Rekabet Kurumu - Karar Sayı 14-24/482-213
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 14-24/482-213
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Mobil Oil Türk A.Ş.’nin Türkiye Havalimanlarında Depolama ve Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon Sözleşmesi’ne konu varlıklardaki %25 mülkiyet hakkının THY OPET Havacılık Yakıtları A.Ş. tarafından devralınması işlemine izin verilmesi talebinin, sunulan ek taahhütlerle birlikte değerlendirilmesi
Karar Tarihi: 16.07.2014

Rekabet Kurumu Başkanlığından,
REKABET KURULU KARARI

Dosya Sayısı : 2013-1-117 (Nihai İnceleme)
Karar Sayısı : 14-24/482-213
Karar Tarihi : 16.07.2014
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI
Üyeler : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR,
Fevzi ÖZKAN, Doç. Dr. Tahir SARAÇ

B. RAPORTÖRLER :Meltem BAĞIŞ AKKAYA, Mehmet Selim ÜNAL, Şamil PİŞMAF,
Muhammed Safa UYGUR, İbrahim KUŞÇU
C. BİLDİRİMDE
BULUNAN :THY OPET Havacılık Yakıtları A.Ş.
Temsilcisi: Av. Ozan ALAKUŞTEKİN
Yeşilköy Mah. Atatürk Cad. No:10/1 Dünya Ticaret Merkezi A1
Blok Kat:13 No:411-416, 34149 Bakırköy, İstanbul
(1) D. DOSYA KONUSU: Mobil Oil Türk A.Ş.’nin Türkiye Havalimanlarında Depolama
ve Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon Sözleşmesi’ne konu
varlıklardaki %25 mülkiyet hakkının THY OPET Havacılık Yakıtları A.Ş. tarafından
devralınması işlemine izin verilmesi talebinin, sunulan ek taahhütlerle birlikte
değerlendirilmesi.
(2) E. DOSYA EVRELERİ: Kurum kayıtlarına 19.11.2013 tarihinde giren ve en son
eksiklikleri 05.02.2014 tarihinde tamamlanan bildirim üzerine 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun’un 7. maddesi ile 2010/4 sayılı Rekabet Kurulundan İzin
Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ”in ilgili hükümleri uyarınca
yapılan inceleme sonucu düzenlenen 19.02.2014 tarih, 2013-1-117/Öİ sayılı Ön
İnceleme Raporu, Kurulun 26.02.2014 tarihli toplantısında görüşülmüş ve 14-08/158-M
sayı ile bildirime konu işlemin Kanun’un 10. maddesi birinci fıkrası uyarınca nihai
incelemeye alınmasına karar verilmiştir.
(3) Kurulun nihai inceleme başlatılmasına ilişkin kararı, 4054 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca 19.02.2014 tarihli ve 2013-1-117/Öİ sayılı Ön İnceleme Raporunda yer alan
temel değerlendirmelerle birlikte başvuru sahibine 07.04.2014 tarihinde tebliğ edilerek,
30 gün içerisinde ilk yazılı savunmalarını yapmaları istenmiştir. THY OPET Havacılık
Yakıtları A.Ş. (THY OPET) tarafından gönderilen yazılı görüş ve ek taahhütleri içeren
yazı 4054 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen süre içinde
09.04.2014 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Sözü edilen yazıda yer alan
taahhütlerin, ‘Birleşme/Devralma İşlemlerinde Rekabet Kurumunca Kabul Edilebilir
Çözümlere İlişkin Kılavuz (Kılavuz)’da yer verilen ilkeler doğrultusunda etkili bir biçimde
uygulanabilirliği hususunda bazı tereddütler oluştuğundan, dosya konusu işleme dair
tarafların çözüm önerilerinin bahse konu tereddütleri giderecek şekilde Kuruma tekrar
sunulmasının uygun olacağına ilişkin 18.04.2014 tarihli Daire görüşü başvuru sahibine
tebliğ edilmiştir. Bu kapsamda THY OPET tarafından gönderilen cevabi yazı 22.05.2014
tarihinde Kurum kayıtlarına girmiştir.
14-24/482-213
2/17
(4) Nihai inceleme sürecinde elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde hazırlanan
10.07.2014 tarih ve 2013-1-117/BN sayılı Bilgi Notu, 16.07.2014 tarihinde görüşülerek
izin talebi karara bağlanmıştır.
(5) F. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili Raporda; Mobil Oil Türk A.Ş. (MOBİL)’nin Türkiye
Havalimanlarında Depolama ve Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon
Sözleşmesi’ne konu varlıklardaki %25 mülkiyet hakkının THY OPET tarafından
devralınması işlemine, nihai inceleme sürecinde THY OPET tarafından verilen
taahhütler çerçevesinde izin verilmesinde sakınca bulunmadığı ifade edilmiştir.
G. YAPILAN İNCELEME VE TESPİTLER
G.1. İşlemin Konusu
(6) Rekabet Kurulunun 06.11.2013 tarihli, 13-62/853-361 sayılı kararı ile MOBİL’in
havalimanlarında depolama ve uçaklara yakıt ikmali ile ilgili sözleşmeye konu
varlıklarda bulunan mülkiyet hakkı ile sözleşmeye taraf olmaktan kaynaklanan hak ve
yükümlülüklerinin Socar Turkey Petrol Enerji Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.
(SOCAR)’ye devredilmesi işlemine izin verilmiştir. Ancak takip eden süreçte sözleşme
taraflarından THY OPET’in sözleşmeden kaynaklanan önalım haklarını kullandığını
beyan etmesiyle işlem gerçekleşememiş, bu kapsamda MOBİL’in hisselerinin THY
OPET’e devri söz konusu olmuştur.
(7) Bu çerçevede dosya konusunu bu kez İstanbul Atatürk (AHL), İzmir Adnan Menderes
(ADB), Milas-Bodrum (MBH) ve Antalya (AYT) Havalimanlarında bulunan jet yakıtı ikmal
ve depolama tesislerinin müştereken işletilmesi konusundaki ortak operasyon
sözleşmesi bakımından, MOBİL’in, anılan sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinin
ve anılan tesislerde sahip olduğu malvarlığı ve ilgili hisselerin, sözleşmeden
kaynaklanan ön alım hakkının kullanılması neticesinde THY OPET tarafından
devralınması oluşturmaktadır.
(8) Dosya içeriğinde yer alan bilgilere göre; “Türkiye Havalimanlarında Depolama ve
Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon Sözleşmesi” (Ortaklık Sözleşmesi)
01.03.2008 tarihinde Antalya, Bodrum, İzmir ve İstanbul havalimanlarında uçak yakıtı
depolama tesislerinin ve uçağa ikmal teçhizatının ortak işletimi amacıyla MOBİL,
SHELL, BP ve OPET Petrolcülük A.Ş. arasında imzalanmıştır. Sözleşme söz konusu
havalimanlarındaki münferit depolama tesislerini bir çatı altında toplayarak tarafların
depolama ve uçaklara ikmal hizmetini kapsayan faaliyetlerinin tek elden yürütülmesini
amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Ortaklık Sözleşmesi, ortak operasyon kapsamında
belirli bir malvarlığı ortaya konularak bir işbirliği yaratılmasını, bu işbirliği kapsamında
gerçekleştirilen hizmetlere ilişkin herhangi bir ücret alınmadan sadece söz konusu
hizmetlere ilişkin masrafların işbirliğine dâhil olan şirketler tarafından karşılanmasını ve
oluşumun, münhasıran kapsamdaki şirketlere hizmet vermesini kapsamaktadır.
(9) Ortaklık Sözleşmesi’nde, ortak tesislerin kullanımı bakımından her katılımcının tesislere
havacılık yakıtı sevk etme ve tesislerden aynı miktarda havacılık yakıtı çekme hakkına
sahip olacağı düzenlenmektedir. Ayrıca, ‘Tesislerin İşletilmesi’ başlıklı 18. maddede
işletmecinin katılımcılardan hiç birine ayrıcalık tanımayacağı vb. hususlar
düzenlenmektedir.
(10) Ortaklık Sözleşmesinin ‘İşletme Giderleri’ başlıklı 19. maddesinde amortisman, faiz
giderleri, değişken masraf ve maliyetlerin katılımcıların tesislere sevk ettikleri havacılık
yakıtı miktarları ve yakıt verdikleri uçakların sayısıyla orantılı olarak katılımcılar arasında
14-24/482-213
3/17
paylaştırılacağı hüküm altına alınmaktadır. Bildirim formunda, Ortaklık Sözleşmesi’nde
yer alan Yatırım Geri Dönüş (Return of Investment) mekanizması gereği tesislerin
kullanımı oranında diğer kullanıcılara yapılan amortisman vb. ödemelerin işlem
sonrasında önemli ölçüde düşeceği, bu kapsamda sağlanan maliyet avantajlarının son
kullanıcılara da olumlu yansıyacağı ifade edilmektedir. Ortaklık Sözleşmesi’nde, işleme
konu depolama tesisleri (ortak tesisler) bakımından bir İşletme Komitesi kurulması
öngörülmektedir. İşletme Komitesine, ortak tesislerin işletme ve bakımı ile ilgili işlerin
kontrolü ve bu çerçevede izlenecek politikaya ilişkin kararların alınması yetkisi
verilmektedir. Ayrıca, İşletme Komitesine, Ortaklık Sözleşmesi’ne konu her bir
havalimanında bir işletmeci atayarak ortak tesislerin işletmesini bunlara devretme
yükümlülüğü getirilmektedir. Halihazırda, Adnan Menderes ve Milas Bodrum
Havalimanlarında SHELL, Antalya Havalimanında MOBİL, Atatürk Havalimanında ise
THY OPET işletmeci konumundadır. İşletme Komitesi kararlarını Ortaklık
Sözleşmesi’nin taraflarından oluşan üyelerinin tamamının olumlu oyu ile almaktadır.
Devralma işlemi öncesinde MOBİL, BP, THY OPET ve SHELL Ortaklık Sözleşmesi’nin
taraflarını oluşturmaktadır. Sözü edilen şirketler, Sözleşme’ye konu varlıklarda eşit
paylarda (%25) mülkiyet hakkına sahiptir. Devralma işlemi sonrasında MOBİL’in
varlıklardaki payı ve sözleşmeye taraf olmaktan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri
THY OPET’e geçecektir. İşlem sonrasında THY OPET Ortaklık Sözleşmesi’ne konu
varlıklarda %50 oranında mülkiyet hakkına sahip olacak ve müşterek operasyonda
%50’lik bir hisseye sahip olacaktır. Ayrıca, Sözleşme çerçevesinde MOBİL’in işletmeci
olarak bulunduğu Antalya Havalimanındaki tesislerde işletmeci olarak BP
görevlendirilecektir.
G.2. Taraflar
G.2.1. Devralan
G.2.1.1. THY OPET
(11) THY ile Opet Petrolcülük A.Ş.’nin (OPET) %50’şer ortaklığıyla 18.09.2009 tarihinde
kurulmuş bir ortak girişim şirketidir. THY OPET havacılık yakıtlarının depolanması ve
uçağa ikmali alanlarında faaliyet göstermektedir.
G.2.2. Devredilen
G.2.2.1. MOBİL
(12) Bildirim formunda sunulan bilgilere göre MOBİL, Türkiye’de havacılık yakıtı ve madeni
yağ pazarında aktif olup özellikle Antalya, Bodrum, İstanbul ve İzmir havalimanlarında
havacılık yakıtı satışı faaliyetinde bulunmaktadır. İşlem sonrasında MOBİL havacılık
yakıtları pazarından çıkmayı planlamaktadır. MOBİL’in hisselerinin %100’ü doğrudan
ESSO İtaliana SRL şirketine, dolaylı olarak ise Exxon Mobil Corporation’a aittir. Şirketin
Türkiye’de kontrol ettiği herhangi bir şirket mevcut değildir.
G.3. İlgili Pazar
G.3.1. İlgili Ürün Pazarı
(13) Rekabet Kurulunun, 09.07.2008 tarihli ve 08-44/606-231 sayılı, ayrıca benzer bir işleme
ilişkin 17.11.2011 tarihli ve 11-57/1465-22 sayılı kararları ışığında, dosya konusu işlem
bakımından ilgili ürün pazarı “havacılık yakıtları pazarı” olarak belirlenmiştir.


14-24/482-213
4/17
G.3.2. İlgili Coğrafi Pazar
(14) Rekabet Kurulunun ilgili pazara dair daha önce yürütmüş olduğu benzer konulu
incelemelerde yapmış olduğu tespitler de dikkate alınarak dosya kapsamında ilgili
coğrafi pazar “Türkiye” olarak; inceleme konusu havalimanları ise birer alt pazar olarak
belirlenmiştir.
H. Değerlendirme
H.1. 2010/4 sayılı Tebliğ Kapsamında Yapılan Değerlendirme
(15) 2010/4 sayılı Tebliğ’in 5.maddesinde:
“Kontrolde kalıcı değişiklik meydana getirecek şekilde;
a) İki veya daha fazla teşebbüsün birleşmesi ya da
b) Bir veya daha fazla teşebbüsün tamamının ya da bir kısmının doğrudan veya
dolaylı kontrolünün, hisse ya da mal varlığının satın alınmasıyla, sözleşmeyle
veya diğer bir yolla bir ya da daha fazla teşebbüs veya halihazırda en az bir
teşebbüsü kontrol eden bir ya da daha fazla kişi tarafından devralınması,
Kanunun 7. maddesi kapsamında birleşme veya devralma işlemi sayılır.”
denilmektedir.
(16) Bildirim formunda, dosya konusu işlem ile ilgili olarak işlemin Ortak Operasyon
açısından herhangi bir kontrol değişikliğine yol açmayacağı belirtilmektedir. Ayrıca işlem
kapsamında, MOBİL tarafından hiçbir jet yakıt tedariki sözleşmesinin THY OPET’e
devredilmediği, işlemin yalnızca bir varlık devri olduğu ifade edilmiştir.
(17) Öte yandan, dosya konusu işlem, MOBİL’in Ortaklık Sözleşmesi’nden kaynaklanan hak
ve yükümlülükleri ile Sözleşme çerçevesinde bahse konu havalimanlarında sahip
olduğu malvarlığı ve işletme haklarının THY OPET’e devrini içerdiğinden, 2010/4 sayılı
Tebliğ’in 5. maddesinin (b) bendi gereği bir devralma işlemi olduğu
değerlendirilmektedir.
(18) Tablo 1’de yer alan ciro bilgilerinin incelenmesinden işlem taraflarının cirolarının 2010/4
sayılı Tebliğ’in 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen eşikleri aştığı;
dolayısıyla bildirim konusu işlemin, Tebliğ kapsamında izne tabi bir devralma işlemi
olduğu anlaşılmıştır.
Tablo 1: İşlem Taraflarının Ciroları
İşlem Tarafları Türkiye Cirosu (TL)
THY OPET (…..)
Mobil Oil Türk A.Ş. (…..)
TOPLAM (…..)




14-24/482-213
5/17
H.2. 4054 Sayılı Kanun’un 7. maddesi Çerçevesinde Yapılan Değerlendirme
(19) 4054 sayılı Kanun’un “Birleşme veya Devralma” başlıklı 7. maddesinde, “bir ya da
birden fazla teşebbüsün hâkim durum yaratmaya veya hâkim durumlarını daha da
güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya
hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde
birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal
varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde
hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere,
devralmasının hukuka aykırı ve yasak” olduğu hükme bağlanmıştır. Hangi tür birleşme
ve devralmaların hukukî geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması
gerektiğinin Kurul tarafından çıkarılacak tebliğlerle ilan edileceği kuralı getirilmiştir.
(20) Bu çerçevede, 2010/4 sayılı Tebliğ’in “Birleşme ve Devralmaların Değerlendirilmesi”
başlıklı 13. maddesinde ise birleşme ve devralmalar değerlendirilirken özellikle; ilgili
pazarın yapısı, ülke içinde veya dışında yerleşmiş olan teşebbüslerin fiili ve potansiyel
rekabeti, teşebbüslerin pazardaki durumu, ekonomik ve mali güçleri, sağlayıcı ve
müşteri bulabilme alternatifleri, arz kaynaklarına ulaşabilme imkânı, pazarlara giriş
engelleri, arz ve talep eğilimleri, tüketicilerin menfaatleri, tüketici yararına olan etkinlikler
ve diğer hususların göz önünde tutulacağı belirtilmiştir. Kurul tarafından yapılacak
değerlendirme neticesinde tek başına ya da birlikte hâkim durum yaratmaya veya hâkim
durumu daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında
rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuran birleşme veya devralmalara izin
verilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
(21) 4054 sayılı Kanun’un tanımlar başlıklı 3. maddesinde hâkim durum, “belirli bir
piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız
hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri
belirleyebilme gücü” şeklinde tanımlanmaktadır. Hâkim durumun tespitinde temel olarak
dikkate alınacak ölçütlerden ilki, ilgili teşebbüssünün ve rakiplerinin pazardaki
konumuyken, bunun yanında pazara girişin veya pazarda büyümenin önünde engeller
bulunup bulunmadığı ve ilgili pazarlarda müşterilerin alıcı gücüne sahip olup olmadıkları
da değerlendirilmesi gereken hususlardandır.
(22) Rekabet Kurulunun birçok kararında da ortaya konulduğu üzere, tek başına yeterli
olmamakla birlikte, bir teşebbüsün hâkim durumda bulunup bulunmadığının tespit
edilmesinde en önemli unsurlarından biri pazar payıdır. Ancak, uygulamada hangi
büyüklükteki pazar payının hâkim durum oluşturabilecek bir pazar gücü olarak
değerlendirileceğine ilişkin rekabet hukuku doktrini ve içtihadında kesin bir ölçüt
bulunmamaktadır. Örneğin, Avrupa Birliği uygulamalarında, %40-50 oranındaki pazar
payı hâkim durum tespitinde yeterli görülmekte, hatta %25-%40 aralığındaki bir pazar
payında dahi, diğer pazar gücü koşullarının gerçekleşmesi halinde, hâkim durum tespiti
yapılabilmektedir. Ayrıca pazar paylarına ilişkin değerlendirmelerde, pazar paylarının
sürekliliği de önem kazanabilmektedir. Kurulun yerleşik uygulamasında ise genel olarak
%40’ın altında pazar payına sahip olan teşebbüslerin hâkim durumda olması ihtimalinin
düşük olduğu kabul edilmekte, bu oranın üzerinde pazar payına sahip teşebbüsler
bakımından ise ilave değerlendirmeye gidilmektedir.
(23) Rekabet Kurulunun 04.06.2013 tarihli ve 13-33/448-RM(7) sayılı kararıyla çıkarılan
“Yatay Birleşme ve Devralmaların Değerlendirilmesi Hakkında Kılavuz” (Yatay Birleşme
Kılavuzu)’un 17. paragrafında, çok yüksek pazar paylarının hakim durumun göstergesi
olabileceği belirtildikten sonra, %50’yi aşan paylar örnek olarak sayılmaktadır.
14-24/482-213
6/17
(24) Bu çerçevede dosya konusu işlemde devralan teşebbüs konumunda bulunan THY
OPET’in pazar payları incelendiğinde, fiilen 2010 yılında faaliyetlerine başlayan
teşebbüssün anılan yıl içerisinde yaklaşık %14 düzeyinde bir pazar payına sahipken,
2011 yılında bu payın %40’a ulaştığı; son iki yıldır ise %60 seviyesine yükseldiği
görülmektedir.
(25) 19.02.2014 tarih, 2013-1-117/Öİ sayılı raporda, THY OPET’in sahip olduğu yüksek
pazar payı, TÜPRAŞ ve THY ile olan doğrudan veya dolaylı ortaklık bağı, THY ile
arasındaki tedarik anlaşması, pazardaki yüksek yoğunlaşma oranı, kuvvetli rakiplerin
olmaması ve pazara girişteki yüksek hukuki, idari ve fiziki engeller dikkate alınarak THY
OPET’in ilgili pazarda hakim durumda bulunduğu ve işlemin hakim durumu
güçlendirebileceği kanaatine ulaşılmıştır. Raporda ayrıca, bildirim konusu işlemde
ortaya çıkabilecek rekabet endişeleri arasında ilgili pazarın tamamen veya kısmen
rakiplere kapatılması ve alt/üst pazardaki fiyatların yükselmesi de sayılmış ve dosya
özelinde bunlardan özellikle pazarın rakiplere kapatılması veya erişimin engellenmesi
olarak ifade edilebilecek yönünün öne çıktığı belirtilmiştir.
H.3. Taahhütler ve Değerlendirilmesi
H.3.1. Taahhütler
(26) Ön inceleme aşamasında sunulan taahhütler aşağıda yer almaktadır:
- Havacılık Operasyon Sözleşmesi’ne Sadık Kalınacağı Taahhüdü; THY OPET
tarafından, Rekabet Kurulunun 09.07.2008 tarih, 08-44/606-231 sayılı kararı ile muafiyet
tanınan Ortaklık Sözleşmesi hükümlerine sadık kalınacağı taahhüt edilmektedir.
- Depolama Faaliyetine Erişim Sağlamaya İlişkin Taahhütler: THY OPET tarafından,
ortak tesisler bakımından depolama lisansına THY OPET’in sahip olduğu
havaalanlarında diğer teşebbüslerin hizmet talepleri olması durumunda depolama
hizmetlerine erişim taleplerinin karşılanması taahhüt edilmektedir. Erişim taleplerinin arz
güvenliği, kapasite oranları dikkate alınarak karşılanacağı; erişim sağlama ücretinin de
EPDK tarafından onaylanan tarifeler üzerinden uygulanacağı ifade edilmektedir. Ayrıca,
depolama hizmetlerinin yalnızca bir havayolu şirketine mal teslim yükümü altına girmiş
firmalara verilebileceği belirtilmektedir.
- Ürün Satış ve Kanat Altı Hizmetine Erişim Sağlamaya İlişkin Taahhütler: THY OPET
tarafından, talep edilen hizmet tarihi aralığındaki tesis ve ekipman kapasitesine uygun
olması kaydıyla diğer teşebbüslerin THY OPET’ten (depodan) ürün alım taleplerinin
karşılanması ile gerek satın alınan gerekse depolanan ürünlerin kanat altı ikmal
hizmetini onaylanan tarifelere uygun olarak yürütülmesi taahhüt edilmektedir.
- Teşebbüsler Arası Ayrımcılık Yapmamaya İlişkin Taahhütler: THY OPET tarafından,
üçüncü kişilerin depolama ve ikmal hizmetine ulaşmalarında adil ve şeffaf kriterlerin
uygulanacağı taahhüt edilmektedir.
- Diğer İlgili Mevzuata Uyum Taahhüdü: THY OPET tarafından, havacılık yakıtları ile
ilgili mevzuata tam uyum sağlanacağı taahhüt edilmektedir.
(27) THY OPET tarafından gönderilen taahhütler Rekabet Kurulu tarafından yeterli
görülmemiş ve işlem nihai incelemeye alınmıştır. Taahhütlerin yeterli görülmemesindeki
ana gerekçe THY OPET’in arz güvenliği ve kapasite oranları izin verdiği ölçüde üçüncü
kişilere erişim sağlayacağını belirtmesidir.
14-24/482-213
7/17
(28) THY OPET tarafından işleme ilişkin oluşabilecek rekabetçi endişelerin giderilmesi
amacıyla ek taahhütler ve Nihai İnceleme Bildiriminde yer alan bazı tespit ve
değerlendirmelere ilişkin olarak birtakım açıklamalar sunulmuştur. Nihai inceleme
sürecinde Kurumumuza sunulan bu taahhütleri depolama faaliyetlerine erişim
sağlamaya ilişkin taahhütler ve teşebbüsler arası ayrım yapmamaya yönelik taahhütler
olarak başlıca iki gruba ayırmak mümkündür.
- Depolama faaliyetlerine erişim sağlamaya ilişkin taahhütlere özetle aşağıda yer
verilmektedir:
1. THY OPET, Ortak Operasyon Sözleşmesi katılımcıları hariç, depolama
kapasitesine erişim açısından arz güvenliği esnekliği olduğuna inanılan İzmir
Adnan Menderes ve Milas Bodrum Havalimanlarından talep olması halinde
devralmaya konu %25’lik kapasitenin 1/3’lük kısmını, her halükarda depolama
lisansının kendisinde olup olmamasına bağlı olarak, Ortak Operasyon
Sözleşmesi katılımcıları hariç üçüncü kişilere açmayı veya açılmasına rıza
göstermeyi veya açılmasına hiçbir surette engel olmamayı taahhüt etmektedir.
2. THY OPET, İstanbul Atatürk ve Antalya Havalimanları açısından ise, talep olması
halinde devralmaya konu %25’lik kapasitenin 1/2’lik kısmını, her halükarda
depolama lisansının kendisinde olup olmamasına bağlı olarak, ortak operasyon
sözleşmesi katılımcıları hariç üçüncü kişilere açmayı veya açılmasına rıza
göstermeyi veya açılmasına hiçbir surette engel olmamayı taahhüt etmektedir.
- Depolama faaliyetlerine erişim sağlamaya ilişkin taahhütlerin uygulanmasına ilişkin
diğer bir kısım taahhütler;
1. Üçüncü kişilerin erişimi bakımından ayrı bir depo veya fiziki yer/hacim tahsisi
veya deponun bir kısmının boş tutulmaması; üçüncü kişilerden gelecek
depolama hizmeti talepleri karşısında talep edenin tesis(ler)e getireceği ürünün
depolara alınarak THY OPET ve diğer müşterek tesis katılımcılarının ürünleri ile
birlikte bir arada tutularak elleçlenmesi;
2. Depoların tahsisinde ilk gelen ilk hizmet alır prensibinin işletilmesi; taahhüt edilen
toplam hacim ile sınırlı olmak üzere; sonradan gelen üçüncü kişilerin ancak
hâlihazırda bu hacimleri kullanan üçüncü kişilerin kullanmadığı kapasite ile sınırlı
olarak hizmet alabilmesi;
3. Depolama/erişim sağlama ücretinin THY OPET tarafından önerilen ve EPDK
tarafından onaylanarak yayınlanan tarifeler üzerinden sağlanması; üçüncü
kişilerin erişim taleplerinin, objektif kriterler göz önüne alınarak hazırlanan ve
yetkili organlarca onaylanan tarifeye uygun olması ve ilgili tüm güvenlik
koşullarını ve teknik koşulları sağlayacak şekilde yapılması;
4. Ancak bir havayolu şirketine mal teslim yükümlülüğü altına girmiş lisans
sahiplerine erişim imkânı sağlanması;
5. Depolama faaliyetlerine erişim sağlamaya ilişkin taahhütler uygulanırken Rekabet
Kurulunca muafiyet tanınan Ortaklık Sözleşmesi hükümlerine uyulması; ayrıca
pazarın değişken yapısı dikkate alınarak bahse konu taahhütlerin uygulanmaya
başlanmasından 3 yıl sonra gözden geçirilmesi
şeklinde sıralanabilir.
- Teşebbüsler arası ayrımcılık yapmamaya ilişkin taahhütler ise şu şekildedir: THY
OPET, depolama ve ikmal hizmetine ilişkin altyapı erişimini objektif kriterler göz önüne
alınarak hazırlanan ve yetkili organlarca onaylanan tarifeler kapsamında üçüncü kişilere
ayrımcı olmayan ve şeffaf temelde açmayı taahhüt etmiştir. Bu taahhüt sonucunda
14-24/482-213
8/17
pazara yeni girmek isteyen küçük veya büyük tüm teşebbüslere ayrım yapılmadan adil
bir şekilde erişim sağlanacağı belirtilmiştir.
(29) İşleme ilişkin olarak THY OPET tarafından gönderilen ek taahhütlerde son olarak bu
taahhütlerin yerine getirilmesinin petrol piyasası mevzuatı, sivil havacılık mevzuatı,
gümrük mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca THY OPET’in uyması zorunlu olan
kurallara aykırılık teşkil etmediği sürece sağlanabileceği ifade edilmiştir.
(30) Yukarıda yer verilen taahhütlerin etkili bir biçimde uygulanabilir olup olmadığı
hususunda hasıl olan tereddütler üzerine THY OPET tarafından gönderilen ikinci yazıda
ise özetle;
THY OPET tarafından sunulan taahhütlerde yer alan Atatürk ve Antalya Havalimanları
için devralmak istediği kapasitenin 1/2’lik kısmını Adnan Menderes ve Milas Bodrum
Havalimanları için ise devralmak istediği kapasitenin 1/3’lük kısmını “Ortak Operasyon
Sözleşmesi katılımcıları hariç üçüncü kişilere açmayı veya açılmasına rıza göstermeyi
veya açılmasına hiçbir surette engel olmamayı taahhüt etmektedir’’ ifadesinin “(açmayı)
ve/veya Ortak Operasyon Sözleşmesi'nin 10.2 maddesi uyarınca bir onay/izin
alınmasının gerekmesi halinde bu izin/onayları almayı taahhüt etmektedir." şeklinde
değiştirildiği
ifade edilmektedir.
(31) Ayrıca, THY OPET, Ortaklık Sözleşmesi’nin 10.2 maddesinde yer alan ‘’İşletmeci,
Münhasır Tesislerin Finansmanı Sağlayan Katılımcıların onayını almadıkça, Münhasır
Tesislerin, bunların sahibi konumundaki Katılımcı(lar) dışında hiç kimse tarafından
kullanılmasına izin vermeyecektir.’’ hükmü bakımından, diğer sözleşme taraflarının
devre konu jet yakıtı depolarının taahhüt edilen oranlarda üçüncü kişilerin erişimine
açılmasına ilişkin muvafakatlerini aynı yazı ekinde Kurumumuza iletmiştir.
H.3.2. Taahhütlerin Değerlendirilmesi
(32) Nihai inceleme aşamasında sunulan ek taahhütler incelendiğinde, daha önce ön
inceleme aşamasında verilen ve Kurulumuzca rekabetçi sorunları gidermeye yönelik
olarak yeterli görülmeyen taahhütlerin kapsamının genişletildiği görülmektedir. Bunun
yanında söz konusu taahhütlerinin uygulanabilirliği yönündeki tereddütlerin de ortadan
kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Dört havalimanının her birindeki depolar bakımından üçüncü
kişilere açmayı taahhüt ettiği kapasite miktarını net bir biçimde belirlediğinden, THY
OPET’in kapasite kısıtı gerekçesiyle üçüncü kişilere hizmet veremeyeceği iddiasında
bulunma imkanı kalmamıştır. Diğer yandan üçüncü kişilere hizmet sunabilmek için
gerekli olan ortak girişim ortaklarının iznini almayı taahhüt etmesi ve bu izni alması,
taahhütlerin hukuken uygulanıp uygulanamayacağı tartışmasını da sonlandırmaktadır.
(33) İşlemin ardından MOBİL’in jet yakıtı pazarından çekilmeyi planladığı ifade edilmekle
beraber, mevcut işlem ile THY OPET, MOBİL’in jet yakıtı satışına ilişkin faaliyetlerini
devralmamaktadır. Bu haliyle işlem, esasında ilgili pazarın bir alt seviyesine ilişkin bir
faaliyetin ve kapasitenin devralınmasını konu edinmektedir ve rakipler arasında
gerçekleşmesi sebebiyle yatay olmasının yanında bu diğer yönüyle de yatay olmayan
bir devralma işlemi niteliğindedir. Böyle bir işlemde ise akla gelen ilk endişe alt pazarın
üçüncü kişilere kapatılarak üst pazardaki rekabetin sınırlandırılmasıdır. Bu noktada
devre konu ortak girişimin faaliyet gösterdiği havalimanlarındaki depolama
kapasitelerine aşağıda tekrar yer verilmektedir:

14-24/482-213
9/17
Tablo:2 İşlem Konusu Havalimanlarındaki Lisanslı Depo Kapasiteleri
Havaalanı Depolama Tesisi Sahibi ve Kapasitesi (m3)
AHL
POAŞ OG Toplam
19.197 (%53) 17.200 (%47) 36.397
AYT
POAŞ OG LUKOİL Toplam
18.205 (%54) 11.467 (%34) 4.155 (%12) 33.827
ADB
POAŞ OG ULUSLARARASI Toplam
7.796 (%71) 1.600 (%15) 1.503 (%14) 10.899
MBH
POAŞ OG ULUSLARARASI Toplam
6.917 (%66) 2.000 (%19) 1.609 (%15) 10.526
Kaynak: EPDK web sitesi.

(34) Tablo 2’den, THY OPET’in ortak girişimdeki mevcut %25’lik payı ile de devir işlemine
izin verilmesi halinde sahip olacağı %50’lik payı ile de ilgili havalimanlarında yüksek bir
kapasite oranına sahip olmayacağı görülmektedir. Mevcut pazar yapısı dikkate
alındığında havacılık yakıtı pazarında faaliyet göstermek isteyen bir teşebbüs için
havalimanı sınırları içerisinde kurulu bir depolama tesisine erişim sağlama imkanının
yeterli bir koşul olmamakla beraber gerekli bir koşul olduğu görülmektedir. Bu itibarla
havalimanında depolama tesisi olmayan teşebbüslerin erişim sorunu, esasen THY
OPET’in gerçekleştirmek istediği devir işleminden bağımsız olarak özellikle Atatürk
Havalimanı gibi fiziken yeni kapasite yaratmanın mümkün olmadığı havalimanları
bakımından zaten belirli bir derecede mevcuttur.1
(35) Taahhütler olmaksızın düşünüldüğünde devir işlemi bakımından yaşanacak sorun,
Atatürk Havalimanı gibi havalimanlarında halihazırda zaten mevcut olan erişim sorunu
var olmaya devam ederken ilgili pazarda hakim durumda bulunan bir teşebbüsün
kapasitesini artırmasının pazardaki rekabetçi yapıyı daha da kötüleştirecek olmasıdır.
Bu durumda üzerindeki rekabet baskısı daha da azalmış olan hakim durumdaki
teşebbüs ileride örneğin fiyatları artırma hususunda görece serbest hale gelebilecektir.
(36) Bu noktada, Atatürk Havalimanı ve Antalya Havalimanı bakımından devralınan
kapasitenin yarısı, diğer iki havalimanı bakımından ise üçte biri, sunulan taahhüt
çerçevesinde üçüncü kişilere açılacaktır. Bir diğer deyişle İstanbul ve Antalya
bakımından ortak girişimin depolama kapasitesinin %12,5’i, İzmir Adnan Menderes ve
Milas Bodrum bakımından ise %8,33’ü ortak girişime taraf olan teşebbüsler dışındaki
şirketlerin kullanımına açılmış olacaktır.

1 DHMİ yetkilileri ile yapılan görüşmede, halihazırda Adnan Menderes ve Milas Bodrum
Havalimanlarında da ilave depolama tesisi kurulabilecek yer bulunmadığı bilgisi edinilmiştir.
14-24/482-213
10/17
(37) Böyle bir uygulama sonucunda oluşacak yapı mevcut durumla karşılaştırılacak olursa,
halihazırda dört ortağın kullanımına açık olan ve kapasite kısıtı öne sürülerek üçüncü
kişilere açılması gerekmeyebilecek depolama tesisleri, üçüncü kişilerin talep etmesi
halinde yine en az dört teşebbüsün kullanımına açık olacaktır. Pazardan MOBİL çıkacak
olmakla birlikte, yerine en az bir teşebbüs daha gelmiş olacaktır.
(38) Atatürk ve Antalya Havalimanlarının depolama kapasitesine erişim bakımından Adnan
Menderes ve Milas Bodrum Havalimanlarına nazaran esnekliğinin daha düşük olduğu
göz önüne alındığında, bu havalimanları için daha yüksek bir oranda kapasitenin
üçüncü kişilere açılması makul görülmektedir. Diğer yandan üçüncü kişilere erişimi
taahhüt edilen kapasitelerin özellikle pazara yeni girmek isteyen veya payını artırmayı
amaçlayan teşebbüslerin kısa dönemde arz edebilecekleri miktarlar için yeterli olduğu
değerlendirilmektedir.
(39) THY OPET’in üçüncü kişilere uygulanacak fiyatlar konusundaki taahhüdü, kendisi
tarafından önerilen ve EPDK tarafından onaylanarak yayınlanan tarifeler üzerinden fiyat
belirlemektir. Burada, mevzuat dairesinde ilgili denetleyici kurumun onayından geçen bir
tarifede sorun olmaması beklenmelidir. Bu husus teşebbüsler arasında ayrımcılık
yapılmayacağına ilişkin taahhütle bir arada değerlendirildiğinde, dosya mevcudu bilgiler
ışığında uygulanacak fiyat konusunda bir endişe görülmemektedir. Kaldı ki; taahhütler
çerçevesinde işleme izin verilirse THY OPET tarafından uygulanacak ücret tarifesinin
üçüncü kişilere erişimi zorlaştıran veya bunu imkânsızlaştıran bir niteliğe bürünmesi
halinde, konunun taahhütlerin ihlali olarak değerlendirilmesi her zaman mümkündür.
(40) Bütün bu açıklama ve değerlendirmelerin ardından gelinen noktada, nihai inceleme
aşamasında THY OPET tarafından verilen taahhütler çerçevesinde, işlemin THY
OPET’in maliki olduğu depolama kapasitesini artırması sebebiyle hakim durumunu
güçlendirebileceği, ancak üçüncü kişilere açtığı kapasite sebebiyle karşısında rekabetçi
bir baskı oluşacağı veya oluşmasının kolaylaştırılacağı, dolayısıyla ilgili pazarda
rekabetin önemli ölçüde kısıtlanması sonucunu doğurmayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
(41) Dosya konusu işlemin havayolu taşımacılığı pazarı üzerindeki etkisi hususunda ise
öncelikle, ilgili taahhütler çerçevesinde ilgili pazarda rekabetin önemli ölçüde
kısıtlanması sonucu doğmayacağından bu pazarın müşterileri bakımından da bir
olumsuzluk yaşanmayacağı, ilgili havalimanları incelendiğinde ise THY OPET’in 2013
yılı için Atatürk Havalimanında (…..) gibi yüksek bir paya sahip olduğu, Antalya, Adnan
Menderes ve Milas Bodrum Havalimanları için ise sırasıyla (…..),(…..) ve (…..) oranında
paya sahip olduğu görülmektedir. THY OPET, Atatürk Havalimanında yüksek bir pazar
payına sahip olmakla birlikte bu satış miktarı için halihazırda ortak girişime ait depolama
tesislerinin neredeyse tamamını kullanmaktadır. Dolayısıyla esasen bildirim konusu
işlem sonucunda THY OPET’in depolama kapasitesini artırarak Atatürk
Havalimanındaki pazar payını kayda değer şekilde artıracağını iddia etmek mümkün
değildir. Hatta ilgili taahhütler çerçevesinde kullandığı bu kapasitenin bir kısmını üçüncü
taraflara da açması gerektiğinden, işlem sonucunda THY dışındaki havayolu
şirketlerinin THY OPET dışında alternatif bir sağlayıcı ile çalışmalarının önünde engel
bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar THY OPET’in diğer havalimanlarında sahip
olduğu görece düşük pay ve alternatif tedarik imkanlarının mevcut olması ile bir arada
değerlendirildiğinde, verilen taahhütler çerçevesinde işlem neticesinde havayolu
taşımacılığı pazarı bakımından da herhangi bir sorunun yaşanmayacağı anlaşılmıştır.
(42) İlgili pazarın yapısında geçtiğimiz 4 yıllık dönemde meydana gelen değişiklikler dikkate
alındığında; pazarda hâlihazırda hâkim durumda bulunan THY OPET’in, belirli bir süre
14-24/482-213
11/17
sonra bu hâkim durumunu kaybetme ihtimalinin tamamen dışlanmasının mümkün
olmadığı; bu nedenle pazarın değişken yapısı dikkate alınarak bahse konu taahhütlerin
uygulanmaya başlanmasından 3 yıl sonra gözden geçirilmesi yönündeki ilgili taraf
talebinin de makul olduğu değerlendirilmektedir.
H.4. Nihai İnceleme Bildiriminde Yer Alan Tespit ve Değerlendirmelere İlişkin
Taraf Görüşleri
(43) THY OPET tarafından gönderilen yazıda yer alan iddialar ile bunlara ilişkin açıklamalar
aşağıda yer almaktadır:
(44) Başvuruya konu olan işlemin bir ön alım hakkına dayandığı, bahse konu sözleşme ile
önalım hakkının Rekabet Kurulu tarafından daha önce dört defa incelenerek bu
hükümlere muafiyet tanındığı, Kurulun muafiyet tanıdığı bir sözleşmeden doğan hakkın
kullanılamaması durumunda sözleşmeye güven ilkesinin zedeleyebileceği, bu durumun
hukuk düzenine olan itimada zarar vereceği iddiası:
- 4054 sayılı Kanunun 7. maddesinde teşebbüslerin devralmalar yoluyla hakim
duruma geçmeleri veya mevcut hakim durumlarını güçlendirmeleri
yasaklanmaktadır. Bu çerçevede, Ortaklık Sözleşmesi çerçevesinde taraflara
önalım hakkı tanıyan hükümlere muafiyet tanınmış olması, bu hakların
kullanılması sırasında işlemin Kanunun 7. maddesi kapsamında incelenmesine
mani değildir. Nitekim Raporda, tarafların sözleşmeden kaynaklanan önalım
haklarının geçerliliği/geçersizliği değil, dosya konusu işleme izin verilip
verilemeyeceği tartışılmaktadır. Dolayısıyla, bahse konu değerlendirmeler işlem
tarafları bakımından önalım haklarının geçerliliğini etkilememektedir.
(45) Nihai İnceleme Bildiriminde yer alan THY OPET’in pazar payının %14 ile başladığı
akabinde çok hızlı bir şekilde artığı yönündeki tespitin hatalı olduğu, THY OPET’in 2010
yılı Temmuz ayında faaliyete başladığı, bununla birlikte şirketin ancak Temmuz 2011
tarihinde tam kapasite faaliyete geçebildiği, çok hızlı gibi görünen pazar payı artışının
temel sebebinin şirketin kısa sürede tam kapasite faaliyete geçerek THY’nin jet yakıtı
tedarikini karşılayabilmesinde yattığı iddiası:
- THY OPET’in pazardaki büyüme hızına ilişkin olarak verilen bilgi üzerine bir
kanaat inşa edilmemiştir.
(46) Teşebbüs tarafından THY nezdinde yapılan satışlar dışarıda tutulduğunda aslında
pazarın rekabetçi yapısında bir kayıp yaşanmadığı aksine THY OPET’in pazara girmesi
ile tüketicilerin bundan fayda sağladığı, THY’ye yapılan satışlar dikkate alınmadığında
THY OPET’in pazar payının POAŞ’ın yarısı kadar olduğu iddiası:
- THY OPET’in, THY’ye yaptığı satışlar dikkate alınmadığında pazarın kalan
kısmındaki payının daha düşük olduğu görülmektedir. Ancak THY OPET’in
ortaklardan bağımsız bir ortak girişim olarak kabul edilmesi karşısında THY’ye
yaptığı satışları dikkate almamak mümkün değildir.
(47) Homojen bir ürün olan jet yakıtı pazarında sektörle ilgili koşullar bir bütün olarak
düşünüldüğünde THY OPET’in pazar payı büyüklüğünün tek başına ele alınarak
pazarın rekabetçi yapısının değerlendirilmesinin eksik olacağı iddiası:
- Pazarın rekabetçi yapısı değerlendirilirken pazar payı tek başına ele alınmamıştır.
(48) Rekabet Kurumu tarafından alt pazar olan depolama faaliyetlerindeki bir devralmanın
üst pazar olan ticari kanalda etkisinin değerlendirmeye tabi tutulduğu, oysaki depolama
hizmetinin jet yakıtından ayrı bir pazar olduğu, Türkiye’de depolama hizmetlerinin büyük
14-24/482-213
12/17
havalimanlarında bir ticari faaliyet olarak yürütüldüğü, teşebbüslerin gerek kendi
ihtiyaçları için gerekse EPDK onaylı tarifeler üzerinden diğer teşebbüslerin kullanımına
sunarak kar elde ettikleri iddiası:
- Depolama hizmetlerini ayrı bir pazar olarak tanımlamak ve ele almak mümkündür;
ancak THY OPET’in mevcut devralma işlemini depoculuk faaliyeti yürütmek ve
bunun üzerinden bir gelir sağlamak için değil jet yakıtı operasyonunu desteklemek
için gerçekleştirmek istediği açıktır. Bu itibarla, işlemin esas olarak etkilediği pazar
üzerinden yani havacılık/jet yakıtı pazarı üzerinden değerlendirme yapılmıştır.
(49) EPDK mevzuatı gereği lisans sahibi depocuların üçüncü kişilere erişim izni verme
zorunluluğunun bulunduğu, bazı havalimanları için yeni depoların hâlihazırda
yapılabileceği, örneğin Antalya Havalimanı için kısa süre önce bir ihalenin yapıldığı
iddiası:
- THY OPET’in Antalya Havalimanı için kısa süre önce bir ihalenin yapıldığı iddiası
DHMİ yetkililerince de doğrulanmıştır. Ancak bu hususun tek başına yukarıda yer
verilen tespit ve değerlendirmeleri esastan etkileyecek nitelikte bulunmadığı
değerlendirilmiştir.
(50) Atatürk ve Antalya Havalimanları açısından değerlendirildiğinde zaten sınırlı olan
depolama kapasitesinde sıkıntı olması durumunda arz güvenliğinin tehlikeye gireceği,
THY OPET’in halihazırda kullandığı kapasitelerden mahrum kalması durumunda arz
güvenliği açısından büyük sorunlar yaşanacağı, bunun da havacılık sektöründe ve bu
sektörle ilişkili alanlardaki etkilerinden dolayı tüm kamuoyunda önemli sorunlara sebep
olabileceği iddiası:
- Bildirim konusu devralma işlemine tarafların sunmuş olduklarına benzer nitelikte
taahhütler olmaksızın izin verilmesinin mümkün gözükmediği değerlendirilmiştir.
(51) Jet yakıtı depolama pazarının rekabetçi bir yapıya sahip olduğu, pazarda giriş
engellerinin bulunmadığı, devralma işleminin yapılacağı havalimanlarında müşterek
tesisler haricinde başka tesislerin bulunduğu, gerekli görüldüğü takdirde
havalimanlarında yeni depo yapımlarına izin verilebildiği, işleme izin verilmesi
durumunda THY OPET’in dosya konusu dört hava limanında sahip olacağı jet yakıtı
depo kapasite oranlarının Atatürk Havalimanı için %(…..)’ye, Antalya için %(…..)’ye,
Adnan Menderes için %(…..)’ye, Milas Bodrum için %(…..) ulaşacağı, söz konusu pazar
paylarının hakim durum oluşturabilecek ya da mevcut hakim durumu güçlendirmeye
yetecek seviyede olmadığı, Antalya Havalimanı için POAŞ’ın kapasite oranının THY
OPET’in iki katı olduğu, THY OPET’in bu tesislerde halihazırda POAŞ’tan depolama
hizmeti satın aldığı, Türkiye genelinde jet yakıtı depolama tesislerindeki kapasite
oranları, diğer depo sahiplerinin varlıkları ve EPDK mevzuatı birlikte düşünüldüğünde
THY OPET’in pazarı kapamasının imkânsız olduğu zaten böyle bir durumda konu
Rekabet Kurumuna ulaşmadan sorunun EPDK nezdinde çözülebileceği, bahse konu
depolarda THY OPET’in rakipleri olan diğer ortakların depolama kapasitelerinin
değişmeyeceği, bu bağlamda ilgili havalimanlarındaki rekabet düzeyinin işlemden
etkilenmesinin söz konusu olmadığı iddiası:
- Söz konusu iddialar doğrudan ya da dolaylı olarak dikkate alınmıştır.
H.5. Kanunun 5. Maddesi Çerçevesinde Muafiyet Değerlendirmesi
(52) Rekabet Kurulunun bildirim konusu işleme izin vermesi halinde, Kurulun 09.07.2008
tarihli ve 08-44/606-231 sayılı kararı ile muafiyet tanınan, akabinde ise 12.04.2012
tarihli ve 12-20/554-BD sayılı kararına konu olan “Türkiye Havalimanlarında Depolama
14-24/482-213
13/17
ve Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon Sözleşmesi”nin tarafları, dörtten üçe
düşecektir. Bunun yanında söz konusu taraflardan THY OPET, geçen süre zarfında
pazarda güçlü bir hâkim konuma ulaşmıştır. Bununla birlikte dosya konusu işleme,
ayrıntısına yukarıda yer verilen, işlemden kaynaklanabilecek rekabetçi sorunları
gidereceği mütalaa edilen taahhütler çerçevesinde izin verilmesi halinde, söz konusu
taraf değişikliğinin anılan sözleşmeye muafiyet tanınmasına dair 08-44/606-231 sayılı
Kurul kararında ulaşılan sonucu değiştirecek nitelikte olmadığı ve sözleşmenin
muafiyetten yararlanmaya devam edebileceği değerlendirilmiştir.
J. SONUÇ
(53) Düzenlenen rapora ve incelenen dosya kapsamına göre,
1- Mobil Oil Türk A.Ş.’nin Türkiye Havalimanlarında Depolama ve Uçaklara Yakıt İkmali
için Havacılık Operasyon Sözleşmesi”ne konu varlıklardaki %25 mülkiyet hakkının
THY OPET Havacılık Yakıtları A.Ş. tarafından devralınması işleminin 4054 sayılı
Kanun’un 7. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan 2010/4 sayılı “Rekabet
Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ”
kapsamında izne tabi olduğuna OYBİRLİĞİ ile,
2- Söz konusu işleme ilişkin olarak taraflarca sunulan taahhütlerin kabulüyle işleme izin
verilmesine; verilen taahhütler çerçevesindeki şartların süresi içinde yerine
getirilmemesi halinde verilen iznin geçersiz sayılacağına OYÇOKLUĞU ile

karar verilmiştir.





Rekabet Kurulu’nun 16.07.2014 Tarih ve 14-24/482-213 Sayılı Kararına

KARŞI OY GEREKÇESİ

Kurulumuz, mezkur kararıyla Mobil Oil Türk A.Ş.’nin Türkiye Havalimanlarında
Depolama ve Uçaklara Yakıt İkmali için Havacılık Operasyon Sözleşmesi’ne konu
varlıklardaki %25 mülkiyet hakkının THY OPET Havacılık Yakıtları A.Ş. tarafından
devralınması işleminin 4054 sayılı Kanun’un 7. maddesi ve bu maddeye dayanılarak
çıkarılan 2010/4 sayılı “Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve
Devralmalar Hakkında Tebliğ” kapsamında izne tabi olduğuna ve söz konusu işleme
ilişkin olarak taraflarca sunulan taahhütlerin kabulüyle işleme izin verilmesine; verilen
taahhütler çerçevesindeki şartların süresi içinde yerine getirilmemesi halinde verilen
iznin geçersiz sayılacağına karar vermiş olup, kararın taahhütlerin kabulüyle izin
verilmesine ilişkin 2.maddesine usul yönünden katılmadığımdan, karşı oy gerekçelerim
aşağıda açıklanmıştır.
14-24/482-213
14/17
Karşı oyum özetle; 4054 Sayılı Kanunda emredici olan usul hükümlerinin, Rekabet
Kurulunca çıkarılan bir kılavuz ve bunun sonucunda Rekabet Kurulu kararı ile ihmal
edilip, yok sayılarak uygulanmaması konusuna ilişkindir.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un “Birleşme veya Devralma” başlığı
altındaki 7.maddesinde: “Bir ya da birden fazla teşebbüsün hâkim durum yaratmaya
veya hâkim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir
kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde
azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya
da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir
kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla
iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.
Hangi tür birleşme ve devralmaların hukukî geçerlilik kazanabilmesi için Kurula
bildirilerek izin alınması gerektiğini Kurul, çıkaracağı tebliğlerle ilan eder.’’ hükmü yer
almıştır.
Yine aynı kanunun “Birleşme ve Devralmaların Kurula Bildirilmesi” başlığı altındaki
10.maddesinde de: “7nci madde kapsamına giren birleşme veya devralma anlaşmaları
Kurula bildirildiği tarihten itibaren Kurul, on beş gün içinde yapacağı ön inceleme
sonucunda birleşme veya devralma işlemine ya izin vermek ya da bu işlemi nihaî
incelemeye almaya karar verdiği takdirde, ön itirazını bildiren yazısı ile birlikte
birleşme veya devralma işleminin nihaî karara kadar askıda olduğunu ve uygulamaya
sokulamayacağını, gerekli gördüğü diğer tedbirlerle birlikte ilgililere usulüne göre tebliğ
etmek zorundadır. Bu durumda, bu Kanun’un 40 ila 59 uncu maddeleri hükümleri
uygulanır. ’’ hükmü sevk edilmiştir.



Yasa koyucu, bu hükümlerle, teşebbüslerin kendi iç dinamiği, verimli çalışması ve yeni
teknoloji bulması gibi kendi çaba, çalışma ve kararları dışında, rekabeti önemli ölçüde
sınırlamaması adına birleşme ve devralma yoluyla hakim duruma gelmesini veya var
olan hakim durumunu güçlendirmesini yasaklamış, ancak Rekabet Kurulu’na da bu
yasak göz ardı edilmeksizin, birleşme ve devirlerle ilgili objektif ölçü veya ölçütler
belirleyerek, bu ölçü veya ölçütleri aşan birleşme ve devirleri kontrol etme yetkisi vermiş
bulunmaktadır. Yasa koyucu, aynı zamanda, Rekabet Kurulu’na bu kontrol ve denetim
sonucunda karar verirken, 15 gün içerisinde bildirim konusu işlemi inceleyip, dosya
içerisinde bulunan tüm verilere göre ya birleşme ve devirlere izin vermesi veya işlemi
nihai incelemeye alması gerektiğini açıkça belirtmiş, nihai incelemeye alınması
halinde, anılan Yasa’nın 40. ve 59 maddesinde öngörülen usule ilişkin
maddelerinin yani bütün bu sürecin uygulanması gereğinden hareketle rekabet
ihlallerinin soruşturulmasına paralel bir uygulama getirmiştir.
Yasa Koyucunun öngördüğü kurallar, birleşme devralmanın önaraştırma ile başlayan ve
içine soruşturma raporunun düzenlenip taraflara bildirilmesi ve sözlü savunma
yapılması(tarafların talebi veya resen)/yapılmaması ve nihai kararın verilerek, yargı
aşamasına götürülebilecek işlem ve eylemleri de içerisine alan bir sürecin izlenerek
konunun nihai karar verilerek sonuçlandırılmasını emretmektedir. Bir başka deyişle yasa
14-24/482-213
15/17
koyucu Rekabet Kuruluna anılan 4054 sayılı yasanın 40.maddesi ile başlayan ve
59.maddesi ile biten tüm hükümleri, birleşme devralma işlemlerinin nihai incelemeye
alınması halinde uygulanmasına ilişkin bağlı bir yetki vermektedir. Bu hükümler yeni bir
Yasa ile değiştirilmedikçe veya kaldırılmadıkça, Rekabet Kurulu kendi yapacağı bir
düzenleme ile bu usulü hükümlerin uygulanmasını kısmen veya tamamen değiştirmeye
veya kaldırmaya hukuken muktedir olmadığı gibi, bu konuda vereceği kararlarda
açıklanan emredici hükümleri ihmal eden bir takdir yetkisi kullanması da asla söz
konusu olamaz.
Kurulumuzun, 16.06 2011 gün ve 11-37/792-RM sayılı kararıyla “Birleşme ve Devralma
İşlemlerinde Rekabet Kurumunca Kabul Edilebilir Çözümlere İlişkin Kılavuz’’ kabul
edilmiş, Kılavuzun 89. paragrafında, “Nihai inceleme aşamasında raporun
tamamlanmasına kadar tarafların çözüm önermesi durumunda, incelemeyi yürütmekle
görevli meslek personeli önerilen çözümlerin rekabet sorunlarını gidermede yeterli
olduğu kanaatine varırsa, çözüm önerisi, yasal sürenin bitmesi beklenmeden
hazırlanacak raporla birlikte ivedilikle Kurul gündemine sunulur. Önerilen çözüm yeterli
bulunmadığı takdirde, söz konusu öneri yasal süresi içerisinde tamamlanan raporla
birlikte Kurul gündemine sunulur. Bu durumda,
Kurul çözüm önerisini kabul ederse, işleme taahhütlere bağlı olarak koşullu izin verir,
Kurul çözüm önerisini yeterli bulmadığı takdirde rapor taraflara tebliğ edilerek yazılı
savunmalarını göndermeleri istenir.’’




şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme yukarıda 4054 sayılı Yasanın ilgili
hükmünde öngörülen 40-59.maddeler arasında yerine getirilmesi mutlak olan hükümleri
adeta ortadan kaldırmakta ve bu hükümler uygulanmaksızın, taahhüt verilip, bu
taahhütler raportörlerce rekabet sorunlarını gidermede yeterli görülürse, taahhütlerin
hemen yasal sürecinin bitmesi beklenmeksizin bir raporla birlikte Kurula sunulacağı ve
kurulca kabulü halinde izin verileceği belirtilmektedir. Sonuç olarak, bu uygulama nihai
incelemeye alınmış işlemin hızlı sonuçlandırılması adına pratik bir çözüm olup, bunda
bir tereddüt bulunmamaktadır. Bende bu duruma sonuç olarak katılmaktayım. Ancak,
yasayla konulan usul hükümlerinin ihmal edilerek sonuca gidilmesi ve yasal süreç
tamamlanmadan karar verilmesi hukuken asla olanaklı değildir. Bu nasıl olanaklı hale
gelir sorusunun yanıtı ise, ancak yasa değişikliği ile olacağıdır. Yasal sürece
uyulmaması durumunda, yapılması olası bir sözlü savunma toplantısında
Birleşme/Devralma işleminde meşru ve aktüel menfaati olan kişilerin kendilerini ifade
etmeleri de önlenmiş olmaktadır. 4054 Sayılı Yasanın 27/g maddesine göre ilgili
mevzuatta yapılacak değişiklikler konusunda görüş bildirme görev ve yetkisi olmasına
rağmen Kurulumuz gündemine Başkanlıkça getirilmeyen, daha sonra bilgi sahibi
olduğumuz yeni yasa tasarısının 3.maddesinde, bu husus düşünülerek,
birleşme/devralma işlemlerinin nihai incelemeye alınması konusunda, soruşturma ile
ilgili hükümlerden ayrık yeni hükümlerle, sürecin 4 aylık bir süre ile sınırlandırılması
önerildiğinden (bu süre tartışılmak koşuluyla), bizim dışımızda bu yasaya emeği geçen
14-24/482-213
16/17
dar kadrodaki arkadaşlara da sadece bu nedenle teşekkür etmek gerekir. Zaten doğru
olan böyle bir yasa değişikliğidir. Ancak, böyle bir yasal, yani kanun düzeyinde bir
değişiklik olmadan, mevcut hükümlere göre, yasadaki süreç tamamlanmaksızın karar
verilmesi asla mümkün olamaz. İşlemi yok hükmünde sakatlayan usulü bir eksikliktir.
Ayrıca bu husus olası bir idari yargı denetiminde ortaya çıkacak, kararın bu nedenle
mutlak iptali durumunda birleşme /devralma işlemine taraf olan teşebbüslerin aleyhine
süreç lüzumsuz olarak uzayacak ve beklide teşebbüsler bu durumdan zarar görecektir.
Öte yandan, böyle keyfi bir düzenlemeye ve uygulamaya prim tanınması halinde, bu
kötü bir örnek olacak, olasıdır ki, ileride soruşturmalar içinde bu yönde kılavuzlar
çıkarılıp, Rekabet Kurulu adeta sonuç olarak yasa koyucu gibi hareket ederek fonksiyon
gaspı ölçüsünde düzenlemeler yapabilecektir. Rekabet Kurulu tarihinde ilk kez olan bu
anlamdaki gayri yasal durumun başlangıçta önlenmesi adına bu karşı oyun yazılması
adeta bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.
Bu karşı oyun sahibi, Rekabet Kurulunca çıkarılan hemen hemen her kılavuzun
kabulüne ilişkin kararlarda paralel bir şekilde;
“Kılavuzların 4054 sayılı RKHK, yönetmeliklere ve tebliğlere göre alınan Rekabet
Kurulu kararlarına esas olan kriterleri gösterdiği, Komisyon ve Rekabet Kurulu kararları
esas alınarak bir anlamda Rekabet Kurulunda oluşan içtihatların bu şekilde oluştuğunu
belirtmek ve uygulayıcılara yol göstermek adına yapıldığı, mevcut vaka ve örnekler
esas alınarak hazırlanmış olan bu çalışmanın genel bir kılavuz niteliğinde olup
hiyerarşik anlamda bağlayıcı bir metin olmadığı, Rekabet Kurulu ve taraflar,
gerektiğinde 4054 Sayılı yasaya, Rekabet Kurumu Yönetmelikleri ile tebliğlerine ve

Danıştay’ın 4054 sayılı yasa ile ilgili yorumlarına başvurmak zorunda bulunduğu ve yine
öncelikle bunların uygulanmasının söz konusu olduğu ‘’
şeklinde bir ifadenin Kılavuzların başlangıç bölümüne mutlaka yazılması gerektiği
yönünde sürekli olarak ısrarla öneride bulunmuş, ancak Rekabet Kurulunca kabul
görmemesi nedeniyle bu tür kararlarda sürekli karşı oy kullanmıştır. Ortaya çıkan bu
durum, kılavuzlar için paralel biçimde kullandığımız karşı oylarda ne denli haklı
olduğumuzu açıkça bir kez daha göstermiştir.
Öte yandan, bu düzenleme kılavuz değil de, yönetmelik veya tebliğ olsa da durum
değişmez. 2577 Sayılı İ.Y.U.K ’ nun 7.maddesinin son fıkrası hükmünde, İdari yargı
yerlerine, yasalara açıkça aykırı düzenlemeleri, bu düzenlemeler dava konusu
edilmeyip, sadece uygulama işlemleri dava konusu edilmiş olsa bile; ihmal etmek
suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesine olanak tanınması karşısında, bu hükümlerin
kanun dışında hangi düzenlemede yer alırsa alsın, anılan hükümlerin esas alınarak
işlem tesis edilmesi, işlemin yasal dayanaktan yoksun bir işlem olmasını ortadan
kaldırmayacaktır. İdari Yargı yerince uygulanan bu hükmün Rekabet Kurulu kararlarında
da kıyasen uygulanması olanaklı olup, bu konuda çeşitli Danıştay kararları
bulunmaktadır.(2)

(2)Danıştay İ.D.D.K ‘ nun 06.11.2013 gün ve E.2010/1286 – K.2013/3570 sayılı kararı
Danıştay 10.Dairesinin 08.07.2014 gün ve E.2014/1643 – K.2014/4624 sayılı kararı
14-24/482-213
17/17
4054 Sayılı Yasanın 05.07.2012 gün ve 6352 sayılı yasanın 63.maddesi ile değişik
55.maddesinde ; “İdari yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava
açılabilir. Kurul kararlarına karşı açılan her türlü dava öncelikli işlerden sayılır.” hükmü
bulunmaktadır. Bu hükme göre; şikayetçi veya bu kararın sonucu ile ilgili meşru ve
aktüel menfaati olan 3.kişilerin 2577 sayılı İ.Y.U.K hükümlerine göre dava açması
halinde, usul hükümleri yönünden yok hükmünde sakat bir işlem olması nedeniyle
mezkur kararımızın iptal edilmesi gerektiği inancını taşıyorum.
Geniş olarak açıklamaya çalıştığım nedenlerle, 4054 Sayılı Kanunda emredici olan usul
hükümlerinin, Rekabet Kurulunca çıkarılan bir kılavuz ve bunun sonucunda Kurulumuz
kararı ile ihmal edilip yok sayılarak uygulanmaması ve yasal süreç tamamlanmadan,
sunulan taahhütlerin kabulüyle işleme izin verilmesi yolundaki çoğunluk kararına
katılmıyorum.



Reşit GÜRPINAR
Kurul Üyesi





Full & Egal Universal Law Academy