Rekabet Kurumu - Karar Sayı 14-46/834-375
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 14-46/834-375
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Futbol müsabakalarında Passolig adı altında gerçekleştirilen e-kart ve e-bilet uygulaması ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’nin TFF ile yaptığı sözleşmeler ile münhasır hizmet sağlayıcı konumuna getirildiği, elde ettiği söz konusu konumunu bağlama ve ayrımcılık gibi uygulamalarla kötüye kullanıldığı iddiası
Karar Tarihi: 26.11.2014




Rekabet Kurumu Başkanlığından,
REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2014-5-48 (Önaraştırma)
Karar Sayısı : 14-46/834-375
Karar Tarihi : 26.11.2014
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI
Üyeler : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR,
Fevzi ÖZKAN, Doç. Dr. Tahir SARAÇ

B. RAPORTÖRLER : M. Nazlı ÖNAL, Zeynep ŞENGÖREN ÖZCAN,
Can SARIÇİÇEK, Cihan BİLAÇLI
C. BAŞVURUDA
BULUNAN : - Şaban Uğur PEMBECİOĞLU
Caddebostan Mah. Papatyalı Sok. 13/2 D:28 34728
Kadıköy / İstanbul
- Fatih ATLAY
Armağanevler Mah. 23 Nisan Caddesi Garden Life Sitesi
Mimoza Apt. Kat:6/19 Ümraniye / İstanbul

D. HAKKINDA İNCELEME
YAPILAN : -Türkiye Futbol Federasyonu
İstinye Mah. Darüşşafaka Cad. No:45 Kat:2 İstinye / İstanbul
- Aktif Yatırım Bankası A.Ş.
Büyükdere Cad. No:163 Şişli / İstanbul
(1) E. DOSYA KONUSU: Futbol müsabakalarında Passolig adı altında gerçekleştirilen
e-kart ve e-bilet uygulaması ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’nin TFF ile yaptığı
sözleşmeler ile münhasır hizmet sağlayıcı konumuna getirildiği, elde ettiği söz
konusu konumunu bağlama ve ayrımcılık gibi uygulamalarla kötüye kullanıldığı
iddiası.
F. İDDİALARIN ÖZETİ:
(2) Başvurularda özetle;
- Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından düzenlenen ihale ile Türkiye Spor Toto
Süper Ligi ve Türkiye PTT 1. Futbol Ligi’nde oynanan futbol müsabakalarına ilişkin olarak
bilet satışlarına aracılık hizmetleri işinin Aktif Yatırım Bankası A.Ş. (AKTİFBANK)’a
verildiği, böylece ilgili aracılık hizmetleri pazarında hâkim durum yaratıldığı,
- TFF tarafından yapılan bir başka ihale ile “Passolig” uygulamasına ilişkin teknik
altyapının gerçekleştirilmesi işinin ise Netaş Telekomünikasyon – E-Kent Teknoloji ve
Ödeme Sistemleri Konsorsiyumu’na verildiği, ilgili Konsorsiyum ile AKTİFBANK’ın Çalık
Holding’in grup şirketleri olduğu ve TFF tarafından gerçekleştirilen söz konusu iki ihalenin
de rekabet şartlarını taşımadığı,
- AKTİFBANK’ın futbol müsabaka biletlerinin satışına aracılık hizmetleri pazarında hâkim
durumda bulunduğu ve bağlama, ayrımcılık gibi uygulamalar yoluyla söz konusu hâkim
durumunu kötüye kullandığı,
14-46/834-375
2/9

- AKTİFBANK’ın futbol müsabaka biletlerinin satışına aracılık hizmetleri pazarında bir yılı
aşan münhasırlık içeren sözleşmeler yaptığı, bu nedenle 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesini ihlal ettiği
hususları ifade edilmiş ve söz konusu iddialar hakkında gereğinin yapılması talep
edilmiştir.
(3) G. DOSYA EVRELERİ: Kurum kayıtlarına en son 01.09.2014 tarih ile intikal eden
başvurular üzerine hazırlanan 18.09.2014 tarihli ve 2014-5-48/İİ sayılı İlk İnceleme
Raporu 24.09.2014 tarihli Kurul toplantısında görüşülerek, 14-35/694-M sayı ile
önaraştırma yapılmasına karar verilmiştir. İlgili karar uyarınca yapılan inceleme üzerine
hazırlanan, 19.11.2014 tarih ve 2014-5-48/ÖA sayılı Önaraştırma Raporu görüşülerek
karara bağlanmıştır.
(4) H. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili raporda;
- Türkiye Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent Teknoloji ve Ödeme
Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. – Netaş Telekomünikasyon A.Ş. Konsorsiyumu (E-KENT –
NETAŞ KONSORSİYUMU) arasında yapılan sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesi kapsamında olduğu,
- Bununla birlikte 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede,
Türkiye Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent–Netaş
Konsorsiyumu arasındaki ilgili sözleşmeler ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ile kulüpler
arasında imzalanan Bilet Satışlarına Aracılık Sözleşmeleri’ne 2016-2017 futbol sezonu
bitimine kadar bireysel muafiyet tanınmasının ve bu sürenin bitiminde tekrar
değerlendirilmelerinin uygun olacağı,
- Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’nin ilgili sözleşmeler çerçevesindeki uygulamalarının 4054
sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal etmediği,
Dolayısıyla, önaraştırma konusuna ilişkin olarak ilgili teşebbüsler hakkında 4054 sayılı
Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığı ifade edilmiştir.
I. İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
(5) Dosya mevcudu bilgiler çerçevesinde, ilgili ürün pazarları “futbol müsabaka biletlerinin
satışında kullanılacak elektronik kart” , “bankacılık hizmetleri pazarı” ve “futbol müsabaka
biletlerinin satışına aracılık hizmetleri pazarı” olarak, ilgili coğrafi pazar ise “Türkiye”
olarak belirlenmiştir.
I.1. TFF’nin Teşebbüs Niteliğine İlişkin Değerlendirme
(6) Dosya mevcudundan anlaşıldığı üzere, TFF, yasanın öngördüğü yükümlülüklerin yerine
getirilmesini teminen, ilgili hakları finansal kaynak karşılığında AKTİFBANK’a
devretmekte, bununla birlikte yeni ve ekonomik değer atfedilen bir pazarın ortaya
çıkmasına neden olmakta ve bunlar karşılığında da belli gelir kalemleri elde etmektedir.
Bu kapsamda, E-Kart uygulamasının kurulumu ve işletilmesine ilişkin olarak AKTİFBANK
ile yapılan sözleşme ve sonrasında gerçekleştirilen uygulama çerçevesinde, TFF’nin bir
ekonomik faaliyet içerisinde bulunduğu ve 4054 sayılı Kanun anlamında teşebbüs
niteliğini haiz olduğu düşünülmüştür.
I.2. Elektronik Bilet Uygulaması Kapsamında TFF Tarafından Yapılan İhaleler
Neticesinde İmzalanan Sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi
Çerçevesinde Değerlendirilmesi
(7) Dosya kapsamında incelenen ve futbol müsabaka biletlerinin elektronik olarak satışı için
kurulan sistem çerçevesinde, TFF tarafından çıkılan ihaleler sonucunda, TFF ile E-Kent
Teknoloji ve Ödeme Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. (E-KENT) ile Netaş Telekomünikasyon
14-46/834-375
3/9

A.Ş. (NETAŞ) arasında “sistem entegratörlüğü” ve TFF ile AKTİFBANK arasında
“finansal kuruluş” sözleşmeleri imzalanmıştır. Söz konusu sözleşmelerin 4054 sayılı
Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür.
(8) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya
dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi
doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu
eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.”
hükmünü haizdir. Dosya mevcudundan, TFF’nin, ilgili uygulamalar kapsamında bir
teşebbüs olarak hareket ettiği ve TFF tarafından, ilgili faaliyetlerin yerine getirilebilmesi
için gerekli altyapının kurulması ve finansal kaynak bulunması ihtiyacının doğduğu,
bunların sağlanması amacıyla ihaleye çıkılarak ihaleleri kazanan taraflar ile münhasır
sözleşmeler imzalandığı, söz konusu sözleşmelerin, elektronik kart satış platformları
pazarında ve bankacılık pazarlarında doğrudan etki edebilecek nitelikte olduğu
anlaşılmıştır.
(9) Dosya mevcudu bilgilerden, “Sistem entegratörlüğü” sözleşmesinin, yasa tarafından
getirilen sistemin uygulamaya konulabilmesi için gereken teknik altyapının kurulmasına
ilişkin bir sözleşme olduğundan, TFF açısından bir hizmet alımı sözleşmesi niteliğinde
olduğu ve bu anlamda 4054 sayılı Kanun kapsamında yer almadığı, bununla birlikte TFF
ile AKTİFBANK arasında yapılan, E-Kart sisteminin kurulum ve işletimini düzenleyen
sözleşmenin ise, gelir getirici nitelikte ekonomik bir faaliyet ve yeni bir pazar oluşturduğu,
ayrıca TFF ile AKTİFBANK arasında yapılan sözleşme ile AKTİFBANK’a 10 yıl boyunca
E-Kart pazarında münhasıran faaliyet gösterme imkânı tanındığı ve bu süre boyunca
başka herhangi bir teşebbüsün pazara girişinin söz konusu olamayacağı, böylece bir
teşebbüs lehine 10 yıl boyunca münhasır bir hak tesis eden bu sözleşmenin 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesi kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
I.3. Bireysel Muafiyet Değerlendirmesi
(10) 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında grup muafiyetinden yararlanamayan anlaşmaların 4054
sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan koşulları sağlamak şartıyla bireysel muafiyetten
yararlanması mümkündür. Kanun’un 5. maddesinde, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu
eylem ve teşebbüs birlikleri kararlarının 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf
tutulabilmesi için 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen iki olumlu iki olumsuz
koşulu birlikte sağlaması gerekmektedir. Aşağıda, bu koşullar kapsamında değerlendirme
yapılmıştır:
a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve
iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması
(11) Dosya mevcudundan,6222 sayılı Kanun ile hedeflenen temel hususun sporda şiddetin ve
düzensizliğin önlenmesi olduğu, bu kapsamda, futbol müsabakalarının bir hizmet olarak
kabulü durumunda, e-kart sisteminin uygulanması, elektronik biletleme yapılması ve
stadyumlarda güvenlik önlemleri kurularak buna ilişkin veri tabanları oluşturulması
suretiyle hizmetlerin daha güvenli sunumunun ve hizmeti sunan teşebbüs konumundaki
futbol kulüplerinin şiddet eylemleri kapsamında uğradıkları zararlardan korunmalarının
mümkün olabileceği, bu durumun kamu yararını sağlayacak bir gelişme olarak ele alındığı
noktada, malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında iyileşme sağladığı
sonucuna varılabileceği, buna ek olarak söz konusu iyileşmeler kapsamında hizmetin
münhasıran tek sağlayıcıdan temin edilmesinin maliyet avantajları yaratacağı ve bunun
da tüketiciye yansıtılabileceği düşünülmüştür.
(12) Futbol müsabaka biletlerinin elektronik sistem üzerinden satılmaya başlamasının, söz
konusu biletlerin satışına ilişkin olarak önceki dönemlerde görülen karaborsacılık gibi
14-46/834-375
4/9

faaliyetlerin önüne geçici nitelikte olduğu ve bunun biletlerin satışında tüketicilerin futbol
kulüpleri tarafından belirlenen nominal değerler üzerinden ürünlere ulaşmasını sağladığı
ve bu durumun da ürünlerin dağıtımı bakımından etkinlik doğuran ekonomik bir gelişme
sağladığı görülmüştür. Ayrıca, hizmetlerin güvenli olarak sunumunu sağlamanın tek bir
veri tabanının oluşturulabilmesine bağlı olduğu ve birden fazla sistem entegratörü
olmasının ek işlem maliyeti yaratacağı ve sistemin işlerliğini engelleyebileceği, bu
nedenle söz konusu sözleşmelerin münhasır olarak düzenlenmesi ile bahsi geçen
ekonomik faydaların doğacağı değerlendirilmiştir.
b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması
(13) Bir önceki başlık altında değerlendirilen ve gerek hizmetlerin güvenli sunumunun
sağlanmasının gerekse futbol müsabaka biletlerinin fiyatlarında yaşanan sanal artışların
önüne geçilerek, tüketicilerin futbol kulüplerince belirlenen değerler üzerinden ürün temin
edebilmelerinin sağlanması ve maliyet avantajlarının yansıtılması hususlarının tüketicinin
ilgili uygulama kapsamında elde ettiği faydalar olarak değerlendirilebileceği
düşünülmüştür.
c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması
(14) Sisteme yapılan yatırımın ne kadar zamanda geri dönüşünün sağlanacağı konusunda
yapılacak tahminlerin şu aşamada doğru bir değerlendirmeye imkân vermeyeceği, ayrıca
pazar henüz yeni oluşmakta olduğundan on yıllık münhasırlık içeren sözleşmenin,
pazardaki etkilerinin ve pazar koşullarının incelenmesinin de bu aşamada mümkün
görünmediği değerlendirilmiştir.
d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan
fazla sınırlanmaması
(15) Etkinlik kazanımlarının daha rekabetçi bir yöntemle elde edilmesinin mümkün olup
olmadığı hususunu ortaya koymak bakımından mevcut aşamada yeterli bilgi ve bulgunun
olmadığı, bu nedenle sistemin belli süre ile uygulanmasının beklenmesi ve bu kapsamda
alınacak sonuçların sonradan değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağı anlaşılmıştır.
I.4. 4054 Sayılı Kanun’un 4. ve 5. Maddeleri Çerçevesinde Genel Değerlendirme
(16) 6222 sayılı Kanun tarafından getirilen E-Kart ve E-Bilet uygulamalarının yeni bir pazar
olarak ortaya çıkan “E-Kart pazarı” ve “futbol biletlerinin satışına aracılık hizmetleri pazarı”
üzerindeki etkilerinin 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği düşünülmüştür.
(17) E-Kart uygulamasına ilişkin olarak yapılan sözleşmelerde AKTİFBANK lehine on yıllık
münhasırlık tanınmasının 4. madde kapsamında olduğu, yapılacak bireysel muafiyet
değerlendirmesinde de on yıllık sürenin tartışılmasının gerekli olduğu, bunun için ise
henüz tam anlamıyla işlemeye başlamamış olan pazar uygulamalarından hareketle bir
sonuca ulaşılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Futbolda özellikle “sezon”
kavramının önem taşıması nedeniyle, pazarın yapısının ve büyüklüğünün ortaya çıkması
ve sistemin rekabet üzerindeki etkilerinin ölçülebilmesi için uygulamanın en azından “üç
futbol sezonu” boyunca gerçekleşmesinin beklenmesinin uygun olacağı, bu sürenin
sonunda konunun değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağı düşünülmüştür.
Uygulamanın çok yeni olması, başlangıcını oluşturan 2014-2015 sezonunda gerektiği
şekilde uygulamaya geçemeyebileceği, bir sonraki sezonun ise tek başına
karşılaştırmaya müsait olmayacağı ve bu nedenle uygulamanın en az üç sezon boyunca
sürdürülmesinin ardından pazar verilerinin daha net şekilde değerlendirilebileceği
anlaşılmıştır.
14-46/834-375
5/9

(18) Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrasında “Muafiyet belirli bir süre için verilebileceği gibi,
muafiyetin verilmesi belirli şartların ve/veya belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine
bağlanabilir. Muafiyet kararları anlaşmanın ya da uyumlu eylemin yapıldığı veya teşebbüs
birliği kararının alındığı yahut bir koşula bağlanmışsa koşulun yerine getirildiği tarihten
itibaren geçerlidir.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda, mevcut haliyle E-Kart
uygulamasının üç futbol sezonu boyunca ilgili pazarlarda muafiyet kapsamında
değerlendirilebileceği, ancak on yıllık sözleşme süresinin pazara etkisinin
değerlendirilebilmesi için, pazarın oluşumunu tamamlamasının beklenmesi ve 2016-2017
sezonunun bitiminde Kurumumuzca yeni bir muafiyet değerlendirmesi yapılması gerektiği
kanaatine ulaşılmıştır.
(19) Dosya mevcudundan anlaşıldığı üzere, yasayla getirilmiş olan E-Kart ve E-Bilet
uygulamalarının etki ettiği bir diğer pazar “futbol biletlerinin satışına aracılık hizmetleri”
pazarıdır. Getirilen sistemde esas olarak, biletlerin satış haklarının ve bundan elde
edilecek gelirlerin eskiden olduğu gibi futbol kulüplerine ait olduğu ifade edilmiştir. Ancak
yeni düzenlemede, bu biletlerin satışlarının E-Kart sistemi üzerinden ve E-Bilet merkezi
sistemi kullanılarak yapılması öngörülmüştür. Merkezi elektronik bilet satışına konu olan
ve Passolig kartları üzerine elektronik olarak yüklenen biletlerin mülkiyeti futbol
kulüplerine ait olup bilet fiyatları da kulüplerce belirlenmektedir. Bu nedenle bilet
satışlarından elde edilen söz konusu gelirler hiçbir kesintiye uğratılmaksızın doğrudan ve
tamamen ilgili futbol kulüplerine aktarılmaktadır. Bu durumda, kural olarak, yasada ifade
edilen zorunlulukları karşılamak ve E-Bilet sistemine dâhil olmak şartıyla, her kulübün
kendi biletini satmasını engelleyecek herhangi bir hususun bulunmadığı, benzer şekilde,
kulüplerin bilet satışına aracılık hizmeti veren herhangi bir firmayla anlaşma yapmalarının
da mümkün olduğu görülmüştür. Ayrıca, yasayla getirilen sistemi kurmanın gerektirdiği
yüksek maliyetler nedeniyle, kulüplerin, bilet satışına aracılık hizmetini de
AKTİFBANK’tan almayı kendi iradeleriyle tercih ettikleri ve bu kapsamda bireysel olarak
AKTİFBANK ile bilet satışlarına ilişkin aracılık sözleşmesi imzaladıkları, bu sözleşmelerin
çoğunlukla beş yıl süre için yapılmış olduğu görülmüştür. Ancak, dosya kapsamındaki
biletleme faaliyeti sadece futbola ilişkin olduğundan rekabetçi endişe doğurması
ihtimalinin düşük olduğu, ayrıca bilet satışlarında bu sezon yaşanan düşüş nedeniyle
AKTİFBANK’ın bu pazardaki gerçek büyüklüğünü şu an itibariyle sağlıklı
değerlendirmenin imkân dahilinde olmadığı görülmüştür.
(20) 6222 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme sonucunda, futbol kulüpleri, yüksek maliyetlere
katlanmamak adına, bilet satışı konusunda AKTİFBANK ile sözleşme yapmayı tercih
etmişlerdir. Ancak bu tercih hiç şüphesiz, AKTİFBANK’ın E-Kart sistemini işletme
konusunda sözleşme ile yetkili kılınmasının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmış olup,
ileride E-Kart sisteminin uygulayıcısının değişmesi durumunda futbol kulüplerinin bilet
satışına aracılık sözleşmesi yapmayı tercih edecekleri teşebbüs de değişebilecektir.
Birbiriyle doğrudan bağlantılı olan bu durum nedeniyle, sistemin bir bütün olarak ele
alınabilmesi açısından, E-Kart uygulamasının ne şekilde yaygınlaşacağına ilişkin
bekleme süresinin bu pazar açısından da geçerli olması gerektiği, değerlendirmenin aynı
sürenin sonunda yapılmasının sağlıklı olacağı düşünülmüştür.
I.5. AKTİFBANK’ın Eylemlerinin 4054 Sayılı Kanun’un 6. Maddesi Çerçevesinde
Değerlendirilmesi
(21) Dosya mevcudundan, elektronik bilet sisteminde; AKTİFBANK’ın, e-bilet alınabilmesi için
gerekli olan kartların basımı ve e-biletlerin oluşturularak söz konusu kartlara yüklenmesi
faaliyetini münhasıran gerçekleştirdiği, ayrıca, TFF ile AKTİFBANK arasında imzalanan
Finansal Kuruluş Sözleşmesi’nin 6.2. maddesi ile TFF’nin, sözleşme konusu ile aynı
konuda başkaca ihale açmayacağını, başkaca finansal kuruluş veya bankalar ile aynı
hususta ticari ilişki içine girmeyeceğini taahhüt ettiği, dolayısıyla, sözleşme süresi
14-46/834-375
6/9

boyunca AKTİFBANK e-bilet kartlarının ve e-biletlerin satışı konusunda tek başına
yetkilendirildiği, bahsi geçen hususlardan hareketle AKTİFBANK’ın müsabaka biletlerinin
satışında kullanılacak elektronik kartlar ve futbol müsabaka biletlerinin satışına aracılık
hizmetleri pazarlarında hâkim durumda olduğu anlaşılmıştır. AKTİFBANK’ın hâkim
durumunu kötüye kullandığına ilişkin iddiaların ise ayrımcılık ve bağlama çerçevesinde
değerlendirilmesi gerekmiştir.
(22) 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (b) bendinde eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit
hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak
ayırımcılık yapılması yasaklanan davranışlar arasında sayılmaktadır. Dosya
mevcudundan anlaşıldığı üzere, başvuruda, UEFA maçlarının e-bilet sistemine tabi
olmadığı, bununla birlikte 12.09.2014 tarihinde gerçekleşen ve bir UEFA organizasyonu
olan Şampiyonlar Ligi çerçevesinde Beşiktaş ile Arsenal futbol kulüpleri arasında
gerçekleşen müsabakaya ilişkin bilet satışlarında Passolig sahiplerine 10 TL’lik bir indirim
yapıldığı ifade edilerek, söz konusu durumun bir ayrımcılık uygulaması olduğu iddia
edilmiştir. Türkiye’deki en üst birinci ve ikinci futbol ligi karşılaşmaları dışındaki tüm futbol
organizasyonlarına e-bilet ve Passolig kartı olmaksızın da giriş yapılması mümkündür.
Bu çerçevede, UEFA kapsamındaki müsabakalara giriş yapılabilmesi için de Passolig
sahibi olmak gerekmemekle birlikte UEFA kapsamında düzenlenen maçların bilet
satışları hem Passolig kartlarına yüklenmek suretiyle elektronik olarak hem de kulüplerin
kendi belirledikleri dağıtım noktalarından yapacakları kâğıt bilet satışları ile
gerçekleştirilmektedir. Bu noktada, müsabakalara ilişkin bilet fiyatlarının ilgili futbol
kulüplerince belirlendiği ve AKTİFBANK’ın bilet satış fiyatlarına herhangi bir etkisi veya
müdahalesi olmadığı, dolayısıyla, UEFA kapsamında gerçekleşen futbol
müsabakalarında Passolig aracılığıyla satın alınan biletlerin kâğıt biletlere göre indirimli
olmasının futbol kulüplerinin kararları sonucunda ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Bu uygulama
ile kulüplerin Passolig kartı alımını teşvik etmeyi amaçlayabileceği gibi biletler arasındaki
fiyat farklılıklarının; kâğıt biletlerin satışının kulüpler tarafından personel ve zaman
maliyetine katlanılarak gerçekleştirilmesinden de kaynaklanabileceği düşünülmüştür.
Bununla birlikte her ne amaçla olursa olsun bilet fiyat farklılıklarının tamamen kulüplerin
tercihleri çerçevesinde oluştuğu ve futbol kulüplerince belirlendiği; AKTİFBANK’ın bilet
fiyatlarını belirlemede herhangi bir rolü olmaması sebebiyle bilet satışlarında eşit alıcılara
farklı şartlar uygulamak suretiyle hâkim durumunu kötüye kullanmasının mümkün
olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
(23) Bağlama; 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (c) bendinde bir mal veya hizmetle birlikte,
diğer mal veya hizmetin satın alınmasına ilişkin şartlar getirilmesi olarak belirtilerek
yasaklanmıştır. Hâkim Durumdaki Teşebbüslerin Dışlayıcı Kötüye Kullanma Niteliğindeki
Davranışlarının Değerlendirilmesine İlişkin Kılavuz (Kılavuz)’da, bağlama bir ürünü
(bağlayan ürün) hâkim durumdaki teşebbüsten satın alan müşterilerin bir başka ürünü
(bağlı ürün) de aynı teşebbüsten almasını gerektiren durumlar olarak tanımlanmıştır.
(24) Başvuruda, e-bilet alınabilmesi için gerekli olan ve Passolig olarak isimlendirilen
elektronik kartların kredi kartı ve banka kart özelliği taşıdığı böylelikle elektronik kart satın
almak isteyen tüketicilere aynı zamanda kredi kartı veya banka kart tanımlanarak onların
banka müşterisi yapıldığı iddia edilmiştir. Dolayısıyla, AKTİFBANK’ın Passolig kartı ile
banka ve kredi kartlarını birbirine bağlamak suretiyle satışa sunarak hâkim durumunu
kötüye kullandığı öne sürülmüştür.
(25) Bağlama uygulamalarının ihlal olarak değerlendirilebilmesi için gerekli olan ilk koşul
hâkim durumdaki teşebbüsün iki farklı ürünü müşterilerine birlikte sunmasıdır. E-biletlerin
satışına aracılık hizmetleri ve elektronik kartlar pazarında hâkim durumda bulunan
AKTİFBANK’ın uygulamaları bağlama teorisi çerçevesinde incelendiğinde Passolig
kartının bağlayan ürün; kredi kartı veya banka kartının ise bağlanan ürün olduğu
14-46/834-375
7/9

değerlendirmesi yapılabilmektedir. Bu iki ürünün ayrı pazarlarda olup olmadığı
incelenirken ise söz konusu ürünlere yönelmiş ayrı tüketici taleplerinin olup olmadığı
incelenmektedir. Passolig kartı futbol maçlarının izlenebilmesi amacıyla stadyumlara giriş
amacıyla kullanılırken banka kartları, kart kullanıcısının bankasında açtırdığı vadesiz
mevduat hesabındaki parasına ulaşmasını sağlayan aynı zamanda yanında nakit
bulundurmadan söz konusu hesaptan harcama yapmasına imkân tanıyan bir üründür.
Kredi kartları ise, bankaların ve bazı finansman kuruluşlarının müşterilerine verdiği,
anlaşmalı POS cihazı sahibi alışveriş noktalarında ödeme amaçlı veya bankadan nakit
avans çekmek amaçlı kullanılabilen, yapılan harcamaların aylık olarak bankaya ödenmek
zorunda olunduğu bir kredi aracı ve nakit paraya alternatif bir ödeme aracıdır. Dolayısıyla
Passolig kartı ile banka kartı ve kredi kartı ürünlerinin birbirlerinden farklı ürün
pazarlarında yer aldığı ve böylelikle bağlama uygulamasının ilk koşulunun sağlandığı
düşünülmüştür. Bununla birlikte AKTİFBANK, bir yatırım bankası olması sebebiyle
bankacılık mevzuatı uyarınca mevduat kabul edememektedir. Bahsi geçen banka kartı
ürünü esasen tüketicilerin bankadaki mevduat hesaplarına erişmelerini sağlamamakta,
sadece PTT Şubeleri; PTTMatikler; N’Kolay İşyerleri ve İşlem Merkezleri; Akbank
ATM'lerinden ve bankalardaki hesaplardan EFT yapılması suretiyle para yüklenebilen ve
bu suretle alışverişlerde veya ATM noktalarında kullanılabilen bir özellik taşımaktadır.
(26) Bağlama uygulamasının ihlal olarak değerlendirilebilmesi gerekli olan koşullardan bir
diğeri ise, zorlamanın olması bir başka deyişle hâkim durumdaki teşebbüsün bu ürünleri
ayrı ayrı piyasaya satmaması ancak ve ancak bir arada satışa sunmasıdır. TFF’nin Niyet
Beyanı’nın 2.3. Projenin Geçmişi başlıklı bölümünde, akıllı kartın erişim kontrolü, sadakat
ve ödeme gibi birden çok uygulamayı desteklemesi için etkinleştirilen Europay,
Mastercard veya Visa kullanımını gerektirdiği belirtilmiştir. Ayrıca Finansal Kuruluş
Sözleşmesi’nin 5. maddesinde AKTİFBANK’ın elektronik kartları ön ödemeli (hesaba
bağlı olmayan), debit (hesaba bağlı) ve kredi kartı olarak piyasaya süreceği hükmüne yer
verilmiştir. Söz konusu sözleşmenin Tanımlar ve Kısaltmalar başlıklı 2. maddesinde ise
ön ödemeli elektronik kartlarının yıllık kullanım ve yıllık yenileme bedelinin 15 TL olduğu
ve yıllık kullanım yenileme bedelinin yıllık artış oranının yıllık TÜFE ve ÜFE ortalaması
olduğu; hesaba bağlı ve kredi kartı özellikli kartların kullanım ve yıllık yenileme
bedellerinin ön ödemeli kartlarınkinden az olmamak koşulu ile AKTİFBANK tarafından
belirleneceği düzenlenmiştir. Uygulamada ise AKTİFBANK’ın debit ve kredi kartlarının
kullanım bedellerini de 15 TL olarak belirlediği anlaşılmıştır.
(27) Bahsi geçen düzenlemelerden, kartların bir kısmında kredi kartı ve debit kart özelliği
bulunmasının esasında TFF’nin Niyet Beyanında ortaya koyduğu, eş deyişle bu
özelliklerin kartlarda bulunmasının TFF tarafından talep edildiği anlaşılmıştır. Elektronik
kartların üç tipte piyasaya sürülmesi ise, TFF ve AKTİFBANK arasında imzalanan
sözleşme ile kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte, teşebbüs yetkililerince belli bir kart tipinin
alımı konusunda zorlama yapılmadığı, tüketicilerin istedikleri kart tipini seçebilecekleri,
kredi kartı ve debit kartların müşteriler adına tanımlanmasında ilgili bankacılık mevzuatı
çerçevesinde hareket edildiği görülmüştür. Ayrıca uygulamada tüm kart tiplerinin aynı
kullanım bedeli ile ücretlendirilmesi de herhangi bir kartı tüketici gözünde daha avantajlı
konuma getirerek tercih edilebilirliğini arttırmadığı düşünülmüştür.
(28) Dosya mevcudunda yer alan, Passolig’in Ocak-Ekim 2014 dönemindeki uygulaması
çerçevesinde tüketicilerce satın alınan elektronik kartların dağılımından anlaşıldığı üzere,
tüketiciler ağırlıkla sadece maçlara bilet satın alma özelliği olan ön ödemeli kartları tercih
etmiş ve bu kartlar toplam Passolig kartlarının (…..) oluşturmuştur. Banka kartı ve kredi
kartı özelliğini de barındıran bir başka deyişle içinde bağlanan bir ürün bulunan Passolig
kartları ise, sırasıyla toplam kartların (…..) ve (…..)’ini oluşturmuştur.
14-46/834-375
8/9

(29) Dosya mevcudunda yer alan verilerden, AKTİFBANK’ın bağlayan ürün olan elektronik
kartları, bağlanan herhangi bir ürün olmaksızın da piyasaya sürdüğü, bir başka deyişle,
bankanın elektronik kartın yanında kredi kartı veya banka kartı alınmasını zorlamadığı,
uygulamada ise tüketicilerin ağırlıkla sadece elektronik kart özelliği olan ürünü tercih ettiği
kanaatine ulaşılmıştır.
(30) Dosya mevcudundan anlaşıldığı üzere, AKTİFBANK’ın Passolig elektronik kartı ile birlikte
banka kartı ve kredi kartı gibi ürünleri sunması; stadyumda maç izlemek isteyen tarafların
AKTİFBANK bakımından potansiyel bir müşteri haline gelmesine yol açarken, bilet satış
faaliyetinin münhasıran gerçekleştirilmesi ise AKTİFBANK’ın bahsi geçen müşteri
kitlesine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Diğer bankaların futbol taraftarlarına ulaşma
imkânı ortadan kalkmamakla birlikte, bu husus ek maliyetler gerektirmektedir. İlgili
müşteri kitlesine AKTİFBANK tarafından uygulanan satış politikalarının bankalar
arasındaki rekabeti ne yönde etkilediği konusunda ise, bankacılık pazarında aktif
büyüklüğe göre yapılacak bir sıralamada, AKTİFBANK’ın 24. sırada, kullandırılan
kredilere göre ise 22. sırada yer aldığı dikkate alındığında, AKTİFBANK’ın güçlü rakiplerin
olduğu bir pazarda faaliyet gösterdiği ve mevcut pazar payı ile dosya konusu elektronik
karta bağlı kredi kartı ve banka kart uygulamaları sonucunda pazarın rakiplere kapanması
ihtimalinin zayıf olduğu görülmüştür. Ayrıca, AKTİFBANK’ın Passolig uygulamasından
elde ettiği gelirlerin bankanın toplam gelirleri içerisinde küçük bir yer kapladığı, bu nedenle
bağlama uygulamasının kapsamı itibariyle pazar kapama riskinin düşük olduğu
anlaşılmıştır. Dolayısıyla; e-biletlerin satışına aracılık hizmetleri ve elektronik kartlar
pazarında hâkim durumda olan AKTİFBANK’ın birbirinden ayrı ürünler olan Passolig
elektronik kartları ile banka kart ve kredi kartlarını bağlayarak bir arada müşterilere
sunmakla birlikte elektronik kartların ayrı olarak da satın alınabildiği görülmüş olup,
müşterilerin ürünleri bir arada satın almak konusunda zorlanmadığı ve uygulamanın
niteliği, kapsamı ve bankacılık pazarının özellikleri dikkate alındığında AKTİFBANK’ın
elektronik kartları tek başına ve aynı zamanda dileyen müşteriler bakımından kredi kartı
veya banka kartı ile birlikte sunmasının, bankacılık hizmetleri pazarının rakiplere
kapanmasına yol açmayacağı değerlendirilmiştir.
(31) Bu hususlar ışığında, dosya konusuna ilişkin olarak soruşturma açılmasına gerek
olmadığı kanaatine varılmıştır.

J. SONUÇ
(32) Düzenlenen rapora ve incelenen dosya kapsamına göre,

1- Türkiye Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent–Netaş Konsorsiyumu
arasında yapılan sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında olduğuna,

2- Bununla birlikte 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede,
Türkiye Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent–Netaş Konsorsiyumu
arasındaki ilgili sözleşmeler ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ile kulüpler arasında imzalanan
Bilet Satışlarına Aracılık Sözleşmeleri’ne 2016-2017 futbol sezonu bitimine kadar bireysel
muafiyet tanınmasına ve bu sürenin bitiminde bahse konu sözleşmelerin tekrar
değerlendirilmesine,

3- Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’nin ilgili sözleşmeler çerçevesindeki uygulamalarının 4054
sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal etmediğine,

14-46/834-375
9/9

4- Dolayısıyla, ilgili teşebbüsler hakkında Kanun’un 41. maddesi uyarınca şikayetin reddi le
soruşturma açılmasına gerek olmadığına

OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.












Meh met Akif ERSİN
Rekabet Kurulu’nun 26.11.2014 Tarih ve 14-46/834-375 Sayılı
Kararına

KARŞI OY GEREKÇESİ




Şikâyetçilerin, futbol müsabakalarında Passolig adı altında gerçekleştirilen e-kart ve e-bilet
uygulaması ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş‘nin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile yaptığı
sözleşmeler ile münhasır hizmet sağlayıcı konumuna getirildiği, elde ettiği söz konusu konumunu
bağlama ve ayrımcılık gibi uygulamalarla kötüye kullandığı yönündeki başvuruları üzerine,
hazırlanan 18.09.2014 tarihli ve 2014-5-48/İİ sayılı İlk İnceleme Raporu 24.09.2014 tarihli Kurul
toplantısında görüşülerek, 14-35/694-M sayı ile önaraştırma yapılmasına karar verilmiş,
19.11.2014 tarih ve 2014-5-48/ÖA sayılı Önaraştırma Raporunun görüşülmesi sonucunda
Kurulumuz mezkûr kararında; 1- “Türkiye Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve
14-46/834-375
10/9

E-Kent–Netaş Konsorsiyumu arasında yapılan sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi
kapsamında olduğuna,

2-Bununla birlikte 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede, Türkiye
Futbol Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent–Netaş Konsorsiyumu arasındaki ilgili
sözleşmeler ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ile kulüpler arasında imzalanan Bilet Satışlarına Aracılık
Sözleşmeleri’ne 2016-2017 futbol sezonu bitimine kadar bireysel muafiyet tanınmasına ve bu
sürenin bitiminde bahse konu sözleşmelerin tekrar değerlendirilmesine,

3-Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’nin ilgili sözleşmeler çerçevesindeki uygulamalarının 4054 sayılı
Kanun’un 6. maddesini ihlal etmediğine,

4-Dolayısıyla, ilgili teşebbüsler hakkında Kanun’un 41. maddesi uyarınca şikâyetin reddi ile
soruşturma açılmasına gerek olmadığına

OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.’’ şeklinde karar tesis etmiştir.
Biz bu kararın 2.ve 4.maddelerindeki çoğunluk görüşüne katılmadığımızdan, karşı oy
gerekçelerimiz aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Karşıoy gerekçelerimizi açıklamadan önce Passolig’le ilgili mevzuat hükümlerini ortaya koyarak,
bu hükümleri irdelememiz gerektiği inancındayız.14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 6222 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un
5.maddesinin 11.fıkrasının (a) bendinde; “Dördüncü fıkrada belirtilen elektronik kart uygulaması
ile ilgili olarak;
a)Bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka alanlarına giriş ve çıkışına ilişkin kontrol ve
denetim yetkisi federasyonlara ait olup federasyonlar bu amaçla bünyelerinde merkezi kontrol
sistemi oluşturur. Elektronik kart oluşturulmak amacıyla alınacak kişisel bilgiler federasyon
bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanında tutulur. Bu veri tabanı Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı erişimine açıktır. ‘’ hükmü yer almış,

yine aynı maddenin 6.fıkrasında “Futbol dalında en üst lig ile bir altındaki ligde bulunan kulüpler,
dördüncü ve beşinci fıkralardaki sistemle ilgili teknik donanımları kendi kullanımındaki spor
alanlarında kurmakla yükümlü ‘’ olduğu, 8.fıkrasında da; “ Dördüncü, beşinci ve yedinci
fıkralarda belirtilen güvenlik sistemlerinin ve odalarının giderleri, en üst profesyonel futbol
ligi ve bir altındaki ligdeki kulüplerin kendileri tarafından; basketbol, voleybol ve hentbol dalları için
ise spor tesisinin kullanım hakkına sahip olan kulüp ya da kuruluş tarafından karşılanır.’’
hükmü sevk edilmiştir. Bunlara ilaveten aynı maddenin 4.fıkrasında da; “Spor müsabakalarının
yapıldığı alanlara girişi sağlayacak biletler, elektronik sistem üzerinden oluşturulur. Bilet satın
almak isteyen kişilerle ilgili olarak, üzerinde adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve
fotoğrafı olan bir elektronik kart oluşturulur. Kişinin yabancı olması halinde kart üzerinde Türkiye
Cumhuriyeti kimlik numarası yerine uyruğu olduğu devletin adı ile Türkiye’ye giriş yaptığı
pasaportun seri numarası kaydedilir. Bilet satışları kişilere özgü elektronik kart üzerinden
yapılabilir. Spor müsabakalarına, kişi ancak adına düzenlenen elektronik kart ile izleyici olarak
girebilir.’’ denilmiştir.

6222 Sayılı Yasanın 24.maddesine göre Bakanlar Kurulunca çıkarılan ve 22.12.2012 gün ve
28505 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”in “Spor kulüplerinin görev, yetki ve
14-46/834-375
11/9

sorumlulukları’’ başlığı altındaki 12.maddesinin ( e) fıkrasında ise; “Futbol dalında en üst lig ile
bir altındaki ligde müsabakalara girişi sağlayacak biletleri, Türkiye Futbol Federasyonun merkezi
elektronik biletleme sistemi üzerinden oluşturmak, bilet satın almak isteyen kişiler için üzerinde
adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik kart
oluşturmak; kişinin yabancı olması halinde kart üzerinde uyruğu olduğu devletin adı ile
Türkiye’ye giriş yaptığı pasaportun seri numarasını kaydetmek; bilet satışlarını kişilere özgü
elektronik kart üzerinden yapmak; spor müsabakalarına kişilerin adlarına düzenlenen elektronik
kart ile girişlerini gerçekleştirmek ve bu amaçla kurulacak sistemlerin giderlerini karşılamak,
elektronik bilgi bankasından yapılan sorgulamada haklarında seyirden yasaklanma tedbiri
bulunduğu tespit edilenlere bilet satışı yapmamak’’ spor kulüplerinin görev, yetki ve sorumlulukları
arasında sayılmıştır.

Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere yasa koyucu yukarıda belirtilen düzenleme ile; öncelikle
sistemle ilgili tüm verilerin merkezi veri tabanında Federasyon tarafından oluşturulacağı ve bu
verilerin Maliye ve İçişleri Bakanlıklarının erişimine açık olacağı, spor alanlarındaki giriş, kontrol
sistemleri ile tüm kamera ve benzeri tüm teknik donanımların kurulması spor kulüplerine
yükümlülük olarak yerine getirileceği ve yine giderlerinde aynı kulüplerce karşılanacağı
açıklanmıştır. Yasa koyucu 6222 sayılı Yasa hükümlerinde bilet satın almak isteyen kişilerle ilgili
olarak, üzerinde adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik
kart oluşturulacağından bahsetmişse de bu kartın hangi organ tarafından Federasyon mu yoksa
kulüplerce mi oluşturulacağı konusunda bir hüküm sevk etmemiştir. Ancak, Bakanlar Kurulunca
çıkarılan Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin
Yönetmelik hükümleri ile bu elektronik kart oluşturulması ile ilgili yükümlülük ve yetki spor
kulüplerine verilmiştir.

Bu durumda düzenlemelere göre;
1-Merkezi Veri Tabanının FEDERASYON tarafından oluşturulacağı,
2-Spor alanlarındaki Tüm Teknik Donanımların yapımı ve giderlerinin karşılanacağı spor
kulüplerince yerine getirileceği
3-Elektronik kartların da spor kulüplerince oluşturulacağı hususları düzenlenmiştir.

Gerek Yasada ve gerekse Yönetmelikte, spor kulüplerine verilen bu görevlerin ve
yükümlülüklerin, kulüpleri bir araya getirerek Federasyonca yerine getirilebileceği
yolunda bir hüküm bulunmamaktadır. Bunu şu nedenle söylüyoruz. Futbolda Yayın
Hakları ile ilgili olarak 5894 sayılı, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun’un 13.maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tüm futbol
müsabakalarının televizyon, radyo, internet ve her türlü teknik cihaz ve benzeri araçlarla
yayınlanmasına, iletilmesine, yayınların düzenlenmesine ve programlanmasına
münhasıran Yönetim Kurulu yetkili olduğu ve Anılan yetkinin özellikle TFF’nin yayın
haklarının merkezi olarak pazarlanmasını ve elde edilen gelirin yetkili organlar tarafından
alınan kararlar uyarınca kulüplere dağıtılmasını kapsayacağı hükmü getirilerek, spor
kulüplerine ilişkin yayın hakları ile ilgili olarak merkezi pazarlama ile havuz oluşturularak,
gelirin bu havuzdan kulüplere dağıtılmasına ilişkin 4054 sayılı yasanın 4.maddesine aykırı
olan, kartel olarak nitelendirilebilecek eylemlerin, belirtilen düzenleme ile 4054 sayılı
yasaya göre kabahat olmaktan çıkması, Rekabet Hukuku kurallarına uygun hale gelmesi
bir anlamda bağışıklık kazanması söz konusu olmuştur. Passolig olarak adlandırılan,
dosya konusu uygulamada ise, yayın haklarında olduğu gibi bu tür davranışları hukuka
uygun hale getiren ve böylece bağışıklık sağlayan bir düzenleme bulunmamaktadır.
Başka bir anlatımla, Passolig uygulamasında spor kulüplerine verilen, gerek spor
alanlarındaki donanımların tesisi ve gerekse elektronik kartların oluşturulması
konusundaki görev ve yükümlülüğün, kulüpleri bir araya getirerek merkezi olarak
14-46/834-375
12/9

Federasyon’ca yerine getirilmesi yolunda, bu eylemi 4054 sayılı yasanın 4.maddesi
kapsamından çıkaran bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenlerle Türkiye Futbol
Federasyonun Passolig ile ilgili olarak TFF tarafından çıkılan ihaleler sonucunda, TFF ile
E-Kent Teknoloji ve Ödeme Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. (E-KENT) ile Netaş
Telekomünikasyon A.Ş. (NETAŞ) konsorsiyumu arasında “sistem entegratörlüğü” ve TFF
ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş (AKTİFBANK) arasında “finansal kuruluş” sözleşmeleri
imzalanmış olup, bu sözleşmeler yukarıda açıklandığı gibi 4054 sayılı yasanın 4.madde
kapsamına giren ihlal niteliğinde olabilecek sözleşmelerdir. Her ne kadar, çoğunluk
görüşü Sistem entegratörlüğü sözleşmesinin teknik altyapının kurulmasına ilişkin ve TFF
açısından bir hizmet alımı sözleşmesi niteliğinde olduğunu bu nedenle bu aşamadaki
sözleşmelerin 4054 sayılı kanun kapsamında olmadığını belirtmekte ise de, sistem
entegratörlüğünü yerine getiren konsorsiyumun (…..) lık paya sahip ortağı E-Kent
Teknoloji ve Ödeme Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. (E-KENT) ile Finansal Kuruluş
sözleşmesinin tarafı olan Aktifbank, aynı ekonomik bütünlük içinde olup her ikisinin de
sonuç olarak Çalık Holding tarafından kontrol edilmesi nedeniyle her iki sözleşmenin yani
gerek sistem entegratörlüğü ve gerekse Finansal Kuruluş sözleşmelerinin bir bütün olarak
düşünülmesi gerçeğinden hareketle tüm sözleşmelerin 4054 sayılı yasa kapsamına
girdiği inancındayım. Kurulumuz kararında da belirtildiği gibi; TFF ile AKTİFBANK
arasında yapılan sözleşme ile AKTİFBANK’a 10 yıl boyunca E-Kart pazarında
münhasıran faaliyet gösterme olanağı tanındığı ve bu süre boyunca başka herhangi bir
teşebbüsün pazara girişinin söz konusu olamayacağı, böylece bir teşebbüs lehine 10 yıl
boyunca münhasır bir hak tesis eden bu sözleşmenin de evleviyetle yine spor kulüpleri
ile Aktifbank arasında imzalanan bilet satışlarına aracılık sözleşmelerinin de 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesi kapsamında olduğu ve bu haliyle ihlal oluşturabileceği
anlaşılmaktadır.
Taraflar, 6222 sayılı Kanun’a göre e-bilet sisteminin uygulanabilmesi için gerekli altyapının
kurulmasının sorumluluğunun kulüplere verildiği, ancak kulüplerin içinde bulunduğu mali durum
nedeniyle ana kuruluş olan TFF’nin gerekli sistemin kurulmasına kulüpler adına önayak olduğunu
belirtmekte ise bu, 28 stadyum için (…..) maliyet stadyum başına (…..) civarında olması ve en üst
iki ligde mücadele eden kulüplerin stadyumlarında gerekli altyapının kurulması ve işletilmesine
yönelik bu maliyetin üst ve alt ligdeki stadyumlar yönünden farklı olacağı gerçeği karşısında,
milyon euro transfer bedelleri ödeyen kulüpler için bu bedelin yüksek olmayacağı açıktır. Kaldı ki,
tarafların bu beyanları, yapılan sözleşmeleri 4054 sayılı yasanın 4.maddesi kapsamından
çıkartacak nitelikte bir argüman da değildir.
4054 sayılı Kanunun 4.maddesi gereğince yasaklanan teşebbüsler arası anlaşma,
uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları, yine aynı yasanın 5.maddesinin getirdiği
muafiyet olanağı ile hukuka uygunluk niteliği kazanmakta ve böylece cezadan da bağışık
hale gelmektedir. “Bağışıklık, yükümlülük dışında tutulmuş, ayrık tutulma, kendisine
uygulanmama’’ gibi sözcük anlamları olan muafiyet adeta ihlal yolunda köprüden son
çıkış konumundadır.(1) 4054 sayılı yasanın hükümlerinden hareketle doktrinde muafiyet,
Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda aranan şartların varlığı halinde, rekabeti
kısıtlayıcı işbirliği uygulamalarına, aynı kanunun 4.maddesi hükümlerinin
uygulanamayacağına dair Rekabet Kurulunun vermiş olduğu karar şeklinde
tanımlanmıştır.(2)

(1) Muafiyet kelimesinin anlamı için bkz. Ejder Yılmaz Hukuk Sözlüğü, 5.baskı, Yetkin Yayınları,
Ankara 1996 s.558; Türkçe Sözlük, Türk dil Kurumu, s.1036

(2) Emel Badur, Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar (Uyumlu Eylem ve
Kararlar) Ankara 2001,s.129

14-46/834-375
13/9

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un muafiyet başlığı altındaki
5.maddesinde; “Kurul, aşağıda belirtilen şartların tamamının varlığı halinde
teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birlikleri kararlarının 4 üncü
madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmasına karar verebilir:
a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve
iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
b)Tüketicinin bundan yarar sağlaması,
c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan
fazla sınırlanmaması
Muafiyet belirli bir süre için verilebileceği gibi, muafiyetin verilmesi belirli şartların
ve/veya belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabilir. Muafiyet kararları
anlaşmanın ya da uyumlu eylemin yapıldığı veya teşebbüs birliği kararının alındığı
yahut bir koşula bağlanmışsa koşulun yerine getirildiği tarihten itibaren geçerlidir.
Kurul, birinci fıkrada gösterilen şartların gerçekleşmesi halinde, belirli konulardaki
anlaşma türlerine bir grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bunların şartlarını
gösteren tebliğler çıkarabilir.’’ hükmü bulunmaktadır.
Aynı maddenin gerekçesinde de; yasa koyucu 4 üncü madde yasağının mutlak bir şekilde
uygulanması bazı istenmeyen sonuçlara yol açabileceği, bu nedenle, oluşturduğu zararlı
etkilere nazaran ortaya çıkan yararlı etkilerin daha fazla olması halinde rekabeti
kısıtlayıcı uygulamalara 4 üncü madde yasağından muafiyet sağlamanın ve böyle
bir muafiyetin verilebilmesi için maddede sayılan dört şartın aynı anda mevcut
olması gerektiği, her şeyden önce rekabeti sınırlayıcı anlaşmanın veya uyumlu
davranışın ya da teşebbüs birliği kararlarının, ekonomi üzerinde olumlu etkiler doğurması
gerektiği, bu yararlı etkilerin tüketiciye yansımayarak sadece firma karları olarak kalması
halinde muafiyet uygulanmayacağı, ortaya çıkan yarardan tüketicinin adil bir pay alması
suretiyle rekabet hukukunun sosyal yönü de ortaya çıktığı, eğer bu yararlı etkilerin elde
edilmesi için daha az rekabet sınırlaması yeterli olacaksa anlaşmaya yine muafiyet
verilmeyeceği, sadece yararlı etkinin elde edilebilmesi için gerekli ve zorunlu olan rekabet
sınırlamalarına muafiyet tanınabileceği, şu kadar ki bu sınırlamalarla rekabet, ilgili ürün
pazarının önemli bir bölümünde tamamen ortadan kaldırılmaması gerektiğini belirtmiş,
yine muafiyet kararlarının belirli süreler için verilebileceği ve belirli şartlar altında
yenilenebileceği açıklanmıştır. Devamında da bireysel muafiyetten ayrık olarak grup
muafiyetine ilişkin gerekçeler yar almıştır.
Görüleceği üzere 5.maddede muafiyet için 2 olumlu ve 2 olumsuz şartın tamamının varlığı
halinde bireysel muafiyet verilebileceği hükmü getirilmiştir. 5.madde metninde aynen
“Kurul, aşağıda belirtilen şartların tamamının varlığı halinde’’ ibaresi yer almış, bu
husus madde gerekçesinde de; rekabeti kısıtlayıcı uygulamalara 4 üncü madde
yasağından muafiyet sağlamanın ve böyle bir muafiyetin verilebilmesi için
maddede sayılan dört şartın aynı anda mevcut olması gerektiği, şeklinde bir ifadeyle
tekrarlanmıştır. Gerek doktrinde(3) ve gerekse Rekabet Kurulu kararlarında şartların
tamamı karşılandığı için bireysel muafiyet kararları verilmiştir.(4)(5)(6) Şartların tamamının

(3)Doç.Dr.Pelin Güven Rekabet Hukuku, Genişletilmiş 2.Baskı Ankara 2008 s.223

(4) Rekabet Kurulunun 27.10.2011 gün ve 11-54/1383-493 sayılı kararı

(5) Rekabet Kurulunun 26.06.2012 gün ve 12-35/993-307 sayılı kararı

(6) Rekabet Kurulunun 04.11.2014 gün ve 14-43/797-358 sayılı kararı
14-46/834-375
14/9

karşılanmadığı hallerde ise Rekabet Kurulu muafiyet kararı vermemiştir.(7)(8) Bu kararların
gerekçelerinde ve hatta hüküm fıkralarında da, şartların tamamının karşılandığı veya
karşılanmadığı yönünde ibareler yer almıştır.
Kısaca tekrar edersek; a. Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme
ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması (Etkinlik Kazanımı),
b. Tüketicinin bundan yarar sağlaması (Tüketicilere Yansıma),
c. İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması (Rekabetin Ortadan
Kalkmaması),
d. Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla
sınırlanmaması (ölçülülük,zorunluluk) olarak ifade edilen bu olumlu ve olumsuz şartların varlığı
halinde Rekabet Kurulu Bireysel muafiyet kararı vermek zorundadır. Bu konuda bağlı yetkisi olup,
takdir yetkisi bulunmamaktadır. Rekabet Kurulunun şartların olmaması halinde, piyasalara bir
süre bakalım, bu süre sonunda şartların oluşup oluşmamasına göre karar veririz deme yetkisi
yoktur. Böyle bir yaklaşım Rekabet Kurulunun hukukilik sınırlarını aşması halini içerir ki bu da
İdari işlemi sakatlar.

Öte yandan 5.madde de muafiyetin belirli bir süre için verilebileceği gibi, yine muafiyetin
verilmesinin belirli şartların ve/veya belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlanabileceği
belirtilmiştir. Yasa koyucu tarafından süre yönünden kast edilen husus 5.maddedeki 2 olumsuz
ve 2 olumlu koşulu sağlayan sözleşmelere göre verilen bireysel muafiyetlerde muafiyet süresinin
belirlenmesi halidir. Koşullar sağlanmadan süreli bireysel muafiyet verelim, etkilerine sonra
bakarız anlamında bir süre verme değildir. Muafiyetin belirli şart ve yükümlülüğe bağlanma
konusuna gelince, yasada öngörülen şart ve yükümlülük maddede düzenlenen olumlu ve
olumsuz koşulları sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Başka bir deyişle Kurulca getirilen şart ve
yükümlülük konularının varlığı halinde olumlu ve olumsuz koşulların tamamı yerine gelmiş,
koşulları tamamlayıcı nitelikte olmalıdır. Yasada amaçlanan ve kastedilen bunlardır.

Olayımıza gelince, Kurulumuz çoğunluğu kararda sözleşmelerin 4054 sayılı yasanın 4.maddesi
kapsamına girdiğini, ancak, 5.maddedeki şartlardan, olumlu şartların varlığına rağmen iki olumsuz
şartın,“Sisteme yapılan yatırımın ne kadar zamanda geri dönüşünün sağlanacağı konusunda
yapılacak tahminlerin şu aşamada doğru bir değerlendirmeye imkân vermeyeceği, ayrıca pazar
henüz yeni oluşmakta olduğundan on yıllık münhasırlık içeren sözleşmenin, pazardaki etkilerinin
ve pazar koşullarının incelenmesinin de bu aşamada mümkün görünmediği ayrıca, etkinlik
kazanımlarının daha rekabetçi bir yöntemle elde edilmesinin mümkün olup olmadığı hususunu
ortaya koymak bakımından mevcut aşamada yeterli bilgi ve bulgunun olmadığı, bu nedenle
sistemin belli süre ile uygulanmasının beklenmesi ve bu kapsamda alınacak sonuçların sonradan
değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağı’’ şeklindeki gerekçe ile kararın 2.fıkrasında “Bununla
birlikte 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede, Türkiye Futbol
Federasyonu ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ve E-Kent–Netaş Konsorsiyumu arasındaki ilgili
sözleşmeler ile Aktif Yatırım Bankası A.Ş. ile kulüpler arasında imzalanan Bilet Satışlarına Aracılık


(7)Rekabet Kurulunun 22.10.2014 gün ve 14-42/767-342 sayılı kararı

(8) Rekabet Kurulunun 20.08.2014 gün ve 14-29/612-265 sayılı kararı

14-46/834-375
15/9

Sözleşmeleri’ne 2016-2017 futbol sezonu bitimine kadar bireysel muafiyet tanınmasına ve bu
sürenin bitiminde bahse konu sözleşmelerin tekrar değerlendirilmesine’’ karar vermiştir.

Kurul çoğunluğu Kurulumuz kararında özetle şunu söylemektedir. Şu an itibariyle 5.maddede
öngörülen olumsuz şartların var olup olmadığını; pazarın yeni gelişmesi, Passolig uygulamasının
yeni başlaması sebepler ile daha piyasa etkilerinin görülmediğini, bu nedenlerle bugün itibariyle
bu şartlar bulunmamasına rağmen bireysel muafiyeti 2016-2017 futbol sezonu bitimine kadar (iki
yıl süreyle) veriyorum. O tarihte bakarım. O gün yasanın aradığı bu olumsuz koşullar oluşmuşsa
bireysel muafiyet kararını uzatırım, eğer oluşmamışsa bireysel muafiyet kararını uzatmam
demektedir. Rekabet Kurulunun böyle bir yetkisi yoktur. Yukarıda açıklandığı gibi bu konu muafiyet
süresi ve muafiyetin şarta ve yükümlülüğe bağlanma konusu ile de ilgili değildir. Muafiyet arızi bir
müessese olup, asıl olan 4.maddeye göre ihlaldir. 5.madde ile sağlanan hukuka uygunluk ve ceza
bağışıklığı ihtiyari bir durumdur. Yasa koyucu yukarıda geniş olarak açıklandığı gibi Rekabet
Kuruluna 4.maddeye aykırılık varsa soruşturma açacaksın, ancak 5.maddedeki koşulların tamamı
varsa bireysel muafiyet vererek, anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararlarını hukuka
uygun hale getirerek ceza bağışıklığı sağlayacaksın demektedir. Bu yasanın emredici hükmüdür.
Rekabet Kurulunun aksi yoldaki bir uygulaması tartışmasız hukuka aykırı ve yargısal denetimde
de iptale mahkûm olacaktır.

4054 sayılı Kanunun 4.maddesi gereğince yasaklanan teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem
ve teşebbüs birliği kararları niteliğindeki bir uygulama için Bireysel Muafiyet için aranan koşullar
bulunmuyorsa bu durumda Rekabet Kurulunca yapılacak olan tek ve kaçınılmaz uygulama yasa
gereği soruşturma açılmasıdır.

4054 sayılı Kanunun 1. maddesinde Kanunun amacının, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti
engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan
teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve
denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş; 40. maddesinin 1.
fıkrasında, Kurul re’sen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan doğruya
soruşturma açabileceği gibi, soruşturma açılıp açılmayacağının saptanması bağlamında
önaraştırma yaptırabileceği; aynı Kanun’un 41.maddesinde de, yapılan önaraştırma sonucunda
düzenlenen raporu değerlendirerek soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar vereceği
hükme bağlanmıştır. Kanunun 41.maddelerinin gerekçeleri incelendiğinde de; Kurul’un
kendisine yapılan her türlü ihbar, şikâyet ve başvuruyu mutlaka değerlendirmeye alarak, ihbar ve
şikâyetlerin ciddi bir şekilde ele alınmasının amaçlandığı, yaptırılacak önaraştırmadan sonra ciddi
bulunan iddiaların derinleştirilerek soruşturma aşamasının yerine getirilmesi gerektiği ifade
edilmiştir.

Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, önaraştırma sonucunda rekabet kurallarını ihlal eden eylem,
karar ve anlaşmaların varlığının bulunmadığı hususunda Kurulun tam bir kanaate sahip olması
halinde soruşturma açılmamasına karar verileceği, ancak önaraştırma sonucu elde edilen belge
ve bilgiler bu kanıya ulaşılmasını sağlamıyorsa veya ihlallerle ilgili olarak daha detaylı inceleme
yapılması sonucunda yeni belge ve bilgilere ulaşılabileceğinin öngörülmesi (yapılacak ekonomik
analizlerde dâhil olmak üzere) hallerinde soruşturma açılması gerektiği açıktır. 4054 sayılı
Kanunun yukarıda açıklanan amacına hizmet etmek adına, soruşturma açılmamasına karar
verilebilmesi için önaraştırma sonucu elde edilen bilgi ve belgelerin, olayda rekabet ihlali
14-46/834-375
16/9

olmadığını açık olarak ortaya koyması gerekir. Danıştay’ın yerleşmiş içtihatları(9) da bu yöndedir.
Danıştay kararlarında, soruşturma açılmaması kararı verilebilmesi için rekabet ihlaline ilişkin ciddi
bulguların olmamasından çok, öncelikle önaraştırmada elde edilen belge ve bilgilerin
değerlendirilmesi sonucu, iddia konusu ihlallerin olmadığı yolunda Kurul’a tam bir kanaat gelmesi
hususunun varlığı aranmaktadır.

Yukarıda geniş olarak belirttiğimiz nedenlerle, dosya konusu sözleşmelerin 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesi kapsamında olduğu ve bu haliyle ihlal oluşturabileceği, yine aynı yasanın
5.maddesinde öngörülen koşulları da sağlamadığı için bireysel muafiyet alamayacağı açıkça
anlaşılmaktadır. Zaten Kurul çoğunluğuda bu hususları tevilliş olarak bir anlamda kabul etmiştir.
Stadyumlardaki alt yapı ile ilgili olarak kamera ve giriş çıkışlara ilişkin tüm donanımların tesisi ve
bakımı ile ilgili olarak yapılan ‘’Sistem Entegratörlüğü’’ anlaşmasına ilişkin sürenin 5 yıl ve yine
TFF ile Aktifbank arasında yapılan Finansal Sözleşme ile Aktifbank’a 10 yıl boyunca E-Kart
pazarında münhasıran faaliyet gösterme olanağı tanındığı ve bu süre boyunca başka herhangi bir
teşebbüsün pazara girişinin söz konusu olamayacağı, böylece bir teşebbüs lehine 10 yıl boyunca
münhasır bir hak tesis eden bu sözleşmenin de evleviyetle yine spor kulüpleri ile Aktifbank
arasında imzalanan bilet satışlarına aracılık sözleşmelerinin de 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesine girmesi ve böylece ihlal oluşturacağı yolundaki öngörü nedeniyle soruşturma açılması
gerektiğinin tartışmasız olduğu inancındayız.

Geniş olarak belirtilen nedenlerle, 4054 Sayılı yasanın 4.maddesi kapsamına giren sözleşmeler
hakkında 5.maddeye göre şartlar oluşmaması nedeniyle bireysel muafiyet verilmemesi ve yine
şikâyetçi iddialarının, dosya içeriği belge ve bilgiler karşısında; önaraştırmaya konu edilen olayın
soruşturma açılmasına gerek bulunmadığı yönünde kesin bir kanaate ulaşmaya yetecek ölçüde
aydınlatılmadığı anlaşılmasından dolayı şikâyet konusunun derinlemesine incelenmesi için şikâyet
edilen taraflar hakkında soruşturma açılması gerekirken, anılan sözleşmelere bireysel muafiyet
verilmesi ve soruşturma açılmasına gerek olmadığına ilişkin Kurulumuzun kararının 2.ve 4.
maddelerine ilişin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.









Reşit GÜRPINAR
Kurul Üyesi



(9) Danıştay 13.Dairesinin 07.02.2011 gün ve E.2010-4155,K.2011-492 sayılı kararı

14-46/834-375
17/9












Full & Egal Universal Law Academy