Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/20 Esas 2023/413 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/20
Karar No: 2023/413
Karar Tarihi: 22.02.2023

T.C. KONYA BAM ... HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ... - ...
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
... HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: ...
KARAR NO: ...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN: ...
ÜYE: ...
ÜYE: ...
KATİP: ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KONYA ... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2022
NUMARASI: ... Esas - ... Karar
İSTİNAF EDEN
DAVACI-KARŞI DAVALI: ...
VEKİLİ: Av. ...
DAVALI-KARŞI DAVACI: ...
VEKİLİ: Av. ...
ASIL DAVA: İstirdat
KARŞI DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
YAZIM TARİHİ: 24/02/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... Esas - ... Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
ASIL DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin ağır vasıtaların fren ekipmanı yedek parçalarının imalatı ve satışı ile iştigal ettiğini, ... Ticaret Ltd. Şti. ve ... A.Ş. unvanlı şirketlerin de müvekkili şirket çatısında birleştirdiğini ve birleşen şirketlerin 12/06/2020 tarihinden bu yana ... A.Ş. unvanı altında ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı şirketin ticari faaliyetinin de fren balatası ve diğer fren ekipmanlarının satışı üzerine olduğunu, tarafların birbirini tamamlayan ürünlerin ticareti ile iştigal ettiklerinden ihtilaf doğana dek müvekkilinin davalıya fren diski satması, davalının da müvekkiline fren balatası satması üzerine cari hesap üzerinden ticari ilişkinin süregeldiğini, 2019 yılının eylül ayı itibariyle taraflar arasında cari hesaptan kaynaklı alacak borç ilişkisi bulunmazken Ekim ayından itibaren taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin hareketlendiğini, davalı tarafından 29.10.2019 tarihli, 152.568,10 TL bedelli, 09.11.2019 tarihli, 236.682,04 TL bedelli, 23.11.2019 tarihli, 291.318,40 TL bedelli, 03.12.2019 tarihli, 150.879,52 TL bedelli, 24.12.2019 tarihli, 308.570,00 TL bedelli, 17.04.2020 tarihli, 117.787,60 TL bedelli faturaya konu ürünlerin satışının müvekkiline yapıldığını, müvekkili tarafından da 02.01.2020 tarihli, 944,00 TL bedelli, 05.02.2020 tarihli 49.701,60 TL bedelli, 26.02.2020 tarihli 41.418,00 TL bedelli faturaya konu ürünlerin satışının davalıya gerçekleştirildiğini, buna göre, davalı tarafından yapılan satışların toplam bedelinin 1.257.805,66 TL, müvekkili tarafından yapılan satışların toplam bedelinin de 92.063,60 TL olduğunu, yapılan mahsup neticesinde davalının müvekkilinden 1.165.742,06 TL alacaklı duruma geçtiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı yana 30.04.2020 keşide tarihli, 200.000,00 TL bedelli, 15.06.2020 keşide tarihli, 500.000,00 TL bedelli, 30.06.2020 keşide tarihli, 200.000,00 TL bedelli, 15.07.2020 keşide tarihli, 500.000,00 TL bedelli olmak üzere toplamda 1.400.000,00 TL bedelli çekleri keşide ederek verdiğini, işbu çeklerin 1.165.742,06 TL'sinin cari hesaptan kaynaklı borca istinaden, 234.257,94 TL'sinin de sipariş avansı olarak davalıya müvekkili tarafından sipariş edilen fren balatalarına istinaden verildiğini, müvekkilinin davalıya 1.165.742,06 TL borcu olmasına rağmen davalının elinde bulunan 1.400.000,00 TL bedelli çeklere istinaden 1.897.133,88 TL ödeme yaptığını ileri sürerek, dava konusu çeklerin müvekkiline iadesine, cebri icra, ihtiyati haciz ve tazyik hapsi tehdidi altında ödenen 436.544,09 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline, haksız ve kötüniyetli olarak çekleri elinde tutan ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine dava değerinin %20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
CEVAP - KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, yetki itirazında bulunduklarını, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının satış sözleşmesine konu ve ticari defterlerinde kayıtlı olan faturalı alacaktan kaynaklı borcunu ödemek için vermiş olduğu çekleri gününde ödemediğinden temerrüde düştüğünü, temerrüde uğrayan faturaya ilişkin asıl alacaklarının ticari defter ve belgelerde kayıtlı olduğunu, bu alacağı ödemek için davacının verdiği çeklerin ibraz gününde ödemediğinden yaklaşık 2 yıl sonra temerrüt faiziyle karşılanmayan zararların ise 710.268,00 TL olduğunu, davacının çek asıllarının istirdadı talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin borçlu olduğu kanaatinde ise taraflar arasındaki borç alacak hesabının çıkarılarak davacının tespit edilecek alacak miktarından tespit edilecek faizle karşılanmayan munzam zarar alacakları için takas ve mahsup definin kabulüne, asıl davanın reddine, karşı dava yönünden ise, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, takas ve mahsup defi'nin kabulü sonucu bakiye kalan faizle karşılanmayan munzam zarar alacağından şimdilik 310.268,00 TL alacağın davacı-karşı davalıdan ... tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davalı-karşı davacı vekili, taraflar arasındaki ticari satış sözleşmesinin ifa edildiği yerin Konya olması, çeklerin keşide ve ödeme yerinin de Konya olması sebebiyle davalının yetki itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığını, davacı-karşı davalının dilekçesinde harca esas olarak gösterdiği tutarın üzerinde alacak iddia ettiğini, eksik harcın tamamlanması için muhtıra gönderilmesi gerektiğini, faizle karşılanmayan ve kur farkından kaynaklanan munzar zarar talebinin temel borç ilişkisinin ortadan kaldırılması, cari hesaplan kaynaklanan ve mutabık kalınan borç ile sipariş edilen ürünlere karşılık kambiyo taahhüdünde bulunması ile birlikte borcun yenilenmesi, müvekkilinin kambiyo taahhüdünden kaynaklı borçlarını ifa etmesi, temel borç ilişkisinin ortadan kaldırılması taleplerinin reddi gerektiğini savunarak, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, "...Davacı tarafın açtığı davanın icra takibine konu edilmemiş bir alacağın istirdatına yönelik alacak talepli dava olduğu, karşı davanın munzam zarara bağlı maddi tazminat davası olduğu, davalı tarafın süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunduğu görülmüştür.
Mahkemelerin yetkilerine ilişkin düzenlemelerin 6100 HMK'nun 5. mad. Ve devam eden maddelerinde düzenlendiği, HMK' nun 6/1.maddesinde; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." şeklinde, HMK'nun 13. Maddesinde; " (1) Kesin yetkinin söz konusu olmadığı hâllerde, asıl davaya bakan mahkeme, karşı davaya bakmaya da yetkilidir." şeklinde, HMK'nun 19.maddesinde; " (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." şeklinde, HMK'nun 116.maddesinde; " (1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir: a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı." şeklinde, HMK'nun 117.maddesinde;" İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez. (2) İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir.(3) İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır." şeklinde, HMK'nun 138.maddesinde; "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir." şeklinde düzenlemelerin yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10/11/2016 tarih ve 2016/4224 Es. 2016/14570 Kar. Sayılı ilamında;" Davacı vekili, müvekkili şirket yetkilisinin iki adet çeki dava dışı ...'e ticari ilişkiye dayanmaksızın geri alacağı inancı ile bedelsiz çekleri verdiğini, ancak dava dışı ...'ün uydurma faturalar düzenleyerek çekleri davalı faktoring şirketine devir ve teslim ettiğini, ticari itibarın zedelenmemesi için çek bedellerinin ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek, müvekkili şirketten haksız olarak tahsil edilmiş bulunan toplam 43.000,00 TL.'nin ödeme tarihlerinden itibaren ticari işlerde uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı vekilinin süresi içinde mahkemenin yetkisiz olduğuna ilişkin itirazda bulunduğu, HMK.'nun 6. maddesi kapsamında davalının ikametgah adresinin ... olup genel yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olduğu, İ.İ.K.'nun 72/son maddesinde de bu kapsamda bir düzenleme yapmış olduğu, davanın icra takibine konu edilmemiş bir alacağın istirdatına ilişkin olduğundan davalının genel yetkili mahkeme olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 10/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi." şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Davacı-karşı davalı şirketin yerleşim yerinin Konya olduğu, davalı- karşı davacı şirketin yerleşim yerinin " ... Mah. ... Cad. ... Sitesi ... Sok.No: ... ...-.../İstanbul" olduğu, mahkemenin yetkisinin belirlenmesinde davanın icra takibine geçilmemiş bir alacağın istirdatı talepli alacak davası olması nedeniyle İİK'nunun 72/son maddesindeki yetkiye ilişkin düzenlemenin uygulanma imkanının olmadığı gibi doğrudan doğruya iadesi talep edilen çeklerden kaynaklanan bir istirdat davası da olmadığından HMK'nun 10. Maddesindeki yetkiye ilişkin düzenlemenin de uygulanma imkanının bulunmadığı, HMK'nun 6. Maddesinde düzenlenen genel yetki kuralının uygulanması gerektiği, davalının da yerleşim yerinin istanbul olduğu, karşı dava yönünden de kesin yetki bulunmadığından HMK'nun 13. Maddesi gereğince asıl davanın görüldüğü mahkemenin yetkili olduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30/04/2013 tarih ve 2013/5003 Es. 2013/7819 Kar. Sayılı ilamının da benzer mahiyette olduğu anlaşılmakla HMK.19.20.138.madderi gereğince mahkememizin yetkisizliğine, İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna..." karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-karşı davalı vekili, dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartının gerçekleştirilmesi için başvuruda bulunduklarını, davalının yetki itirazında bulunduğunu, Konya ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Esas- ... Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözüm yerinin Konya olduğuna kesin olarak karar verildiğini, kesin karara rağmen yetkisizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında mevcut bir sözleşme olup, sözleşmenin ifa yerinin ve davaya konu çeklerin keşide yerinin de Konya olduğunu, bu nedenle davaya bakmakla yetkili mahkemenin Konya mahkemeleri olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; istirdat, karşı dava ise, munzam zarardan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri ile, Yargıtay 19 HD'nin 10.11.2016 tarih, 2016/4224 E-2016/14570 K, 2013/5003 E-2013/7819 K. sayılı ilamları da nazara alındığında, ilk derece mahkemesince yetkisizlik kararı verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmaması ve Konya ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... E- ...K. sayılı kararının da işbu kabulün aksi yönünde karar verilmesinde bir etkisinin bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı-karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK'nın 362/1.c maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan ... Üye ... Üye ... Katip ...
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T



Full & Egal Universal Law Academy