Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2019/2238 Esas 2020/1052 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2238
Karar No: 2020/1052
Karar Tarihi: 16.07.2020



(3194 S. K. m. 18) (2577 S. K. m. 17, 45)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Aksaray İli, Merkez, ..... Mahallesi, 450 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, söz konusu taşınmazı kapsayan alanda 20.02.2003 tarih ve 2003/2 sayılı belediye meclis kararı ile onaylanan revizyon imar planının, daha sonra 05.04.2012 tarih ve 2012/4 sayılı kararla onaylanan ilave revizyon imar planının, anılan yerde 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması yapılmasına ilişkin 21.05.2014 tarih ve 398 sayılı belediye encümen kararının, bu karara dayalı olarak tesis edilen 25.09.2014 tarih ve 20737 yevmiye nolu işlemin ve davacının taşınmazının bir kısmının imar uygulama sınırı dışında bırakılmasına itiraz edilerek taşınmazın bulunduğu alanda yapılmış olan 3914 sayılı Kanunun 18 inci maddesi uygulamasının iptal edilmesi ve taşınmazın tamamını kapsayacak şekilde yeniden uygulama yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20.08.2015 gün ve 1476 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada; "davanın, 20.02.2003 tarih ve 2003/2 sayılı belediye meclis kararı ile onaylanan revizyon imar planının iptali istemine ilişkin kısmı yönünden; davacı tarafından her ne kadar Aksaray Belediye Encümeninin 21.05.2014 gün ve 398 sayılı kararı ile onaylanan imar uygulaması işleminin dayanağı olan imar planı Aksaray Belediye Meclisinin 20.02.2003 gün ve 2003/2 sayılı kararı ile onaylanan imar planı olarak belirtilmiş ise de, Aksaray Belediye Meclisinin 20.02.2003 gün ve 2003/2 sayılı kararı ile onaylanan imar planının Aksaray Belediye Meclisinin 05.04.2012 gün ve 2012/4 sayılı kararı ile onaylanan imar planının yürürlüğe girmesi ile ortadan kalktığı anlaşıldığından, bu kısım yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı, davanın, Aksaray Belediye Meclisi’nin 05.04.2012 gün ve 2012/4 sayılı kararı ile onaylanan ilave revizyon imar planının iptali istemine ilişkin kısım yönünden; dava konusu Aksaray Belediye Meclisi’nin 05.04.2012 gün ve 2012/4 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planının plan kademelenmesi içerisinde dava konusu taşınmazın bulunduğu alana yönelik öngörülen plan kararları açısından alanda yürürlükte olan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı ile ölçekler arası tutarlılığı sağladığı, plan kademelenmesi yönünden bu planlar arasındaki ilişkinin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun bir şekilde kurulduğu, dava konusutaşınmazın ..... Karayolu Güzergahı içerisinde kalan bölümü, taşıt yolu olarak öngörülen 20 mt enkesitli imar yolu güzergahı içerisinde kalan bölümü, ticaret alanı olarak kullanılan bölümüne yönelik plan kararlarının aynı olduğu, bu noktada dava konusu olan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı arasında plan kademelenmesi açısından ölçekler arası tutarlılığın sağlandığı,1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında öngörülen ve dava konusu taşınmazın bir bölümünün güzergahı içerisinde kaldığı imar yolu da yaya yolu olarak planlanmış olan 10 mt enkesitli bir imar yolu olduğu için, yaya yolu olarak planlanmış olan bu 10 mt enkesitli imar yolunun üst ölçekli 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında gösterilmesi ve/veya gösterilmemesi dava konusu olan 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planını dava konusu olan 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planına aykırı hale getirmediği, bu noktada da dava konusu olan 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planı ile alanda yürürlükte olan dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı arasında ölçekler arası tutarlılığın sağlandığı, 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı ile bu plan doğrultusunda hazırlanan 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında dava konusu taşınmazın bulunduğu alana yönelik öngörülen plan kararlarının şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı, kentsel ihtiyaçlar ve ilgili mevzuat açısından uygun olduğu anlaşıldığından dava konusu1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı ile bu plan doğrultusunda hazırlanan 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planlarında hukuka aykırılık görülmediği, davanın, anılan yerde 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesi uygulaması yapılmasına ilişkin 21.05.2014 tarih ve 398 sayılı belediye encümen kararının, bu karara dayalı olarak tesis edilen 25.09.2015 tarih ve 20737 yevmiye no.lu işlemin ve davacının taşınmazının bir kısmının imar uygulama sınırı dışında bırakılmasına itiraz edilerek taşınmazın bulunduğu alanda yapılmış olan 3914 sayılı Kanunun 18 inci maddesi uygulamasının iptal edilmesi ve taşınmazın tamamını kapsayacak şekilde yeniden uygulama yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20.08.2015 gün ve 1476 sayılı işlemin iptali istemine ilişkin kısım yönünden; dava konusu uygulama işlemi sonucunda davacıya hisseli olarak tahsisin yapıldığı, çok büyük bir bölümünün davacının uygulama işlemi öncesi maliki olduğu 450 ada 5 nolu parselin üzerine denk gelecek şekilde oluşturulan toplam 3.656,35 m2'lik alana sahip 7028 ada 1 nolu parselden davacıya tahsis edilen toplan 3.598,28 m2'lik imar hak edişinin, bu alanda yani 7028 ada 1 nolu parselin bulunduğu alanda davacının hak edişi olan 3.598,28 m2'likyüz ölçüme sahip olacak şekilde oluşturulabilecek bir imar parselinden davacıya müstakil olarak tahsis edilebilme olanağı var iken davalı idare tarafından bu olanağın değerlendirilmediği, ortada herhangi bir teknik, hukuki ve fiili zorunluluk olmamasına rağmen uygulama işlemi sonucunda davacının davalı idare ile hisseli duruma getirildiği, dolayısıyla davacı yönünden mülkiyet sorununa yol açıldığı, bu durumun yönetmeliğin 10 uncu maddesine aykırı olduğu,bu yönleriyle uyuşmazlık konusu imar uygulamasının kamu yararına uygun olmadığı anlaşıldığından, dava konusu imar uygulaması işleminde ve bu işleme dayalı olarak tesis edilen 25.09.2015 tarih ve 20737 yevmiye nolu işlem ile davacının taşınmazın bulunduğu alanda yapılmış olan 18 inci maddesi uygulamasının iptal edilmesi ve taşınmazın tamamını kapsayacak şekilde yeniden uygulama yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20.08.2015 gün ve 1476 sayılı işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı"gerekçesiyle davanın, 20.02.2003 tarih ve 2003/2 sayılı belediye meclis kararı ile onaylanan revizyon imar planının iptali istemine ilişkin kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Aksaray Belediye Meclisi’nin 05.04.2012 gün ve 2012/4 sayılı kararı ile onaylanan ilave revizyon imar planının iptali istemine ilişkin kısım yönünden davanın reddine, anılan yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uygulaması yapılmasına ilişkin 21.05.2014 tarih ve 398 sayılı belediye encümen kararının, bu karara dayalı olarak tesis edilen 25.09.2014 tarih ve 20737 yevmiye no.lu işlemin ve davacının taşınmazının bir kısmının imar uygulama sınırı dışında bırakılmasına itiraz edilerek taşınmazın bulunduğu alanda yapılmış olan 3914 sayılı Kanunun 18. maddesi uygulamasının iptal edilmesi ve taşınmazın tamamını kapsayacak şekilde yeniden uygulama yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20.08.2015 gün ve 1476 sayılı işlemin iptaline dair verilen Aksaray İdare Mahkemesi'nin 27/08/2019 gün ve E:2018/1066, K:2019/655 sayılı kararının; davalı idare Karayolları Genel Müdürlüğü vekilince, yol ağını gösteren haritada idarenin yol ve sorumluluk ağında bulunan yolların mor renkte gösterildiği, haritada kırmızı kesik çizgi ile gösterilen kısımların idarenin yol ağı dışında olduğu, hiçbir zaman da yol ağına alınmadığı, söz konusu haritada kırmızı kesik çizgi ile gösterilen kesimde 2003 yılında bir projenin yapıldığı ancak söz konusu projenin hiç bir zaman uygulanmadığı, yatırım programına alınmadığı ve iptal edildiği, davalı Aksaray Belediye Başkanlığı vekilince, davanın süresinde açılmadığının usul ve yasa gereği resen göz önünde bulundurulması gerektiği, mahkemenin davanın yasal süresinde açılmadığı hususunu gözden kaçırdığı, davacı vekilince, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulaması sonucu taşınmazın bir kısım yerinin Karayolları kamulaştırma sınırları içerisinde kaldığından bahisle ayırma çapı düzenlenerek uygulama dışı bırakılmasının, Karayolları Bölge Müdürlüğünün böyle bir projenin bulunmadığını bildirmesi karşısında hukuka aykırı olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğünün uyuşmazlıkla ilgili cevaplarının tartışılmadığı, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın dosya içeriğine, yerleşik yargı kararlarına, usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf yolu ile kaldırılması istenilmektedir.
 
DAVACI SAVUNMASININ ÖZETİ: Davalı idarelerin istinaf sebeplerinin davanın konusuna ve esasına tamamen uzak ve aykırı olduğu istinaf talebinin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
AKSARAY BELEDİYE BAŞKANLIĞI
 
SAVUNMASININ ÖZETİ: Maddi ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf talebinin reddi gerektiği savunulmuştur.
 
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
 
SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
KONYA
 
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
 
Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında duruşma yapılması talebinde bulunulmuş ise de; 2577 sayılı Kanunun 17/2 maddesi kapsamında duruşma yapılmasına lüzum görülmeyerek işin esasına geçildi.
 
İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların istinaf yolu ile incelenerek kaldırılabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
 
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından, istinaf başvurularının reddine, istinaf aşamasında yapılan 250,40.-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında yapılan 56,00.-TL yargılama giderinin davalı Karayolları Genel Müdürlüğü üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında yapılan 173,80.-TL yargılama giderinin davalı Aksaray Belediye Başkanlığı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın kesinleşmesinden sonra mahkemesince resen istinaf başvurusunda bulunan davalı idarelere ve davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanunun 46/1-f maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere16/07/2020tarihinde dava konusu imar planları bakımından oybirliğiyle diğer işlemler bakımından oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY: Davacının dava konusu parselasyon işlemine yönelik itirazının taşınmazının kamulaştırma sınırı içinde kalan (3.986,91 m2'lik) kısmının imar uygulaması dışında bırakılmasına ilişkin olduğu, dosyadaki belgelere bakıldığında, davalı idarelere 31.01.2015, 25.02.2015, 25.06.2015 tarihinde yaptığı başvuruların içeriğinden davacının parselasyon işleminden bahsedildiği üzere itiraz ettiği hâliyle haberdar olduğunun açık olduğu, hâl böyle olunca bu süreler geçtikten sonra açılan işbu davanın parselasyon işlemine (21.05.2014 tarih ve 398 sayılı encümen kararı ile yapılan imar uygulaması işlemine) yönelik kısmının süre aşımından reddi gerektiği, daha sonra taşınmazının bulunduğu sahada yeniden imar uygulaması yapılması istemiyle yaptığı 03.08.2015 tarihli başvurunun reddine dair 20.08.2015 tarih ve 1476 sayılı işlemin ise imar planlarına yönelik dava açma süresini canlandıracak mahiyette olsa da, dava konusu asıl parselasyon işlemine yönelik dava açma süresini ihya edecek nitelikte olmadığı (zira parselasyon işleminin bireysel işlem niteliğinde olduğu), bu nedenlerle davanın parselasyona ilişkin encümen kararı (imar uygulaması işlemi) ve bu karara dayalı olarak tesis edilen 25.09.2014 tarih ve 20737 yevmiye nolu işlemyönünden süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği anlaşılmaktadır.
 
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 22. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, yargılama usulüne ilişkin hususlarda karşı oy kullanıldığında işin esası hakkında da görüş beyan edilmesi gerekmekte olup, bu doğrultuda da anılan parselasyon işleminin esası incelendiğinde; her ne kadar mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda davacı adına yapılan imar parseli tahsisinin müstakil yapılması gerektiği hâlde davalı Belediye ile hisseli yapılmasının düzenleme ilkelerine uygun olmadığı tespitine yer verilmiş ise de; yukarıda belirtildiği üzere davacının anılan parselasyon işlemine itirazının taşınmazının kamulaştırma sınırı içinde kalan (3.986,91 m2'lik) kısmının imar uygulaması dışında bırakılmasına ilişkin olduğunun açık olduğu, uygulamaya giren kısmın hisseli veya eşdeğer olup olmaması yönünden herhangi bir itiraz veya iddiasının bulunmadığı, bu nedenle bilirkişi raporundaki tespitin parselasyon işlemini kusurlandırıcı nitelikte görülemeyceği, davacının iddia ve itirazları bağlamında değerlendirildiğinde ise parselasyon işleminde taşınmazın uygulamaya dahil edilmeyen kısmın plandaki kamulaştırma sınırına uygun olarak ayırma çapı düzenlenerek uygulama haricinde bırakıldığı, davacı ile aynı hizada (kamulaştırma sınırının içinde) kalan diğer taşınmazlara da aynı işlemin uygulandığının anlaşıldığı, bu yönde yapılan uygulamada imar planına ve Yönetmeliğe bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenle de dava konusu parselasyon işleminde (imar uygulaması işlemi) ve bu karara dayalı olarak tesis edilen 25.09.2014 tarih ve 20737 yevmiye nolu işlemde esas bakımından da hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Nihayetinde dava konusu edilen diğer işlem olan (davacının parselasyon işleminden sonra taşınmazının bulunduğu sahada yeniden imar uygulaması yapılması istemiyle yaptığı 03.08.2015 tarihli başvurunun reddine dair olan) 20.08.2015 tarih ve 1476 sayılı işlemin esasına gelindiğinde, yukarıda belirtildiği üzere davacının parselasyon işlemine karşı süresinde dava açmamış olduğu, kaldı ki yine yukarıda izah edildiği üzere parselasyon işleminde davacının iddia ve itirazları bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan geçen sürede imar planı değişikliği gibi bir durumun da söz konusu olmadığı, hâl böyle olunca dava konusu taşınmazın bulunduğu sahada yeniden parselasyon işlemi yapılmasını gerektirecek hukuki bir nedenin bulunmadığı, bu işlem bakımından da davanın esastan reddinin gerektiği anlaşılmaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, davanın imar planlarına yönelik kısmı bakımından istinaf isteminin reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, parselasyon işlemleri bakımından yukarıda izah edilen gerekçeler doğrultusunda istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının anılan parselasyon işlemlerine ilişkin kısmının kaldırılması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy