Rekabet Kurumu - Karar Sayı 13-47/662-283
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 13-47/662-283
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: Bartın ilinde faaliyet gösteren sürücü kurslarının aralarında anlaşarak kurs ücretleri ile ücrete ilişkin diğer koşulları belirlemek ve gelir paylaşımına ilişkin havuz oluşturmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. Maddesini ihlal edip etmediklerinin tespiti
Karar Tarihi: 13.08.2013


Rekabet Kurumu Başkanlığından;
REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2012-2-096 (Soruşturma)
Karar Sayısı : 13-47/662-283
Karar Tarihi : 13.08.2013
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI
Üyeler : Doç. Dr. Mustafa ATEŞ, Dr. Murat ÇETİNKAYA,
Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN
B. RAPORTÖRLER: Ekrem SOLMAZ, Necla SÜMER
C. ŞİKAYET EDEN: - Gizlilik talebi bulunmaktadır.
D. HAKKINDA SORUŞTURMA YAPILANLAR:
- Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Pazarlama Ltd. Şti.
Kemerköprü Mah. Davut Fırıncıoğlu Cad. Hazain Pasajı
No:40-56 Kat:2 74100 Merkez/Bartın
- Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu (Ali Eyüpustaoğlu)
Kemerköprü Mah. Şadırvan Cad. No:34 Kat:3 Merkez/Bartın
- Sina Eğitim Faaliyetleri Turizm Telekom Tekstil Gıda San.
Tic. Ltd. Şti.
Köyortası Mah. İskele Cad. No:30/A Bartın
- Özel Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
Kemerköprü Mah. Çalık Sok. No:4 Merkez/Bartın
(1) E. DOSYA KONUSU: Bartın ilinde faaliyet gösteren sürücü kurslarının aralarında
anlaşarak kurs ücretleri ile ücrete ilişkin diğer koşulları belirlemek ve gelir
paylaşımına ilişkin havuz oluşturmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. Maddesini
ihlal edip etmediklerinin tespiti.
(2) F. İDDİALARIN ÖZETİ: Rekabet Kurumu kayıtlarına 23.03.2012 tarih, 2471 sayı ile
giren gizlilik talepli başvuruda; Bartın ilinde faaliyet gösteren sürücü kurslarının
aralarında anlaşmak suretiyle kurs ücretlerini 750 TL olarak belirledikleri, başvurunun
yapıldığı hafta müracat edilen Özel Bartın, Özel Çağlayan ve Yeni Bartın Sürücü
Kurslarında fiyatın 750 TL olduğunun ve aralarında yapılan sözlü anlaşma gereği indirim
yapılamayacağının belirtildiği, bir ay önce ücretlerin 500-650 TL arasında olduğu ifade
edilerek gereğinin yapılması talep edilmiştir.
(3) G. DOSYA EVRELERİ: Rekabet Kurumu kayıtlarına 23.03.2012 tarih ve 2471 sayı ile
giren ve gizlilik talebi bulunan başvuru üzerine düzenlenen 24.04.2012 tarih ve 2012-2-
096/İİ sayılı İlk İnceleme Raporu, Rekabet Kurulu’nun 03.05.2012 tarih ve 12-24 sayılı
toplantısında görüşülerek 12-24/679-M sayılı kararı ile Bartın ilinde faaliyet gösteren
sürücü kursları hakkında önaraştırma yapılmasına karar verilmiştir.
(4) Yapılan önaraştırma sonunda hazırlanan 03.10.2012 tarih ve 2012-2-096/ÖA sayılı
Önaraştırma Raporu, Rekabet Kurulu’nun 17.10.2012 tarih ve 12-51/1455-M sayılı
kararıyla değerlendirilmiş ve Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Pazarlama Ltd.
Şti. (Bartın MTSK), Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu (Eyüp Şahin MTSK), Sina Eğitim
Faaliyetleri Turizm Telekom Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti. (As Çağlayan MTSK) ve Özel
Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. (Yeni Bartın MTSK) hakkında, 4054 sayılı
13-47/662-283

2/16
Kanun’un 4. maddesini ihlal edip etmediklerinin tespiti amacıyla soruşturma açılmasına
karar verilmiştir.
(5) 4054 sayılı Kanun’un 43/2. maddesi uyarınca soruşturma kararı ve teşebbüsler ile ilgili
olarak ileri sürülen iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgi, 31.10.2012 tarih ve
5863, 5864, 5865 ve 5866 sayılı yazılar ile sırasıyla Özel Bartın MTSK As Çağlayan
MTSK, Yeni Bartın MTSK ve Eyüp Şahin MTSK’ya tebliğ edilerek söz konusu
teşebbüslerin 30 gün içinde ilk yazılı savunmalarını yapmaları talep edilmiştir.
(6) İlk yazılı savunmalar, As Çağlayan MTSK tarafından 30.11.2012 tarih ve 10069 sayı,
Eyüp Şahin MTSK tarafından 03.12.2012 tarih ve 10108 sayı, Yeni Bartın MTSK
tarafından 03.12.2012 tarih ve 10109 sayılı yazı ile Rekabet Kurumu kayıtlarına intikal
etmiştir. Hakkında soruşturma açılan Bartın MTSK adına Rekabet Kurumu’na herhangi
bir yazılı savunma gönderilmemiştir.
(7) Yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan 17.04.2013 tarih ve 2012-2-96/SR sayılı
Soruşturma Raporu, aynı Kanun’un 45. maddesi uyarınca Rekabet Kurulu’nun tüm
üyeleri ile ilgili taraflara tebliğ edilmiş, hakkında soruşturma yürütülen teşebbüslerden 30
gün içerisinde yazılı savunmalarını göndermeleri talep edilmiştir. Taraflardan As
Çağlayan MTSK’nın ikinci yazılı savunması 07.05.2013 tarih ve 2772 sayı ile; Bartın
MTSK’nın ikinci yazılı savunması 22.05.2013 tarih ve 3182 sayı ile Rekabet Kurumu
kayıtlarına intikal etmiştir. Soruşturma taraflarından Yeni Bartın MTSK ile Eyüp Şahin
MTSK 22.04.2013 tarihinde soruşturma raporu ve eklerini tebellüğ etmiş olup
teşebbüsler, 30 günlük yasal süre içerisinde ikinci yazılı savunmalarını sunmamıştır.
(8) Söz konusu savunmalara ilişkin düzenlenen 05.06.2013 tarih ve 6332 sayılı Ek Görüş
üzerine As Çağlayan MTSK tarafından gönderilen üçüncü yazılı savunma 20.06.2013,
Yeni Bartın MTSK tarafından gönderilen üçüncü yazılı savunma 05.07.2013, Eyüp
Şahin MTSK tarafından gönderilen üçüncü yazılı savunma 12.07.2013 tarihlerinde
Kurum kayıtlarına gönderilmiş; söz konusu sürece ilişkin yasal süre 15.07.2013 tarihinde
sona ermiştir. Tarafların sözlü savunma talebinin olmaması üzerine dosya mevcudu
Rekabet Kurulu’nun 13.08.2013 tarihli toplantısında görüşülerek 13-47/662-283 sayı ile
nihai karar verilmiştir.
(9) H. RAPORTÖRLERİN GÖRÜŞÜ: İlgili raporda,
 Bartın il Merkez ilçesinde sürücü adaylarına yönelik özel öğretim hizmetleri
pazarında faaliyet gösteren Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Pazarlama
Ltd. Şti., Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu Sina Eğitim Faaliyetleri Turizm Telekom
Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ve Özel Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin
rekabeti bozucu anlaşma yapmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettikleri,
 Yapılan anlaşmanın fiyat tespitine yönelik olması nedeniyle kartel olarak
nitelendirilmesi gerektiği,
 Bu çerçevede, kartele taraf olduğu tespit edilen Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil
Ticaret Pazarlama Ltd. Şti., Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu, Sina Eğitim
Faaliyetleri Turizm Telekom Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ve Özel Mervecan
Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’ye 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında
Kanun’un 16. maddesinin 3. fıkrası ve “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu
Eylem ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para
Cezalarına İlişkin Yönetmelik” uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
 Uygulanacak idari para cezasının tespitinde,
13-47/662-283

3/16
1. Soruşturma tarafı Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Pazarlama
Ltd. Şti., Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu, Sina Eğitim Faaliyetleri Turizm
Telekom Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ve Özel Mervecan Eğitim
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin ihlale bir yıldan uzun beş yıldan kısa bir süre
boyunca taraf olduğu hususu ile
2. Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Pazarlama Ltd. Şti., Özel Eyüp
Şahin Sürücü Kursu ve Özel Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin
yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde incelemeye yardımcı
oldukları hususunun dikkate alınmasının uygun olacağı
sonuç ve kanaatine ulaşıldığı ifade edilmiştir.
I. İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
I.1. Hakkında Soruşturma Yürütülen Taraflar
(10) Dosya kapsamında Bartın ili merkez ilçesinde faaliyet gösteren sürücü kursları
incelemeye konu edilmiştir. Anılan kurslar sürücü adaylarına yönelik özel öğretim hizmeti
vermektedir. Bartın ili Merkez ilçesinde sürücü adaylarına yönelik özel öğretim hizmeti
pazarında Bartın MTSK, As Çağlayan MTSK, Yeni Bartın MTSK ve Eyüp Şahin MTSK
faaliyet göstermektedir.
I.2. İlgili Pazar
(11) 2918 Karayolları Trafik Kanunu’nun 41/d maddesi uyarınca sürücü adayları, Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde motorlu taşıt kullanabilmek için sürücü kurslarında eğitim
almak ve eğitimden sonra düzenlenen sınavları başarı ile geçmek durumundadırlar.
Sürücü ehliyeti almak isteyen bir kişi için, söz konusu sürücü kurslarında eğitim alınması
kanunen zorunlu olduğundan, kurslar tarafından verilen bu hizmetin herhangi bir ikamesi
bulunmamaktadır. Bu nedenle ilgili ürün pazarı “sürücü adaylarına yönelik özel öğretim
hizmetleri pazarı” olarak belirlenirken, ilgili coğrafi pazar, başvurunun Bartın il
merkezindeki sürücü kurslarının faaliyetlerine yönelik olması ve elde edilen belgelerin bu
bölgede faaliyet gösteren dört teşebbüse ilişkin olması nedeniyle, “Bartın ili Merkez
ilçesi” olarak belirlenmiştir.
I.3. Yerinde İncelemede Elde Edilen Belgeler ve Teşebbüs Yetkilileriyle Yapılan
Görüşmeler
I.3.1 Yerinde İncelemede Elde Edilen Belgeler
Yerinde incelemede elde edilen dört temel belgeden ilki (Belge1) başta kursiyerlere
toplantıda belirlenen fiyatların uygulanması olmak üzere bağımsız büro kurulması, ortak
hesap açılması, ortak hesapta para toplanması, daha sonra tekrar toplantı yapılmasına,
ikincisi (Belge 2) Bartın ilinde bulunan özel sürücü kurslarının kurmuş oldukları havuz
sisteminde uyulması gereken kurallara ilişkin görüşlere, üçüncüsü (Belge 3) Bartın
sürücü kursu ortağı tarafından hazırlanıp tüm sürücü kurslarına gönderilen bir protokole
ilişkin olup sonuncu belge (Belge 4) sürücü kursu öğrenci sayılarına ilişkin şirket içi bir
belgedir. Bu belgelerin hepsine ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yapılmıştır.
I.3.2. Teşebbüs Yetkilileriyle Yapılan Görüşmeler
(12) Bartın MTSK Şirket Müdürü (…..) ve Şirket Çalışanı (…..) ile yapılan görüşmede;
1- Kurs fiyatlarının Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği saatlik ders ücretlerine göre
yıllık olarak belirlendiği, bu kapsamda ilan edilen fiyatlar üzerinden kursiyerlere
kursiyerlerin ödeme şekli ve vadesine göre indirim uygulandığı,
2- (Yerinde incelemede elde edilen Belge 1’e ilişkin olarak) Toplantıda alınan
kararların hayata geçirilemediği, 2004 yılından beri sözü edilen tek bir şirket
13-47/662-283

4/16
kurarak, bu şirketin altında oluşturulan havuz kapsamında çalışma düşüncesini
gerçekleştirmek amacında oldukları, fakat Bartın’daki sürücü kurslarının çok
ortaklı bir yapıda olması nedeniyle bu konuda fikir birliğine varılamadığı,
toplantıda belirlenen fiyatların fiiliyatta uygulanmadığı, ayrıca toplantıda
belirtildiği gibi ortak bir banka hesabı oluşturulmadığı, söz konusu belgede Eylül
ayı sonrasında tekrar yapılması planlanan toplantının gerçekleştirilmediği,
3- Kursiyerlere önceden her bir taksidin ödenmesi anında fatura kesilmekteyken,
2007 yılı itibarıyla Vergi Dairelerinin yönlendirmesi doğrultusunda kayıt anında
fatura kesildiği, ancak, kaydı iptal olunan kursiyerlerin sonradan Milli Eğitim
Bakanlığı’na bildirildiği,
4- B sınıfı ehliyet kursu için yaklaşık olarak 400-450 TL ücret uygulandığı,
5- Yaklaşık olarak 2008-2009 yıllarına ilişkin olan belgenin (Belge 2) Özel Bartın
Sürücü Kursu’nun eski müdürü tarafından hazırlanıp tüm sürücü kurslarına
gönderilen bir belge olduğu, ancak, belgede belirtilen hususlara uyulmadığı,
6- Protokolün (Belge 3) de aynı zamanlara tekabül ettiği, bu belgenin de Yeni
Bartın Sürücü Kursu Ortağı Sezai Bilgin tarafından hazırlandığı ve tüm sürücü
kurslarına gönderildiği, söz konusu belgede geçen hususların da uygulamaya
konulmadığı,
7- Tüm bu belgelerde yer alan uygulamaların/protokolün uygulamaya
geçirilememesinin nedeninin şirketlerin çok ortaklı yapısı olduğu,
8- 2008-2009 yıllarına ait olan 5 numaralı belgede (Belge 4) yer alan sürücü
kurslarının isimleri ve rakamların, havuz sisteminin oluşturulması halinde tahmin
edilen kontenjanlarına ilişkin olduğu,
9- 6 numaralı belgenin (Belge 4) şirket içi bir belge olduğu ve geçmiş yıllarda bir
sürücü kursunun sahip olduğu öğrenci sayılarını ifade ettiği, öğrenci sayılarına
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ulaşılabildiği, 2010 yılında hazırlanan ve içeriğindeki
bilgilerin 2009 yılına ait olduğu 6 ve 7 numaralı belgeler ile içeriği ve hazırlanma
tarihi 2010 yılına ait olan 8- ve 9 numaralı belgelerin İhsan DAKIN tarafından
hazırlandığı, 7 numaralı belgede havuz sisteminde planlanan rakamların hayata
geçirilmesi halinde öğrenci sayıları bilinen sürücü kurslarının kazanacağı tahmini
rakamların yer aldığı,
10- 1 numaralı belgenin (Belge 1) 11. maddesine ilişkin olarak; kanun gereği %2
oranında ücretsiz öğrenci almak zorunda olunduğu, söz konusu belgenin bu %2
kontenjanın her ay bir sürücü kursu tarafından sağlanacağına ilişkin olduğu,
11- 1 numaralı belgede geçen toplantıda Şirket Ortağı Murat Demir’in bulunmadığı,
toplantıya şirket çalışanı İhsan DAKIN’ın katıldığı, nitekim toplantıda mutabakata
varılan hususlar konusunda şirket içinde anlaşma sağlanmadığı ve toplantıda
belirlenen hususların hayata geçirilmediği,
12- 1 numaralı belgede 9. madde ile 4 numaralı belgede para çekme gibi konularda
yetkili kılınan isimlerin farklı olmasının da her seferinde anlaşılan hususlarda
mutabakata varılamadığının göstergesi olduğu
ifade edilmiştir.
(13) Bartın MTSK’dan elde edilen ve yukarıda yer verilen belgelere ilişkin olarak Eyüp Şahin
MTSK Kurucusu (…..) ile yapılan görüşmede;
1- Fiyatların bir önceki yıla ve piyasadaki alım şartlarına göre belli oranda
artırılarak ya da aynı fiyatla devam ederek belirlendiği,
2- Şu an B sınıfı kurs ücretinin yaklaşık olarak peşin 400-450 TL olduğu,
3- Dört sürücü kursuna 2008 yılının sonlarında Maliye Bakanlığı tarafından ilan
edilen fiyatların altında fiyatlar uygulanması nedeniyle yüklü miktarda ceza
kesildiği, bunun üzerine diğer sürücü kursları ile minimum ve maksimum fiyat
13-47/662-283

5/16
belirlenmesine yönelik olarak bir araya gelindiği ve sözlü olarak anlaşıldığı, bunu
başta Yeni Bartın Sürücü Kursu ile kendilerinin desteklediği, ancak diğerlerinin
kimi ortaklarının bunu kabul etmemesi nedeniyle planladıkları anlaşmayı
uygulamaktan ve bir sözleşme yapmaktan vazgeçtikleri, bunun üzerine söz
konusu anlaşmaya taraf olmaktan kendilerinin de vazgeçtiği, bu görüşmeler
sonucunda herhangi bir havuz uygulamasına geçmedikleri, havuzun kurulması
halinde ücretsiz kontenjanların sürücü kursları tarafından sıra ile alınmasının
planlandığı,
4- Vergi cezası ve 2009 yılı sonrasında zaman zaman bir araya gelerek sözlü
anlaşmada belirledikleri fiyatların uygulamada bir süre belirledikleri düzeyde
devam ettiği, ancak beş altı ay sonra kursların fiyat düşürmeye başladığı ve
sürücü kurslarının anlaşılan fiyatların altından fiyatlar uygulamış olduğu,
5- B sınıfı ehliyet kursu peşin fiyatlarının yaklaşık olarak 350 ila 450 TL arasında
değiştiği
belirtilmiştir.
(14) As Çağlayan MTSK Müdürü (…..) ile yapılan görüşmede;
1- Fiyatların her yıl Mayıs ayında yapılan bildirimler ile ders saati ücreti ile
belirlendiği,
2- B sınıfı ehliyet kursu için on taksitli ödemeler için fiyatların yaklaşık 550-600 TL;
peşin fiyatın yaklaşık olarak 400-450 TL olduğu,
3- Şirketin tek ortağının Uğur YILMAZ olduğu
ifade edilmiştir.
(15) Yeni Bartın MTSK Kurucusu (…..) ile yapılan görüşmede;
1- Her şirketin fiyatları kendisinin belirlediği,
2- B sınıfı ehliyet kursu için peşin fiyatın yaklaşık olarak 400-450 TL civarında
olduğu, şirketin fiyatlarının diğer sürücü kurslarına daha düşük olduğu
3- (“2012 yılı Şubat ayında yapılan toplantıda yer alan kararlar uygulandı mı?”
sorusuna ilişkin olarak) 2012 yılı Şubat ayında yapılan toplantıda belirlenen
fiyatların uygulanmadığı, her yıl fiyatlar ilan edilmeden önce bu şekilde
fiyatların konuşulmasına karşın, konuşulan fiyatların uygulanmadığı, bunun
Bartın ilinin küçük olması ve müşterilerin pazarlık gücünden kaynaklandığı
4- (“2009 yılında havuz uygulamasına ilişkin açıklamalarınız nelerdir?” sorusuna
ilişkin olarak) 2009 yılında bir havuz oluşturma girişimlerinin olduğu, batmak
üzere olan sürücü kurslarına önlem olması açısından taraflarınca tek bir şirketin
kurulmasının teklif edildiği, ancak, bu girişimlerin gerçek hayata taşınamadığı
ifade edilmiştir.
I.4. Değerlendirme
(16) Bu bölümde öncelikle önaraştırma ve soruşturma sürecinde elde edilen bilgi ve belgeler
ışığında soruşturmaya taraf sürücü kurslarının 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal
edip etmedikleri ve teşebbüslerin savunmaları değerlendirilmiş ve devamında 4054
sayılı Kanun’un 16. maddesi ve bu maddeye dayanılarak yayımlanan “Rekabeti
Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması
Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik” (Ceza Yönetmeliği) bağlamındaki
değerlendirmelere yer verilmiştir.
13-47/662-283

6/16
I.4.1. 4054 Sayılı Kanun’un 4. ve 5. Maddeleri Bağlamında Değerlendirme
(17) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinde;
“Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti
engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut
doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve
teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.
…..Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat
değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet
bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine
benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil
eder.
Ekonomik ve rasyonel gerçeklere dayanmak koşuluyla taraflardan her biri uyumlu
eylemde bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.”
hükmüne yer verilerek amacı veya etkisi rekabeti engelleme, sınırlama veya bozma
olan teşebbüsler arası anlaşmalara, uyumlu eylemlere ve teşebbüs birliklerinin
kararlarına karşı genel bir yasaklama getirilmiştir.
(18) Kanun’un 4. Maddesinde yer alan hükmün temel amacı, her bir teşebbüsün kendi ticari
politikalarını ve piyasadaki faaliyetlerini tek başına, bağımsız olarak belirlemesidir.
Rekabeti bozucu nitelikteki anlaşmaların varlığı halinde, teşebbüslerin bağımsız
davranışlarının yerini anlaşma taraflarının ortak çıkarlarına hizmet eden koordineli
davranışlar almaktadır. Bu tür anlaşmalar, serbest piyasa ekonomisinden elde edilmesi
beklenilen faydaları azaltarak kaynakların etkinsiz kullanılmasına ve serbest piyasa
sisteminin sağladığı refahın piyasadaki aktörlere hak etmedikleri oranda dağılmasına yol
açar. Diğer bir deyişle, bu tür anlaşmalara taraf olan teşebbüsler, normal rekabet şartları
içinde elde edemeyecekleri kârlara ulaşarak bu ekonomik faaliyetlerle yaratılan refahın
çoğunu kendilerine aktarma olanağına sahip olur ve serbest piyasa ekonomisinin sağlıklı
bir şekilde işlemesini engellerler.
(19) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin gerekçesinde; “Bu Kanunun amacı rekabetin
korunması olduğuna göre, rekabeti engelleyici, kısıtlayıcı veya bozucu teşebbüsler arası
anlaşma ve uygulamaların yasaklanması gerekir. Maddenin amacı bakımından anlaşma,
hukuki şekil şartlarına uymasa bile tarafların kendilerini bağlı hissettikleri her türlü
uzlaşma ya da uyuşma anlamında kullanılmıştır. Anlaşmanın yazılı veya sözlü olmasının
önemi yoktur.” denilmek suretiyle Türk Rekabet Hukuku’nda “anlaşma” kavramının
borçlar hukukundaki “sözleşme” kavramından daha geniş bir kavram olduğuna dikkat
çekilmiştir. Gerçekten de Kanun’un 4. maddesi anlamında bir anlaşmanın varlığı için
teşebbüsler arasında aynı yönde bir irade uyuşmasının bulunması yeterlidir.
(20) Bu genel açıklamaların ışığında, soruşturmaya taraf teşebbüslerin 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesini ihlal edip etmedikleri incelenmiştir.
(21) Önaraştırma sürecinde Bartın MTSK’da yapılan yerinde incelemede “BARTIN İLİNDE
BULUNAN ÖZEL SÜRÜCÜ KURSLARININ KURMUŞ OLDUKLARI HAVUZ
SİSTEMİNDE UYULMASI GEREKEN KURALLARA AİT GÖRÜŞLER” başlıklı bir belge
(Belge 2) elde edilmiştir. Söz konusu belgenin Bartın MTSK’nın eski Müdürü Ahmet
YAYLI tarafından hazırlandığı görülmüştür. Bartın MTSK yetkilileri söz konusu belgenin
2008-2009 yıllarına ait olduğunu belirtmişlerdir.
(22) Belge 2’nin 1-3 maddelerinde ehliyet türü bazında kurs ücretleri ile ödeme koşulları
düzenlenmiş, 4. maddede ise havuz sisteminin başarılı olabilmesi için öncelikle
belirlenen kurs ücretlerine harfiyen uyulması gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu belgenin
13-47/662-283

7/16
diğer maddelerinde ise sürücü kurslarının oluşturdukları veya oluşturulması planlanan
havuz sisteminin başarılı bir şekilde çalışması için havuza yapılacak ödemelerin
hesaplanmasında uyulması gereken kurallara yer verilmiştir.
(23) Bartın MTSK’da yapılan yerinde incelemede “PROTOKOL” başlıklı bir belge (Belge 3)
elde edilmiştir. Bartın MTSK yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre söz konusu
protokol 2008-2009 yıllarına aittir ve Sezai BİLGİN tarafından hazırlanmıştır.
(24) Söz konusu protokolün 1-3 maddeleri ile sürücü kurslarına yapılan ödemelerinin tek bir
hesapta veya her bir kurs adına açılacak ayrı hesaplarda toplanacağı, hesapların
kontrolünün (Yeni Bartın MTSK kurucusu) Sezai BİLGİN tarafından yapılacağı ve sürücü
kurslarının ödemelere ilişkin üç sureti olan makbuzlar bastıracağı ve bir suretin Sezai
BİLGİN’e teslim edileceği düzenlenmiştir. Protokolün 4 ve 5. maddelerinde sürücü
kurslarının yakıt, vergi, prim ve belirli oranda maaş ve sigorta ödemelerinim
oluşturulacak havuzdan yapılacağı ve kursların belirli sayıda otomobil, otobüs ve
motosiklet ile havuza katılacağı belirtilmektedir. Protokol’ün 9. maddesinde 12.05.2009
tarihinden itibaren geçerli olacak ehliyet türü bazında kurs ücretleri yer almaktadır.
Ayrıca protokol ile kurs ücretlerinin tahsil yöntemi, özel ders ücreti ve tekrar kayıt
yapılması durumunda geçerli olacak fiyatlar belirlenmiştir.
(25) Belge 2 ve Belge 3’te herhangi bir sürücü kursu yetkilisinin adı ya da imzası yer
almamaktadır. Bununla birlikte Bartın MTSK yetkilileri, Belge 2 ve Belge 3’ün Bartın il
merkezinde faaliyet gösteren tüm sürücü kurslarına gönderildiğini ifade etmişlerdir.
Ayrıca kendisiyle yapılan görüşmede Eyüp Şahin MTSK Kurucusu (…..) tarafından,
2008 yılı sonrasında diğer sürücü kursları ile asgari ve azami fiyat belirlenmesi amacıyla
bir araya gelindiği ve sözlü olarak anlaşıldığı fakat planlanan anlaşmanın uygulamaya
konulmadığı ifade edilmiştir. Yeni Bartın MTSK Kurucusu (…..) ise kendisiyle yapılan
görüşmede, sürücü kurslarının 2009 yılında havuz oluşturma girişimlerinin olduğunu,
fakat söz konusu girişimlerin gerçek hayata taşınmadığını belirtmiştir. Belirtilen
nedenlerle, Bartın ili merkez ilçede faaliyet gösteren sürücü kurslarının 2009 yılında
yaptıkları toplantı veya toplantılarda sürücü kursu fiyatları ile ödeme koşullarını
belirledikleri ve kurs gelirlerine ilişkin bir havuz sistemi oluşturdukları, Belge 2 ve Belge
3’ün ise söz konusu toplantı veya toplantılarda alınan kararların yazılı hale getirilmiş
şekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
(26) Belge 2, Belge 3 ve teşebbüs yetkililerinin ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, Bartın il
merkezinde faaliyet gösteren Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As
Çağlayan MTSK yetkililerinin 2009 yılında bir araya gelerek sürücü kursu ücretlerini
belirledikleri, ücretlerin ödeme koşulları ile oluşturulacak havuz sistemine ilişkin
düzenlemeler yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır.
(27) Ayrıca Bartın MTSK’da yapılan yerinde incelemede “TOPLANTI TUTANAĞI” başlıklı bir
belge (Belge 1) elde edilmiştir. İçeriğinden ve teşebbüs yetkililerinin açıklamalarından
söz konusu belgenin 2012 yılı Şubat ayında yapılan bir toplantıya ait olduğu
anlaşılmıştır. Söz konusu belgede Eyüp Şahin MTSK adına Ali EYÜPUSTAOĞLU,
Bartın MTSK adına İhsan DAKIN, Yeni Bartın MTSK adına Sezai BİLGİN ve As
Çağlayan MTSK adına Uğur YILMAZ’ın imzası bulunmaktadır.
(28) Söz konusu tutanağın 1-4 maddeleri ile bağımsız bir büro oluşturulması, bir büro
memurunun görevlendirilmesi ve her ayın 25’inde sürücü kurslarının oluşturulacak
büroda toplanması düzenlenmiştir. Söz konusu tutanağın 5-9 maddeleri ile sürücü
kurslarına yapılacak ödemelerin ortak bir banka hesabına aktarılması, her ayın 24’ünde
sürücü kursu yetkililerinin toplanarak ortak hesaptaki paraların dağıtılacağı ve hesaptan
para çekme yetkisinin Uğur YILMAZ ve Ali EYÜPUSTAOĞLU’nda olacağı
düzenlenmiştir. Tutanağın 14. maddesinde sürücü kursu yetkililerinin 01.09.2012
13-47/662-283

8/16
tarihinde tekrar toplanacağı ve şirketleşme konusunun görüşüleceği yer almaktadır. Söz
konusu tutanağın 16. maddesi ile farklı ehliyet türlerine ilişkin kurs ücretleri belirlenmiştir.
(29) Belge 1’in içeriğinden Bartın il merkezinde faaliyet gösteren Eyüp Şahin MTSK, Bartın
MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As Çağlayan MTSK yetkililerinin 2012 yılı Şubat ayında bir
toplantıda yaptıkları ve söz konusu toplantıda ehliyet türü bazında uygulanacak kurs
ücretlerini belirledikleri sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca söz konusu toplantıda sürücü kursu
yetkililerinin, bir havuz sistemi oluşturulması çerçevesinde sürücü kurslarına yapılacak
ödemelerin ortak bir banka hesabına aktarılması, ortak hesapta toplanan paraların
dağıtımı ve söz konusu sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bağımsız bir büro
kurulması ile bir büro memurunun görevlendirilmesi konularında anlaştıkları görülmüştür.
(30) Diğer taraftan önaraştırma sürecinde Bartın MTSK’da yapılan yerinde incelemede,
Belge 4 ve benzer bazı belgelere ulaşılmıştır. Söz konusu belgelerde Bartın il
merkezinde faaliyet gösteren sürücü kurslarının isimleri ile karşılarında bazı sayılar ve
hesaplamalar, kurs isimleri ve aylardan oluşan tablo ile kurs isimleri ve ehliyet türlerinin
yer aldığı 2010 yılına ait tablolar elde edilmiştir.
(31) Bartın MTSK yetkilileri söz konusu belgelerin 2009 ve 2010 yıllarına ait şirket içi belgeler
olduğunu, Bartın MTSK yetkilisi İhsan DAKIN tarafından hazırlandığını ve sürücü
kursları arasında planlanan havuz sisteminin uygulamaya geçirilmesi durumunda
kursiyerlerin sürücü kursları arasındaki dağılımını gösterdiğini ifade etmişlerdir.
(32) Bartın MTSK dışındaki teşebbüslerde yapılan yerinde incelemelerde yukarıda yer verilen
belgelere benzer nitelikte olan veya haklarında soruşturma açılan teşebbüsler tarafından
oluşturulan havuz sisteminin uygulamaya konulduğunu gösteren herhangi bir belgeye
ulaşılamamıştır. Bu nedenle Bartın MTSK’da elde edilen söz konusu belgelerin,
haklarında soruşturma açılan teşebbüslerin bilgi değişimi gerçekleştirdikleri veya
oluşturulan havuz sistemini hayata geçirdiklerini gösterir belgeler olarak
değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
(33) Dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Bartın il
merkezinde faaliyet gösteren Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As
Çağlayan MTSK yetkililerinin 2009 yılında yapılan toplantı/toplantılarda alınan kararlar
ile ehliyet türü bazında uygulanacak kurs ücretleri ile ücretlerin ödeme koşullarını
belirledikleri ve sürücü kurslarına yapılacak ödemelerin toplanacağı bir havuz sistemi
oluşturdukları, 2012 yılında imzalanan tutanak ile ehliyet türü bazında uygulanacak kurs
ücretleri ve sürücü kurslarına yapılacak ödemelerin toplanacağı bir havuz sistemi
oluşturdukları anlaşılmıştır. Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As
Çağlayan MTSK’nın 2009 ve 2012 yıllarına ilişkin anılan eylemlerinin 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesinin “mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının fiyatı oluşturan
maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi” ile “mal
ve hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının
paylaşılması ya da kontrolü” şeklindeki (a) ve (b) fıkraları kapsamında
değerlendirilebileceği ve bu nedenle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında
rekabeti bozucu bir anlaşma niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
(34) Dosya kapsamında, haklarında soruşturma açılan teşebbüslerin 2010 ve 2011 yıllarında
birlikte fiyat ve ödeme koşullarını belirledikleri veya havuz oluşturduklarını gösteren
herhangi bir belgeye ulaşılmamıştır. Bununla birlikte Eyüp Şahin MTSK yetkilisi
tarafından “(Bartın ili merkez ilçede faaliyet gösteren sürücü kurslarının) 2009 yılı
sonrasında zaman zaman bir araya gelerek sözlü anlaşmada belirledikleri fiyatların,
uygulamada bir süre belirledikleri düzeyde devam ettiği, ancak beş altı ay sonra
kursların fiyat düşürmeye başladığı ve sürücü kurslarının anlaşılan fiyatların altından
fiyatlar uygulamış olduğu” ifade edilmiştir. Bartın MTSK yetkilileri tarafından ise “2004
13-47/662-283

9/16
yılından beri sözü edilen tek bir şirket kurarak, bu şirketin altında oluşturulan havuz
kapsamında çalışma düşüncesini gerçekleştirmek amacında oldukları, fakat Bartın’daki
sürücü kurslarının çok ortaklı bir yapıda olması nedeniyle bu konuda fikir birliğine
varılamadığı, toplantıda belirlenen fiyatların fiiliyatta uygulanmadığı” ifade edilmiştir.
Ayrıca 2009 ve 2012 yıllarına ilişkin rekabeti bozucu anlaşmaların taraflarının ve
içeriğinin aynı olduğu görülmüştür.
(35) Ceza Yönetmeliği’nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde “…Temel para cezası,
Kanunun 4 üncü veya 6 ncı maddelerinde yasaklanmış, piyasa, nitelik ve kronolojik
süreç olarak birden fazla bağımsız davranışın saptanması halinde, her bir davranış için
ayrı ayrı hesaplanır.” hükmü yer almaktadır.
(36) Dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin, yukarıda yer verilen 2009 ve 2012
yıllarına ilişkin rekabeti bozucu anlaşmaların, Ceza Yönetmeliği kapsamında birden fazla
bağımsız davranış oluşturduğunun ortaya konulması için yeterli olmadığı kanısına
varılmıştır. Bu nedenle, 2009-2012 yıllarında teşebbüsler arasında yapılan rekabet
bozucu anlaşmaların tek bir anlaşmanın parçası olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
(37) Bartın il merkezinde faaliyet gösteren sürücü kursları arasında 2009 yılından başlayarak
soruşturmanın açıldığı tarih olan 2012 yılı itibariyle devam ettiği tespit edilen rekabeti
bozucu anlaşmaya Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As Çağlayan
MTSK’nın anlaşmanın başladığı tarihten itibaren taraf oldukları anlaşılmıştır.
I.4.2. Teşebbüslerin Savunmalarına Yönelik Değerlendirmeler
I.4.2.1. Toplantı Tutanağının Hukuki Anlamda Bir Anlaşma Olmadığı ve
Bağlayıcılığının Bulunmadığı Yönündeki Savunmanın Değerlendirilmesi
(38) Eyüp Şahin MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada toplantı sonrasında sürücü
kurslarının bireysel menfaatleri doğrultusunda hareket etmesinin toplantı ile yalnızca
rakiplerin fikrinin öğrenilmesinin amaçlandığını gösterdiği, bu nedenle bir toplantı
tutanağı bulunsa da taraflar arasında bir anlaşma olması için gerekli iradenin
bulunmaması nedeniyle söz konusu tutanağın hukuki anlamda bir anlaşma olarak
değerlendirilemeyeceği ve tutanakta yer alan maddelerin hiçbirinin bağlayıcılığının
bulunmadığı ifade edilmiştir.
(39) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin gerekçesinde; “Bu Kanunun amacı rekabetin
korunması olduğuna göre, rekabeti engelleyici, kısıtlayıcı veya bozucu teşebbüsler arası
anlaşma ve uygulamaların yasaklanması gerekir. Maddenin amacı bakımından anlaşma,
hukuki şekil şartlarına uymasa bile tarafların kendilerini bağlı hissettikleri her türlü
uzlaşma ya da uyuşma anlamında kullanılmıştır. Anlaşmanın yazılı veya sözlü olmasının
önemi yoktur.” denilmek suretiyle Türk Rekabet Hukuku’nda “anlaşma” kavramının
borçlar hukukundaki “sözleşme” kavramından daha geniş bir kavram olduğuna dikkat
çekilmiştir. Gerçekten de Kanun’un 4. maddesi anlamında bir anlaşmanın varlığı için
teşebbüsler arasında aynı yönde bir irade uyuşmasının bulunması yeterli olup söz
konusu irade uyuşması ile ortaya çıkan anlaşmanın taraflar açısından bağlayıcı olup
olmaması veyahut Sözleşmeler Hukuku çerçevesinde hukuki geçerliliğe sahip olup
olmaması 4054 sayılı Kanun 4. maddesi kapsamında bir ihlalin ortaya çıkması
bakımından önem arz etmemektedir.
(40) Dosya kapsamında elde edilen Belge 1, Belge 2, Belge 3 ile teşebbüs yetkililerinin
ifadelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, haklarında soruşturma açılan
teşebbüslerin 2009-2012 yılları arasında sürücü kursu ücretlerinin tespiti ve havuz
oluşturulması konularında iradelerinin uyuştuğu görülmüştür. Her ne kadar Eyüp Şahin
MTSK tarafından söz konusu belgelerin hukuken geçersiz olduğu ileri sürüldüyse de de
13-47/662-283

10/16
yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bu durumun anılan belgelerin 4054 sayılı Kanun
kapsamında ihlal niteliğini değiştirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
(41) Öte yandan, fiyat tespiti ve havuz oluşturulması gibi rekabet aykırı eylemlerin yaptırıma
bağlanması ise rekabete aykırı bir anlaşmanın uygulanmasının kolaylaştırılmasıyla ilgili
olduğundan, rekabete aykırı bir anlaşmanın yaptırıma bağlanmamış olduğu iddiasının,
söz konusu anlaşmanın 4054 sayılı Kanun kapsamında ihlal niteliği taşıyıp taşımadığına
yönelik yapılacak değerlendirmede dikkate alınamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.2. Toplantı Tutanağında Yer Alan Maddelerin Uygulanmadığı Yönündeki
Savunmaların Değerlendirilmesi
(42) Eyüp Şahin MTSK ve As Çağlayan MTSK tarafından yapılan yazılı savunmalarda
Toplantı Tutanağı’nda yer alan bağımsız büro kurulması, ortak hesap açılması, ortak
hesapta para toplanması, daha sonra tekrar toplantı yapılması ve kursiyerlere toplantıda
belirlenen fiyatların uygulanmasına ilişkin maddelerden hiçbirinin toplantı sonrasında
uygulanmadığı, her bir kursun fiyat ve ödeme koşullarının farklı olduğu ifade edilmiştir.
Yeni Bartın MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada Bartın MTSK’da elde edilen
belgelerde (Belge1, Belge 2 ve Belge 3) yer alan hususlardan hiçbirinin uygulanmadığı
iddia edilmiştir. As Çağlayan MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada, Bartın’ın
çevresindeki ilçelere ulaşımın kolay olması nedeniyle Bartın’da faaliyet gösteren sürücü
kurslarının fiyat konusunda anlaşalar bile söz konusu anlaşmayı uygulamalarının
mümkün olmadığı iddia edilmiştir.
(43) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen ihlalin tespiti açısından, rakip
teşebbüsler arasında yapılan anlaşmada rekabeti bozucu amacın bulunması yeterli olup
söz konusu amacın tespit edilmesi halinde ayrıca rekabeti bozucu etkinin ve dolayısıyla
zararın ortaya konulmasına gerek bulunmamaktadır.
(44) Kararın teşebbüs eylemlerinin değerlendirildiği bir önceki bölümünde Belge1, Belge 2
ve Belge 3’te yer alan hükümler doğrultusunda teşebbüslerin amacının sürücü kursu
ücretlerinin tespiti ve havuz oluşturulması olduğu açıkça ortaya konulmuştur. Dolayısıyla
bir an için soruşturmaya konu belgelerde yer alan hükümlerin uygulanmadığı kabul
edilse bile bu durumun, ihlali ve teşebbüslerin 4054 sayılı Kanun kapsamındaki
sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.3. Soruşturma Bildiriminde Yer Verilen Belge 2 ve Belge 3 Hakkında Herhangi
Bir Bilgilerinin Bulunmadığına İlişkin Savunmaların Değerlendirilmesi
(45) Eyüp Şahin MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada Soruşturma Bildiriminde yer
verilen Belge 2 ve Belge 3’ün kendileri tarafından daha önce hiç görülmediği, söz
konusu belgelerin hazırlanış süreci hakkında herhangi bir bilgilerinin bulunmadığı ve
kendilerine teslim edilmediği ifade edilmiştir. As Çağlayan MTSK tarafından yapılan
yazılı savunmada ise 2009 yılına ilişkin belgeler (Belge 2 ve Belge 3) hakkında
herhangi bir bilgilerinin bulunmadığı iddia edilmiştir.
(46) Belge 2 ve Belge 3’ün elde edildiği Bartın MTSK yetkilileri ile yapılan görüşmede,
Bartın MTSK yetkilileri Belge 2’nin Özel Bartın Sürücü Kursu’nun eski müdürü
tarafından hazırlanıp tüm sürücü kurslarına gönderilen bir belge olduğu, ancak, belgede
belirtilen hususlara uyulmadığı; Belge 3’ün de aynı zamanlara (2008-2009 yılları)
tekabül ettiği, bu belgenin de Yeni Bartın Sürücü Kursu Ortağı Sezai Bilgin tarafından
hazırlandığı ve tüm sürücü kurslarına gönderildiği, söz konusu belgede geçen hususların
da uygulamaya konulmadığı ifade edilmiştir.
(47) Yeni Bartın MTSK Kurucusu (…..) ile yapılan görüşmede kendisi tarafından 2009 yılında
bir havuz oluşturma girişimlerinin olduğu, batmak üzere olan sürücü kurslarına önlem
13-47/662-283

11/16
olması açısından taraflarınca tek bir şirketin kurulmasının teklif edildiği, ancak, bu
girişimlerin gerçek hayata taşınamadığı iddia edilmiştir.
(48) Eyüp Şahin MTSK Kurucusu (…..) ile yapılan görüşmede:
- Dört sürücü kursuna 2008 yılının sonlarında Maliye Bakanlığı tarafından ilan
edilen fiyatların altında fiyatlar uygulanması nedeniyle yüklü miktarda ceza kesildiği,
bunun üzerine diğer sürücü kursları ile minimum ve maksimum fiyat belirlenmesine
yönelik olarak bir araya gelindiği ve sözlü olarak anlaşıldığı, bunu başta Yeni Bartın
Sürücü Kursu ile kendilerinin desteklediği, ancak diğerlerinin kimi ortaklarının bunu
kabul etmemesi nedeniyle planladıkları anlaşmayı uygulamaktan ve bir sözleşme
yapmaktan vazgeçtikleri, bunun üzerine söz konusu anlaşmaya taraf olmaktan
kendilerinin de vazgeçtiği, bu görüşmeler sonucunda herhangi bir havuz
uygulamasına geçmedikleri, havuzun kurulması halinde ücretsiz kontenjanların
sürücü kursları tarafından sıra ile alınmasının planlandığı,
- (Sürücü kurslarına uygulanan) Vergi cezası ve 2009 yılı sonrasında zaman
zaman bir araya gelerek sözlü anlaşmada belirledikleri fiyatların uygulamada bir
süre belirledikleri düzeyde devam ettiği, ancak beş altı ay sonra kursların fiyat
düşürmeye başladığı ve sürücü kurslarının anlaşılan fiyatların altından fiyatlar
uygulamış olduğu
belirtilmiştir.
(49) Dosya mevcudu bilgi ve belgelerden Bartın ili Merkez ilçede faaliyet gösteren sürücü
kurslarının 2009 yılında yaptıkları toplantı veya toplantılarda sürücü kursu fiyatları ile
ödeme koşullarını belirledikleri ve kurs gelirlerine ilişkin bir havuz sistemi oluşturdukları,
Belge 2 ve Belge 3’ün ise söz konusu toplantı veya toplantılarda alınan kararların yazılı
hale getirilmiş şekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.4. Maliye Bakanlığı Tarafından Uygulanan İdari Para Cezalarına İlişkin
Savunmaların Değerlendirilmesi
(50) Eyüp Şahin MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada 2008 yılında Maliye
Bakanlığı’nın incelemesi sonucunda Eyüp Şahin MTSK’ya rekabet ettiği gerekçesiyle
idari para cezası uygulandığı ifade edilmiştir. As Çağlayan MTSK tarafından yapılan
yazılı savunmalarda ise, sürücü belgesi fiyatlarının 200 TL’ye kadar düşürüldüğü, düşük
fiyattan sürücü eğitimi verilmesi nedeniyle 2008 yılında Maliye Bakanlığı tarafından As
Çağlayan MTSK’ya idari para cezası uygulandığı dile getirilmiştir.
(51) Maliye Bakanlığı tarafından vergi mevzuatı kapsamında yapılan işlemlerin, teşebbüslerin
4054 sayılı Kanun kapsamındaki sorumluluklarını ortadan kaldırmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
I.4.2.5. Sürücü Kursları Arasında Yapılan Görüşmelerin 4054 sayılı Kanun’a Aykırı
Olduğunun Bilinmediği İddiasına İlişkin Savunmanın Değerlendirilmesi
(52) As Çağlayan MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada sürücü kursları arasında
yapılan görüşmelerin 4054 sayılı Kanun’a aykırı olduğunun kendilerince bilinmediği,
kanuna aykırılığın bilinmesi durumunda kendilerine gönderilen metni imzalamayacakları
ifade edilmiştir.
(53) Yapılan anlaşmaların hukuka aykırı olduğunun bilinmemesinin teşebbüslerin 4054 sayılı
Kanun kapsamındaki sorumluluklarının ortadan kaldırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.6. Fiyatların Makul Derecede Yüksek Olmasının Haklı Nedenleri Bulunduğuna
İlişkin Savunmanın Değerlendirilmesi
(54) As Çağlayan MTSK tarafından yapılan yazılı savunmada sürücü kursu fiyatlarının makul
derecede yüksek olmasının, sürücü adaylarının mağdur edilmesi olarak
13-47/662-283

12/16
değerlendirilemeyeceği, aksine fiyatların düşük tutulup adaylara kalitesiz eğitim
verilmesinin sürücülere ve tüm topluma ciddi zararlar verebileceği ifade edilmiştir.
(55) Mevcut dosya kapsamında haklarında soruşturma açılan teşebbüslerin sürücü kursu
ücretlerini birlikte tespit etmeleri ve havuz oluşturmaları nedeniyle 4054 sayılı Kanun’u
ihlal ettikleri sonucuna ulaşılmış olup, söz konusu teşebbüslerin sürücü kursu
ücretlerinin seviyesi dikkate alınmamıştır. Ayrıca belirtilmelidir ki, teşebbüslerin rekabeti
bozucu uygulamaları, kursiyerlere daha kaliteli bir eğitim verilebilmesi için
gerçekleştirdikleri iddiasının, teşebbüslerin 4054 sayılı Kanun kapsamındaki
sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.7. Ceza Yönetmeliği Kapsamında Hafifletici Nedenlerin Dikkate Alınması
Taleplerinin Değerlendirilmesi
(56) Yeni Bartın MTSK tarafından yapılan birinci yazılı savunmada Ceza Yönetmeliği’nin 7.
Maddesindeki ve 4054 sayılı Kanun’un 16. Maddesindeki hafifletici unsurların teşebbüs
lehine uygulanması talep edilmiştir.
(57) Teşebbüslerin Ceza Yönetmeliği kapsamında hafifletici nedenlerin dikkate alınması
talebine ilişkin değerlendirme I.4.3. başlıklı Ceza Miktarının Takdirine İlişkin
Değerlendirme bölümünde yapılmıştır.
I.4.2.8. Teşebbüslerin İhlal Konusu Eylemlere Yönlendiren/Teşvik Eden
Konumunda Bulunmadıkları Yönündeki Savunmaların Değerlendirilmesi
(58) Bartın MTSK’nın ikinci yazılı savunmasında, yerinde incelemede elde edilen belgelerde
Bartın MTSK tarafından havuz sistemine yönelik olarak diğer sürücü kurslarına yapılan
bir bildirge ya da önerinin bulunmadığı, havuz tekliflerinin her seferinde diğer sürücü
kursları tarafından hazırlanarak Bartın MTSK’ya sunulduğu ifade edilmiştir.
(59) As Çağlayan MTSK’nın ikinci yazılı savunmasında ise, Soruşturma Raporu’nda yer alan
sürücü kursu yetkililerinin ifadelerinde As Çağlayan MTSK’nın havuz sisteminin
oluşturulmasını yönlendiren kurum olarak isminin geçmediği, ifadelerde isim verilmeden
diğerleri olarak tabir edilen sürücü kurslarından As Çağlayan MTSK’nın kurulmak
istenen oluşumları ve talepleri kabul etmediğinin beyan edildiği belirtilmiştir. Buna ek
olarak As Çağlayan MTSK tarafından, 12.05.2009 tarihli Protokol ile Yeni Bartın MTSK
ile Eyüp Şahin MTSK yetkililerinin ifadelerinden, söz konusu iki teşebbüsün ihlal konusu
oluşumlara öncülük ettiği, ancak diğer teşebbüslerin bu duruma razı gelmediğinin
anlaşıldığı iddia edilmiştir.
(60) Kararın 33. paragrafında
“Dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde,
Bartın il merkezinde faaliyet gösteren Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni
Bartın MTSK ve As Çağlayan MTSK yetkililerinin 2009 yılında yapılan
toplantı/toplantılarda alınan kararlar ile ehliyet türü bazında uygulanacak kurs
ücretleri ile ücretlerin ödeme koşullarını belirledikleri ve sürücü kurslarına
yapılacak ödemelerin toplanacağı bir havuz sistemi oluşturdukları, 2012 yılında
imzalanan tutanak ile ehliyet türü bazında uygulanacak kurs ücretleri ve sürücü
kurslarına yapılacak ödemelerin toplanacağı bir havuz sistemi oluşturdukları
anlaşılmaktadır. Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As
Çağlayan MTSK’nın 2009 ve 2012 yıllarına ilişkin anılan eylemlerinin 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesinin “mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının fiyatı
oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit
edilmesi” ile “mal ve hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa
kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü” şeklindeki (a) ve (b)
fıkraları kapsamında değerlendirilebileceği ve bu nedenle 4054 sayılı Kanun’un 4.
13-47/662-283

13/16
maddesi kapsamında rekabeti bozucu bir anlaşma niteliğinde olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.”
değerlendirmesine yer verilmiştir.

Bununla birlikte bir an için Bartın MTSK ve As Çağlayan MTSK tarafından yapılan
savunmalarda yer alan havuz sistemi oluşturulması önerisinin diğer sürücü kursları
tarafından yapıldığı iddiası kabul edilse dahi bu durumun ihlali ve Bartın MTSK ve As
Çağlayan MTSK’nın 4054 sayılı Kanun kapsamındaki sorumluluğunu ortadan
kaldırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
I.4.2.9. Bartın MTSK Çalışanı İhsan DAKIN’ın Toplantılara Bartın MTSK Kurucusu
Fahrettin DAKIN’dan Habersiz Olarak Katıldığı, Yapılan İncelemelerde Bulunan
Evrakların/Anlaşmanın (Resmi) Geçerliliği Olmadığı İddiasına İlişkin Savunmanın
Değerlendirilmesi
(61) Bartın MTSK tarafından, yapılan savunmada “soruşturma bildiriminde yer verilen iddia
konusu toplantılara Bartın MTSK çalışanı ve aynı zamanda kurucu Fahrettin DAKIN’ın
oğlu olan İhsan DAKIN’ın Fahrettin DAKIN’dan habersiz olarak katıldığı, yapılan
toplantılardan sonra Fahrettin DAKIN’ın İhsan DAKIN’ı toplantılara katılmaması
konusunda uyardığı, yapılan görüşmelerin Fahrettin DAKIN tarafından kabul edilmediği”
ifade edilmiştir.
(62) Bartın MTSK tarafından ikinci yazılı savunmada ayrıca, soruşturma konusu toplantıya
teşebbüs ortağı Murat DEMİR ile teşebbüs çalışanı ve aynı zamanda teşebbüs
kurucusunun oğlu İhsan DAKIN'ın katıldığı, söz konusu çalışanların imzaladığı resmi
olarak geçerli olmayan anlaşmanın bile teşebbüs kurucusu tarafından kabul görmediği,
teşebbüs kurucusunun anlaşmazlık içinde bulunduğu kişilerle anlaşma yapmasının söz
konusu olmadığı ve Soruşturma Raporu’nda belirtilen havuz sistemine Bartın MTSK’nın
hiçbir zaman dahil olmadığı iddia edilmiştir.
(63) Öncelikle belirtilmelidir ki, Rekabet Hukuku bağlamında bir anlaşmanın varlığının
değerlendirilmesi noktasında, anlaşmanın altındaki imzaların vekâleten atılması
durumunda hukuken geçerli bir vekâletname aranmamakta; teşebbüsün imza sahibi
tarafından kendisini temsil ettiğini kabul etmesi ve ayrıca anlaşmaya taraf diğer
teşebbüsler nezdinde teşebbüs iradesinin temsil edildiği izleniminin yaratılması yeterli
olmaktadır.
(64) 2012 yılı Şubat ayında yapılan toplantıda alınan kararların yer aldığı Toplantı
Tutanağı’nda (Belge 1) Bartın MTSK çalışanı İhsan DAKIN ile birlikte Bartın il
merkezinde faaliyet gösteren tüm sürücü kursu yetkililerinin isimleri ve imzaları yer
almaktadır. Ayrıca Belge 1, Bartın MTSK’da yapılan yerinde incelemede elde edilmiştir.
(65) Belge 1’in incelenmesinden, hiçbir sürücü kursunun bir diğerinin yetkilisinin yetkisini
tartışmadığı ve buna ilişkin bir ihtirazi kaydını Belge 1 üzerine düşürmediği anlaşılmıştır.
Anılan nedenlerle Belge 1’i imzalayan Bartın MTSK kurucusunun oğlu ve aynı zamanda
kurs çalışanı olan İhsan DAKIN’ın teşebbüsü anlaşmanın tarafı haline getirdiği kanaati
hasıl olmuştur.
(66) Bartın MTSK Şirket Müdürü Murat DEMİR’e ait görüşme tutanağında yer alan
ifadelerden de açıkça görüleceği üzere Bartın MTSK çalışanı İhsan DAKIN ile birlikte
Bartın MTSK Şirket Müdürü de 2009 ve 2012 yıllarında yapılan toplantılar ve söz konusu
toplantıda alınan kararlar hakkında bilgi sahibidirler. Ayrıca yukarıda da belirtildiği gibi
Eyüp Şahin MTSK yetkilisi de söz konusu görüşmelere Bartın il merkezinde faaliyet
gösteren sürücü kursu yetkilerinin katıldığını ifade etmiştir.
13-47/662-283

14/16
(67) Yukarıda yer verilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, Bartın MTSK çalışanı İhsan
DAKIN’ın söz konusu toplantılara Bartın MTSK kurucusu Fahrettin DAKIN’dan habersiz
olarak katıldığı iddiasına ilişkin savunmanın kabul edilir nitelikte olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
I.4.3. Ceza Miktarının Takdirine İlişkin Değerlendirme
(68) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu Kanun’un 4, 6 ve 7 nci
maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile
teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda
oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl
sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde
onuna kadar idarî para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ceza Yönetmeliği’nin 1.
maddesinde ise Ceza Yönetmeliği’nin amacı; “4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunan
teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyeleri ile bunların yönetici ve
çalışanlarına, aynı Kanunun 16 ncı maddesi gereğince verilecek para cezasının tespitine
ilişkin usul ve esasları düzenlemek” şeklinde belirlenmiştir.
(69) Kararın önceki bölümlerinde yer verilen bilgi, belgeler ve değerlendirmeler çerçevesinde;
Bartın il merkezinde faaliyet gösteren Eyüp Şahin MTSK, Bartın MTSK, Yeni Bartın
MTSK ve As Çağlayan MTSK’nın sürücü kursu ücretlerini birlikte belirleme ve sürücü
kurslarının gelirlerinin toplanacağı bir havuz oluşturmaya yönelik anlaşma yapmak
suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği anlaşıldığından, söz konusu
teşebbüslere 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesi ve Ceza Yönetmeliği hükümleri
uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
(70) Ceza Yönetmeliği uyarınca nihai para cezası miktarı belirlenirken, öncelikle temel para
cezası belirlenmeli ve ardından varsa ağırlaştırıcı ve hafifletici unsurlar uygulanarak
nihai para cezası tespit edilmelidir. Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesinde temel para
cezasının hesaplanması bakımından karteller ve diğer ihlaller şeklinde bir ayrım
yapılmaktadır.
(71) Ceza Yönetmeliği’nin Tanım başlıklı 3. maddesinde kartelin, “Fiyat tespiti, müşterilerin,
sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının
kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket konularında, rakipler
arasında gerçeklesen, rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve/veya uyumlu eylemleri” ifade
edeceği hükmü yer almaktadır. Bu nedenle Bartın ili merkez ilçesinde faaliyet gösteren
sürücü kurslarının aralarında fiyat anlaşması yapmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesini ihlal etmesinin, kartel ihlalleri kategorisinde yer aldığı sonucuna ulaşılmış ve
temel para cezaları ile buna ilişkin ağırlaştırıcı ve hafifletici unsur değerlendirmeleri bu
doğrultuda yapılmıştır.
(72) Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, bir yıldan uzun beş
yıldan kısa süren ihlallerde temel para cezasının yarısı oranında; beş yıldan uzun süren
ihlaller ise bir katı oranında arttırılacağı hükme bağlanmıştır. Eyüp Şahin MTSK, Bartın
MTSK, Yeni Bartın MTSK ve As Çağlayan MTSK’nın söz konusu kartele katılımının,
2009 ile 2012 yılları arasında olması ve bir yıldan uzun beş yıldan kısa sürmesi
nedeniyle söz konusu teşebbüsler bakımından belirlenecek temel para cezasının, Ceza
Yönetmeliği’nin 5. maddesinin üçüncü fıkrası (a) bendi uyarınca yarısı oranında
arttırılmasının gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
(73) Diğer taraftan Ceza Yönetmeliği’nin 6. maddesi kapsamında temel para cezasının
artırılmasını gerektiren herhangi bir unsurun mevcut dosya bakımından bulunmadığı
anlaşılmıştır.
13-47/662-283

15/16
(74) Ceza Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 1. fıkrasında,
“Temel para cezası, yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde incelemeye
yardımcı olunması, ihlalde kamu otoritelerinin teşvikinin veya diğer teşebbüslerin
zorlamasının bulunması, zarar görenlere gönüllü olarak tazminat ödenmesi, diğer
ihlallere son verilmesi, ihlal konusu faaliyetlerin yıllık gayri safi gelirler içerisindeki
payının cok düşük olması gibi haller ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliği tarafından
ispatlanırsa, dörtte bir ile beşte üç arasında indirilebilir.”
hükmü yer almaktadır.
(75) Kararın değerlendirme bölümünde yer verilen, teşebbüste yapılan yerinde incelemede
Bartın MTSK yetkilileri tarafından Belge 2 ve Belge 3’e yönelik olarak yapılan
açıklamalar, teşebbüste yapılan yerinde incelemede Eyüp Şahin MTSK yetkilisi
tarafından Bartın il merkezinde faaliyet gösteren sürücü kurslarının 2008 yılı sonrasında
yaptıkları fiyat anlaşmasına yönelik açıklamalar ile teşebbüste yapılan yerinde
incelemede Yeni Bartın MTSK yetkilisi tarafından Bartın il merkezinde faaliyet gösteren
sürücü kurslarının 2009 yılında oluşturdukları havuz sistemine ilişkin açıklamalar, 2009
yılı ve sonrasında gerçekleştirilen fiyat anlaşmaları ile havuz sisteminin ortaya
konulmasına yardımcı olması nedeniyle Bartın MTSK, Eyüp Şahin MTSK ve Yeni Bartın
MTSK yetkililerinin söz konusu açıklamalarının yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi
haricinde incelemeye yardımcı olunması kapsamında değerlendirilmiş ve Bartın MTSK,
Eyüp Şahin MTSK ile Yeni Bartın MTSK bakımından belirlenecek temel para cezasının,
Ceza Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca dörtte bir oranında indirilmesinin
uygun olacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
J. SONUÇ
(76) Rekabet Kurulunun 18.07.2012 tarihli ve 12-38/1109-M sayılı kararı uyarınca yürütülen
soruşturma ile ilgili olarak düzenlenen Rapor'a ve Ek Görüş'e, toplanan delillere, yazılı
savunmalara ve incelenen dosya kapsamına göre;
1-
 Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Paz. Ltd. Şti.
 Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu (Ali Eyüpustaoğlu)
 Sina Eğitim Faaliyetleri Turizm Telekom Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ve
 Özel Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.'nin
aralarında anlaşarak kurs ücretleri ile ücrete ilişkin diğer koşulları belirlemek ve gelir
paylaşımına yönelik havuz oluşturmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiklerine OYBİRLİĞİ ile,
2- Bu nedenle, 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ile "Rekabeti
Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması
Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik"in
a) 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a)
bendi ve 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 2012 mali yılı sonunda oluşan ve
Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren % 2,25 oranında
olmak üzere;
 Dakın Eğitim Hizmetleri ve Tekstil Ticaret Paz. Ltd. Şti.'ye 7.533,32 TL
 Özel Eyüp Şahin Sürücü Kursu (Ali Eyüpustaoğlu)'na 6.440,53 TL
 Özel Mervecan Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.'ye 5.579,15 TL
13-47/662-283

16/16
b) 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (a)
bendi hükümleri uyarınca, 2012 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından
belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren % 3 oranında olmak üzere;
 Sina Eğitim Faaliyetleri Turizm Telekom Tekstil Gıda San. Tic. Ltd. Şti.'ye
8.978,85 TL

idari para cezası verilmesine OYÇOKLUĞU ile,

Ankara İdare Mahkemelerinde yargı yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.



Rekabet Kurulu’nun 13.08.2013 Tarih ve 13-47/662-283 Sayılı Kararına

KARŞI OY GEREKÇESİ

Kurulumuz mezkur Kararıyla, 4054 Sayılı Kanun’un 16. maddesinin 3.fıkrası ile
“Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in, 5. maddesinin
birinci fikrasının (a) bendi ve ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi ve 7.maddesinin
birinci fıkrası hükümleri uyarınca 2012 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından
belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren % 2,25 ile % 3 oranlarında olmak üzere;
kararda unvanları yazılı Bartın ilinde faaliyette bulunan sürücü kurslarına idari para
cezası verilmesine karar vermiş bulunmaktadır. Anılan bu idari para cezası belirlenirken,
4054 sayılı yasanın 16.maddesi ile birlikte, yukarıda belirtilen Rekabeti Sınırlayıcı
Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde
Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmeliğin ilgili hükümlerinin uygulanarak temel para
cezaları baz alınarak ceza verilmiş olup, anılan yönetmeliğin 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanuna aykırı olduğu inancıyla, aşağıda belirteceğim nedenlerle
kararın ceza oran ve miktarlarını belirleyen 3.maddesine katılmıyorum.
Karşı oyumuz, “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim
Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in
5.maddesi ile getirilen kabahat tipleri ve bu kabahat tiplerine verilecek idari para
cezalarına alt ve üst sınır konulması suretiyle kanuna aykırı yönetmelik hükümlerinin
uygulanması kabahatin niteliğine göre cezanın daha düşük belirlenmesi gerektiği
noktalarından doğmaktadır.

Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim
Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin
yönetmelik 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanuna
aykırıdır.

Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun
Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in; “Temel
Para Cezası’’ başlığı altındaki 5.maddesinde;
13-47/662-283

17/16
(1)Temel para cezası hesaplanırken, Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddelerinde
yasaklanmış davranışlarda bulunan teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin
üyelerinin, nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması
mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul
tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin;
a) Karteller için, yüzde ikisi ile yüzde dördü,
b) Diğer ihlaller için, binde beşi ile yüzde üçü,
arasında bir oran esas alınır.
(2) Birinci fıkrada yazılı oranların belirlenmesinde, ilgili teşebbüs veya teşebbüs
birliklerinin piyasadaki gücü, ihlal neticesinde gerçekleşen veya gerçekleşmesi
muhtemel zararın ağırlığı gibi hususlar dikkate alınır.
(3) Birinci fıkraya göre belirlenen para cezası miktarı;
a) Bir yıldan uzun, beş yıldan kısa süren ihlallerde yarısı oranında,
b) Beş yıldan uzun süren ihlallerde bir katı oranında,
arttırılır.’’ denilmiş, yine 6.maddesinde Ağırlaştırıcı Unsurlar ve 7.maddesinde de
Hafifletici Unsurlar ayrı ayrı sayılmıştır.

Aşağıda geniş olarak açıklanacağı üzere Yasa Koyucu 16.maddeye göre
verilecek cezalarda; alt sınır koymayıp, sadece üst sınırı belirleyerek cezaların yüzde
ona kadar verileceğini hükme bağlamasına ve Rekabet Kurulu’na aşağıda geniş olarak
açıklayacağımız gibi, yetki aşımı nedeniyle yönetmelikle düzenlenmesi mümkün
olmayan bir konuda, yönetmelikle düzenleme yapılarak belli suçlar için, belirli cezalar
getirilmiş, yine yönetmelikte, Kanunda olmayan bir kural konularak alt sınır ve yasada
öngörülmeyen bir üst sınır belirlenmiş ve karteller için yüzde iki ile dört arası, diğer
ihlaller içinse binde beş ile yüzde üçü oranında şeklinde ceza verilmesi öngörülmüştür.

Anayasamızın 13.maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.” hükmü bulunmakta, Anayasamızın madde 38.maddesinde ise;
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan
cezadan daha ağır bir ceza verilemez. ‘’ ……hükmü yer almıştır. Bu hükümler kişilere
maddi yaptırımlarında kapsamına girdiği, kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin
kısıtlanmasının ancak yasa ile söz konusu olabileceğini, yine yasa hükmü ile belirlenen
bir cezadan daha ağır bir cezanın verilemeyeceğini temel kural olarak belirlemiştir.
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız gibi, yukarıda içeriği belirtilen anılan yönetmelik
hükmü ile bu hükme aykırı maddi ceza hükümleri getirilerek, anayasal kurallar göz ardı
edilmiştir.
Hiyerarşik normlar sistemine dayalı olan hukuk düzenimizde, alt düzeydeki
normların dayanaklarını ve yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur.
Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta, daha
sonra gelen kanunlar dayanağını ve yürürlüğünü Anayasa’dan, tüzükler dayanağını ve
yürürlüğünü kanundan, yönetmelikler ise dayanağını ve yürürlüğünü kanun ve tüzükten
almaktadır. Bir normun kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını teşkil
eden bir norma aykırı ve bunu değiştirici veya ihmal edici nitelikte bir hükmü hukuk
alemine getirmesi olanaklı bulunmamaktadır.
Hukuk devletinde yönetimin işlem ve eylemlerine uygulanacak hukuki
kurallarının şeffaf ve anlaşılabilir bir şekilde belirlenmesi kadar söz konusu normların
normlar hiyerarşisine uygunluğu da, bu kuralların sağlığı için büyük bir önem
13-47/662-283

18/16
taşımaktadır. Normlar hiyerarşisine aykırı düzenlenen bir norm, denetim aşamasını da
etkilemekte ve denetime esas kararlarda çoğu zaman normlar hiyerarşisinden sapmalar
hukuka aykırılık nedeni olarak kabul edilmektedir. Bu konuda onlarca Danıştay kararı
bulunmaktadır.(1)
Bu nedenlerle, hukuk sistemimizde öngörülen hukuk hiyerarşisi kavramının
sağlıklı işleyebilmesi için; gerek düzenleme yapıcıların, uygulayıcıların ve gerekse,
yargısal denetimi yapan mercilerin anayasal ve yasal sınırlar içerisinde hareket etmeleri
gerekli ve hatta zorunludur. Çünkü bu gereklilik ve zorunluluk Anayasa’mızın
2.maddesinde öngörülen devletin temel niteliklerinden en önemlisi olan “hukuk devleti
ilkesinin’’ olmazsa olmazlarındandır.
Yasama yetkisi asli bir yetkidir. Yasama yetkisinin kullanımı şeklinde ortaya çıkan
yasa yapımı yasa koyucunun istediği alanda düzenleme yapmasına cevaz vermektedir.
Bir konu Anayasa da düzenlenmese bile yasa koyucu bu konuda yasa çıkarabilir. Bu
nedenle Anayasa’ya dayanma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, yasa yapılırken
uyacağı mutlak kural, yapılan yasanın Anayasa’ya aykırı olmamasıdır. Buna karşılık
idare, daha önce yasama organı tarafından yasa ile düzenlenmemiş bir alanda doğrudan
doğruya bir düzenleme yapamaz. Bu nedenle idarenin bu düzenleme yetkisi yasadan
kaynaklanan, yasayı izleyen (secundum legem) bir yetkidir. Başka bir deyişle idarenin
tüm düzenleyici işlemleri yasaya dayanmak, yasayla düzenlenmiş bir alan içerinde olmak
zorunda olan, onun altında ve ona bağımlı bir yetkidir. Bu yetki idareye bir anlamda tam
inisiyatif vermeyen ve yasayla düzenlenmiş alanla sınırlı bir yetkidir.
Öte yandan, idarenin düzenleyici işlemler yönünden uyacağı bir diğer kural
yasalara aykırı düzenleme yapamayacağıdır. İdarenin düzenleyici işlemlerinin dayandığı
yasaya uygun olması ve bu yasanın çizdiği sınırların dışına çıkmaması zorunludur.
İdarenin düzenleyici işlemlerinin yasaya aykırı (contra legem) olması olanaklı değildir.
İdarenin düzenleyici işlemlerinin yasaya uygun olması, ve yasanın çizdiği sınırlar
içerisinde kalması (intra legem) düzenleyici işlemelerin asli şartlarının en önemlilerinden
birisidir.(2)

Anayasa’mızın “Yönetmelikler” başlığı altındaki 124. maddesinde; Başbakanlık,
bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla,
yönetmelikler çıkarabileceği ve hangi yönetmeliklerin Resmî Gazetede yayımlanacağının
kanunda belirtileceği Anayasa Koyucu tarafından vaz edilmiştir.
Yönetmelikler, Kamu Kuruluşlarının kendi görev alanlarına giren konularda
yasa ve tüzük uygulanmasına yönelik yönetsel anlamdaki hukuk kurallarıdır. Yukarıda
hükmü alınan Anayasanın 124.maddesine göre Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu
kuruluşları görev alanları ile ilgili yasa ve tüzüklerin uygulanmasını belirleyen yönetmelik
çıkarabilir. Anayasa’mızın 11.maddesinin 2.fıkrasına göre Kanunlar Anayasa’ya aykırı
olmayacaktır, bu kuraldan hareketle hukukun genel ilkelerine göre; yönetmelikler
normlar hiyerarşisi kurallarının bir tekrarı niteliğinde olan anılan 124.madde hükmüne
göre de yasa ve tüzüklere aykırı olamayacağı gibi üst hukuk kurallarına da aykırı
olamaz. Yönetmelikler yasanın açıkça yetki vermediği bir konuda yeni bir

1 Danıştay İ.D.D.K 16.06.2005 gün ve E.2003/275 K.2005/2170 Sayılı Kararı
Danıştay 8.Daireesi 07.03.2007 gün ve E.2005/6261, K.2007/1246 Sayılı Kararı
Danıştay 10.Dairesi 16.03.2009 gün ve E.2006/5588, K.2009/1879 Sayılı Kararı

2 Kemal Gözler , ‘’Yönetmelikler’’ /yönetmelik.htm erişim tarihi 14.07.2013

13-47/662-283

19/16
düzenleme yapamayacağı gibi, Yasa ile öngörülen kuralı sınırlayamaz ,
genişletemez , ihmal edemez ve yeni bir hüküm koyamaz.

4054 Sayılı “Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 16.maddesinin
3.fıkrasında; “Bu Kanunun 4, 6 ve 7 nci maddelerinde yasaklanmış davranışlarda
bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin
nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün
olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından
saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar idarî para cezası verilir.”
hükmü getirilmiş, 5.fıkrasında da; “Kurul, üçüncü fıkraya göre idarî para cezasına karar
verirken, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin
ikinci fıkrası bağlamında, ihlalin tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs
birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen
taahhütlere uyup uymaması, incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen
veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususları dikkate alır.’’ denilmiş,
son fıkrasında da; “Bu maddeye göre verilecek idarî para cezalarının tespitinde
dikkate alınan hususlar, işbirliği halinde para cezasından bağışıklık veya indirim
şartları, işbirliğine ilişkin usul ve esaslar Kurulca çıkarılacak yönetmeliklerle
belirlenir.’’ hükmü ihdas edilmiştir.

Yukarıda hükmü açıklanan 16.maddenin 5.fıkrasının yollamada bulunduğu,
Kabahatler Kanununun 17.maddesinin 2.fıkrasında ise; “ İdarî para cezası, kanunda alt
ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para
cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru
ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hükümleri yorumlamaya çalışırsak; Yasa Koyucu, maddenin 3.fıkrası ile
verilecek cezalarda alt sınır (asgari had) koymayıp, sadece üst sınırı (azami haddi)
belirleyerek, cezaların nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun
hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve
Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar
verilebileceğini hükme bağlamış, son fıkrasında ise sadece “cezanın tespitinde
dikkate alınan hususlar” kavramını getirerek, Rekabet Kurulu’na sadece cezanın
tespitinde dikkate alınacak hususların belirlenmesine ilişkin yönetmelik çıkarma
konusunda sınırlı yetki vermiştir. Cezanın tespitinde dikkate alınacak hususlar derken
yasa koyucu neyi kastetmektedir? Burada kastedilen hangi fiillere, ne miktarda ceza
vereceğini tespit et demek anlamında değil, 16.madde ile verilen ceza sınırları
içerisinde ( % 10 ‘a kadar) ceza takdir ederken hangi unsurlara göre veya hangi şartların
varlığı halinde cezayı ağırlaştıracaksın veya hafifleteceksin, bir başka deyişle yasada
öngörülen sınırlar içerinde ceza tayin ederken, takdir yetkini kullanma adına hangi
unsurları dikkate alarak ceza tesis edeceksin anlamındadır.
Bir başka deyişle, yasa koyucu Yasa Koyucu Rekabet Kuruluna Yönetmelik
yaparken kabahat tipleri ve bu kabahat tiplerine verilecek ceza miktarlarını ceza
miktarlarını tespit etmesi doğrultusunda bir yetki vermemiş, Kurul takdir yetkisini
kullanarak ceza konusunda karar verirken, % 10 ‘a kadar sınırı içerisinde, ceza miktarını
belirlemede etken olacak unsurların belirlenmesi konusunda yetki vermiştir.
16.Maddede geçen “tespit” kavramı ile kastedilen kabahat tipleri ile bu kabahatlerin
saptanması değil verilecek sonuç ceza miktarının saptanmasını işaret eden bir tespit
yetkisidir. Çünkü, Yasa koyucu Rekabet Kurulu’na, Yönetmelik yaparken hangi fiillere ne
oranda ceza verileceğini tespit etme yolunda bir yetki verseydi o zaman yasaya; “Bu
maddeye göre verilecek idarî para cezalarının tespiti ve maddeye göre verilecek
13-47/662-283

20/16
idarî para cezalarının tespitinde dikkate alınan hususlar” kavramını ayrı ayrı
yazarak birlikte getirirdi.

Yasa koyucu bu görüşümüzü teyit eder mahiyette olmak üzere, anılan
16.maddenin 5.fıkrasında, verilecek cezanın üst sınıra kadar olmak koşuluyla Kurulca
tespit edilirken, bir başka deyişle Rekabet Kurulu takdir yetkisini kullanırken ihlalin
tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin
gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere uyup uymaması,
incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel
zararın ağırlığı gibi hususları dikkate alacağını işaret ederek Yönetmelik koyucuya,
“idarî para cezalarının tespitinde dikkate alınan hususlar”ın nelerden ibaret
olabileceğini söylemiş ve adeta bir anlamda Rekabet Kuruluna yol göstermiştir. Hatta bir
adım daha giderek “GİBİ HUSUSLAR” kavramını getirerek bu hususların tahdidi değil
tadadı olduğunu, bu unsurların çoğaltılabileceğini belirtmiştir. Yasa koyucu bu yolla, son
fıkrada belirtilen idarî para cezalarının tespitinde dikkate alınan hususlar kavramının
kapsamının ne olduğunu 5.fıkra ile önceden açıklamış ve bu kavramı son fıkrada yine
tekrar ederek, bu ilkelere göre yönetmelik çıkarılabileceğini söyleyerek, Rekabet
Kurulunun çıkaracağı yönetmeliğin sınırlarını çizmiştir.

Amaçsal yorum (gai yorum) ilkelerinden hareketle yasa koyucunun gerçek
amacını anlamaya çalışırsak, bizce yasa koyucu, yollamada bulunduğu, yukarıda
hükmü açıklanan Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmünün
ceza verilirken öncelikle dikkate alınacağını belirterek, bu hükümde yer alan kanunlarca
alt ve üst sınırı belirlenen idari para cezalarında kullanılacak takdir yetkisinin etkenlerini
(unsurlarını) hatırlatarak ve adeta yönetmelik koyucuya da, bu şekilde yasalarda
cezaların alt ve üst sınırı belirlenebilir, sen yönetmelikle alt ve üst sınır koyamazsın,
sadece bu sınırlar içerisinde karar verirken bazı unsurları dikkate alınabileceği
hususlarını düzenleyebilirsin anlamında yol göstermiştir.

Olayımızda 4054 sayılı yasanın 16.maddesi ile konulan kural, anılan
yönetmelikle bir anlamda değiştirilmekte ve Kurulun hareket alanı daraltılmaktadır. Yasa
ile getirilmeyen ve Yönetmelik Koyucuya ceza miktarlarını ve ceza sınırlarını saptama
konusunda verilmiş bir yetki olmamasına rağmen, belirli suçlara verilecek cezaların
saptanması, para cezasına yeni bir alt sınır ve yeni bir üst sınır konulması 4054 sayılı
yasanın 16.maddesine aykırıdır. Öte yandan, Yönetmeliğin 5/1-a bendinde; karteller için
yüzde ikisi ile yüzde dördü, (b) bendinde; karteller dışında kalan diğer ihlaller için, binde
beşi ile yüzde üçü oranında bir ceza öngörülmesi, Yasanın 16/son maddesinde Kurulca
çıkarılması için verilen yönetmelik yetkisi kapsamını ve sınırlarını aşmaktadır. Onu
contra legem hale getirmektedir. Zira yönetmelik ile temel ceza tespiti mümkün değildir.
Bu nedenle yasaya aykırı bulunan Yönetmelik hükümlerine göre ceza belirlenmesinin
olanaklı olmadığı, hukuken sakat olduğu açıktır. Öte yandan bu karşı oy sahibinin 4054
sayılı yasa ile kendisine verilmiş bulunan yüzde on sınırları içerisinde kalmak kaydıyla,
ağırlaştırıcı ve hafifletici unsurları dikkate alarak ceza miktarını tespit etme yolundaki
takdir yetkisi, daha önce görev yapan ve aynı seviyede olan üyelerin çıkardığı bir
düzenleme ile ipotek altına alınmakta, adeta onların düşünce ve kararlarını devam
ettirme zorunluluğu gibi ve yasaya dayalı olarak özgürce karar vermesini engelleyecek
şekilde asla kabulü mümkün olmayan hukukla bağdaşmayacak bir durum ortaya
çıkarmaktadır. Bu durumun kabulü asla mümkün değildir.

Bu görüşe karşı bir sav getirilebilir. “Yönetmelik Danıştay’ca iptal edilmediğine
göre hukuken geçerlidir ve zaten verilen cezada yönetmeliğin 6. ve 7. maddeleri
13-47/662-283

21/16
uygulanarak sonuç olarak cezanın, yasanın öngördüğü alt ve üst sınırlara ulaşmaktadır.’’
Hukukun genel ilkeleri, hafifletici ve ağırlaştırıcı unsurların bulunmadığı olayda Rekabet
Kurulu’nun anılan yönetmeliğe göre alt ve üst sınır belirleme yönünden bağlı olması
karşısında bu savın bir geçerliliği olamaz.

Öte yandan 2577 sayılı İ.Y.U.K nun 7.maddesinin 4.fıkrasında; Düzenleyici
işlemin iptal edilmemiş olması, bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel
olamayacağı hükmü karşısında, açık olarak hukuka aykırı olduğuna inandığımız
yönetmelik hükmünün tarafımızdan da uygulanmasının zorunlu olmadığına inanıyoruz.
Bu hükme göre, Kurul’umuzca tesis edilen kararın İdare Mahkemesi ve Danıştay’ca
yapılacak olası bir yargısal denetiminde de dikkate alınacağı kanısındayız.

26.9.2004 gün ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “Suçta ve cezada kanunîlik
ilkesi” başlığı altındaki 2.maddesinde; “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için
kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve
güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç
ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” hükmü
getirilmiştir.
Yine 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun “Kanunilik İlkesi”
başlıklı 4.maddesinde; “Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça
tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve
hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.
Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla
belirlenebilir.’’ hükmü bulunmaktadır.

Kabahatler kanunun anılan maddesinin, gerekçesinde; ……….. suçta kanunilik
ilkesine nazaran, kabahatler açısından daha esnek bir sistem kabul edilmiştir. Buna
karşılık, ikinci fıkrada, idari yaptırımlar açısından, cezada kanunilik ilkesine paralel bir
hükme yer verilmiştir……..denilmiş (3) , idari ceza hukuku ile ceza hukuku arasındaki
kanunilik ilkesindeki ayrım gösterilmiştir. Ancak her iki hukuktaki kanunilik ilkesinin
değişmez ana kuralı ceza hukukunda suç ile cezanın, idari ceza hukukunda yaptırımın
türü, süresi ve miktarının kanunla belirleneceği kuralıdır. Ayrıca, Anayasamıza göre
yasama görevi, devredilmesi mümkün olmayan bir yetkidir. Bireyin maddî ve manevî
varlığı üzerinde derin etkiler doğuran suç ve cezaların, ancak ulusal iradeyi temsil eden
organ tarafından yapılacak kanunla düzenlenebilmesi, kişi hak ve özgürlüklerine
sağlanan en önemli anayasal garantilerden birini oluşturur.

Rekabet Kurulu, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile
Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin
Yönetmelik’in; 5.maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 2.maddesinin 2.fıkrasına ve
Kabahatler Kanunu’nun 4.maddesinin 2.fıkrasına aykırı olarak 4054 sayılı yasa ile
yüzde ona kadar idari para cezası verilebilmesi hükmünü daraltarak ve bir anlamda
sınırlayarak, belli kabahatlere, belli ceza oranları belirleyerek adeta kendisini Yasa
Koyucu yerine koymuştur. Bu hukuk devletinde asla kabulü mümkün olmayan idari bir
davranıştır.


3 Kabahatler Kanunu Hükümet Tasarısı ve Adalet Komisyonu madde gerekçesi
13-47/662-283

22/16
Yönetmelikle, Yasada Bulunmayan Kartel adlı Bir Kabahat Tipi
Yaratılmıştır.

Rekabet Hukuku öğretisinde bulunan ancak, 4054 sayılı Yasada terim
veya tanım olarak düzenlenmeyen ‘kartel’ kabahati yaratılmış ve bu kabahat türü için
ayrı ve öğretideki anlamı doğrultusunda daha yüksek bir ceza oranı öngörülmüştür.
Oysa, 4054 sayılı yasanın 4.maddesinde öngörülen rekabete aykırı kabahatler rekabeti
sınırlayıcı, anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar başlığı altındaki fiillerdir. Öğretide
açıklanan kartel olarak nitelendirilen kabahat te bu kapsama girmekte ve Rekabet
Öğretisinde ağır bir rekabet ihlali olarak kabul edilmektedir.Rekabet Kurulunun, yukarıda
belirtilen 4.madede kapsamına giren öğretideki anlamda kartel kabahati niteliklerini
taşıyan bir eylem veya davranışla karşılaştığında yapacağı, Yönetmelikle böyle bir
kabahat tipi yaratmak değil , verilen yetki doğrultusunda cezanın tespitinde dikkate
alınacak hususları dikkate alarak ceza miktarını daha yüksek belirlemesidir. Başka
bir deyişle 4.maddede öngörülen fiiller arasındaki ayrım Yönetmelikle kabahat tipi
yaratılarak değil, cezayı ağırlaştıran veya hafifleten nedenlerle yapılabilecek ve
saptanacak ceza oranları ile yapılabilecek bir husustur. Bu kabahat tipi yaratma ve bu
kabahat tipine ceza oranı belirlenmesi yukarıda belirttiğim gerekçelerle hukuka açıkça
aykırıdır. Kartel kavramı ile ilgili olarak hukukumuzda geçen tek hüküm Anayasa’mızın
167.maddesinde bulunmakta olup, bu maddede, “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve
hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır;
piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.’’
denilmiştir. 4054 sayılı yasada kartel kabahatine ilişkin hiçbir hüküm bulunmaması
nedeniyle, bu kabahat tipinin yaratılmasına anılan Anayasa hükmü gerekçe teşkil
edemez.


Öte yandan, yukarıda belirtilenlerin dışında anılan Yönetmeliğin hukukun genel
ilkelerine ve Kanuna aykırılıkları bulunmaktadır. Türk hukukunda, 5237 sayılı yeni Türk
Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte para cezası kalmamıştır. Adli ve İdari
Para cezası kavramları hukukumuza girmiştir. Rekabet Kurulunun verdiği para cezası
aslında “İdari Para Cezası’’dır. Bu nedenle yönetmelikte geçen para cezası kavramı
Türk Ceza Kanununa ve Kabahatler Kanununa aykırıdır.

Yönetmeliğin Yasaya Aykırı Hükümlerinin Açılacak Olası Bir Davada
İptal Edilebileceği Kanısını Taşıyoruz.

İdare hukuku kurallarına göre Yönetmelik gibi düzenleyici işlemlere karşı iptal
davaları iki halde açılabilmektedir. Yönetmeliklerin yayımlanması üzerine ilgililer
tarafından yasal süre içerisinde iptali için dava açılabileceği gibi, bu düzenlemenin bir
idari işleme dayanak olarak alınıp uygulanması ile menfaatleri haleldar olan kişiler
tarafından da işlemle birlikte, yönetmeliğin ilgili hükümlerinin de iptali yolunda işlemin
tabi olduğu dava açma süresi dava açılabileceği bilinmektedir. Bu nedenlerle ve
yukarıda açıklamaya çalıştığım gerekçelerle, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu
Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para
Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in; 4054 sayılı yasaya aykırı bulunan ilgili hükümlerinin
iptal davasına konu olması halinde iptal edilebileceği kanısını taşımaktayım.

4054 Sayılı Kanunun 16.Maddesinin İrdelenmesi, Anayasa’ya Aykırılık
Sorunu ve Maddenin Yeniden Düzenlenmesi Gereği.

Yukarıda geniş olarak hükmünü açıkladığımız 4054 Sayılı “Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun’un 16.maddesinin 3.fıkrasında; “Bu Kanunun 4, 6 ve 7nci maddelerinde
13-47/662-283

23/16
yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs birlikleri
veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya
bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda
oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna
kadar idarî para cezası verilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümle Yasa Koyucu anılan
4054 sayılı Kanunun 4, 6 ve 7.madde de belirtilen rekabet ihlali olarak nitelendirilen
kabahatler hakkında verilecek idari para cezalarında Rekabet Kuruluna geniş bir takdir
yetkisi alanı bırakmış ve % 0-10 oranı arasında ceza takdir edebilmesi konusunda yetki
vermiştir.

Yukarıda da, açıkladığımız gibi, cezanın takdirinde dikkate alınacak hususlar
konusunda, anılan yasanın 16/5 fıkrası ile Kabahatler Kanununun 17/2 fıkrasına yaptığı
yollamayla birlikte (işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik
durumu) ihlalin tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü,
ihlalin gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere uyup uymaması,
incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel zararın
ağırlığı gibi kavramları getirmiş, yine yukarıda açıkladığımız, 16/son fıkrası ile “gibi”
kavramı ile tadadı olarak bu unsurların çoğaltılması adına “cezanın tespitinde dikkate
alınan hususlar” konusunda yönetmelik çıkarma yetkisi vermiştir. Yönetmeliğin çeşitli
hükümleri ile, cezanın ağırlaştırıcı unsurları olarak; ihlalin süresi, soruşturma kararının
tebliğinden sonra kartele devam edilmesi, İncelemeye yardımcı olunmaması hali, diğer
teşebbüslerin ihlale zorlanması gibi davranışlar, cezanın hafifletilmesi unsurları
olarak ise, yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde incelemeye yardımcı
olunması, ihlalde kamu otoritelerinin teşvikinin veya diğer teşebbüslerin zorlamasının
bulunması, zarar görenlere gönüllü olarak tazminat ödenmesi, diğer ihlallere son
verilmesi, ihlal konusu faaliyetlerin yıllık gayri safi gelirler içerisindeki payının çok düşük
olması gibi haller olarak belirlenmiştir.

Sonuç olarak; Rekabet Kurulu rekabet ihlalleri için vereceği nispi idari para
cezasını tespit ederken % 0-10 oranı arasında kalmak koşulu ile, yukarıda yasa hükmü
ile belirtilen ve yine Yönetmelik hükmü ile yasa koyucunun işareti ile çoğaltılan unsurları
dikkate alarak takdir yetkisini kullanacaktır.

Hukuk devleti ilkesi, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin fiil
ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi ifade eder. Hukukî güvenlik
ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutumunu ve
davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Bu güvenliğin
sağlanabilmesi her şeyden önce, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına kendisinin de
uyması bağlıdır. Hukuk devletinin ön şartlarından biri olan hukuk güvenliği ilkesi ile
bireylerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Hukuk güvenliğinin unsurları, hukuki belirlilik ilkesi, öngörülebilirlik ilkesi, eşitlik ilkesi
ve cezaların yasallığı ile hukuksal güvenlik ilkeleridir. Bunun dışında konumuzla
doğrudan ilgisi olmayan kazanılmış hak ilkesi ile geriye yürümezlik ilkeleri de Hukuk
güvenliğini sağlayan diğer en önemli ilkelerdir.

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri
“belirlilik” dir. Yasal düzenlemelerin nesnel olması, hukuk devletinde yasadan doğan
sorumluluğunun eylem ve olgu, hukuksal sonuç, hak süjesi yönlerinden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, belli, anlaşılabilir olması en
temel ilkedir. Bu nedenlerledir ki hukuksal güvenliğinin var olduğunun algılandığı
13-47/662-283

24/16
otoritenin keyfilikten uzak olduğunun düşünüldüğü ortamda bireyde davranışlarını
hukuka uyarlayabilecek ve kendine düşen ödevi yerine sorunsuz getirebilecek kamu
düzeni ve hukuk devleti ilkesinin yerleşmesine katkı ile gereksiz uyuşmazlıkların
oluşmasının önüne geçilmiş olabilecektir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı
olup birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi
hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale
yetkisini doğurduğunu bilmelidir

Hukuki belirlilik ilkesi gereği olarak Yasa Koyucu tarafından getirilen kuralın, kuralın
muhatabı kişilerin olağan şartlar altında belirli işlem ve eylemlerin hangi sonuçlar
doğurabileceğini öngörmelerini sağlayacak nitelikte düzenlenmesini gerektirir. Bu ilke ile
kuralın, muhatap kişi bu kuraldaki takdir yetkisinin kapsamını, kendisi tarafından
öngörülemez keyfi tutum ve davranışlardan koruyacak düzeyde açıklıkla anlayacak
şekilde düzenlenmelidir. Bir başka deyişle kuralın hukuki öngörülebilirliği olmalıdır.

Yasa ile getirilen kural, Anayasamızın 10.maddesinde belirlenen eşitlik
ilkesine uygun olmalıdır. Şöyle ki; alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan takdir alanı
geniş, sınırsız ve ölçüsüz olmamalı, cezanın belirlenmesinin alt ve üst sınır arasında çok
büyük oranda açılmış bir makas şeklinde makul ve ölçülü olmayan şekilde genişliği,
uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak eşitsizliğe, haksızlığa
ve keyfiliğe yol açabilecek nitelikte düzenlenmemelidir.

Yasa koyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında
hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai
yaptırıma bağlanacağı konusunda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, cezaların
yasallığı ve hukuksal güvenlik ilkelerinin gereği olarak, farklı ve keyfi uygulamalara
neden olmamak için, kabahatler hukukuna uygun geçerli sebepler ve objektif ölçütleri
yasada göstermesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi, 17.04.2008 gün ve E.2005/5, K.2008/93 sayılı
kararıyla, 3.5.1985 günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesini iptal etmiştir.
İptale konu 42.madde de “Ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar
mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine ve müteahhidine, istisnalar
dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana 500 000 TL. den
25 000 000 liraya kadar para cezası verilir. Ayrıca fenni mesule bu cezaların 1/5’i
uygulanır.
Birinci fıkrada belirtilen fiiller dışında bu Kanunun 28, 33, 34, 39 ve 40 ıncı
maddeleri ile 36 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine
getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide 500 000 TL.den 10 000 000
liraya kadar para cezası verilir.
Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen fiillerin tekrarı halinde para cezaları bir katı
artırılarak verilir………………………………………………hükmü bulunmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi, yasa ile getirilen kuralın hukuk devleti ilkelerinden olan
hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ilkesi ve cezaların yasallığı ile hukuksal güvenlik
ilkelerine aykırı olduğundan bahisle anılan kuralı iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi
mezkur kararında;
13-47/662-283

25/16
“3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesinde düzenlenen idari para cezaları,
imar ve kamu düzenine aykırı davranışların önlenmesi amacıyla, araya yargısal bir karar
girmeden, idarenin doğrudan işlemiyle idare hukukuna özgü usullerle kesilen ve
uygulanan yaptırımlardır. Maddenin birinci fıkrasındaki idari yaptırım, idarenin ruhsat
alınmadan, ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapının yapıldığı
yönündeki tespiti ve bu konudaki değerlendirmesine bağlı olarak idarece
uygulanmaktadır. Başka bir deyişle hem cezayı gerektiren eylemin işlendiğini saptamak
hem de Yasa’da gösterilen alt ve üst sınırlar arasında cezanın tutarını belirlemek
tamamıyla idari makamların, belediyeler veya en büyük mülki amirlerin kararlarıyla
oluşmaktadır. İtiraz halinde yargının vereceği karar, onun bu niteliğini
değiştirmemektedir. Sonuçları belli ölçüde genel para cezalarına benzese de tümüyle
idari işleme dayanan bir yaptırımdır. Yargı organlarının müdahalesi olmadan idarece
kararlaştırılmakta ve uygulanmaktadır.
İdari makamların Yasa’nın belirlediği sınırlar arasında cezanın takdirinde esas
alacakları objektif ölçütler Yasa’da gösterilmemiştir. Yasa’yla imar para cezasının alt ve
üst sınırları gösterilmiş, bu alan içinde cezayı uygulama yetkisi idareye bırakılmıştır.
İdarelerin hangi ölçütleri esas alacakları açık, belirgin ve somut olarak Yasa’da yer
almamıştır. Yasa kuralı bu anlamda belirli ve öngörülebilir değildir.
Alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan takdir alanı geniş, sınırsız ve ölçüsüzdür.
Cezanın belirlenmesinin alt ve üst sınır arasında elli kat gibi makul ve ölçülü olmayan
şekilde genişliği, uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak
eşitsizliğe, haksızlığa ve keyfiliğe yol açabilecek niteliktedir.
Yasakoyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında hangi
eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai
yaptırıma bağlanacağı konusunda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, cezaların
yasallığı ve hukuksal güvenlik ilkelerinin gereği olarak, farklı ve keyfi uygulamalara
neden olmamak için, imar hukukuna uygun geçerli sebepler ve objektif ölçütleri yasada
göstermesi gerekir.
Cezanın Yasa’da gösterilen sınırlar arasında idarece belirlenmesinde, yapının,
taşkın, heyelan, kaya düşmesi gibi afet alanlarında bulunan, sıhhi ve jeolojik mahsurları
olan veya bunlar gibi tehlikeli durumlar göstermesi nedeniyle imar planlarına veya ilgili
idarelerce hazırlanmış, onaylanmış raporlara göre yapılması yasak olan alanlara, imar
planlarında umumi hizmet alanlarına, kamu tesis alanlarına ve yapı sahibine ait olmayan
alanlara yapılması; hangi amaçla yapıldığı, büyüklüğü ve konut, ticari, sanayi, otel,
akaryakıt istasyonu gibi niteliği; fen ve sağlık kurallarına aykırılık taşıması; içinde
oturacak veya çalışacak kişiler için tehlike oluşturması; çevresinde ya da aynı bölgede
emsal yapılar için uygulanan imar para cezaları; kente ve çevreye etkisi; bitmiş ve
kullanılır durumda olması gibi ölçütlere yer verilmemiştir.
Bu tür idari işlemlere karşı yargı yolu açık olmakla birlikte, bu güvencenin uygulama
aşamasından sonra ve ancak itiraz yoluyla ortaya çıkacağı göz önünde
bulundurulduğunda, yasa kurallarının yürürlükte olduğu sürece keyfiliği ortadan
kaldırmaya yeterli olduğu söylenemez. Hukuk kuralları, yargının yorumuna ihtiyaç
göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin olmak,
uygulayıcılara güvence vermek zorundadır.
13-47/662-283

26/16
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
Kural iptal edilmiş olduğundan ayrıca Anayasa’nın 10. maddesi yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
demiştir.(4)
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız, ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
nitelikteki kararı ışığında 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun
16.maddesinin ilgili fıkralarını irdelediğimizde; Yasa Koyucunun bu maddede de, Hukuki
belirlilik, hukuki öngörülebilirlik, eşitlik ilkesi ve cezaların yasallığı ile hukuksal güvenlik
ilkelerine tam uyduğunu söylemek mümkün değildir. Yasa koyucu, bu hükümle cezanın
alt ve üst sınırı arasında Rekabet Kuruluna büyük bir takdir yetkisi bırakmıştır. Yukarıda
açıklanan, iptale konu 42.madde de alt üst sınır cezanın parasal miktarı konularak 50 kat
şeklinde olmasına rağmen, 16.madde de nispi ceza oranı belirlenmiş olmakla bu fark
şimdiye kadar ki uygulamalara göre 10.000 kat şeklindedir ve hatta Rekabet Kurulu bu
katı daha fazla arttırabilme olanağına sahiptir.
Öte yandan, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Rekabet Kuruluna bu alt ve üst sınırlar
arasında idari para cezasını tespit ederken dikkate alacağı hususlar gerek 4054 sayılı
yasa, gerek Kabahatler Yasası ve gerekse Yasa Koyucunun verdiği yönetmelik yetkisi
ile belirlenmiştir. Gerçekten belirlenen unsurlar, alt ve üst sınır arasında bu kadar büyük
bir orandaki farklılık içinde hukuka ve adalete uygun bir şekilde idari para cezasını tespit
etmeye yeterlimidir? Biz bu konuda tam yeterlidir diyemiyoruz. Bu durumun, bir başka
deyişle bu maddenin Anayasa Mahkemesi’nin önüne götürülmesi halinde iptal
edilebileceği kuşkusunu taşımaktayım.
Bilindiği gibi, Rekabet Hukuku 1900 lü yıllarda Sherman yasası ile ilk A.B.D de
doğmuş, 1950 li yıllarda da Avrupa Devletleri bu hukuku kabul etmiştir. Ülkemizde ise
1994 yılında çıkarılan 4054 sayılı yasaya göre Rekabet Kurumu 1997 yılında faaliyetine
başlamıştır. Dünyada epeyce yol alan Rekabet Hukuku, teorik anlamda dahil olmak
ülkemizde, Rekabet Kurumu ile pratik alanda da belirli ve üst bir seviyeye gelmiş
bulunmaktadır. Artık Rekabet Hukukunda da, rekabete aykırı fiiller arasında ayrım
yapılarak kabahat tiplerinin belirlenerek bir ayrıma gidilmesi olanaklıdır. Öte yandan
Anayasamızın 13.maddesinde vücut bulan Ceza muhakemesi hukuku işleminin
yapılması ile sağlanması beklenen yarar ve verilmesi ihtimal dâhilinde bulunan zarar
arasında makul bir oranın bulunmasını, oransızlık durumunda işlemin yapılmamasını
ifade eden ölçülülük ilkesi dikkate alınarak ceza miktarlarının ve kabahat tiplerinin, Yasa
koyucu tarafından yeniden belirlenmesi mümkündür. Ve belirtilen gerekçelerle de
zorunlu olduğu kanısındayım.
Belirtilen nedenlerle, sonuç olarak hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve eşitlik ilkeleri
bağlamında, Yasa Koyucunun gelişen Rekabet hukuku ilkelerini dikkate alıp, kabahat
tiplerinde bir ayrıma giderek, cezada ölçülülük ilkelerini de göz ardı etmeksizin
16.maddeyi yeniden düzenlemesi gerektiği inancındayım.

4

13-47/662-283

27/16
Sonuç: Yukarıda geniş olarak açıklanan nedenlerle, 4054 Sayılı Kanun’un 16.
maddesinin 3.fıkrası ile “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile
Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin
Yönetmelik”in, 5. maddesinin birinci fikrasının (a) bendi ve ikinci fıkrası, üçüncü
fıkrasının (a) bendi ve 7. maddesinin birinci fıkrası hükümleri uyarınca 2012 mali yılı
sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren % 2,25
ile % 3 oranlarında olmak üzere; kararda unvanları yazılı Bartın ilinde faaliyette bulunan
sürücü kurslarına idari para cezası verilmesine ilişkin Kurulumuz kararına, anılan bu idari
para cezası belirlenirken, 4054 sayılı yasanın 16.maddesi ile birlikte, yukarıda belirtilen
Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin yönetmeliğin ilgili hükümlerinin
uygulanarak temel para cezaları baz alınarak ceza verildiğinden, Ceza Yönetmeliğinin
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanuna aykırı olduğu inancıyla, aşağıda
belirteceğim nedenlerle ceza oranının, yönetmeliğin ilgili hükümleri uygulanmaksızın,
anılan 16.maddeye göre pazar gücü, kamu otoritesinin teşviki gibi hafifletici nedenlerde
dikkate alınarak takdiren % 2,25 oranında idari para cezası verilen teşebbüslere %
1,125, % 3 oranında idari para cezası verilen teşebbüse ise % 1,5 oranında
belirlenmesi gerektiği düşüncesiyle, kararın ceza oran ve miktarlarını belirleyen
3.maddesine katılmıyorum.

Reşit GÜRPINAR
Kurul Üyesi






Full & Egal Universal Law Academy