İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi 2020/1930 Esas 2020/1717 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/1930
Karar No: 2020/1717
Karar Tarihi: 30.11.2020



(6100 S. K. m. 333) (4458 S. K. m. 242)
 
BAŞVURUNUN KONUSU: Davacı şirketin 20.11.2018 tarih ve 2018/D1-07091 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal ettiği metal sacın işlenmesi neticesinde ortaya çıkan metal hurdanın 13.02.2019 tarih ve IM012784 sayılı beyanname ile serbest dolaşıma sokulması dolayısıyla tahakkuk ettirilen ve ihtirazi kayıtla ödenen çevre katkı payının iptali ile ödenen tutarın iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; çevre katkı payının ek mali yük olarak ithalat vergileri ve dolayısıyla gümrük vergileri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, daha önce tahakkuk ettirilmediğinden, öncelikle tahakkuk ettirilerek yükümlüye tebliğ edilmesi; yükümlü tarafından ise idari itiraz usulü tamamlanarak dava açılması gerektiği, dilekçe ve eklerinin merciine tevdiine karar verilmesi için davanın itiraz için öngörülen süre içinde açılması gerektiği, davanın anılan süre geçirildikten sonra açılması halinde merciine tevdi kararı verilmesinin kendisinden beklenilen hukuki faydayı sağlaması mümkün olmadığı, zira bu halde idarece başvuru süresinin kamu düzeninden olduğu ve re'sen dikkate alınması gerektiği hususları göz önünde bulundurularak başvurunun süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, idari davanın zorunlu itiraz için öngörülen süreden sonra açılmasına karşın bazı hallerde hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği merciine tevdi kararının verilmesi mümkün olduğu, örneğin, başvurulacak kanun yolunun, merciin ve başvuru süresinin usulüne uygun olarak gösterilmemesi; yükümlünün yanıltılması; gümrük idaresince tesis edilen bir işlemin itiraza tabi olmadığı, işlemin iptali istemiyle doğrudan dava açılabileceği yolunda oluşan ve süregelen bir mahkeme içtihadının değişmesi halinde idari itiraz için öngörülen süre geçirildikten sonra dava açılması halinde de dilekçe ve eklerinin merciine tevdi edilmesi gerektiği, bu bakımdan, idari itiraz yolu tüketilmeden doğurudan açılan davada, çevre katkı payının ek mali yük olarak ithalat vergileri ve dolayısıyla gümrük vergileri kapsamında değerlendirilmesi ve idari itiraza tabi olması gerektiğinin anlaşılması karşısında, 4458 sayılı Kanunu'nun 242'nci maddesinde belirtilen idari itiraz yolunun işletilmemesi nedeniyle dava dilekçesi ve eklerinin itiraz merciine tevdi edilmesi gerektiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-e maddesi uyarınca dava dilekçesi ve eklerinin, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne tevdiine ilişkin İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 04.11.2020 tarih ve E:2020/1313, K:2020/1334 sayılı kararın; bir idari işlemin idari yargıda dava konusu edilebilmesi için icrai özelliğe sahip olması, yani işlemin kesin ve yürütülebilir olması gerektiğinden dava konusu işlemlerin ise bu özelliğe sahip olmadığından, talebin reddi/kabulü yönünde herhangi bir karar verilmediğinden huzurdaki davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1/b bendi gereği reddi gerektiği ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Dava konusu işlemin 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca tahakkuk ettirilen Çevre Katkı Payı olduğu, söz konusu yükümlülüğün gümrük mevzuatından kaynaklanan veya gümrük mevzuatının uygulanmasına ilişkin bir işlem niteliğinde olmadığı, ayrıca Çevre Kanununda bu konuda gümrük mevzuatına herhangi bir atıf da yapılmadığı, dolayısıyla 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesi gereğince itiraz yoluna başvurulması gerektiği yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığı, bu durumun yerel mahkemelerce ve üst yargı mercilerince kabul edilerek içtihadi bir uygulama halini aldığı, ancak bu uygulama ve içtihattan istinaf merciince verilen son kararlarla dönüldüğü, uygulama ve içtihatlardan dönülmesi üzerine önceden yargı mercilerince kabul edilmeyen itiraz usulüne ilişkin dava açma için öngörülen 30 günlük süreden daha kısa 15 gün olarak kabul edilen sürenin uygulanmasının davacı şirket nedeniyle hak kayıplarına neden olacağı, zira uygulama ve içtihatlara güvenen davacı şirket tarafından 30 gün içerisinde dava açılmış olmasına rağmen 15 günlük itiraz süresinde dava açılmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesinin davacıdan kaynaklanmayan ve davacı şirketçe öngörülmeyen nedenlerden dolayı hak kayıplarına neden olacağı, bu durumun İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesinin 19.10.2020 tarih E:2020/1186, K:2020/1324 sayılı kararında da açıkça belirtildiği, söz konusu karara uygun olarak verilen kararın davalı idarece iddia edildiği gibi kaldırılarak davanın reddine karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu öne sürülerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesince işin gereği görüşüldü:
 
İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 04.11.2020 tarih ve E:2020/1313, K:2020/1334 sayılı karar usul ve yasaya uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektiren başka bir neden de bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenle, İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan 30,00-₺ yargılama giderinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına, yatırılan posta gideri avansından artan miktarın talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın tebligat işlemlerinin tamamlanmasından sonra Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333'üncü maddesi uyarınca yatırana iadesine, kesin olarak 30.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy