Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2020/2397 Esas 2020/2442 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/2397
Karar No: 2020/2442
Karar Tarihi: 12.11.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Konya İli, Karapınar İlçesi, .... Mahallesi, 1732 ada, yayla vasıflı 15 sayılı parsele mevzuata aykırı yapı yapıldığından bahilse 1)Davacının 41.673,11 TL tutarında idari para cezası ile tecziyesine ve 2)Bir ay içerisinde mevzuata uygun hale getirilmezse yapının yıkımına yönelik 11.04.2019 tarih ve 118 sayılı Karapınar Belediye Encümen Kararının iptaline karar verilmesi talebi ile açılan davada, "Dava konusu işlemin imara aykırı olarak yapılan yapının 1 ay içerisinde imara uygun hale getirilmesi, getirilmeszse yıkılacağına yönelik kısmı yönünden, imara aykırılıkların yapı niteliğinde olduğu, kapalı alan oluşturduğu, yayla yeri kamu orta malı olan ve yapılaşmaya yasak alana inşa edildiği, kaçak olarak yapılan yapıların3194 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi uyarınca 1 ay içerisinde imara uygun hale getirilmesi, getirilmezse yıkılacağına yönelik işlemde bu yönüyle hukuka aykırı bir durum bulunmadığı; para cezası kısmı yönünden, para cezasının hesaplanmasına ilişkin cetvelde, 2019/1 ve 2019/2 sayılı yapı tatil tutanağı ile tespiti yapılan yapıların I. sınıf B grubu yapı olduğu kabul edilerek 2, 6, 8, ve 11 numaralı alt bentleri uyarınca artırım uygulandığı, dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; İşlemin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesinin 2 nci fıkrasının (c) bendinin 4 ve 13 numaralı alt bendi uyarınca artırım uygulanması yönünden ise; yapının; mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit edip etmediği, çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verip vermediği hususlarına ilişkin olarak somut tespitlerin, tutanakta veya para cezasına ilişkin işlemde belirtilmesinin gerektiği, her iki yapı için tanzim edilen2019/1 ve 2019/2 sayılı yapı tatil tutanağı ile para cezası hesaplanmasına ilişkin işlemde anılan tespitlere yer verilmediği dikkate alındığında, 3194 sayılı Kanunun 42/2 nci maddesinin (c) bendinin 4 ve 13 üncü alt bendinin uygulanması sonucu para cezasının her iki yapı için bu bende isabet eden toplam 9.435,40-TL'lik kısmında hukuka uyarlık görülmediği; Öte yandan her ne kadar davacı tarafından, imar barışından yararlanıp yapı kayıt belgesi aldığı ileri sürülmekte ise de, gerek anılan yapıların yayla yeri kamu orta malına yapılmış olmasına gerekse davacının alığı yapı kayıt belgeleri ile ilgili olarak düzenlenen inceleme raporlarına istinaden davacının bu hususa ilişkin iddiasının yerinde görülmediği" gerekçesiyle para cezasının 9.435,40-TL'lik kısmının iptaline, diğer yönlerden davanın reddine dair verilen Konya 1 inci İdare Mahkemesi'nin 07.02.2020 tarih ve E: 2019/511, K: 2020/190 sayılı kararının; iptale ilişkin kısmının davalı idare vekilince, izinsiz yapının mevcut haliyle veya öngörülen afet tehlikesine karşı başlangıçtan itibaren yapıldığı zeminin etütlerinin yapılmadığı, yapım aşamasında kullanılan inşaat donatılarının herhangi bir statik ve mimari proje ile projelendirilmediği ve kontrol edilmemesi sebebiyle bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiği, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın mevzuata aykırı olduğu iddialarıyla; davanın reddine ilişkin kısmının davacı vekilince, belediyece belirlenen para cezasının fahiş olduğu, yapı tatil zaptının usulüne uygun düzenlenmediği, mera mevzuatı gereği belediyenin bu alanda işlem yapma yetkisinin olmadığı, yaylaya tarıma yönelik yapı yapılmasının mümkün olduğu, davanın reddine ilişkin kısmın hukuka aykırı olduğu iddialarıyla istinaf yolu ile kaldırılması istenilmektedir.
 
DAVACI SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
DAVALI SAVUNMASININ ÖZETİ: Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar kısmının hukuka uygun olduğu, bu kısma yönelik davacı itirazının reddi ile usul ve kanunlara uygun olduğu belirtilen kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 2 nci İdarî Dava Dairesi'nce, dosya incelenerek işin gereği görüşüldü;
 
A) Davacının istinaf talebinin incelenmesi;
 
İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların istinaf yolu ile incelenerek kaldırılabilmeleri 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 45 inci maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
 
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçe, hukuka ve usûle uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
B) Davalının istinaf talebinin incelenmesi;
 
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42/2 nci maddesinde, "Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, (...) yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:
 
a) Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için;
 
1) I. sınıf A grubu yapılara üç, B grubu yapılara beş Türk Lirası,
 
2) III. sınıf (...) A grubu yapılara onsekiz (...) Türk Lirası
 
(...)
 
idari para cezası verilir.
 
(...)
 
c) (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı;
 
1) Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın % 30’u,
 
2) Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın % 40’ı,
 
3) Uygulama imar planında veya parselasyon planında “Kamu Tesisi Alanı veya Umumî Hizmet Alanı” olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın % 60’ı,
 
4) Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ediyor ise cezanın % 100’ü,
 
5) Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın % 20’si,
 
6) Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın % 80’i,
 
7) Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise cezanın % 50’si,
 
8) Ruhsatsız ise cezanın % 180’i,
 
9) Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın % 50’si,
 
10) Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni inşaî faaliyete konu ise cezanın % 100’ü,
 
11) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın % 10’u,
 
12) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20’si,
 
13) Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20’si,
 
(a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır" hükmüne yer verilmiştir.
 
i) Dosyanın incelenmesinden;
 
1)Konya İli, Karapınar İlçesi, .... Mahallesi, .... Yaylasında 04.03.2019 tarihinde yapılan denetimde tanzim olunan 1 sayılı yapı tatil zaptında, "40.5 m2 alanlı mesken niteliğinde yapı yapıldığı"; 2 sayılı yapı tatil zaptında ise 636 m2 alanlı ikinci bir yapı yapıldığı tespitlerine yer verildiği;
 
2)Davalı idare tarafından her bir yapı için ayrı ayrı temel para cezası hesaplandıktan sonra, hesaplanan temel para cezalarına ayrı ayrı "Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapma", "Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme", "Ruhsatsız olarak yapma", "Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapma", "İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor olma", "Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verme" artırımlarının uygulandığı;
 
3)Temel para cezası ile artırımların toplamı neticesinde davacının toplam 41.673,11 TL tutarında para cezası ile tecziye edildiği;
 
4)Dosya kapsamındaki fotoğraflara göre, yapının kaba inşaatının bilahare tamamlandığı;
 
5)İlk derece mahkemesince, "Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme" artırımı ile "Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verme" artırımları yönünde işlemin iptaline karar verdiği;
 
6)İptale ilişkin kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna müracaat edildiği anlaşılmaktadır.
 
ii) Hukukî sorun;
 
Davalı idarenin istinaf müracaatı bakımından ihtilâf, uyuşmazlık konusu yapılar nedeniyle para cezasına "Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme" artırımı ile "Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verme" artırımının uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
 
Dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun bu yönüyle incelenmesinde, söz konusu artırım unsurlarının mevzuattaki düzenlenme biçimi bağlamında, uyuşmazlık konusu yapıların durumlarının ele alınması gerekmektedir.
 
iii) Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme artırımının incelenmesi;
 
Uyuşmazlık konusu yapılar herhangi bir proje denetiminden ve statik incelemeden geçmeden yapılmıştır. Yapı ruhsatının unsurlarından olan ve ruhsata esas alınan belgelerden birisi "statik proje"dir. Statik projeler vasıtası ile, hem binanın taşıyıcı sistem imalatının her bir detayının, standartlara ve yönetmeliklere uygun olarak anlatıldığı resimlerden ve hesaplardan oluşmakta; hem de statik proje hazırlanırken, bu projenin eki niteliğinde zemin etüdü incelemesi yapılmaktadır.
 
Statik projede betonarme, yığma, çelik vd yapıların türlerine göre taşıyıcı sistemleri gösterilmekte; taşıyıcı sistemde kullanılacak beton miktarı ve yoğunluğundan demir kalınlığına ve sıklığına kadar statik sistem, projedeki yapının niteliğine göre hesap edilmektedir. Zemin etüdü raporu ile de zemin niteliğine göre yapı temelinin nasıl hazırlanacağı, beton sınıfı, demir niteliği gibi yapının statik açıdan güçlendirilmesine esas veriler elde edilmektedir.
 
Bu bağlamda yapının niteliğine ve kat adedine göre, taşıyıcı sistemde kullanılacak beton miktarı ve yoğunluğu; demir kalınlığı ve sıklığı; kolon ve kiriş hesapları; temel kazı/dolgu miktarı hesapları değişmektedir.
 
Olayda uyuşmazlık konusu yapıların kolon hesapları, kiriş hesapları, beton hesapları, demir hesapları, temel kazı/dolgu hesapları yapılmamış; yapının niteliği yetkili idarelerce onaylanmamıştır. Dolayısıyla statik bakımından söz konusu yapıların resmî yeterliliği mevcut değildir.
 
Bu verilere göre yapılardaki mevcut kolonlar, kirişler, demirler, direkler ve beton kalitesi statik durumda (depremsiz durumda) yapıyı taşısa dahi; bir afet durumunda (deprem/heyelan anında) kolonların, demirlerin ve ahşabın yapı ağırlığını taşımasının mevcut durumda teknik açıdan mümkün olmadığı, mevcut durumun tehdit arz ettiği anlaşılmaktadır. Zîra olayda teknik açıdan beton miktarı ve yoğunluğu; demir kalınlığı ve sıklığı; kolon ve kiriş; temel donatı elemanları ve niteliği hesapları/analizleri mevcut olmayıp, yapının afet durumunda hem cana ve hem de mala yönelik "tehdit tehlikesi" içerdiği açıktır.
 
Yapı bakımından fen ve teknik uygunluk izinlerinin de alınmadığı, dolayısıyla izinsiz yapılan yapının başlı başına bir "tehlike" içerdiği açıktır.
 
Bu durumda; "mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme" artırım unsurunun, bir tehlike unsuru olarak düzenlendiği; "mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etme" tehlike unsurunun dava konusu yapıda mevcut olduğu kanaatine, belirtilen artırım unsurunun temel cezaya uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
iv) Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verme artırımının incelenmesi;
 
Uyuşmazlık konusu parsel, uygulama imar plânı sınırları dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak kanun koyucu uygulama imar plânı sınırları dışında kalan sahalarda gelişigüzel yapı yapılmasını yasaklayarak, uygulama imar plânı bulunmayan alanları da imar düzenine tabi kılmıştır. Söz konusu yapı, yayla alanına yapılmış bir yapıdır. Yayla alanlarına yapı yapılması ise, özel mevzuat gereği, yayla alanı olmayan yerlere nazaran daha fazla sınırlandırılmıştır. Ayrıca Plânsız Alanlar İmar Yönetmeliği ile, plansız alanlara yapılacak yapıların yapı yoğunluğu ile bu bölgelerin kişi yoğunluğu, bu alanlara ne tür yapıların yapılabileceği açıklanmak sureti ile belirlenmiştir.
 
Dolayısıyla yapılaşma kuralları vasıtasıyla o alandaki kişi yoğunluğu ile o alandaki yapı yoğunluğu ayrı ayrı hesap edilmekte; hesaplanan kişi yoğunluğu ve yapı yoğunluğu ile dengeli/uyumlu biçimde çevreye (çöp v.b.) katı, (kanalizasyon, atıksu v.b.) sıvı yahut (karbondioksit, buhar, duman, azot v.b.) gaz atık verilmesi öngörülmektedir.
 
Zîra mevzuat ile kişi yoğunluğuna ve yapı yoğunluğuna sınır getirilmesinin sebeplerinden birisi de, yoğunluğun belli bir düzeyde sınırlanarak, bu sınırın üzerinde çevreye katı, sıvı yahut gaz atık verilmesinin önlenmesi ve böylelikle çevrenin korunmasıdır.
 
Olayda; uyuşmazlık konusu yapıların projesinin mevcut olmadığı, bina kullanım alanlarının ve tesisat projelerinin ve bu bağlamda atık sistemlerinin mevzuata aykırı olduğu, dolayısıyla söz konusu yapı vasıtasıyla, sahadaki kişi yoğunluğunun ve yapı yoğunluğunun mevzuatla uyumlu olmayan biçimde artırıldığı görülmektedir.
 
Bu yoğunluk artışı neticesinde,
 
=>İlâve katı atık, İlâve gaz atığı, İlâve sıvı atık ortaya çıkmaktadır.
 
=>Mevzuata aykırı yapı oturumları nedeniyle hava akımı olumsuz etkilenmektedir ki, bu da yayla ve çevresi temiz hava ve rüzgâr sirkülasyonuna olumsuz etki etmektedir.
 
=>İlâve yapıları kullananların araçları dolayısıyla, bölgedeki yollarda ilâve yakıt salınımı gerçekleşmektedir.
 
Bütün bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde; söz konusu yapılar dolayısıyla çevre kirliliğinin bulunduğunun izahtan vareste olduğu sonucuna varılmıştır. Bu itibarla dosyada söz konusu mevzuata aykırı imâlat nedeniyle çevre kirliliğinin bulunduğuna dair yeterli bilginin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
 
Görüntü kirliliği ise, "çevre estetiğini ve şehir estetiğini olumsuz yönde etkileyen unsurlar neticesinde ortaya çıkan görsel kirlilik" olarak tanımlanmaktadır.
 
İmar mevzuatı ile yapı yaklaşma - çekme, yükseklik/gabari ve parsel oturumları ile dış cephe bakımından bir düzen getirilerek, yapıların taslak bir plân ve mimarî tasarım üzerine yapılması kurgulanmıştır.
 
Yapılaşma kuralları ile doğal çevreye, yapay şekil verilmektedir. Ancak bu yapay şekil verme esnasında bazı estetik kurallara da dikkat edilmektedir ki, bu estetik kurallar arzın düzenlenmesinin "mimarî tasarım boyutu"nu oluşturmaktadır.
 
Diğer bir ifadeyle, mevzuat ve imar plânları ile kişi yoğunluğuna ve yapı yoğunluğuna (bu bağlamda kat yüksekliğine, yapı formlarına, parsel formlarına, çekme/yaklaşma mesafelerine) sınır getirilmesinin sebeplerinden birisi de, estetiğin sağlanmasıdır.
 
Nitekim mevzuat ile yol güzergâhları, ada formları, parsel büyüklükleri, kat yükseklikleri, yapı formları, donatı ve yeşil kuşak kurgusu ile parsel durumları belirlenirken, sadece jeolojik-jeoteknik nedenler ve iklim şartları değil; aynı zamanda arza/mekâna şekil vermenin mimarî tasarım boyutu dolayısıyla "iki boyutlu dış kontür" olarak adlandırılan siluetin estetik bir görünümde olması da göz önünde bulundurulmaktadır.
 
Öte yandan estetik görünüş, herhangi bir kişinin kendince tahayyülî estetiği değil, mevzuatın kabul ettiği (mevzuat ile belirlenen ve onaylı plan ve projelerle hayat bulmuş) yasal estetiktir.
 
Ayrıca bir yapı inşa edilmeden evvel, yapının plânı olan mimarî proje hazırlanmaktadır ki, yapı plânı olan mimarî proje de (aynen imar plânları gibi) bünyesinde bir estetik içermektedir. Zîra yapı plânı da imar plânı gibi temelde bir "müellif eseri"dir.
 
Olayda ise, yaylada öngörülmeyen biçimde davacı tarafından yapılar yapıldığı, bu yapıların ise yayla bütünlüğü bağlamında "yasal görüntü estetiği"nin mevcut olmadığı görülmektedir.
 
Bütün bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde; söz konusu mevzuata aykırı imâlat nedeniyle görüntü kirliliğinin bulunduğuna dair dosyada yeterli bilginin mevcut olduğu, çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verme artırımının uygulanmasında (da) hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır..
 
Bu itibarla; İmar Kanunun 42/2 nci maddesinin (c) bendinin 4 üncü ve 13 üncü alt bentleri yönünden dava konusu işlemin iptaline dair ilk derece mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
 
Hüküm;
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1)Davacının istinaf başvurusunun REDDİNE;
 
2)Davalı idarenin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Konya 1 inci İdare Mahkemesi'nin 07.02.2020 tarih ve E: 2019/511, K: 2020/190 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının KALDIRILMASINA ve bu kısım bakımından da davanın REDDİNE;
 
3)İlk derece Mahkemesi hükmünün (davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti kısmı hariç olmak üzere) yargılama giderlerinin KALDIRILMASINA, yargılama giderlerinin haklılık oranında paylaştırılmak suretiyle,
 
a)Aşağıda dökümü yapılan ve davacı tarafından karşılanan ilk derece ve istinaf aşamalarına ilişkin yargılama gideri toplamı olan 415,00 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına,
 
b)Aşağıda dökümü yapılan ve davalı tarafından karşılanan istinaf aşamasına ilişkin 159,60 TL tutarındaki istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
 
c)Davalı lehine ilk derece mahkemesince hükmedilen vekâlet ücreti kaldırılmadığından, bu konuda yeniden hüküm tesisine mahal olmadığına;
 
4)Artan posta avansının Mahkemesi'nce istinaf başvurusunda bulunan ilgili taraflara iadesine;
 
5) 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kesin olmak üzere,
 
12.11.2020 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
 
KARŞI OY: Bakılan davada dava konusu idari para cezalarına davalı idarece 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin 2. fıkrasının c/4 (mevcut hâliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiğinden bahisle) ve c/13 (çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verdiğinden bahisle) alt bentleri kapsamında artırım uygulandığı, bu artırımların uygulanması için davalı idarece somut tespit yapılmasının gerektiği, olayda ise idarenin bu yönde bir tespitinin bulunmadığı anlaşıldığından, anılan artırım nedenlerinin tatbikinin hukuka uygun olmadığı, ayrıca olayda idarece aynı madde ve fıkranın c/6 alt bendi (yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapıldığından bahisle) uyarınca da artırım uygulandığı, bu alt bendin uygulanması için taşınmazın bulunduğu alanın askeri bölge, 1. derece sit alanı gibi kesin ve mutlak yapı yasaklı alanlar kapsamında olmasının gerektiği, olayda ise taşınmazın yaylak alanında kaldığı, 4342 sayılı Mera Kanununun 20. maddesinde bu alanlarda sınırlı koşullarda yapı yapılabileceğinin hükme bağlandığı, bu nedenle de yaylak alanının kesin yapı yasaklı alan olarak değerlendirilemeyeceği ve bu hususa karşılık gelen artırım nedeninin de iptalinin gerektiği, özetle temel para cezalarına 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin 2. fıkrasının c/4, ve c/13 alt bentleri uyarınca uygulanan artırım nedenlerine karşılık gelen para cezası tutarlarının iptaline yönelik davalı idarenin istinaf başvurusunun reddi, ilaveten aynı madde ve fıkranın c/6 alt bendinde öngörülen artırım nedenlerine karşılık gelen tutarlar bakımından da işlemin iptali ve davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü gerektiği gerektiği kanaatiyle, çoğunluk görüşüne katılmıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy