Rekabet Kurumu - Karar Sayı 19-39/610-263
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 19-39/610-263
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin kontörlerin yeniden satış fiyatını belirlemek suretiyle 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiği iddiasına ilişkin alınan 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı Rekabet Kurulu kararının yeniden değerlendirilmesi talebi
Karar Tarihi: 12.11.2019

İşbu Kurul Kararı ile 10.01.2019 Tarih, 19-03/23-10 Sayılı Kurul Kararında
Değişiklik Yapılmıştır.
19-39/610-263

2/9

Rekabet Kurumu Başkanlığından,
REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2009-2-197
Karar Sayısı : 19-39/610-263
Karar Tarihi : 12.11.2019
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Birol KÜLE
Üyeler : Arslan NARİN (İkinci Başkan), Şükran KODALAK,
Ahmet ALGAN, Hasan Hüseyin ÜNLÜ
B. RAPORTÖRLER: Gözde MAVİ, Kemal KÜÇÜKKAVRUK, Betül AYHAN
C. BAŞVURUDA
BULUNAN : - Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.
Temsilcisi: Dr. Hamdi PINAR
TepePrime A Blok 14. Kat No:81 Çankaya ANKARA
(1) D. DOSYA KONUSU: Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin kontörlerin yeniden
satış fiyatını belirlemek suretiyle 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiği
iddiasına ilişkin alınan 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı Rekabet Kurulu
kararının yeniden değerlendirilmesi talebi.
(2) E. DOSYA EVRELERİ: Rekabet Kurumu (Kurum) kayıtlarına 30.07.2019 tarih ve 4987
sayı ile giren başvuru üzerine hazırlanan 24.09.2019 tarih ve 2009-2-197/BN-6 sayılı
Bilgi Notu, görüşülerek karara bağlanmıştır.
(3) F. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili Bilgi Notunda; Rekabet Kurulunun (Kurul) 10.01.2019
tarih ve 19-03/23-10 sayılı kararının kaldırılmasına veya değiştirilmesine ve söz konusu
itirazlar doğrultusunda yeni bir Kurul kararı tesis edilmesine gerek olmadığı ifade
edilmektedir.
G. İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
(4) Kurum kayıtlarına 30.07.2019 tarih ve 4987 sayı ile intikal eden ve Turkcell İletişim
Hizmetleri A.Ş. (TURKCELL) tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
(İYUK) 11. maddesine dayanılarak yapılan başvuruda, Danıştay 13. Dairesinin
16.10.2017 tarihli ve E: 2011/4560, K: 2017/2573 sayılı kararı ile Kurulun 06.06.2011
tarihli ve 11-34/742-230 sayılı kararının kısmen iptali üzerine Kurul tarafından alınan
10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı kararın yeniden incelenmesi gerektiği ifade
edilmektedir1. Başvuruda değinilen hususların özetine aşağıda yer verilmektedir.
(5) Aynı dönem içinde gerçekleşen ve aynı amaca ulaşmayı hedefleyen ihlallere tek ceza
verilmesine ilişkin;
- Kurulun 06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı kararında TURKCELL’in 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (4054 sayılı Kanun) 6. maddesini
alt bayileri fiili münhasırlığa zorlamak yoluyla ihlal ettiğine yönelik olarak idari para
cezası verildiği, akabinde ilgili kararın Danıştay tarafından kısmen iptal edilmesi
üzerine TURKCELL’in kontörlerin yeniden satış fiyatını belirlemek suretiyle
Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğine ilişkin tekrar idari para cezası verildiği,

1 Danıştay 13. Dairesinin 16.10.2017 tarihli ve E: 2011/4560, K: 2017/2573 sayılı kararı, Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulunun 31.01.2019 tarih 2018/2021 E., 2019/331 K sayılı kararı ile onanmıştır.
19-39/610-263

3/9

- Kurulca ihlal olarak değerlendirilen bütün eylemlerin, hakim durumda olduğu
kabul edilen TURKCELL’in aynı dönemde gerçekleştirilen, genel bir stratejinin
parçası olarak bütünlük arz eden, bir başka deyişle aynı mahiyette ve aynı amaca
ulaşmayı hedefleyen uygulamalar olduğu, dolayısıyla tek bir para cezasının takdir
edilmesi gerektiği,
- TURKCELL tarafından 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddelerinin ayrı ayrı ihlal
edildiği kabul edilse dahi, aynı dönemde gerçekleşmiş olan uygulamalar için yine
tek bir ceza verilmesi gerektiği,
- Bu doğrultuda, TURKCELL’in iki ayrı idari para cezası ödemek zorunda
bırakılmasının Kurul ve yargı kararlarının yerleşik uygulamasına ve ne bis in idem
ilkesine aykırılık teşkil ettiği
ifade edilmektedir.
(6) Yönetmelikle para cezası verilmesinin suç ve cezalarda kanunilik ilkesine aykırı
olduğuna ilişkin;
- 4054 sayılı Kanun’un, ancak kanun ile öngörülebilecek cezai nitelikteki
düzenlemelerin yönetmelik ile belirlenmesi olanağı veren 16. maddesinin son
fıkrasının Anayasa’nın 6, 7 ve 38. maddelerine aykırı olduğu,
- İdari cezalar bakımından ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin kanun ile
öngörülmesi gerektiği,
- Dolayısıyla Soruşturma Raporunda ağırlaştırıcı sebep olarak gösterilen tekerrür
ve ihlal süresi unsurları dikkate alınarak bir idari para cezası verilmesi halinde,
suç ve cezalarda kanunilik ilkesinin ihlal edilmiş olacağı ve bu durumun da temel
hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlamalar ve ölçülülük ilkesini aşacak şekilde olduğu
belirtilmektedir.
(7) Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem Ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’te (Ceza
Yönetmeliği) ağırlaştırıcı sebep olarak görülen tekerrür uygulaması ve ihlal süresinin
dikkate alınmasının isabetsiz olduğu değerlendirmesi bakımından;
- Biri Danıştay tarafından kısmen iptal edilen Kurulun 06.06.2011 tarihli ve 11-
34/742-230 sayılı kararında ve diğeri Danıştayın iptal kararı üzerine verilen
10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı kararında olmak üzere iki kere ihlal süresi
ve tekerrür uygulamasının idari para cezasında hesaba katıldığı,
- Tekerrür açısından, Kurul kararlarında nesnel ve tutarlı bir uygulama geliştirilmesi
gerektiği, bu hususa Danıştayın bazı kararlarında da değinildiği, dolayısıyla
tekerrür uygulaması hakkında belirsizliğin olmasının hukuk devleti ilkesine de
aykırılık teşkil edeceğinden somut olaya ilişkin olarak tekerrürün uygulanmaması
gerektiği,
- Bu doğrultuda, hâkim durumdaki teşebbüsün aynı mahiyette ve aynı gayeye
ulaşmayı hedefleyen uygulamasının sonucunda hem iki farklı idari para cezası
verilmesi hem de bu cezalar için iki sefer de ağırlaştırıcı nedenlerin dikkate
alınması isabetli olmadığından Kurulun tek ihlâle tek ceza uygulaması gerektiği
ifade edilmektedir.
(8) Verilen idari para cezasının değerlendirilmesi bakımından;
19-39/610-263

4/9

- Olaydaki hafifletici sebeplerin de ceza takdirinde dikkate alınması gerektiği, zira
gerek önceki Kurul kararında gerekse ek çalışmada, ihlale konu yeniden satış
fiyatı uygulamalarının zorunlu tutulduğuna dair baskı/yaptırım veya sapmaların
cezalandırılmasına ilişkin herhangi bir delil bulunamadığına yönelik tespitlere yer
verildiği, söz konusu husus ve ayrıca ilk kararda verilen ceza miktarının da
dikkate alınarak ceza adaletinin sağlanması açısından en fazla % 0,25 oranında
idari para cezası takdir edilmesi gerektiği,
- İlaveten, Kurul kararında ihlalin 2006-2008 dönemi arasında gerçekleştiğinin
tespit edildiği, söz konusu dönemde yürürlükte olan 4054 sayılı Kanun’un “İdari
Para Cezası’’ başlıklı 16. maddesinde yasaklanmış olan davranışların
gerçekleştirildiği tarihten bir yıl önceki mali yılsonunda oluşan gayrisafi yıllık gelir
üzerinden idari para cezasının hesaplanacağının hüküm altına alındığı,
- 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5.
maddesinde, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan
yürürlüğe giren kanunların hükümlerinin farklılığı halinde, failin lehine olan
kanunun uygulanacağının kurala bağlandığı, bu itibarla 2005 yılının sonunda
oluşan gayri safi yıllık gelirin 2010 yılından daha düşük olması sebebiyle iddia
edilen ihlallerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan lehe yasa hükmü
uygulanarak 2005 yılındaki gayrisafi gelirlerin idari para cezasında hesaplamaya
esas alınması gerektiği
ifade edilerek İYUK’un 11. maddesi kapsamında, 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10
sayılı Kurul kararının ve bu kararda yer alan tutarın ödenmesine ilişkin 11.06.2019
tarihli ve 6728 sayılı işlemin yeniden değerlendirilerek bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte
geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi ve söz konusu itirazlar doğrultusunda yeni bir
Kurul kararı ve işlem tesis edilmesi talep edilmektedir.
(9) İYUK’un 11. maddesi;
“ÜST MAKAMLARA BAŞVURMA
MADDE 11 - 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma
süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durdurur.
2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi
yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba
katılır.”
şeklindedir.
(10) Başvuru sahibinin 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı Kurul kararının yeniden
değerlendirilerek tesis edilen idari işlemin kaldırılması ve yeni bir işlem tesis edilmesine
ilişkin talebinin İYUK’un 11. maddesi kapsamında olduğu görülmektedir. Söz konusu
karar başvuru sahibince 12.06.2019 tarihinde tebellüğ edilmiş olup dosya konusu
başvuru ise 30.07.2019 tarihinde yapılmıştır. Bu itibarla dava açma süresinin
geçmediği ve başvurunun süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır. TURKCELL’in
itirazları aşağıda her bir itiraz konusu özelinde değerlendirilecektir.
(11) TURKCELL, aynı dönem içinde gerçekleşen ve aynı amaca ulaşmayı hedefleyen
ihlallere tek ceza verilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Ceza Yönetmeliği’nin “Para
19-39/610-263

5/9

Cezasının Belirlenmesine İlişkin İlkeler” başlıklı 4. maddesinde “…Temel para cezası,
Kanunun 4 üncü veya 6 ncı maddelerinde yasaklanmış, piyasa, nitelik ve kronolojik
süreç olarak birden fazla bağımsız davranışın saptanması halinde, her bir davranış için
ayrı ayrı hesaplanır.” hükmü yer almaktadır. Bu doğrultuda, dosya konusu
davranışların piyasa, nitelik ve kronolojik süreç bakımından birbirinden bağımsız olup
olmadığının tespiti önem taşımaktadır.
(12) Kurulun 06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı kararı ile TURKCELL’in GSM
hizmetleri pazarında sahip olduğu hâkim durumunu, alt bayileri fiili münhasırlığa
zorlamak yoluyla kötüye kullanmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal
ettiğine yönelik olarak idari para cezası yaptırımı uygulanmıştır. Fiili münhasırlık esas
olarak dışlayıcı kötüye kullanma niteliğindeki davranışların örneğini oluşturmakta olup
markalar arası rekabeti engelleme sonucunu doğurabilmektedir. Diğer taraftan, ilgili
kararın Danıştay tarafından kısmen iptal edilmesi üzerine verilen karar ise
TURKCELL’in dijital ve fiziksel kontörlerin yeniden satış fiyatını belirlemek suretiyle
Kanun’un 4. maddesini ihlal etmesini konu almaktadır.
(13) Yeniden satış fiyatının tespiti marka içi rekabeti azaltarak fiyat rekabetinin ortadan
kalkmasına ve nihai olarak tüketici refahının önemli ölçüde sınırlanmasına neden
olmaktadır. Söz konusu davranışlar biribirinden bağımsız olup TURKCELL fiili
münhasırlığa yönelik davranışlarıyla 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini, yeniden satış
fiyatının belirlenmesine yönelik davranışlarıyla ise 4. maddesini ihlal etmiştir.
Dolayısıyla 4054 sayılı Kanun’un iki ayrı maddesini ihlal eden tek bir eylemin
varlığından söz edilemeyecektir. İhlallere konu eylemler birbirinden bağımsız
davranışlardır ve bu doğrultuda ne bıs in idem ikesine aykırılık bulunmamaktadır.
Benzer şekilde, Kurulun 29.12.2005 tarih ve 05-88/1221-353 sayılı kararında da
TURKCELL’in münhasırlık ve ayrımcılık uygulamak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesini ve yeniden satış fıyatının belirlenmesine yönelik davranışlarıyla 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği tespit edilerek iki ayrı idari para cezası uygulanmıştır.
(14) TURKCELL, yönetmelik ile para cezası verilmesinin suç ve cezalarda kanunilik ilkesine
aykırı olduğunu ve idari cezalar bakımından ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin kanun
ile öngörülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Anayasa’nın 124. maddesine göre,
"Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren
kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak
şartıyla” yönetmelik çıkarabilmektedir. Bu doğrultuda, kamu tüzel kişiliğini haiz Rekabet
Kurumunun, 4054 sayılı Kanun’un kendisine tanıdığı görev ve yetkilerle sınırlı olarak
yönetmelik çıkarma yetkisi bulunmaktadır.
(15) Kanunilik ilkesi, esas olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (Türk Ceza Kanunu) ön
plana çıkmakta olup suç olarak kabul edilen fiillerin ve söz konusu fiilere ilişkin
cezaların ancak kanunla belirlenebileceği anlamını taşımaktadır. Öte yandan, 5326
sayılı Kabahatler Kanunu’nun (Kabahatler Kanunu) 4. maddesinde düzenlenen
kanunilik ilkesine ilişkin hüküm “(1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça
tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve
hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. (2) Kabahat
karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.”
şeklindedir.
(16) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinde, Kabahatler Kanunun’da öngörülen yaptırım
türü, idari para cezası ve miktarı düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Ceza Yönetmeliği
hükümleri ile 4054 sayılı Kanun’da belirtilen %10 sınırı aşılmamaktadır. Nitekim,
Danıştay 13. Dairesinin 20.10.2016 tarih ve E: 2012/1229, K: 2016/3374 sayılı
19-39/610-263

6/9

kararında “4054 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 16. maddesi incelendiğinde, söz
konusu maddede, yaptırım türü, idari para cezası; miktarı ise, teşşebbüs veya
teşebbüs birliğinin nihai karar tarihinden bir önceki yıl cirosunun yüzde onuna kadar
olarak belirlenmiş olup, Kurul’un nispi olarak belirlenen idari para cezasında takdir
yetkisi bulunmaktadır. Dava konusu, Yönetmelik hükümlerinde ise, idari para cezası
dışında idari bir yaptırım öngörülmediği ve yüzde on sınırının üzerine çıkacak bir oran
belirlenmediği açık olduğundan, bu yönüyle Yönetmelik hükümlerinde idari
yaptırımların kanuniliği ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktır.” ifadelerine yer
verilmektedir.
(17) Diğer taraftan 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin beşinci fıkrasında “Kurul, üçüncü
fıkraya göre idarî para cezasına karar verirken, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ihlalin tekerrürü,
süresi, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin
gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere uyup uymaması, incelemeye
yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı
gibi hususları dikkate alır.” ifadelerine yer verilmektedir. İlgili maddede ceza oranının
hesaplanmasında dikkate alınacak hususlar belirlenmiş olup söz konusu hususların
orana etkisi noktasında bir belirlemeye gidilmemiş, bu konu 16. maddenin son fikrası
uyarınca Kurum tarafından konu hakkında çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmıştır.
(18) Konuya ilişkin Danıştay 13. Dairesinin 09.02.2016 tarihli ve E: 2011/3834, K: 2016/213
sayılı kararında “4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen hususlara ilişkin olarak
ve söz konusu maddenin verdiği yetki uyarınca, Kabahatler Kanunu'nun 4. maddesinde
ifadesini bulan kanunilik ilkesi sınırları çerçevesinde ve anılan Kanun'un 17.
maddesinin 2. fıkrası ile 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinde idari para cezası
miktarının belirlenmesinde kullanılacağı öngörülen kriterler göz önüne alınarak,
Kanun'da öngörülen azami yüzde onluk oran dahilinde belirlenmesine yönelik olarak ve
Kanun'un verdigi takdir yetkisinin objektifleştirilmesi amacıyla düzenlenen "Para
Cezasının Belirlenmesine İliskin İlkeler" başlıklı 4. maddesinde, "Temel para cezası"
başlıklı 5. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında, "Ağırlaştırıcı Unsurlar" başlıklı 6.
maddesinde ve "Hafifletici Unsurlar" başlıklı 7. maddesinde üst hukuk normlarına ve
dayanağı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.” şeklinde ifadelere yer verilerek,
Ceza Yönetmeliği ile belirlenen hafifletici ve ağırlaştırıcı unsurların Kanun hükümlerine
aykırı olmadığı görüşü benimsenmiştir.
(19) Dolayısıyla 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasıyla teşebbüslerin gayri
safi gelirlerinin %10’una kadar para cezası uygulanabileceği belirtilmekte, bu
doğrultuda söz konusu oranı aşmamak kaydıyla Ceza Yönetmeliği ile gerek alt sınırın
gerekse ağırlaştırıcı ve hafifletici unsurların belirlemesinin kanunilik ilkesine aykırı
olmadığı görülmektedir. Bu kapsamda TURKCELL’in söz konusu hususa ilişkin
itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
(20) Teşebbüsün idari para cezasına ilişkin diğer itirazı; ihlale konu yeniden satış fiyatı
uygulamalarının zorunlu tutulduğuna ilişkin baskı/yaptırım veya sapmaların
cezalandırılmasına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı hususunun hafifletici sebep
olarak göz önünde bulundurularak ceza takdirinde dikkate alınması gerektiğine
ilişkindir. Yeniden satış fiyatının tespiti şeklindeki eylemler 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendini ihlal etmekte ve doğrudan marka içi rekabeti
kısıtlamaktadır. Fiyat rekabetinin piyasalarda etkinliği ve dolayısıyla iktisadi refahın
artırılmasını sağlayan temel unsur olduğu göz önüne alındığında, fiyat rekabetinin
ortadan kalkmasının tüketici refahını olumsuz etkileyeceği değerlendirilmektedir. Söz
konusu eylemin genellikle amaç bakımından rekabeti kısıtladığı kabul edilmektedir ve
19-39/610-263

7/9

Kurulun son zamanlardaki kararları da bu doğrultuda şekillenmiştir2. Kaldı ki, Danıştay
13. Dairesinin 16.10.2017 tarihli ve E: 2011/4560, K: 2017/2573 sayılı iptal kararında,
yalnızca TURKCELL’in dijital ve fiziksel kontörlerin yeniden satış fiyatını belirlediğine
ilişkin belgelere değinilmiş, etki bazlı bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Bu
kapsamda söz konusu ihlalin pazardaki uygulanma şekli Ceza Yönetmeliği’nin 7.
maddesi kapsamında hafifletici bir unsur olarak değerlendirilmemiştir.
(21) TURKCELL’in bir diğer iddiası ise cezanın belirlenmesinde 2005 yılının sonunda
oluşan gayri safi yıllık gelirin esas alınması gerektiğine ilişkindir. 4054 sayılı Kanun’un
16. maddesinde, 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
değişiklikle, esastan verilecek para cezalarında “nihai karardan bir önceki mali
yılsonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en
yakın mali yılsonunda oluşan” gayri safi gelirin esas alınması öngörülmüştür. Kurulun
10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı kararında, Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal
edilen Kurul kararına esas 2010 tarihli gayri safi gelir ile dosyanın yeniden
değerlendirilmesi sonrasında 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca esas alınması gereken 2017 tarihli gayri safi gelir karşılaştırılarak idari para
cezasının tespitinde lehe olan 2010 yılına ait gayri safi gelir baz alınmıştır.
(22) 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı kararda TURKCELL’in yeniden satış fiyatının
belirlenmesi niteliğindeki eylemlerinin 2006 yılında başladığı ve 2008 yılına kadar
sürdüğü tespit edilmiştir. Kabahatlar Kanunu'nun 5. maddesinin ikinci fıkrasında
“Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır.”
hükmüne yer verildiği görülmektedir. Kabahatler Kanunu’nun 15/2. maddesinde ise
“Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye
kadar fiil tek sayılmalıdır” düzenlemesi bulunmaktadır. Ankara 12. İdare Mahkemesinin
E: 2018/1145, K: 2019/475 sayılı ve 07.03.2019 tarihli kararında söz konusu
düzenlemeye ilişkin “ceza hukukunda yer verilen "mütemadi suç" değerlendirmesinin
idari para cezaları için de uygulanabilir olduğunun kabulü gerekmektedir.”
değerlendirmesine yer verilmiştir.
(23) Bu doğrultuda dosya konusuna bakıldığında ihlal konusunu oluşturan davranışın 2006-
2008 yılları arasını kapsayan tek bir yeniden satış fiyatının belirlenmesi eylemi olduğu
görülmektedir. Teşebbüsün ihlal konusu eylemine dayanak yapılan belgelerden bir
tanesi 27.06.2008 tarihlidir. Söz konusu tarihte ise 4054 sayılı Kanun’un 16.
maddesinin son hali yürürlükte bulunmaktadır. İlaveten TURKCELL’in yeniden satış
fiyatının belirlenmesi eylemiyle benzer dönemi kapsayan (2007-2009) fiili münhasırlığa
ilişkin eylemlerini içeren 06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı Kurul kararı
Danıştay 13. Dairesinin 16.10.2017 tarihli ve E: 2011/4540, K: 2017/2572 sayılı
kararında incelenmiş ve hukuka aykırılık tespiti yapılmamıştır. Anılan hususlar
doğrultusunda teşebbüsün 2005 yılı cirosunun esas alınmasına yönelik itirazlarının
yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
(24) TURKCELL’in idari para cezasına ilişkin bir başka itirazı ise Danıştay tarafından
kısmen iptal edilen 06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı Kurul kararında esas
alınan tekerrrür ve sürenin mevcut dosya kapsamında da ağırlaştrıcı sebep olarak
dikkate alınmasıdır. Hem iptal edilen 2011 tarihli Kurul kararında hem de Danıştay’ın
iptal kararı üzerine verilen 2019 tarihli Kurul kararında aynı sebeple tekerrür uygulanıp
idari para cezası hesaplandığı belirtilmekte ve uygulama ile ilgili hukuki belirsizlikler de
göz önünde bulundurularak tekerrürün uygulanmaması gerektiği iddia edilmektedir.

2 Kurulun 22.11.2018 tarih ve 18-44/703-345 sayılı, 23.06.2011 tarih ve 11-39/838-262 sayılı,
07.11.2016 tarih ve 16-37/628-279 sayılı, 19.09.2018 tarih ve 18-33/556-274 sayılı kararları.

19-39/610-263

8/9

(25) Tekerrüre esas alınan 29.12.2005 tarih ve 05-88/1221-353 sayılı Kurul kararında
TURKCELL’in münhasırlık ve ayrımcılık uygulamak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesini ve yeniden satış fıyatının belirlenmesine yönelik davranışlarıyla 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği tespit edilerek iki ayrı idari para cezası uygulanmıştır.
06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı Kurul kararında ise, 2005 tarihli karara atıfta
bulunularak TURKCELL’in ihlalinin tekrar niteliğinde olduğu ve bu sebeple cezanın
yarısı oranında artırılmasına karar verilmiştir.
(26) Kurulun bahse konu 06.06.2011 tarihli ve 11-34/742-230 sayılı kararı Danıştay 13.
Dairesinin 16.10.2017 tarihli ve E: 2011/4560, K: 2017/2573 sayılı kararı ile kısmen
iptal edilmiş ve iptal edilen kısma ilişkin verilen 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı
Kurul kararında da uygulanan idari para cezası, eylemlerinin tekrarından dolayı yarısı
oranında artırılmıştır. Tekerrüre ilişkin ceza artışının 2011 tarihli kararda hâlihazırda
uygulanmış olması sebebiyle, 2019 tarihli kararda yeniden göz önüne alınmasına
gerek görülmemiştir. Bu bağlamda Kurulun 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı
kararının 3 numaralı bölümünün değiştirilmesine karar verilmiştir.
























19-39/610-263

9/9

H. SONUÇ
(27) 07.11.2019 tarihinde yapılan ilk oylama ve 12.11.2019 tarihinde yapılan ikinci oylama
sonucunda;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesi çerçevesinde Rekabet
Kurulunun 10.01.2019 tarihli ve 19-03/23-10 sayılı kararının 3 numaralı bölümünün;
“4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve “Rekabeti Sınırlayıcı
Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca ve
lehe olan ciro dikkate alınarak 2010 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından
belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren, %0,75 oranında olmak üzere,
- Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’ye 61.294.895,54 TL.
idari para cezası verilmesine”
şeklinde değiştirilmesine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara
İdare Mahkemelerinde yargı yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir.


Full & Egal Universal Law Academy