Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2020/1046 Esas 2020/1545 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 1. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1046
Karar No: 2020/1545
Karar Tarihi: 05.11.2020



(657 S. K. m. 125, 130)
 
İSTEMİN ÖZETİ : Konya ili, ………. olan davacının, 02.01.2019-20.05.2019 tarihleri arasında 7 defa Personel Takip Sistemine giriş ve çıkış yapmayarak, 9 defa Personel Takip Sistemine giriş yapmadan mesaiye başlayarak, 21 defa ise Personel Takip Sisteminden çıkış yapmadan, 56 mesai günü ise saat 17:00 den önce görev yerinden erken ayrılarak ve mesai saatlerine riayet edilmesi hususunda 26.09.2018 tarihli ve E.933 sayılı ihtar yazısı ve 18.10.2018 tarihli ve 998 sayılı yazıya uymadığından bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-a maddesi uyarınca "Aylıktan Kesme" cezası ile cezalandırılması uygun görülmüş ise de aynı Kanun'un 125/3. fıkrası uyarınca geçmiş hizmetlerinde olumlu davranışlarından dolayı bir alt ceza uygulanarak "Kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 11/07/2019 tarihli ve E.649 sayılı Derebucak Kaymakamlığı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada; söz konusu iddiaları araştırmak üzere görevlendirilen soruşturmacının, davacının 21.05.2019 tarih ve E.503 sayılı soruşturma emrinde belirtilen 01.04.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında Personel Takip Sistemine düzenli olarak giriş - çıkış yapmadığı, çoğu zaman mesai bitiminden önce görev yerini terk ettiği ve Kaymakamlık Makamının söz konusu talimatına aykırı hareket edildiğinin tespit edilip disipline konu eylemi somutlaştırarak inceleme yapması gerekirken herhangi bir ek soruşturma oluru almaksızın soruşturma emrinde 01.04.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında ki eylemlerin soruşturulması istenirken soruşturmacı tarafından 02.01.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında davacının mesai saatlerine riayet etmediği hususunda rapor düzenlendiği, davacı tarafından Personel Takip Sisteminin kendisini tanımadığın belirttiği halde cihazın sağlamlığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığı, herhangi bir tanık beyanına başvurulmadığı, davacının beyan ettiği üzere servisle birlikte gelip gittiği diğer memurların ve diğer çalışanların Personel Takip Sisteminde kayıtlı giriş çıkışları ile herhangi bir karşılaştırma yapılmadığı ayrıca Anayasal güvenceye bağlanmış olan savunma hakkının, ilgiliye isnad olunan hususun açıkça bildirilmesi, yazılı savunma istenmesi ve savunma için belirli bir süre tanınması şeklindeki üç ana unsurdan oluşan disiplin hukukunun bilinen ilkeleri de göz önünde bulundurularak kullanılması gerekirken, davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sırasında, davacıya isnat edilen fiille ilgili deliller toplandıktan sonra davacının savunması alınmadan ceza verildiği, her ne kadar soruşturmacı tarafından 22.05.2019 tarihli yazı ile davacıdan 22.05.2019 tarihinde ifade vermek üzere saat 15:00'te Kaymakamlık İlçe Yazı İşleri Müdürü Çalışma Odasında hazır bulunması istenilmiş ise de, davacı, soruşturmacı ve katibin imzalarını havi 22.05.2019 tarihli ifade tutanağının soru-cevap şeklinde alınmış bir ifadeye ilişkin olduğu ve soruşturma başlama tarihinin 21.05.2019 olduğu da dikkate alındığında savunma olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün olmadığı, hal böyle olunca, 657 sayılı Kanun'un 130. maddesinde öngörülen usule riayet edilerek davacıya savunma istem yazısı gönderildikten sonra en az 7 gün süre tanınmak suretiyle davacının savunması alınması gerekirken anılan Kanun maddesinde öngörülen usule riayet edilmeksizin Anayasal güvence altındaki savunma hakkı kısıtlanarak verilen disiplin cezasında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı, diğer yandan davacıya verilen disiplin cezasının, ''Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek'' fiili nedeniyle değil, göreve özürsüz ve izinsiz olarak 25.09.2018 tarihinde mesaiye 15 dakika geç geldiğinin tespit edilmek suretiyle aynı durumun tekrarlanması halinde Disiplin Soruşturmasının başlatılacağının bilinmesi gerektiğinin soruşturma başlatılmadan önce 26.09.2018 tarihli ve E.933 sayılı Derebucak Kaymakamlığı yazısıyla davacıya ve yine Derebucak Kaymakamlığı'nın 18.10.2018 tarihli ve 998 sayılı yazısı ile mesai saatlerine riayet edilmesi hususunun talimat olarak tüm kurumlara gönderilmesine rağmen, aynı eylemlere devam ederek göreve özürsüz ve izinsiz geç geldiği erken ayrıldığı, görev mahallini terk ettiği, dolayısıyla hem "özürsüz veya izinsiz olarak görevden erken ayrılmak" fiilini hem de "görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek" fiilini işlediği, davacının bahsedilen davranışlarıyla birden fazla cezayı gerektiren eylemleri olduğu ve en ağır cezayı gerektiren fiilden cezalandırılması gerektiği belirtilerek davacının 26.09.2018 tarihli ve E.933 sayılı ihtar yazısı ve 18.10.2018 tarihli ve 998 sayılı yazıya uymaması nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 125/C-a maddesinde yer alan "kasıtlı olarak verilen emir ve görevi tam zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek" suçunu işlediği nedeniyle "1/30 oranında Aylıktan kesme cezası" nın bir derece hafif olan "Kınama" cezasının verildiği, oysa ki, 657 sayılı Kanun'un 124. maddesinde kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin memurlara uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara aynı Kanunun 125. maddesinde yer alan fiil ve hallerin durumuna ve niteliğine göre yine aynı maddede öngörülen disiplin cezalarının verileceğinin belirtildiği, 26.09.2018 tarihli ve E.933 sayılı ihtar yazısı ve 18.10.2018 tarihli ve 998 sayılı talimat ile yapıldığı şekliyle, disiplin cezası olarak ceza verilmesinin ön şartı olarak ihtar usulünün bulunmadığı hususu göz önüne alındığında; 125/C-a maddesinde yer alan kasıtlı olarak verilen emir ve görevi tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek suçunun işlendiğinin kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, tesis edilen dava konusu 1/30 aylıktan kesme cezasının bir derece hafifi olan kınama cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, gerekçesiyle Konya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin 08/01/2020 tarih ve E:2019/1176, K:2020/32 sayılı kararın, davalı idare vekili tarafından; davacının kendisine soruşturma açıldığı tarihten önce idareye ne yazılı ne de sözlü olarak PTS'nin kendisini tanımadığı yönünde bir beyanı ya da başvurusu bulunmadığı, soruşturmacıya keşif metodu ile PTS cihazının kendisini okumadığını kanıtlama konusunda herhangi bir girişimde bulunmadığı, disiplin soruşturması yürütenin elinde PTS verileri ve güvenlik kamerası kayıtları gibi kesin ve yeterli delil varken, tanık beyanına başvurmadığı gerekçesiyle davacının aldığı disiplin cezası işleminin iptal edilmesinin hukuki olmadığı, Mahkemesi'nce bakılması gereken hususun disiplin cezası işleminin yetki, şekil, konu, sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırı olup olmadığı hususu olduğu, idare tarafından davacının savunması alınarak, ceza verme amaçlı olmaksızın işlem tesis edildiği, idari işlemlerin tek yanlı olduğu, davacının sağlık mazeretlerinin olmasının belirlenen usul ve esaslara uymamasına mazeret olamayacağı iddialarıyla istinafen incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Müvekkilinin savunma vermesinin kasten engellendiği, Derebucak Kaymakamlığı'nın belirlediği usul ve esaslara kasten uymadığı iddiasının araştırılmayarak keyfi davranıldığı, PTS kayıtlarından hiç PTS'ye girmeyenlerin olduğu, sabah geç gelenlerin bahanelerle geçiştirmesine rağmen haklarında herhangi bir işlem yapılmadığı, davacının verdiği dilekçenin ve resmi yazıların hukuksuz olarak işleme alınmadığı ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü;
 
İstinaf dilekçesinde ileri sürülen hususların, İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmaması nedeniyle istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
 
Diğer taraftan, idare mahkemesi kararında, "söz konusu iddiaları araştırmak üzere görevlendirilen soruşturmacının, davacının 21.05.2019 tarih ve E.503 sayılı soruşturma emrinde belirtilen01.04.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında Personel Takip Sistemine düzenli olarak giriş - çıkış yapmadığı, çoğu zaman mesai bitiminden önce görev yerini terk ettiği ve Kaymakamlık Makamının söz konusu talimatına aykırı hareket edildiğinin tespit edilip disipline konu eylemi somutlaştırarak inceleme yapması gerekirken herhangi bir ek soruşturma oluru almaksızın soruşturma emrinde 01.04.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında ki eylemlerin soruşturulması istenirken soruşturmacı tarafından 02.01.2019 - 20.05.2019 tarihleri arasında davacının mesai saatlerine riayet etmediği hususunda rapor düzenlendiği, davacı tarafından Personel Takip Sisteminin kendisini tanımadığını belirttiği halde cihazın sağlamlığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığı, herhangi bir tanık beyanına başvurulmadığı, davacının beyan ettiği üzere servisle birlikte gelip gittiği diğer memurların ve diğer çalışanların Personel Takip Sisteminde kayıtlı giriş çıkışları ile herhangi bir karşılaştırma yapılmadığı" yolundaki gerekçesinde hukuki isabet bulunmakta ise de, "ayrıca Anayasal güvenceye bağlanmış olan savunma hakkının, ilgiliye isnad olunan hususun açıkça bildirilmesi, yazılı savunma istenmesi ve savunma için belirli bir süre tanınması şeklindeki üç ana unsurdan oluşan disiplin hukukunun bilinen ilkeleri de göz önünde bulundurularak kullanılması gerekirken, davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sırasında, davacıya isnat edilen fiille ilgili deliller toplandıktan sonra davacının savunması alınmadan ceza verildiği, her ne kadar soruşturmacı tarafından 22.05.2019 tarihli yazı ile davacıdan 22.05.2019 tarihinde ifade vermek üzere saat 15:00'te Kaymakamlık İlçe Yazı İşleri Müdürü Çalışma Odasında hazır bulunması istenilmiş ise de, davacı, soruşturmacı ve katibin imzalarını havi 22.05.2019 tarihli ifade tutanağının soru-cevap şeklinde alınmış bir ifadeye ilişkin olduğu ve soruşturma başlama tarihinin 21.05.2019 olduğu da dikkate alındığında savunma olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün olmadığı" yolundaki gerekçesi incelendiğinde,
 
657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve halleri düzenleyen 125/C maddesinde; "Aylıktan kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılması" olarak tanımlanmış, aynı maddenin (a)bendinde; "Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak," fiili aylıktan kesme cezası verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır.
 
Aynı Yasa'nın 'Savunma hakkı' başlıklı 130. Maddesinde ise; "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
 
İdare Mahkemesince; "davacıya isnat edilen fiille ilgili deliller toplandıktan sonra davacının savunması alınmadan ceza verildiği, her ne kadar soruşturmacı tarafından 22.05.2019 tarihli yazı ile davacıdan 22.05.2019 tarihinde ifade vermek üzere saat 15:00'te Kaymakamlık İlçe Yazı İşleri Müdürü Çalışma Odasında hazır bulunması istenilmiş ise de, davacı, soruşturmacı ve katibin imzalarını havi 22.05.2019 tarihli ifade tutanağının soru-cevap şeklinde alınmış bir ifadeye ilişkin olduğu ve soruşturma başlama tarihinin 21.05.2019 olduğu da dikkate alındığında savunma olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün olmadığı" belirtilse de, disiplin soruşturması sırasında, davacıya 25.06.2019 tarihinde tebliğ edilen 25.06.2019 tarihli ve E.595 sayılı savunma istem yazısında, isnat edilen fiiller açıkça belirtilerek yasal savunma süresi verildiği, davacı tarafından da 28.06.2019 tarihinde yazılı olarak savunma verildiği, dolayısıyla usulüne uygun olarak davacının savunmasının alındığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun yukarıda yer verilen 130. maddesinde de savunmanın, soruşturmayı yapan tarafından da alınabileceğinin belirtildiği gibi soruşturma sürecinin tamamlanmasından sonra, disiplin amiri tarafından ayrıca savunma alınmasının zorunlu olduğuna dair bir mevzuat hükmü de bulunmadığından, olayda, disiplin soruşturması sırasında, davacının usulüne uygun olarak savunmasının alındığının anlaşılması karşısında, İdare Mahkemesinin usulüne uygun olarak savunma alınmaksızın disiplin cezası verildiği gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.
 
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun yukarıda yer verilen gerekçeyle REDDİNE, istinaf aşamasında yapılan 95,00.-TL yargılama giderinin istinaf yoluna başvuran davalı idare üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin Mahkemesi'nce davalı idareye iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kesin olmak üzere, 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy