Kamu Denetçiliği Kurumu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 74) (1479 S. K. m. 24, 25) (6328 S. K. m. 5, 20, 21) (4721 S. K. m. 2)

 

SAYI: 53878609-101.07.04-E.15505

BAŞVURU NO: 2018/3211

KARAR TARİHİ: 14/09/2018

 

TAVSİYE KARARI

 

BAŞVURAN:

 

BAŞVURAN VEKİLİ / TEMSİLCİSİ: -

 

BAŞVURUYA KONU İDARE: Sosyal Güvenlik Kurumu

 

BAŞVURUNUN KONUSU: BAĞ-KUR prim ödeme sürelerinin geçerli sayılması talebi hakkındadır.

 

BAŞVURU TARİHİ: 14.3.2018

 

I. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

 

1) Başvuran, 12/04/1984 tarihli … nolu vergi mükellefi ve …nolu bağ-kurlu olduğunu, 01/08/1984 tarihinde dükkanını kapattığını 10/02/1989 tarihinde tekrar açtığını ve 30/04/1989 tarihinde kapatıp 07/01/1991 tarihinde tekrar açtığını ve bu tarihten beri vergi mükellefi olarak işine devam ettiğini, 1992 ve 1997 aflarından yararlandığını, borcu olmadığı halde 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki hizmetlerini alamadığını söz konusu durumun mağduriyetine neden olduğunu iddia ederek, söz konusu tarihlerdeki hizmetlerinin sayılmasını talep etmektedir.

 

II. İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

 

2) Kurumumuzun 18/05/2018 tarihli ve E.8572 sayılı bilgi-belge isteme yazısına cevaben Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 14/06/2018 tarihli ve E.5992176 sayılı yazıda;

 

2.1.) Bahse konu sigortalının 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki dönemde zorunlu sigortalı olduğu dönemlerin 12/04/1984 - 06/08/1984 ve 10/02/1989 - 30/04/1989 tarihleri arasındaki süreler olduğu,

 

2.2) 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasında SGK’ya 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığından kaynaklı prim ödemediği,

 

2.3) 1479 sayılı Kanunun "Kanunun Amacı, Sigortalı Sayılanlar ve Sayılmayanlar” başlıklı 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; a) Esnaf ve Sanatkârlar, tüccar sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve mühendisler sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyoncuları gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar, Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. " hükmünün yer aldığı, bahse konu sigortalının tescil işlemlerinin söz konusu hüküm uyarınca vergi kaydına istinaden gerçekleştirildiği,

 

2.4) 1479 sayılı Kanuna 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci madde kapsamında gerçekleştirilen 1992 affı kapsamında bahse konu sigortalıdan vergi kaydına istinaden 12/04/1984 06/08/1984 ve 10/02/1989 - 30/04/1989 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin prim borcu tahsil edilmesi gerekirken sehven 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin prim borçlarının dört taksitte tahsil edildiği,

 

2.5) 1479 sayılı Kanuna 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci maddenin birinci fıkrasında; "31/12/1991 tarihi itibariyle prim, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan sigortalılar, prim borçlarını; 15/04/1992, 15/6/1992, 15/8/1992, 15/10/1992 tarihleri mesai bitimine kadar, dört taksitle ödemeleri halinde, bu tarihe kadar tahakkuk etmiş primlere ait gecikme zammı ve faiz borçları terkin edilir. " hükmünün yer aldığı, bahse konu hükmün 31/12/1991 tarihi itibariyle geçerli olan hizmet sürelerine ilişkin prim, gecikme zammı ve faiz borçlarının ödenmesini kapsadığı,

 

2.6) 1479 sayılı Kanunun "Kanunun Amacı, Sigortalı Sayılanlar ve Sayılmayanlar” başlıklı 24 üncü maddesi uyarınca gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olan kişilerin vergi kayıtları devam ettiği süre boyunca 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olmalarının zorunlu olduğu, bahse konu sigortalının vergi kaydının devam etmiş olduğu 12/04/1984 - 06/08/1984 ve 10/02/1989-30/04/1989 tarihleri arasındaki dönemde zorunlu sigortalılığının geçerli olduğu, ancak 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki dönemde zorunlu sigortalığa esas vergi kaydının bulunmadığı dönemlerde 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmasının mümkün olmadığı,

 

ifade edilmiştir.

 

3) SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 14/06/2018 tarihli ve E.5992176 sayılı yazıda 12/04/1984 tarihi ile 07/01/1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığından dolayı prim ödemediği bilgisi yer almakta iken yine aynı yazıda 1479 sayılı Kanuna 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci madde kapsamında gerçekleştirilen 1992 affı kapsamında bahse konu sigortalıdan vergi kaydına istinaden 12/04/1984-06/08/1984 ve 10/02/1989-30/04/1989 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin prim borcu tahsil edilmesi gerekirken sehven 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin prim borcunun tahsil edildiği bilgisi yer almaktadır. Söz konusu bilginin açığa kavuşturulması şikayetin çözümü konusunda önem arz ettiğinden SGK’dan 13/08/2018 tarihli ve E.14277 sayılı yazı ile ek bilgi ve belge talep edilmiştir. Bu kapsamda Kurumumuza gönderilen 11/09/2018 tarihli ve E.11689142 sayılı cevabi yazıda özetle;

 

3.1) Bahse konu sigortalının 12/04/1984 ila 31/02/1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin gerçekleştirilen yapılandırma işleminin, 1479 sayılı Kanuna 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılandırıldığı, bahse konu maddede "31/12/1991 tarihi itibariyle prim, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan sigortalıların, prim borçlarını; 15/04/1992, 15/6/1992, 15/8/1992, 15/10/1992 tarihleri mesai bitimine kadar, dört taksitle ödemeleri halinde, bu tarihe kadar tahakkuk etmiş primlere ait gecikme zammı ve faiz borçları terkin edilir.” Hükmünün 31/12/1991 tarihi itibariyle geçerli olan hizmet sürelerine ilişkin prim, gecikme zammı ve faiz borçlarının ödenmesini kapsadığı,

 

3.2) Bahse konu sigortalı için, 12/04/1984 ila 31/12/1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yapılandırma işleminin Nisan/1992 döneminde gerçekleştirildiği,

 

3.3) Başvuranın 1992 affı kapsamında 12/04/1984 ila 31/12/1991 tarihleri arasındaki döneme ilişkin prim borçlarının yapılandırıldığı,

 

3.4) 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki sehven yapılandırılan dönemin 01/09/2009 tarihinde iptal edildiği ve hizmet sürelerinin vergi kayıtlarına göre tekrar düzenlendiği,

 

3.5) Sehven yapılandırılan 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki dönem için, sigortalıdan 2.448.000 TL tutarında prim borcu, 15/04/1992, 15/06/1992, 17/08/1992, 15/10/1992 tarihlerinde 612.000 TL tutarında dört taksit olarak tahsil edildiği ve fazla tahsil edilen prim tutarlarının iadesine ilişkin sigortalının herhangi bir talebi bulunmadığı için iade işleminin gerçekleştirilmediği, hususlarına yer verilmiştir.

 

III. İLGİLİ MEVZUAT

 

4) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesinde, “…Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler…”,

 

5) 14/6/2012 tarihli ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun "Kurumun Görevi" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikayet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.”,

 

6) 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun "Dürüst Davranma" başlıklı 2 nci maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

 

7) 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun "Dürüst Davranma" başlıklı 3 üncü maddesinde; “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.”,

 

8) 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun;

 

8.1) “Kanunun amacı, sigortalı sayılanlar ve sayılmayanlar” başlıklı 24 üncü maddesi; “Esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,…Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.”

 

8.2) Geçici 8 inci maddesi (Ek: 27/2/1992 - 3780/1 md.); “31.12.1991 tarihi itibariyle prim, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan sigortalılar, prim borçlarını; 15.4.1992, 15.6.1992, 15.8.1992, 15.10.1992 tarihleri mesai bitimine kadar, dört taksitle ödemeleri halinde, bu tarihe kadar tahakkuk etmiş primlere ait gecikme zammı ve faiz borçları terkin edilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

 

IV. KAMU DENETÇİSİ CELİLE ÖZLEM TUNÇAK’IN KAMU BAŞDENETÇİSİ’NE ÖNERİSİ

 

9. Başvuranın iddiaları, idarenin konu ile ilgili açıklamaları, ilgili mevzuat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; başvuru konusuna ilişkin “Tavsiye Karar Önerisi” Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

 

V. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

 

A. Hukuka, Hakkaniyete ve İnsan Haklarına Uygunluk Yönünden Değerlendirme

 

10) Başvuranın; ilk kez 12/04/1984 tarihinde vergi mükellefi olduğu ve 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasında çeşitli dönemlerde faaliyet gösterdiği, 1479 sayılı Kanuna 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında, 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki prim borçlarını, dört taksit halinde Nisan/1992 döneminde yapılandırdığı, ancak başvurandan 12/04/1984 - 06/08/1984 ve 10/02/1989 - 30/04/1989 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin prim borcu tahsil edilmesi gerekirken sehven 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki dönemin tamamına ilişkin prim borcu tahsil edildiği, sehven yapılandırılan dönemin 01/09/2009 tarihinde iptal edildiği, iptal işlemi sonucu 25 yıl 4 ay 18 gün olan bağ-kur hizmetinin 19 yıl 2 ay 2 güne düşürüldüğü ve hizmet sürelerinin vergi kayıtlarına göre tekrar düzenlendiği, sehven yapılandırılan dönem için başvurandan toplamda 2.448.000 TL tutarında prim borcu tahsil edildiği ve alınan fazla ödemenin başvurana iade edilmediği, başvuranın 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arası dönemin tamamının hizmetinden sayılması talebiyle SGK’ya başvurduğu buna karşın, SGK tarafından söz konusu dönemin tamamında vergi kaydı olmadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiği, bunun üzerine başvuranın Kurumumuza başvurduğu anlaşılmaktadır.

 

11) Başvuruya konu uyuşmazlığın; SGK tarafından önce kabul edilip daha sonra iptal edilen Bağ-Kur sigortalılığının geçerli sayılıp sayılmayacağı noktasında toplandığı görülmektedir.

 

12) 01/04/1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 24 ve 25 inci maddelerinde “…kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”; “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ- Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.4.1979 gün ve 2229 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesi ile zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmak için, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olma, gelir vergisinden muaf olanların da meslek kuruluşuna kayıtlı olması hükmü getirilmiş, en son 22.03.1985 tarihinde 3165 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olan, esnaf siciline veya meslek kuruluşuna kaydı olanların Bağ Kur sigortalısı olacağı belirtilmiştir. 2008 yılında sosyal güvenlik alanında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile yapılan büyük reform ile kendi adına ve bağımsız çalışanlar bakımından kanun kapsamında sigortalı sayılmak için aynı yaklaşım sürdürülerek; ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olma veya gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olma şartı aranmıştır.

 

13) Vergi kaydı esas alınarak 12/04/1984 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescili yapılan başvuranın; vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kaydı olmayan tarihleri 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi mevzuatın amir hükmü gereğince mümkün olmadığı aşikârdır. Ancak, Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili bulunmasına istinaden, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın 3780 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8 inci madde kapsamında ihtilaflı dönemlerin tamamına ilişkin borçlanma başvurusu kabul edilmiştir. Yapılan incelemede Kurum tarafından gönderilen sigortalı tescil dosyasında yer alan “SGK 4/b Sigortalık Belgesi” nde sigortalılık başlangıç tarihlerinin kesintisiz olarak kabul edilmesi ile Kurum tarafından gerekli özen ve araştırma yapılmadan hatalı olarak hesaplandığı anlaşılan süreler bakımından başvuran, zorunlu sigortalı olarak kabul edilerek yukarıda anılan dönem prim borçlarını Kuruma ödemiş ve Kurumda bu ödemeleri itirazsız kabul ederek uzun süre kullanmıştır.

 

14) Bu cihette başvurunun incelenmesi, başvuranın yapılandırma ile ihya ettiği sürelerde kesintisiz kaydı bulunmamasına rağmen ödediği primlerin Kurumca yıllarca kullanılması ile oluşan fiili durum sonucu başvuranın zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılıp sayılmayacağı ve tüm bu durumlar değerlendirilerek tahsise hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.

 

15) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24/09/2003 tarihi ve E.:2003/10-489,K.:2003/490 sayılı kararında “Kaldı ki, Bağ-Kur’ un anılan yazısı ile davacıyı yanlış yönlendirerek tahsil ettiği primleri yıllarca nemalandırması, primi ödenen dönemin sosyal güvenlik açısından değerlendirildiği konusunda davacıya ümit ve güven verilerek davacının önce ek geçici 13 madde sonra ek geçici 16. madde ile tanınan geçmiş hizmetleri borçlanma hakkından yararlanmasının engellenmesi, davacının kötü niyetli olduğunun da iddia ve isbat edilmemiş bulunması karşısında; 29.5.1978-20.4.1982 dönemindeki sigortalılığın sonradan iptali, Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kurallarına da aykırılık teşkil etmektedir.” iyiniyet ve dürüstlük kurallarının tanımını ve hukuki ilişkilerin tahlilini “… Gerçekten Türk Medeni Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca durumun gerekliliklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” hükmü ile başvuran ile benzer durumda olan davacının sigortalı sayılması gerektiği yönünde karar vermiştir.

 

16) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/12/2008 gün ve 2008/10-732 E., 2008/736 K. sayılı kararında da “Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunun 2 nci maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı anılan dönemde davacı 1479 s. kanun kapsamında zorunlu sigortalı kabul edilerek, aynı Kanunun 35 ve geçici 10. maddelerinde düzenlenen yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan şartlar irdelendikten sonra karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” kararları bakımından aynı yönde istikrar kazandığı yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11/11/2009 tarih ve E.2009/10-452 ve K.2009/510 sayılı kararında anılan karara atıfta bulunarak, başvuran ile aynı talepte bulunan davacının Bağ-Kur zorunlu sigortalısı sayılmasına hükmettiği anlaşılmıştır.

 

17) Diğer taraftan sorumluluk hukuku bakımından başvuruya konu olay incelendiğinde öncelikle eylemin kamu hizmeti olan sosyal sigortacılık faaliyetinin devamı olan yapılandırma faaliyetinin yürütülmesi sırasında bu kamu hizmetinin kuruluşunda ve işleyişindeki düzensizlik, hizmeti yürüten personelin gereken özeni ve dikkati göstermemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum hizmetin kötü işlemesidir. Hizmetin kötü işlemesi hizmet kusurunu oluşturan durumlardan biridir. Hizmet kusurunun tanımını Danıştay “..idare kendisine tevdi edilmiş bulunan kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini temin amacı ile gerekli teşkilatı kurmak ve bu teşkilatın icap ettirdiği şahsi, ayni ve mali imkân ve vasıtaları her an hizmete hazır bulundurmakla sorumludur. Bunların gerekli ve yeterli şekilde temin edilmemesindeki kusurun sonucu, hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi veya kötü işlemesi hallerinde idare kusurlu sayılmaktadır.” hükmü ile kurmuştur. (Danıştay 12.D. 13.04.1970, E.969/3435 - K.970/754)

 

18) Kurumumuzca yapılan değerlendirme neticesinde; başvuranın sigortalılık niteliği yönünden yaşlılık aylığı talep ettiği tarihe kadar Sosyal Güvenlik Kurumunu yanıltıcı yönde davranışı veya kurumu yanıltıcı herhangi bir beyanı bulunmadığı, iyiniyetli olarak sigortalı olduğu inancıyla 3780 sayılı Kanundan yararlanarak Sosyal Güvenlik Kurumuna prim ödemesinde bulunduğu, Kurumu hataya düşürecek yanıltıcı bir belge ibraz etmemesi, Kurum memurunun hatasına dayalı tescil işleminin başvuranın hileli işlem ve eylemi sonucu oluştuğuna ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı, kurumun gereken özeni göstermediği, Kurum tarafından, 1992 yılında borçlanma kapsamında tahsil edilen prim ödemelerinin başvuranın talebi olmadığı gerekçesiyle iade edilmemesi ve günümüze kadar kullanıldıktan sonra başvurana sigortalı olduğu inancı verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 inci maddesinde düzenlenmiş olan "herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda bulunduğu" ilkesi ile uyuşmadığı değerlendirilerek borçlanma kapsamındaki süreler için başvuranın Bağ-Kur zorunlu sigortalısı sayılması gerektiği, netice itibari ile geçerli olan prim gün sayısı ile tahsis talebinin idare tarafından reddedilmesi işleminin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

 

B. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

 

19) İyi yönetim ilkelerine 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "İyi yönetim ilkeleri" başlıklı 6 ncı maddesinde yer verilmiş olup; ilgili idarenin hangi sürede hangi mercilere başvurabileceğini göstermediği bu nedenle “karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi” ilkesine uymadığı anlaşılmış olup, idareden bundan böyle bu ilkelere de uyması beklenmektedir.

 

VI. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

 

20) 6328 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bu Tavsiye Kararının idareye tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde idare tarafından herhangi bir eylem ya da işlem tesis edilmezse (varsa) dava açma süresinden kalan süre işlemeye devam edecek olup Ankara İş Mahkemelerinde yargı yolu açıktır.

 

VII. KARAR

 

Yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre ŞİKÂYETİN KABULÜNE,

 

Başvuranın 12/04/1984 ila 07/01/1991 tarihleri arasındaki sürelerin sigortalılık süresinden sayılması talebinin kabulü hususunda SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA TAVSİYEDE BULUNULMASINA,

 

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca; SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI tarafından bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

 

Kararın Başvurana ve SOSYAL GÜVENLİK KURUM BAŞKANLIĞINA tebliğine,

 

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy