İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi 2020/1716 Esas 2020/1546 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/1716
Karar No: 2020/1546
Karar Tarihi: 12.11.2020



(213 S. K. m. 3, 30, 134) (488 S. K. m. 1, 3, 4, 9, 10, 15, 18, 22, 24, 1 SAYILI TABLO) (818 S. K. m. 457) (Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği m. METİN)
 
BAŞVURUNUN KONUSU: Davacının, müşterilerinin yurtdışına para gönderme/yurtdışından gelen parayı alma işlemlerine ….. sistemiyle aracılık etmesi sırasında düzenlediği para gönderme ve/veya para alma formlarının tek seferlik ödeme sözleşmesi olduğu ve transfer edilen tutarlar üzerinden damga vergisi hesaplanması gerektiğinden bahisle davacı adına düzenlenen vergi tekniği raporuna istinaden Balıkesir Akçay Bağlı Şubesi için alınan takdir komisyonu kararı ile 2014/1-12 dönemlerine ilişkin olarak re'sen tarh edilen tek kat vergi ziyaı cezalı damga vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B, 30 ve 134'üncü, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun 1, 3, 4, 9, 10, 15,18, 22 ve 24'üncü maddeleri hükümleri ile 43 seri numaralı Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği'nin 3.5.1. Bölümünde yer alan düzenlemelerden bahisle dava dosyasının incelenmesinden; davacı ile uluslararası bir ödeme kuruluşu olan ... arasında uluslararası temsilcilik sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme ile uluslararası para gönderme/alma işlemlerinde bankanın acente sıfatıyla işlemlere aracılık ettiği, işlemlerin müşterilerin doldurduğu formlarla banka şubesi veya internet ortamında yapılabildiği, karşılığında belli tutarda komisyon alındığı, söz konusu para alma/gönderme işleri için düzenlenen formların tek seferlik ödeme sözleşmesi olduğundan bahisle 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun (1) sayılı tablosunun I. Akitlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün A/1 bendi kapsamında nispi oranda damga vergisine tabi olduğu gerekçesiyle ilgili dönem damga vergileri beyan edilmediğinden dayanak vergi tekniği raporu ve takdir komisyonu kararı ile 2014/1-12 dönemlerine ilişkin olarak re'sen vergi ziyaı cezalı damga vergilerinin tarh edildiği, düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davaya konu tarhiyatların dayanağı niteliğinde olan vergi tekniği raporundaki tespitlere bakıldığında; davacının bankacılık faaliyeti ile iştigal ettiği, 2014 yılı hesap ve işlemlerinin damga vergisi yönünden sınırlı olarak incelendiği, davacı ile uluslararası bir ödeme kuruluşu olan …. ile aralarında uluslararası temsilcilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği, para alma/gönderme işlemlerinin banka şubeleri veya internet ortamında yapılabildiği, bu sırada müşterinin işleyişle ilgili olarak bilgilendirildiği ve müşteri bilgilendirme formunun imzalanması üzerine para alma/gönderme formunun müşteri tarafından doldurulduğu, gönderilecek para ve komisyon ücreti alındıktan sonra karşılığında iki suret dekont düzenlediği, her iki dekontun müşteri tarafından imzalandığı, dekontun bir suretinin müşteriye verildiği bir suretinin banka uhdesinde kaldığı böylelikle yapılan bu işlemlerin tek seferlik ödeme sözleşmesi vasfında olduğu, bazı formlarda bankaların imzasının bulunmadığı görülmekle beraber uhdesinde kaldığı için banka şubesinin her an imzalama imkanı bulunduğundan bunun sözleşme vasfına etki etmeyeceği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre sözleşmenin taşıması gereken tüm özelliklerin anılan para gönderme/alma formlarında bulunduğu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nda 15.07.2016 tarihinde yapılan değişiklik ile tek seferlik ödeme sözleşmelerinin istisna kapsamına alındığı, istisna kapsamına alınmasının anılan değişiklik tarihi öncesinde yapılan işlemlerin damga vergisine tabi olduğunu doğrular nitelikte olduğu, tek seferlik ödeme sözleşmelerinin değişiklik tarihine kadar 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun (1) sayılı tablosunun I. Akitlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün A/1 bendi (mukavelenameler) kapsamında nispi oranda damga vergisine tabi olduğu bu sebeple beyan dışı bırakılan verginin vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilmesi gerektiği sonucuna varıldığının görüldüğü, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda dava konusu olayda uyuşmazlığın esasını; davacı banka ile ….. arasında akdedilen uluslararası temsilcilik sözleşmesi kapsamında yapılan para alma/gönderme işlemlerinin ve bu bağlamda para alma/gönderme formlarının hukuki niteliğinin mevzuat hükümleri çerçevesinde ortaya konulmasının oluşturduğu, bu sebeple 6098 sayılı Borçlar Kanunu'un I'inci bölüm I'inci kısmında yer alan ve sözleşmeden doğan borç ilişkilerini düzenleyen ilk maddesi ve devamına bakıldığında, sözleşmenin; karşılıklı irade beyanlarıyla kurulan iki taraflı hukuki işlem olduğu, taraflar sözleşme yapmakla bir borcun doğmasını, mevcut bir ilişkide değişikliğe gidilmesini veya ayni bir hakkın doğmasını veya devrini sağladıkları, sözleşmenin karşılıklı ve birbiriyle uyumlu irade beyanlarıyla kurulacağı, icap ve kabul beyanlarının birleşmesinin sözleşmenin kurucu unsuru olduğu, emredici nitelikteki bu kurucu unsurlardan birinin eksik olması halinde sözleşmenin kurulmamış sayılacağı, havaleye ilişkin hususları düzenleyen 555'inci maddesinde ise havalenin; havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlem olduğunun anlaşıldığı, dava konusu olayda; davalı idare tarafından davacı şirket ile …. arasında imzalanan uluslararası temsilcilik sözleşmesi kapsamında yapılan para alma/gönderme işi ile ilgili olarak düzenlenen formların sözleşme niteliğinde olduğu bu sebeple nispi oranda damga vergisine tabi tutulması gerektiğinden bahisle davaya konu tarhiyatlar yapılmış ise de; yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri değerlendirildiğinde; para alma/gönderme işine acente sıfatıyla aracılık eden davacı ile para alıcısı/göndericisi arasında düzenlenen para alma/gönderme formlarının sözleşme niteliğinde olmadığı, sözleşmenin kurulabilmesi için gerekli kurucu unsurları taşımadığı, hukuki ilişkinin havale niteliğinde olduğu, havalenin çifte yetkilendirme içeren tek taraflı bir hukuki işlem niteliği taşıdığı, taraflarının havale göndericisi, havale alıcısı ve havale ödeyicisi (... olduğu, bankanın acente sıfatıyla işleme aracılık ettiği, para gönderen kişinin ...'ın acentesi olan banka şubesine bir miktar parayı teslim ettiği, ...'ı (acentesi niteliğindeki bankayı) teslim ettiği paranın alıcıya ödenmesi için yetkilendirdiği, alıcıyı da teslim edilen paranın tahsiline yetkili kıldığı, böylelikle yeni bir borç ilişkisi doğmadığı gibi mevcut bir borç ilişkisi üzerinde bir değişiklik de meydana gelmediği, yapılan işlemin tek başına borçlandırıcı işlem ya da tasarruf işlemi niteliği de taşımadığı, açık bir havale ilişkisinin mevcut olduğu, para gönderenin ödeme yükümlülüğü, alıcının kabul yükümlülüğü bulunmadığı, bir sözleşmenin kurulabilmesi için karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları zorunlu iken somut olayda bir havale ilişkisi mevcut olduğundan havale göndericisinin beyanının yeterli olduğu, ...'ın yada acentesi niteliğindeki bankaların veyahut alıcının kabul beyanına gerek olmadığı, dolayısıyla yapılan ödemeyi tevsik edici nitelikte para göndericisi/alıcısı ile banka arasında düzenlenen para gönderme/alma formlarının sözleşme niteliğinde olmadığı, formlarda genel işlem koşulu niteliğindeki ibarelere yer verilmesinin de hukuki işleme tek başına sözleşme vasfı kazandırmayacağı kanaat ve sonucuna varıldığı, bu durumda, ... ile davacı banka arasında imzalanan uluslararası temsilcilik sözleşmesi kapsamında yapılan işlemlerde para göndericisi, alıcısı ve ... (bankalar) arasındaki hukuki ilişkinin havale ilişkisi olduğu, havalenin çifte yetkilendirme içeren tek taraflı bir hukuki işlem olduğu ve sözleşme olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varıldığından, para göndericisi/alıcısı ile acente sıfatı ile işlemlere aracılık ettiği anlaşılan bankalar arasında düzenlenen para gönderme/alma formlarının sözleşme niteliğinde olduğu ve bu kapsamda nispi oranda damga vergisine tabi olduğundan bahisle re'sen tarh edilen davaya konu vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatlarının kaldırılmasına ilişkin olarak Balıkesir Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 29.09.2020 tarih ve E:2020/384, K:2020/536 sayılı kararın; kararın hatalı hukuki nitelemelere dayalı olduğu, bankacılık sisteminin temelini oluşturan havalenin, çok sayıda üçlü ilişki barındırması, üçlü ilişkinin bir ayağını aracı kuruluşların oluşturması, vekalet ilişkisine dayanması, bankalar arası ilişkinin ise ciro sözleşmesine dayanması gibi unsurları nazara alınarak doktrinde borcun kaynaklarından biri olarak kabul edilen sözleşmeler arasında sayılıp sayılmayacağına dair tartışmalar bulunduğu, önceki borçlar kanununda sözleşmeler arasında sayılırken mer'i mevzuatta hukuki ilişki olarak gösterilmekle birlikte düzenlemenin genel olarak yapıldığı, poliçe ve çek hakkındaki düzenlemelerin Borçlar Kanunu'nda değil Türk Ticaret Kanunu'nda olduğu, fakat 2013 yılında yayımlanan 6493 sayılı Kanun ve Yönetmeliği ile getirilen tek seferlik ödeme işlem ve sözleşmeleri arasında kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafın ortadaki tek sözleşmenin ... ile yapılan aracılık sözleşmesi olduğuna dair iddiasının borçlar hukukunun genel ilkelerine aykırı bulunduğu, günümüz internet ortamında yapılan EFT, Swift gibi kliring işlemlerinde birbirinin içine geçmiş sözleşmelerin bulunduğu, bunların imzalı veya imza yerine geçen kodla yapıldığı, marketten bir ekmek almanın dahi öneri ve kabul içeren bir sözleşme ile yapıldığı bir ortamda havalenin rutin bankacılık işlemi olduğu, para gönderme formunun kullanım kılavuzu gibi olduğu iddialarının temelinin bulunmadığı, Damga Vergisi Kanunu'nda 5281 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik, işlevini yitiren bazı havale türlerinin (I) sayılı tablodan çıkartılmasına ilişkin bulunduğundan konuya dair istisna getiren kural olarak değerlendirilemez ise de (II) sayılı tabloya 6728 sayılı Kanun ile getirilen kural ile tek seferlik ödeme sözleşmelerine 2016 yılından itibaren istisna tanındığı, bu tarihten öncesine ilişkin olayda Kanun'un kağıdın mahiyetine bakılarak vergilendirileceğine dair 4'üncü maddesi kuralı gözardı ederek hava formu aslında bu anlamda bir sözleşme niteliği taşıdığı, dolayısı ile tarhiyat yerinde olduğu halde hatalı gerekçelendirilerek verilen kararın hukuka uygun düşmediği öne sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Doktrinde baskın görüşün havaleyi çifte yetkilendirme içeren bir hukuki işlem olarak kabul ettiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 457'inci maddesinin havaleyi hatalı olarak sözleşme niteliğinde saydığı gerekçelendirilerek yeni Kanun'un 555'inci maddesinde hukuki işlem tanımının yapıldığı, davalı idarenin bu duruma karşın işlemi sözleşme olarak kabul etmesinin öncelikle Kanun'a aykırı olduğu, gerçekte aralarında sadece acentelik sözleşmesi bulunan firmaya iş yaptıkları, Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu öne sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü Vergi Dava Dairesince işin gereği görüşüldü:
 
Balıkesir Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce verilen 29.09.2020 tarih ve E:2020/384, K:2020/536 sayılı karar usul ve yasaya uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektiren başka bir neden de bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenle, İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan 78,50-₺ yargılama giderinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına, yatırılan posta gideri avansından artan miktarın talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın tebligat işlemlerinin tamamlanmasından sonra Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333'üncü maddesi uyarınca yatırana iadesine, kesin olarak 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy