Kamu Denetçiliği Kurumu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(6328 S. K. m. 5, 21)

 

SAYI: 53878609-101.07.04-E.971

BAŞVURU NO: 2018/9178

KARAR TARİHİ: 14/01/2019

 

TAVSİYE KARARI

 

BAŞVURAN:

 

BAŞVURAN VEKİLİ / TEMSİLCİSİ:

 

BAŞVURUYA KONU İDARE: Diyarbakır Valiliği

 

BAŞVURUNUN KONUSU: Terör eylemleri nedeni ile taşınmazı üzerinden uğradığı kira gelir kaybının, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde ödenmesi ve mağduriyetinin giderilmesi talebi hakkındadır.

 

BAŞVURU TARİHİ: 16.7.2018

 

I. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

 

(1) Başvurucu tarafından ilk defa 16.5.2018 tarihinde iletilen dilekçesi hakkında Kurumumuzca, Diyarbakır Valiliğinden alınan 28.6.2018 tarih ve … sayılı yazıda kayıtlı başvuranın Diyarbakır Valiliği, Sur Kaymakamlığı ve Sur İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kayıtlarına giren bir dilekçesinin olmadığı; kişinin bu yöndeki talebini Diyarbakır Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne iletmesinin gerektiği değerlendirmesine istinaden, “başvurucunun, gerekli belgelerle birlikte öncelikle ilgili kamu idaresine müracaat etmesi gerekmekte olup; söz konusu kamu idaresi tarafından başvurucuya verilecek cevabın hukuka aykırılığının düşünülmesi durumunda bu kararın tebliği tarihinden itibaren 6 ay içinde; idare tarafından 60 gün içinde cevap verilmediği takdirde ise bu sürenin bittiği tarihten itibaren 6 ay içinde Kamu Denetçiliği Kurumuna yeniden şikâyet başvurusu yapılabileceği” gerekçe gösterilerek 6.7.2018 tarihinde İncelenemezlik Karar verilmiştir.

 

(2) Başvurucunun Kurumumuza ilettiği 16.7.2018 tarihli yeni dilekçesinde, aşağıda kayıtlı iddia ve talebini, hem Sur Kaymakamlığına hem de Diyarbakır Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne 9.5.2018 tarih ve … sayılı ile kayıt altına alınan dilekçesi ile ilettiği ifade edilerek, şikâyete konu talebinin karşılanması talebi yenilenmiştir.

 

(3) Başvurucu tarafından, … nolu yapı hakkında, yasaklı bölgede kaldığı için kamulaştırma kararı verildiği, yaklaşık 30 ay geçmesine rağmen taşınmaz ile ilgili halen bir yıkım veya restorasyon çalışması yapılmadığı, taşınmaz sahibi olarak 30 aydır faydalanamadığı ve tutarı 11.700 TL’yi bulan kira yardımından yararlanmak amacı ile 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca, yakın zaman önce Sur Kaymakamlığı Zarar Tespit Komisyonuna başvurduğu, ancak buradaki görevlilerin dilekçesini kabul etmedikleri, sorumluluğu başka kurumlara attıkları ve bu konuda olumlu bir netice alma umudunun olmadığı iddia edilmekte; terör eylemleri nedeni ile yukarıda kayıtlı taşınmazı üzerinden uğradığı kira gelir kaybının, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde ödenmesi ve mağduriyetinin giderilmesi talep edilmektedir.

 

II. İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

 

(4) Başvurucunun ilk dilekçesi hakkında gerçekleştirilen inceleme ve araştırma kapsamında, Diyarbakır Valiliğinin Kurumumuza muhatap 1.6.2018 tarih ve … sayılı yazısında, “…kayıtlarımız üzerinde yapılan inceleme sonucunda, …nın 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında herhangi bir başvurusunun bulunmadığı anlaşılmıştır.” şeklinde değerlendirme Kurumumuza iletilmiştir.

 

(5) Kurumumuzca adı geçen Valiliğe muhatap 8.6.2018 tarih ve … sayılı yazımız ile başvurucunun şikâyete konu talebi hakkında dilekçe vermek üzere Sur Kaymakamlığına gittiği, buradaki yetkililerin dilekçesini kabul etmemek yönünde çok sayıda güçlük çıkardığı ve netice olarak dilekçesini Sur Kaymakamlığına vermeyi başardığı iddiası sorulmuş ve konunun aydınlığa kavuşturulması talep edilmiştir.

 

(6) Diyarbakır Valiliğinden bu sefer alınan 28.6.2018 tarih ve … sayılı yazıda, Valiliğin yukarıda kayıtlı (4) numaralı paragrafta yer verilen değerlendirmesi teyit edilmiştir.

 

(7) Başvurucunun ikinci dilekçesi hakkında gerçekleştirilen inceleme ve araştırma kapsamında adı geçen Valilikten alınan 10.9.2018 tarih ve … sayılı yazısının tetkikinden; Diyarbakır Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kayıtlarında, başvurucunun bahse konu taşınmazının kamulaştırılması ve kira yardımından yararlandırılması talepli 25.7.2017 tarihli dilekçesi olduğu; bu dilekçe hakkında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından görüş istendiği, gelecek görüşe göre başvurucuya bilgi verileceği; aynı kişinin 20.4.2018 tarihli dilekçesi hakkında da 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamındaki zararların tazmininin, Diyarbakır Valiliği ve Sur İlçe Kaymakamlığı tarafından yapılmakta olduğu bilgisinin başvurucuya verildiği anlaşılmaktadır.

III. İLGİLİ MEVZUAT (8) 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının;

 

(8.1) “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5 inci maddesinde, devletin amaç ve görevinin, diğerleri yanı sıra, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmak olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

(8.2) “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11 inci maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamları ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu hususu düzenlenmiştir.

 

(8.3) “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40 ıncı maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahip olduğu; devletin işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

(8.4) “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesi birinci fıkrasında, “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.” hükmü, ikinci fıkrasında, “Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.” hükmü, üçüncü fıkrasında, “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.” hükmü ve dördüncü fıkrasında, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.” hükmü düzenlenmiştir.

 

(9) 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun “Kurumun Görevi” başlıklı 5 inci maddesi birinci fıkrasında, “Kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.” hükmüne yer verilmiştir.

 

(10) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi” başlıklı 121 inci maddesinde, “Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.” hükmü düzenlenmiştir.

 

(11) 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun;

 

(11.1) “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu kaydedilmiştir.

 

(11.2) “Kapsam” başlıklı 2 nci maddesinde bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması noktasındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiştir. Maddenin devamında, usul açısından kapsam dışında bırakılan zararlar sayılmıştır.

 

(11.3) “Komisyonun görevleri” başlıklı 5 inci maddesi birinci fıkrası (a) bendinde, “Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek.” hükmü düzenlenmiştir.

 

(11.4) “Başvurunun süresi, şekli, incelenmesi ve sonuçlandırılması” başlıklı 6 ncı maddesi birinci fıkrasında, “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır…” hükmü yer almaktadır.

 

(11.5) “Karşılanacak zararlar” başlıklı 7 nci maddesinde aşağıda kayıtlı husus hüküm altına alınmıştır: “Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar. b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri. c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.”

 

(11.6) “Zararın tespiti” başlıklı 8 inci maddesinde, Kanunun bir üstteki 7 nci maddesi kapsamına giren zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği hükmü getirilmiştir.

 

(12) 20.10.2004 tarih ve 25619 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin; “Zararın tespiti” başlıklı 16 ncı maddesinde kapsama giren zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği öngörülmüştür.

 

(13) 2018/13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde, “Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde sorun çözen, çözüm üreten, sonuç ve vatandaş odaklı devlet anlayışı ile bürokrasinin azaltılması Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin öncelikli hedeflerindendir. Kamu hizmetlerinde hantallığa sebebiyet veren hususların ortadan kaldırılması, milletimize hizmetlerin süratli ve en iyi şekilde sunulması, devlet ve millet bütünleşmesini zedeleyen davranışlardan kaçınılması gerekmektedir. Bu itibarla; kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan tüm başvurularda, talebin sonuçlandırılması başka bir idari makamın görev alanında kalsa dahi, başvurular anında incelenerek takip edilecek, talebin ilk başvuru yerinde neticelendirilmesine özen gösterilecek, başvuru sahibine yapılan işlemler hakkında gecikmeksizin nihai ve kesin bilgi verilecek, başvuruların süratli ve doğru sonuçlandırılması amacıyla gerekli tüm tedbirler alınacaktır.” şeklinde, kamu hizmetlerinin sunumundan sorumlu kamu idareleri talimatlandırılmıştır.

 

IV. KAMU DENETÇİSİ CELİLE ÖZLEM TUNÇAK’IN KAMU BAŞDENETÇİSİ’NE ÖNERİSİ

 

(14) Başvuranın iddiaları, idarenin konu ile ilgili açıklamaları, ilgili mevzuat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; başvuru konusuna ilişkin hazırlanan “Tavsiye Karar Önerisi” Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

 

V. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

 

A. Hukuka, İnsan Haklarına ve Hakkaniyete Uygunluk Açısından Değerlendirme

 

(15) Şikâyet başvurusu, (3) numaralı paragrafta yer verildiği şekilde; … nolu yapı hakkında, yasaklı bölgede kaldığı için kamulaştırma kararı verildiği, yaklaşık 30 ay geçmesine rağmen taşınmaz ile ilgili halen bir yıkım veya restorasyon çalışması yapılmadığı, taşınmaz sahibi olarak 30 aydır faydalanamadığı ve tutarı 11.700 TL’yi bulan kira yardımından yararlanmak amacı ile 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca, yakın zaman önce Sur Kaymakamlığı Zarar Tespit Komisyonuna başvurduğu, ancak buradaki görevlilerin dilekçesini kabul etmedikleri, sorumluluğu başka kurumlara attıkları ve bu konuda olumlu bir netice alma umudunun olmadığı iddiasına istinaden; terör eylemleri nedeni ile yukarıda kayıtlı taşınmazı üzerinden uğradığı kira gelir kaybının, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde ödenmesi ve mağduriyetinin giderilmesi talebi ile Kurumumuza iletilmiştir.

 

(16 Diyarbakır Valiliğinin 10.9.2018 tarih ve … sayılı yazısının ayrıntılı tetkikinden, başvurucunun, bahse konu taşınmazının kamulaştırılması ve kira yardımından yararlandırılması talepli 25.7.2017 tarihli dilekçesinin olduğu, Valilik Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce de Çevre ve Şehircilik Bakanlığından görüş istendiği, gelecek görüşe göre başvurucuya bilgi verileceğinin bildirildiği; aynı kişinin bahse konu talebinin durumunu sorduğu 20.4.2018 tarihli dilekçesine de aynı İl Müdürlüğü tarafından 27.4.2018 tarihli yazı ile 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamındaki zararların tazmininin, Diyarbakır Valiliği ve Sur İlçe Kaymakamlığı tarafından yapılmakta olduğu bilgisinin verildiği anlaşılmaktadır.

 

(17) Bu noktada inceleme ve araştırmanın kapsamı, başvurucunun talebi doğrultusunda, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun hükümleri kapsamında tazminat meselesi ile sınırlı tutulmuş; başvurucunun taşınmazı dâhil Sur ilçesinde bu kapsamda yürütülen kamulaştırma çalışmaları, iş bu inceleme ve araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır.

 

(18) Meseleye 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yaklaştığımızda ise Diyarbakır Valiliği müteaddit defalar, başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir başvurusunun olmadığı bilgisini Kurumumuza iletmiştir. Diğer yandan başvurucu tarafından ise tekraren, sahibi olduğu taşınmazdan, terör eylemleri nedeni ile 30 aydır faydalanamadığı ve tutarı 11.700 TL’yi bulan kira yardımından yararlanmak amacı ile 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca, yakın zaman önce Sur Kaymakamlığı Zarar Tespit Komisyonuna başvurduğu, ancak buradaki görevlilerin dilekçesini kabul etmedikleri, sorumluluğu başka kurumlara attıklarını iddia etmekte ve terör eylemleri nedeni ile yukarıda kayıtlı taşınmazı üzerinden uğradığı kira gelir kaybının, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde ödenmesi ve mağduriyetinin giderilmesi talep edilmektedir.

 

(19) Meseleyi, hayatın normal akışı ve vasati gerçekleri açısından yorumladığımızda, taşınmaz bir mala sahip olan ve bu taşınmazı terör eylemleri neticesinde kullanılamaz hale gelen, bu nedenle de 5233 sayılı Kanun kapsamında bir dizi maddi haklara sahip olan gerçek bir kişinin, bir dizi gerçek dışı beyanlara başvurup kamu kurum ve görevlilerini karalamak yerine, mevzuatın kendisine verdiği haklarını arayıp tazmin yoluna gideceği zorlama bir yorum olmayacaktır. Farklı bir ifade ile bir gerçek kişi, kendisine mevzuatın verdiği haklarını kullanmak yerine, anlamsız bir dizi gerçek dışı iftira ve karalamalara başvurup kamu kurum ve görevlilerini suçlaması ve bunları meşgul etmesinin anlaşılır bir yönü bulunmamaktadır. Bu noktada, başvurucunun Sur Kaymakamlığına başvurup, 5233 sayılı Kanun kapsamında haklarını talep ettiği, buna karşılık dilekçesinin işleme konulmadığı iddiasının, hayatın genel akışı açısından makul bulunmasına karşılık; aynı iddiaları çürüten herhangi bir açıklama idare tarafından sunulamamıştır. Başvurucu ile Diyarbakır Valiliği ve Sur Kaymakamlığı arasında bu inatlaşmanın bir açıklaması ise Kurumumuza bildirilmemiştir.

 

(20) Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında devlet tarafından yürütülen mücadele nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun “Karşılanacak zararlar” başlıklı 7 nci maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar tek tek sayılmıştır. Bu zararlardan bir tanesi de terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlardır.

 

(21) Bu açıdan somut olay incelendiğinde, mezkûr 5233 sayılı Kanunun “Zararın tespiti” başlıklı 8 inci maddesinde kayıtlı usul ve esaslar [zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler, olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirler, zarar görenin varsa kusur veya ihmali, bilirkişi, keşif vs.] göz önünde bulundurularak, hakkaniyete ve günün ekonomik şartlarına uygun şekilde, takdiri Komisyon tarafından yapılmak kaydı ile şikâyete konu talebin, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini gereken zararlardan olduğu değerlendirilmektedir.

 

(22) Taşınmazın bulunduğu bölgenin arz ettiği hususiyet, bizatihi terör örgütünün yol açtığı tehdit ve tehlike ile yerel bir dizi zorluklar ve Zarar Tespit Komisyonlarının ağır iş yükü göz önünde bulundurulduğunda, 5233 sayılı Kanun kapsamında maddi zararların tazmininde yaşanabilecek bir dizi gecikme makul karşılanabilecektir. Bununla birlikte, komisyonların başvuruları kabul etmemesi başta Anayasa olmak üzere, kanuna aykırılık ile sonuçlanacaktır.

 

(23) Mesele daha da öteye mercek altına alındığında, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesi birinci fıkrasında kayıtlı, vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancıların, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahip oldukları; aynı maddenin ikinci fıkrasında da kendileriyle ilgili başvurmaların sonucunun, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirileceği hükümleri ve XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11 inci maddesinde yer alan Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralı olduğu hükmü göz önünde bulundurulduğunda, bir kamu kurumunun bir vatandaşın dilekçesi hakkında işlem yapmamasının izahı mümkün bulunmamaktadır.

 

(24) Şikâyete konu iddianın ayrıca, yukarıda yer verilen Anayasa hükmü yanı sıra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi” başlıklı 121 inci maddesinde düzenlenen, “Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.” hükmü ile de ilişkilendirilebileceği değerlendirilmektedir.

 

B. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

 

(25) İyi yönetim ilkelerine 28.3.2013 tarih ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “İyi yönetim ilkeleri” başlıklı 6 ncı maddesinde yer verilmiş olup, Diyarbakır Valiliği tarafından Kurumumuzca talep edilen bilgi, belge ve değerlendirme talep yazılarımıza süresinde cevap verilmiştir.

 

VI. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

 

6328 sayılı Kanunun “Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması” başlıklı 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bu Tavsiye Kararının idareye tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde idare tarafından herhangi bir eylem ya da işlem tesis edilmezse (varsa) dava açma süresinden kalan süre işlemeye devam edecek olup, Diyarbakır İdari Mahkemelerinde yargı yolu açıktır.

 

VII. KARAR

 

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun kabulüne;

 

Başvurucunun 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun kapsamında zararının tespiti ve tazmini konusunda Sur Kaymakamlığına ilettiği, görevlilerin kabul etmedikleri dilekçesi hakkında sergilenen tutum ve tavrın, başta 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere, anılan 5233 sayılı Kanun ve diğer mevzuat hükümleri göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi ve başvurucunun aynı kapsamda yeniden ileteceği dilekçesi hakkında, en etkili, isabetli ve süratli bir şekilde karar verilmesini teminen gereğinin yapılması hususunda DİYARBAKIR VALİLİĞİNE TAVSİYEDE BULUNULMASINA,

 

Kararın, BAŞVURANA, DİYARBAKIR VALİLİĞİNE ve bilgileri için İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA tebliğine,

 

6328 sayılı Kanunun 20 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Diyarbakır Valiliğince bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

 

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisi’nce karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy