İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi 2019/665 Esas 2020/325 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/665
Karar No: 2020/325
Karar Tarihi: 13.05.2020



İSTEMİN ÖZETİ: İzmir İli, Buca İlçesi, ... mevkiinde bulunan mülkiyeti davacı idareye ait 827 ada, 34 parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda yapılan Buca Belediye Meclisi'nin 01.02.2017 günlü, 2017/26 sayılı kararı ile kabul edilip İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 10.05.2017 günlü, 05.497 sayılı kararıyla değiştirilerek uygun görülen ve 31.05.2017 tarihinde onaylanan ... Mevkii 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Revizyonu'nun iptali istemiyle açılan davada; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte incelenmesi sonucunda, dava konusu parsele ilişkin 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Revizyonu kararlarının; 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonu'nda 827 ada, 34 parselin plan sınırları dışında yer alması nedeniyle bu plana uygun olmadığı, 1/25.000 ölçekli planda da söz konusu parselin bulunduğu bölüm orman alanı olarak düzenlenmiş olduğundan bu plan kararları açısından da uyumlu bulunmadığı, önemli bir planlama ilkesi olan planların kademeli birlikteliği ilkesine uymadığı, üst ölçekli plan kararlarına uygunluk sağlanmadığı, plan açıklama raporunda plan onama sınırlarının belirlenmesine ilişkin verilen ifadeler doğrultusunda hem 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonu sınırları dışında bulunması, hem de orman vasfı ve bitişiğindeki orman alanları ile bütünleşen niteliği dikkate alındığında planlama ilke ve esasları ile plan bütünlüğü açısından bu parselin plan sınırları içine dâhil edilmiş olmasının uygun olmadığı, bir gereksinim doğrultusunda planlanmayan herhangi bir kullanıma ulaşmayan ve sürekliliği bulunmayan 7 m. genişliğindeki yaya yolunun planlanmasının, planlama ilke ve esasları ile kamu yararı açısından uygun olmadığı, davalı idareler tarafından kuru dere hattının ve bu hatta paralel olarak düzenlenen 5 m. genişliğindeki servis yollarının dayanağı olarak DSİ ve İZSU görüşleri gösterilmekle birlikte, bu görüşlerin plan ile imara açılacak alanlar için geçerli olacağı, orman alanı, tarım alanı, doğal karakteri korunacak alan gibi kentsel kullanımlara açılmayan alanlarda dere yataklarının düzenlenmesi ve bu yatakların temizlik ve bakımına olanak sağlamak üzere servis yollarının açılması gereksinimi bulunmayacağı, dere hattının dava konusu parselin doğusunda orman alanının içinde kalan bölümünde olduğu gibi, dava konusu parselin bulunduğu bölümünün de plan sınırları dışında tutularak doğal hali ile korunmasının mümkün olduğu, planlama alanında Orman Alanları bulunmasına rağmen plan kapsamında korunması gerekli önemli unsurlardan birini oluşturan orman alanlarına ilişkin ilgili kurum görüşünün alınmamış olduğu, bu durumun planlama ilke ve esasları ve Anayasa ile kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı belirtilen orman alanlarının korunması açısından önemli bir eksiklik olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar veren İzmir 5. İdare Mahkemesi'nin 07/02/2019 günlü, E:2017/1656, K:2019/152 sayılı kararının; davalı Buca Belediye Başkanlığı tarafından, dava konusu parsel her ne kadar 1/5000 ölçekli nazım imar planı sınırları dışında kalsa da, ağaçlandırılacak alanlar kullanım kararı getirilerek, plan onama sınırının bir miktar doğuya kaydırıldığı, önceki uygulama imar planında da yol kullanım kararında kaldığı; davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ise, dava konusu parselin 1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonu sınırları içinde yer almadığı, onama sınırına bitişik olduğu, dava konusu parselin mülkiyet sınırları esas alınarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı onama sınırına dahil edilmesinin amacının, üst ölçekli plan bütünlüğünü korumak ve bölgenin teknik altyapı ihtiyacını karşılamak olduğu, bu durumun planların kademeliği birlikteliği ilkesine aykırı olduğu görüşünün, ölçekler arası ayrıntı düzeyi ve tekniğine zarar vereceği ve işlevsiz planların oluşacağı ileri sürülerek kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf yoluna başvurulan kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı, usul ve kanuna uygun olan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesince dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
İdare ve Vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların istinaf yolu ile incelenip kaldırılmaları, 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrası ile göndermede bulunulan aynı Kanunun 49. maddesinin 2. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır. İzmir 5. İdare Mahkemesi'nin 07/02/2019 günlü, E:2017/1656, K:2019/152 sayılı kararının dayandığı gerekçe ise usul ve hukuka uygun olup, kararın kaldırılmasını gerektiren başka bir neden bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurularının reddine, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin başvuranın üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin talep edilmesi durumunda derhal, talep edilmemesi halinde ise kararın kesinleşmesinden sonra mahkemesince başvuranlara iadesine, 2577 sayılı Yasanın 45. maddesinin 6. fıkrası kapsamında bulunmayan karara karşı tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 13.05.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy