İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi 2020/2101 Esas 2021/285 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/2101
Karar No: 2021/285
Karar Tarihi: 28.01.2021



(2709 S. K. m. 123, 125) (213 S. K. m. 117) (2464 S. K. m. 97) (3065 S. K. m. 41, 43, 46) (ANY. MAH. 12.03.2015 T. 2013/5949 E.)
 
BAŞVURUNUN KONUSU: Davacının sahibi olduğu ticari minibüsüne ilişkin olarak haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği iddia edilen 4.175,54-₺ minübüs otogar giriş-çıkış ücretinin yasal faiziyle birlikte iadesi ile davacı adına tahakkuk ettirilen 2017/1 ila 12'nci dönemleri, 2018/1 ila 12'nci dönemleri ve 2019/1 ila 10'uncu dönemleri minibüs garaj çıkış ücreti, yol kullanım ve otogar giriş-çıkış ücreti ile katma değer vergilerine ilişkin tüm tahakkukların iptali istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; Davanın, minübüs garaj çıkış ücreti ile otogar giriş çıkış ücreti ve bunlara ilişkin katma değer vergilerine yönelik kısım açısından; Mahkemenin ara kararına, ..... Ulaştırma Su İnş. Hiz. İşl. San. ve Tic. A.Ş. ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın cevaben gönderdikleri yazılarda, söz konusu dönemlere ilişkin otogar giriş çıkış ücretlerinin ..... Ulaştırma Su İnş. Hiz. İşl. San. ve Tic. A.Ş. Tarafından peron ve otogar kullanım ücreti olarak tahsil edildiği, 2019 yılı 11. ay itibariyle işletmenin Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na devredildiği, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığınca, Nazilli Otogarını kullanan araçlardan 2018 yılından itibaren yol, durak, otogar kullanım ücreti alındığı, bu ücretin otogarı kullanan işleticilere %30 indirimli tahakkuk edildiğinden otogar giriş çıkış ücreti alınmadığı, aidatların ne kadarının garaj aidatı ne kadarının yol kullanım bedeli olduğu şeklinde bir ayrımın mevcut olmadığının bildirildiği, Uyap üzerinden yapılan incelemede, Aydın İli, Nazilli İlçesi, Karaçay Mahallesi, 1329 ada, 52 sayılı parselde bulunan terminalin ayni sermaye olarak Nazilli Belediyesine ait ..... Su ve Jeotermal San. Tic. Ltd. Şti.'ne devrine ilişkin 05.06.2013 tarih ve 81 sayılı Nazilli Belediyesi kararının iptali talebiyle Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Aydın İkinci İdare Mahkemesinde dava açıldığı, Mahkemenin 22.01.2015 tarih ve E:2014/446, K:2015/35 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptal edildiği, kararın temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin 30.11.2015 tarih ve E:2015/2073, K:2015/10857 sayılı kararı ile Aydın İkinci İdare Mahkemesinin kararının onandığı, Nazilli Belediyesi tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği ve Danıştay Sekizinci Dairesinin 28.04.2016 tarih ve E:2016/3526, K:2016/4536 sayılı kararı ile Aydın İkinci İdare Mahkemesi kararının bozulduğu, Aydın İkinci İdare Mahkemesinin 11.01.2017 tarih ve E:2016/1446, K:2017/17 sayılı kararı ile bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin 28.09.2017 tarih ve E:2017/2718, K:2017/6755 sayılı kararı ile Aydın İkinci İdare Mahkemesi kararının onandığı, Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği ve Danıştay Sekizinci Dairesinin 28.06.2018 tarih ve E:2018/1351, K:2018/3724 sayılı kararı ile Aydın İkinci İdare Mahkemesinin kararının bozulduğu, son olarak Aydın İkinci İdare Mahkemesi'nin 05.10.2018 tarih ve E:2018/864, K:2018/927 sayılı kararı ile bozma kararına uyularak dava konusu işlemin iptaline karar verildiği söz konusu kararın Danıştay Sekizinci Dairesi'nin E:2019/266, K:2020/1657 sayılı kararı ile onandığı, bu karara ilişkin olarak da Nazilli Belediye Başkanlığı tarafından, 15.06.2020 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunulduğu, olayda, otogarın devir işlemine ilişkin olarak açılan davada birden fazla idare mahkemesi kararının bozulması ve nihayetinde verilen kararın da karar düzeltme aşamasında olması ve henüz kesinleşmemiş bulunması, davacıdan otogar girişleri esnasında ..... Su ve Jeotermal Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından otogar ücretinin tahsil edilmesi ve daha sonra da birtakım zorunluluklar nedeniyle söz konusu ücretlerin mükerrer olarak bu defa davalı idareye ödenmesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin 12.03.2015 tarih ve 2013/5949 başvuru numaralı kararında; "Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (E.2013/64, K.2013/142, K.T. 28/11/2013)." şeklinde belirtildiği üzere olayda belirlilik ilkesinin ihlal edildiği, nitekim, Nazilli Otogarının işletmesinin 2019 yılı 11. ayından sonra Aydın Büyükşehir Belediyesi'ne devredildiği, dava konusu dönemlerde, garaj giriş çıkış ücretlerinin ..... Su ve Jeotermal Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından tahsil edildiği, yolcu taşımacılığı yapan davacının güzergahı dahilinde bulunan Nazilli Otogarına giriş çıkış yapabilmesi, yolcu alabilmesi için anılan şirkete garaj giriş çıkış ücretini peşin olarak vermek zorunda olduğu, dava konusu dönemlerde otogar hizmetinin, ..... Ulaştırma Su İnş. Hiz. İşl. San. ve Tic. A.Ş. tarafından verildiği, ödenmiş olan garaj giriş çıkış ücretinin ikinci kez Aydın Büyükşehir Belediyesince istenmesi Anayasanın 123'üncü maddesinde belirtilen İdarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu hükmü karşısında idarenin bütünlüğü ilkesine de aykırılık teşkil etmekte, idareler arasında otogarın işletmesinin devri ve otogara giriş çıkış ücretlerinin alınması yönünde bir uyuşmazlık varsa bunun, idarelerin hukuki yollara başvurarak kendilerine ait olduğu düşünülen ücretin, ücreti alan taraftan talep edilmesi suretiyle giderilmesi gerektiği, Nazilli otogarına giriş çıkış sırasında peşin olarak ödenen otogar giriş çıkış ücretinin, hukuken davalı idareye ait olduğundan bahisle yeniden davacıdan tahsil edilmesinde ve muhtelif dönemlere ilişkin davacı adına garaj giriş çıkış ücreti tahakkuk ettirilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, bu durumda alınan hizmet için ödenen garaj giriş çıkış ücretinin, mükerrer olarak davalı idarece yeniden tahsil edilmesi ve davacı adına tahakkuk ettirilmesi açık olarak 213 Sayılı Kanunun 117'inci maddesinde belirtilen hesap hatalarından "verginin mükerrer olması" kapsamında olduğu anlaşıldığından, ödenen minübüs otogar giriş çıkış ücretinin iadesi ile davacı adına tahakkuk ettirilen otogar giriş çıkış ücretinin iptali istemiyle davalı idareye yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davanın yol kullanım ücreti ve bunlara ilişkin katma değer vergilerine yönelik kısmı yönünden ise; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 97'nci maddesinde, harç veya katılma payı konusu yapılmamış olan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edilecek olan hizmetler için, belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret alma yetkisi verilmektedir. Kural uyarınca belediyeler tarafından yapılacak bir hizmetin ücret konusu yapılabilmesi için o hizmetin harç ve katılım payına konu edilmemiş olması ve hizmetten yararlanacak kişilerin bizzat belediyeden bu hizmetin yapılmasını talep etmiş olmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, kanunlarda veya sair mevzuatta belediyelerin görev, yetki ve sorumluluklarında bulunan hizmetlerden, kanunlarda harç ve katılma payı yapılmayanlar veya ilgililerin isteği olmaksızın yapılan hizmetlerden, ücret alma yetkisi bulunmadığı, olayda, Mahkemenin ara kararına davalı idarece verilen cevap dilekçesiyle Aydın Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararının ibraz edildiği, kararda yol kullanım ve otogar giriş-çıkış ücretleri listesinin komisyonca görüşülerek kabul edildiğinin bildirildiği, davacının davalı idareden bu yönde bir hizmet talebi olduğu yönünde dosyaya herhangi bir bilgi belge sunulamadığı gibi yol kullanım ücretinin Kanunlarda harç ve katılım payı konusu da yapılmadığı görülmekle, davanın, dava konusu yol kullanım ücreti ve bunlara ilişkin katma değer vergilerine yönelik kısmı yönünden, açık olarak "mevzuda hata" kapsamında olduğu anlaşıldığından, davacı adına yapılan yol kullanım ücretine ilişkin tahakkukların iptali istemiyle davalı idareye yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının faiz istemi yönünden, Anayasanın 125'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlandığı, idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı idare edilenlerin uğrayacakları her türlü zararın tazmininin, "idarenin sorumluluğu" ile ilgili kurallarla sağlandığı, hukuka aykırı işlem nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmini amacıyla talep edilen faizin; kişinin nakdinden bir süre için yoksun kalması nedeniyle, zarara uğramamak amacıyla karşı taraftan istemeye hakkı olduğu karşılık olup, ekonomik açıdan paranın fiyatı olduğu, idarenin, kendisine ait olmayan parayı belirli süre kullanması, asıl para sahibinin bu ekonomik değerden mahrum bırakılması sonucunu doğuracağından, parası uhdesi dışında kalan ve mülkiyet hakkı ihlal edilen bu kişiye haksız kullanım karşılığında faiz ödenmesi gerektiği, bu durumda, haksız yere fazladan alınan vergi nedeniyle yoksun kalınan tutarın dava tarihinden itibaren, Danıştay'ın yerleşik hale gelen içtihatlarıyla kabul edilen ve bu husustaki genel hükümleri içeren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'da öngörülen oranda faiz uygulanarak davacıya iadesi gerektiği, vekalet ücreti yönünden; aynı normun uygulanması sonucu tesis edilen, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olay veya hukuki durumu aynı veya özdeş olan, dava ve savunma dilekçelerinin hazırlanması bakımından avukata ayrı bir yük getirmeyen, avukatın yeni ve ayrı bir emek göstermeksizin müvekkillerini temsil edebileceği davaların seri dava olarak değerlendirilmesi ve yargılama giderlerinin hakkaniyet ve ölçülülük ilkesi esas alınarak belirlenmesi gerektiği, bu durumda, davaların türü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, yargılamaların süresi, davaların görülmesi sırasında avukatın harcadığı emek ve çaba göz önünde bulundurularak seri dava olarak kabul edilebilecek davalarda vekalet ücretinin kademeli olarak belirlenmesi gerekmekte olup, Mahkemede bulunan dosyaların incelenmesinden, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığınca tesis edilen olumsuz işlemlere karşı yapılan şikayetin reddi üzerine çıkartılan uyuşmazlıklarda aynı türde plaka sahiplerinden ortak nedenlerle tahsil olunan ve tahakkuk ettirilen ücretler için Büyükşehir Belediyesi karşısında ihtiyari dava arkadaşı konumunda bulundukları, taraflarının temsiline ilişkin emek ve çabanın aynı mahiyette olması sebebiyle uyuşmazlığın seri dava niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda belirtilen tarife kuralı ile hakkaniyet ve ölçülülük ilkeleri uyarınca Mahkemede vekaleti aynı avukata verilerek açılan dosya sayısının tarifede belirtilen toplamda 10 dan fazla, 50 den az olduğu görülmekle, Kanun hükmü uyarınca tam vekalet ücretinin %50’si oranında avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptali ile davacıdan tahsil edilen tutarın ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıya iadesine ilişkin Aydın Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 23.10.2020 tarih ve E:2020/119, K:2020/877 sayılı kararın; haksız ve mükerrer olarak alındığı iddia edilen bedele ilişkin olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında adli yargı yoluna başvurulması gerekirken Vergi Mahkemesinde dava açılmış olmasının bir usul hatası olduğu, otuz (30) günlük dava açma süresinin geçmiş olması nedeniyle süre aşımı nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulduğu, davacının da söz konusu süre aşımının farkında olduğu, düzeltme ve şikayet başvurusunda bulunarak kendince dava süresi başlatma yoluna gittiği, yasal süre içinde dava açılamayan durumlarda, düzeltme ve şikayet yolu ile dava hakkının kazanılmasının söz konusu olamayacağı, Nazilli Otogarının Nazilli Belediyesinin şirketi olan ..... Ltd.Şti. tarafından davalı idareye devredilmemesi ile Nazilli Otogarının işletme yetkisinin hukuken davalı idareye ait olması arasında çok büyük bir fark olduğu, 5216 sayılı Kanun gereği garaj aidatları ücreti alma yetkisinin münhasıran davalı idareye ait olduğu, davacı adına minibüs garaj giriş çıkış aidatlarına ilişkin tahakkuklara davacı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve iadesi talep edilen ücretin de ödendiğinin ortada olduğu, davalı kurum Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından söz konusu ücretin tahsil edilip edilemeyeceği konusu ayrı bir hukuki ihtilaf niteliğinde olup, bahse konu durumun 213 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurulmadan çözüme kavuşturulamaması nedeniyle ortada 213 sayılı Kanunun aradığı anlamda bir hatanın mevcut olmadığının açık olduğu, bu nedenle de dava konusu yapılan davacının şikayet başvurusunun zımnen reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Söz konusu otogar idareler arasındaki davanın Aydın Büyükşehir Belediyesi lehine sonuçlanması ile değil idareler arasındaki anlaşma ile devrolduğu, davalı idarenin Nazilli Otogarı üzerinde tahakkümü ..... Ltd. Şti. ile aralarında yaptıkları "İntifa Sözleşmesi" ile 06.11.2019 tarihi itibarıyla başladığı, bu tarihten sonra davalı idareye ilgili ödemelerin yapıldığı, davalı idarenin dava konusu otogar giriş-çıkış ücretini almaya münhasıran yetkili olduğunu iddia ettiği, fakat aynı idarenin 06.11.2019 tarihinden önce otogarın işletme hakkının ..... Ltd. Şti.'ne ait olduğunu ve bu tarihte işletme haklarının kendilerine devredildiğini de savunma dilekçelerinin ekinde sundukları İntifa Sözleşmesi ile ikrar etmiş bulunduğu, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu öne sürülerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesince işin gereği görüşüldü.
 
İstinaf başvurusu; davacının sahibi olduğu ticari minibüsüne ilişkin olarak haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği iddia edilen 4.175,54-₺ minübüs otogar giriş-çıkış ücretinin yasal faiziyle birlikte iadesi ile davacı adına tahakkuk ettirilen 2017/1 ila 12'nci dönemleri,       2018/1 ila 12'nci dönemleri ve 2019/1 ila 10'uncu dönemleri minibüs garaj çıkış ücreti, yol kullanım ve otogar giriş-çıkış ücreti ile katma değer vergilerine ilişkin tüm tahakkukların iptali istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davayı kabul eden Aydın Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 23.10.2020 tarih ve E:2020/119, K:2020/877 sayılı kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
 
Davalı idarece istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesinde öne sürülen hususlar, mahkeme kararının; davacının sahibi olduğu ticari minibüsüne ilişkin olarak tahsil edilen ücretlerin yasal faiziyle birlikte iadesi ile davacı adına uyuşmazlık konusu dönemlerde ücretlere ait yapılan tahakkukların iptali istemiyle davalı idareye yapılan düzeltme şikeyet başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen ücretlere ait tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
 
Yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun, davacının sicillerine işlenen ücretler üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ait yapılan tahakkukların iptali ve tahsil edilen ücretler üzerinden hesaplanıp tahsil edilen katma değer vergilerinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkin kısmı açısından;
 
Davacı tarafından sicillerine işlenen ücretler üzerinden hesaplanan katma değer vergisine ait yapılan tahakkukların iptali ile dava dilekçesinde, tahsil edilen ve yasal faiziyle iadesi istenen ücret toplamında  katma değer vergisinin de bulunması nedeniyle davacının tahsil edilen ücret üzerinden hesaplanıp tahsil edilen katma değer vergilerinin de yasal faiziyle birlikte iadesini de istediği anlaşılmıştır.
 
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Beyanname verme zamanı" başlıklı 41'inci maddesinde, mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanların katma değer vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini takibeden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlü oldukları; "Tarh yeri" başlıklı 43'üncü maddesinde, katma değer vergisinin mükellefin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı; "Verginin Ödenmesi" başlıklı 46'ncı maddesinde ise, beyanname vermek mecburiyetinde olan mükellefler ile vergi kesmekle sorumlu tutulanların, bir vergilendirme dönemine ait katma değer vergilerini beyanname verecekleri ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar ödemeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.
 
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergilendirmeyi düzenleyen Birinci Kitabının, Birinci Kısmının "Vergi Uygulamasında Yetki" başlığını taşıyan Birinci Bölümünde yer alan 4'üncü maddesinde ise, "Vergi dairesi" mükellefi tespit eden, vergiyi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olarak tanımlanmıştır.
 
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda yazılı maddelerinin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, katma değer vergisine yönelik olarak tesis edilecek tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinde yetkili makam ilgili vergi daireleridir. Bununla birlikte vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız veya fazla veya eksik alınması olan vergi hatalarında düzeltme yetkisi ise vergi dairesi müdürlüğüne ait olacaktır.
 
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı adına tahakkuk ve tahsil ettirilen ücretler üzerinden hesaplanarak istenilen ve tahsil edilen katma değer vergilerinin esas olarak tahsil edilmesinde ve geri ödenmesinde davalı kurumun yetkili olmadığı açıktır. Dolayısıyla yetkisiz makam tarafından tesis edilen dava konusu işlemin buna ilişkin kısmının davacı açısından hukuk aleminde hukuki sonuç doğurmayacağı açık olduğundan davacının bu konudaki isteminin incelenmesizin reddi gerekir.
 
Açıklanan nedenle; davacının sahibi olduğu ticari minibüsüne ilişkin olarak tahsil edilen ücretlerin yasal faiziyle birlikte iadesi ile davacı adına ücretlere ilişkin yapılan tahakkukların iptali istemiyle davalı idareye yapılan düzeltme şikayet başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen ücretlere ait tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte iadesi ne ilişkin kısmı yönünden verilen mahkeme kararının bu kısmına ait İstinaf Başvurusunun Reddine, yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun katma değer vergisine ait yapılan tahakkukların iptali ve tahsil edilen katma değer vergilerinin yasal faiziyle iadesi istemine ilişkin kısmı açısından davanın kabulüne ait mahkeme kararının bu kısmına ilişkin İstinaf Başvurusunun Kabulüne, bu kısma ait verilen kabul kararının kaldırılarak Davanın Kısmen İncelenmeksizin Reddine, sonuçta dava kısmen kabul kısmen incelenmeksizin ret ile sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan toplam miktarı 384,80-₺ olan yargılama giderlerinden, davacı tarafından karşılanan 148,80-₺'nin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı idarece yapılan 236,00-₺ istinaf posta giderinin ise davalı idare üzerinde bırakılmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve buna bağlı tarife uyarınca belirlenen 59,30-₺ istinaf karar harcının davacıdan ve davalı idareden ayrı ayrı tahsili için mahkemesince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.270,00-₺ vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, yatırılan posta gideri avansından artan miktarın talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın tebligat işlemlerinin tamamlanmasından sonra mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333'üncü maddesi uyarınca yatırana iadesine, kesin olarak 28.01.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
 
 



Full & Egal Universal Law Academy