düzenlenmiştir. Dolayısıyla hem “dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi
pazarı”, hem de “panel televizyon pazarı” bakımından ilgili coğrafi pazarın Türkiye
olarak tanımlanması uygun bulunmuştur.
I.2. Değerlendirme
I.2.1. PHILIPS’in Akdettiği Lisans Anlaşmalarının Niteliği
(26) PHILIPS’in TV patentlerini TV ürünlerinde kullanmak isteyen şirketler PHILIPS’ten
standart şartlar içeren bir patent lisans sözleşmesi temin etmektedir. Anılan matbu
patent lisans sözleşmesi; sözleşmenin süresi, bölge ve ürünlerin sözleşmenin
yürürlük tarihinden önce gerçekleştirilen satış hacimlerine göre hesaplanan geçmiş
kullanım tutarı ve lisans seçenekleri bakımından farklılık arz edebilmektedir.
PHILIPS, patent lisans sözleşmesi kapsamında lisanslanacak patentlere ilişkin olarak
TV üreticilerine temelde iki lisans seçeneği sunmaktadır. Bunlardan ilki “PHILIPS TV
Patent Lisanslama Programı” kapsamındaki tüm patentleri içeren portföy lisansının
tamamına yönelik olan ve tüm TV ürünleri için sabit bir ücreti bulunan lisanslar; diğeri
ise sadece belirli, ayrı, tekil teknolojik özellikler bakımından her bir belirli, ayrı lisans
için teknolojinin özelliklerine göre hesaplanan ayrı lisans ücretleri karşılığında
sunulan lisanslardır.
(27) TV patent portföyünün hem standarda esas patentler hem de standarda esas
olmayan patentleri içermesi nedeniyle PHILIPS, TV üreticilerine yalnızca standarda
esas patentleri kapsayacak şekilde, yalnızca standarda esas olmayan patentleri
kapsayacak şekilde ve hem standarda esas hem de standarda esas olmayan
patentleri kapsayacak şekilde lisanslardan arzu ettiğini tercih etme seçeneği
tanımaktadır.
(28) PHILIPS ile VESTEL arasında akdedilen lisans sözleşmesi, PHILIPS TV patentlerinin
geçmiş tarihli lisanssız kullanımına ve bazı yargılama süreçlerine ilişkin uzlaşma ile
sözleşmenin yürürlüğünden itibaren PHILIPS TV patentlerinin halihazırda devam
eden kullanımına ilişkin patent yükümlülüklerine yönelik olup, DVB altyazı
standardına ilişkin beş spesifik patenti içermektedir. Anılan sözleşme kapsamında
taraflar Avrupa Konseyi üyesi ülkeler ve Belarus bölgesinde satılan her bir TV ürünü
için sabit ücret uygulaması hususunda anlaşmaya varmışlardır. PHILIPS’in sahip
olduğu EP 393 ve EP 307 sayılı patentler de anlaşma kapsamındadır. PHILIPS’in
sahip olduğu söz konusu patentler, ETSI tarafından belirlenen EN 300 743 nolu
“dijital görüntü yayıncılığı altyazılama sistemleri” standardına tekabül etmektedir.
I.2.2. Standarda Esas Patentlere İlişkin Rekabet Hukuku Uygulaması ve Avrupa
Birliği’ndeki Güncel Uygulama
(29) Aşağıda ilgili başlık altında detaylandırılacağı üzere, belirli bir standardın
uygulanabilmesi için zaruri/vazgeçilmez olarak ilan edilen tescilli/patentli teknoloji,
SEP kavramına işaret etmektedir. SEP’ler esasen; bir teknolojik yeniliğin/buluşun
piyasada münhasır olarak kullanılmasını sağlayan “fikri mülkiyet hakları” (SEP
özelinde ise “patent hakları”) ile ilgili pazarda söz konusu yeniliğin yaygın kullanımını
amaçlayan “standartlar” arasındaki etkileşimden doğan bir kavram olarak karşımıza
çıkmaktadır. Söz konusu etkileşim, son yıllarda SEP kavramının rekabet hukuku
bağlamındaki birtakım sonuçları bakımından yeni bir rekabetçi kaygı olarak ön plana
19-46/790-344
10/61

çıkmasıyla birlikte, rekabet hukuku ve fikri mülkiyet hukuku ilişkisinin sorgulanması
gerekliliğini de beraberinde getirmiştir.
I.2.2.1. Fikri Mülkiyet Hukuku ve Rekabet Hukuku İlişkisi
(30) Hak sahibi haricindekilerin, bir gayri-maddi varlıktan yararlanmalarını engelleyen
haklar olarak tanımlanabilecek olan fikri mülkiyet hakları; genel olarak patent, telif
hakkı ve marka hakkından teşekkül etmektedir. Geleneksel anlamda fikri mülkiyet
hakkı, sahibine kendisi dışında o hakkın kullanımını dışlayan münhasır bir hak
vermek suretiyle hak sahibinin belirli bir süre tekel getirisi elde etmesini
sağlamaktadır7.
(31) Temel amacı üretimde ve dağılımda etkinlik ile dinamik etkinliği artırmak olan rekabet
hukuku ile fikri mülkiyet hukuku arasında, uzun vadede inovasyonu teşvik etme ve
tüketici refahını iyileştirme aracılığıyla dinamik rekabeti hedefliyor olmaları nedeniyle,
aslında amaca özgü bir farklılaşma veya çekişme bulunmadığı8, bugün Avrupa Birliği
(AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) rekabet hukuku kapsamında mahkeme ve
rekabet otoritelerinin benimsediği hâkim görüştür9. İki hukuk alanı arasındaki gerilim
esasen, amaçlanana ulaşmak için kullanılacak yöntemlerin farklılığından
kaynaklanmaktadır10. Rekabet hukuku, etkinliği en üst seviyeye çıkarmak için
antirekabetçi eylemler ile hâkim durumun kötüye kullanılmasını yasaklarken; fikri
mülkiyet hukuku, tekel hakkını makul görmek ve bazı durumlarda teşvik de etmek
suretiyle yenilik için gerekli güdüyü yaratmaya çalışmaktadır11. Aynı amaca ulaşmak
adına kullanılan metotlardaki bu farklılık, özellikle 20. yüzyılın başlarında bir çekişme
olarak ön plana çıkmış ve bu dönemde patent hakkı mutlak tekel hakkı ile
özdeşleştirilerek patent hakkı verilmesi rekabet hukukunun sıkı sınırlamalarına maruz
bırakılmıştır. 1970’lerden itibaren ise hem Avrupa’da hem de ABD’de fikri mülkiyet
haklarının ekonomik faydalarının daha da önemsenmesi nedeniyle söz konusu
hakların doğrudan tekel veya pazar gücü sağladığı yaklaşımından uzaklaşılmıştır12.
(32) Literatürde söz konusu iki hukuk dalının, şu açılardan birbirleri ile bağlantılı olduğu13
belirtilmektedir:
- ABD ve AB rekabet hukuku, araştırma geliştirme (Ar-Ge) yatırımları ve fikri
mülkiyet hakları yoluyla iktisadi tekel yaratılmasını meşru saymaktadır.
- Her iki hukuk düzeninde de bu hakların fiyatlanmasının ödül ve teşviki de
kapsayan yeterli bir getiriyi yansıtması gerektiği kabul edilmektedir.

7 ARIÖZ, A/ ÖZBEK, Ö. C. (2010), “Hakim Durumun Kötüye Kullanılmasının Sonucu Olarak Zorunlu
Lisanslama: Değerlendirme Kriterleri ve Uygulanan Standartlar”, Rekabet Dergisi, Vol:11, No: 3, s.1-
49, s. 15.
8 Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz (Kılavuz), 240. paragraf
9 PETROVCIC, U. (2014), Competition Law and Standard Essential Patents, Kluwer Law International,
the Netherlands, s. 44. AB rekabet hukuku için bkz. European Commission, Guidelines on the
application of Article 101 of the Treaty on the Functioning of the European Union to technology
transfer agreements, ABD rekabet hukuku için bkz. FTC, To Promote Innovation: The Proper Balance
of Competition and Patent Law and Policy (2003).
10 W. CORNISH/D. LLEWLYN (2003), Intellectual Property: Patents, Copyrights, Trademarks and
Allied Rights, 6th edition.
11 HOVENKAMP, H., M.D. JANIS/M. A. LEMLEY (2005), IP and Antitrust, An Analysis of Antitrust
Principles Applied to Intellectual Property Law, Aspen Publishers, USA, s.1-13.
12 ARIOZ/ÖZBEK, s. 16.
13 A.g.k, s. 17.
19-46/790-344
11/61

- Çoğu vakada hak sahiplerinin bu hakların kopyalanmasını engelleme yetkisini
haiz olduğu -bu yetki veya hakkın kullanımı rakiplerin pazara erişimini
engellese de- kabul edilmektedir.
- Her iki rekabet hukuku sistemi de, fikri mülkiyet hakkının varlığının artık
doğrudan bir tekel hakkının varlığına delalet ettiğini varsaymamaktadır.
- Son olarak, rekabet hukuku perspektifinden fikri mülkiyet haklarının analizinde,
iki hukuk düzeni de bu tür bir hak verilmesinin genel anlamda olumlu rekabetçi
etkilerinin olduğunu kabul etmektedir.
(33) Günümüzde fikri mülkiyet hakları sisteminin, konusunu oluşturan hakların sınırlarına
ve bu hakların ihlali durumunda uygulanacak yaptırımlara odaklanan bir yapıdan;
buluş faaliyetlerinin özendirildiği, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin önündeki
engellerin kaldırıldığı ve dolayısıyla söz konusu hakların ekonomik alandaki en
önemli rekabet unsurları olarak değerlendirildiği bir yapıya dönüştüğünü söylemek
mümkündür14. Bu sebepledir ki; fikri mülkiyet hakkı sahiplerine tekel niteliğinde
tanınmış olan yetkilerin kullanılması ile toplumsal menfaatler arasındaki hassas
dengenin kurulmasında rekabet otoritelerinin takınacağı tavır, sistemin işlerliği
bakımından büyük önem arz etmektedir. Nitekim AB rekabet hukuku sistemi de,
Komisyon ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) uygulamaları ile AB yargı
organlarının artık içtihat haline gelen birtakım kararlarıyla, fikri mülkiyet haklarına
rekabet hukukunca müdahale edilebileceğini kabul etmektedir15.
(34) Türk rekabet hukuku açısından bakıldığında ise, 4054 sayılı Kanun’un amaç, kapsam
maddeleri ve ilgili diğer hükümleri incelendiğinde, Kanun’da özel olarak fikri mülkiyet
haklarına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve bu sebeple Kanun’un
fikri mülkiyet haklarına dayanan hukuki işlem ve eylemlere doğrudan uygulanması
önünde bir engel bulunmadığının öğretide kabul edildiğini söylemek mümkündür16.
Nitekim Teknoloji Transferi Kılavuzu’nun 5. paragrafında da ifade edildiği üzere; fikri
mülkiyet hakları ile ilgili hukuki düzenlemelerin hak sahiplerine münhasır kullanım
yetkileri vermesi, söz konusu hakların rekabet hukukunun uygulanma alanı dışında
olduğu anlamına gelmemektedir.
I.2.2.2. Fikri Mülkiyet Hukuku Alanında Ortaya Çıkabilecek Rekabet Karşıtı
Uygulamalar
(35) Fikri mülkiyet hakkı sahibinin söz konusu hakkından kaynaklanan tekel yetkilerini
rekabet hukuku kurallarıyla uyum içerisinde kullanması gerektiği, yukarıda ifade
edilen fikri hakların gerektiğinde rekabet hukuku müdahalesine tabi tutulabileceği
yönündeki görüşün doğal bir uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır. Anılan gereklilik ise
fikri mülkiyet hakkının kullanılmasının amaç veya etki yönünden bir rekabet ihlali arz

14 BAYRAMOĞLU, S. N. (2012), Rekabet Hukukunda Fikri Mülkiyet Haklarının Toplu Yönetimi: Patent
Havuzları ve Standart Belirleme, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezi, Ankara, s. 1.
15 Bkz. Case C-241-242/91 P, RTE&ITP (Magill), [1995] E.C.R. I-743.; Case 418-01, IMS Health v.
NDC Health, 2004 E.C.R. I-5039.; COMP/C-3/37.792 Microsoft C(2004) 900; Case T-201/04,
Microsoft, [2007], E.C.R. II-3601, Case 24-67 Parke, Davis and Co. V. Probel, Reese, Beintema-
Interpharm and Centrafarm, ECR 00055, at 72 (1968), Case 238/87, Volvo, [1988], E.C.R. 6211,
Ayrıca bkz. Directive 2004/48/EC on the enforcement of intellectual property rights. Yönerge
kapsamında fikri mülkiyet haklarına ilişkin düzenlemelerin bilhassa Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair
Antlaşma (ABİDA) 101 ve 102. maddelerinin uygulanmasına mani olmayacağı açıkça belirtilmektedir.
16 ODMAN BOZTOSUN, A. N. (2002), “Rekabet Hukukunun Teknolojik Yeniliklerin Teşvikindeki Rolü”,
Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları 17, Ankara, s. 171-239, s.188; ÖZDEMİR, S. O. (2002),
Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerine
Uygulanması, Beta Yayıncılık, İstanbul, s. 200.
19-46/790-344
12/61

ettiği hallerde hak sahibi teşebbüsün ilgili davranışını fikri mülkiyet hakkına
dayandırma imkanının kalmaması şeklinde tezahür etmektedir17.
(36) Fikri mülkiyet haklarının yatay ve dikey anlaşmalar kapsamında 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesine aykırı şekilde kullanılması söz konusu olabilecektir. Böyle durumlarda
doğal olarak, anılan hakları konu alan uygulamaların aynı Kanun’un 5. maddesine
göre muafiyet kapsamına girip girmediğinin tespitine yönelik genel bir analiz
yapılması gerekecektir.
(37) Fikri mülkiyet haklarının yatay anlaşmalar yoluyla rekabeti kısıtlayabildiği durumlara
örnek mahiyetinde olmak üzere; fiili ya da potansiyel rakipler arasında karşılıklı lisans
ve patent havuzlarının oluşturulması ve sahip olunan fikri mülkiyet hakkının konusu
olan ürün veya hizmeti karşılıklı olarak kullandırmak amacıyla sözleşme yapılması
hali verilebilecektir18. Bu tip sözleşmelerin pazarın paylaşılması, üretimin
kısıtlanması, fiyatların tespiti, rakiplerin dışlanması gibi yönlerinin olması halinde
4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi bağlamında rekabet hukuku müdahalesi gündeme
gelebilecektir19.
(38) Fikri mülkiyet haklarına ilişkin lisans sözleşmelerinde yer alan bazı dikey kısıtlamalar
da yine rekabet hukuku çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bunlar aşağıdaki şekilde
sıralanabilecektir20:
 Bölgesel sınırlamalara ilişkin kayıtlar,
 İhracat/ithalat yasakları, özellikle paralel ithalatı önleyici kayıtlar,
 Müşteri kısıtlamaları,
 Yeniden satış fiyatlarının tespiti,
 Lisans bedeli kayıtları,
 Çapraz lisans verme kayıtları,
 Mal alma zorunluluğu (kelepçeleme/tie-in),
 Fikri mülkiyet haklarını ileri sürememe kayıtları,
 Sözleşmenin sona ermesiyle birlikte lisanslı teknolojinin kullanımını da
sona erdirme kaydı.
(39) Fikri mülkiyet hakkı sahibinin, mülkiyetinde bulunan münhasır haklarını rekabet
hukukuna uygun kullanma yükümlülüğünü ihlal etmesi hâkim durumun kötüye
kullanımını yasaklayan 6. madde bağlamında da ortaya çıkabilmektedir. Bahse konu
fikri mülkiyet hakkı dolayısıyla pazarda hâkim konuma gelmiş olan hak sahibinin bu
konumunu genel olarak; lisanslamanın reddi, aşırı fiyatlama, denk durumdaki lisans
alan teşebbüsler arasında ayrımcı uygulamalarda bulunma gibi yollarla rekabete
aykırı şekilde kötüye kullanması söz konusu olabilmektedir.
I.2.2.3. “Standard Belirleme” ve “Standarda Esas Patent (SEP)” Kavramları ile
SEP Özelinde Ortaya Çıkabilecek Rekabet Hukuku Sorunları
(40) Standart belirleme, bir ürün veya hizmete ilişkin ortak bir karakter seti oluşturma
sürecini ifade etmektedir21. Standartlaşmanın beraberinde getirdiği temel faydalar;
üretimde kapsam ve ölçek ekonomisinin sağlanması suretiyle maliyetlerin azalması,
teşebbüslerin yenilik için yatırım yapma motivasyonlarının artması, farklı üreticilere

17 PETROVCIC, s. 65; ODMAN BOZTOSUN, s.188.
18 PINAR, H. (2005): Fikrî Mülkiyet Hakları ve Rekabet Hukuku, Rekabet Dergisi, Sayı: 23.
19 A.g.k.
20 A.g.k.
21 OECD (2010), “Policy Roundtable on Standard Setting”, DAF/COMP(2010) 33,
, Erişim Tarihi: 07.01.2016, s. 10.
19-46/790-344
13/61

ait tamamlayıcı veya “birleşik ürün”lerin22 eşleşmesi veya birlikte kullanımının
sağlanması suretiyle tüketici tercihlerindeki çeşitliliğin artırılması ve böylelikle ürün
fiyatlarının düşmesi olarak sıralanabilmektedir. Diğer yandan; standartlaşmanın fiyat
rekabetinde azalma, pazarın inovasyon teknolojilerine kapatılması ve standarda etkin
erişimin engellenmesi suretiyle bazı teşebbüslerin dışlanması veya bu teşebbüsler
aleyhine ayrımcılık yapılması gibi çeşitli rekabet karşıtı etkileri de bulunmaktadır.
Yatay İşbirliği Kılavuzu’nda da belirtildiği üzere söz konusu rekabet karşıtı etkiler
başlıca; “fiyat rekabetinde azalma”, “pazarın inovasyon teknolojilerine kapatılması” ve
“standarda etkin erişimin engellenmesi suretiyle bazı teşebbüslerin dışlanması veya
bu teşebbüsler aleyhine ayrımcılık yapılması” olmak üzere üç farklı şekilde
gerçekleşebilecektir23.
(41) İlk olarak, teşebbüslerin standart belirleme bağlamında görüşmeler yapması halinde,
bu durum söz konusu pazarlarda fiyat rekabetini azaltarak veya ortadan kaldırarak
piyasada işbirlikçi sonucun doğmasına neden olabilmektedir24. İkincisi; bir
teknolojinin standart olarak belirlenmesiyle, söz konusu belirleme öncesi standarda
dahil olabilmek için rekabet halinde olan alternatif teknolojiler ve teşebbüsler pazara
giriş engeliyle karşılaşabilmekte ve pazar dışına itilebilmektedir; böylece standartlar
teknik gelişme ve inovasyonu sınırlandırabilmektedir25. Son olarak, bir teşebbüsün
standarda erişiminin tamamen engellenmesi ya da yasaklayıcı veya ayrımcı koşullara
bağlanması halinde rekabeti kısıtlayıcı etki riski meydana gelebilmektedir26.
(42) SEP ise, fikri mülkiyet hukuku kapsamında korunan tescilli bir teknolojiye yönelik
geliştirilen standardın, ilgili teknolojiye erişim olmaksızın hayata geçirilememesi
noktasında gündeme gelmektedir. Bu doğrultuda SEP kavramı, sahibi tarafından
teknik bir standardın uygulanabilmesi için zorunlu olduğu ilan edilen patenti ifade
etmektedir27. Komisyonun da ifadesiyle “akıllı telefon veya tabletler gibi standarda
tabi ürünlerin bir veya birden çok SEP tarafından kapsanan teknolojileri
kullanmaksızın üretilmesi” mümkün değildir28.
(43) SEP sahibinin rekabet hukuku sorumluluğu hususunun, son yıllarda rekabet
otoritelerinin gittikçe artan bir yoğunlukta ele aldığı bir mesele haline geldiğini
söylemek mümkündür29. SEP’lere ilişkin meydana gelebilecek rekabet karşıtı
uygulamalar temel olarak “yanıltıcı uygulamalar” ve “SEP’lerin stratejik kullanımı”
olarak iki başlık altında incelenebilmektedir. Birinci kategoride yer alan uygulamalar;
ilgili teknolojiler henüz Standart Belirleme Kuruluşu (SBK) tarafından belli bir standart
için kabul edilmeden önce, ikinci kategorideki uygulamalar ise söz konusu patentli
teknolojinin uygulama için esaslı hale gelmesinden sonra gündeme gelmektedir30. Bu
noktada, yürütülen soruşturmanın kapsadığı dönem, uyuşmazlık konusu SEP’in bir

22 Component product.
23 Yatay İşbirliği Kılavuzu, 236. paragraf.
24 A.g.k. 237. paragraf.
25 A.g.k., 238. paragraf.
26 A.g.k., 238. paragraf.
27 YEŞİL, Tuba (2017); FRAND Tahhüdü Çerçevesinde Lisanslanan Standarda Esas Patentlere İlişkin
Mahkeme Emri Uygulamalarının Rekabet Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, Rekabet Kurumu
Uzmanlık Tezi, Ankara, s. 10.
28Antitrust decisions on standard essential patents (SEPs) - Motorola Mobility and Samsung
Electronics - Frequently asked questions,
322_en.htm, Erişim Tarihi: 20.12.2015.
29 YEŞİL, s. 10.
30 A.g.k, s. 10.
19-46/790-344
14/61

standarda dahil olmasından sonraki sürece ilişkin olduğundan, dosya konusu
davranışların ikinci kategori kapsamında inceleneceği belirtilmelidir.
(44) Yukarıda bahsedilen ikinci kategori dairesinde meydana gelebilecek rekabet karşıtı
davranışlar; SEP sahibinin elindeki patentli teknolojiyi, ilgili standardın uygulanmasını
engellemek için kullanmak suretiyle diğer firmaları piyasadan dışlaması durumunda
ortaya çıkabilen dışlayıcı uygulamalar olup; “lisanslamanın reddi”, “engelleme31” ve
“mahkeme emri” şeklinde ortaya çıkabilmektedir.
(45) SEP sahibi teşebbüsün elindeki SEP’e ilişkin lisans vermeyi reddetmesi, söz konusu
SEP’i ürünlerinde kullanan üreticilerin, özellikle hâlihazırda ilgili standarda
“kilitlenmiş32” ve standarda özel yatırım yapmış olmaları halinde, ilgili pazardan
dışlanmasına yol açabildiğinden rekabetçi endişe taşımaktadır. Nitekim bir
standardın belirlenmesi sürecinde birbiriyle rekabet eden alternatif teknolojiler
bulunurken, bir teknolojinin standart için seçilmesinden sonra diğer alternatiflerle
ikame edilebilmesi ve standart uygulayıcılarının diğer teknolojiye geçiş yapması ek
maliyet getirecektir. Diğer yandan; SEP sahibi teşebbüsler, rekabetçi alternatiflerinin
bulunmaması sebebiyle ellerinde bulundurdukları gücü, standart uygulayıcıları
aleyhine fahiş lisans ücretleri ve başka birtakım makul olmayan lisans hükümleri
getirerek engelleme mekanizmasını kullanabilmektedir33. İşbu soruşturma
kapsamında incelenen uyuşmazlığa konu olan FRAND taahhüdüne tabi SEP’ler
hakkında mahkeme emri talep edilmesi/uygulanması hususu özelinde rekabet
hukuku perspektifinden mahkeme emri enstrümanına geçmeden önce aşağıda yer
verilen başlık kapsamında FRAND ilkelerinden kısaca bahsedilmesi yerinde
olacaktır.
I.2.2.4. FRAND İlkeleri
(46) Adil, makul ve ayrımcı olmayan lisanslama koşullarına işaret eden FRAND ilkeleri
temel anlamda, standardizasyon süreçlerinden kaynaklanabilecek potansiyel
sorunların asgariye indirilmesini teminen bir yönetim ve çözüm mekanizması olarak
gündeme gelmektedir. SEP sahibi teşebbüslerin yukarıda sözü edilen ikinci
kategorideki rekabet karşıtı uygulamalarını en aza indirmek adına, SEP sahibine
SBK tarafından FRAND (fair, reasonable, non-discriminatory) taahhüdü yükümlülüğü
getirilmiştir. Bu kapsamda ilgili teşebbüs, sahibi olduğu SEP’i adil, makul, ayrımcı
olmayan koşullarda standart kullanıcılarına lisanslamayı kabul etmektedir. FRAND

31 Hold up: Söz konusu terim literatürde “vazgeçme” (KÖKTÜRK, N. S. (2012), Telekomünikasyon
Sektöründe Dikey Bütünleşik Firma Davranışlarının Düzenlenmesi: Sektörel Düzenleme ve Rekabet
Hukuku, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezi, s. 11), “yol kesme” (ARIÖZ, A., ÖZBEK, Ö. C. (2010),
“Hakim Durumun Kötüye Kullanılmasının Sonucu Olarak Zorunlu Lisanslama: Değerlendirme Kriterleri
ve Uygulanan Standartlar”, Rekabet Dergisi, Vol:11, No: 3, s.1-49, s. 18, “tutma” (Rekabet Bülteninin
52. sayısı [Mart 2015]) ve “engelleme” (BAYRAMOĞLU, S. N. (2012), Rekabet Hukukunda Fikri
Mülkiyet Haklarının Toplu Yönetimi: Patent Havuzları ve Standart Belirleme, Rekabet Kurumu, s. 55)
olarak çevrilmiştir (YEŞİL, s. 2).
32 Lock-in effect. Üreticiler genellikle ürünlerinin ilgili standarda uyumunu teminen “standarda özel
yatırımlarda (standard spesific investment) bulunmaktadır. Anılan standart bakımından uygulanma
safhasına geçilmesi durumunda ise, üreticinin bir başka alternatif standarda geçiş yapmasının her
zaman mümkün olamaması ve kendisini ilgili standarda “kilitli” halde bulması gündeme gelebilmektedir
ki bu durum, SEP sahibinin söz konusu üreticiler aleyhine “engelleme” mekanizmasını kullanımını
kolaylaştıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (YEŞİL, s. 7).
33 U.S. Department of Justice And The Federal Trade Commission (2007), “Antitrust Enforcement and
Intellectual Property Rights: Promoting Innovation and Competition”,
, Erişim Tarihi: 04.12.2019, s. 37-40.
19-46/790-344
15/61

taahhüdü, SEP sahibinin yaptığı yenilik için ödüllendirilmesi ve standart belirlemedeki
kamu yararı arasında denge kurulması bakımından önem taşımaktadır.
(47) Lisanslama bedellerinin adil veya makul olup olmadığına dair yapılacak
değerlendirmede uygulanacak kriterler bakımından literatürde görüş birliği
bulunmamakla birlikte, “patentin mevcut standart nezdindeki değeri34” ve “standardın
lisans alanın ürünü nezdindeki değeri35” olmak üzere iki yöntem ön plana
çıkmaktadır36. ABD rekabet otoriteleri tarafından ilk yöntem benimsenirken, AB ve
Türk rekabet otoriteleri lisans bedelleri ile fikri mülkiyet hakkının ekonomik değeri
arasında makul bir ilişki olup olmadığına bakmaktadır37. Yatay İşbirliği Kılavuzu’nda
söz konusu makul ilişkiyi tespit etmede kullanılabilecek yöntemlerden bazılarına yer
verilmiştir. Bu paralelde genel itibarıyla; ilgili patentler için standarda bağlanmadan
önce rekabetçi ortamda istenilen lisanslama bedelleri ile standarda bağlanmasından
sonra istenilen bedelleri karşılaştırmak yoluyla analiz yapmak mümkündür. İlaveten,
aynı fikri mülkiyet hakları için benzer standartlar bağlamında istenen lisans bedelleri
de ayrımcı olmayan, adil ve makul lisans bedelleri açısından bir gösterge
oluşturabilmektedir.
(48) Uygulamaya bakıldığında ise, AB rekabet hukuku bakımından Komisyon yahut üye
devletler bünyesindeki ulusal rekabet mercilerinin, FRAND ilkelerinin yorumlanması
noktasında bir tasarrufu olmadığını söylemek mümkündür. Zira Komisyonun da
ifadesiyle, lisans ücretinin makul olup olmadığının tespit edilmesine ilişkin en doğru
adres mahkemeler yahut tahkim mercileridir38.
(49) Rekabet hukuku teori ve uygulaması açısından; FRAND taahhüdü altına girmenin
SEP sahibi bakımından özel bir rekabet hukuku sorumluluğu getirdiği ve bilhassa
mahkeme emri uygulamalarının rekabet karşıtı sonuçlarının, hakkında FRAND
taahhüdü bulunmayan SEP’lere nazaran daha ağır olduğu rekabet otoriteleri
nezdinde kabul edilen bir husustur39. Zira SEP sahibi teşebbüsün elindeki fikri hakları
adil, makul ve ayrımcı olmayan koşullarda lisanslayacağına dair taahhütte
bulunması, standart uygulayıcıları/üreticiler açısından ilgili standardın ilişkin olduğu
teknolojilere yatırım yapma hususunda güvence anlamına gelmektedir. Bu koşullar
altında, mahkeme emri mekanizmasını gündeme getirmek, lisans müzakerelerine

34 Value of the patent to the standard.
35 Value of the standard to the licensees’ products.
36 OECD (2014), “Intellectual Property and Standard Setting”, Background note by the Secretariat,
DAF/COMP(2014)27, s. 19-20
37 YEŞİL, s. 20
38 Bkz. European Commission Frequently Asked Questions (29 April 2014) on ‘Antitrust decisions on
standard essential patents (SEPs) - Motorola Mobility and Samsung Electronics’,
Erişim Tarihi: 20.12.2015. Bununla
birlikte Hindistan ve Çin rekabet otoriteleri tarafından somut uyuşmazlık bağlamında ilgili SEP’lere
ilişkin lisans ücretinin makul olmadığı yönünde verilen kararlar mevcuttur. Hindistan rekabet
otoritesinin Ericcson hakkındaki kararları için bkz.
ve
, (Erişim Tarihi: 10.01.2016). Çin
Milli Kalkınma ve Reform Komisyonu (MOFCOM) tarafından InterDigital hakkında verilen karar için
bkz.
Erişim Tarihi: 12.02.2016.
39 Bkz. Antitrust decisions on standard essential patents (SEPs) - Motorola Mobility and Samsung
Electronics - Frequently asked questions,
322_en.htm, Erişim Tarihi: 04.01.2019.
19-46/790-344
16/61

zarar verebilecek ve lisans hükümlerinin tüketici tercihleri ile fiyatlar üzerinde
olumsuz etkide bulunmasına yol açabilecektir40.
I.2.2.5. FRAND’e Tabi Olan “SEP” Bakımından Mahkeme Emri Uygulamaları
(50) Dosya konusu özelinde rekabet hukuku bakımından incelenen mahkeme emri
kavramı genel itibarıyla; SEP sahibi teşebbüsün, söz konusu SEP’in ihlal edildiği
gerekçesiyle yargıya başvurmak suretiyle elde ettiği; anılan ihlalin sonlandırılması
yönünde davalıyı belli bir davranıştan kaçınmaya zorlayan yahut o davranışı
sürdürmekten men eden ve ihlalden doğan zararların ortadan kalkmasını amaçlayan
yargı kararına işaret etmektedir. Söz konusu emir genel itibarıyla; patent hakkına
tecavüz fiillerinin durdurulması, tecavüzün giderilmesi, patent hakkına tecavüz
suretiyle üretilen veya ithal edilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya
kullanılan araçlara ve patente bağlı bir usulün kullanımını sağlayan araçlara el
konulması, patent hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması,
el konulan ürünlerin ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya patent hakkına
tecavüzün önlenmesi için -kaçınılmaz ise- imhası uygulamalarını kapsamaktadır41.
(51) SEP sahibi teşebbüslerin, standart uygulayıcıları aleyhine uyuşmazlık konusu SEP’in
ihlal edildiği gerekçesiyle mahkeme emri aldırmaları engelleme mekanizmasıyla
yakın ilişki içindedir. Zira mahkeme emri uygulaması, SEP uygulayıcısının ilgili
SEP’in kullanıldığı ürünlerinin lisanslama müzakerelerini (örneğin söz konusu
ürünlerin piyasadan toplatılması veya imha edilmesi gibi ağır yaptırımlarla
karşılaşması veya karşılaşma ihtimali42 nedeniyle) etkileyebilmektedir. Bu yolla SEP
sahibi teşebbüs, standart uygulayıcılarını FRAND taahhüdüne aykırı olarak söz
konusu standarda etkin erişimi önleyecek şekilde makul olmayan lisans hükümlerini
kabul etmeye zorlayabilmektedir. FRAND’e tabi SEP’lere ilişkin mahkeme emri
uygulamaları, AB sisteminde “hâkim durumun kötüye kullanımı”, ABD sisteminde ise
“haksız araçlarla rekabet etme” çerçevesinde ele alınmaktadır43.
(52) Bu bağlamda, mehaz rekabet hukuku kaynağı konumundaki AB sistemine
bakıldığında, FRAND taahhüdü çerçevesinde lisanslanan SEP’lere yönelik mahkeme
emri uygulamalarının rekabet hukuku boyutunun ele alındığı, Komisyon ve ABAD’ın
çeşitli kararları bulunmaktadır. Komisyon, Motorola kararında44; Motorola ve Apple
arasında yaşanan patent ihlali uyuşmazlığı ve buna dayanarak Apple ürünlerinin
mahkeme emriyle toplatılması uygulamasını içeren sürece ilişkin olarak yürüttüğü
soruşturmada, elindeki SEP’lerin Motorola’ya ilgili pazarda hâkim durum sağladığı ve
Apple’ın söz konusu SEP’leri kullanabilmek için lisans anlaşması akdetme
konusunda istekli olduğu tespitlerine yer vermiş, bu koşullar altında Motorola’nın,
Apple tarafından patentinin lisanssız kullanıldığı iddiasında bulunmasını ve Apple
ürünlerinin satışının durdurulmasına yönelik olarak mahkeme kararı aldırmasını bir
rekabet ihlali olarak kabul etmiştir. Bir diğer ifadeyle, FRAND taahhüdü ve lisans

40 A.g.k.
41 YEŞİL, s. 13-14.
42 Komisyon, Motorola’nın Google tarafından devralınmasını incelediği Google kararında, FRAND
taahhüdünün söz konusu olduğu hallerde sadece mahkeme emrinin alınması veya uygulanmasının
değil, mahkeme emri talep etmeye yönelik tehditte bulunmanın da rekabet ihlali teşkil edebileceğini
belirtmektedir. Bkz. Case No. COMP/M.6381.
43 YEŞİL, s. 30.
44 Case At.39985 – Motorola Enforcement of GPRS Standard Essential Patents
, Erişim Tarihi:
24.01.2019.
19-46/790-344
17/61

alanın istekliliği unsurları varsa, SEP sahibi teşebbüsün mahkeme emri talep
etmesinin rekabete aykırı olacağı belirtilmiştir.
(53) Samsung45 kararında da Komisyon; Samsung’un, 3G teknolojisine ilişkin SEP’i için
lisans talep eden Apple aleyhine, lisans bedeli konusunda anlaşamamaları üzerine
çeşitli AB üyesi ülkelerde mahkeme emri talep etmesinin hâkim durumun kötüye
kullanımı teşkil ettiğini değerlendirmiştir. Ancak Samsung tarafından getirilen
taahhütler nedeniyle rekabet kurallarının gerçekte ihlal edilip edilmediğine dair
herhangi bir karar vermek zorunda kalmamıştır.
(54) ABAD ise Huawei-ZTE kararında46, SEP sahibi teşebbüsün yasal hakkı olan lisans
alana yönelik mahkeme emri talep etme hakkını rekabet hukukuna uygun
kullanabilmesi için izlemesi gereken adımları şu şekilde sıralamıştır:
 SEP sahibi mahkeme emri talep etmeden önce, ilgili SEP’in ihlal edildiği ve
söz konusu ihlalin içeriği hakkında, söz konusu SEP hâlihazırda kullanılıyor
olsa dahi davalıya/ihlal isnat edilen tarafa uyarıda bulunmalıdır47.
 İhlal isnat edilen taraf, FRAND hükümleri uyarınca lisans anlaşması yapma
hususunda gönüllü olduğunu açıkladığı takdirde, SEP sahibi tarafından lisans
ücretinin ve hesaplanacağı yöntemin belirtildiği FRAND temelli lisans
anlaşması teklifi sunulmalıdır48.
 İhlal isnat edilen taraf anılan lisans teklifine, erteleme taktiklerine
başvurmaksızın karşılık verme hususunda özenli davranmalıdır. Cevabının
olumsuz olması halinde ise ivedilikle FRAND hükümleri çerçevesinde
hazırladığı karşı teklifi sunmalıdır49.
 İlgili SEP bir lisans anlaşmasına taraf olmaksızın kullanılıyorsa ve sunulan
karşı teklif de reddedilmişse, anılan geçmiş kullanımlara ilişkin banka garantisi,
emanet hesabı vb. gibi bir güvence temin edilmelidir50.
 FRAND hükümleri üzerinde uzlaşmaya varılamamış ise, karşılıklı anlaşma
doğrultusunda lisans ücretinin tayini hususu bağımsız “üçüncü taraf”ın
inisiyatifine bırakılabilecektir51.
 İhlal isnat edilen tarafın her zaman için ve lisans müzakeresinin sonucundan
bağımsız şekilde, ilgili SEP’in geçerliliği ve esaslılığını sorgulama hakkı saklı
bulunmaktadır52.
(55) Mezkûr kararıyla ABAD, FRAND’e tabi SEP’ler hakkındaki mahkeme emri
uygulamalarının Avrupa Birliği’nin İşleyişine Dair Anlaşma53’nın (ABİDA) 102.
maddesi tahtında nasıl yorumlanacağına ilişkin soruna açıklık getirerek fikri mülkiyet
hakkı sahibi ile lisans alan arasındaki adil dengeyi tesis etmeye çalışmıştır.

45 Case At.39939 - Samsung - Enforcement of UMTS Standard Essential Patents
, Erişim Tarihi:
24.01.2019.
46 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH
47 A.g.k., para. 60-62.
48 A.g.k., para. 63.
49 A.g.k., para. 65.
50 A.g.k., para. 67.
51 A.g.k., para. 68.
52 A.g.k., para. 69.
53 Treaty on the Functioning of the European Union (TFEU).
19-46/790-344
18/61

I.2.2.6. Lisans Anlaşmasında Yer Alan İlgili SEP Hakkında Hükümsüzlük İleri
Sürmeme Kaydı (No-challenge Clause) ve Fesih Hakkı Kaydı (Termination-
Upon-Challenge Clause)
(56) Şikâyet kapsamındaki iddiaların dayanağı olarak gösterilen Lisans ve Uzlaşma
Sözleşmesi'nin konusunu teknoloji transferi oluşturmakta olup, 2008/2 sayılı Tebliğ
çerçevesinde teknoloji transferi anlaşması şu şekilde tanımlanmaktadır:
“İlgili fikri mülkiyet haklarının ve know how’ın tek tek veya karma halde
lisansının verildiği anlaşmaları ifade eder. Bu anlaşmaların, ürünlerin satışı ve
alımına veya diğer fikri mülkiyet haklarının lisansının verilmesine veya
devredilmesine ilişkin hükümler içermeleri halinde, bu tür hükümlerin
anlaşmanın esas amacını oluşturmaması ve anlaşma konusu ürünlerin üretimi
ile doğrudan ilgili olması kaydıyla bu tanım kapsamına girdikleri kabul
edilecektir.”
(57) Rekabet hukuku açısından teknoloji transferi anlaşması olarak kabul edilen lisans
anlaşmaları kapsamında lisansa konu fikri hakların geçerliliğine itiraz edilmesine
yönelik yasaklayıcı kayıtlar ileri sürülebilmektedir. Literatürde “hükümsüzlük ileri
sürmeme koşulu (no-challenge clause) şeklinde anılan söz konusu kayıt kavramsal
olarak; lisans anlaşması çerçevesinde patent sahibinin söz konusu patentin maddi
hukuk kurallarına göre geçerliliğinin sorgulanmasını men etmeye ilişkin, genellikle o
anlaşmanın yürürlükte olduğu süre için getirdiği şart olarak tanımlanabilecektir54.
Uygulamada lisans anlaşmalarındaki hükümsüzlük ileri sürememe koşulundan
kaynaklanan ihtilaflar ABD hukukunda patent hukuku kapsamında ele alınırken, AB
ve Türk hukukunda ise rekabet hukuku bağlamında ele alınmaktadır55.
(58) Rekabet hukuku teorisi ve uygulaması açısından bakıldığında hükümsüzlük ileri
sürmeme koşulunun, rekabet hukuku müdahalesinin devreye girmesinin önünü açan
“kayda değer ölçüde” tüketici zararına yol açabildiği kabul edilmektedir56. Bunun yanı
sıra, lisansı verilen teknolojinin değerli olması ve dolayısıyla bunu kullanması
engellenen veya yalnızca lisans bedeli karşılığında kullanabilen teşebbüsler için
rekabet açısından bir dezavantaj yaratması durumunda, yine hükümsüzlük ileri
sürmemeye dair kayıtların Kanun’un 4. maddesi kapsamında değerlendirilmesi söz
konusu olabilmektedir57.
(59) Bahsi geçen tüketici zararı esasen, hukuken geçerlilik taşımayan patent hakkının,
sahibine pazar gücü bahşedebileceği ve anılan pazar gücünün yüksek fiyat-düşük
üretime sebep olmak suretiyle rekabeti kısıtlayabileceği riskinden
kaynaklanmaktadır58. Tüketici zararı ayrıca, bir teknolojiye ilişkin patentlenebilirlik
şartları olan; “teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması”, “buluş basamağı

54 ORSTAVİK, I. B. (2005);Technology Transfer Agreements: Grantbacks and No Challenge Clauses
in the New EC Technology Transfer Regulation, 36(1) Int’l Rev. Intell. Prop. & Competition L. 83, 87
55 CHENG, T. K. (2016) ,”Anitrust Treatment Of The No Challenge Clause”, New York University
Journal Of Intellectual Property And Entertainment Law, Cilt 5, Sayı 2, Spring 2016, s. 447-448,

2_5_Cheng_AntitrustTreatmentNoChallengeClause.pdf, Erişim Tarihi: 04.01.2019.
56 MORRİS, S. (2009): “Patent Licensing and No Challenge Clauses: A Thin Line Between Article 81
EC Treaty and the New Technology Transfer Block Exemption Regulation”, 3 INTELL. PROP. Q. 217,
s. 220.
57 Teknoloji Transferi Kılavuzu, 92. paragraf.
58 ORSTAVİK, I.B. (2005); “Technology Transfer Agreements: Grantbacks and No Challenge Clauses
in the New EC Technology Transfer Regulation”, 36(1) INT’L REV. INTELL. PROP. & COMPETITION
L. 83, 87, s. 102.
19-46/790-344
19/61

içermesi” ve “sanayiye uygulanabilir olması” kriterlerinden59 en az birini sağlamayan
bir teknolojinin piyasaya sürülmesi ve bu teknolojinin anlamlı bir alternatifinin
halihazırda sürümde olmaması ile kümülatif inovasyonun60 sekteye uğraması
nedeniyle de ortaya çıkabilmektedir.
(60) Hükümsüzlük ileri sürmek bakımından menfaati en yüksek olan taraf, lisans alandır61.
Bunun nedeni, ilgili patentin geçersizliğinin tespit ettirilmesi bakımından, o patent için
lisans ücreti ödemekte olan lisans alanın motivasyonunun yüksek olmasıdır. Bu
bağlamda lisans alanı patentin geçerliliğini sorgulamaktan men etmek, yapay olarak
patent hakkının sağladığı münhasır korumanın uzamasına neden olmak suretiyle
yine tüketicileri rekabetçi olmayan nihai ücretleri ödemeye mecbur bırakacak ve
tüketici zararı ortaya çıkacaktır.
(61) Fesih hakkı kaydı ise, teknoloji transferi anlaşmalarında lisans alanın ilgili patentin
geçerliliğine itiraz etmesi halinde sözleşmenin feshedilmesini öngören sözleşme
hükmü olarak tarif edilebilecektir. Anılan kayıtlar lisans anlaşmalarında genel olarak,
patentin geçersizliğinin dava veya başka bir yolla (anlaşmanın tarafı olmayan üçüncü
kişilerin hükümsüzlük itirazlarının lisans alanca desteklenmesi halleri de dâhil olmak
üzere) ileri sürülmesi halinde sözleşmenin derhal fesholunmuş sayılacağı yahut bu
hallerde lisans alanın sözleşmeyi feshetme hakkını kullanmaya yönelik takdir
yetkisine sahip olacağı şeklinde formüle edilmektedir62.
(62) Rekabet hukukunda fesih hakkı kayıtlarıyla ilgili yaklaşım temel itibarıyla şu
şekildedir: Eğer söz konusu kayıt, uygulamada hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı ile
eşdeğer rekabet karşıtı etkilere yol açıyorsa; bu kayıt, hükümsüzlük ileri sürmeme
kaydının bir türü olarak addedilmek suretiyle analize tabi tutulmalıdır. Zira böyle
durumlarda fesih hakkı kayıtlarının; lisans alanı, ilgili patentin geçerliliğini
sorgulamaktan alıkoyma hususunda zımni bir hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı işlevi
gördüğü kabul edilmektedir63.
(63) Türk rekabet hukukunda hükümsüzlük ileri sürmeme ve fesih hakkı kayıtlarına dair
düzenlemelerin (söz konusu iki kaydı ifade etmek üzere üst kavram olarak bundan
sonra yeri geldikçe “hükümsüzlük kayıtları” lafzı kullanılacaktır) özeti şöyle
yapılabilecektir:
- Teknoloji transferi anlaşmaları niteliği taşıyan lisans anlaşmalarında yer alan
ve lisansa konu fikri hakların geçerliliğinin sorgulanmasını yasaklayan
“hükümsüzlük ileri sürmeme koşulu”, ilgili anlaşmayı 2008/2 sayılı Tebliğ’in
sağladığı grup muafiyeti kapsamından çıkaran sınırlamalardandır.
- Lisansı verilen teknolojinin değerli olması ve dolayısıyla bunu kullanması
engellenen veya yalnızca lisans bedeli karşılığında kullanabilen teşebbüsler
için rekabet açısından bir dezavantaj yaratması durumunda, itiraz
etmemeye/hükümsüzlük ileri sürmemeye ilişkin lisans hükümlerinin, 4054
sayılı Kanun’un 5. maddesindeki bireysel muafiyet koşullarını sağlaması da
genel olarak muhtemel değildir.

59 22/12/2016 tarih ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, 82. madde.
60 Cumultative innovation
61 US Supreme Court Lear Inc. v. Adkins, 395 U.S. 653, 670 (1969), ayrıca bkz. Teknoloji Transferi
Kılavuzu, 92. paragraf.
62 TAYLOR, C. (1993), No-Challenge Termination Clauses: Incorporating Innovation Policy and Risk
Allocation into Patent Licensing Law, 69 IND. L.J. 215, 230, 22, s. 233,
63 CHENG (2016), s. 442-443.
19-46/790-344
20/61

- Anılan kuralın istisnasını, lisans alan tarafından hükümsüzlüğün
sorgulanmasına karşılık olarak lisans verence anlaşmanın feshedilmesi
oluşturmaktadır. Söz konusu istisnanın uygulanması açısından anlaşmanın
münhasır lisans anlaşması olup olmaması arasında fark bulunmamaktadır.
- Uzlaşma anlaşmalarının genellikle Kanun’un 4. maddesinin kapsamı dışında
kaldığı kabul edilmektedir. Ancak Teknoloji Transferi Kılavuzu’nda bu tür
anlaşmaların bazı hükümlerinin Kanun’un 4. maddesi kapsamına girebildiği de
ifade edilmiş, bununla birlikte hangi durumlarda rekabeti kısıtlayıcı
addedilebileceğine yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir64.
(64) AB rekabet hukukunda teknoloji transferi anlaşmalarına ilişkin temel mevzuat;
Komisyonun 316/2014 sayılı Teknoloji Transferi Anlaşmaları Grup Muafiyeti Tüzüğü
(2014 tarihli Komisyon Tüzüğü veya 2014 tarihli Tüzük)65 ve mezkûr Tüzük’ün
uygulama esaslarını ortaya koyan ABİDA’nın 101. maddesinin Teknoloji Transferi
Anlaşmalarına Uygulanmasına ilişkin 2014/C89/03 sayılı Kılavuz’dan (2014 tarihli
Komisyon Kılavuzu)66 teşekkül etmektedir. Ancak Komisyonun lisans
anlaşmalarındaki hükümsüzlük kayıtlarına dair yaklaşımındaki farklılaşmanın ortaya
konulabilmesi için 2014 tarihli söz konusu düzenlemelerin ilgili hükümleri, 2004-2014
döneminde yürürlükte olan ve Türk rekabet hukukundaki düzenlemelerin de
kaynağını teşkil eden 2004 tarihli Komisyon düzenlemeleriyle karşılaştırmalı olarak
aktarılacaktır.
(65) Bahsi geçen önceki tarihli Komisyon düzenlemeleri, 772/2004 sayılı Teknoloji
Transferi Tüzüğü67 (2004 tarihli Komisyon Tüzüğü) ile 2004/C101/02 sayılı AB
Teknoloji Transferi Kılavuzu’dur68 (2004 tarihli Komisyon Kılavuzu). Komisyonun
2004 tarihli düzenlemelerinin iç hukukumuzdaki karşılığı 2008/2 sayılı Tebliğ ve
Teknoloji Transferi Kılavuzu olduğundan, söz konusu düzenlemelere aşağıda ayrıca
yer verilmeyecek, 2014 tarihli Komisyon mevzuatıyla getirilen değişikler bağlamında
mukayese yapılacaktır.
(66) Öncelikle belirtilmelidir ki, teknoloji transferi anlaşmaları niteliği taşıyan lisans
anlaşmalarındaki hükümsüzlük ileri sürmeme kaydının ilgili anlaşmayı grup muafiyeti
kapsamından çıkardığı yönündeki hüküm, 2004 tarihli Tüzük ile aynı paralelde olmak
üzere 2014 tarihli Komisyon Tüzüğü’nde de tekrarlanmıştır69. Lisansı verilen
teknolojinin değerli olması ve dolayısıyla bunu kullanması engellenen veya yalnızca
lisans bedeli karşılığında kullanabilen teşebbüsler için rekabet açısından bir
dezavantaj yaratması durumunda, hükümsüzlük ileri sürmeme kaydının (non
challenge clause) bireysel muafiyet koşullarını sağlamasının muhtemel olmadığı
ifadesi de 2004 ve 2014 tarihli Kılavuzlarda yerini almıştır70.

64 A.g.k., 181. paragraf.
65 Technology Transfer Block Exemption Regulation, 316/2014,
content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32014R0316&from=CS, Erişim Tarihi: 15.01.2019.
66 Commission Guidelines on the application of Article 101 of the Treaty on the Functioning of the
European Union to technology transfer agreements (2014/C 89/03),
content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52014XC0328(01)&from=DE, Erişim Tarihi: 15.01.2019.
67 Technology Transfer Block Exemption Regulation, 772/2004, https://eur-
/LexUriServ/LexUriS?uri=OJ:L:2004:123:0011:0017:EN:PDF, Erişim Tarihi:
15.01.2019.
68 Commission Guidelines on the application of Article 81 of the EC Treaty to technology transfer
agreements (2004/C 101/02),
content/EN/TXT/?uri=celex%3A52004XC0427%2801%29 , Erişim Tarihi: 15.01.2019.
69 2004 tarihli Tüzük, madde 5/1/c ; 2014 tarihli Tüzük, madde 5/1/b.
70 2004 tarihli Kılavuz,112. paragraf/2014 tarihli Kılavuz, 134. paragraf.
19-46/790-344
21/61

(67) Diğer taraftan, 2014 tarihli Komisyon düzenlemeleri kapsamında lisans
anlaşmalarındaki hükümsüzlük kayıtlarına (hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı ve fesih
kaydı birlikte) yönelik iki önemli değişikliğe gidildiği söylenebilecektir. Bunlardan ilki,
2014 tarihli Tüzük kapsamında lisans alanın hükümsüzlük ileri sürmesi halinde patent
sahibinin anlaşmayı feshetme hakkının da -münhasır olmayan lisans anlaşmasının
söz konusu olduğu durumlarla sınırlı olmak üzere- grup muafiyetinin dışına çıkaran
sınırlamalardan sayılmasıdır. 2014 tarihli Komisyon Tüzüğü’nün 5. maddesinin (b)
bendinde anılan sınırlama şu şekilde ifade edilmiştir:
“Münhasır lisanslamanın söz konusu olması halinde teknoloji transferi
anlaşmasını feshetme imkanına halel getirmeksizin, doğrudan veya dolaylı
olarak bir patentin geçerliliğine itiraz edilmesi hakkını bir tarafın elinden alan
yükümlülükler”
(68) İlgili hükümden görüleceği üzere, lisans veren tarafın anlaşmayı feshetme hakkını
teslim eden 2004 tarihli Komisyon yaklaşımı, 2014 tarihli Tüzük ile birlikte “münhasır
olmayan lisans anlaşmaları bakımından” tam tersi bir pozisyona evrilmiştir. Kısacası
yeni düzenlemeyle birlikte, münhasır olmayan lisanslar açısından, lisans alan
tarafından patentin geçersizliğinin iddia edilmesi halinde lisans verene sözleşmeyi
feshetme hakkı veren sözleşme hükümleri Tüzük ile sağlanan grup muafiyetinden
yararlanamayacaktır. Söz konusu değişikliğin nedeni ise 2014 tarihli Komisyon
Kılavuzu’nda şu şekilde izah edilmektedir:
“Bilhassa; lisans verenin teknolojisinden uzaklaşmanın lisans alan bakımından
kayda değer zarara yol açtığı durumlarda (örneğin, lisans alanın başka bir
teknoloji kullanarak üretim yapamayacağı özel makine ve araçlara yatırım
yaptığı haller) yahut lisans verenin teknolojisinin lisans alanın ürünleri için zaruri
bir girdi olduğu durumlarda fesih hakkı, hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı ile
aynı etkiye sahip olabilir.”71
(69) Bahsi geçen kayda değer zarar, patentin standarda esas (SEP) olduğu hallerde veya
SEP olamamakla beraber önemli bir pazar gücü bahşettiği durumlarda gündeme
gelebilecektir. Zira böyle durumlarda, lisans alanın anlaşmaya konu patentin
geçerliliğini sorgulama motivasyonu, geçerliliği sorguladığı için o anlaşmanın
feshedilmesinden doğacak zararı karşısında önemsiz kalmaktadır72.
Uğranılan/uğranılacak zararın kayda değer nitelik taşıyıp taşımadığı ve bu zararın,
anlaşmanın feshedileceği çekincesiyle hükümsüzlük ileri sürememeye ilişkin güçlü bir
caydırıcı faktör olup olmadığı ise somut vaka özelinde değerlendirilecektir73.
(70) Konuyla ilgili ikinci önemli değişiklik ise uzlaşma anlaşmalarındaki hükümsüzlük ileri
sürmeme ve fesih hakkı kayıtlarına (bir bütün olarak hükümsüzlük kayıtlarına)
yöneliktir. 2014 tarihli Kılavuz çerçevesinde Komisyon, uzlaşma anlaşmaları
kapsamındaki hükümsüzlük kayıtlarının ABİDA 101. maddenin birinci fıkrası
kapsamının dışında kaldığını 2004 tarihli Kılavuz ile aynı şekilde ifade etmiş, ancak
bunun bazı hallerde geçerli olmayabileceğini de 243. paragrafta şöyle belirtmiştir:
“(…) Uzlaşma anlaşmalarındaki hükümsüzlük ileri sürmeme kayıtları74 belirli
koşullar altında ABİDA’nın 101. maddesi kapsamına girebilmektedir. (….)

71 2014 tarihli Komisyon Kılavuzu, 136. paragraf.
72 A.g.k., 136. paragraf.
73 A.g.k., 136. paragraf.
74 Kılavuz’un mevcut paragrafında her ne kadar hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı (non-challenge
clause) terimi kullanılmış olsa da, bu kayıtlar ile fesih hakkı kayıtlarını eşdeğer tutan 2014 tarihli yeni
19-46/790-344
22/61

Örneğin, bir fikri mülkiyet hakkının yanlış veya yanıltıcı bilgi sunulmasına
istinaden tescillenmesi halinde hükümsüzlük kaydı, 101/1. maddeyi ihlal
edebilir. Bu tür kayıtların yakından incelenmesi ayrıca, lisans veren tarafından
bu hakları lisanslamak yoluyla yahut finansal ya da başka yollarla lisans verenin
teknolojiye ilişkin hakları sorgulamamayı kabul etmesine sebep olduğu
durumlarda gerekli olabilir.”
(71) Aynı paragrafta ayrıca Kılavuz’un 136. paragrafına atıf yapılmak suretiyle,
hükümsüzlük kaydının SEP olan veya SEP olmamakla beraber sahibine önemli bir
pazar gücü bahşeden bir patente ilişkin olduğu hallerde ağır rekabetçi sorunlar
yaratabileceği belirtilmiştir.
(72) Bu noktada, Komisyonun belirli şartlar altında uzlaşma anlaşmalarını da 101. madde
kapsamında kabul ettiği söz konusu yaklaşımının ABAD tarafından 1988 tarihli Bayer
v. Süllhöfer kararı75 ile zaten ortaya konulduğu ifade edilmelidir. Anılan kararında
ABAD, hükümsüzlük kayıtlarının hukuka uygunluğunun analizinde lisans
sözleşmelerinin uzlaşma anlaşması vasfı taşıyıp taşımadığı özelinde yapılan ayrımın
makul olmadığını, somut vaka özelinde hukuki ve iktisadi temelli bir etki
değerlendirmesine gidilmesi gerektiğine hükmetmiştir76. Söz konusu karar ayrıca,
hükümsüzlük kayıtlarının bizatihi bir rekabete aykırılık olarak addedilmemesi ve etki
değerlendirmesine tabi tutulması gerektiğini vazetmesi bakımından da önem
taşımaktadır.
(73) Yer verilen bilgi ve açıklamaların ardından, AB rekabet hukukunda hükümsüzlük
kayıtlarına dair düzenlemelerin özeti ülkemizdeki yaklaşımla mukayeseli olarak şöyle
yapılabilecektir:
 Teknoloji transferi anlaşmaları niteliği taşıyan lisans anlaşmalarında yer alan
ve lisansa konu fikri hakların geçerliliğinin sorgulanmasını yasaklayan
“hükümsüzlük ileri sürmeme koşulu”, ilgili anlaşmayı 2014 tarihli Komisyon
Tüzüğünün sağladığı grup muafiyeti kapsamından çıkarmaktadır.
 Lisansı verilen teknolojinin değerli olması ve dolayısıyla bunu kullanması
engellenen veya yalnızca lisans bedeli karşılığında kullanabilen teşebbüsler
için rekabet açısından bir dezavantaj yaratması durumunda, itiraz
etmemeye/hükümsüzlük ileri sürmemeye ilişkin lisans hükümlerinin, bireysel
muafiyet koşullarını sağlaması da muhtemel değildir.
 Mevcut Türk rekabet hukuku ve 2004 tarihli Komisyon mevzuatının aksine,
mahiyeti itibarıyla aynı etkiye sahip olmaları gerekçesine istinaden, lisans alan
tarafından hükümsüzlüğün sorgulanmasına karşılık olarak lisans verence
anlaşmanın feshedilmesi hakkı da 2014 tarihli Tüzük kapsamında anlaşmayı
grup muafiyetinin dışına çıkaran rekabet sınırlamalarındandır. Ancak bu
durum, sadece münhasır olmayan lisans anlaşmaları için geçerli olup,
münhasır lisans anlaşmaları için fesih hakkı grup muafiyetinden yararlanmaya
hâlihazırda engel değildir.
 Hükümsüzlük kayıtları (fesih hakkı dâhil) eğer uzlaşma anlaşması
çerçevesinde öngörülmüş ise; bunun kural olarak ABİDA 101/1. maddesinin
kapsamı dışında kaldığı kabul edilmektedir. Ancak ülkemizdeki sistemin

Komisyon düzenlemeleriyle birlikte, buradaki terimin bir üst kavram olan hükümsüzlük kayıtlarını (non
challenge clause ve termination upun challenge clause birlikte) ifade ettiği belirtilmelidir.
75 Case 65/86, Bayer AG v. Süllhöfer, 1988 E.C.R. 5249.
76 Case 65/86, Bayer AG v. Süllhöfer, 1988 E.C.R. 5249.
19-46/790-344
23/61

aksine Komisyon, bu kuralın; özellikle standarda esas olan veya esas
olamamakla birlikte sahibine önemli bir pazar gücü sağlayan patentin söz
konusu olduğu hallerde daha yakından incelenmesi gerektiğini belirtmektedir.
I.2.3. PHILIPS’in Eylemlerinin 4054 sayılı Kanun’un 6. Maddesi Kapsamında
Değerlendirilmesi
I.2.3.1. Hâkim Durum Değerlendirmesi
(74) Dosya kapsamda PHILIPS’in Türkiye’de “dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı
teknolojisi pazarı”nda hâkim durumda olup olmadığının değerlendirilmesi
gerekmektedir. Yatay İşbirliği Kılavuzu’un 240. paragrafında da belirtildiği üzere;
“Ancak, bir standardın oluşturulmasının, o standart açısından temel öneme
sahip fikri mülkiyet haklarını ellerinde tutan teşebbüsler için pazar gücü
yaratması ya da bunların pazar güçlerini artırması mümkün olsa da, bir
standart için gerekli olan fikri mülkiyet haklarına sahip olmak, doğrudan pazar
gücüne sahip olmak veya bu gücü kullanmak anlamına gelmez. Bu nedenle
pazar gücü hususu yalnızca somut olay özelinde değerlendirilir.”
(75) Dolayısıyla bir teşebbüsün SEP sahibi olması, hâkim durumda olması için tek başına
yeterli olmayıp, somut olay bazında inceleme yapılması gerekmektedir. Bu
çerçevede ETSI EN 300 743 standardına uyumun ve ilgili standarda uyumun
sağlanması için PHILIPS’in EP 307 ve EP 393 patentlerinin kullanımının Türkiye’de
zorunlu olup olmadığı incelenmiştir.
(76) Şikâyet konusu patentlerin oluşturduğu ETSI EN 300 743 standardının Türkiye’deki
durumu ve standarda uyumun zorunlu olup olmadığına ilişkin olarak TSE’den bilgi
talep edilmiştir. Kurum kayıtlarına 18.04.2018 tarih ve 3150 sayı ile giren yazıda TSE
tarafından EN 300 743 nolu standardın 2013-2017 yılları arasında TS EN 300 743
standart numarası ile yürürlükte bulunduğu ancak 18.12.2017 tarihli teknik kurulda
iptalinin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. TSE tarafından ayrıca, söz konusu standardın
2011 yılında RTÜK tarafından talep edilmesi üzerine ülkemizde
standartlaştırılmasının sağlandığı ve Türkiye’de faaliyet gösteren işletmeler için
sonuçlarının ne olduğuna dair bir bilgi sahibi olmadıkları ifade edilmiştir. Bununla
birlikte, söz konusu standarda uyumluluğun Türkiye’de satılan panel televizyonlar için
zorunlu olup olmadığı hususunun TSE’nin uhdesinde olmadığı, ilgili Bakanlıklar veya
otoritelerin ancak bu şartı koymaları durumunda böyle bir zorunluluğun ortaya
çıkabileceği bilgisi TSE’den edinilmiştir.
(77) Bu bağlamda önaraştırma sürecinde RTÜK’ten ilgili standarda uyumun medya hizmet
sağlayıcıları için zorunlu tutulup tutulmadığına ilişkin bilgi talep edilmiş olup
soruşturma süresi içinde gelen cevabi yazıda medya hizmet sağlayıcıları tarafından
sunulan yayın hizmetleri için ETSI EN 300 743 numaralı standardın zorunlu
tutulmadığı belirtilmiştir. Ancak RTÜK ile yapılan şifahi görüşmelerde RTÜK
mevzuatında DVB standardına atıf yapıldığı ifade edilmiştir. Nitekim Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu Karasal Yayın Lisansı ve Sıralama İhalesi Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik’in DVB-T2, Verici Tesis ve İşletim Şirketi ile Multipleks
İşletmecileri Hakkında Yönetmelik’in DVB-T ve DVB-T2, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu Kablolu Yayın Yönetmeliği’nin DVB-C, DVB-C2, DVB-IPTV, Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliği’nin DVB-S ve DVB-S2 standardına
atıf yaptığı görülmektedir. RTÜK tarafından karasal sayısal TV yayınlarına geçiş
süreci kapsamında “Türkiye Sayısal Karasal Televizyon Alıcıları (DVB-T2)
Gereksinimleri” dokümanı hazırlanmış ve ilan edilmiştir. RTÜK’ten talep edilen söz
19-46/790-344
24/61

konusu doküman incelendiğinde DVB Alt Yazı ve Teletext alt yazı standardının
zorunlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
(78) Anılan dokümanın alıcı özelliklerinin Türkiye’de TV alıcı standardı haline getirilmesi
amacıyla RTÜK tarafından TSE’ye başvuru yapılmıştır. TSE Teknik Kurulunun
21.02.2013 tarihli toplantısında, TS 13538/Şubat 2013 “İkinci Nesil Sayısal Karasal
Televizyon Yayın Sistemi (DVB-T2) İçin Televizyon Alıcıları- Genel Kurallar”
standardı olarak kabul edilip yayımlanmıştır. Bu çerçevede, TV ve set üstü kutu
üreticilerinin TSE tarafından belirtildiği üzere hem DVB-TEXT hem de DVB-SUBT’ı
(DVB Alt Yazı ve Teletext standardı) kullanmaları gerekli kılınmıştır.
(79) Yapılan incelemelere ilaveten, dosya konusu standarda uyumun ve ilgili patentlerin
kullanımının Türkiye’de TV üreticileri bakımından pazarda fiilen zorunlu hale gelip
gelmediği de değerlendirilmiştir. Bu çerçevede VESTEL ve ARÇELİK’in Türkiye’de
sattığı TV’lerin ne kadarının ilgili standarda uyumlu olduğu incelenmiştir.
Tablo 1: VESTEL’in Türkiye Pazarında Toplam TV ve İlgili Teknolojiyi İçeren TV Satış Adetleri

Toplam TV Satışı (Adet) Patentleri İçeren TV Satışı (Adet) Oran (%)
2013 (…..) (…..) (…..)
2014 (…..) (…..) (…..)
2015 (…..) (…..) (…..)
201677 (…..) (…..) (…..)
Kaynak: 09.04.2018 tarih ve 2897 sayılı yazı.
(80) VESTEL ile PHILIPS arasında 1 Ağustos 2013 yürürlük tarihli TV Patenti Lisans ve
Uzlaşma Sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşmenin süresi 26 Ocak 2016'da sona
ermiştir. Bu dönem öncesinde ilgili patentlerle korunan teknolojiyi içeren TV'ler için
VESTEL tarafından uzlaşma ücreti, sözleşme dönemi içerisinde üretilenler için de
patent ücreti ödenmiştir. Bu dönem sonrasında da ilgili teknoloji VESTEL tarafından
kullanılmakla birlikte, patent süresinin sona ermesi sebebiyle koruma sona
erdiğinden sözleşme dönemi sonrasında ilgili teknolojiyi içerecek şekilde üretilen
ürünler patent ücretine tabi tutulmamıştır. EP 393 patentinin geçerlilik süresi
26.01.2016 tarihinde, EP 307 patentininki ise 12.12.2015 tarihinde dolmuştur.
(81) Tablo 1’den görüldüğü üzere, VESTEL için EP 393 ve EP 307 nolu patentlerle
korunan teknolojiyi içeren televizyon satışının toplam TV satışına oranı oldukça
düşüktür. VESTEL ile PHILIPS tarafından akdedilen ilgili patentlere ilişkin 2013 tarihli
lisans anlaşması uyarınca, anlaşma dönemini içeren 2014 ve 2015 yıllarında patentli
teknolojiyi içeren TV ürünlerinin VESTEL’in toplam TV satışı içindeki oranı sırasıyla
%(…..) ve %(…..) seviyesindedir. VESTEL tarafından patent ücretinin maliyetler
üzerinde yarattığı olumsuz etkiden kurtulmak adına Türkiye'de çoğunlukla ilgili
patentlerle korunan teknolojiyi içermeyen kendi teknolojisinin kullanıldığı modifiyeli
ürünler satıldığı ifade edilmiştir. Ancak modifiyeli ürünlerde kullanılan teknolojinin
PHILIPS’in patentlerinin sağladığı altyazının çeşitlendirilmesi ve konumunun
değiştirilmesi gibi birtakım dinamik özellikleri içermediği ve ilgili standardı
sağlamadığı, bu nedenle PHILIPS’in ilgili patentleri ile ikame olmadığı belirtilmiştir.
(82) Öte yandan VESTEL’in 24.04.2018 tarih ve 3256 sayı ile Kurum kayıtlarına giren
yazısında, Hamburg Mahkemesi nezdinde 3 U 15/15 esas numarasıyla görülen dava
kapsamında PHILIPS’in, lisans alanlarından hiçbirinin altyazı alanında PHILIPS
patentlerini kullanmama ya da modifiye etme gibi bir davranışının olmadığını ifade
ettiği belirtilmiştir. PHILIPS’in VESTEL ve ARÇELİK haricinde; Samsung, LG, Metz,

77 Bunlardan 646.896 tanesi için patentlerin süresinin sona erdiği 27.01.2016 - 31.12.2016 tarihleri
arasında üretilmeleri sebebiyle patent ücreti ödenmemiştir.
19-46/790-344
25/61

Humax, Panasonic, Sony, Sanyo, Sharp, Toshiba, TP Vision ve Changhong unvanlı
panel televizyon üreticileri ile lisans anlaşması olduğu ve Türkiye pazarında satılan
TV'leri üreten teşebbüslerin büyük çoğunluğunun PHILIPS'ten lisansını aldığı altyazı
patentlerini kullandığının anlaşıldığı vurgulanmıştır. Ayrıca VESTEL Türkiye’de satışa
sunulan Arçelik, LG ve Samsung markalı ürünlerin teknik analizini yaptırmış ve bu
ürünlerin de PHILIPS’e ait altyazı teknolojisine ilişkin patentleri içerdiğinin tespit
ettiğini belirtmiştir. İlaveten, panel televizyon pazarına ilişkin 2013-2015 yıllarına ait
pazar paylarını sunarak Türkiye'de satışa sunulan kendi markalı ürünleri ve
"Diğerleri" başlığı altındaki ürünlerin PHILIPS altyazı patentlerini içermediği
varsayılsa dahi, PHILIPS altyazı patentlerinin 2013, 2014 ve 2015 yıllarında Türkiye
pazarında satılan ürünlerin sırasıyla %(…..), %(…..) ve %(…..) 'ünde bulunduğunu ve
bu durumun PHILIPS’in pazar gücünün önemine işaret ettiğini iddia etmiştir.
Tablo 2: Panel Televizyon Pazar Payları (%)
Pazar Payı 2013 2014 2015
LG (…..) (…..) (…..)
VESTEL (…..) (…..) (…..)
SAMSUNG (…..) (…..) (…..)
ARÇELİK (…..) (…..) (…..)
BEKO (…..) (…..) (…..)
PHILIPS (…..) (…..) (…..)
DİĞER (…..) (…..) (…..)
TOPLAM (…..) (…..) (…..)
Kaynak: 24.04.2018 tarih ve 3256 sayılı yazı.
(83) ARÇELİK ile PHILIPS arasında akdedilen 1 Kasım 2011 tarihli TV Patent Lisans
Sözleşmesi, 31 Aralık 2015 tarihinde sona ermiştir. Bunun üzerine yeni tarihli TV
Patent Lisans Sözleşmesi 1 Ocak 2016 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında geçerli
olmak üzere 1 Ocak 2017 tarihinde akdedilmiştir. ARÇELİK yeni sözleşme
imzalanana kadarki dönem içindeki lisanssız kullanımları için PHILIPS’e tek seferlik
ödeme yapmıştır. 1 Kasım 2011 tarihli TV Patent Lisans Sözleşmesi, yalnızca çeşitli
yargılama süreçlerine ilişkin uzlaşmayı ve DVB standartları için beş patenti, aynı
zamanda TV ürünlerinde kullanılan diğer teknolojilere ilişkin diğer PHILIPS
patentlerini de kapsayan bir lisansı içermektedir. 1 Ocak 2017 tarihli TV Patent
Lisans Sözleşmesi ise, PHILIPS TV patentlerinin tümünü içeren bir portföy lisansı
olmakla birlikte, sözleşmede yer alan patent listesi, 1 Ocak 2017 tarihinden önce
süresi dolan PHILIPS patentlerini içermemektedir. Bu itibarla, söz konusu patent
listesinde, DVB altyazılama standardına esas patentler yer almamaktadır.
Tablo 3: ARÇELİK’in Türkiye Pazarında Toplam TV ve İlgili Teknolojiyi İçeren TV Satış Adetleri
Toplam TV Satışı (Adet) Patentleri İçeren TV Satışı (Adet) Oran (%)
2013 (…..) (…..) (…..)
2014 (…..) (…..) (…..)
2015 (…..) (…..) (…..)
2016 (…..) (…..) (…..)
Kaynak: 09.04.2018 tarih ve 2925 sayılı yazı.
(84) Tablo 3’te görüldüğü üzere, VESTEL’den farklı olarak, ARÇELİK için EP 393 ve EP
307 nolu patentlerle korunan teknolojiyi içeren televizyon satışının toplam TV satışına
oranının yüksek olduğu görülmektedir. ARÇELİK tarafından Türkiye’de satılan
ürünlerin 2013’te %(…..)’ü söz konusu patentlerle korunan teknolojiyi içerirken 2016
yılında ise ARÇELİK için bu oran %(…..)’e yükselmiştir. ARÇELİK tarafından
19.12.2018 tarih ve 8923 sayılı yazıda, TV üretim ve satışında son yıllarda analog
19-46/790-344
26/61

TV'den78 dijital TV'ye79 hızlı bir geçiş yaşandığı, 2016 yılı itibarıyla pazarda analog TV
üretiminin son bulduğu ve yerini dijital TV'lerin aldığı, dijital TV'leri üretmek için ETSI
tarafından belirlenen EN 300 743 nolu standarda tekabül eden PHILIPS'in sahip
olduğu EP 393 ve EP 307 sayılı patentlerin, SEP niteliğinde olması sebebiyle zorunlu
olarak kullanıldığı, söz konusu teknolojiye ilişkin ARÇELİK’in üzerine tescilli bir
patentin bulunmadığı, bu standardın veya patentin alternatifinin olmadığı belirtilmiştir.
Dolayısıyla yıllar içerisinde PHILIPS'in EP 393 ve EP 307 sayılı patentlerinin
kullanımında gözlemlenen bu artışın TV üretimlerinin analog TV’den söz konusu
patentlerin zorunlu olarak kullanıldığı dijital TV’ye geçiş sebebiyle meydana geldiği
değerlendirilmektedir. Özetle, PHILIPS’in mülkiyetindeki patentler için aşağıdaki
tespitlere ulaşılmıştır:
- TSE tarafından belirlenen asgari gerekliliklere göre, DVB altyazılama
standardına karşılık gelen ETSI 300 743 numaralı standarda uyum, Türkiye
televizyon ve set üstü kutu üreticileri bakımından zorunludur80. Anılan
standardın sunduğu ilave özellikler ve görüntü kalitesi nedeniyle, uygulamada
yayıncılar ve tüketiciler bu standardı kullanmaktadır.
- PHILIPS'in TV ürünlerinin altyazı işlevselliğine ilişkin olarak sahip olduğu EP
307 ve EP 393 sayılı patentlerin, adı geçen ETSI standardına uyum için SEP
niteliği taşıdığı DVB konsorsiyumu tarafından kabul ve ilan edilmiştir. Nitekim
DVB'nin internet sitesinde DVB Altyazılama standardına ilişkin olarak
PHILIPS'in Lisans Programına atıf yapılmaktadır81.
- Türkiye’de televizyon üreticilerinin PHILIPS’ten lisans almaktan başka bir
alternatifleri bulunmamaktadır. Bir diğer ifadeyle, PHILIPS patentlerine konu
teknoloji, o teknolojiyi ürünlerinde kullanmak zorunda olan standart
uygulayıcıları için vazgeçilmez nitelik taşımakta olup, teknolojiye erişememe
halinde panel televizyon pazarında ETSI standardını karşılayabilecek şekilde
üretim ve ihracat yapmak, dolayısıyla rekabet etmek mümkün değildir.
- Ayrıca; PHILIPS’in, elindeki SEP’leri adil, makul ve ayrımcı olmayan koşullar
altında lisanslayacağına dair FRAND taahhüdünde bulunması, lisans alanların
bu alanda yatırım yapmasına ve batık maliyetler hasretmesine teşvik edici
olması yönüyle bahsi geçen vazgeçilmezlik faktörünü güçlendirmiştir82.
(85) Yukarıda sıralanan gerekçelere istinaden PHILIPS’in ilgili teknoloji pazarında, söz
konusu SEP’lerin patent korumasından yararlandığı dönem süresince %100
oranında pazar payı olduğu söylenebilecektir83. Yer verilen bilgiler ışığında

78 Analog TV, analog modülasyon teknikleri kullanılarak anten ve kablo üzerinden iletilen analog TV
yayınlarını alabilen ve gösterebilen televizyondur. Göıüntü PAL/Secam ve ses BG-DK-IL standartları
çerçevesinde analog olarak iletilir. Analog TV'lerde dijital yayını alabilecek donanım ve yazılım blokları
mevcut değildir.
79 Dijital TV, Digital Video Sroadcasting (DVS) tarafından standartlaştırılmış, dijital modülasyon
teknikleri kullanılarak yayınlanan dijital görüntü, ses ve altyazı verilerinin işlenmesini ve gösterilmesini
destekleyen TV'lerdir. Dijital TV'lerde dijital anten, kablo ve uydu yayınını almayı sağlayan, dijital
yayına özel donanım ve yazılım blokları mevcuttur.
80 Bkz, . 8.2, Bölüm, s. 42, Erişim Tarihi: 04.02.2019
81 , Erişim Tarihi: 04.02.2019.
82 Aynı yönde bkz. Case At.39939 - Samsung - Enforcement of UMTS Standard Essential Patents
, Erişim Tarihi:
24.01.2019.
83 Bu aşamada önemle belirtilmelidir ki gerek Türk gerek AB rekabet hukukunda patent hakkı ve
SEP’e sahip olmanın, tek başına pazar gücü sağlamaya yeterli olmayacağı ve söz konusu analizin her
19-46/790-344
27/61

PHILIPS’in sahip olduğu standarda esas patentler sayesinde dijital görüntü
yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında hâkim durumda olduğu sonuç ve
kanaatine ulaşılmıştır.
I.2.3.2. Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına İlişkin Değerlendirme
I.2.3.2.1. SEP Sahibinin Dava Yoluna Başvurarak Hâkim Durumunu Kötüye
Kullanması
(86) VESTEL tarafından PHILIPS’in, altyazı teknolojisine ilişkin sahip olduğu SEP’lerin
lisansını verme sürecinde iyi niyetle müzakerelerde bulunmamak, şikâyetçi aleyhine
dava yoluna başvurarak ürünlerinin imha edilmesine yönelik eylemler
gerçekleştirmek ve aşırı patent ücreti talep etmek suretiyle hâkim durumunu kötüye
kullandığı iddia edilmektedir.
(87) Kurulun standarda esas patentlere (SEP) ilişkin içtihadı bulunmamakla birlikte, AB
uygulamaları ve ilgili literatür dikkate alındığında SEP sahibi teşebbüsün mahkeme
emri yoluna gitmesinin hakim durumun kötüye kullanılması kapsamında
değerlendirilebilmesi mümkündür. Öncelikle bir patent sahibinin sahip olduğu fikri
mülkiyet hakkını korumaya yönelik olarak patentini ihlal edene karşı dava açarak
mahkeme emri ile patentli teknolojinin kullanımına son verilmesi ve patentli teknolojiyi
içeren ürünlerin toplatılmasını talep etmesinin istisnai durumlarda hâkim durumun
kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği belirtilmelidir84. Esas olarak patent
sahibinin fikri mülkiyet hakkını korumak için dava açma hakkı olmakla birlikte, bir
patentin standarda esas patent olması durumunda mahkeme emri yoluyla patentin
kullanıldığı ürünlerin üretiminin durdurulmasını sağlamak ya da pazarda yer almasını
engellemek suretiyle rekabetin kısıtlanması mümkündür85. Bu konudaki rekabetçi
endişe SEP sahibinin, patentli teknolojiyi kullanmak isteyen rakiplerini pazardan
dışlaması olarak özetlenebilir. SEP sahibinin FRAND taahhüdünde bulunmasının
temelinde yatan da bu olasılığın önüne geçmektir.
(88) ABAD, FRAND’e tabi SEP’ler bakımından ABİDA’nın 102. maddesinin nasıl
yorumlanacağına ilişkin soruna bir nebze açıklık getirdiği Huawei-ZTE kararında86,
SEP sahibinin mahkeme emri talep etmeden önce ihlalde bulunan SEP kullanıcısını
uyarması, SEP kullanıcısının istekli olması halinde kendisine FRAND temelli lisans
anlaşması teklifi sunması ve SEP kullanıcısının her zaman için ilgili SEP’in
hükümsüzlüğünü sorgulama hakkının bulunması gerektiği hususlarına dikkat
çekmiştir87. ABAD, kararında detaylı olarak hem SEP sahibinin hem de patent ihlalini
gerçekleştiren teşebbüsün yükümlülüklerini sıralamıştır. Buna göre patent ihlalini
gerçekleştiren teşebbüsün lisans anlaşması yapmaya istekli olduğunu ifade
etmesinden sonra yazılı olarak bir lisans anlaşması teklifi (lisans ücreti ve bunun
hesaplanma yöntemini içerek şekilde) sunmak SEP sahibinin yükümlülüğüdür. Patent
ihlali gerçekleştiren teşebbüsün SEP sahibinin teklifine o alandaki ticari teamüllere
uygun olarak, iyi niyetle ve geciktirme taktiği uygulamaksızın cevap vermesi
gerekmektedir. Patent ihlali gerçekleştiren teşebbüs teklifi kabul etmiyorsa ve SEP
sahibi mahkeme emri ile patentin kullanımının yasaklanması veya ürünlerin

bir somut vaka özelinde yapılması gerektiği ilke olarak kabul edilmektedir (bkz. Türkiye Yatay
Kılavuzu, 240. paragraf, AB Yatay İşbirliği Kılavuzu, 269. paragraf).
84 Opinion of Advocate General on Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp, para.
69, Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH para 47
85 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH, para 52
86 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH
87 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH, para 63-69
19-46/790-344
28/61

toplatılması için dava açıyorsa; bu durumda patent ihlali gerçekleştiren teşebbüsün
hâkim durumun kötüye kullanılması iddiasında bulunabilmesi için ancak SEP
sahibinin teklifine zamanlıca ve yazılı olarak FRAND koşullarda bir karşı teklif
sunmuş olması gereklidir. Dolayısıyla ABAD, patent ihlaline ilişkin dava açma yolu ile
hâkim durumun kötüye kullanılması değerlendirilirken, hâkim durumda olan SEP
sahibinin davranışı ile birlikte patenti ihlal eden teşebbüsün davranışının da dikkate
alınması gerekliliğine işaret etmektedir.
(89) Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, PHILIPS’in VESTEL’e karşı altyazılama
patentlerini ihlal ettiği gerekçesi ile 3 Mayıs 2012’de Mannheim Eyalet
Mahkemesinde açtığı dava ve bu dava neticesinde VESTEL ürünlerinin
toplatılmasının PHILIPS’in teknoloji pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanması
olup olmadığının analizinde öncelikle PHILIPS ve VESTEL arasında dava aşamasına
gelinmeden önceki görüşme ve tekliflerin incelenmesi gerekmektedir.
(90) PHILIPS’in 12.06.2018 tarih ve 4532 sayı ile Kurum kayıtlarına giren savunmasında,
ETSI EN 300 743 nolu altyazılama standardına esas olan EP 393 ve EP 307 sayılı
patentlerini VESTEL’in lisans almaksızın kullandığı ve bu şekilde PHILIPS’in fikri
mülkiyet hakkını ihlal ettiğine ilişkin davaları öncesinde VESTEL ile çeşitli görüşmeler
yapıldığı belirtilmiştir. PHILIPS’in açıklamalarına göre VESTEL ilk kez 2009 yılında
altyazılama patentlerinin ihlali konusunda bilgilendirilmiştir. PHILIPS ve VESTEL
arasında Nisan 2010 ve Nisan 2012 tarihleri arasında dokuz toplantı yapılmıştır.
PHILIPS Ekim 2011’de ilgili patentlerin lisans ücretlerini içeren yazılı bir teklif
sunmuştur. Bu ilk teklifte VESTEL’in geçmiş kullanımına ilişkin olarak yapması
gereken ödemenin, pazar kaynaklarından elde edilen tahmini satış değerleri
kullanılarak (…..) adet TV’lik satış tahmini ve birim başına (…..) Euro lisans ücreti
esas alınarak (…..) Euro olarak hesaplandığı ancak VESTEL’in geri bildirimleri
neticesinde TV satış adedi düşürülerek toplu ödeme tutarının (…..) Euro olarak
değiştirildiği ifade edilmiştir.
(91) VESTEL’in patentlerin geçersiz olduğuna ve patentlerin ihlal edilmediğine yönelik
argümanlarının da görüşüldüğü 22 Mart 2012 tarihli toplantıda VESTEL’in karşı
teklifinin (…..) Euro olduğu, 27 Nisan 2012 tarihli toplantıda ise bu teklifin (…..)
Euro’ya yükseltildiği belirtilmiştir. Görüşmelerin sonuçsuz kalması neticesinde 2
Mayıs 2012’de PHILIPS tarafından VESTEL’e her iki tarafın da konumunu özetleyen
bir ihtarname gönderilmiştir.
(92) VESTEL’den de PHILIPS ile yapılan görüşmelerin listesi talep edilmiştir.
Tablo 4: PHILIPS ve VESTEL Arasında Yapılan Görüşmeler
Tarih Görüşme İçeriği
09.11.2009
PHILIPS tarafından resmi olarak patent ihlal bildirimi yapılmıştır. (altyazı, Teleteks,
WSS (Wide Screen Signalling) ve kullanıcı arayüzü patentleri ile ilgili)
16.04.2010 PHILIPS ile TV Lisans programına ilişkin ilk toplantı yapılmıştır.
27.10.2010
PHILIPS ile VESTEL tarafından patentlerin ihlal edilmediği ve patentlerin
hükümsüzlüğü üzerine teknik tartışmalar yapılmıştır.
19.04.2011-
23.08.2011-
22.03.2012
PHILIPS TV lisans programı hakkında toplantı gerçekleştirilmiştir. Altyazı, Kullanıcı
ara yüzü ve WSS ile ilgili patentlerin ihlali ve hükümsüzlüğü ile ilgili teknik
argümanlar üzerinde konuşulmuştur.
22.09.2011
PHILIPS tarafından teleteks ve ses ile ilgili patentler için hazırlanan istem analiz
tablosu sunulmuş ve patentler için istenen patent ücreti ile ilgili bilgi verilmiştir.
06.12.2011

PHILIPS ile VESTEL tarafından patentlerin ihlal edilmediği ve patentlerin
hükümsüzlüğü üzerine teknik tartışmalar yapılmıştır. İlaveten PHILIPS tarafından
HBB (Hybrid Broadcast Broadband) TV ve AAC (Advanced Audio Coding) patentleri
sunulmuştur.
19-46/790-344
29/61

Tablo 4’ün devamı
16.02.2012-
22.03.2012
PHILIPS’in daha önce sunduğu patentlere ilişkin teknik argümanlar tartışılmıştır.
27.04.2012 PHILIPS TV Lisans programı ile ilgili ticari görüşmeler yapılmıştır.
Kaynak: VESTEL
(93) Ayrıca VESTEL’in 11.01.2019 tarih ve 220 sayı ile Kurum kayıtlarına giren yazısında,
VESTEL ile PHILIPS arasında gerçekleştirilen toplantılarda VESTEL tarafından sözlü
olarak karşı teklifte bulunulmasına rağmen, yazılı olarak karşı teklifte bulunulmadığı
ifade edilmiştir.
(94) PHILIPS ilk olarak 09.11.2009 tarihinde VESTEL’e patent ihlallerine ilişkin resmi
bildirimde bulunmuş ve sonrasında iki yılı aşkın bir süre devam eden çeşitli
görüşmeler neticesinde PHILIPS ve VESTEL arasında bir anlaşmaya varılamaması
sonucunda 03.05.2012’de Mannheim Eyalet Mahkemesinde dava açtığını belirtmiştir.
(95) Dava açılması öncesinde;
- SEP sahibi PHILIPS’in, patent ihlalini gerçekleştiren VESTEL’e patent ihlalini
bildirmiş ve VESTEL ile lisans anlaşması için görüşmeye istekli olduğunu
bildirmiş,
- SEP sahibi PHILIPS’in yazılı olarak bir lisans anlaşması teklifi (lisans ücreti ve
bunun hesaplanma yöntemini içerek şekilde) sunmuş,
- Patent ihlalini gerçekleştiren VESTEL tarafından patentlerin hükümsüzlüğü ileri
sürülmüş ve lisans ücreti konusunda anlaşmazlık yaşanmış,
olduğu anlaşılmaktadır. Bununla beraber ABAD’ın Huawei-ZTE kararında88, SEP
sahibi teşebbüsün yasal hakkı olan lisans alana yönelik mahkeme emri talep etme
hakkını rekabet hukukuna uygun kullanabilmesi için izlemesi gereken adımları
arasında FRAND hükümleri üzerinde uzlaşmaya varılamamış ise, karşılıklı anlaşma
doğrultusunda lisans ücretinin tayini hususunun bağımsız “üçüncü taraf”ın
inisiyatifine bırakılabileceği yer almaktadır89. Benzer şekilde VESTEL ile PHILIPS
arasında iki yılı aşkın bir süre boyunca devam eden lisans anlaşması müzakereleri
sonrasında SEP sahibi PHILIPS’in fikri mülkiyet hakkını korumak amacıyla dava
yoluna gitmesinden önce lisans ücretinin tayini konusunda bağımsız “üçüncü taraf”a
başvurmuş olması gerektiği değerlendirilmiştir. Tam olarak bu nokta fikri mülkiyet
hakkı sahibinin patentini ihlal edene karşı dava açarak mahkeme emri ile patentli
teknolojinin kullanımına son verilmesi ve patentli teknolojiyi içeren ürünlerin
toplatılmasını talep etmesinin hâkim durumun kötüye kullanılması olarak
değerlendirildiği durumdur. Bu bakımdan PHILIPS ile VESTEL arasında iki yılı aşkın
sürede defaten yapılan görüşmelere rağmen lisans anlaşması yapılamamış olması
nedeniyle öncelikle lisans ücretinin tayini konusunda bağımsız “üçüncü taraf”a
başvurulması gerektiği, bu sebeple PHILIPS’in dava yoluna başvurmasının hâkim
durumun kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır.
I.2.3.2.2. Lisans ve Uzlaşma Sözleşmesi’ndeki Hükümsüzlük Davası Açmama
ve Fesih Hakkına İlişkin Kayıtların Değerlendirilmesi
(96) Kavramsal olarak fesih hakkı kaydı, teknoloji transferi anlaşmalarında lisans alanın
ilgili patentin geçerliliğine itiraz etmesi halinde sözleşmenin feshedilmesini öngören
sözleşme hükmü olarak tarif edilebilecektir. Anılan kayıtlar lisans anlaşmalarında
genel olarak, patentin geçersizliğinin dava veya başka bir yolla (anlaşmanın tarafı

88 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH
89 A.g.k., para. 68.
19-46/790-344
30/61

olmayan üçüncü kişilerin hükümsüzlük itirazlarının lisans alanca desteklenmesi
halleri de dâhil olmak üzere) ileri sürülmesi halinde sözleşmenin derhal fesholunmuş
sayılacağı yahut bu hallerde lisans alanın sözleşmeyi feshetme hakkını kullanmaya
yönelik takdir yetkisine sahip olacağı şeklinde formüle edilmektedir90.
(97) Rekabet hukukunda fesih hakkı kayıtlarıyla ilgili yaklaşım temel itibarıyla şu
şekildedir: Eğer söz konusu kayıt, uygulamada hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı ile
eşdeğer rekabet karşıtı etkilere yol açıyorsa; bu kayıt, hükümsüzlük ileri sürmeme
kaydının bir türü olarak addedilmek suretiyle analize tabi tutulmalıdır. Zira böyle
durumlarda fesih hakkı kayıtlarının; lisansı alanı, ilgili patentin geçerliliğini
sorgulamaktan alıkoyma hususunda zımni bir hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı işlevi
gördüğü kabul edilmektedir91.
(98) Hakim durumdaki teşebbüsün ileri sürdüğü hükümsüzlük kayıtları 4054 sayılı
Kanun’un 6. maddesi bağlamında değerlendirilebilecektir. 16.07.2015 tarihli Huawei-
ZTE kararının 69. paragrafında ABAD’ın konuya yaklaşımı şu şekilde ifade edilmiştir:
“Öncelikle standart belirleme kuruluşlarının standart belirleme prosedürleri
sırasında ilgili standarda konu patentin geçerli ve o standart için esaslı nitelik
taşıyıp taşımadığını kontrol etmediği (…) dikkate alındığında, lisans alan, (…)
patentin hükümsüzlüğünü veya esaslılığını sorguladığı için yahut gelecekte bu
hakkını saklı tuttuğu için eleştirilemez.”
(99) Söz konusu ABAD kararı, hakkında FRAND taahhüdü verilen bir SEP sahibinin
hâkim durumun kötüye kullanımı ihlali arz etmeyecek şekilde lisans alana karşı nasıl
dava yoluna başvurulabileceğinin kriterlerini ortaya koymaktadır. Bu kriterler arasında
geçerliliğe itirazın engellenmemesini de sıralayan bir karar olması yönüyle dosya
konusu SÖZLEŞME’deki hükümsüzlük kayıtlarının değerlendirilmesi bakımından da
önem taşımaktadır. Nitekim, anılan kayıtlara yönelik yapılan analizde halihazırda
SEP niteliği taşıyan patentlere sahip PHILIPS’in, ilgili bölümde açıklanan kriterler
ışığında hâkim durumda olduğunun tespit edilmiş olması da 6. madde analizi için
uygun bir zemin hazırlamaktadır. Bu çerçevede dosya konusu hükümsüzlük ileri
sürmeme kaydı 6. madde çerçevesinde değerlendirilmiştir.
(100) ABAD, FRAND’e tabi SEP’ler bakımından ABİDA’nın 102. maddesinin nasıl
yorumlanacağına ilişkin soruna bir nebze açıklık getirdiği Huawei-ZTE kararında92,
SEP sahibinin mahkeme emri talep etmeden önce ihlalde bulunan SEP kullanıcısını
uyarması, SEP kullanıcısının istekli olması halinde kendisine FRAND temelli lisans
anlaşması teklifi sunması ve SEP kullanıcısının her zaman için ilgili SEP’in
hükümsüzlüğünü sorgulama hakkının bulunması gerektiği hususlarına dikkat
çekmiştir.93
(101) Dosya konusu SÖZLEŞME’nin münhasır lisans anlaşması niteliği taşımadığını
belirten 2.2. maddesi şu şekildedir:
“PHILIPS ve ilgili Şirketleri adına işbu vesile ile VESTEL ve ilgili Şirketlerine
münhasır olmayan, devredilemez, royalti içeren, alt lisans verme hakkı
içermeyen Patentleri kapsamında Bölge içerisinde Kapsam Ürünlerini tedarik

90 TAYLOR, C. (1993), No-Challenge Termination Clauses: Incorporating Innovation Policy and Risk
Allocation into Patent Licensing Law, 69 IND. L.J. 215, 230, 22, s. 233,
91 CHENG (2016), s. 442-443.
92 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH
93 Case C-170/13 Huawei Technologies Co. Ltd v ZTE Corp., ZTE Deutschland GmbH, para 63-69
19-46/790-344
31/61

etme veya satma veya diğer bir şekilde elden çıkarmaya yönelik bir lisans
vermektedir.”
(102) SÖZLEŞME hükmü aşağıda aynen aktarılmaktadır:
“VESTEL veya ilgili Şirketlerinin, müşterek girişimdeki ortağın veya işbu
Sözleşmeden yararlanan başka bir tarafın bir PHILIPS TV Patentinin
geçerliliğini reddetmesi halinde PHILIPS'in VESTEL'e yazılı bir tebliğ vermek
kaydıyla işbu Sözleşmeyi derhal feshetme hakkı olacaktır.”
(103) Bu paralelde, dosya konusu SÖZLEŞME’de müstakil bir hükümsüzlük ileri sürmeme
kaydına yer verilmemiş olmakla birlikte; lisans alanın, patent hakkında geçerlilik
davası açması halinde anlaşmanın feshedileceğini öngören fesih hakkı kaydının,
lisans alan için geçerliliği sorgulama hususunda önemli bir caydırıcı faktör olarak
ortaya çıkabildiği ve örtülü bir hükümsüzlük kaydı işlevi görebildiği, bu itibarla,
mezkûr kayıtların da etki bakımından rekabet karşıtı olabileceği gözden
kaçırılmamalıdır. Zira 2014 tarihli Komisyon Kılavuzu’unda da hükümsüzlük kaydının
SEP olan veya SEP olmamakla beraber sahibine önemli bir pazar gücü bahşeden bir
patente ilişkin olduğu hallerde ağır rekabetçi sorunlar yaratabileceği belirtilmiştir.
(104) ABAD’ın konuya ilişkin 16.07.2015 tarihli Huawei-ZTE kararında SEP ihlali isnat
edilen tarafın her zaman için ve lisans müzakeresinin sonucundan bağımsız şekilde,
ilgili SEP’in geçerliliği ve esaslılığını sorgulama hakkının saklı bulunduğu ifade
edilmiştir94. Motorola95 kararında ise patente ilişkin “geçerlilik”, “esaslılık” ve “ihlal”
iddialarında bulunmanın Komisyon tarafından anlaşma yapmaya gönüllü olma
konusunda bir engel teşkil etmeyeceği, bir diğer ifadeyle anlaşmaya isteksizlik olarak
ele alınmayacağı ifade edilmektedir96.
(105) Dosya konusu olayda SÖZLEŞME’de yer alan ve hükümsüzlük ileri sürmeme kaydı
niteliği taşıdığı tespit edilen fesih hakkı kaydının da hakim durumun kötüye
kullanılmaması için uyulması gereken koşullara aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
I.2.3.2.3. Lisans Ücretinin Aşırı Olduğu İddiası
(106) PHILIPS ETSI’ye verdiği taahhüt kapsamında, sahibi olduğu SEP’i adil, makul,
ayrımcı olmayan koşullarda (FRAND) standart kullanıcılarına lisanslamayı kabul
etmektedir. FRAND taahhüdü, SEP sahibinin yaptığı yenilik için ödüllendirilmesi ve
standart belirlemedeki kamu yararı arasında denge kurulması bakımından önem
taşımaktadır. VESTEL tarafından öne sürülen iddialardan biri de PHILIPS’in
altyazılama standardına ilişkin patentleri için VESTEL’den talep ettiği lisans ücretinin
aşırı olduğuna ilişkindir.
(107) Literatürde aşırı fiyatlamaya müdahalenin belli pazar koşullarıyla sınırlandırılması
gerektiği kabul edilmiştir. Ancak söz konusu pazar koşullarının ne olması gerektiği
konusunda fikir birliğine varılamamakla birlikte bu koşullar rekabet otoritelerinin ve
rekabet hukuku uygulamalarının müdahaleciliği ölçüsünde değişmektedir.
Müdahalenin gerekmesi halinde ise aşırı fiyatın tanımlanmasında ve tespitinde,
sınırları ABAD içtihatlarına dayanılarak oluşturulan Ekonomik Değer Testi (EDT)
esas alınmaktadır. İki aşamalı bir test olan EDT’nin ilk aşamasında incelemeye konu

94 European Court of Justice, Huawei Technologies Co. Ltd v. ZTE Corp., Case C170/13, (July, 16,
2015) para. 69.
95 Press Release, Antitrust: Commission Sends Statement of Objections to Motorola Mobility on
Potential Misuse of Mobile Phone Standart-Essential Patents-Qustions and Answers, (May 6, 2013),
http://europa. eu/rapid/press-release_MEMO-13-403_en.htm
96 YEŞİL, sf.45
19-46/790-344
32/61

ürünün/hizmetin fiyatı ile maliyeti karşılaştırılmakta, ikinci aşamasında ise
ürünün/hizmetin fiyatının kendi içinde ya da rakip ürün/hizmetin fiyatına kıyasla aşırı
olup olmadığını tespit etmeye yönelik fiyat kıyaslaması yapılması gerekmektedir.
(108) Fikri mülkiyet haklarının lisanslanmasına rekabet hukukunun aşırı fiyat
müdahalesinde bulunabildiği kabul edilse dahi, aşırı fiyatın tespiti bakımından
ekonomik değer testinin uygulanması noktasında çeşitli zorluklar yaşanmaktadır97.
Öncelikle EDT’nin ilk aşamasında kullanılan fiyat-maliyet karşılaştırmasında
kullanılacak maliyetin nasıl belirleneceği sorunu gündeme gelmektedir. Ekonomik
teoriye göre maliyet hesaplamalarında hâkim durumdaki teşebbüsün marjinal maliyeti
ve birim başı ortalama değişken maliyeti esas alınmaktadır. Ancak bu ölçütler fikri
mülkiyet hakkı lisanslaması bakımından, yeniliğin yüksek sabit maliyet yaratması ve
lisanslanan her patent için marjinal maliyet ile ortalama değişken maliyetin sıfır
olması nedeniyle anlamsız kalmakta, bu nedenle alternatif bir maliyet ölçütüne ihtiyaç
duyulmaktadır.
(109) Alternatif maliyet ölçütü olarak Ar-Ge giderleri esas alınabilecek olmakla birlikte
teşebbüslerin başarılı bir teknoloji üretebilmek için pek çok Ar-Ge çalışması yapmak
zorunda kaldığı ancak bunlardan birinin başarılı olduğu dikkate alındığında hangi Ar-
Ge maliyetinin esas alınacağı belirsizdir. Yalnızca ilgili teknolojiyle direkt bağlantısı
olan çalışmanın maliyetinin esas alınması eksik bir değerlendirme oluşturacak, diğer
başarısız çalışmaların maliyetlerinin de fiyatlara yansıtılması gerekecektir.
(110) Öte yandan, maliyet hesaplaması bakımından karşılaşılabilecek bir başka zorluk da
patent sahibinin alt pazarda faaliyet gösterdiği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Böyle
bir durumda Ar-Ge harcamaları her iki pazar bakımından ortak maliyet kalemi
oluşturacak ve üretim ile lisans faaliyetlerinin maliyetlerinin ayrıştırılması sorunu ile
karşılaşılacaktır.
(111) İlgili maliyet kalemi bulunması halinde dahi, hangi ölçüdeki kârın aşırı olarak
değerlendirileceği belirsizliğini korumaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere,
teşebbüslerin inovasyon süreçlerinin deneme yanılma olarak ilerlediği, başarılı
lisanslanabilir bir patente ulaşmak için pek çok sayıda Ar-Ge çalışmasında
bulundukları görülmektedir. Bu nedenle patent sahiplerinin patent ücretlerini
belirlerken başarısız olan yatırımlarını telafi edecek şekilde Ar-Ge maliyetinden daha
yüksek bir fiyat belirlemesi etkin ve akılcı bir fiyat politikası olacaktır. Öte yandan
pazarın dinamik yapısı sebebiyle fikri mülkiyet hakkı sahiplerinin belirlediği bu fiyat,
ilgili teknolojinin değerini yitirmesi ya da yeni teşebbüslerin pazara girmesi sebebiyle
ilgili fikri mülkiyet hakkının süresinden daha kısa bir süreyle sınırlı kalmaktadır. Bu
nedenle hak sahipleri önemli bir kâr elde etmekle birlikte bu karlılık durumu belirsiz
bir zaman dilimiyle sınırlanmaktadır. Dolayısıyla rekabet otoriteleri bakımından patent
ücretinin aşırı olup olmadığını değerlendirmek güçleşmektedir.
(112) Fikri mülkiyet haklarının lisanslanmasında aşırı fiyatın tespitine yönelik, EDT’nin
fiyatların kendi içinde ve rakiplerin fiyatlarıyla karşılaştırılmasını içeren ikinci
aşamasının uygulanması noktasında da sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu analizin
parçalarından biri olan farklı zamanlarda geçerli olan fiyatların karşılaştırmasının
dinamik pazarlarda pek uygun olmadığı değerlendirilmektedir. Nitekim fikri mülkiyet
haklarının özgün yapısı nedeniyle geçmişte kendisiyle eşdeğer olabilecek bir
karşılığının bulunması güçtür. Öte yandan dinamik endüstrilerde, fikri mülkiyet hakkı
sahipleri teknolojilerinin pazarda tutunmasını sağlayabilmek amacıyla başlangıçta

97 Damien GERADİN: “Abusive Pricing in an IP Licensing Context: An EC Competition Law Analysis”
19-46/790-344
33/61

düşük patent ücreti uygulayıp teknolojilerinin pazarda yerleşmesinden sonra
başlangıçta uyguladıkları düşük ücretleri telafi edebilmek adına patent ücretlerini
artırabilirler. Bu nedenle farklı zaman dilimleri bakımından fiyat karşılaştırması
sağlıklı bir sonuç vermeyebilir.
(113) EDT’nin ikinci aşamasının bir diğer ayağı olan rakiplerin fiyatlarıyla karşılaştırma,
yukarıda bahsedildiği üzere fikri mülkiyet haklarının özgün olması nedeniyle mümkün
görünmemektedir. Karşılaştırılabilir fikri mülkiyet haklarının bulunduğu varsayımında
dahi onlara ilişkin yürütülen müzakerelerin önemli değişkenler içermesi sebebiyle
yapılan karşılaştırma anlamlı sonuç vermeyebilir.
(114) Yukarıda anılan sakıncalarla birlikte Kurulun fikri mülkiyet haklarında aşırı fiyatlama
iddiasına yaklaşımının incelenmesinde fayda görülmektedir. Kurul, dört müzik
eserleri meslek birliğinin yayıncı kuruluşlara karşı uyguladıkları müzik eserleri telif
ücretlerinin aşırı olduğu iddiasını değerlendirdiği Müzik Eserleri Meslek Birlikleri
kararında98, aşırı fiyatın tespiti için benimsenen yöntemlerin bu dosya bakımından
uygulanamayacağından hareketle şikâyeti reddetmiştir. Kurul değerlendirmesini fikir,
yaratıcılık ve emek ile üretilen telif ücretine konu müzik eserlerinin maliyetlerinin
objektif ve somut şekilde belirlenmesinin mümkün olmamasına dayandırmıştır.
(115) Lisanslama bedellerinin adil veya makul olup olmadığına dair yapılacak
değerlendirmede uygulanacak kriterler bakımından literatürde görüş birliği
bulunmamakla birlikte, “patentin mevcut standart nezdindeki değeri99” ve “standardın
lisans alanın ürünü nezdindeki değeri100” olmak üzere iki yöntem ön plana
çıkmaktadır101. ABD rekabet otoriteleri tarafından ilk yöntem benimsenirken, AB ve
Türk rekabet otoriteleri tarafından lisans bedelleri ile fikri mülkiyet hakkının ekonomik
değeri arasında makul bir ilişki olup olmadığına bakılmaktadır102. Yatay İşbirliği
Kılavuzu’nda söz konusu makul ilişkiyi tespit etmede kullanılabilecek yöntemlerden
bazıları düzenlenmiştir. Bu paralelde genel itibarıyla; ilgili patentler için standarda
bağlanmadan önce rekabetçi ortamda istenilen lisanslama bedelleri ile standarda
bağlanmasından sonra istenilen bedelleri karşılaştırmak yoluyla analiz yapmak
mümkündür. İlaveten, aynı fikri mülkiyet hakları için benzer standartlar bağlamında
istenen lisans bedelleri de ayrımcı olmayan, adil ve makul lisans bedelleri açısından
bir gösterge oluşturabilmektedir.
(116) VESTEL, PHILIPS’in dosya konusu patentlerinin lisanslanması için aşırı ücret talep
ettiği iddiasını değerlendirebilmek adına çeşitli analizler yapmıştır. Bu kapsamda
öncelikle altyazı teknolojisine ilişkin patentleri için Lisans ve Uzlaşma Sözleşmesi
kapsamında uygulanan patent ücreti ile güncel patent ücreti karşılaştırılarak;
 26.10.2011 tarihinde PHILIPS tarafından VESTEL’e verilen patent teklifinde iki
farklı lisanslama seçeneği sunulduğu,
 İlk seçenekte tüm patentlerin paket olarak sunulduğu, buna göre ilgili
teknolojileri içeren ve Avrupa’da satılan TV başına (…..) Euro patent ücreti
talep edildiği,

98 Rekabet Kurulunun 21.07.2005 tarihli ve 05-48/683-177 sayılı kararı.
99 Value of the patent to the standard.
100 Value of the standard to the licensees’ products.
101 OECD (2014), “Intellectual Property and Standard Setting”, Background note by the Secretariat,
DAF/COMP(2014)27, s. 19-20
102 YEŞİL (2017), s. 20
19-46/790-344
34/61

 İkinci seçenekte ürünün içerdiği lisans başına bir fiyatlama stratejisi belirlendiği,
buna göre standart niteliğinde olan patenti içeren ürün başına (…..) Euro,
teknoloji patentini içeren ürün başına (…..) Euro patent ücreti talep edildiği,
bununla birlikte üretilen ürünün birden fazla patent içermesi halinde (…..) Euro
ödenmesinin öngörüldüğü,
 VESTEL tarafından PHILIPS'in yalnızca altyazı teknolojisine ilişkin patentlerine
ihtiyaç duyulduğundan ikinci seçenek tercih edilmek suretiyle Lisans ve
Uzlaşma Sözleşmesi imzalandığı, öte yandan VESTEL tarafından yalnızca
DVB altyazı patenti talep edilmesine rağmen VESTEL'in hiç kullanmadığı WSS
patenti ile teleteks patentinin de PHILIPS tarafından ücretsiz olarak verildiği
öne sürülerek Sözleşme kapsamına dahil edildiği, ancak VESTEL ürünlerinin
WSS ve Teleteks 2.5 teknolojisini desteklemediği, nitekim bu doğrultuda Prof.
Dr. (…..)'dan teknik bir rapor alındığı, söz konusu patentlerin lisansının ücretsiz
olarak verildiği öne sürülse de, bu patentlerin ücretlerinin DVB altyazı
patentinin ücreti içerisinde sübvanse edilmiş olabileceğinin düşünüldüğü,
 Bununla birlikte, EP 393 patentinin süresinin 26.01.2016 tarihinde dolmasıyla
lisans sona erdiğinden, PHILIPS tarafından VESTEL'e 16.06.2016 tarihinde
patent ücretlerini içeren yeni bir lisans teklifi gönderildiği,
 Paket seçenek dışındaki PHILIPS lisanslama yönteminin 2016 yılında değiştiği,
2011 yılında patent bazlı olarak lisans verilmekteyken, 2016 yılında teknoloji
kümesi bazında lisans verilmesinin öngörüldüğü,
 2016 yılında DVB altyazı standardına ilişkin SEP niteliğindeki iki patenti de
içeren beşi SEP niteliğinde olmak üzere toplamda 13 patentin bulunduğu ilgili
teknoloji kümesi için (…..) Euro talep edilmesine rağmen, 2011 yılında salt
DVB altyazı standardına ilişkin iki patent için (…..) Euro talep edildiği, 2016
yılında teklif edilen patent sayısının fazIalığı da dikkate alındığında daha önce
uygulanan patent ücretlerinin aşırı seviyede olduğu
iddia edilmiştir.
(117) İkinci olarak, VESTEL tarafından aşırı lisans ücreti iddialarının ispatlanması amacıyla
altyazı teknolojisine ilişkin patent ücretleri ile altyazı teknolojisine kıyasla daha önemli
nitelikteki diğer teknolojilerin patent ücretleri karşılaştırılmıştır.
(118) Bu çerçevede, VESTEL tarafından Prof. Dr. (…..)’dan bir rapor alınmış olup, raporda;
televizyonlara yönelik sistem, görüntü, Wi-Fi gibi çeşitli standartların şartname sayfa
sayıları, uygulama karmaşıklığı ve standartların oluşturulması sırasındaki katılımcı
uzman sayısı dikkate alınarak yapılan incelemelerle patente konu PHILIPS altyazı
teknolojisini geliştirmek için harcanan Ar-Ge çabalarının bir televizyon setinde
kullanılması gereken diğer tüm ana teknolojilere kıyasla çok daha az olduğu iddia
edilmiştir.
(119) Diğer yandan VESTEL, Ipsos araştırma şirketi tarafından televizyonların altyazı
özelliğinin tüketicinin ürün seçiminde ve tercihinde ne kadar etkili olduğunu anlamaya
yönelik yapılan çalışmaya da yer vermiştir. Anılan çalışma doğrultusunda,
kullanıcıların altyazı özelliğinden çok, ultra yüksek çözünürlük ve Wi-Fi gibi özellikleri
daha önemli gördüğü belirtilmiştir. Bu nedenle diğer standartlara kıyasen çok fazla
Ar-Ge çalışması gerektirmeyen ve tüketici gözünde çok da önemli olmayan altyazı
özelliğine ilişkin patent ücretinin diğer özelliklere yönelik patent ücretleriyle
19-46/790-344
35/61

karşılaştırıldığında daha yüksek olmasının aşırı fiyatlama yapıldığının bir kanıtı olarak
değerlendirilebileceği iddia edilmiştir.
(120) Bu kapsamda VESTEL tarafından Sisvel’in SEP niteliğindeki patentleri incelenmiş;
Sisvel tarafından geliştirilmesi için harcanan emek, maliyet ve zaman açısından daha
üstün nitelikteki Wi-Fi özelliğine ilişkin 26 adet patentin lisanslanması için (…..) Euro,
MPEG ses özelliğine ilişkin 19 adet patentin lisanslanması için yaklaşık (…..) Euro,
DVB-T patent portföyüne ilişkin 36 adet patent için (…..) Euro, DVB-T2 patent
portföyünün lisanslanması için ürün hacmine göre (…..) aralığında değişen ücret
talep etmekteyken, PHILIPS’in altyazı özelliğine ilişkin yalnızca iki patent için (…..)
Euro patent ücreti talep etmesinin PHILIPS'in uyguladığı patent ücretinin aşırı
niteliğini ortaya koyduğu ifade edilmiştir.
(121) İlaveten PHILIPS’in 2011 yılında Lisans ve Uzlaşma Sözleşmesi çerçevesinde altyazı
patentleri için talep ettiği patent ücreti PHILIPS’in Wi-Fi teknoloji kümesi için 2016
yılında talep ettiği patent ücretleriyle de karşılaştırılmıştır. PHILIPS tarafından Wi-Fi
teknoloji kümesi için (…..) Euro talep edildiği, bu durumun Wi-Fi özelliğinin
oluşturulmasının altyazı özelliğine göre çok daha karmaşık olduğu, çok daha fazla
emek, maliyet ve zaman gerektirdiği ve kullanıcılar bakımından Wi-Fi özelliğinin çok
daha fazla kullanıldığı hususlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, altyazı patentleri
bakımından talep edilen patent ücretinin aşırılık seviyesinde olduğu ifade edilmiştir.
(122) Son olarak VESTEL tarafından makul patent ücretinin ne olması gerektiğine dair
Ocean Tomo unvanlı fikri sermaye şirketinden danışmanlık alınmış, hazırlanan
raporda gelir yaklaşımı ve pazar yaklaşımı yöntemleri uyarınca patent ücretinin tespit
edilmesine yönelik analizler gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler doğrultusunda,
makul ücretin gelir yaklaşımı uyarınca (…..) Euro aralığında, pazar yaklaşımı
uyarınca ise (…..) Euro aralığında olması gerektiği ifade edilmiştir. Somut olaydaki
patentlerin ilgili teknolojinin yalnızca bir kısmına ilişkin olması gibi özellik gösteren
hususlar dikkate alındığında, ilgili patentler için makul ücretin (…..) Euro olması
gerektiği belirtilerek PHILIPS tarafından uygulanan (…..) Euro’nun makul oranın 7,5
katını teşkil etmek suretiyle aşırı olduğu iddia edilmiştir.
(123) VESTEL’in aşırı fiyat iddialarına ilişkin olarak PHILIPS’in 12.06.2018 tarih ve 4532
sayı ile Kurum kayıtlarına giren birinci yazılı savunmasında TV/STB lisans programı
kapsamında teklif edilen lisans ücretlerinin Haziran 2009’da program başlatılırken
makul ve ayrımcı olmayacak referans noktaları dikkate alınarak belirlendiği ifade
edilmiştir. Söz konusu lisans ücretleri belirlenirken esas alınan referansların ise üç
başlık altında toplandığı belirtilmiştir:
- Karşılaştırılabilir üçüncü taraf lisans programlarındaki lisans ücretleri,
- Tüketici elektroniği sektöründeki geniş bir yelpazedeki lisans programları
kapsamında birim başına uygulanan lisans ücretleri,
- Ürün başına lisans ücretinin 2008-2010 yıllarında TV’lerin ortalama net satış
fiyatı içindeki oranı.
(124) WSS ve DVB-T kanal kodlama ve modülasyon programları kapsamında ürün başına
(…..) Euro lisans ücreti teklif edildiği ve VESTEL’in de 2009 yılında bu teknolojileri
içeren bir lisans sahibi olduğu belirtilmiştir. İkinci olarak, tüketici elektroniği
sektöründe lisans ücretlerine ilişkin genel bir analiz yapıldığı ve tüketici elektroniği
sektöründe lisans ücreti sıklığının incelendiği anlaşılmaktadır. 2010 yılında
PHILIPS’in iştiraklerinden biri olan PHILIPS IP&S tarafından kamuya açık verilere ve
PHILIPS’in lisans veren olarak lisans programları çerçevesinde sahip olduğu bilgilere
dayanılarak hazırlanan analize göre birim başına (…..) Euro tüketici elektroniği
19-46/790-344
36/61

sektöründe yüksek frekanslı bir lisans bedelidir. PHILIPS tarafından hazırlanan ve
tüketici elektroniği alanındaki lisans ücretlerinin sıklığını gösterir histogram
incelendiğinde en sık görülen lisans ücretinin (…..) ABD Doları olduğu, ikinci sırada
(…..) ABD Doları lisans ücretinin yer aldığı ve (…..) ABD Doları lisans ücretinin en sık
görülen üçüncü birim lisans ücreti olduğu görülmektedir. Bu bağlamda (…..) Euronun
en sık görülen ikinci lisans ücretine yakın olduğu söylenebilecektir.
(125) PHILIPS’in TV alanında sahip olduğu lisanslanabilir teknolojilerin birim fiyatlarının
bazıları PHILIPS’in internet sitesinde duyurulmaktadır. PHILIPS internet sitesinde
duyurulan patentli teknoloji ve birim lisans ücretleri aşağıdaki tabloda
gösterilmektedir.
Tablo 5: PHILIPS Patentli Teknoloji ve Birim Lisans Ücreti
Patentli Teknoloji103 Fiyat AB (€)
Broadcast 0,35
İnteraktif TV 0,25
Audio -
InHome Networking 0,40
Authentication 0,25
DRM 0,18
TV Backlight & Dimming 0,35
SW Upgrade 0,13
Kullanıcı Arayüzü/User Interface 0,30
EPG Content Search 0,30
Local Ad Replacement 0,85
Multi-angle Video 0,30
RF remote 0,13
WiFi–n 0,13
Kaynak: PHILIPS
(126) PHILIPS’ten 2011-2016 yıllarında internet sitesinde ilan ettiği birim lisans ücretlerine
ilişkin bilgi talep edilmiş ancak PHILIPS tarafından gelen cevapta ilgili dönemde
internet sitesinde birim lisans ücretlerinin ilan edilmediği, 2011-2016 yılları arasında
TV/STB lisanslama programları kapsamında lisans talep edenlere lisans koşulları ve
ücreti bilgisi verildiği ifade edilmiştir. Dolayısı ile PHILIPS’in 2013 yılında ilan ettiği
birim lisans ücretleri ile VESTEL’in ödediği birim lisans ücretinin karşılaştırılması
mümkün olmamıştır. 2019 yılı itibarıyla PHILIPS’in (…..) Euro ile (…..) Euro arasında
değişen birim lisans ücretlerinin olduğu söylenebilecektir. Lisanslanabilir bir
teknolojinin SEP konumunda olmasının söz konusu teknolojinin değerini artırdığı göz
önünde bulundurulursa VESTEL ile PHILIPS arasındaki sözleşmede dört TV
fonksiyonuna ilişkin olarak belirlenen (…..) Euro lisans bedelinin makul olduğu
değerlendirilmektedir.
(127) PHILIPS’in üçüncü referans noktası olarak belirttiği ürün başına lisans ücretlerinin,
2008-2010 yıllarında TV’lerin ortalama net satış fiyatlarının yüzde kaçına tekabül
edeceği hususunda sunduğu bilgi, bir panel TV’nin ortalama satış fiyatının 500 Euro
olduğu ve (…..) Euro lisans ücretinin ortalama satış fiyatının %(…..)’ini oluşturduğu
şeklindedir. TV üretiminde kullanılan tüm lisanslar için ödenen bedelin ürün başına
(…..) Euro olduğu değerlendirildiğinde ise tüm lisans ücretlerinin ortalama TV satış
bedeline oranı %(…..) seviyesinde olacaktır. Bu noktada, lisans ücreti belirlenmesi ile
karlılık veya ürün bedeli arasında ilişki kurulmasının makul olduğunu vurgulamak
gerekmektedir. Bağımsız denetim şirketi KPMG tarafından 2012 yılında yayımlanan
“Profitability and royalty rates across industries: Some preliminary evidence” adlı

103 erişim tarihi 11.01.2019
19-46/790-344
37/61

raporda patentlere ilişkin lisans ücreti belirlenmesinde kâr paylaşımı metodunun takip
edildiği ve sektörel olarak lisans ücretlerinin karlılığa oranının değişebildiği
belirtilmiştir104. Aynı raporda, teknoloji yoğun sektörlerde lisans ücretlerinin karlılığa
oranının geleneksel sektörlere kıyasla daha yüksek olduğu sonucuna varılmış ve
tüketici elektroniği sektörü teknoloji yoğun sektörlere daha yakın
konumlandırılmıştır105.
(128) VESTEL’in 04.01.2019 tarih ve 73 sayılı ek beyan dilekçesinde PHILIPS’e 2013 (son
iki çeyrek), 2014 ve 2015 yıllarında yapılan patent ödemelerinin aynı yıllardaki toplam
karın %(…..)’üne denk geldiği ifade edilmiştir. Yine VESTEL tarafından bağımsız bir
araştırma kuruluşuna yaptırılan analize göre birim lisans ücretinin (…..) Euro olması
gerektiği ve fazladan ödenen lisans ücretinin VESTEL’in kârının %(…..)’sini
oluşturduğu iddia edilmektedir.
(129) Söz konusu analizde VESTEL’in konsolide kârı kullanılmıştır. Aşırı fiyat uygulandığı
iddia edilen patentler panel TV fonksiyonlarına ilişkin olduğundan VESTEL’in
konsolide kârı ile toplam ödemenin karşılaştırılması yerine panel TV pazarındaki
kârlılığı ile birim lisans ücretinin karşılaştırılması daha doğru bir yöntem olacaktır. Bu
bağlamda, VESTEL’in panel TV brüt ve net kâr rakamları incelenmiş ve birim lisans
ücretinin birim karlılığa oranı hesaplanmıştır.
Tablo 6: VESTEL’in Panel TV Birim Lisans Ücretinin Brüt Ve Net Kara Oranı

2013 2014 2015 2016
Ortalama birim brüt kâr (TL) (…..) (…..) (…..) (…..)
Ortalama birim net kâr (TL) (…..) (…..) (…..) (…..)
Ortalama Euro kuru (…..) (…..) (…..) (…..)
Ortalama birim brüt kâr (Euro) (…..) (…..) (…..) (…..)
Birim lisans ücretinin ort. brüt kâra oranı (…..) (…..) (…..) (…..)
Ortalama birim net kâr (Euro) (…..) (…..) (…..) (…..)
Birim lisans ücretinin ort. net kâra oranı (…..) (…..) (…..) (…..)
Kaynak: VESTEL’in 15.02.2019 tarih ve 1082 sayılı yazısı.
(130) VESTEL’in ortalama panel TV brüt karlılığı incelenen yıllar için pozitifken, net karlılığı
2013 yılında negatif, 2015 yılında ise sıfıra yakın seviyededir. Brüt kâr ortalama panel
TV satış gelirinden üretim giderleri çıkarılarak bulunurken, net kâr hesaplaması ise
faaliyet giderleri, finansman giderleri, vergi ve yasal yükümlülükler gibi gider
kalemlerinin de eklenmesini gerektirmektedir. Birim lisans ücretinin VESTEL panel
TV’lerin ortalama brüt karına oranı en yüksek %(…..) iken net kara oranı (net karın
düşüklüğü nedeniyle) çok daha yüksek seyretmektedir. Dolayısıyla VESTEL’in iddia
ettiği şekilde birim lisans ücretinin kârlılığa oranına bakarak birim lisans ücretinin
aşırılığı tespitinde bulunulmasının doğru olmayan sonuçlara ulaşılmasına neden
olabileceği kanaatine varılmıştır. Zira net kâr oranı panel TV üreten farklı teşebbüsler
için faaliyet giderlerinin seviyesi ve finansman maliyetlerinin farklılaşması nedeniyle
farklılaşabilecektir.
(131) Bir diğer yöntem olarak birim lisans ücretinin ortalama TV satış bedeline oranının
kullanılması yaklaşımı ile VESTEL’in ortalama birim panel TV üretim maliyeti içinde
lisans ücretinin payı da birim lisans ücretinin seviyesi hakkında fikir verebilecektir.
(132) PHILIPS’e VESTEL tarafından şikâyet konusu lisans anlaşması kapsamında ödenen
birim patent ücretinin anlaşmanın geçerli olduğu 2013 ve 2016 yıllarında VESTEL’in
ortalama panel TV üretim maliyetine oranı incelenmiştir. Aşağıdaki tabloda

104 erişim tarihi: 15.01.2019
105 , s. 12
19-46/790-344
38/61

görüleceği üzere lisans anlaşması kapsamında VESTEL tarafından PHILIPS’e
ödenen birim ücret ortalama panel TV ücretinin %(…..)-%(…..)’si aralığındadır.
Tablo 7: VESTEL Tarafından PHILIPS’e Ödenen Ücretin Ortalama Panel TV Ücretine Oranı
Yıl Euro / TL Döviz Kuru (…..) Euro Karşılığı TL Oran (%)
2013 2,5237 (…..) (…..)
2014 2,9064 (…..) (…..)
2015 3,0166 (…..) (…..)
2016 3,3417 (…..) (…..)
Kaynak: VESTEL
(133) PHILIPS SEP konumundaki patentlerini FRAND koşullarda lisanslamayı taahhüt
etmiştir. Dolayısıyla PHILIPS’in hakkaniyetli, makul ve ayrımcı olmayan koşullarda
lisans ücreti belirlemesi beklenmektedir. Bu bağlamda VESTEL’e uygulanan lisans
ücretinin aşırı olup olmadığının tespiti amacıyla PHILIPS’in Türkiye pazarında faaliyet
gösteren teşebbüslerle yaptığı şikâyete konu patentleri içeren lisans anlaşmaları da
incelenmiştir. PHILIPS’ten Türkiye pazarında faaliyet gösteren ve DVB altyazılama
patentine ilişkin lisans anlaşması imzalanan tüm firmalar ve bunlarla imzalanan lisans
anlaşmalarının örneği talep edilmiştir. PHILIPS’in Hisense, Humax, LG, Sagemcom,
UMC, ARÇELİK ve Samsung ile ilgili şikâyet konusu DVB altyazılama patentlerini de
içeren lisans anlaşmaları imzaladığı anlaşılmaktadır. Lisans anlaşması yapılan
teşebbüsler, lisans anlaşmasının kapsadığı teknolojiler ve lisans ücreti bilgileri
aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo 8: PHILIPS’in Lisans Anlaşması Yaptığı Teşebbüsler, Kapsadığı Teknolojiler ve Lisans Ücreti
Teşebbüs İlgili Patentler
Toplu ya da
Ürün Başına
Patent Ücreti
Uygunluk
Oranı/Bedeli106
Hisense (…..) (…..) (…..)
Humax (…..) (…..) (…..)
LG (…..) (…..) (…..)
Sagemcom (…..) (…..) (…..)
UMC (…..) (…..) (…..)
ARÇELİK-
11 Kasım
2011 (…..) (…..) (…..)
ARÇELİK-
1 Ocak 2017 (…..) (…..) (…..)
Samsung (…..) (…..) (…..)
Kaynak: PHILIPS
(134) Lisans anlaşmalarına bakıldığında DVB altyazılama patenti ile birlikte PHILIPS’e ait
pek çok teknolojiyi içeren patentlerin de kapsam dahilinde olduğu görülmektedir. Pek
çok patentin bir arada lisanslanması durumunda lisans ücretinin (kapsam ekonomisi)
daha düşük olması sektörde sıklıkla görülmektedir. Dolayısıyla VESTEL’e kıyasla çok
sayıda patenti içeren bir lisans anlaşmasındaki lisans bedelleri ile VESTEL tarafından
ödenen ücret karşılaştırılabilir olmayacaktır. PHILIPS tarafından gönderilen bazı
lisans anlaşmaları ise çapraz lisanslama da içermektedir. Dolayısıyla anlaşmaların
birebir karşılaştırılabilir içeriklerde olmadığı anlaşılmaktadır. VESTEL ile yapılan
lisans anlaşmasına en benzer koşullarda olan ve karşılaştırılabilir bulunan ARÇELİK
ile PHILIPS arasındaki 11.11.2011 tarihli lisans anlaşmasıdır.
(135) VESTEL ile PHILIPS arasındaki anlaşma DVB altyazılama haricinde WSS ve
Teletext 2.5 özelliklerine ilişkin patentlerin lisansını da içermekte ve birim lisans ücreti

106 Şirketin, sözleşmedeki yükümlülüklere uyması halinde sözleşme kapsamında ödemesi gereken
patent ücretinden yapılan indirim oranı ya da indirimli ücret.
19-46/790-344
39/61

anlaşma süresi boyunca (01.08.2013 – 26.01.2016 arasında) (…..) Euro olarak
belirlenmiştir. ARÇELİK ile PHILIPS arasında akdedilen lisans anlaşmasında ise
2012 yılı için (…..) Euro, 2013 için (…..) Euro ve 2014-2015 yılları için (…..) Euro
lisans ücreti belirlendiği anlaşılmaktadır. Anlaşmada ayrıca uyum oranı (compliance
rate) adı altında belirlenen ve sözleşme koşullarına uyuma bağlı olarak sağlanacak
%(…..) indirim yer almaktadır. ARÇELİK’in uyum oranı kapsamında indirimli ödediği
birim patent ücreti 2012 yılı için (…..) Euro, 2013 yılı için (…..) Euro ve 2014-2015
yılları için (…..) Euro olacaktır. Söz konusu lisans ücreti DVB altyazılama, WSS ve
Teletext 2.5 özellikleri dışında “Hbb TV” (hybrid broadcast broadband), “802.11n”
(WLAN standardı), “TXT automatic update of subpages”, “MHEG5 (UK)”, “Dolby
Digital” + ve “DTS Core” özelliklerini kapsamaktadır.
(136) ARÇELİK’in lisans anlaşmasının kapsamı daha geniş olmakla birlikte lisans bedeli de
VESTEL’den daha yüksektir. 2015 yılı için ARÇELİK’in ödediği lisans bedeli (uyum
oranı indirimi ile birlikte) VESTEL’in ödediği bedelden (…..) Euro daha yüksektir.
Sözleşme başlangıç yılı olan 2013’te ise ARÇELİK yine VESTEL’den (…..) Euro
daha yüksek lisans bedeli ödemiştir. Bu bağlamda aradaki farklılığın ARÇELİK’in
sözleşmesinde yer alan ancak VESTEL’in sözleşmesi kapsamında olmayan “Hbb
TV” (hybrid broadcast broadband), “802.11n” (WLAN standardı), “TXT automatic
update of subpages”, “MHEG5 (UK)”, “Dolby Digital+” ve “DTS Core” patentlerine
ilişkin olduğu söylenebilir. Uyum oranı indiriminden yararlanamaması halinde ise
ARÇELİK’in 2015 yılında VESTEL’e kıyasla neredeyse (…..) oranında lisans bedeli
ödeyeceği anlaşılmaktadır. VESTEL ile yapılan SÖZLEŞME’de uyum oranının neden
yer almadığı ve uyum oranı seviyesinde indirimden neden VESTEL’in yararlanmadığı
hususunda PHİLİPS, VESTEL ile yapılan sözleşmenin hem geçmiş kullanım hem de
gelecek kullanım için belirlendiği ve lisans ücretinin uzlaşmanın tamamının bir
parçası olarak belirlendiğini açıklamasında bulunmuştur.
(137) Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında lisans ücretinin ortalama TV satış fiyatına
ve VESTEL’in ortalama birim maliyetlerine oranı değerlendirildiğinde, VESTEL’in
PHILIPS’e ödediği (…..) Euro lisans ücretinin aşırı olduğu yönünde bir tespitte
bulunulmamaktadır.
(138) Bununla birlikte 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamındaki analizin
tamamlanabilmesi için fiyatlamanın ayrımcı ve/veya dışlayıcı olup olmadığının da
değerlendirilmesi gerekmektedir.
I.2.3.2.4. Ayrımcılık ve Dışlamaya İlişkin Değerlendirme
(139) VESTEL’in, PHILIPS’in SEP’leri için ödediği lisans ücretlerinin yüksek olduğuna
ilişkin iddiası, aynı zamanda bu ücretin VESTEL’in ayrımcı uygulama nedeniyle
pazardan dışlanmasına ve/veya rakipleri karşısında dezavantajlı konuma geçmesine
yol açacak nitelikte olup olmadığıyla da alakalıdır. 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde kötüye kullanma hallerine örnek olarak “eşit
durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri
sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması” sayılmıştır.
(140) Ayrımcılık iddiaları kapsamında eşit durumdaki alıcılara karşı ileri sürülen koşulların
farklı olup olmadığı değerlendirilmektedir. PHILIPS’in şikâyet konusu patentleri ETSI
tarafından standart olarak belirlenmiş ve PHILIPS de ETSI politikası gereğince, SEP
niteliğindeki patentini “adil, makul ve ayrımcı olmayan” şartlarda lisanslama
yükümlülüğü altına girmiştir. Bu kapsamda Türkiye pazarını kapsayan ve PHILIPS ile
lisans anlaşması olan firmalar arasındaki anlaşmaların şartlarının karşılaştırılması
mümkündür. Bununla birlikte, söz konusu firmaların ölçek, faaliyet alanı, teknoloji
19-46/790-344
40/61

sahipliği gibi konularda birbirinden oldukça farklılaştığı görülmektedir. Yukarıda da
ifade edildiği gibi PHILIPS’in Hisense, Humax, LG, Sagemcom, UMC, ARÇELİK ve
Samsung ile lisans anlaşması bulunmaktadır. Bu firmaların bazıları küresel ölçekte
üretim yapmakta, bazıları ise sahip oldukları teknolojiyi PHILIPS’e çapraz lisanslama
anlaşması ile kullandırmaktadır. Ayrıca lisans anlaşmalarının kapsamı da firmadan
firmaya oldukça değişmektedir. Farklı teknolojilere ilişkin daha fazla sayıda patenti
kapsayan lisans anlaşmalarında teknoloji başına lisans ücreti daha düşük
olabilmektedir. Dolayısıyla lisans anlaşmalarının kapsamı, ölçeği ve niteliği
birbirinden farklılaşabilmektedir. Bu şartlarda lisans anlaşması imzalanan alıcıların
eşit durumda olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Diğer yandan
ARÇELİK ile yapılan lisans anlaşması VESTEL’in lisans anlaşmasına en yakın
karşılaştırılabilir anlaşma olarak kabul edilebilir. ARÇELİK ve VESTEL’in ödediği
birim lisans ücretlerinin karşılaştırılmasına ayrıntılı olarak yukarıdaki bölümde yer
verilmiş olup iki teşebbüsün lisans ücretleri arasında önemli farklılık olmadığı
sonucuna varılmıştır.
(141) Bu noktada, ayrımcı davranışların hâkim durumun kötüye kullanılması kapsamında
değerlendirilmesine ışık tutan 19.04.2018 tarihli ABAD’ın “MEO kararı”na değinmek
gerekmektedir. Kararda özetle hâkim durumdaki teşebbüsün müşterilerine fiyat
ayrımcılığı yaptığı durumda “rekabetçi dezavantaj” kavramının nasıl yorumlanması
gerektiği ve fiyat ayrımcılığının etkilerinin ne ölçüde dikkate alınması gerektiği
hususları açıklanmaktadır. AB mevzuatı uyarınca 102. maddenin (c) fıkrası uyarınca
ayrımcı davranış nedeniyle ihlal tespiti, yalnızca ayrımcı davranış ile yapılmamakta,
ayrımcı davranışın rekabeti bozucu nitelikte olması da aranmaktadır.107 MEO
kararında ABAD, ayrımcı fiyatın yaratacağı “olası rekabetçi dezavantaj”ın ağırlığının
da dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.108
(142) Diğer yandan SEP’in makul ücret kriteriyle alakalı mahkeme içtihadı, lisans verenin
karşı tarafa sunduğu lisans teklifinin şeffalık ilkesine göre belirlenmesi gerektiği bu da
ücret kaleminin nelere dayandığı ve nasıl hesaplandığı yönünde oluşturulmuştur.
FRAND taahüdü altındaki bir SEP sahibinin lisans bedelinde ayrımcı veya sömürücü
uygulamaya gitmediğinin ispatlanabilmesi için uygulamasının şeffalık ilkesi
çerçevesinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Şeffaflık ilkesinin sağlanamadığı
noktada ayrımcılığın gerçekleştiği ifade edilebilecektir.
(143) Sisvel/Haier109 kararında bedelin şeffaf, ayrıntılı ve geçmiş-gelecek tüm kullanımları
kapsaması gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda FRAND, tüm tekliflerin benzer
olması anlamını taşımamakta, ama farklılıkların objektif bir şekilde açıklanabilmesini
gerektirmektedir. IP Bridge/HTC’de110 de SEP sahibinin pazardaki bedel standardını
ve üçüncü kişilerin bu patenti içeren patent portföylerine ödediği bedeli de içerecek
şekilde şefaflığı sağlayarak ilgili SEP’in ücretini belirlemesi gerektiği ifade
edilmektedir111. Bu kapsamda şeffaflık ilkesinin üç kalemin şeffaflığından oluştuğu
söylenebilecektir:
- pazarın genelindeki patent bedeli standardı,
- üçüncü kişilerin ilgili patente ve patenti içeren patent portföylerine ödediği bedel,

107 Judgment of the European Court of Justice Case C-525/16 19 April 2018 MEO, para 25, judgment
of 15 March 2007, British Airways v Commission, C-95/04 P, EU:C:2007:166, para.144
108 MEO, para 29
109 Düsseldorf Mahkemesi kararı, Case No. 4a O 93/14.
110 28.09.2018 tarihli, 7 O 165/16 sayılı Mannheim Bölge Mahkemesi, sf: 27.
111 Benzer kararlar için bkz: Mannheim Bölge Mahkemesinin Philips/Archos (7 O 209/16), Philips/Asus
(7 O 28/16) ve IP Bridge/HTC (7 O 165/16).
19-46/790-344
41/61

- bedelin hesaplanmasında dikkate alınan parametreler ve hesaplanma yöntemi.
(144) VESTEL’in 03.01.2019 tarihli 113 sayılı yazısında PHILIPS tarafından sunulan
tekliflerin kendi internet sitesinde yer verdiği bedellerden farklılaştığı belirtilmektedir.
PHILIPS’in TV alanında sahip olduğu lisanslanabilir teknolojilerin birim fiyatlarının
bazıları PHILIPS’in internet sitesinde duyurulmaktadır. Bununla birlikte PHILIPS’ten
2011-2016 yıllarında internet sitesinde ilan ettiği birim lisans ücretlerine ilişkin bilgi
talep edilmiş ancak PHILIPS tarafından gelen cevapta ilgili dönemde internet
sitesinde birim lisans ücretlerinin ilan edilmediği, PHILIPS tarafından 2011-2016
yılları arasında TV/STB lisanslama programları kapsamında lisans talep edenlere
lisans koşulları ve ücreti bilgisi verildiği ifade edilmiştir. Bu çerçevede PHILIPS’in
lisans ücretlerini duyurmamasının şeffaflık ilkesine uygun olmadığı ve bu nedenle
ayrımcı uygulamaya yol açtığı kanaatine varılmıştır.
I.2.3.2.5. VESTEL’in Kendi Teknolojisini Kullanmasının Engellendiği İddiasına
İlişkin Değerlendirme
(145) VESTEL tarafından lisans anlaşması ile şikâyetçiye kendi teknolojisini kullanmasını
engelleyecek nitelikte ters ispat yükü getirildiği, şikâyetçinin aksini ispat etmedikçe
kendi teknolojisini kullanarak ürettiği modifiyeli ürünlerinin de patent ücretine tabi
tutulduğu, bu kapsamda şikâyetçinin modifiyeli ürünler bakımından ön bilgilendirme
yapmak ve örnek TV modellerinin tanımlanmasını gerçekleştirmekle yükümlü olduğu,
ancak bu düzenlemenin PHILIPS tarafından tüm modifiyeli ürünleri marka ve model
bazında bildirme yükümlülüğü olarak yorumlandığı, bu durumun ilgili ürün ve teknoloji
pazarında rekabeti azalttığı, şikâyetçinin kendi teknolojisini geliştirmesini engellediği
ve inovasyon güdüsünü azalttığı iddia edilmektedir.
(146) VESTEL tarafından, modifiyeli ürünler olarak tanımlanan ve PHILIPS’in sahip olduğu
altyazılama patentlerini ihlal etmeden aynı işlevi yerine getiren ve VESTEL’in kendi
Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkarılan bir teknolojisinin olduğu belirtilmektedir.
VESTEL’in söz konusu teknolojiye ilişkin bir patenti bulunmamaktadır. Lisans
anlaşmasının 3.2. nolu maddesi VESTEL’e lisans bedelinin belirlenebilmesi için
birtakım raporlama yükümlülükleri getirilmektedir. Toplam lisans bedeli tutarının
belirlenebilmesi için kapsam ürün adedinin belirlenmesi gerekmektedir. Kapsam ürün
ise yine lisans anlaşmasında yer alan tanıma göre “herhangi bir TV işlevinden
faydalanan ve PHILIPS TV patentlerinden en az birine ait bir talep kullanan bir TV”
anlamına gelmektedir. 3.2. nolu maddenin beşinci paragrafında;
“(…..).”
denilmektedir. Devamında ise tarafların “Kapsam Ürün” konusunda anlaşmazlığa
varması halindeki süreç düzenlenmiştir. Buna göre:
“(…..)…”
(147) Söz konusu maddeden anlaşmanın imzalandığı tarihte PHILIPS TV patentlerinin
standarda esas patentler olmasından hareketle, DVB altyazı fonksiyonuna sahip tüm
cihazların bu patentleri kullanacağının varsayıldığı ve VESTEL’in bu patentlerden
faydalanmayı gereksiz hale getirecek modifiye edilmiş bir yazılım geliştirdiği iddiası
üzerine anlaşmanın 3.2. maddesi ile bir istisna getirilmiştir. Söz konusu istisna
uyarınca VESTEL modifiye edilmiş teknolojiyi içeren TV cihazlarının “örnek
modellerinin tanımları ile birlikte bu konuda uygun kanıtları” sunacaktır.
(148) Söz konusu anlaşma maddesinde doğrudan VESTEL’in kendi teknolojisini
kullanmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır ancak VESTEL örnek
19-46/790-344
42/61

modellerin sunulmasının ispat yükünün tersine çevrildiği, cihazların PHILIPS’in
patentini ihlal edip etmediğinin PHILIPS tarafından kanıtlanması gerektiği ve bu
yükün VESTEL’e yüklenmesinin kendi teknolojisini kullanmasını zorlaştırdığını iddia
etmektedir. Kapsam ürünlerin belirlenmesi konusundaki VESTEL’in “ilgili TV’lerin
örnek modellerinin tanımları”nın gönderilmesi yükümlülüğünün kapsamı konusunda
taraflar arasında anlaşmazlık yaşanmış ve PHILIPS, VESTEL’in sunduğu bilgilerin
yeterli olmadığını iddia etmiştir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık anlaşmanın 7.8
maddesinde belirlendiği üzere yetkili mahkeme olan Hamburg Bölge Mahkemesine
taşınmıştır.
(149) Hamburg Bölge Mahkemesinin kararında VESTEL tarafından PHILIPS’e modifiyeli
ürünlerin seri numaralarının ve sadece beş örnek TV’nin marka ve modelinin
gönderilmesinin tanımlama ve önceden yazılı bildirim yapma yükümlülüğünü
karşılamadığı ifade edilmiştir. PHILIPS’in iddiası VESTEL’in 3.2. maddede yer alan
yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için sunacağı raporun; ilgili TV setlerinin marka
ve model ismi, üretim yeri ve ilgili TV setlerinin üreticisinin adı ve toplam TV seti
sayısını içermesi gerektiği yönündedir.
(150) Bu noktada FRAND hükümleri konusunda açıklayıcı olan ABAD’ın Huawei/ZTE
kararına tekrar değinilebilir. İlgili kararda SEP’i ihlal ettiği iddia edilen teşebbüslerin
SEP’i ihlal ettiklerinin ispatlanması, bir diğer ifadeyle SEP’in ihlale yol açacak şekilde
kullanıldığının ispatlanması görevinin SEP sahibinde olduğu görülmektedir.
(151) Dosya kapsamında SÖZLEŞME ile söz konusu ispat yükümlülüğünün VESTEL’e
geçtiği, bu durumun FRAND koşullarına aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
(152) Sonuç olarak FRAND hükümlerine aykırı olarak PHILIPS’in SEP sahibi teşebbüsün
yasal hakkı olan lisans alana yönelik mahkeme emri talep etme hakkını rekabet
hukukuna uygun kullanabilmesi için “bedel tespitinde üçüncü bağımsız tarafa
başvurma” adımına uymadığı, patent bedeli tespitinde şeffaf davranmadığı, genel
ispat yükünü tersine çevirdiği ve SÖZLEŞME’ye hükümsüzlük ileri sürememe kaydı
eklediği tespit edilmiştir. Tespiti yapılan nedenlerle ilgili pazarda hakim durumda
bulunan PHILIPS’in 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında hakim durumunu kötüye kullandığı kanaatine varılmıştır.
I.3. Savunmalar
I.3.1. Usule İlişkin Savunmalar
- PHILIPS Türkiye'nin PHILIPS'in lisanslama faaliyetlerinden kaynaklanabilecek
herhangi bir olası sonuçtan sorumlu tutulamayacağı savunması
(153) Savunmada;
- PHILIPS Türkiye'nin PHILIPS'in patent lisanslama faaliyetlerinde herhangi bir
rolünün bulunmadığı,
- Nitekim PHILIPS Grubu içindeki fikri mülkiyet portföyünün ana şirket olan
PHILIPS'e ait olduğu,
- PHILIPS Türkiye’nin iddia konusu faaliyetler açısından hiçbir rolü veya yetkisi
olmadığı için söz konusu soruşturmanın kapsamı dışında bırakılması gerektiği
ifade edilmiştir.
(154) Savunmada da belirtildiği üzere; dosyanın konusunu oluşturan patent lisanslama
faaliyetleri, Philips Grubu’nun bünyesinde bulunan ve ana şirket PHILIPS’e ait olan
fikri mülkiyet portföyü tarafından yürütülmekte olup, PHILIPS TÜRKİYE’nin söz
19-46/790-344
43/61

konusu lisanslama faaliyetlerinde herhangi bir rolü bulunmamaktadır. Bu itibarla işbu
soruşturma çerçevesinde değerlendirilen iddialar bakımından, mevcut Kurul içtihadı
da dikkate alınarak112, PHILIPS TÜRKİYE’nin rekabet hukuku anlamında bir
sorumluluğunun doğmadığı değerlendirilmektedir.
- Soruşturma Bildiriminde soruşturmanın açık ve kesin kapsamı ile şikâyet
başvurusunda listelenen iddialardan hangisinin/hangilerinin PHILIPS’e isnat
edildiğinin ortaya konulamadığı savunması
(155) Savunmada;
- PHILIPS’in herhangi bir delil olmadan yalnızca şikâyete dayanan belirsiz ve
muğlak iddialara karşı kendisini savunma imkânı bulamadığı,
- İsnat edilen ihlalin ne olduğunun Kurul tarafından açık, belirli ve anlaşılabilir bir
şekilde açıklanması gerektiği, bu hususun hukuki güvenlik ilkesi uyarınca
önem arz ettiği
öne sürülmüştür.
(156) Soruşturma Bildirimi kapsamında, Önaraştırma Raporunda yer verilen ve soruşturma
açılmasına esas teşkil eden tüm belgelere ilişkin alıntılara herhangi bir düzeltme
yahut değişiklik yapmaksızın aynen yer verildiğinden, ileri sürüldüğü üzere; iddiaların
türü ve niteliği hakkında yeterli bilgi ortaya konulmaması gibi bir durum söz konusu
olmamıştır.
- Soruşturma Bildiriminde yer alan iddiaların özel hukuka ilişkin olduğu ve
Kurumun yetki alanına girmediği savunması
(157) Savunmada;
- Soruşturma Bildiriminin rekabet hukukuyla ilgili olmayan hususlara dair
değerlendirmelerden oluştuğu,
- Dolayısıyla söz konusu soruşturmaya ilişkin iddiaların 4054 sayılı Kanun’un
kapsamı dışında olduğu ve Kurum ile Kurulun yetkileri dışında kaldığı
ifade edilmiştir.
(158) FRAND’e tabi SEP’lere ilişkin mahkeme emri uygulamaları bakımından rekabet
hukukunun uygulanabilirliği ve/veya nasıl uygulanması gerektiği sorusu literatürde
tartışılan önemli hususlarındandır113. Ancak belirtilmelidir ki rekabet hukukunun
konuya müdahil olabilirliğini sorgulayan mevcut görüşler bir yana, uygulamada
rekabet otoritelerinin, hâkim durumun kötüye kullanılması veya başka rekabet hukuku
ihlallerine yol açabilecek olması bakımından FRAND’e tabi SEP’ler hakkındaki yargı
emri talepleri karşısında aktif bir tavır sergiledikleri görülmektedir114. Bu itibarla,
dosya konusu iddiaların rekabet hukuku bağlamında incelenemeyeceğine ilişkin
argümanın yerinde olmadığı değerlendirilmektedir.

112 Bkz. 05.01.2017 tarih ve 17-01/12-4 sayılı B kararı.
113 Anılan görüşler için bkz. YEŞİL (2017) s. 24-27.
114 Komisyon kararları için bkz. Case No. COMP/M.6381 Google/Motorola Mobility of 13 February
2012,
Public decision; Case At.39985 – Motorola Enforcement of GPRS Standard Essential Patents,; Case
At.39939 - Samsung - Enforcement of UMTS Standard Essential Patents.
FTC kararları için bkz. In the Matter of Motorola Mobility LLC, a limited liability company and Google
Inc., a corporation Docket No. C-4410, Decision and Order; FTC File Number 121-008.

19-46/790-344
44/61

I.3.2. Esasa İlişkin Savunmalar
(159) Aşağıda özetlenen savunmalara ilişkin olarak işbu kararın ilgili bölümlerinde açıklama
ve değerlendirmelere yer verilmektedir.
- PHILIPS’in tüm süreç boyunca müzakere ederek makul ve dostane çözüm
yollarını kullanmaya çalıştığı buna karşın VESTEL'in hareket ve güdülerinin
ardında yatan amacın öncelikle fikri mülkiyet hakkı ihlallerini ve 2013
sonrasında sözleşme yükümlülüklerine riayet etmemeyi haklı gösterme
çabasından ibaret olduğu savunması
(160) Savunmada;
- DVB üyesi olan VESTEL'in, PHILIPS'in DVB altyazılama standardına uyumlu
olan patentlere sahip olduğunun bilincinde olması gerekmesine rağmen
PHILIPS ile bir PLA akdetmeksizin 2013 yılına kadar DVB altyazılarının
çözümlemesini gerçekleştiren TV'leri üretmeye ve satmaya devam ettiği,
PHILIPS'in DVB altyazılama patentlerini ihlal ettiği,
- 2009 yılında PHILIPS’in altyazılama patentlerinin ihlali hususunda VESTEL'i
bilgilendirdiği, daha sonra iki yıldan uzun bir süre boyunca iyi niyetle VESTEL
ile müzakerelerde bulunmaya çalıştığı,
- DVB Altyazılama patentlerinin ihlaline ilişkin VESTEL'e ilk bilgilendirme
yazısının 16 Kasım 2009'da gönderildiği, 16 Nisan 2010-27 Nisan 2012
tarihleri arasında PHILIPS ve VESTEL’in teknik ve ticari tartışmalar
gerçekleştirmek adına dokuz toplantı yaptığı,
- Ekim 2011'de PHILIPS’in VESTEL'e lisans için lisans/royalti ücretlerini ortaya
koyan yazılı ve belirli bir teklif sunduğu, buna karşılık VESTEL’in göstermelik
bir karşı teklif sunduğu, bu durumun VESTEL’in FRAND şartlarında bir
sözleşme imzalama konusundaki isteksizliğini ortaya koyduğu,
- PHILIPS’in, bu toplantıların sonuçsuz kalmasıyla VESTEL'e 2 Mayıs 2012'de
iki tarafın pozisyonlarını özetleyen bir ihtarname gönderdiği ve ancak bundan
sonra yasal işlemleri başlattığı,
- PHILIPS’in 3 Mayıs 2012 tarihinde Mannheim Eyalet Mahkemesinde DVB
Altyazılama patentlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle dava açtığı, Mahkemenin
patentlerin ihlal edildiğine ve tedbir uygulanması gerektiğine karar verdiği,
- Mannheim Eyalet Mahkemesinin kararıyla, VESTEL TV'lerinin PHILIPS'in DVB
Altyazılama patentlerini ihlal edildiğinin teyit edilmesinin ve VESTEL aleyhine
bir tedbir kararı alınmasının bir sonucu olarak taraflar arasında bir uzlaşma ve
lisans anlaşması müzakere edildiği, müzakereler sonucu PHILIPS TV
patentlerinin VESTEL tarafından anlaşma öncesi dönemde lisanssız kullanımı,
bir takım ilgili dava süreçlerine ilişkin uzlaşma ve ayrıca PHILIPS TV
patentlerinin sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren kullanımı için
uygulanacak lisans ücreti oranları konularını içeren 2013 tarihli Lisans
Sözleşmesi imzalandığı,
- PHILIPS tarafından VESTEL’in modifiyeli TV’lerinin patent ihaleline yönelik
dava açıldığı ve davaların şu anda temyiz aşamasında bulunduğu,
- VESTEL’in 2013 tarihli Lisans Sözleşmesinin 3.2. maddesinin 5. paragrafında
yer alan modifiye edilmiş TV’lerin PHILIPS’e raporlanması yükümlülüğünü
yerine getirmemesi sebebiyle PHILIPS tarafından Hamburg Mahkemelerinde
19-46/790-344
45/61

sözleşme ihlaline yönelik davalar açıldığı, Mahkemenin PHILIPS lehine karar
verdiği ve temyiz aşamasından sonra kararların bu haliyle kesinleştiği, buna
rağmen VESTEL’in modifiye edilmiş TV’lere ilişkin herhangi bir ödeme
yapmadığı bu nedenle PHILIPS tarafından ifa davası açıldığı
ifade edilmiştir.
(161) Kararın hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin değerlendirme başlıklı kısmında
detayına yer verildiği üzere FRAND hükümlerine aykırı olarak PHILIPS’in SEP sahibi
teşebbüsün yasal hakkı olan lisans alana yönelik mahkeme emri talep etme hakkını
rekabet hukukuna uygun kullanabilmesi için izlemesi gereken adımlara uymadığı,
patent bedeli tespitinde şeffaf davranmadığı ve SÖZLEŞME’ye hükümsüzlük ileri
sürememe kaydı eklediği tespit edilmiştir. Bu çerçevede VESTEL’in sözleşme
yapmada isteksizliği öne sürülemeyecek olup, PHILIPS’in SEP’ten kaynaklanan
haklarını FRAND’e uygun kullanmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
- PHILIPS'in mahkemeye başvurması için gerçekleşmesi gereken şartların
mevcut olduğu savunması
(162) Savunmada;
- PHILIPS’in DVB Altyazılama patentlerinin ihlali konusunda VESTEL'i
bilgilendirdiği ve daha sonra da VESTEL ile iki yıl boyunca iyi niyetle
müzakereler yaptığı ve yargı yoluna başvurmadan önce gerekli tüm önlemleri
aldığı,
- PHILIPS’in VESTEL’e lisans ücreti teklifi sunduğu, daha sonra VESTEL’in
satış hacimlerine ilişkin geri bildirimi üzerine teklifini aşağı çektiği, ancak
VESTEL’in karşı teklinin göstermelik olduğu,
- Ancak yukarıda anılan hususlardan anlaşılacağı üzere VESTEL’in lisans
sözleşmesi akdetme konusunda bir niyetinin bulunmadığı
ifade edilmiştir.
(163) Daha önce de belirtildiği üzere SEP sahibi teşebbüsün yasal hakkı olan lisans alana
yönelik mahkeme emri talep etme hakkını rekabet hukukuna uygun kullanabilmesi
için izlemesi gereken adımlar arasında FRAND hükümleri üzerinde uzlaşmaya
varılamamış ise, mahkemeye başvurmadan önce karşılıklı anlaşma doğrultusunda
lisans ücretinin tayini hususunun bağımsız “üçüncü taraf”ın inisiyatifine
bırakılabileceği yer almaktadır. Ayrıca PHILIPS’in mahkemeden alacak talep etme
yerine tedbir talep ederek toplatma kararı almış olması da iyi niyetli olmadığını
göstermektedir. Bu çerçevede PHILIPS’in mahkeme emri yoluna gitmeden önce
lisans ücretinin tayini hususunda bağımsız üçüncü tarafa başvurma aşamasını
atladığı tespit edilmiştir.
- PHILIPS'in ilgili pazarda hâkim durumda olmadığı savunması
(164) Savunmada;
- SEP sahipliğinin SEP sahibinin hâkim durumda olduğu anlamına
gelmeyebileceği,
- PHILIPS’in dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında
teknoloji sağlayıcısı olarak faaliyet göstermediği, yalnızca patent sahibi
olduğu,
19-46/790-344
46/61

- Hâkim durum analizi için, Avrupa Komisyonunun Motorola ve Huawei kararları
doğrultusunda, standarda uyumlu ürünlerin üreticileri bakımından bu
standardın vazgeçilmez olup olmadığı ve bu standardın kullanımının
incelenmesi gerektiği,
- PHILIPS’in altyazılama teknolojisinin ulusal asgari alıcı gerekliliklerini
belirleyen ulusal kuruluşlar için vazgeçilmez nitelikte olmadığı,
- Bir DVB yayın sisteminin temel olarak, (i) yayıncı cihazdaki DVB-akış kodlayıcı
(encoder) aracılığıyla video içeriğinin ve (servis bilgisinde yer alan) ilişkili dijital
varlık hizmetleri verilerinin kodlanması ve (ii) alıcı cihazdaki DVB-akış
çözümleyici (decoder) yani televizyon (TV) veya set üstü kutu (STB)
aracılığıyla DVB dijital veri akışının çözümlenmesi olmak üzere iki farklı
operasyonel kısımdan oluştuğu,
- DVB standartlarından ETSI EN 300 468 standardının bilginin veri akışında
nasıl kodlanacağını belirlediği, bilginin kodlanması için çeşitli seçeneklere yer
verildiği ancak söz konusu standardın alıcı cihaz açısından herhangi bir
gereklilik getirmediği, prensipte alıcının kodlanmış veriyi göz ardı edebildiği,
dolayısıyla üreticinin belirli veriyi kullanma veya belirli işlevleri göz ardı etme
özgürlüğünün bulunduğu,
- DVB standardının televizyon iletimi formatlarını tanımladığı fakat DVB alıcıları
için asgari gereklilikleri belirlemediği, bir TV veya STB’ye uygulanması için
asgari alıcı gerekliliklerinin ülke bazında belirlendiği, ulusal kuruluşların asgari
alıcı gerekliliklerini belilerken altyazılama teknolojilerinin kullanımına ilişkin
olarak çeşitli seçenekler arasında en azından DVB-TEXT ve DVB-SUBT
arasında seçim hakkına sahip olduğu,
- Türkiye’de RTÜK ve TSE kararıyla alıcılar için genel gerekliliklerin
tanımlandığı, bu kararın bir sonucu olarak TV ve STB üreticilerinin hem DVB-
TEXT'i hem de DVB-SUBT'ı çözümlemeleri gerektiği ve PHILIPS'in
patentlerinin Türkiye'de standarda esas patentler haline geldiği ancak
PHILIPS’in standarda esas patentlere sahip olmasının, altyazılamaya ilişkin
teknoloji pazarında hâkim durumda olduğu anlamına gelmediği,
- Soruşturma Raporunda PHILIPS'in SEP’lerini FRAND koşulları altında
lisanslayacağına dair taahhütte bulunmasının, lisans alanların ilgili standarda
yatırım yapmasına ve dolayısıyla, batık maliyetler hasretmesine teşvik edici
olması nedeniyle vazgeçilmezlik faktörünü güçlendirdiği tespitinin yapıldığı
ancak lisans alanlar tarafından söz konusu standart için yapılması gereken
yatırımların, bir televizyon seti için gereken toplam geliştirme maliyetinin küçük
bir kısmını oluşturduğu gerçeğinin göz ardı edildiği,
- İlaveten iddia konusu eylemlerin kötüye kullanma teşkil etmediği açık
olduğundan hâkim durum analizi yapılmasının gerekmediği, nitekim bu
yaklaşımın Hâkim Durumdaki Teşebbüslerin Dışlayıcı Davranışlarına İlişkin
Kılavuz‘un 7. paragrafı ve Kurul içtihatları ile paralellik gösterdiği,
- VESTEL’in PHILIPS’in patentli teknolojisini kullanmadığını iddia etmesinin bu
patentlerin SEP olmadığı anlamına geldiği, öte yandan PHILIPS’in sahip
olduğu SEP’ler sebebiyle hâkim durumda bulunduğunu iddia etmesinin
kendisiyle çeliştiğinin bir göstergesi olduğu,
19-46/790-344
47/61

- İlaveten, tamamen özel hukuk uyuşmazlıklarına dayanmakta olan iddia
konusu eylemlerin kötüye kullanma olarak kabul edilemeyeceğinden hâkim
durum analizine gerek bulunmadığı,
ifade edilmiştir.
(165) Kararın ilgili bölümlerinde ifade edildiği üzere, bir teşebbüsün SEP sahibi olması,
hâkim durumda olması için tek başına yeterli olmayıp, somut olay bazında inceleme
yapılması gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle dosya konusu ETSI EN 300 743
standardına uyumun ve ilgili standarda uyumun sağlanması için PHILIPS’in EP 307
ve EP 393 patentlerinin kullanımının Türkiye’de zorunlu olup olmadığı incelenmiştir.
(166) PHILIPS tarafından ikinci yazılı savunma ve 17.01.2019 tarih ve 308 sayılı cevabi
yazıda da belirtildiği üzere, DVB standardı TV iletiminin formatlarını tanımlamakta,
yayıncılara altyazılama iletimi için birden fazla seçenek sunmakta, bu itibarla DVB-
TEXT sistemi DVB-SUBT sistemine alternatif teşkil etmektedir. Öte yandan DVB
standardı STB ve TV’ye uygulanması için asgari gereklilikleri belirtmemekte, anılan
asgari gereklilikler ülke bazında belirlenmektedir.
(167) Türkiye'de ise asgari gereklilikler RTÜK tarafından belirlenmekte ve TSE tarafından
standartlaştırılmaktadır. RTÜK’ün TSE’ye yaptığı başvuru doğrultusunda, TSE
tarafından yayımlanan TS 13538/Şubat 2013, “İkinci Nesil Sayısal Karasal
Televizyon Yayın Sistemi (DVB-T2) İçin Televizyon Alıcıları - Gereksinimler” adlı
dokuman, DVB-T2 sistemlerinin alıcıları için genel gereklilikleri tanımlamaktadır. TSE
tarafından belirlenen asgari gerekliliklere göre, DVB Alt Yazı ve Teletext Alt Yazı
zorunludur. Diğer bir deyişle, TSE tarafından ulusal asgari alıcı gereklilikleri
belirlenmiş ve hem DVB-TEXT hem de DVB-SUBT Türkiye'de zorunlu tutulmuştur.
Dolayısıyla, TV ve STB üreticilerinin, TSE tarafından belirtildiği üzere, hem DVB-
TEXT’i hem de DVB-SUBT’ı kullanmaları gerekmektedir. Ayrıca PHILIPS anılan
cevabi yazısında, sunduğu ilave özellikler ve görüntü kalitesi nedeniyle, uygulamada
DVB-SUBT’ın kullanıldığını belirtilmektedir.
(168) Bu çerçevede dosya konusu standarda uyumun ve ilgili patentlerin kullanımının
Türkiye’de TV üreticileri bakımından pazarda fiilen zorunlu hale geldiği
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla DVB alıcısı konumundaki STB ve TV’lerin altyazı
akış kodlarının çözümlemesi için Türkiye özelinde ETSI 300 743 standardı ve
PHILIPS’in EP 393 ve EP 307 patentlerinden başka alternatiflerinin bulunmadığı TSE
dokümanı ve fiili uygulamadan açıkça görülmektedir.
(169) Öte yandan, lisans alanlar tarafından ilgili standarda yapılan yatırımın bir TV seti için
gereken toplam geliştirme maliyetinin küçük bir kısmını oluşturduğuna ilişkin
savunmanın soyut beyanlardan ibaret olduğu görülmektedir. Kaldı ki PHILIPS'in
SEP'lerini FRAND koşullar altında lisanslayacağına dair taahhütte bulunmasının,
lisans alanların ilgili standarda yatırım yapmasına ve dolayısıyla, batık maliyetler
hasretmesine teşvik edici olması vazgeçilmezlik faktörünü güçlendiren bir unsur
olarak ele alınmış olup, tek başına hâkim durum ispatı için kullanılmamıştır. Sonuç
itibarıyla, TSE tarafından belirlenen asgari gerekliliklere göre, DVB altyazılama
standardına karşılık gelen ETSI EN 300 743 numaralı standarda uyumun, Türkiye
televizyon ve set üstü kutu üreticileri bakımından zorunlu olduğu, anılan standardın
sunduğu ilave özellikler ve görüntü kalitesi nedeniyle uygulamada yayıncılar ve
tüketicilerin bu standardı kullandığı, anılan ETSI standartlarını karşılayabilmek için
Türkiye’de televizyon üreticilerinin PHILIPS’ten lisans almaktan başka bir
alternatiflerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Anılan gerekçelere istinaden PHILIPS’in
ilgili teknoloji pazarında, söz konusu SEP’lerin patent korumasından yararlandığı
19-46/790-344
48/61

dönem süresince %100 oranında pazar payı olduğu, sahip olduğu SEP’ler sayesinde
dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında hâkim durumda olduğu
sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Yukarıda ifade edilen hususlar çerçevesinde
teşebbüsün hâkim durum analizine ilişkin savunmasının yerinde olmadığı
değerlendirilmektedir.
- Dosya konusu altyazı standartlarının niteliğine ilişkin savunma
(170) Savunmada ilgili standardın yayımlanmasından Aralık 2017 tarihine kadar, sadece
DVB-T2 alıcılarının hem DVB-TXT hem de DVB-SUBT'yi çözümlemesi
gerekmekteyken, DVB-T alıcıları ise böyle bir yükümlülük altında olmadığı, başka bir
ifadeyle, Türkiye'deki DVB- T alıcılarının ETSI 300 743 standardını (DVB-SUBT)
kullanmalarına ilişkin herhangi bir yükümlülükleri olmamasından ötürü, üreticilerin bu
alıcılarda DVB-SUBT veya DVB-TXT arasında serbest seçim yapma hakkı
bulunmakta iken, ETSI 300 743 standardının (DVB-SUBT) kullanımının DVB-T2
alıcıları için zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda, DVB-T (birinci nesil) ve DVB-
T2 (ikinci nesil) sistemlerin ayrıştırılması önem taşımaktadır. Savunmaya göre DVB-
T2, DVB-T özelliğinin önemli bir uzantısı olarak bilinmektedir dolayısıyla DVB-T2
özelliğine sahip televizyon alıcıları, DVB-T televizyon alıcılarına kıyasla çok daha
fazla işlevselliğe sahiptir. Bu işlevler arasında, daha fazla TV kanalı veya daha
yüksek video çözünürlüğü sağlayan farklı bir modülasyon teknolojisine dayalı olarak
daha yüksek very hızı sağlanması yer almaktadır. Ek olarak, DVB-T2 alıcıları, farklı
bir dijital alıcı bölümü gerektirmekte ve bu alıcıların daha geniş yayın özelliklerini
kullanılabilmesi gerekmektedir. Ayrıca, DVB-T ve DVB-T2 arasındaki fark, kullanıcılar
için, televizyon alıcısının özelliklerinde ve/veya bir logo eklenerek belirtilmektedir. Bu
kapsamda, PHILIPS'in ilgili patentleri, yalnızca ilgili süre zarfında ve ilgili patenderin
sona erdiği tarihe kadar Türkiye'deki DVB- T2 alıcıları için gerekli SEPler niteliğinde
olduğu savunulmaktadır.
(171) Savunmada ayrıca, Türkiye'de satılan DVB-T2 özellikli TV'lerin gerçek sayılarının,
aşağıdaki tabloda sunulduğu üzere, toplam televizyon paneli pazarında oldukça az
(% 30'dan az) olduğu dikkate alındığında, DVB-T2 alıcılarının DVS-SUST
kullanmasına yönelik gerekliliklerin mevcudiyeti, altyazı için teknoloji pazarında hakim
durumda olduğu anlamına gelmediği ifade edilmiştir.
(172) RTÜK tarafından karasal sayısal TV yayınlarına geçiş süreci kapsamında “Türkiye
Sayısal Karasal Televizyon Alıcıları (DVB-T2) Gereksinimleri” dokümanı hazırlanmış
ve ilan edilmiştir. Söz konusu doküman incelendiğinde DVB Alt Yazı ve Teletext alt
yazı standardının zorunlu tutulduğu anlaşılmaktadır. Anılan dokümanda alıcı
ifadesinin dijital TV alıcıları ve set üstü kutularını kapsadığı ifade edilmekte olup
ayrıca DVB-T ve DVB-T2 teknolojisi ayrımının yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla
anılan dokümandan DVB Alt Yazı ve Teletext alt yazı standardının teknoloji ayrımı
yapılmaksızın bütün dijital TV alıcıları ve set üstü kutuları için zorunlu olduğu
anlaşılmaktadır.
- PHILIPS’in eylemlerinin hâkim durumun kötüye kullanılması olmadığı
savunması
(173) Savunmada;
- Soruşturma Bildiriminde yer alan PHILIPS’in hâkim durumunu kötüye
kullandığını gösteren eylemlerine ilişkin iddiaların muğlak ve asılsız olduğu,
söz konusu iddiaların somut gerekçesi olmayan haksız değerlendirmelere
dayandığı,
19-46/790-344
49/61

- PHILIPS’in TV iş kolunu Nisan 2012'de TP Vision'a devrettiği ve bu kapsamda
TP Vision’un PHILIPS markasını taşıyan TV ürünlerini ürettiği ve sattığı,
dolayısıyla VESTEL ile 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi imzalandığı sırada
PHILIPS’in panel TV pazarında faaliyet göstermeyi bırakmış olduğu, bu itibarla
VESTEL’in PHILIPS'in rakibi olmadığı,
- Dolayısıyla PHILIPS'in iddia edilen eylemler ile VESTEL'i pazardan dışlama
hususunda herhangi bir motivasyonunun bulunmadığı
ifade edilmiştir.
(174) Kararın I.2.3.2. numaralı kısmında detaylıca incelendiği üzere FRAND hükümlerine
aykırı olarak PHILIPS’in SEP sahibi teşebbüsün yasal hakkı olan lisans alana yönelik
mahkeme emri talep etme hakkını rekabet hukukuna uygun kullanabilmesi için
izlemesi gereken adımlara uymadığı, patent bedeli tespitinde şeffaf davranmadığı ve
SÖZLEŞME’ye fesih hakkı kaydı eklediği tespit edilmiştir. Tespiti yapılan nedenlerle
ilgili pazarda hakim durumda bulunan PHILIPS’in 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi
kapsamında hakim durumunu kötüye kullandığı kanaatine varılmıştır.
- Patent ihlalini önlemek için mahkemeye başvurulmasının hak arama
özgürlüğünün hukuka uygun bir kullanımı olduğu ve ihlal niteliğinde olmadığı
savunması
(175) Savunmada;
- Bir patent sahibinin münhasır haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesi için
yasal yollara başvurma hakkından mahrum edilemeyeceği,
- SEP sahibi tarafından verilen FRAND taahhüdünün kanun tarafından korunan
fikri mülkiyet haklarının özünü ortadan kaldırmadığı,
- FRAND taahhüdünü mahkeme emri talep etmenin önünde kategorik bir yasak
olarak addetmenin lisans alan teşebbüslerin makul olandan daha düşük
lisanslama ücretleri talep edebilmelerine veya müzakereleri sınırsız bir süre
için askıya alabilmelerine yol açabileceği,
- VESTEL’in lisans anlaşması imzalama konusundaki isteksizliği ve PHILIPS
için külfetli süreçler ve ilave maliyetler yaratacak göstermelik teklifleri dikkate
alındığında FRAND kavramını gerçek anlamda kötüye kullandığı,
- Soruşturma Bildiriminde SEP sahiplerinin kural olarak fikri mülkiyet haklarının
kullanılmasının bir parçası olarak yargıya başvurma hakkına sahip olduğu
gerçeğinin göz ardı edildiği,
- PHILIPS’in yargı yoluna başvurmasının objektif olarak haklı görülebilmesi ve
rekabet hukuku kurallarını ihlal etmemesi için AB içtihatlarıyla belirlenmiş olan
tüm gerekli adımları atarak iyi niyetle müzakereler yürütmesine rağmen
VESTEL’in müzakereler sırasında uzlaşmaya yönelik hiçbir istek
göstermeyerek kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği, bu
nedenle PHILIPS’in fikri mülkiyet hakları ile ticari menfaatlerini korunması
amacıyla mahkemeye başvurmasında haklı olduğu,
- PHILIPS’in yargı yoluna başvurmasının yasal hakkı olmasının yanı sıra tüm
lisans alanları eşit şartlar ile ve durumları ile orantılı şekilde eşit davranma
zorunluluğu kapsamında bir yükümlülük olduğu
ifade edilmiştir.
19-46/790-344
50/61

(176) Söz konusu savunmaya ilişkin detaylı değerlendirmelere “SEP sahibinin dava yoluna
başvurarak hâkim durumunu kötüye kullanması” bölümünde yer verilmektedir. Özetle
PHILIPS’in dava yoluna başvurmadan önce üçüncü kişi aracılığıyla SEP’in kullanım
bedelini tespit etme yöntemini denemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
- PHILIPS'in ilgili uzlaşma ve lisans sözleşmesinde yer alan hükümleri
zorlamadığı, VESTEL’in basiretli bir tacir olarak ticari kararlarından sorumlu
olduğu ve 2013 Tarihli Lisans Sözleşmesi ile bağlı olduğu savunması
(177) Savunmada;
- VESTEL'in "zorla" olduğunu iddia ettiği 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi
kapsamındaki tüm hükümlerin bütünüyle üzerinde tartışılmış hükümler olduğu,
- Basiretli bir tacir olarak VESTEL’in üst yönetim kadrosu ve Almanya merkezli
hukuk bürosunun hukuki danışmanlığından faydalanarak serbest iradesiyle
söz konusu hükümleri kabul ettiği,
- Uzlaşma görüşmelerinin PHILIPS'in SEP'ler temelinde yasal tedbir tehdidi
altında yürütülmediği, zira yasal tedbirlere başvurulmadan önce iki yıldan uzun
bir süre boyunca her iki taraf için adil ve makul bir sonuca ulaşmak adına
müzakereler yapıldığı, ancak müzakere yoluyla gerçekçi bir sonuca
ulaşılamaması sebebiyle PHILIPS’in fikri mülkiyet haklarını korumak için
mahkemelerin müdahalesini talep etmek zorunda kaldığı,
- Basiretli bir tacir olarak VESTEL'in Türk Ticaret Kanunu'nun 18/2. maddesi
çerçevesinde ticari karar ve işlemlerini azami hassasiyetle alma
zorunluluğunun bulunduğu, bu itibarla 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi’nin tüm
hükümlerini dikkatli biçimde inceleyerek kabul etmesi gerektiği
ifade edilmektedir.
(178) VESTEL’in savunmada belirtilen SÖZLEŞME’yi PHİLİPS’in üçüncü kişilere
başvurmaksızın dava yoluna başvurması sonucunda alınan mahkeme kararı üzerine
imzaladığı görülmekte olup sözleşme hükümlerinin FRAND’e aykırı bir şekilde
ayrımcı olduğu, nitekim hükümsüzlük ileri sürmemeye yol açan fesih kaydı içerdiği,
belirlenen fiyatın şeffaflık ilkesine aykırı bir şekilde tespit edildiği ve genel ispat
yükünü tersine çevirdiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmaktadır.
- PHILIPS'in, DVB IPR Politikasına ve kendi politikasına olan bağlılığının
ayrımcı bir şekilde hareket etmesini engelleyeceği savunması
(179) Savunmada;
- PHILIPS’in DVB Konsorsiyumu’nun Fikri Mülkiyet Hakları Politikasına uyma
taahhüdünde bulunduğu,
- PHILIPS’in hiçbir zaman IPR politikasını ihlal edecek şekilde hareket etmeyi
düşünmeyeceği zira bu durumun müşterilerinin ticari güvenini yıpratacağı ve
kendi itibarı ile küresel pozisyonuna zarar vereceği,
- Açık lisans programları kapsamında lisans alanlara ayrımcı olmayan şartlar
sağlamanın PHILIPS'in kendi politikasının da elzem bir unsuru olduğu,
- PHILIPS’in PHILIPS TV Patent Lisans programındaki patentler kapsamında
standart şartlara sahip lisans sözleşmeleri sağladığı, söz konusu sözleşmenin
19-46/790-344
51/61

yalnızca süre, bölge, geçmiş kullanım tutarı ve lisans seçenekleri hükümleri
bakımından farklılaşabildiği,
- Şablon sözleşmenin PHILIPS’in internet sitesinde yer aldığı, PHILIPS'in bu
şeffaf politikasının FRAND koşulları altında lisans sağlama eğilimini ortaya
koyan diğer bir husus olduğu,
ifade edilmiştir.
(180) Savunmada belirtilen FRAND koşullarına uyum, şeffaflık ve fiyatın tespitine ilişkin
değerlendirmelere kararın I.2.3.2. numaralı bölümde yer verilmiştir.
- PHILIPS tarafından önerilen şartların özellikle de lisans ücretlerinin adil,
makul olduğu ve ayrımcı veya aşırı olmadığı savunması
(181) Savunmada;
- PHILIPS’in lisanslama konusunda uzman olduğu ve bu nedenle TV/STB
lisanslama programı kapsamında küresel olarak kendisi tarafından sunulan
lisans ücreti oranlarını karşılaştırabilecek kapsamlı bir birikime sahip olduğu,
- Karşılaştırılabilir üçüncü taraf lisans programları kapsamındaki lisans ücreti
oranları, tüketici elektroniği sektöründeki lisans programları kapsamında birim
başına uygulanan lisans ücretini içeren pazar verileri ve lisans ücretlerinin
TV’lerin ortalama net satış fiyatının yüzde ne kadarına tekabül edeceği gibi
makul ve ayrımcı olmayan referans noktalarının esas alındığı,
- ARÇELİK ile akdedilen TV/STB lisans anlaşmasının VESTEL’e yapılan
tekliflerle tutarlı olduğu
ifade edilmiştir.
(182) Savunmada belirtilen FRAND koşullarına uyum, şeffaflık ve fiyatın tespitine ilişkin
değerlendirmelere kararın I.2.3.2. numaralı bölümünde yer verilmiştir.
- VESTEL tarafından talep edilen şartların kabulünün pazarda ayrımcılığa neden
olacağı savunması
(183) Savunmada;
- VESTEL’in müzakere sürecindeki tekliflerinin kabul edilmesinin PHILIPS’ten
lisans alan diğer teşebbüslere sunulan makul şartlardan çok daha düşük lisans
ücreti ödemesi sonucunu doğuracağı,
- PHILIPS'in buna izin vermesi durumunda bizzat kendisinin VESTEL'i diğer
lisans alanlara karşı avantajlı bir konuma koymuş ve aslında FRAND
taahhütlerine aykırı bir ayrımcılığa sebebiyet vermiş olacağı,
- VESTEL’in talep ettiği şartların kabulünün pazardaki oyuncular arasındaki
eşitliği çarpıtacak ve TV üreticileri arasında ayrımcılığa neden olacak sonuçlar
doğurmasının muhtemel olduğu
ifade edilmiştir.
(184) Ayrımcılık konusuna ilişkin değerlendirmelere kararın I.2.3.2. numaralı bölümünde
yer verilmiş olup, PHILIPS’in FRAND koşullarına uymaması sonucunda ayrımcılığa
yol açtığı kanaatine varılmıştır.
- Şikâyetçinin modifiye edilmiş ürünlerini PHILIPS'e bildirmesini öngören
hükmün, şikâyetçinin PHILIPS'in patent haklarını "kendi teknolojisini kullanma"
19-46/790-344
52/61

kisvesi altında bir kez daha ihlal etme girişimlerinden kaynaklanan zaruri bir
önlem olduğu savunması
(185) Savunmada;
- Bu iddianın rekabet hukuku ile çok az alakasının bulunduğu ve özel hukuk
kaynaklı olduğu, ancak her halükarda ilgili maddenin rekabete aykırı olmadığı
ve VESTEL’in kendi teknolojisini kullanmasını engellemediği,
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi’nin 3.2. maddesinin VESTEL’in kendi
teknolojisini geliştirmesini engellemediği ve bu maddenin ters ispat yükü olarak
değerlendirilemeyeceği,
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi'nin 3.2. maddesi uyarınca VESTEL’in sadece
PHILIPS’in SEP’lerini kullanmayan ürünlerini açık ve anlaşılır tanımlaması
gerektiği, modifiye edilmiş TV ürünleri için herhangi bir ücret ödemesinin
gerekmediği, PHILIPS’in ilgili ürünlerin DVB Altyazılama patentlerini ihlal ettiği
kanaatinde olduğu durumda dahi VESTEL’in halen herhangi bir ücret ödemek
durumunda kalmadığı, böyle bir durumda patentlerinin ihlal edildiği iddiasını
kanıtlayacak tarafın PHILIPS olduğu, bu hususun ilgili fıkradan kaynaklanan
bir ters ispat yükümlülüğü bulunmadığı anlamına geldiği,
- Modifiye edilmiş TV'lerin patent ihlaline ilişkin yargısal süreçlerin temyizde
halen devam ettiği için herhangi bir ödeme talep edilmediği,
- SEP'lerinin VESTEL tarafından ihlal edilmediğinden emin olmak isteyen
PHILIPS'in anlaşmada böyle bir maddeye yer verilmesini istemesinin makul
olduğu,
- İlgili hükmün VESTEL'den aşırı bilgi talep etmek için kullanılmadığı,
PHILIPS'in patentleri ile korunan teknolojiyi kullanan ürünleri tespit etmek
amacıyla getirilmiş bir önlem olduğu, bu bağlamda ilgili hükme VESTEL'in
ürünlerini "değiştirilmiş ürünler" olarak etiketlemek yoluyla lisans ücretlerinden
kaçınmasını ve bu ürünlerin PHILIPS'in fikri mülkiyet haklarının korunması için
hayati önem taşıyan patentleri gerçekten kullanıp kullanmadığını tespit etmek
için başvurulduğu,
- VESTEL’in modifiye edilmiş TV’ler için lisans ücreti ödemesi gerekmediği
ancak bu tür ürünlerin PHILIPS’in patentlerini ihlal ettiğine hükmeden nihai bir
mahkeme kararı bulunması durumunda bu ürünler için raporlama yapmak ve
lisans ücreti ödemekle yükümlü olacağı,
- PHILIPS’in endişesinin VESTEL’in kendi teknolojisinin geliştirmesinin
engellenmesi olmadığı yalnızca kendi patentlerinin haksız kullanımını önlemek
adına gerekli adımların atılmasını sağlamak olduğu,
- Daha da önemlisi ilgili hükmün VESTEL’in araştırma ve geliştirme yoluyla
kendi teknolojisini herhangi bir şekilde geliştirmesini engellemediği, nitekim
VESTEL’in modifiye edilmiş TV’lerinin Ar-Ge’sinin geliştirdiği yazılımları
içerdiği,
- Bununla birlikte, VESTEL'in kendi alternatif teknolojisinin hala PHILIPS'in
SEP'lerini ihlal ettiği ve ilgili hükmün kullanılmasının sebebinin de tam olarak
bu ihlalin tespit edilmesi ve patentlerinin haksız kullanımının önlenmesi olduğu
ifade edilmiştir.
19-46/790-344
53/61

(186) Şikâyetçinin modifiye edilmiş ürünlerini PHILIPS'e bildirmesini öngören hükme ilişkin
değerlendirmelere “VESTEL’in Kendi Teknolojisini Kullanmasının Engellendiği
İddiasina İlişkin Değerlendirme” başlıklı bölümde yer verilmiştir.
- VESTEL’in PHILIPS’in patentlerinin geçerliliğine itiraz etmemesini öngören
hükmün bir zorlamanın sonucu olmadığı ve hâkim durumun kötüye
kullanılması teşkil etmediği savunması
(187) Savunmada;
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi kapsamındaki hükümsüzlük ileri sürmeme ve
fesih hakkı kayıtlarının ilgili pazarda hâkim durumdaki teşebbüs tarafından
uygulanması halinde 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi çerçevesinde
incelenmesinin teorik olarak mümkün olduğu, ancak PHILIPS’in ilgili pazarda
hâkim durumda olmadığı dikkate alındığında bu tür bir değerlendirmenin
yapılmasına gerek olmadığı,
- VESTEL'in patentin hükümsüzlüğüne ilişkin davalarının iyi temellendirilmemiş
olduğu ve kararların VESTEL lehine çıkabileceği iddiasının gerçekten uzak
olduğu, nitekim PHILIPS’in söz konusu patentleri 90'larda tescil ettirdiği ve
dünya çapında çeşitli TV üreticilerine lisansladığı,
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi’nin PHILIPS ve VESTEL arasındaki önceki
uyuşmazlıklara yönelik bir uzlaşma içerdiği göz önünde bulundurulduğunda
PHILIPS'in VESTEL'den TV patentlerine itiraz etmemesini beklemesinin meşru
ve makul olduğu,
- VESTEL'in, ilgili hükmün hâkim durumu kötüye kullanılması teşkil ettiği
yönündeki iddiasının herhangi bir gerekçeden yoksun olduğu ve kabul
edilmemesi gerektiği, ilgili hükmün bir zorlamanın sonucu olmadığı ve hâkim
durumun kötüye kullanılması teşkil etmediği,
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesinin 6.4. maddesinin 2008/2 sayılı Tebliğ
kapsamındaki grup muafiyetinden yararlanamayan kısıtlamaların tanımı ile
bağdaşmadığı nitekim Tebliğ’in 7. maddesinin 2 (c) bendinde öngörülen istisna
kapsamında olduğu
ifade edilmiştir.
(188) Savunmada yer alan hususlara ilişkin detaylı değerlendirmelere kararın “Lisans Ve
Uzlaşma Sözleşmesi’ndeki Hükümsüzlük Davası Açmama Ve Fesih Hakkına İlişkin
Kayıtların Değerlendirilmesi” başlıklı bölümünde yer verilmiştir.
- 2013 tarihli Lisans Sözleşmesi’nin bireysel muafiyete ilişkin koşulların
tamamını karşıladığı savunması
(189) Savunmada, Soruşturma Raporunda PHILIPS’in %100 pazar payına sahip olması
nedeniyle 2013 tarihli Lisans Sözleşmesinin, 2008/2 sayılı Tebliğ kapsamında grup
muafiyetinden yararlanamayacağı sonucuna ulaşıldığı ancak PHILIPS teknolojisi ve
ilişkili patentlerinin altyazının kodlanması için mevcut olan teknolojilerden sadece biri
olduğu ve dolayısıyla üreticiler için vazgeçilmez olmadıkları hususunun gözden
kaçırıldığı ifade edilmektedir.
(190) Dosya kapsamında PHILIPS’in ilgili pazarda hakim durumda bulunduğu ve 4054
sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
19-46/790-344
54/61

- Şikâyetçi VESTEL’in, soruşturmanın bir tarafı gibi hareket ettiği savunması
(191) 4054 sayılı Kanun'un 43, 45, 46 ve 47. maddelerinde düzenlenen tüm savunma
haklarının soruşturmaya "taraf' olan teşebbüslere tanındığı, özellikle 4054 sayılı
Kanun'un 45. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, Soruşturma Raporuna ilişkin
savunmaların yalnızca soruşturmaya taraf teşebbüslerce sunulabildiği, benzer
şekilde, 4054 sayılı Kanun'un 47. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Sözlü savunma
toplantısından en geç 7 gün önce taraflar sözlü savunmada yararlanacakları ispat
vasıtalarını Kurula bildirmekle yükümlüdürler. Taraflar süresi içinde bildirilmemiş ispat
vasıtalarından yararlanamazlar." düzenlemesinin olduğu, bu doğrultuda,
savunmaların ve ilgili bilgi ve belgelerin sunulması hakkının şikâyetçilere değil,
yalnızca soruşturmaya konu taraflara tanındığı ifade edilmiştir.
(192) Dosya bakımından soruşturma safhası 16.05.2019 tarihinde sona ermiştir. 4054
sayılı Kanun’un 47. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca sözlü savunma
toplantısından en geç yedi gün önce taraflar sözlü savunmada yararlanacakları ispat
vasıtalarını Kurula bildirmekle yükümlüdürler. Süresi içinde bildirilmemiş ispat
vasıtlarından da yararlanılamamaktadır. 4054 sayılı Kanun’un 44, 45 ve 46.
maddelerinin lafzından da net olarak anlaşılacağı üzere; “taraf” kavramı, hakkında
soruşturma açılan teşebbüsü/teşebbüsleri ifade etmekte olup, başvuru sahibinin
rekabet hukuku bağlamında “taraf” olarak nitelendirilmesi söz konusu değildir115.
I.4. İdari Para Cezasının Tespitine İlişkin Değerlendirme
(193) Yukarıda yer verilen tüm bu bilgi, belge ve değerlendirmeler sonucunda PHILIPS’in
4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
(194) Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in (Ceza
Yönetmeliği) 5. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendinde, diğer ihlaller için temel para
cezası hesaplanırken ihlalde bulunan teşebbüslerin Kurul tarafından saptanacak olan
yıllık gayri safi gelirlerinin %0,5’i ile %3’ü arasında bir oranın esas alınması gerektiği
düzenlenmiştir. Bu oranın belirlenmesinde, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, ilgili
teşebbüs ya da teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlal neticesinde gerçekleşen
veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususlar dikkate alınacaktır.
Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde de bir yıldan uzun, beş yıldan kısa
süren ihlallerde ilk fıkrada belirlenen oranın yarısı oranında artırılacağı ifade
edilmiştir.
(195) Bu çerçevede ihlal süresinin PHILIPS’in SÖZLEŞME’nin imzalandığı 01.08.2013
tarihinden, patent süresinin sona ermesi sebebiyle korumanın sona erdiği 26.01.2016
tarihine kadar olduğu değerlendirildiğinden, Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca
temel para cezası %0,75 olarak belirlenmiştir. Ceza Yönetmeliği’nin 6. ve 7.
maddeleri çerçevesinde bu oranın artırılmasını ya da azaltılmasını gerektiren
herhangi bir ağırlaştırıcı ya da hafifletici unsur bulunmamaktadır.

115 19.09.2018 tarihli, 18-33/557-275 sayılı Kurul kararı.

19-46/790-344
55/61

J. SONUÇ
(196) 03.05.2018 tarih ve 18-13/236-M sayılı Kurul kararı uyarınca yürütülen soruşturma ile
ilgili olarak düzenlenen Rapor’a, Ek Görüş’e, toplanan delillere, yazılı savunmalara,
sözlü savunma toplantısında yapılan açıklamalara ve incelenen dosya kapsamına
göre;
1) Koninklijke Philips N.V.’nin dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi
pazarında incelenen dönem içerisinde hâkim durumda olduğuna OYBİRLİĞİ
ile,
2) Koninklijke Philips N.V.’nin 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiğine
OYÇOKLUĞU ile,
3) Bu nedenle, 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve “Rekabeti
Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (a)
bendi uyarınca 2018 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen
yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren, %0,75 oranında olmak üzere,
- Koninklijke Philips N.V.’ye (…..) TL
idari para cezası verilmesine OYBİRLİĞİ ile,
4) Türk Philips Ticaret A.Ş.’nin 4054 sayılı Kanun’u ihlal etmediğine OYBİRLİĞİ
ile,
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde
yargı yolu açık olmak üzere, karar verilmiştir.

















19-46/790-344
56/61

26.12.2019 tarih, 19-46/790-344 sayılı Karara ilişkin karşı görüş

Rekabet Kurulu, PHILIPS’in standart belirleyen ilgili kuruluşa beyan ettiği altyazı
teknolojisine ilişkin standarda esas patentlerini adil, makul ve ayrımcı olmayan
koşullarla lisanslayacağına dair taahhüdüne aykırı davranmak suretiyle 4054 sayılı
Kanun’u ihlal ettiği iddiasına yönelik olarak yürütülen soruşturma sonucunda,
PHILIPS’in dijital görüntü yayıncılığına ilişkin altyazı teknolojisi pazarında incelenen
dönem içerisinde hâkim durumda olduğuna ve 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini
ihlal ettiğinden bahisle idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. PHILIPS’in
ilgili pazarda hakim durumda bulunduğuna katılmakla birlikte, söz konusu pazarda
başvuru sahibi VESTEL aleyhine hakim durumunu kötüye kullandığına ilişkin
Kurul’un çoğunluk görüşüne aşağıda yer alan gerekçelerle katılmam mümkün
olmamıştır.
Kurul ihlal kararını şu şekilde gerekçelendirmiştir: “FRAND hükümlerine aykırı olarak
PHILIPS’in SEP sahibi teşebbüsün yasal hakkı olan lisans alana yönelik mahkeme
emri talep etme hakkını rekabet hukukuna uygun kullanabilmesi için ‘bedel tespitinde
üçüncü bağımsız tarafa başvurma’ adımına uymadığı, patent bedeli tespitinde şeffaf
davranmadığı, genel ispat yükünü tersine çevirdiği ve SÖZLEŞME’ye hükümsüzlük
ileri sürememe kaydı eklediği tespit edilmiştir. Tespiti yapılan nedenlerle ilgili pazarda
hakim durumda bulunan PHILIPS’in 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında hakim durumunu kötüye kullandığı…” (Karar, 152.
Parg.)
Dolayısıyla Kurul, sahip olduğu EP 393 ve EP 307 sayılı patentlerin
kullandırılmasında PHILIPS’in üç eylemi nedeniyle VESTEL’e karşı hakim durumunu
kötüye kullandığını tespit etmiş olmaktadır:
 Uyuşmazlıkla ilgili dava yoluna gitmeden önce bedel tespiti ile ilgili bağımsız
üçüncü tarafa başvurulmamış olması,
 Patent bedelinin tespitinde şeffaf davranılmamış olması,
 Patentin geçerliliğine itiraz edilmemesine/bu hususta ispat yükünün VESTEL’e
geçirilmesine ilişkin sözleşme imzalatılması/dayatılması.
Diğer taraftan Kararda, tespit edilen lisans bedelinin aşırı olduğuna ilişkin herhangi
bir tespit yapılmamıştır (Karar, 137. Parg.).
19-46/790-344
57/61

Öncelikle konunun ve eylemlerin doğu olarak değerlendirilebilmesi için PHILIPS ve
VESTEL arasındaki uyuşmazlığın kaynağının ve sürecinin kısaca özetlenmesine
fayda bulunmaktadır.
PHILIPS, TV altyazı yazılımı ile ilgili EP 393 ve EP 307 patentlerine sahip
bulunmakta olup bu patentler FRAND (patentin adil, makul ve ayrımcı olmayan
koşullarda isteyen herkese belli bir bedelle kullandırılması) olarak ilan edilmiş ve
uluslararası ilgili kuruluşça SEB (standardizasyon sağlanması amacıyla bu alanda
geçerli tek patent) olarak kabul edilmişti. VESTEL, geçerliliğini kaybettiği
düşüncesiyle söz konusu patentleri PHILIPS’le herhangi bir sözleşme
imzalamaksızın ve bedel ödemeksizin kullanmaya başlamıştır. Bu durumu fark eden
patent sahibi PHILIPS, 09.11.2009 tarihinde VESTEL’e ihtarda bulunarak patentinin
geçerli olduğunu ve ücretsiz kullanım ile haklarının ihlal edildiğini bildirmiştir. Taraflar
arasında uzun süre (yaklaşık iki buçuk yıl) yoğun görüşmeler cereyan etmiş ve patent
kullanımı karşılığında ödenecek bedelde uzlaşı sağlanamamıştır. Bunun üzerine
taraflar karşılıklı olarak Almanya mahkemeleri nezdinde dava açmıştır (PHILIPS
patent hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 10.05.2012 tarihinde dava açmış, VESTEL ise
ilgili patentlerinin geçerliliğini yitirdiği iddiası ile 21.05.2012 tarihinde dava açmıştır.).
PHILIPS’in Mannheim Mahkemesi’nde açtığı dava 05.07.2013 tarihinde sonuçlanmış
ve PHILIPS haklı görülerek, VESTEL’in PHILIPS'e ait olan altyazı patentlerini ihlal
ettiğine, ayrıca diğer tedbirlerle birlikte haksız lisans kullanımı nedeniyle VESTEL’in
Almanya'daki depolarında bulunan ürünlerin toplatılması/imha edilmesine yönelik bir
karar vermiştir. Bunun üzerine 1 Ağustos 2013 tarihinde taraflar arasında lisans
kullanımı ile ilgili olarak sözleşme imzalanmıştır. Soruşturma kararı tarihi itibarıyla,
VESTEL lehine herhangi bir mahkeme kararı dosyaya sunulmamış olup, ihtilaf
konusu lisansların süresi de biri 2015 diğeri ise 2016 yılında bitmiş, dolayısıyla
kullanımları serbest hale gelmiştir.
Aşağıda Kurulun hakim durumun kötüye kullanılması/ihlal olarak değerlendirdiği üç
husustaki görüşlerimiz ayrı ayrı yer almaktadır.
Uyuşmazlıkla ilgili dava yoluna gitmeden önce bedel tespiti ile ilgili bağımsız
üçüncü tarafa başvurulmamış olması hakim durumun kötüye kullanılması/ihlal
teşkil eder mi?
ABAD’ın Huawei-ZTE kararında hareketle Kurul, yıllara sari ödenmemiş lisans ücret
19-46/790-344
58/61

bedeli konusunda, VESTEL’in teklifini kabul etmeyen PHILIPS’in bedel tespiti
konusunda bağımsız üçüncü taraflara başvurmadan mahkemeye gitmesini, VESTEL
üzerine baskı oluşturması nedeniyle kötüye kullanma eylemi olarak kabul etmiştir.
Huawei-ZTE kararında getirilen ilkeler incelendiğinde; altı ilkeden bahsedildiği, diğer
ilkelerden “bulunmalıdır”, “sunulmalıdır” gibi daha kesin ifadelere yer verilmişken,
bağımsız üçüncü tarafa başvurmayla ilgili olarak; “FRAND hükümleri üzerinde
uzlaşmaya varılamamış ise, karşılıklı anlaşma doğrultusunda lisans ücretinin tayini
hususu bağımsız “üçüncü taraf”ın inisiyatifine bırakılabilecektir.” şeklinde daha
yumuşak ve tavsiye niteliğinde bir ifade kullanıldığı, ayrıca “karşılıklı anlaşma
doğrultusunda” ifadesiyle bağımsız üçüncü tarafa gitmenin iki tarafın da iradesi ile
gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır.
Hem Soruşturma Raporunda hem de Kararda PHILIPS tarafından talep edilen
bedelin benzer ücretlerle karşılaştırması yapılarak aşırı olduğunun tespit edilemediği
ifade edilmektedir. Aksine Soruşturma Raporunda, VESTEL tarafından teklif edilen
bedellin aşırı düşük olduğu (SR raporu 106. parg.), ARÇELİK’in VESTEL’e kıyasla
çok daha yüksek lisans bedelini PHILIPS’e ödediği (SR raporu 148. parg.) ifade ve
tespitleri yer almaktadır.
Esasen ne Soruşturma Raporunda ne de Ek Görüşte, Huawei-ZTE kararı
bağlamında bahis olunmasının dışında, bedelde anlaşamayan lisans sahibinin
mahkeme aşaması öncesinde bağımsız üçüncü tarafa başvurması hususunda
herhangi bir konu tartışılmamış ve bu yönde herhangi bir ihlal isnadında
bulunulmamıştır. Bu nedenle 4054 sayılı Kanunun 44. maddesinin üçüncü fıkrası;
“Kurul, tarafları bilgilendirmediği ve savunma hakkı vermediği konuları kararlarına
dayanak yapamaz.” uyarınca bir usul sorununun da ortaya çıktığı kanaatindeyim.
Dolayısıyla dosya özelinde, ödenecek lisans bedeliyle ilgili olarak iki buçuk yıl kadar
süren yoğun görüşme ve müzakereler sonucunda taraflar arasında uzlaşı
sağlanamadığından, PHILIPS tarafından bedel tespiti ile ilgili olarak üçüncü tarafa
başvurulmaksızın mahkeme yoluna gidilmesinin, son tahlilde belirlenen ve uzlaşılan
bedelin aşırı olmadığı da dikkate alınarak kötüye kullanma eylemi olarak
nitelendirilemeyeceği kanaatindeyim.


19-46/790-344
59/61

Patent bedelinin tespitinde şeffaf davranılmamış olması hakim durumun kötüye
kullanılması/ihlal teşkil eder mi?
Kurul, PHILIPS tarafından belirlenen patent ücretlerinin nasıl hesaplandığının ve
hangi unsurlara dayandığının belli/net olmadığı, bunun da şeffaflık ilkesine uygun
olmadığı ve bu nedenle ayrımcı uygulamaya yol açtığı kanaatine varmıştır.
FRAND yükümlülüğü altındaki teşebbüsün sahip olduğu ilgili lisansı; adil, makul ve
ayrımcı olmayan koşullarda belli bir ücret karşılığında isteyen herkese sunma
taahhüdünü içermektedir. Şeffaflık, bu kavramlardan daha genel olup, konu ile ilgili
olan hususlarda herkesin önceden bilgilendirilmesi anlamı taşımaktadır. Şeffaflık,
rekabet hukuku bakımında bazı durumlarda rekabeti artıran bir durum olabilirken,
çoğu zaman rekabetin daha da kısıtlanmasına etki edebilmektedir. Burada Kurulun
yaklaşımı şeffaflık ilkesine uygun olmayan bir uygulamanın, dosya özelinde ayrımcı
uygulamaya yol açtığı varsayımı ya da ön kabulüdür. FRAND ve SEB’in söz konusu
olduğu, dolayısıyla tek bir teşebbüsten mal ya da hizmet alınmasının gerekli/zorunlu
olduğu durumlarda şeffaflık ilkesi dahil olmak üzere bazı yükümlülükler getirilebilir.
Ancak Kurul tarafından bu şekilde bir yükümlülük getirilmeden şeffaflık ilkesine
uyulmamasının, ayrımcı uygulama yapıldığına delalet ettiği yaklaşımının doğru
olmadığı kanaatindeyim. Zira bu hususta bir karine uygulanmasının doğru
olmadığını, şayet hakim durumda olan bir teşebbüs tarafından ayrımcılık yapılmışsa,
bunun ispatlanması mükellefiyetinin rekabet kurumunda olduğu düşüncesindeyim.
Diğer yandan ne Soruşturma Raporunda ne de Ek görüşte, şeffaflık ilkesinin ihlale
dayanak teşkil etmesinden ve bu hususta Kararda yer verilen örnek Alman
Mahkemesi Kararlarından (Sisvel/Haier ve IP Bridge/HTC) bahsedilmediği
görülmektedir. Dolayısıyla yukarıda yer verilen konuya benzer şekilde bu hususta da,
4054 sayılı Kanunun 44. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir usul sorunun
ortaya çıktığı kanaatindeyim.
Patentin geçerliliğine itiraz edilmemesine/bu hususta ispat yükünün VESTEL’e
geçirilmesine ilişkin sözleşme imzalatılması/dayatılması hakim durumun
kötüye kullanılması/ihlal teşkil eder mi?
Özellikle FRAND niteliğinde ve SEB olarak kabul edilmiş bir patent sahibinin
patent/lisans alanlara sözleşme yapabilmek için patentinin geçerliliğine itiraz
edilmemesi koşulunun ile sürülmesi bir rekabet sorunu teşkil edebilir. Zira bu
19-46/790-344
60/61

nitelikteki bir patent sahibi, bu alanda tekel olması nedeniyle bu patenti kullanmak
durumunda olanların mecburiyeti ve mahkumiyeti bulunmaktadır. Bu nedenledir ki
Huawei-ZTE kararında; “İhlal isnat edilen tarafın her zaman için ve lisans
müzakeresinin sonucundan bağımsız şekilde, ilgili SEP’in geçerliliği ve esaslılığını
sorgulama hakkı saklı bulunmaktadır.” denilmektedir. 2008/2 sayılı Teknoloji Transferi
Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği de böyle bir yükümlülüğü içeren
sözleşmelerin grup muafiyetinden yararlanmayacağını ifade etmiş, ancak Tebliğ bu
düzenlemenin devamında, lisansın geçerliliğine itiraz edilmesi durumunda, lisans
verenin teknoloji transferi anlaşmasını feshetme hakkını saklı tutmuştur.
O halde bu hususta mutlak (per se) bir yasak ya da ihlalden değil, amaç ve etki
itibariyle değerlendirilmesi gereken (rule of reason) bir durumundan bahsediyor
olmak gerekir. Nitekim Soruşturma Raporunda da PHLIPS tarafından getirilen bu
rekabet sınırlamasına bireysel muafiyet tanınabileceği kanaatine varılmıştır.
PHILIPS tarafından patentine itiraz edilmemesine ilişkin sözleşmeye madde
konulmasına ve bu konudaki ispat yükünün VESTEL üzerinde bırakılmasına,
PHILIPS ile VESTEL arasında cereyan etmiş olan ve yukarıda ayrıntılı olarak yer
verilen ihtilafın neden olduğu düşünülmektedir. Yıllar boyunca süren görüşmelere
rağmen ihtilaf konusunda uzlaşı sağlanamamış, nihayetinde PHILIPS tarafından
mahkemeye başvurularak (yaklaşık bir yıl sonra çıkan) mahkeme kararı sonrasında
ancak bir uzlaşıya varılabilmiştir. Bu durum taraflar, özellikle de PHILIPS üzerinde
ciddi bir zaman, emek ve kaynak kaybına sebep olmuştur. Yaşanan bu ihtilaf
nedeniyle, süresi de az kalmış olan patent haklarını korumak için PHILIPS’in böyle
bir düzenlemeye yer verdiği anlaşılmaktadır. Zira PHILIPS’in diğer sözleşmelerinde
aynı veya benzer bir maddeye yer verildiğine ilişkin şikayetçi tarafından herhangi bir
iddiada bulunulmadığı gibi, dosya içerisinde de bu yönde herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla sözleşmede yer alan patentin geçerliliğine itiraz
edilmemesine/bu hususta ispat yükünün VESTEL’e geçirilmesine ilişkin
düzenlemenin ne amaç ne de etki itibarıyla rekabeti kısıtlamak olmadığı
düşünülmektedir.
Özetlemek gerekirse, ihtilafın konusunun ve başlangıcının PHILIPS patentlerinin
VESTEL tarafından izinsiz ve bedelsiz olarak kullanılması olduğu, PHILIPS’in bu
durumu farketmesiyle derhal VESTEL’e bunu bildirdiği, iki buçuk yıl süren
görüşmelere rağmen bedel konusunda anlaşma sağlanamadığı, bunun üzerine
19-46/790-344
61/61

tarafların karşılıklı olara dava yoluna gittikleri, PHILIPS lehine mahkeme kararı
çıktıktan sonra tarafların uzlaşıya vardıkları ve sözleşme imzaladıkları
anlaşılmaktadır.
Tüm bu sürece ve PHILIPS lehine mahkeme kararına rağmen, PHILIPS’in aşırı bir
lisans bedeli talep etmemiş (Bu husus Kurulca da kabul edilmektedir.), lisans ücreti
dışında herhangi bir gecikme faizi yahut cezai şart talebinde bulunmamış,
mahkemenin VESTEL ürünlerini Almanya’da toplatma/imha etme kararına rağmen
PHILIPS, VESTEL için çok ağır olan bu yola gitmemiş, VESTEL üretim faaliyetine
devam edebilmiştir.
Esasen TV üretim pazarında faaliyet göstermeyen dolayısıyla bu alanda VESTEL’e
rakip olmayan PHILIPS’in, TV üretiminde VESTEL’i zora sokmada menfaatin
bulunmadığı, PHILIPS’in meselesinin lisans bedelini takip ve tahsil etmek olduğu
anlaşılmaktadır.
Bu itibarla PHILIPS’in işlem ve eylemleriyle vuku bulmuş olan davranışların bir
kötüye kullanma eylemi olarak değerlendirmenin doğru olmadığı kanaatiyle, bu
yöndeki Kurul’un çoğunluk görüşüne katılmam mümkün olmamıştır.


Hasan Hüseyin ÜNLÜ
Kurul Üyesi





Full & Egal Universal Law Academy