Rekabet Kurumu - Karar Sayı 15-28/336-108
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 15-28/336-108
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Rekabet Kurulu’nun 12.02.2015 tarih ve 15-07/96-M sayılı kararı uyarınca yürütülen önaraştırma kapsamında Türk Eczacıları Birliği merkezinde gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında Raportörlere sözlü bilgi verilmesinin reddedilmesi ve talep edilen bilgi ve belgenin belirlenen süre içinde verilmemesi eylemleri karşısında 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (c) bendi uyarınca idari para cezası verilmesi
Karar Tarihi: 07.07.2015

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

REKABET KURULU KARARI

Dosya Sayısı : 2015-3-14
Karar Sayısı : 15-28/336-108
Karar Tarihi : 07.07.2015

A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER

Başkan : Prof. Dr. Ömer TORLAK
Üyeler : Arslan NARİN, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN,
Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr. Tahir SARAÇ, Kenan TÜRK

B. RAPORTÖRLER: Pelin ERDOĞAN, Name AKÇA

C. İLGİLİ TARAF : Türk Eczacıları Birliği
Willy Brandt Sok. No: 9 Çankaya/Ankara

(1) D. DOSYA KONUSU: Rekabet Kurulu’nun 12.02.2015 tarih ve 15-07/96-M sayılı kararı
uyarınca yürütülen önaraştırma kapsamında Türk Eczacıları Birliği merkezinde
gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında Raportörlere sözlü bilgi verilmesinin
reddedilmesi ve talep edilen bilgi ve belgenin belirlenen süre içinde verilmemesi
eylemleri karşısında 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (c) bendi uyarınca idari para
cezası verilmesi.
(2) E. DOSYA EVRELERİ: Raportörler tarafından hazırlanan 31.03.2015 tarih ve 2015-3-14/BN
sayılı Bilgi Notu görüşülerek karara bağlanmıştır.
(3) F. RAPORTÖRLERİN GÖRÜŞÜ: İlgili Bilgi Notu’nda özetle; teşebbüs birliği niteliğinde olan
Türk Eczacıları Birliğine (TEB) 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (4054
sayılı Kanun) 16. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca idari para cezası verilmesi
gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı ifade edilmiştir.
G. İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
(4) Dosya mevcudu bilgilere göre, 12.02.2015 tarih ve 15-07/96-M sayılı Kurul kararı uyarınca
TEB hakkında yürütülen önaraştırmayı yapmak üzere görevlendirilen Raportörler tarafından
09.03.2015 tarihinde yerinde inceleme için TEB’in merkezine gidilerek, yetki belgeleri ile
Rekabet Kurumu kimlik kartları ibraz edilmiştir. 4054 sayılı Kanun’un 14. ve 15. maddelerinin
Raportörlere verdiği yetkiler, aynı Kanun’un 16. ve 17. maddelerinde düzenlenen para
cezaları ve 2010/3 sayılı Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların
Korunmasına İlişkin Tebliğ’in 13. maddesi hakkında TEB yetkililerinin bilgi edinmesinin
sağlanması ve ilgililerin isterlerse tüm yerinde inceleme sürecine refakat edebileceklerinin
belirtilmesinin ardından TEB Genel Sekreteri (…..) ile TEB vekilleri (…..TİCARİ SIR….)
eşliğinde görüşmeye geçilmiştir.

(5) Dosya içeriğinde yer alan Tutanak’tan; Raportörler tarafından 4054 sayılı Kanun’un 15.
maddesi uyarınca Genel Sekreter’den sözlü açıklama istenmesine karşın Genel Sekreter’in;
Danıştay 13. Dairesinin 15.01.2008 tarih ve 2006/3398 E., 2008/716 K. sayılı kararını
gerekçe göstererek sorulara sözlü olarak yanıt vermekten kaçındığı ve soruların yazılı olarak
15-28/336-108
2 / 9

istenmesi halinde Merkez Heyeti gündemine alınıp gereken cevapların yazılı verileceğinin
belirtildiği anlaşılmıştır.

(6) Ayrıca, mevcut Bilgi Notu’nu hazırlamak üzere 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci
fıkrası uyarınca TEB’in karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından
saptanacak olan yıllık gayri safi gelirinin Kurul’a sunulabilmesi için 23.03.2015 tarih ve 3201
sayılı yazı ile TEB’den 2013 ve 2014 yıllarına ait gayri safi gelirlerini gösterir belgelere ihtiyaç
duyulduğu belirtilmiş, 4054 sayılı Kanun’un 16. ve 17. maddeleri düzenlemelerine açıkça yer
verilerek anılan bilgi ve belgelerin 26.03.2015 tarihi mesai sonuna kadar Kurum adresine
gönderilmesi talep edilmiştir. 23.03.2015 tarih ve 3201 sayılı yazının TEB tarafından
24.03.2015 tarihinde tebellüğ edildiği dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Talep edilen bilgi ve
belgeler, Kurum kayıtlarına 30.03.2015 tarih ve 1672 sayılı yazı ile intikal etmiştir.

G.1. Değerlendirme

(7) 4054 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile; Kurul’un 4054 sayılı Kanun’un kendisine verdiği
görevleri yerine getirirken gerekli gördüğü hallerde teşebbüs ve teşebbüs birliklerinde
incelemelerde bulunabileceği, bu amaçla diğer incelemelerin yanında “belirli konularda yazılı
ve sözlü açıklama” isteyebileceği ve incelemenin Kurul emrinde çalışan uzmanlar tarafından
yapılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, rekabet uzmanları eliyle yapılacak yerinde
incelemelerde, uzmanların teşebbüs veya teşebbüs birliklerinden sözlü veya yazılı bilgi
isteme yetkisinin bulunduğu açıktır.

(8) 09.03.2015 tarihinde gerçekleştirilen yerinde inceleme öncesinde, yerinde incelemenin
konusu ve amacı ve 4054 sayılı Kanun’un idari para cezalarının öngörüldüğü 16 ve 17.
madde hükümlerinin belirtildiği yetki belgeleri ile Kurum kimlik kartlarının TEB yetkililerine
ibraz edildiği hususu, Raportörlerin ve Genel Sekreter’in de imzaladığı Tutanak ile tespit
edilmiştir.

(9) Somut olayda, görevli Raportörlerce teşebbüs ve teşebbüs birliklerinden 4054 sayılı
Kanun’un 14. maddesine göre veya 15. maddesine göre ise yerinde incelemeler sırasında
sözlü olarak bilgi istenebileceği düzenlemeleri kapsamında, 4054 sayılı Kanun’un 15.
maddesinde verilen yetki kullanılarak, Genel Sekreter’den sözlü bilgi istenmiştir. Bu talebin
Genel Sekreter tarafından yukarıda bahsi geçen Danıştay 13. Dairesinin kararı gerekçe
gösterilerek reddedilip, Kurum Raportörlerince sorulan sorunun yazılı şekilde
yanıtlanabileceğinin belirtilmesi; 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinde düzenlenen “Kanun’un 14 ve 15. maddelerinin uygulanmasında… bilgi veya
belgenin… hiç verilmemesi” eylemine uygunluk göstermekte ve fıkranın devamında
öngörüldüğü üzere eylemi gerçekleştiren teşebbüs birliğinin karardan bir önceki mali yıl
sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirinin binde biri
oranında idari para cezası verilmesini gerektirmektedir. Ancak belirlenecek bu ceza, 2015/1
sayılı 4054 sayılı Kanun’un 16 ncı Maddesinin Birinci Fıkrasında Öngörülen İdari Para
Cezası Alt Sınırının 31/12/2015 Tarihine Kadar Geçerli Olmak Üzere Artırılmasına İlişkin
Tebliğ (2015/1 sayılı Tebliğ) uyarınca 16.765 TL’den az olamaz.

(10) Yerinde incelemede Raportörlerce talep edilen bilgi ve belgelerin, hâlihazırda TEB’de
mevcut olan veya mevcut olmadığına yönelik bilgi bulunan somut nitelikte bilgi ve belge
olduğu, dolayısıyla Merkez Heyetinin gündemine alarak yazılı olarak bilgi vermesini
15-28/336-108
3 / 9

gerektirecek ve Genel Sekreter’in TEB’i bağlayacak ve temsil yetkisini aşacak nitelikte
olmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, sözlü talep edilen bilgi ve belgelerin bilahare yazılı şekilde
sunulmuş olması, yerinde inceleme sırasında bilgi vermeme eylemini ortadan
kaldırmamaktadır. Görüşme yapılamadığından Raportörlerin yerinde inceleme öncesinde
hazırladıkları sorulara ilaveten görüşmenin seyrine göre ihtiyaç duyulabilecek bilgi ve
belgelerin de talep edilmesi olanaksız hale gelmiştir. Öte yandan, yerinde incelemeler
sırasında sözlü bilginin ancak o teşebbüs veya teşebbüs birliklerini temsile yetkili kişilerden
istenebileceği yönünde bir yaklaşımla, yerinde incelemenin aksamadan yürüyebilmesi için
ihtiyaç duyulan en net, en somut bilgi ve belgenin sadece temsile yetkili kişilerden
istenebilmesi halinde etkin bir inceleme yapılamayacaktır. Kaldı ki, Merkez Heyetinin
üyelerinin farklı şehirlerde bulunuyor olması durumunda, tüm üyelerin bir araya gelmesini
beklemek günlük işleyişi aksatacaktır ki bu nedenle bir başkan ve bir genel sekreter
atanmasına ihtiyaç duyulmuştur.

(11) Üstelik dosya konusu olayda Genel Sekreter, TEB’i Merkez Heyetinin temsil ettiğini
belirterek, sorulara yönelik yazılı açıklamanın da on beş günde bir toplanan Merkez Heyetinin
ilk toplantısında gündeme alınarak bilahare Kuruma gönderileceğini Kurum kayıtlarına
09.03.2015 tarih ve 1262 sayı ile giren yazısında ifade etmiştir. İlgili yazıda, Merkez Heyetinin
ne zaman toplanacağı yönünde herhangi bir bilgi verilmediğinden, 4054 sayılı Kanun’un 40.
maddesi uyarınca görevlendirilen Raportörlerin yerinde incelemeler, bilgi ve belge istemi ile
değerlendirmeler dâhil olmak üzere görevlendirilmelerinden itibaren 30 gün içerisinde
önaraştırma raporunu yazılı olarak Kurul’a bildirmesi düzenlemesi karşısında, Kurumun
işleyişi bakımından 4054 sayılı Kanun’da öngörülen sürelerin yanı sıra yerinde incelemelerin
de etkin bir biçimde yürütülmesine riayet edilmesi son derece önem taşımaktadır. Nitekim
4054 sayılı Kanun’un 16. ve 17. maddelerinde, 14. ve 15. maddelerin uygulanmasına yönelik
yaptırımlar öngörülmüştür.

(12) Genel Sekreter tarafından gerekçe gösterilen Danıştay 13. Dairesinin ilgili kararına ilişkin
olarak ise, dava konusu edilen olayda TEB Genel Sekreteri ile yapılan görüşmede
Raportörlerce yöneltilen “eczanelerin kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlarla
yapacakları sözleşmelerde ıskonto oranını serbestçe belirleyip belirleyemeyecekleri”
sorusuna cevaben Genel Sekreter’in kendisinin TEB’i temsile yetkili olmadığı ve konunun
Merkez Heyeti tarafından değerlendirilip cevaplanabileceği gerekçesiyle sözlü bilgi
vermekten kaçınabileceğinin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. Oysa somut olayda
Raportörlerce istenen bilgi ve belgeler; SGK ile imzalanmış protokoller, yurt dışından ilaç
temini sürecinin nasıl işlediği, ilaç üreticileriyle varsa imzalanmış sözleşmeler gibi yalnızca
Merkez Heyeti tarafından sunulmasını gerektirmeyecek biçimde somut belgelerdir. Bu
itibarla, Genel Sekreter’in ilgili Danıştay kararını gerekçe göstererek bilgi ve belge vermekten
imtina etmesi 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde
düzenlenen eylemin vuku bulduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

(13) Ayrıca Tutanak’la yazılı olarak cevabı istenen hususların Kurum kayıtlarına 20.03.2015 tarih
ve 1514 sayı ile girmesi de, 4054 sayılı Kanun’un 15. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirlenen yetki ile usulüne uygun istenen bilginin yerinde inceleme sırasında
verilmediği, dolayısıyla bunun 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendine göre para cezasını gerektirdiği gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

15-28/336-108
4 / 9

(14) Talep edilen bilgi ve belgelerin belirlenen süre içinde verilmemesi eylemine ilişkin olarak ise;
ilgili belgelerin TEB’in 2013 ve 2014 yıllarına ait gayri safi gelirlerini gösterir hâlihazırda
mevcut belgeler olması nedeniyle önaraştırma süresinin etkin kullanımı açısından TEB’e dört
günlük süre verilmiştir. Yeterli süre tanınmış olmasına karşın istenen belgeler Kurum
kayıtlarına 30.03.2015 tarihinde intikal etmiş olduğundan; belirlenen süre içinde bilgi ve
belge vermeme eyleminin gerçekleştiği, bu nedenle 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında idari para cezası verilmesi gerektiği kanaatine
varılmıştır.

(15) Bu noktada, her iki eylemin birbirinden farklı eylemler olduğu anlaşıldığından, ayrı ayrı idari
para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Zira birinci ihlal, yerinde inceleme sırasında
sözlü açıklama olarak bilgi verilmemesi; ikinci ihlal ise, yerinde incelemeden bağımsız olarak
daha sonra talep edilen bilgi ve belgelerin belirlenen süre içinde verilmemesi şeklinde olup,
her iki olayda talep edilen bilgi ve belgeler de birbirinden farklılık arz etmektedir.

(16) Yukarıda yer verilen değerlendirmeler ışığında;
- TEB Genel Sekreteri’nin TEB’i temsile yetkisi olmadığı gerekçesiyle raportörlerce yerinde
inceleme sırasında talep edilen sözlü açıklamaları vermekten kaçınarak, sorulara yazılı yanıt
verilebileceğini belirtmesinin, 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinde düzenlenen “Kanun’un 14 ve 15. maddelerinin uygulanmasında… bilgi veya
belgenin… hiç verilmemesi” eylemine uygunluk gösterdiği,
- 23.03.2015 tarih ve 3201 sayı ile TEB’den 2013 ve 2014 yıllarına ait gayri safi gelirlerini
gösterir belgelerin 26.03.2015 tarihi mesai saati sonuna kadar talep edilmesine karşın ilgili
belgelerin Kurum kayıtlarına 30.03.2015 tarihinde 1672 sayı ile intikal etmesinin, 4054 sayılı
Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen “Kanun’un 14 ve 15.
maddelerinin uygulanmasında… bilgi veya belgenin… belirlenen süre içinde verilmemesi”
eylemine uygunluk gösterdiği,
- bu itibarla yukarıda yer verilen eylemler için ayrı ayrı olmak üzere; 4054 sayılı Kanun’un
16. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen teşebbüs birliği niteliğinde olan TEB’e karardan
bir önceki mali yılsonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi
gelirlerinin binde biri oranında idari para cezası verilmesi gerektiği,
- TEB’in 01.01.2014-31.12.2014 dönemi gelir tablosuna göre gayri safi geliri 6.465.155,88
TL olarak gerçekleşmiş olup; 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasına göre
belirlenecek cezanın, 2015/1 sayılı Tebliğ uyarınca 16.765 TL’den az olamayacağından
hareketle, TEB’e her bir eylem için ayrı ayrı olmak üzere 16.765’er TL idari para cezası
verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

H. SONUÇ
(17) Düzenlenen rapora ve incelenen dosya kapsamına göre; Türk Eczacıları Birliği’nin
Türkiye’de ruhsatlı olmayan, yeterli miktarda üretilemeyen ya da ithalatı yapılamayan
ilaçların yurtdışından temin edilmesi alanındaki uygulamaları ile hakim durumunu kötüye
kullandığı iddiasına yönelik olarak yürütülen önaraştırmada,
1- Raportörlerce 09.03.2015 tarihinde yapılan yerinde inceleme sırasında talep edilen
sözlü açıklamaların TEB Genel Sekreteri’nce Birliği temsile yetkisi olmadığı
gerekçesiyle verilmekten kaçınılması suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesi (c)
15-28/336-108
5 / 9

bendi çerçevesinde eylemde bulunulduğuna; bu nedenle Türk Eczacıları Birliği’ne
anılan Kanun maddesi uyarınca 2014 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından
belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin binde biri oranında olmak üzere idari para cezası
verilmesi gerekmekle birlikte, 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (c) bendi uyarınca
verilecek idari para cezası 2015/1 sayılı “4054 sayılı Kanun’un 16. Maddesinin Birinci
Fıkrasında Öngörülen İdari Para Cezası Alt Sınırının 31.12.2015 Tarihine Kadar
Geçerli Olmak Üzere Artırılmasına İlişkin Tebliğ” uyarınca öngörülen 16.765 TL.’den az
olamayacağından Türk Eczacıları Birliği’ne 16.765 TL. idari para cezası verilmesine
OYÇOKLUĞU ile,
2- 23.03.2015 tarih ve 3201 sayılı yazı ile istenilen belgelerin belirlenen süre içinde
verilmemesi suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesi (c) bendi çerçevesinde
eylemde bulunulduğuna; bu nedenle Türk Eczacıları Birliği’ne anılan Kanun maddesi
uyarınca 2014 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi
gelirlerinin binde biri oranında olmak üzere idari para cezası verilmesi gerekmekle
birlikte, 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin (c) bendi uyarınca verilecek idari para
cezası 2015/1 sayılı “4054 sayılı Kanun’un 16. Maddesinin Birinci Fıkrasında
Öngörülen İdari Para Cezası Alt Sınırının 31.12.2015 Tarihine Kadar Geçerli Olmak
Üzere Artırılmasına İlişkin Tebliğ” uyarınca öngörülen 16.765 TL.’den az
olamayacağından Türk Eczacıları Birliği’ne 16.765 TL. idari para cezası verilmesine
OYBİRLİĞİ ile
karar verilmiştir.

















15-28/336-108
6 / 9

KARŞI OY GEREKÇESİ
(07.07.2015 tarihli ve 15-28/336-108 sayılı Kurul Kararı)

Dosya kapsamında Kurul tarafından, yerinde inceleme esnasında istenilen bilgilerin
verilmemesi ve istenilen bilgilerin zamanında verilmemesi şeklindeki iki farklı eylem
nedeniyle TEB’e iki farklı idari para cezası verilmiş bulunmaktadır.
İstenilen belgelerin zamanında verilmemesi nedeniyle uygulanan idari para cezası kararına
katılmakla birlikte, yerinde inceleme esnasında istenilen bilgilerin verilmemesi eylemi
nedeniyle uygulanan idari para cezası kararına katılmamız aşağıdaki gerekçeyle mümkün
olmamıştır.
Olayda, TEB genel merkezinde gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında raportörlerce
genel sekretere yöneltilen sorulara genel sekreter tarafından Danıştay 13. Dairesinin
15,01,2008 tarih ve 2006/3398 E, 2008/716 sayılı kararı dayanak gösterilerek TEB’i temsil
etme yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla sorulara sözlü olarak yanıt veremeyeceği, soruların
yazılı olarak istenmesi halinde birliği temsile yetkili organ olan Merkez Heyetince
cevaplandırılacağı belirtilmiştir.
Genel sekreter tarafından dayanak gösterilen Danıştay 13. Dairesinin zikredilen kararına
konu olan olayda da yerinde inceleme esnasında genel sekreterden bilgi istenmiş, yine genel
sekreterce temsil yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle bilgi verilmemiş bunun üzerine Kurulca
yerinde incelemenin engellenmesi nedeniyle ilgili teşebbüs birliğine idari para cezası
uygulanmıştır. İlgili Kurul kararının iptali talebiyle açılan davada Danıştay 13. Dairesi
tarafından Kurul kararı hukuka uygun bulunmuş, ancak 13. Dairenin kararının temyiz
edilmesi üzerine Danıştay İDDK tarafından bu karar bozulmuştur. İDDK kararında “…” açıkça
belirtilmiştir. Bu gerekçe doğrultusunda Danıştay 13. Daire tarafından yeniden karar alınmış
ve yerinde inceleme nedeniyle TEB’e ceza verilmesi hukuka aykırı bulunarak ilgili Kurul
kararı iptal edilmiştir. Gerek TEB gerekse bu birliğe bağlı çeşitli eczacılar odalarına
uygulanan aynı nitelikteki idari para cezasına ilişkin pek çok dosya da [Örneğin, Danıştay
13. Dairesinin E. 2006/3396-97-98-99-3401- 3402 sayılı kararları] yerinde incelemenin
engellenmesi nedeniyle verilen para cezaları ya doğrudan ilgili daire ya da İDDK’nın bozma
kararı üzerine iptal edilmiş bulunmaktadır. Hatta bu dosyalarda Kurul kararı 13. Daire
tarafından önce hukuka uygun bulunmuş, ancak İDDK tarafından 13. Dairenin kararı
bozulmuş, bunun üzerine 13. Daire tarafından ilgili Kurul kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Dolayısıyla gelinen süreç sonunda, temsil yetkisi bulunmayan genel sekreterin bilgi
vermemesi nedeniyle teşebbüs birliğine ceza verilemeyeceği, maddi ve şekli kesin hüküm
haline gelmiş bulunmaktadır.
Hukukun üstünlüğü, yargı kararlarının bağlayıcılığı, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkeleri, hukuk
devletinin temel ilkelerinden bazılarıdır. Bireyler davranışlarını düzenlerken yürürlükteki
mevzuata ve bunun somut uygulaması olan yargı kararlarına bakarak davranışlarını
şekillendirirler. Burada belirtilen ilkelere uygun davrandıkları sürece, herhangi bir
olumsuzlukla karşılaşmayacakları yönünde haklı bir beklentiye sahip olurlar, kısaca
kendilerini güvende hissederler.
15-28/336-108
7 / 9

Somut olayda, genel sekreter tarafından yukarıda zikredilen davalara konu olmuş ve hukuka
uygun olduğu yüksek yargı tarafından kabul edilmiş bulunan bir davranış biçimi, aynı şekilde
tekrarlanmış bulunmaktadır. Buna rağmen ilgili kurul kararında, olayda sorulan sorular
üzerinde odaklanılarak farklı yorumlar geliştirilmiş ve sorulan soruya göre genel sekreterin
bilgi verip vermemesi üzerinde durulmuştur. Kurul çoğunluğuna göre genel sekreterden talep
edilen hususlar, SGK ile imzalanmış protokoller, yurt dışından ilaç temini sürecinin işleyişi
ve ilaç üreticileriyle imzalanmış sözleşmeler gibi somut belgelerdir. Yukarıda zikredilen yargı
kararlarına konu olan olaylardaki maddi gerçek, genel sekreterin birliği temsil yetkisine sahip
olmadığı ve yetkili organın karar ve iradesi oluşmadığı sürece, birliğe atfedilebilecek
herhangi bir davranış veya irade beyanında bulunamayacağıdır. Yerinde inceleme
tutanağında yer verilen soruların tamamı Birliğin görev ve yetki alanıyla ilgili olup, verilen
cevapların Birliğe atfedileceği ve Birlik bakımından hukuki sonuçlar doğuracağı açıktır.
Ayrıca maksat bilgiye erişmekse, bunu başkaca kaynaklardan da temin etmek mümkün
bulunmaktadır. Örneğin, SGK ile yapılan protokolün TEB’den temin edilememesi halinde
bunun SGK’dan herhangi bir zorlukla karşılaşılmadan temin edilmesi mümkün
bulunmaktadır. Dolayısıyla başkaca kaynaklardan elde edilebilecek bilgilerin TEB tarafından
saklanması veya gizlenmesi, bir başka deyişle incelemeyi engelleme amacı taşıması
mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, genel sekreter sorulara kendisinin cevap veremeyeceğini, ancak yetkili
organlarının cevap verebileceğini, ilgili soruların cevaplarının birliği temsile yetkili organ
tarafından ilk toplantıda cevaplandırılarak Kuruma gönderileceği belirtmiştir. Birliğe temsile
yetkili olanlar, Birliğin kuruluş kanununda düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu yönüyle temsil
yetkisine sahip olmayan genel sekterin bu sorulara cevap vermemesi Birlik hakkındaki
Kanunun uygulanması niteliğindedir. Kaldı ki daha önceki yargı kararları nedeniyle genel
sekreterin bu yönde haklı bir beklentisi de bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kesinleşmiş ve emsal niteliğine sahip yargı kararına dayanılarak
gerçekleştirilen eyleme idari para cezası verilmesini hukuki belirlilik ve güvenlik ilkeleri ile
yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkesine aykırı olduğu kanaatindeyim.




Doç. Dr. Tahir SARAÇ
Kurul Üyesi





15-28/336-108
8 / 9

Rekabet Kurulu’nun 07.07.2015 Tarih ve 15-28/336-108 Sayılı Kararına
KARŞI OY

Raportörlerce yapılan yerinde inceleme sırasında, talep edilen sözlü açıklamaların,
TEB Genel Sekreterliği’nce verilmekten kaçınılması eylemi, yasada suç teşkil
etmediğinden; idari yaptırım uygulanması yönündeki çoğunluğun kararına katılmıyorum.

Şöyle ki;
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 27. maddesinin (a) bendinde,
bu Kanun'da yasaklanan faaliyetler ve hukuki işlemler hakkında, başvuru üzerine veya
resen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun'da düzenlenen hükümlerin
ihlal edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlallere son verilmesi için gerekli tedbirler alıp
bundan sorumlu olanlara idari para cezalan uygulamak Rekabet Kurulu'nun görevleri
arasında sayılmış, anılan Kanun'un " Yerinde inceleme " başlıklı 15. maddesinde, Kurul'un
bu Kanun'un kendisine verdiği görevleri yerine getirirken, gerekli gördüğü hallerde
teşebbüs ve teşebbüs birliklerinde incelemelerde bulunabileceği, bu amaçla teşebbüsler
veya teşebbüs birliklerinden belirli konularda yazılı veya sözlü açıklama isteyebileceği,
ilgililerin istenen bilgi, belge, defter ve sair vasıtalarım suretlerini vermekle yükümlü
oldukları öngörülmüştür. Aynı Kanun'un "Para Cezaları " başlıklı 16. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde, Kurul karan ile bilgi isteme veya yerinde inceleme hallerinde hiç
bilgi verilmemesi, eksik, yanlış veya yanıltıcı bilgi verilmesi halinde teşebbüs niteliğindeki
gerçek ve tüzel kişiler ile teşebbüs birlikleri ve/ veya bu birliklerin üyelerine para cezası
verileceği, hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca, Rekabet Kurulu, istenen bilgilerin
hiç verilmemesi, eksik, yanlış veya yanıltıcı olarak verilmesi hallerinde teşebbüs veya
teşebbüs birliklerine para cezası verebilecektir.

Öte yandan, 6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği Kanunu'nun 34. maddesinde Merkez
Heyetinin Birliği dahilinde ve hariçte temsil edeceği kuralı yer almış, Türk Eczacılar Birliği
Teşkilat, çalışma usul ve esasları ile Birlik organ ve görevlerinin yetki, görev ve
sorumluluklarını belirlemek amacıyla hazırlanan ve 02.10.1995 tarih ve 22422 sayılı Resmi
Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Eczacılar Birliği Yönetmeliği’nin 43.
maddesinde Merkez Heyeti başkanının, Birliğin genel başkanı olduğu ve dolayısıyla Birliği
kişiliğinde ve imzası ile her hususta temsil ve ilzam edeceği, 45. maddesinde de Birlik
genel sekreterinin görevleri sayılırken Merkez Heyetine gelen yazılan cevaplandırma ve
Merkez Heyetinin vereceği yetki sınırı içinde kalmak koşuluyla gerekli belge ve yazılan
imzalamanın Genel Sekreterin görevleri ve yetkileri içerisinde olduğu belirtilmiştir. Bu
kurallardan Türk Eczacılar Birliği genel başkanının Merkez Heyeti başkanı olduğu, genel
başkanın Birliği her hususta temsil edeceği, Birlik genel sekreterinin ise temsil yetkisinin
bulunmadığı, ancak Merkez Heyetine gelen yazıları cevaplayabileceği ve Merkez Heyetinin
vereceği yetki sınırı içinde kalmak koşuluyla gerekli belge ve yazıları imzalayabileceği
anlaşılmaktadır.

Türk Eczacılar Birliği’ne ilişkin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca genel
sekreterin yetkilerinin sınırlı olması ve kendisinden sözlü olarak istenilen bilgileri verme
yetkisi bulunmaması karşısında; Birlik nezdinde yapılan yerinde incelemede genel
sekreterin sözlü bilgi vermediği gerekçesiyle benzer olayda ki Danıştay 13. Dairesi’nin
15-28/336-108
9 / 9

2006/3398 Esas 2008/716 karar 15.01.2008 tarihli içtihadına yanlış anlam yüklenerek,
anılan karara aykırı biçimde idari yaptırım uygulanması yoluna gidilmesi hukuka aykırılık
teşkil ettiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum.




Kenan TÜRK
Kurul Üyesi




Full & Egal Universal Law Academy