Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2018/1492 Esas 2020/1454 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2018/1492
Karar No: 2020/1454
Karar Tarihi: 25.09.2020



(2709 S. K. m. 125) (2577 S. K. m. 45)
 
DAVANIN KONUSU: Konya İli, ….. İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde J.Yzb. rütbesiyle görev yapan davacı tarafından, kapatılan Elazığ 8'inci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 24.02.2014 tarihinde kesinleşen 11.02.2014 gün ve 2013/1247, 2014/74 Esas ve Karar sayılı kararıyla, 15.05.2013-22.05.2013 tarihleri arasında yurtdışına firar suçunu işlendiğinden bahisle mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilmesi üzerine, 30.08.2010 olan üsteğmenlik nasbının, yurtdışına firarda kaldığı süre olan 7 gün düşülerek 06.09.2010 tarihine götürülmesine ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı'nın 22/07/2014 tarih ve 1430-346211-14/Per.Pl.ve Ynt.D.Kd. Ve Sic.Ş.Sb.Ks. sayılı aleyhe nasıp düzeltme işleminin iptali ile parasal ve diğer özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlgili mevzuat çerçevesinde dava konusu işlem değerlendirildiğinde aleyhe nasıp düzeltme işleminin iptaline ilişkin TSK Personel Kanunun 36’nci maddesinde aleyhe nasıp düzeltilmesi sebebi olarak kabul edilen hallerin genel olarak; bir suç isnadıyla askeri hizmetten ayrı kalma halleri olduğu, yani kişinin suç işlemesinin yanında bu suçun zorunlu sonucu olarak hizmetten ayrı kalmayı kapsadığı, bu hallerin de; gözaltı, tutukluluk ve hükümlülük süreleri ile firar ve izin tecavüzünde geçen sürelerin olduğunun görüldüğü, yoksa bir suç işleme hali doğrudan aleyhe nasıp düzeltme işleminin iptali sebebi olarak sayılmadığı, yani gözaltı, tutukluluk, hükmün infazı ve kıtadan firar, izin tecavüzü gibi hizmetten ayrı kalmayı gerektiren haller yok ise, isnat edilen suçtan dolayı doğrudan aleyhe nasıp düzeltme veya kıdemden saymama gibi bir sonuç ortaya çıkmadığı, firar ve izin tecavüzü hallerinde ise doğrudan hizmetten yasal olmayacak şekilde ayrı kalma hallerinin hizmetten sayılmadığı, bunun sonucu olarak aleyhe nasıp düzeltilmesi işleminin yapılması yoluna gidildiğinin görüldüğü, dava konusu olayda ise davacı zaten mevzuata uygun olarak 06/05/2013 tarihinde yol dahil toplam 22 gün yıllık izin aldığı, izinli olduğu tarihlerde yurt dışına çıktığı, yıllık izninin bittiği gün mesaide olacak şekilde yurt dışından döndüğü, eğer davacı bu süre içinde yurt dışına gitmemiş olsaydı, aleyhe nasıp düzeltme gibi bir durumdan bahsedilemeyeceği, zira ortada bir suç olmayacağı, buna göre yasal bir şekilde birliğinden ayrı kalan davacının, bu süre içinde izin almadan yurt dışına çıkmış olması, suç tarihi itibariyle yurt dışı firar suçunu oluşturmakla beraber, normal mesai başlangıcında geri dönmesi nedeniyle hizmetten yasal olmayan şekilde ayrı kalma gibi bir durum ortaya çıkmadığı, ayrıca bu durum, yasa koyucunun amacına uymadığı gibi hukuka da uygun düşmediği, zira kişinin mevzuata uygun olarak izinli personel durumunda olduğu, diğer yandan davacı zaten yurt dışına izinsiz gitmenin ağır sonucunu ceza hukuku anlamında yaşadığı, kaldı ki 05/06/2017 tarihli 691 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesi ile 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 67 nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi “İzinli olduğu durumlar hariç, ülke sınırları dışında üç günü geçirenler.” şeklinde değiştirilmek suretiyle izinli olan personel açısından yurtdışına çıkmanın suç olmaktan çıkarıldığı da dikkate alındığında, davacı aleyhine tesis edilen nasıp düzeltme işleminin hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, öte yandan Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca hukuka aykırı bulunan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklar ile diğer özlük haklarının da davacıya ödenmesi gerektiğinin açık olduğu gerekçesiyle, Konya 2.İdare Mahkemesi'nin 22/06/2018 gün ve E: 2018/7, K: 2018/898 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline, yoksun kaldığı parasal ve diğer özlük haklarının davalı idare tarafından davacıya verilmesine karar verilmiştir.
 
İSTİNAF DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Davalı idare vekili tarafından; Müvekkil idarece tesis edilen ve dava konusu edilen idari işlemin, mahkeme kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda, kesinleşmiş mahkeme kararının gereği amacıyla yerine getirildiği, bu noktada mevzuat hükümleri idareye takdir yetkisi tanımayacak biçimde emredici ve açık olduğu gibi idarece tesis edilen 22 Temmuz 2014 tarihli idari işlemde idari işlem unsurları yönünden hukuka aykırılık ve herhangi bir sakatlık bulunmadığı, mahkemenin mevzuat hükmünü yanlış yorumladığı, mahkemenin ceza hukukuna ait bir ilkeyi idare hukukunda işlem tarihine kadar geriye götürerek, 22 Temmuz 2014 tarihinde yapılan işlemin hukuka aykırı olduğundan bahisle iptaline karar vermesinin hukuka aykırı olduğu, ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
İdare Mahkemesi kararlarının istinafen incelenerek kaldırılması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45 inci maddesinin 4 üncü ve 5 inci fıkralarında yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
 
İstinaf başvurusuna konu karar usul ve hukuka uygun olduğundan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
SONUÇ: 1-İstinaf isteminde bulunulan mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, istinaf isteminin REDDİNE,
 
2-İstinaf aşamasında yapılan 52,00-TL yargılama giderlerinin istinaf talep edenin üzerinde bırakılmasına,
 
3-Artan posta ücretinin taraflara Mahkemesince iadesine,
 
2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca kesin olarak, 25/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy