Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2020/1619 Esas 2020/1734 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1619
Karar No: 2020/1734
Karar Tarihi: 27.10.2020



(2577 S. K. m. 45) (1219 S. K. Ek m. 14)
 
DAVANIN KONUSU: Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yabancı uyruklu kontenjanından tıpta uzmanlık öğrenimi yapan davacı tarafından, döner sermaye ek ödemesinden yararlanmak için yaptığı başvurusunun reddine ilişkin Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Üniversite Hastanesi Başmüdürlüğü'nün 25.02.2019 tarih ve 5788 sayılı işleminin iptali ile döner sermaye ek ödemelerinin idareye başvuru tarihi olan 18.02.2019 tarihinden geriye dönük 60 günden başlamak üzere yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yabancı uyruklu tıpta uzmanlık öğrencilerine döner sermaye ek ödemesi yapılabilmesi için yasal düzenlemenin bulunmadığı, mevcut düzenlemelere göre yabancı uyruklu olan davacının uzmanlık eğitimi devam ederken döner sermaye ek ödemesi alması mümkün olmadığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, davalı idarenin savunma dilekçesinin ekinde sunulan bordroların incelendiği, yabancı uyruklu tıpta uzmanlık eğitimi alan davacının da dahil olduğu doktorlara, 1219 sayılı Kanunun Ek 14.maddesinin 4.fıkrasına göre hesaplama yapılarak düzenli olarak her ay döner sermaye bütçesinden ek ödeme yapıldığı, dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, davacının söz konusu işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemi açısından da davanın reddi gerektiği gerekçesiyle Antalya 4.İdare Mahkemesi'nce verilen 08/07/2020 tarih ve E:2020/466, K:2020/465 sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Davacı vekili tarafından; herhangi yasal bir engel bulunmamasına rağmen mahkemenin Yasa'yı dar yorumlayarak red kararı verdiği, eşitlik ilkesine, angarya yasasına aykırılık teşkil ettiği, paranın kazanılmasında fiilen katkısı bulunan kişiler arasında yasa ve yönetmeliklere göre paylaştırılması gerektiği, Türk asistan doktorlar gibi polikliniklerde çalışan, nöbet tutan, ameliyat yapan ve bunları yaparken de hastanenin gelir elde etmesine katkısı bulunan davacıya bu paranın ödenmemesinin ayrımcılık olduğu ve mahkeme kararının usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Usul ve esas bakımından hukuka uygun Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
İdare Mahkemesi kararlarının istinafen incelenerek kaldırılması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45 inci maddesinin 4 üncü ve 5 inci fıkralarında yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
 
İstinaf başvurusuna konu karar usul ve hukuka uygun olduğundan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
SONUÇ:
 
1-)İstinaf isteminde bulunulan mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, istinaf isteminin REDDİNE,
 
2-)İstinaf aşamasında yapılan 219,60-TL yargılama gideri toplamının istinaf talep edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3-)Artan posta ücretinin istinaf isteminde bulunan tarafa Mahkemesince iadesine,
 
2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca, 27/10/2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
 
KARŞI OY: Dava, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yabancı uyruklu kontejanından tıpta uzmanlık öğrenimi yapan davacı tarafından, döner sermaye ek ödemesinden yararlanmak için yaptığı başvurusunun reddine ilişkin Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü Üniversite Hastanesi Başmüdürlüğü'nün 25.02.2019 tarih ve 5788 sayılı işleminin iptali ile döner sermaye ek ödemelerinin idareye başvuru tarihi olan 18.02.2019 tarihinden geriye dönük 60 günden başlamak üzere yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Ek 33.maddesinde; ''(Ek:23.2.1995- KHK-547/10 md.; Değişik: 21.1.2010 - 5947/10 md.)''Yataklı tedavi kurumları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinde haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), aşağıda gösterilen gösterge rakamlarının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu hesaplanacak tutarda nöbet ücreti ödenir. (Ek cümle: 2.1.2014 - 6514/10 md.) Bu ücret yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan söz konusu nöbetler için yüzde elli oranında artırımlı ödenir. Ancak ayda aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde 60 saatten, diğer yerlerde ve hiçbir şekilde 130 saatten fazlası için ödeme yapılmaz. Bu ücret damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. (...)Bu madde hükmü, üniversitelerin yataklı tedavi kurumlarında çalışan ve 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 50 nci maddesinin (e) bendi kapsamında bulunanlar ile yataklı tedavi kurumlarında çalışan ve 11.4.1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanunun Ek 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında bulunanlar hakkında da uygulanır..." hükmü yer almıştır.
 
1219 sayılı Kanun'un Ek 14. maddesinin dördüncü fıkrasında; "Tıpta ve diş tabipliğinde yabancı uyruklu kontenjanında uzmanlık eğitimi yapmakta olanlara, ilgili kurumun döner sermayesinden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçesinden, vakıf üniversitelerinde ise kendi bütçelerinden (13.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır. Bu ödemeden damga vergisi dışında herhangi bir kesinti yapılmaz." kuralı yer almıştır.
 
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 50. maddesinin (e) bendinde, "Tıpta uzmanlık öğrenimi yapanlara verilecek aylık veya ödeneklerin tespitinde, aynı durumda bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığındaki personelin aylık ve ödenekleri gözönünde tutulur.” düzenlemesi yer almıştır.
 
26/04/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 3. maddesinde, ''Bu yönetmelikte geçen, s) Uzmanlık eğitimi: Tıp veya diş hekimliğinde uzman olabilmek için gereken eğitim ve öğretimi, ş) Uzmanlık öğrencisi: Kurumlarındaki kadro ve pozisyonları ne olursa olsun bu Yönetmelik hükümlerine göre uzmanlık eğitimi gören kişileri ... ifade eder.” düzenlemesine, 11. maddesinde, “(1) Uzmanlık öğrencisi; kurumlarındaki kadro unvanı ne olursa olsun, bu Yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde programlarda uzmanlık eğitimi gören, araştırma ve uygulama yapan kişilerdir.(2)Programlara yerleştirilen uzmanlık öğrencilerinin istihdam şekli, kurumlarının özel mevzuat hükümlerine tabidir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 10. maddesinde, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, 11. maddesinde; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı, 12. maddesinde; ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
 
2577 sayılı Kanun'un 11. ve 12. maddesindeki hükümler karşısında; belli bir uygulama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda, 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesine göre uygulama tarihinden itibaren altmış gün içinde, uygulama üzerine uygulama işleminden itibaren idari dava açma süresi içinde davalı idareye başvurulmuş ise 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesinin yollamada bulunduğu 11. maddesine göre, idarenin bu başvuruya yanıt vermemesi durumunda en geç 120 gün içinde, yanıt verilmesi durumunda ise başvuru tarihine kadar geçmiş süre de dikkate alınarak, idarenin yanıtının davacıya tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde davanın açılması gerekir.
 
Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu tarihten itibaren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın açıldığı tarihten geriye doğru 120 günü geçmemek koşuluyla, başvuru tarihinden geriye doğru altmış günlük süre içindeki ilk uygulama esas alınarak parasal hakkının ödenmesi gerekecek, idareye başvuru tarihinden itibaren 120 günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren altmış günlük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda ise ancak dava tarihinden geriye doğru altmış günlük süre içinde kalan ilk uygulamadan doğan parasal hakkının ödenmesi mümkün olabilecektir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yapan yabancı uyruklu davacı tarafından, döner sermayeden elde edilen gelirlerden ek ödeme yapılması için 18.02.2019 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunduğu, yaptığı başvurunun; "Döner Sermaye Bütçesinden Yabancı Uyruklu Asistan Ek Ödemesi ile Nöbet Ücretleri ödenmiş olup, yasal mevzuat dışında herhangi bir ödeme yapılmamıştır." gerekçesi ile 25.02.2019 tarih ve E.5788 sayılı işlem ile reddedilmesi üzerine anılan işlemin iptali ile döner sermaye ek ödemelerinin idareye başvuru tarihi olan 18.02.2019 tarihinden geriye dönük 60 günden başlamak üzere yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Aynı kurumda ve yine aynı koşullarda mesai yapmak suretiyle döner sermaye gelirinin elde edilmesine katkıda bulunduğu dosya kapsamında çekişmesiz olan davacıya, döner sermaye ek ödemesi yapılmasına mani olacak herhangi bir hukuki düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle davacıya uyruğuna bakılmaksızın emsali Türk vatandaşı uzmanlık öğrencisi(asistan doktor) gibi döner sermaye ek ödemesi yapılmasının hakkaniyet gereği olduğu sonucuna varılmıştır.
 
Kaldı ki, 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun'un 69. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Ek 33.maddenin ikinci fıkrasına “(e) bendi kapsamında bulunanlar” ibaresinden sonra gelmek üzere “...ile yataklı tedavi kurumlarında çalışan ve 11.04.1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanun'un Ek 14. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında bulunanlar” ibaresinin de eklenmesiyle kanun koyucunun iradesinin de bu yönde tecelli ettiği anlaşılmaktadır.
 
Bu durumda, davacı tarafından yapılan başvurunun 1219 sayılı Kanun'un Ek 14. maddesi kapsamında işlem tesis edilmesi gerektiği, dolayısıyla yapmış olduğu çalışmalarla döner sermayeye katkıda bulunduğu çekişmesiz olan davacıya, bu yöndeki talebinin döner sermaye ek ödemesi alacağının bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Davacının, 18.02.2019 tarihinden geriye dönük 60 günden başlamak üzere döner sermaye ek ödemesinin işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine ilişkin istemine gelince;
 
Anayasa'nın 125.maddesi ile idarenin, hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararları tazminle yükümlü olduğu hüküm altına alınmış olup, davacının 18.02.2019 tarihli başvuru ile döner sermaye ek ödemesi talep ettiği dikkate alındığında, yoksun kalınan döner sermaye ek ödemelerinin davacının başvurusundan geriye doğru 60 günlük süre içerisindeki ilk uygulama tarihi olan 18.02.2019 tarihinden itibaren davalı idareye başvuru tarihinden (18.02.2019) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği görüşüyle, aksi yönde oluşan Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy