Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1541 Esas 2023/822 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1541
Karar No: 2023/822
Karar Tarihi: 27.04.2023

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1541
KARAR NO: 2023/822
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2022
NUMARASI: 2020/815 Esas 2022/222 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:27/04/2023
YAZILDIĞI TARİH:27/04/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/815 Esas 2022/222 Karar sayılı ilamı davalı ... vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının desteği olan kızı ... 'in 02/09/2020 tarihinde sürücüsü davalı ... olan ... plakalı aracın çarpması ile meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, ceza yargılamasının Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/415 Esas sayılı dosyası ile davam ettiğini, davalı ... 'ın hız sınırını ihlal ettiğini, okul geçidi levhası olmasına rağmen hızını azaltmadığını, trafikte seyir halinde iken arka koltukta düşen bir eşyayı almak için geriye döndüğünü bu esnada bisiklet sürücüsü ... 'i görmediğini tekrar öne döndüğünde fark ettiğini, bu şekilde kazanın meydana geldiğini, sürücünün davranışlarının kazaya etkili olduğunu, davalı ... 'ın kusurlu olduğunu, davacının eşi ... 'den boşandığını, kaza tarihinde ... 'nın velayetinin annesinde olduğunu, inceleme neticesinde ... 'e kusur düşecek olursa bundan anne ... 'in sorumlu olması gerektiğini, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, sigorta şirketince 20/10/020 tarihinde 3.844,31-TL ödeme yapıldığını, bu nedenlerle şimdilik 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, 100.000,00-TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın araç sigorta ettirene ihbarını talep ettiklerini, davacı taraça sigortalıdan herhangi bir ödeme almışsa aynı ödemeyi mükerrer şekilde taraflarından tazmin etmesi halinde sebepsiz zenginleşmiş olacağını, dava dilekçesinde ileri sürülen hususları kabul etmediklerini, sigorta şirketince 20/10/2021 tarihinde 3.844,31-TL tazminat ödemesi yapıldığını, davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği hak ve alacağının kalmadığını, sigorta şirketine usulüne uygun başvurunun davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, tarafları ve konusu aynı olan bir davanın tespiti halinde davanın reddi gerektiğini, savcılık soruşturması aşamasında ya da ceza davasında uzlaşma varsa davanın reddi gerektiğini, trafik sigortası genel şartları gereğince hesaplamaya ilişkin standartlar dahilinde aktüer bilirkişi tarafından hazırlanması gerektiğini, söz konusu davanın iş kazası olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, hesaplanacak tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusurun tenzili gerektiğini, dava sigorta şirketinin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenlerle davanın usulden ve esastan reddini, davanın ihbarını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...1-Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE; 26.666,00-TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma zararı) davalı ... yönünden kısmi ödeme tarihi olan 20/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek, diğer davalılar ... yönünden kaza tarihi olan 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... yönünden kaza tarihi olan 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, " şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyadaki kusur anlamında yapılan tespitin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin söz konusu kaza esnasında müteveffayı fark edemediğini, bu nedenle müvekkilinin kusurlu olduğu kabulünün hakkaniyete aykırı olduğunu, müteveffa çocuğun o denli hızlı bir şekilde hareket ettiğini, müvekkilinin yapacağı hiçbir şeyin müteveffa çocuğun kaza geçirmesine engel olmayacağını, bu nedenle hız yapmış olmasının ya da olmamasının kazanın meydana gelmesiyle bir illiyet bağı olmadığından bu unsurunda değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğini, meydana gelen bu kazada müvekkiline yüklenilebilecek hiçbir kusurun olmadığını, müvekkilinin kazaya etken kural ihlalinin bulunmadığını, bu bağlamda mahkemece yalnızca gerçeği yansıtıp yansıtmadığı dahi belli olmayan müvekkilinin beyanlarına itibar edilerek bir değerlendirme yapılmasının, bu kapsamda da müvekkiline %40 kusur izafe edilmesinin son derece hatalı olduğunu, 27.01.2022 tarihli bilirkişi raporunun da bu kusur oranlarına göre hesaplama yapıldığı için, bu raporu da kabul etmediğini, müvekkilinin hızının; salt kendi beyanına dayandığını, ancak gerek ceza dosyasında gerekse bu dosyada müvekkiline atfedilecek başkaca bir kusur da bulunmadığından olayın oluş şeklini bu şekilde kabul ettiğini, müvekkilinin olayın heyecanı ile ve tam olarak kestiremediği hızını ortalama bir şey ifade ederek belirtmesi karşısında bu beyanın gerçeklerle uyuşup uyuşmadığının araştırılması gereken bir husus olduğu halde yeterli araştırmanın yapılmadığını, müteveffanın trafiğin yoğun olduğu bir yolda aracın gelip gelmediğini kontrol etmeden yola çıktığını, müteveffanın durup bekleme imkânı varken acele ile yola atlaması sonucu davaya konu kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin görüşün az olduğu bir yolda karşısına bir yayanın çıkabileceğini öngörebilme imkânının olmadığını, müteveffanın dikkatsiz bir şekilde yola acele ile atladığını, bilirkişi raporları ve diğer delillerden de anlaşılacağı üzere kazanın oluşumuna sebebiyet verenin müteveffa olduğunu, müteveffanın kusurlu eylemleri nedeniyle “kimse kendi kusurundan faydalanarak bir hak talep edemez” genel hukuk mantığı çerçevesinde davacıların müvekkilinden tazminat talep etmeye haklarının bulunmadığını, mahkemece hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, müvekkilinin kusurlu olmadığı, müvekkilinin hız sınırını aştığı kabul edilse bile hızın kazanın neticesine etki etmeyeceğini göz ardı ettiğini, tazminata hükmedilecek ise de hükmedilecek tazminatta müteveffanın asli kusurlu oluşu, sürücü müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmaması, kazanın meydana geliş şekli, zarar görenlerin konumları ve benzeri hususların da göz önünde bulundurulması, bu kapsamda makul bir tazminatın belirlenmesinin gerektiğini, müteveffanın; annesi ve babasının boşanmış olması, velayetinin annesinde bulunması, babası ile aralarında herhangi bir bağın bulunmaması sebebiyle manevi olarak herhangi bir tazminata gerekli bir durum oluşmadığı değerlendirilmeksizin, müvekkili aleyhine 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmedilmiş olan tazminat miktarlarının müteveffanın babası olan zarar göreni; zenginleştirici, müvekkilini ise fakir düşürüp mağdur edici nitelikte olmaması gerektiğini, Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi de gözeterek, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle), uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerektiğini, ancak mahkemenin tali kusurlu müvekkiline fahiş miktarlarda gerek destekten yoksun kalma tazminatına, gerekse de manevi tazminata hükmederek müvekkilini son derece ağır bir şekilde mağdur ettiğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı ... vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta; 02.09.2020 tarihinde destek ... 'in kullandığı bisiklet ile davalı ... 'ın sürücüsü olduğu ... plakalı araç aracın çarpışması neticesinde ... vefat etmiştir. ... plakalı aracın ZMMS şirketi ... . iken işleteni ise ... 'dir. Davacı kazada vefat eden ... 'in babası olup maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Dosya kapsamındaki İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 11.10.2021 tarihi raporunda; davalı sürücü ... sevk ve idaresindeki kamyonet ile olay mahalli kavşak ve yaya geçidine yaklaşırken müteyakkız şekilde seyretmesi, mevcut görüş alanını kontrol altında bulundurması, yola gereken dikkatini vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, fren izinden de anlaşılacağı üzere mahal şartları üzerinde hızla seyredip yolun sağından taşıt yoluna girerek çapraz vaziyette sol şeride doğru seyreden müteveffa sürücü idaresindeki bisiklete karşı zamanında etkin fren ve direksiyon tedbirine başvurmadan çarptığı kazada %40 oranında kusurlu bulunmuş, 2012 doğumlu müteveffa sürücü ... ise sevk ve idaresindeki bisiklet ile olay mahallinde yolun sağından taşıt yoluna girip gerisinden gelen vasıtaların seyir durumlarını kontrol altında bulundurmadan yolun soluna doğru çapraz vaziyette seyrini sürdürerek kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, gerisinden gelen kamyonetin istikamet şeridini kapatarak çarpmasına maruz kaldığı olayda yaşı nedeniyle davranış faktörleri meydana gelen kazada %60 oranda kusurlu bulunmuştur. Hükme esas alınan bu raporun ceza dosyası kapsamında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin ... tarihi raporu, trafik bilirkişisinin ... tarihli raporu, kaza tespit tutanağı ve olayın oluş yekli ile uyumlu olduğu görüldüğünden davalının kusura ilişkin istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
6098 sayılı TBK md. 56 ve 58 hükümlerine göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda desteğin vefatı neticesinde davacının duymuş olduğu üzüntü, tarafların kusur durumu, olay tarihi, tarafların ekonomik durumları, paranın alım gücü ile gözetilerek yapılan değerlendirmede davacı yönünden takdir edilen manevi tazminat miktarının manevi doyum yönünden yeterli olduğu kanaatiyle davalı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesinde belirlenen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasının ve kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda, istinaf incelemesi sırasında istinaf başvurusunun, duruşma açılmaksızın, esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu haliyle; ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükmün ve yapılan yargılamanın usul ve yasaya, Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olduğu anlaşıldığından; davalı ... vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-)Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-)İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 3.870,85-TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 968,00-TL'nin mahsubu ile bakiye 2.902,85-TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-)Davalı ... tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin bu davalı üzerinde bırakılmasına,
5-)İstinaf yargılaması bakımından davalı ... tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK'nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi'nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK'nın 362/1 - a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy