Kamu Denetçiliği Kurumu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 2, 5, 10) (6328 S. K. m. 5, 20, 21) (657 S. K. m. 48) (2547 S. K. Geç. m. 40, 43, 45, 46, 48, 50, 56, 58) (Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 6)

 

SAYI: 86171061-101.07.04-E.8083

BAŞVURU NO: 2017/403

KARAR TARİHİ: 1111//0055//2

 

TAVSİYE KARARI

 

BAŞVURAN: 28 Şubat Öğrenci Derneği

 

BAŞVURAN VEKİLİ / TEMSİLCİSİ:

 

BAŞVURUYA KONU İDARE: Milli Eğitim Bakanlığı

 

Devlet Personel Başkanlığı

 

BAŞVURUNUN KONUSU: Başvuranın mağduriyetlerinin giderilmesi talebi hakkındadır.

 

BAŞVURU TARİHİ: 20.1.2017

 

I. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

 

1. Kurumumuza 28 Şubat Öğrenci Derneği tarafından yapılan başvuruda, Dernek üyelerinin 28 Şubat döneminde öğrenci olduklarını, kılık ve kıyafetlerinden dolayı okullarına devam edemediklerini, 2011 yılında çıkarılan af yasası kapsamında üniversitelerine yeniden dönerek mezun olduklarını, ancak yaşlarının ilerlediğini, ailevi sorumluluklarının arttığını, okula kayıt yaptırdıkları dönemlerdeki Kamu Personeli Seçme Sınavından (KPSS) alınacak düşük puanlarla kamu görevlisi olarak atanmanın mümkün olduğunu fakat mezun oldukları tarih itibarıyla kendileri için yeterli puanları alabilmenin zorlaştığını belirtilmektedirler.

 

2. Başvuran, Kurumumuzdan, 2011 yılından bu yana 28 Şubat sürecine ilişkin mağduriyetlerin giderilmesi için atılmaya başlanan olumlu adımların devam ettirilmesini, eğitim durumlarına uygun olarak Ölçme, Seçme ve Değerlendirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından kurumlara yapılan yerleştirmelerde engellilere, dershane öğretmenlerine vb. tanınan hakların/pozitif ayrımcılığın kendilerine de tanınmasının, kamu personel sistemine girişte mezun olmaları gereken dönemde uygulanmakta olan mülga kamu personel sisteminden yararlandırılmalarının, sınavsız olarak durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanmalarının ve kamu görevlerine girişte yaş şartına tabi tutulmamalarının eğer gerekiyorsa bu konuda yasal düzenleme yapılarak kamuda istihdam edilmelerinin sağlanmasını talep etmektedir.

 

II. İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

 

3. Başvuru konusunun değerlendirilmesi amacıyla ilgili kurumlar olan Başbakanlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığı yetkililerinin katılımıyla 26/04/2017 tarihinde Kurumumuzda bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Anılan toplantıda yapılan değerlendirmeler sonucu Yükseköğretim Kurumu Başkanlığından (YÖK) … tarihli ve … sayılı yazımız ile ilgili af yasalarından kaç öğrencinin yararlanarak öğrenimine devam ettiği ile bu öğrencilerinin kaçının okuldan mezun olduğu hususunda bilgi ve belge talep edilmiştir. Kurumumuzca yapılan incelemede tablodaki verilerde tutarsızlık bulunduğu tespit edilmiş, YÖK Başkanlığından … tarihli ve … sayılı yazımızla tekrar bilgi ve belge talep edilmiştir. YÖK Başkanlığının … tarihli ve … sayılı yazısıyla Kurumumuza ilettiği bilgi ve belgeler anılan toplantıya katılan İdarelerin görüş ve önerilerine sunulmuştur.

 

4. Başbakanlığın … tarihli ve … sayılı yazısında;

 

4.1. Yapılan başvurulardan etkilenenlerin kapsamının belirlenmesinin çalışma bakımından önem arz ettiği,

 

4.2. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci ve devamı maddeleri ile 18/03/2002 tarihli ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Yönetmelik’te ilk defa kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklara ilişkin usul ve esasların belirlendiği,

 

5. Maliye Bakanlığının … tarihli ve … sayılı yazısında;

 

5.1. Yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilenler ile kendi istekleriyle öğrenimlerini yarıda bırakanların yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırabilmelerine ilişkin 15/03/2005 tarihli ve 5316 sayılı, 22/10/2008 tarihli ve 5806 sayılı, 13/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunlarla kendi isteğiyle öğrenciliği son bulanlar dahil olmak üzere her ne sebeple olursa olsun öğrencilikle ilişiği kesilenlerin yükseköğrenim kurumlarına yeniden öğrenci olarak dönebilmelerine imkan sağlandığı,

 

5.2. YÖK Başkanlığı tarafından hazırlanan bilgi ve belgelerde kılık ve kıyafetleri nedeniyle öğrencilikle ilişiği kesilenler ile kendi istekleriyle öğrenimlerini bırakanların sayısının ve 5316, 5806 ve 6111 sayılı Kanunlarla yapılan düzenlemeler sonucunda yükseköğretim kurumlarına yeniden kayıt yapma hakkı verilenlere ilişkin sayıların sağlıklı olmadığının düşünüldüğü,

 

5.3. Kurumumuzdan talep edilen hususunun kılık ve kıyafet uygulamaları nedeniyle kendi istekleri ile yükseköğrenimlerini yarıda kesenleri de kapsadığı, ancak 28 Şubat döneminde kılık ve kıyafet uygulamaları dışında farklı bir nedenle yükseköğrenimlerini kendi istekleri ile yarıda bırakanların olabileceği, bu nedenle kimlerin kılık ve kıyafet uygulamaları nedeniyle, kimlerin farklı nedenlerle yükseköğrenimlerini yarıda bıraktıklarının öncelikle tespit edilmesi gerektiği, bu itibarla mevcut bilgi ve verilerin sağlıklı bir görüş ve kanaat oluşturmak için yeterli olmadığı,

 

6. Devlet Personel Başkanlığının … tarihli ve … sayılı yazısında;

 

6.1. 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle disiplin yönünden veya kendi istekleri ile ilişiği kesilenlere 2011 yılında 6111 sayılı Kanunla eğitimlerini tamamlama hakkı verildiği, 2013 yılında ise 6495 sayılı Kanunla eğitimlerini bu kanunun yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihinden önce tamamlamış kişilere Kanun’un yürürlüğe girdiği 2013 yılından itibaren iki yıl süreyle; eğitimlerini 31/12/2015 tarihinden sonra tamamlayacaklara ise öğrenimlerini bitirdikleri tarihten itibaren iki yıl süreyle ilgili mevzuatlarındaki yaş sınırlamalarına bağlı olmaksızın kamu görevlerine atanma hakkı tanındığı,

 

6.2. Böylece, üniversiteden ilişiği kesildiğinde en az birinci sınıfta olan ve disiplin affı ile eğitimine geri dönen bir kişiye dahi eğitimini normal öğrenim süresinde tamamlaması halinde kamu görevine girişte yaş şartı sınırlamasına tabi olmadan yerleştirilebilme imkânı verildiği,

 

6.3. Bu düzenlemelerle, başörtüsü nedeniyle eğitimlerini tamamlayamayanlar dâhil geniş bir kesim için, hem terör suçu hariç disiplinsizlik cezası nedeniyle hem de devamsızlık gibi kendi isteği ile okulları ile ilişiği kesilenlere eğitimlerini tamamlama hakkı ve yaş şartına bağlı olmaksızın kamuda istihdam hakkı tanındığı, devamsızlık nedeniyle okulları ile ilişiği kesilen ve sonrasında eğitimini tamamlama hakkı verilenler arasında, hukuken başörtüsü nedeniyle mağdur olanları ayırma olanağının bulunmadığı,

 

6.4. Başvuranların memuriyete atanma hususunda kazanılmış olarak nitelendirilebilecek bir hak kaybına uğramadıkları,

 

6.5. Başvuranların zamanında mezun olarak KPSS’den yüksek puan almış oldukları varsayılsa bile, tercihleri veya o tarihte ihdas edilen kadro/pozisyon sayıları doğrultusunda herhangi bir kamu görevine yerleştirilemeyebileceklerinin ve bu durumda hak iddia edemeyeceklerinin açık olduğu,

 

6.6. Merkezi yerleştirme sınavlarının kurumsal sınavlara göre toplumda adalet olgusunu güçlendirdiği, kamu hizmetlerine girişte özellikle B grubu kadrolarda genel kültür ve genel yeteneğe göre ölçme yapılmasının fırsat eşitliğini arttırdığı; merkezi yerleştirme ile kamu görevlisi alımı yapan kurumların kişilere yönelik kurumsal sınav veya yerleştirmeler yapmasına dair herhangi bir düzenleme yapılması halinde kamuoyunda kamu personel sistemine girişte kayırmacılığın arttığına dair bir algı oluşmasını muhtemel olduğu,

 

6.7. 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle öğrenimlerini zamanında tamamlayamayan ve mezun oldukları tarihte merkezi sınava tabi olmayacak iken, şu an merkezi sınava tabi olmak zorunda kalan başvuranların, merkezi sınav sisteminin dışında tutularak kurumsal sınavlar ile istihdam edilmelerine ya da kamuda durumlarına uygun memur unvanlı atanmalarına dair taleplerinin; i) anılan sebeplerle öğrenimlerini tamamlayamayan öğrencilerin mevcut istatistiki verilere göre hukuken tespitinin yapılamaması, ii) merkezi sınav sistemi uygulamasının 1999 yılında başlamış olması, yani başvuranların 28 Şubat 1997 sürecinde 2 nci, 3 üncü veya 4 üncü sınıfta olup öğrenimlerini bitirmesine karşın başkaca bir engel bulunmayanların kurumsal sınav sistemine dâhil olduğu, iii) mer’i mevzuat çerçevesinde başvuranların kazanılmış bir hak elde etmemiş oldukları, iv) merkezi sınav ile kamu personeli alım sisteminin kamuoyunda eşitlikçi ve adil olduğunun benimsenmiş olduğu,

 

Açıklamalarına yer verilmiştir.

 

7. 28 Şubat dönemine özgü sebeplerle kılık ve kıyafet yasağından etkilenenlerin kapsamının belirlenmesi gereğinin ilgili kurumlarca Kurumumuza iletilmesi üzerine, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından … tarihli ve … sayılı yazımızla bilgi ve belge talep edilmiş, Kurumumuza gönderilen bilgi ve belgeler ilgili kurumların görüş ve önerilerine … tarihli ve … sayılı yazımızla sunulmuştur.

 

8. Başbakanlığın … tarihli ve … sayılı yazısında;

 

8.1. Mağduriyet iddialarının giderilmesinin ilgili mevzuatta değişiklik gerektirdiği, Açıklamalarına yer verilmiştir.

 

9. Milli Eğitim Bakanlığının … tarihli ve … sayılı yazısında;

 

9.1. Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarına, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 20/02/2014 tarihli ve 9 sayılı Kararı uyarınca yapılan duyurular doğrultusunda müracaatları kabul edilenler KPSS’den aldıkları puan esas alınarak atama yapıldığı,

 

9.2. Bakanlığa bağlı bir eğitim kurumunda görev yapmakta iken, 28 Şubat sürecinde görevden ayrılmak zorunda kalan veya ataması yapılıp göreve başlayamayan öğretmenlerin atamalarının talep ettikleri illere yapılmasının sağlanması suretiyle mağduriyetlerinin giderilmeye çalışıldığı,

 

9.3. 28 Şubat döneminde öğrenimlerini sonlandırmak zorunda kalan ve af yasası kapsamında üniversitelerine dönerek öğrenimlerini tamamlayanlar hakkında ilgili kurumlarla işbirliği içerisinde mevzuat değişikliği yapılması gerektiği,

 

Açıklamalarına yer verilmiştir.

 

III. İLGİLİ MEVZUAT

 

10. 18/10/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Cumhuriyetin temel nitelikleri” başlıklı 2 nci maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”, “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5 inci maddesinde; “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”, “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”, “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40 ıncı maddesinin son fıkrasında; “Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir.”, “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir…”, “Çalışma hakkı ve ödevi” başlıklı 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında; “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.”, “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı1 başlıklı 50 inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.”, “Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler” başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.”, “Hizmete girme başlıklı” 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir”. “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında; “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.”,

 

11. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun “Kurumun görevi” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir…”,

 

12. 28/03/2013 tarihli ve 30348 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “İyi yönetim İlkeleri” başlıklı 6 ncı maddesinde; “Kurum, inceleme ve araştırma yaparken idarenin, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde; kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye uygunluk, kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme, kararların gerekçeli olması, karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi, kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması gibi iyi yönetim ilkelerine uygun işlem ve eylem ile tutum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözetir ve iyi yönetim ilkelerine uyar.”,

 

13. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 15/03/2005 tarihli ve 5316 sayılı Kanun’la değişik Geçici 51 inci maddesinin birinci fıkrasında; “29.6.2000 tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, lisansüstü öğrenim görürken, her ne sebeple olursa olsun kurumları ile ilişiği kesilen öğrencilere başarısız oldukları dersler ve yeterlilik için iki sınav hakkı; yüksek lisans öğrencileri için bir yıl, doktora öğrencileri için iki yıl tez hazırlama süresi verilir. Doktora yeterlik sınavına girebilmek için yabancı dil sınavında başarısız olanlara iki sınav hakkı tanınır.”, 22/10/2008 tarihli ve 5806 sayılı Kanun’la değişik Geçici 56 ncı maddesinin birinci fıkrasında; “Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, ön lisans, lisans tamamlama, lisans, pedagojik formasyon, lisansüstü, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik öğrenimi gören öğrencilerden; 7/6/1995 tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler dâhil her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki aylık başvuru süresi içerisinde ilişiği kesilenler ile 1980 sonrasında bu içerikte çıkarılan kanunların kapsamına girmekle birlikte sağlanan haklardan yararlanmak üzere başvurmayan veya başvurdukları halde yararlanamamış olanlar, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 35 inci maddesi uyarınca bir yükseköğretim kurumu adına yurt içinde başka bir yükseköğretim kurumunda lisansüstü öğrenim yapanlardan başarısız olmaları nedeniyle ilişiği kesilenler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde ilişiklerinin kesildiği kuruma başvuruda bulunmaları şartıyla bu maddede belirtilen haklardan yararlanırlar….”, 13/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun’la değişik Geçici 58 inci maddesinde; “Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler ile yurt dışındaki üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra yatay geçişleri iptal edilenler dâhil, terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler…”,

 

14. 5525 sayılı Memurlar ile Diğer kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin cezalarının Affı Hakkında Kanun’un 12/07/2013 tarihli 6495 sayılı Kanun ile değişik Ek 1 inci Maddesinin üçüncü fıkrasında; “4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa atıf yapan Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği hükümlerine göre aldıkları disiplin cezaları nedeniyle yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilip, anılan Kanunun geçici 40 ıncı, geçici 43 üncü, geçici 45 inci, geçici 46 ncı, geçici 48 inci, geçici 50 nci, geçici 56 ncı ve geçici 58 inci madde hükümlerinden yararlanmak suretiyle önlisans veya lisans öğrenimini söz konusu maddelerde öngörülen şartlar dâhilinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bitirmiş olanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle, 31/12/2015 tarihine kadar bitirecek olanlar için ise öğrenimlerini bitirdikleri tarihten itibaren iki yıl süreyle, kamu görevlerine giriş için ilgili mevzuatında öngörülen yaş şartı aranmaz.”,

 

15. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 14/04/2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanunla değişik Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; “0/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları, il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşları, özel kanunla kurulan diğer her türlü kamu kurum ve kuruluşları; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonlarına ve sürekli işçi kadrolarına bu madde hükümleri çerçevesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hak sahibi olduğu belirlenerek Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve Başkanlıkça kura sonucu atama teklifi yapılanları atamak zorundadır”,

 

16. 01/09/2016 tarihli ve (mükerrer) 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Olağanüstü Hal kapsamanda Bazı Düzenlemeler yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 2 nci maddesiyle 652 sayılı KHK’ya eklenen Geçici 11 inci maddede; “8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren dershaneler ile öğrenci etüt eğitim merkezlerinde 14/3/2014 tarihi itibarıyla eğitim personeli olarak çalışmakta olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olup bu iş yerleri üzerinden sigorta primi ödenmiş çalışma süresi 1/1/2014 tarihi itibarıyla en az altı yıl olanlardan Kamu Personel Seçme Sınavına girme şartı hariç öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartlar ile 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde öngörülen genel şartları taşıyanlar arasından Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak sözlü sınavda başarılı olanlar, başarı sırasına göre ek 4 üncü madde kapsamında istihdam edilmek üzere kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerdeki boş sözleşmeli öğretmen pozisyonlarına atanabilir.”,

 

17. 28/03/2013 tarihli ve 30348 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “İyi yönetim İlkeleri” başlıklı 6 ncı maddesinde; “Kurum, inceleme ve araştırma yaparken idarenin, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde; kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye uygunluk, kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme, kararların gerekçeli olması, karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi, kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması gibi iyi yönetim ilkelerine uygun işlem ve eylem ile tutum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözetir ve iyi yönetim ilkelerine uyar.”,

 

18. 13/01/1985 tarihli ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren disiplin suçları” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (n) bentlerinde; “b)Yükseköğretim kurumlarının ideolojik ve siyasi amaçlarla huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak veya boykot, işgal, engelleme, personelin işini yavaşlatma gibi eylemlere katılmak, bu amaçlara yönelik eylemleri tahrik etmek. ….n) Derslere veya sınavlara girilmesine, ders veya sınavların yapılmasına herhangi bir şekilde engel olmak, dersteki öğrencileri dışarıya çıkarmak, çıkmaya kışkırtıcı veya zorlayıcı eylemlerde bulunmak. ”, düzenlemelerine yer verilmiştir.

 

IV. KAMU DENETÇİSİ SADETTİN KALKAN’IN KAMU BAŞDENETÇİSİ'NE ÖNERİSİ

 

19. Başvuran Dernek üyelerinin mağduriyetlerinin giderilmesi yönünde gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla ilgili İdarelere tavsiyede bulunulmasının uygun olacağı değerlendirildiğinden başvuru talebinin kabulü yönünde hazırlanan “Tavsiye Karar Önerisi” kabul öneri Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

 

V. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

 

A. Hukuka, Hakkaniyete ve İnsan Haklarına Uygunluk Yönünden Değerlendirme

 

20. Kurumumuza 28 Şubat Öğrenci Derneği tarafından yapılan başvuruda, Dernek üyelerinin 28 Şubat döneminde kılık ve kıyafetlerinden dolayı okullarına devam edemedikleri, 2011 yılında çıkarılan af yasası kapsamında üniversitelerine yeniden dönerek mezun oldukları, ancak yaşlarının ilerlediği, ailevi sorumluluklarının arttığı, okula kayıt yaptırdıkları dönemlerdeki KPSS’lerde alınacak düşük puanlarla kamu görevlisi olarak atanmanın mümkün olduğu fakat mezun oldukları tarihte yeterli puanları alabilmenin zorlaştığı belirtilmektedirler.

 

21. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin demokratikleşme ve ilerleme adımlarını sekteye uğratan en büyük engel askeri darbeler olmuştur. Türkiye’de her on yılda bir gerçekleştirilen darbeler, milli iradeyi yok ederek, demokrasinin kesintiye uğramasına yol açmıştır. Askeri darbeler devletle millet arasına mesafeler koyduğu kadar aynı zamanda Peygamber ocağı olarak milletin gönlünde taht kurmuş olan Türk Silahlı Kuvvetleri ile şehadeti en büyük şeref sayan millet arasına da mesafeler koymuş, böylece Türk Milletinin kadim devlet geleneğinin genleriyle oynamayı amaç edinmiştir. Siyasî hayatımızda 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 tarihlerinde demokrasiye hukuk dışı müdahaleler yapılmış; hükümetler cebir ve şiddet ya da baskı kullanılarak görevlerinden uzaklaştırılmış; millî iradenin tecelligâhı olan yüce parlamento lağvedilmiştir. Başbakan ve Bakan konumundaki devlet adamları hukuksuz biçimde idam edilmiş, yüz binlerce vatandaşımız mağdur edilmiştir. 27 Nisan 2007 tarihinde e-muhtıra olarak adlandırılan bir bildiriyle halkın seçimiyle işbaşına gelen hükümete karşı müdahale teşebbüsünde bulunulmuştur. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde ordu içerisinde ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fetullah Gülen’in liderliğini yaptığı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’ye bağlı bir grup tarafından, TSK içindeki mensupları öncülüğünde askeri darbe girişiminde bulunulmuş, tarihinde ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmış, milletin devletine ve hükümetine sahip çıkmasıyla darbe teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

 

22. Darbelerden kurtulmak, insan haklarına dayalı demokratik bir rejim kurmak ve kurumsallaştırmak, her şeyden önce demokrasiye inanan bireylere, sivil toplum örgütlerine ve siyaset kurumuna ve çok boyutlu tutarlı bir mücadeleye bağlıdır. Bugüne kadar yaşanan darbeler, muhtıralar, demokrasi dışı müdahaleler ülkemize ve milletimize büyük acılar yaşatmış, toplumun her kesiminden insanlar bu müdahalelerin mağduru olmuşlardır. Bu süreçlerin toplum ve devlet hayatımız üzerinde meydana getirdiği tahribatın ortaya konulması, maddi ve manevi zararların ve hak ihlallerinin bütüncül bir şekilde giderilmesi büyük önem taşımaktadır. Ders alınmayan ve oluşturduğu mağduriyetlerin giderilmediği her darbe sonraki darbelere zemin hazırlamaktadır.

 

23. Darbecilikle mücadelenin gerçek bir yüzleşme sağlayarak başarılı bir şekilde yapılabilmesi için mağduriyetlerin makul ölçülerde giderilebilmesi gerekir. Darbeci anlayışla mücadelede doğrudan darbenin faili olanlar kadar onlara destek verenlerin de teşhir edilmeleri ve rayiç hukuk esasında değerlendirmeleri önemlidir. Keza hukuk tanımaz bir şekilde gerçekleştirilen uygulamalardan mağdur olanların da mağduriyetlerini gidermek, insan hak ve hukuk ihlallerinin telafisini sağlamak önem taşımaktadır. (Meclis Komisyonu Raporu, Kasım 2012)

 

24. 28 Şubat post-modern darbesinde de görüldüğü üzere her darbe girişimi, yayınlanan her muhtıra, siyaset kurumuna yapılan her müdahale, ülkeyi geriye götürmüştür. Bunun sonucu olarak ülkemiz demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel insan hak ve özgürlükleri ve ekonomik refah seviyesi açısından olması gereken seviyeye bir türlü çıkarılamamıştır.

 

25. 1997 yılının Ocak ayı sonunda Sincan Belediyesinin düzenlediği Kudüs Gecesi sonrasında Sincan’da tankların yürütülmesi ile ordunun darbe yapacağı algısı oluşturulmuş, 28 Şubatta ise, “irtica” gündemiyle toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun “uygulanması beklenen” 18 maddelik kararlar listesi ile Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah-Yol Hükümeti baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Akabinde, Refah Partisi hakkında, "Laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerin odağı olduğu" iddiasıyla kapatma davası açılmış, yargı mensupları Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verilmiştir. Baskı ve yıldırma amaçlı uygulamalar neticesinde 18 Haziran 1997 tarihinde Necmettin Erbakan istifa etmek durumunda kalmış ve Refah-Yol dönemi sonlanmıştır.

 

26. Kısaca tarihsel arka plana bakıldığında, hukuk ihlallerinin yaşandığı, temel hak ve hürriyetlerin hukuki alt yapıdan yoksun, siyasi ve ideolojik nedenlerle sınırlandığı bu süreç resmi olarak 28 Şubat 1997 tarihinden itibaren etkisini daha açık şekilde göstermeye başlamıştır. Bu dönemde “irticaya karşı” başlatıldığı iddia edilen ordu ve bürokrasi temelli sistematik uygulamalar ile kılık kıyafetlerinden veya dini hassasiyetlerinden ötürü birçok vatandaşımız, başta memurlar ve üniversite öğrencileri olmak üzere mağduriyetler yaşamış; çeşitli haksızlıklara uğramıştır. Kamuda istihdam edilen vatandaşlarımız dini inançları nedeniyle ya disiplin cezası alarak meslekten çıkarılmış ya da istifaya zorlanmış; üniversite öğrencisi olanlar ise, yine ya çıkarma cezası ile yükseköğretim kurumları ile ilişikleri kesilmiş ya da eğitim hayatına son vermek zorunda kalmışlardır.

 

27. Üniversitelerde başörtüsü yasağı, İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün başörtülü ve sakallı öğrencilerin sınıflara alınmamalarını, girmişlerse derslerin iptal edilmesini öngören 23/02/1998 tarihli Genelgesi ile başlamıştır. 28 Şubat post modern darbesi sürecinin yaşandığı, Milli Güvenlik Kurulu uzmanlarının YÖK Başkanı ve üniversite rektörlerine brifingler verdiği bu süreçte, Yükseköğretim Kurulunun 07/09/1998 tarihli ve 19922 sayılı Genelgesi ile başörtüsü yasağı tüm üniversitelerde başlamıştır. Başörtülü öğrencilere Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 7 nci maddesinin (a) bendinde öngörülen “öğrencilik sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” veya aynı maddenin (e) bendinde öngörülen “ders, seminer, uygulama, laboratuvar, atölye çalışması, konferans gibi çalışmaların düzenini bozmak” suçlarından kınama cezaları verilmiş, başörtülü öğrencilerin eğitimlerine başörtülü olarak devam etmelerine izin verilmediği için devamsızlık sebebiyle eğitimlerini bırakmaya zorlandıkları veya okullarıyla ilişkilerinin kesildiği görülmüştür (Gözler, K. (2009) İdare Hukuku, Cilt 2. 2. Baskı, Bursa, Ekin Kitabevi, s.338) “Devrin YÖK Başkanının ‘hizmete özel’ bir yazı göndererek üniversiteye türbanlı olarak gelen öğrencilerin Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 10/b maddesi uyarınca cezalandırılmasını istediği anlaşılmaktadır.” (Gözler,2009:340). 2002 yılından itibaren ise üniversitelerde başörtüsü yasağı ile ilgili uygulamada bazı yumuşamalar meydana gelmiş, 2007 yılında üniversitelere başörtülü öğrencilerin girmesinin önünün açılmış, YÖK Başkanının Rektörlüklere gönderdiği talimatla yasak uygulamadan tamamen kaldırılmıştır.

 

28. 2547 sayılı Kanun’a 2005 yılında 5316 sayılı Kanun’la, 2008 yılında 5806 sayılı Kanun’la ve 2011 yılında 6111 sayılı Kanun’la eklenen hükümlerle başörtülü öğrenciler dâhil, her ne sebeple olursa olsun yükseköğrenimle ilişi kesilenlere eğitimlerine devam edebilme hakkı tanınmıştır. 2013 yılında 5525 sayılı Kanun’da yapılan değişikle de, 2011-2017 yılları arasında mezun olmuş veya olabilecekler için kamu görevine girişte yaş şartı sınırlamasına tabi olmama imkânı verildiği görülmektedir.

 

29. Başvuru konusu olayda, dernek üyelerinin öğrenci oldukları dönemde eğitimlerine kendi ihmal, kusur veya hatalarından kaynaklanmayan sebeplerle devam edemedikleri, sonrasında yapılan düzenlemelerle eğitimlerini tamamlamalarına karşın kamu hizmetine girmede gerek ülke şartlarında gerekse aradan geçen zamanda kendi özel koşularındaki hayatın olağan akışından kaynaklanan değişimler neticesinde birtakım engellerle karşılaştıkları değerlendirilmektedir.

 

30. Yukarıda yer verildiği üzere darbecilikle mücadelenin gerçek bir yüzleşme sağlayarak başarılı bir şekilde yapılabilmesi için mağduriyetlerin makul ölçülerde giderilebilmesi gerekir. Başvuranların da belirttiği şekilde, Devlet başvuranın mağduriyetlerinin giderilmesi için eğitim ve kamu hizmetine girme haklarında iyileştirmeler yapmıştır. Ancak mağduriyetler devam ediyor ise, bunların giderilmesi yönünde gerekli girişimlerde bulunmak Devletin görevdir. “Eşitlik prensibinin, insanların özellikle sivil hizmetlere ulaşmalarında ve bunlardan yararlanmalarında, dini inançlarına göre ayrımcılığa maruz bırakılmalarını engellemesi gerekmektedir” (Benli, F (2010), Leyla Şahin Kararı Işığında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İstanbul, Akder Yayınları, sf 22). Bu nedenle başvuranların mağduriyetinin giderilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir. Böylece, tüm vatandaşlarına din ve vicdan özgürlüğü tanıyan Devlet, başörtülü öğrencilerin siyasi haklarından olan kamu hizmetine girme hakkını da teminat altına almış olacaktır.

 

31. Ayrıca, başvuran Dernek üyelerinin çoğunluğunun kadın oldukları ve çoğunluğunun öğretmenlik mesleğini icra etmek üzere Eğitim Fakültelerinden mezun oldukları görülmektedir. “Kadın hakları, kadınların ne giyip giymeyeceklerinin söylenmesi ve kendileriyle ilgili alınan kararlara uymadıklarında eğitim ve çalışma haklarından mahrum edilmeleri ile korunmaz.” (Benli, 2010:25). Avrupa Parlamentosunun 13/02/2007 tarihli “Türkiye’de Sosyal, Ekonomik ve Politik Hayatta kadınların Rolüne İlişkin Avrupa Parlamentosu Önergesi”nde kılık ve kıyafet ayrımcılığının çalışma hayatında mağduriyetlere yol açtığı tespit edilmiştir. (European Parliament Resolution on women’s role in social, economic and political life in Turkey-2006/2214(INI), Women in Turkey, 13 February 2007-Strasbourg) Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi (CEDAW), 32 nci oturumunda “okullar ve üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kız çocukları ve kadınlar üzerindeki etkilerini dikkate almak gerektiği”ni vurgulamıştır. (Committe on the Elimination of Discrimination against Women Thirty-second session 10-28 January 2005). Ülkemizde kadınların sosyal hayata ve çalışma hayatına katılımları teşvik edilmekte, kadının tam gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak için politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere, kadınların insan hakları ile temel hak ve özgürlüklerinden yararlanmalarını garanti etmek amacıyla yasal düzenleme dâhil bütün uygun önlemler alınmaktadır. Başörtülü öğrencilerin üniversitelerde eğitim görmeleri önündeki engellerin zaman içerisinde kaldırılmış olmasına karşın, bu kişilerin çalışma hayatına katılmalarının desteklenmesi, kadın hakları ile hakkaniyetin bir gereğidir.

 

32. Kurumumuzca yapılan değerlendirme neticesinde; 28 Şubat post modern darbe süreci, Başvuran dernek üyelerinin yaşadıkları mağduriyetin özellikleri ve mevcut hukuki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, başvuran Dernek üyelerinin mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik, durumlarına özgü bazı düzenlemeler yapılması gereğinin ortaya çıktığı, bu nedenle, başvuran Dernek üyelerinin mağduriyetlerinin giderilmesi yönünde gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla ilgili İdarelere tavsiyede bulunulmasının uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

 

B. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

 

33. İyi yönetim ilkelerine 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "İyi yönetim ilkeleri" başlıklı 6 ncı maddesinde yer verilmiş olup; İdarenin “karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi” ilkesine uymadığı tespit edildiğinden, İdarenin bahse konu ilkelere uygun davranması önerilmektedir.

 

34. İlgili idarelerin başvuran Dernek üyelerinin mağduriyetin niteliklerini göz önünde bulundurarak ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık ve hesap verilebilirlik gibi iyi yönetim ilkelerinin gereği olarak gerekli düzenlemeleri yapmalarının insan haklarına dayalı adalet anlayışının ve hakkaniyetin bir gereğidir.

 

VI. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

 

35. 14/06/2012 tarihli ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bu Tavsiye Kararının idareye tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde idare tarafından herhangi bir eylem ya da işlem tesis edilmezse (varsa) dava açma süresinden kalan süre işlemeye devam edecek olup Ankara İdare Mahkemelerinde yargı yolu açıktır.

 

VII. KARAR

 

Açıklanan gerekçelerle BAŞVURUNUN KABULÜNE;

 

Kılık ve kıyafetleri sebebiyle disiplin cezası almaları neticesinde yükseköğretim kurumlarından çıkarılan ve 5316 sayılı, 5806 sayılı ve 6111 sayılı af kanunlarıyla yükseköğretim kurumlarının Eğitim Fakülteleri ile Fen-Edebiyat Fakültelerinden mezun olarak öğretmenlik mesleğini icra etmek isteyenler için, Kamu Personeli Seçme Sınavında öngörülen taban puanının alınması kaydıyla, bir defaya mahsus olmak üzere, herhangi bir yaş veya kontenjan sınırlaması yapılmaksızın Milli Eğitim Bakanlığının ilan edeceği sözlü sınavlara katılma hakkının verilmesi hususunda gerekli düzenlemelerin yapılması için MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA TAVSİYEDE BULUNULMASINA,

 

Yükseköğretim kurumlarının Eğitim Fakülteleri ile Fen-Edebiyat Fakülteleri dışındaki fakültelerinden mezun olanların ise, Kamu Personeli Seçme Sınavına katılmış olmaları kaydıyla, taban puan şartı aranmaksızın Devlet Personel Başkanlığının uygun göreceği kurumlardaki kadrolar için yapılacak sözlü sınavlara katılma hakkının verilmesi yönünde düzenlemeler yapılması için DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA TAVSİYEDE BULUNULMASINA;

 

Tavsiye Kararının BAŞVURANA, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ile DEVLET PERSONEL

BAŞKANLIĞINA ve bilgi edinilmesi için BAŞBAKANLIĞA, ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞINA, MALİYE BAKANLIĞINA ve ADALET BAKANLIĞINA tebliğine,

 

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Devlet Personel Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığınca bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

 

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy