Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2020/1183 Esas 2020/1423 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1183
Karar No: 2020/1423
Karar Tarihi: 24.09.2020



(2709 S. K. m. 125) (6245 S. K. m. 27, 42) (2576 S. K. m. 7, Ek m. 1) (2577 S. K. m. 45, 46)
 
DAVANIN KONUSU: Afyonkarahisar İli Şuhut Adliyesinde mübaşir olarak çalışan davacının, Sandıklı Adliyesi'ne geçici süre ile görevlendirilmesi nedeniyle tarafına harcırah ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik 27/10/2017 tarih ve 2017/1890 sayılı Sandıklı Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosu işlemin iptali ile ödenmeyen harcırah ücretinin 19/10/2017 tarihinden itibaren ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Davacının, Sandıklı Adliyesine görevlendirilmesi nedeniyle hak ettiği gündelik ve yol masraflarının, Harcırah Kanununun 27 ve 42. maddelerindeki ilke, süre ve oranlar dahilinde davacıya ödenmesi gerektiği anlaşıldığından harcırah talebinin reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği, öte yandan, Anayasanın 125. maddesindeki idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğuna dair hüküm uyarınca, hukuka aykırılığına Mahkememizce karar verilen dava konusu işlem nedeniyle, davacının yoksun kaldığı geçici görev yolluğunun da davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle Afyonkarahisar İdare Mahkemesi'nce verilen 14/02/2020tarih ve E:2020/111, K:2020/119 sayılı karar ile dava konusu işlemin iptaline, davacının hak ettiği geçici görev harcırahının davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Davalı idare vekili tarafından; mali personel politikasının bir gereği olarak daimi bir görevin sürekli olarak icrası amacıyla atama niteliğinde bir görevlendirmenin yapıldığı, daimi nitelikteki hizmetlerin yürütülmesi amacıyla süresiz veya uzun süreli olarak görevlendirilenlere geçici görev yolluğu ödenemeyeceğinin de açık olduğu ileri sürülerek istinafa konu idare mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Usul ve esas bakımından hukuka uygun Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Tek Hakimle Çözümlenecek Davalar" başlıklı 7. maddesinin, 8.6.2000 tarih ve 4577 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile 2.7.2012 günlü, 6352 sayılı Yasa'nın 50. maddesiyle değişik 1. fıkrasında, uyuşmazlık miktarı bir milyar lirayı aşmayan; konusu belli parayı içeren idari işlemlere karşı açılan iptal davaları ile tam yargı davalarının idare mahkemesi hakimlerinden biri tarafından çözümleneceği düzenlenmiş, aynı Kanun'un 4577 sayılı Yasa'nın 4. maddesi ile değişik Ek 1. maddesinde, bu Kanunun tek hakimle çözümlenecek davalara ilişkin 7. maddesindeki parasal sınırların; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 1. fıkrası şu şekildedir:
 
" İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz."
 
Buna göre, Yasanın 45. maddesinin 1. fıkrasındaki parasal sınırı geçmeyen tam yargı davalarında ilk derece mahkemesince verilen karar kesin olup bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna gidilmesi mümkün değildir.
 
Anılan Yasanın 46. maddesinin b) bendinde, konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalarda verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği düzenleme altına alınmıştır.
 
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 29.12.1983 tarihli ve Esas No: 1983/1 Karar No: 1983/10 sayılı kararı uyarınca, kamu görevlilerine ait mevzuattan doğan uyuşmazlıklarda, idari işlemin neden olduğu zararın miktar olarak tespitinin mümkün olmadığı haller ile zararın miktar olarak tespitinin mümkün olduğu haller arasında bir ayrıma gidilmesi gerekmektedir.
 
Dava süresince ve hatta iptal kararının uygulanmasına yönelik yeni bir idari işlem tesis edilinceye değin zararın gerçekleşeceği hallerde uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak yargı makamı tarafından söz konusu miktarın tespiti gerekmemesine karşın, davanın açıldığı tarih itibariyle herhangi bir etkisi kalmayan başka bir ifade ile dava devam ettiği sürece herhangi bir zarara sebebiyet vermeyecek işlemler nedeniyle açılan, kamu görevlilerine ait mevzuattan doğan davalarda ise uyuşmazlık konusu miktarın tespiti gerekmektedir.
 
Davanın açıldığı tarih itibariyle herhangi bir etkisi kalmayan bir idari işlem nedeniyle açılan ve parasal hak talebini de içermesine karşın tazminat miktarının belirtilmediği dava dilekçeleri ile açılan davalarda, uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak yargı mercinin önünde davanın tek hakim kararı ile mi yoksa heyet kararı ile çözümleneceği sorunu yanında mahkemesince verilen kararın kesin olup olmadığı veya istinaf aşamasından geçen kararın temyiz kanun yoluna tâbi olup olmadığı sorunları da bulunmaktadır.
 
Bu kapsamdaki sorunlarla karşı karşıya olan yargı makamı tarafından, söz konusu sorunun bertarafı gayesiyle uyuşmazlık konusu miktarın ara karar ile tespit edilmesi gerekmektedir.
 
Somut olayda ise, davacının Şuhut Adliyesi'nden Sandıklı Adliyesi'ne görevlendirilmesi sonrasında söz konusu görevlendirmeden kaynaklı geçici görev yolluğu talebinde bulunduğu, ancak dava dosyasında davacının başvuru dilekçesi mevcut olmadığından talebin belli bir döneme ilişkin mi olduğu yoksa dava açıldıktan sonra dahi süregelen maddi bir talebi mi içerdiği hususunda belirsizlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusunun, miktarının ve talebe konu dönemin belirlenmesi maksadıyla ara karar yapılarak söz konusu hususlar açıklığa kavuşturulduktan sonra karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
 
Buna göre, ilgili yargı merciince davacıya ilişkin başvuru dilekçesinin, uyuşmazlık konusu miktarın ve bu miktara esas dönemin, geçici görevlendirmenin devam edip etmediği hususunun ara karar ile tespiti sağlanarak, davanın tek hakim kararı ile mi yoksa heyet kararı ile mi çözümleneceği verilecek kararın kesin olup olmadığı sorunları bertaraf edilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1-İstinaf isteminin kabulüne,
 
2- Afyonkarahisar İdare Mahkemesi'nin 14/02/2020 tarih ve E:2020/111, K:2020/119 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine iadesine,
 
3-Mahkemece yeniden verilecek kararda yargılama giderlerine hükmedileceğinden yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmamasına,
 
2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca, 24/09/2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy