Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1458 Esas 2023/643 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1458
Karar No: 2023/643
Karar Tarihi: 22.03.2023

T.C. KONYA BAM ... HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
... HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: ...
KARAR NO: ...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KONYA ... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: ...
NUMARASI: ...Esas ... Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI: ... - (T.C Kimlik No: ... )
VEKİLİ: Av. ...
DAVALILAR: 1-... - (T.C Kimlik No: ... )
VEKİLİ: Av. ...
: 2-... - (T.C Kimlik No: ... )
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
YAZIM TARİHİ: 24/03/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında ... tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ... tarafından müvekkili aleyhine 25.000,00 TL. bedelli bir adet sahte senet düzenlenmek suretiyle Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası ile icra takibine girildiğini, müvekkilinin borç ilişkisine girecek tasarruf yetkisine sahip olmadığı için böyle bir senet düzenleyip davalı tarafa vermesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin takip alacaklısı ... ve davalı ...'a böyle bir borcunun bulunmadığını, dava konusu senet üzerinde müvekkiline ait bulunan ciro ve imza müvekkiline ait olmadığını, bu konuda sahtelik nedeniyle ... Cumhuriyet Savcılığı'na ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu ve ... sayılı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin bilgisi olmadan bu senedin 3.kişilere ciro edildiğini, ... tarihli ifade tutanağında şüpheli olan senet borçlusu ...'ın müvekkiline ait olan ciro ve imzayı kendisinin yaptığını ...'ın bir bilgisi olmadığını ikrar ettiğini beyan ederek, davalıların kötü niyetli ve haksız olması sebebiyle Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında teminatsız ihtiyati tedbir kararı uygulanmasını, mahkeme aksi kanaatte ise teminat karşılığında Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bununla birlikte mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitini, davalıların haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle senette yazılı miktar olan 25.000,00 TL.nin % 20'si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmelerini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkilinin 06/04/2020 tarihinde vermiş olduğu savcılık ifadesinden de anlaşılacağı üzere, müvekkilinin engelli kardeşi ...'e ait olan aracı borçlu ... isimli şahsa satması nedeniyle takibe konu senet, ... tarafından ciro edilerek müvekkiline teslim edildiğini, senedin vadesi gelmiş olmasına rağmen borç ödenmediğinden taraflarınca Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile 21/01/2020 tarihinde takip başlatıldığını, müvekkilinin dava konusu senedin ciro yoluyla hamili olduğunu, iyiniyetli meşru hamil olan müvekkilinin senedin sahte olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, zira hamil, sadece dış görünüş itibariyle ciro silsilesinde kopukluk olup olmadığını kontrol etmekle yükümlü olup diğer ciro imzalarının sahte olup olmadığını araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemece verilen tedbir kararına da itiraz ettiklerini beyan ederek davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davacının % 20'den aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...davalı tarafından müvekkili aleyhine 25.000,00 TL. bedelli bir adet sahte senet düzenlenmek suretiyle Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası ile icra takibine girildiğini, müvekkilinin borç ilişkisine girecek tasarruf yetkisine sahip olmadığı için böyle bir senet düzenleyip davalı tarafa vermesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin takip alacaklısı ... ve davalı ...'a böyle bir borcunun bulunmadığını, dava konusu senet üzerinde müvekkiline ait bulunan ciro ve imza müvekkiline ait olmadığını, bu konuda sahtelik nedeniyle ... Cumhuriyet Savcılığı'na ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu ve ... sayılı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin bilgisi olmadan bu senedin 3.kişilere ciro edildiğini, ... tarihli ifade tutanağında şüpheli olan senet borçlusu ... müvekkiline ait olan ciro ve imzaya kendisinin yaptığını ...'ın bir bilgisi olmadığını ikrar ettiğini beyan ederek, davalıların kötü niyetli ve haksız olması sebebiyle Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında teminatsız ihtiyati tedbir kararı uygulanmasını, mahkeme aksi kanaatte ise göstereceğimiz teminat karşılığında Konya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bununla birlikte mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitini, davalıların haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle senette yazılı miktar olan 25.000,00 TL.nin % 20'si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava ettiği, 6102 sayılı TTK'nun 5/A-1. maddesinde;"(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." şeklinde, yine 7155 sayılı Kanun'un 23.maddesi ile eklenen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-1.ve 2. Maddesinde;"(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." şeklinde, 6100 sayılı HMK'nun 114/2.maddesinde;" (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır." şeklinde, HMK'nun 115/1.ve 2. maddesinde;" (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Davacı tarafça dava açarken arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemediği gibi Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının da anlaşılamaması nedeniyle, mahkememizce 16/11/2020 tarihinde ihtarname düzenlenerek, davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağı aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkememize sunmak üzere bir haftalık kesin süre verildiği, bu kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağı aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkememize sunulmaması halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verileceği hususunun ihtar edildiği, kesin süreleri içerir 16/11/2020 tarihli ihtarın davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacı tarafça süresi içerisinde arabuluculuk son tutanağı aslını sunduğu ancak, dava tarihinden sonra arabuluculuğa başvurduğu anlaşılmakla, davanın HMK'nun 115. ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davacının davasının usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve aykırı olduğunu, açmış oldukları davada imzaya itiraz ettiklerini, konunun bedele ilişkin olmadığını, bu nedenle arabuluculuk şartının aranmaması gerektiğini, HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemeyeceğini, bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulduğunu, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerektiğini, başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığının belirlendiğini, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulduğunu, yerel mahkeme dava tarihinden sonra arabuluculuğa başvurulduğundan bahisle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddettiğini, konuya ilişkin Yargıtay kararlarında menfi tespit davaları alacağa ilişkin olmayan tespit davaları olduğunu, bu nedenle açtıkları davada müvekkiline ait olmayan imza yönünden dava açıldığını, yerel mahkemenin müvekkili yönünden dava açıldıktan sonra arabuluculuğa başvurunun yapıldığından hareketle davanın usulden reddine ilişkin kararın gerekçesi hukuki açıdan hatalı olduğunu, sonuçta menfi tespit davalarında arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığının açık olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27.05.2021 tarih, 2020/6050 E- 2021/4519 K, 13.04.2021 tarih, 2020/6032 E-2021/3614 K, 20.04.2021 tarih, 2020/6031 E-2021/3835 K. saylı ilamlarında da belirtildiği üzere, 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." düzenlemesi getirilmiştir. Madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK'ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da yasa koyucunun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken mahkemece anılan husus nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından davacının istinaf talebinin kabulü ile; HMK'nın 353/1.a.4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... tarih ... Esas ... Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır

A.Ç



Full & Egal Universal Law Academy