İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi 2020/18 Esas 2020/1662 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/18
Karar No: 2020/1662
Karar Tarihi: 30.11.2020



(2709 S. K. m. 36, 74) (2577 S. K. m. 2, 45) (4458 S. K. m. 242)
 
BAŞVURUNUN KONUSU: Davacı şirket adına tescilli 27.06.2018 tarih ve IM067250 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 5906.10 GTİP'te olması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla 3926.90.97.90.18 GTİP' te beyan edilerek tahakkuk ettirilen 39.319,88-₺ katma değer vergisi, 13.234,67-₺ gümrük vergisi ve 98,80-₺ damga vergisine vaki itirazın süresi içinde yapılmadığından reddine dair Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nün 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; davalı idarenin usule dair itirazlarının yerinde görülmediği, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 15/1 ve 242'nci maddeleri ile Gümrük Giriş Tarife Cetveli İzahnamesinin "Tarifenin Yorumu ile İlgili Genel Kurallar" başlıklı bölümünde yer alan Kural 3(a) ve buna ait açıklama notunun IV numaralı kısmından bahisle dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket adına işlem gören 27.06.2018 tarih ve IM067250 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 5906.10 GTİP' te beyan edilmesi gerektiği, ancak, 16.03.2017 tarih ve IM026083 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı 5906 GTİP numaralı eşyanın fiziki muayenesi ve İzmir Laboratuvar Müdürlüğü'nün 22.03.2017 tarih ve 3517BYN1968 sayılı analiz raporu neticesinde 3926 GTİP'inde olması gerektiğinden hareketle ek gümrük ve katma değer vergisi tahakkuku yapılarak para cezası uygulanmış olması nedeniyle, 27.06.2018 tarihinde "...geri verme ve kaldırma hakları saklı kalmak koşuluyla..." ihtirazi kayıtla 3926.90.97.90.18 GTİP'te beyan edilerek ithalat işlemlerinin tamamlandığı, Gümrük Müdürlüğü'ne verilen 10.10.2018 tarihli dilekçesi ile 27.06.2018 tarihli ihtirazi kaydı içeren dilekçenin akıbetinin sorulduğu, idarece cevaben 16.10.2018 tarih ve 38004081 sayılı yazıda, herhangi bir itirazın olması halinde söz konusu itirazın süresi içinde Bölge Müdürlüğüne yapılabileceğinin belirtildiği, davacı şirket tarafından 31.10.2018 tarihli dilekçesi ile 27.06.2018 tarih ve IM067250 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak ihtirazi kayıtla beyan ile vergilerin ödendiğinin belirtilerek gereğinin talep edilmesi üzerine, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nce söz konusu 31.10.2018 tarihli dilekçe itiraz başvurusu olarak kabul edilmek suretiyle, süresi içerisinde itirazda bulunulmaması nedeniyle itirazın reddine dair 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işlemin tesis edildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı olayda; öncelikle, idari itiraz usulü tüketilerek dava açılıp açılmadığının belirlenmesinin gerektiği, 4458 sayılı Kanunda, yükümlülerin ilgili makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceklerinin kurala bağlandığı, dolayısıyla, dilekçe içeriğinden, yükümlünün itiraz isteminin anlaşılması halinde, idarece yükümlünün itirazının incelenerek karara bağlanması gerektiği, aksi kabulün, Anayasanın 74'üncü maddesinde yer alan dilekçe hakkı; Anayasanın 40'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında yer alan yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkı ve Anayasanın 36'ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ile bağdaşmayacağı, nitekim, Danıştay Yedinci Dairesinin 26.01.2016 tarih ve E:2015/1717, K:2016/927 sayılı kararında; davacı adına tescil edilen serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle, aynı tarihte taahhütlü olarak postaya verilen dilekçeyle ihtirazi kayıtla yapılan beyana dayalı olarak tahakkuk ettirilen özel tüketim ve katma değer vergilerine karşı, yukarıda sözü edilen dilekçe ile aynı zamanda gümrük müdürlüğüne itiraz edildiği; her ne kadar itiraz dilekçesi süresi içinde yanlış makama verilmiş ise de, Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca, dilekçenin verildiği makamca, itiraz dilekçesinin yetkili makama ulaştırılması suretiyle itirazın esasının incelenmesinin sağlanması gerektiğini kabul ettiği, yine, 24.04.2017 tarih ve E:2014/5470; K:2017/3158 sayılı kararında; yükümlünün dilekçesinde birden fazla talebinin bulunduğu; ek tahakkuk ve para cezasının yargıya taşınacağı yönündeki beyanından da tahakkuk ve cezaya itiraz ettiğinin açıkça anlaşıldığı, bu halde itiraz isteminin idarece değerlendirilmesi gerektiğini benimsediği, bu bakımdan; yükümlünün, beyanname üzerine koyduğu ihtirazi kaydın yanı sıra ayrı bir dilekçeyle ''...bahis konusu eşyamıza yatırmış olduğumuz gümrük vergisine ilişkin geri verme ve kaldırma hakkımız saklı kalmak koşuluyla ihtirazi kayıt yoluyla işlemleri gerçekleştirebilmemiz için gereğini... '' şeklinde, gümrük işlemlerinin tamamlanması gerektiği yolundaki 27.06.2018 tarihli dilekçesiyle adına tahakkuk ettirilen vergilere süresinde itiraz ettiği, anılan itirazı değerlendiren Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünün itirazın reddine dair 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, davacı şirketin 16.03.2017 tarih ve IM026083 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamında ithal ettiği aynı cins eşyanın 5906.10.00.00.00 GTİP' te beyan edilmesi üzerine tahakkuk eden vergi ve kesilen cezaya karşı açılan davanın kabulüne karar veren İzmir Dördüncü Vergi Mahkemesinin 15.11.2017 tarih ve E:2017/588, K:2017/1580 sayılı kararına vaki istinaf başvurusunun İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesinin 04.04.2018 tarih ve E:2018/135, K:2018/721 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, yine davacı şirket tarafından 15.09.2017 tarih ve IM093427 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı ithal eşyasının 5906.10.00.00.00 GTİP' te beyan edilmesi üzerine tahakkuk eden vergi ve kesilen cezaya karşı açılan davanın, İzmir Birinci Vergi Mahkemesinin 26.04.2018 tarih ve E:2017/2114, K:2018/1077 sayılı kararıyla kabulüne karar verildiği, yapılan istinaf başvurusunun da İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesinin 04.11.2018 tarih ve E:2018/2222, K:2018/2993 sayılı kararı ile reddine karar verildiğinin saptandığı, davacı şirket adına tescilli 16.03.2017 tarih ve IM026083 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın, Türk Gümrük Tarife Cetveli İzahnamesi'nin "Emdirilmiş, sıvanmış, kaplanmış veya lamine edilmiş dokumaya elverişli maddelerden mensucat, dokumaya elverişli maddelerden teknik eşya" başlıklı 59. Fasıl'ının "Kauçuklu mensucat (59.02 pozisyonundakiler hariç)" başlıklı 5906 pozisyonunda 5906.10.00.00.00 "Eni 20 cm.'yi geçmeyen yapışkan bant" şeklinde belirtildiği, davalı idare tarafından yapılan eşyanın fiziki muayene ve laboratuvar incelemesi neticesinde 3926 GTİP'li olması gerektiğine yönelik tespitleri Türk Gümrük Tarife Cetveli İzahnamesi'nin "Plastikler Ve Mamulleri; Kauçuk Ve Mamulleri" başlıklı VII. Bölüm'ünde yer alan "Plastikler ve mamulleri" başlıklı 39'uncu Faslının "Plastikten diğer eşya ve 39.01 ila 39.14 pozisyonlarında belirtilen diğer maddelerden eşya" başlıklı 39.26 pozisyonunda 3926.90.92.00.19 "Diğerleri" şeklinde belirtildiği, Gümrük Giriş Tarife Cetveli İzahnamesinin "Tarifenin Yorumu ile İlgili Genel Kurallar" başlıklı bölümünde yer alan Kural 3 (a)'da, eşyayı en özel şekilde niteleyen pozisyonun, daha genel şekilde niteleyen pozisyona göre öncelik alacağı kuralı doğrultusunda dava konusu serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın numunesi üzerinde yapılan incelemeden, "flaster (yapışkan bant)'' isimli eşyanın ithalatı sırasında perakende satışa hazır halde ambalajlanmamış ve ürüne asıl işlevini ve kullanım amacını kazandıracak salisilik asit eklenmemiş halde ithalatı yapılan bir ürün olduğu ve 5906 pozisyonunda 5906.10.00.00.00 "Eni 20 cm.'yi geçmeyen yapışkan bant" olarak tarif edilen eşyayla birebir örtüştüğü, Gümrük Giriş Tarife Cetveli İzahnamesinin "Tarifenin Yorumu ile İlgili Genel Kurallar" başlıklı bölümünde yer alan Kural 3'e göre eşya kendisini daha açık bir şekilde tarif eden bir tanıma uyuyorsa, bu tanımın daha eksik yapılmış bir tanımlamaya göre öncelik kazanacağı yönündeki amir hükmü gereği davalı idarenin yaptığı tahlil sonucunda 39'uncu üst başlığında tarif edilen "etilen polimerleri" kapsamında petrol ve türevi mamüllerin tarif edildiği pozisyonda 3926 GTİP numaralı "diğerleri" olarak tanımlandırılamayacağı sonucuna varıldığından; davacı şirketin ithal ettiği 5906 GTİP numaralı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın davalı idare tarafından yapılan fiziki muayene ve tahlil raporu neticesi 3906 GTİP pozisyonunda değerlendirilmesi sonucunda yapılan tahakkuk işlemi ile bu işleme karşı yapılan idari itiraz başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesi'nce verilen 02.10.2019 tarih ve E:2019/2, K:2019/1251 sayılı kararın; 16.03.2017 tarih ve IM026083 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı olup 5906 pozisyonunda beyan edilen eşyanın 23.03.2017 tarihinde analizinin de 3926 pozisyonunda çıkması üzerine bu beyanname hakkında itiraz yapılıp dava açılmakla birlikte davacı tarafından 27.06.2018 tarihinde itirazı kayıtlı olarak 27.06.2018 tarih ve IM067250 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 3926 pozisyonunda beyan edilmesinin tercih edildiği, 27.06.2018 tarihinde verilen dilekçenin itiraz dilekçesi değil itirazı kayıt dilekçesi olduğu, aksi yönde varılan kararın hatalı olduğu, bu dilekçenin itiraz dilekçesi olduğu düşünülse bile bu defa zımni ret halinin gerçekleştiği kabulü ile hareket edilmesi gerektiği, ortada tahakkuku takibeden on beş (15) günlük süre içerisinde yapılmış bir itiraz ve itiraz üzerine tesis edilmiş açık yada zımni ret işlemi bulunmadığından usul yönünden davanın reddi gerektiği, esasta ise 16.03.2017 tarih ve IM026083 sayılı beyanname kapsamı eşyanın 23.03.2017 ve itiraz üzerine 03.04.2017 tarihli ikinci tahlil raporlarında, keza dava konusu beyanname kapsamı eşyanın işlemlerinin ikmalini müteakip 03.07.2018 tarihli tahlil raporlarında 3926 pozisyonunda çıktığı, ikinci tahlilin Gümrük Yönetmeliğinin 590'ıncı maddesi karşısında kesin olduğu, işlemlerin kanun ve mevzuata uygun bulunduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesince işin gereği görüşüldü:
 
İstinaf Başvurusu, davacı şirket adına tescilli 27.06.2018 tarih ve IM067250 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 5906.10 GTİP'te olması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla 3926.90.97.90.18 GTİP' te beyan edilerek tahakkuk ettirilen 39.319,88-₺ katma değer vergisi, 13.234,67-₺ gümrük vergisi ve 98,80-₺ damga vergisine vaki itirazın süresi içinde yapılmadığından reddine dair Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nün 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işlemin iiptal eden mahkeme kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 2'inci fıkrasında, istinafın, temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu; 3'üncü fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4'üncü fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 5'inci fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği, bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararlarının kesin olduğu, 6'ncı fıkrasında da, bölge idare mahkemelerinin 46'ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
 
Uyuşmazlıkta, davayı kabul eden Mahkeme kararı Dairemizce yerinde görülmüş ancak yürütülen muhakeme ve bu muhakeme sonucunda oluşturulan gerekçe yerinde görülmediğinden, kararın gerekçesinin 2577 sayılı Kanunun 45'inci maddesi uyarınca 4'üncü fıkrası uyarınca düzeltilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/2'nci maddesinde idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı bulunduğu, idari mahkemelerin; yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecekleri, 3'üncü maddesinde ise; davanın konusunun dava dilekçesinde gösterilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Anılan düzenlemeler uyarınca, davanın konusunu belirlemek ve iptali istenilecek işlemi veya iadesine hükmedilmesi gereken miktarı göstermek yükümlülüğü dosyanın davacısına ait bulunduğu gibi mahkemece, taleple bağlılık ilkesi gereği dava konusu edilen işlem veya işlemlerin unsurları bakımdan hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve yargılamanın işlemin unsurları yönünden hukuka uyguluğuna özgülenmesi, işlemin unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu tespit edilmesi halinde bununla yetinilmesi ve idari ve eylem veya işlem niteliği oluşturacak şekilde hüküm kurulmaması, idarenin iradesinin yerine geçecek şekilde inceleme yapılmaması talebin sınırları ve işlem tarafından çizilen kapsam dahilinde idari yargı denetiminin işletilmesi gerekmektedir.
 
Diğer taraftan 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 242'nci maddesinde, yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği belirtilmiştir.
 
Yukarıda sıralanan kurallar ışığında dava konusu işlem, dayanağı başvurular, dava dilekçesinde yer alan talep ve hakkında Vergi Mahkemesince verilen kararla karşılaştırılarak incelenmesinden, ilk derece yargı merciinin istinaf başvurusuna konu kararda yaptığı; dava konusu olayda; öncelikle, idari itiraz usulü tüketilerek dava açılıp açılmadığının belirlenmesi gerektiği, 4458 sayılı Kanunda, yükümlülerin ilgili makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceklerinin kurala bağlandığı, dolayısıyla, dilekçe içeriğinden, yükümlünün itiraz isteminin anlaşılması halinde, idarece yükümlünün itirazının incelenerek karara bağlanması gerektiği, aksinin kabulünün Anayasanın 74'üncü maddesinde yer alan dilekçe hakkı; Anayasanın 40'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında yer alan yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkı ve Anayasanın 36'ncı maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ile bağdaşmayacağı, nitekim, benzer olaylarda Danıştay Yedinci Dairesi'nin 26.01.2016 tarihli verdiği E:2015/1717, K:2016/927 sayılı ve24.04.2017 tarihli verdiği E:2014/5470;K:2017/3158 sayılı kararlarının da bu hallerde itiraz isteminin idarece değerlendirilmesi gerektiğini benimsediği, bu bakımdan; yükümlünün, beyanname üzerine koyduğu ihtirazi kaydın yanı sıra ayrı bir dilekçeyle ''...bahis konusu eşyamıza yatırmış olduğumuz gümrük vergisine ilişkin geri verme ve kaldırma hakkımız saklı kalmak koşuluyla ihtirazi kayıt yoluyla işlemleri gerçekleştirebilmemiz için gereğini...'' şeklinde, gümrük işlemlerinin tamamlanması gerektiği yolundaki 27.06.2018 tarihli dilekçesiyle adına tahakkuk ettirilen vergilere süresinde itiraz ettiği tespitleri aynen Dairemiz heyetince de geçerli görülmüş olmakla birlikte bundan sonra 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işleminin söz konusu itirazı neticelendiren bir işlem olduğu noktasından hareketle işlem içeriğinin esasa dair olmadığı gözardı edilerek Dairemizin davacı şirket hakkında önceden verdiği iki karara atıfla işin esasının çözümlenmesinde isabet bulunmamıştır.
 
Nitekim 27.11.2018 tarih ve 39171799 sayılı işlemin incelenmesinden davacının 27.06.2018 tarihinde verdiği itirazı kayıt dilekçesi üzerine tesis edilmediği, esas itibarıyla itiraz hakkında karar vermeye yetkili bulunan Bölge Müdürlüğünün, davacın tarafın 31.10.2018 tarihli başvurusuna kadar beyannamenin itirazlı olduğundan haberdar da olmadığı, konunun sorulması üzerine İzmir Gümrük Müdürlüğü'nün iki pozisyona dair fark vergilerin davacının itiraz ettiği 52.653,35-₺ üzerinden değil 3.868,66-₺ gümrük vergisi, 22.153,87-₺ katma değer vergisi, 6.194,82-₺ antidamping vergisi olmak üzere 32.215,35-₺ olarak hesaplayıp 27.06.2018 tarihli itirazın süresinde olmadığının anlaşıldığı yolundaki 13.11.2018 tarihli yazısı üzerine haberdar olduğu, 27.06.2018 tarihli itirazın Bölge Müdürlüğünce itirazı kayıt dilekçesi, 31.10.2018 tarihli dilekçenin ise 4458 sayılı Kanun'un 242'nci maddesi kapsamında itiraz dilekçesi sayılarak beyannamenin 44 sayılı hanesine ve verilen itirazı kayıt dilekçesine nazaran on beş (15) günlük itiraz süresi geçirildiğinden bahisle -fark vergilere hakkında gümrük müdürlüğünün sunduğu bilginin nakli dışında işin esasına dair bir unsur veya görüş içermeksizin- usule ilişkin süre aşımı nedeniyle ret kararının tesis edildiği görülmektedir.
 
Bu bakımdan; dava dilekçesinde aksi yönde ifadeler bulunmasına rağmen ortada bir ek tahakkuk ve ceza kararının bulunmadığının, münhasıran tarife pozisyon farklılığı nedeniyle fark olarak çıkan vergilerin davacının menfaatini ihlal ettiği anlaşılan olayda Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi gereği idari davaya konu edilen ihtirazı kayıtlı beyannamede hesaplanan vergilere vaki itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda tesis edilen işlemin unsurları yönünden hukuka uygunluğunun irdelenmesi ve başvurunun süresinde olduğunun tespit edilmesi halinde, idarece işin esası hakkında karar verilmediği göz önünde bulundurulması suretiyle hüküm kurulması yerine, başvurunun süresinde kabul edilerek, olayda eşyanın tarife pozisyonu hakkındaki davacı iddialarının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesinde yargılama hukuku kurallarına uyarlık bulunmamakla birlikte varılan iptal neticesi itibarıyla yerinde olduğundan davalı idare istinaf başvurusunun, başvuruya konu kararda ilk derece mahkemesince usul yönünden ele alınan ve Dairemizce de yerinde görülen kısmına dair gerekçe ve ilaveleri ile reddinin gerektiği sonucuna varılmaktadır.
 
Açıklanan nedenle, istinaf başvurusuna konu İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesi'nce verilen 02.10.2019 tarih ve E:2019/2, K:2019/1251 sayılı kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/4'üncü maddesinde sayılan kaldırma nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından ve başvuru dilekçesinde ileri sürülen iddialar da söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE, kararın gerekçesinin yukarıda anılan şekilde değiştirilmesine, aşağıda dökümü yapılan 49,00-₺ yargılama giderinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına, yatırılan posta gideri avansından artan miktarın talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın tebligat işlemlerinin tamamlanmasından sonra Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333'üncü maddesi uyarınca yatırana iadesine, kesin olarak 30.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy