İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1759 Esas 2023/909 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1759
Karar No: 2023/909
Karar Tarihi: 24.04.2023

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1759
KARAR NO: 2023/909

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/223 Esas - 2021/1177 Karar
TARİHİ: 30/12/2021
DAVA: Ölümlü Trafik Kazası - Destek Tazminatı - Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF TARİHİ: Davalı ... AŞ. 07/02/2012
KARAR TARİHİ: 24/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/04/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK'nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu trafik kazası neticesinde ...'ın vefat ettiğini, davacı müvekkillerden ... ve ...'nin vefat eden ...'ın anne ve babası, ..., ..., ... ve ... ile ...'în ölenin kardeşleri olduğunu, ayrıca davacı ...'in kazaya konu ... plakalı aracın sahibi olduğunu, kazada ...'in ağır yaralandığını, davalı ...'in ... plakalı aracın sürücüsü ve ... AŞ Yönetim Kurulu Başkanı (...)'un çalışanı ve şoförü olduğunu, kazada asli ve tam kusurlu bulunduğunu, davalılardan ... Şti. 'nin sözü edilen aracı ... AŞ'den uzun süreli kiralayan olup kiraladığı aracı diğer şirketin Yönetim Kurulu Başkanına makam aracı olarak tahsis ettiğini, bu hususun ... Şti. Yetkilisi ... tarafından 20/12/2014 tarihli ifadesinde beyan edildiğini, sigorta şirketinin ise ... plakalı aracın ZMMS sorumlusu olan şirket olduğunu beyan ettikten sonra;
20/12/2014 tarihinde ... plakalı aracın davalı ...'in idaresindeyken, davacılardan ... 'a ait, vefat eden ...'ın idaresindeki ... plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu ...'ın vefat ettiğini, davacı ...'in ise yaralandığını, İzmir 6. AĞCM'nin 2015/102 sayılı dosyasında mevcut kusur raporları ile davalı sürücünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini,
Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan başvuru neticesinde anne ... 'a 31.129,68 TL, ... 'a 24.499,59 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 14/05/2015 tarihli ibranamenin imzalandığını,
Müteveffanın 23 yaşında vefat ettiğini, ... AŞ'de asgari ücretle çalıştığını, ... ve ...'nin oğullarının ölümü nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ... için 3.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 20/12/2014 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi yönünden ticari, diğer davalılar yönünden yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline,
Kazada müteveffanın kullandığı davacı ... adına kayıtlı ... plakalı aracın pert olduğunu, davacıya 3.900,00 TL ödeme yapılmakla birlikte bu ödemenin oldukça düşük kaldığını, ayrıca aracın Yediemin Otoparkına çekilmesi sırasında 1.003,00 TL çekici ücreti ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,03 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
Davacı ...'in kaza sırasında yaralandığını, yapılan kontrolde kemik kırığının tespit edildiğini, kaza nedeniyle bakım ve tedavi gideri karşılığında, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan 20/12/2014'ten tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline,
Davacılardan ... için 75.000,00 TL, ... için 75.000,00 TL, ... için 40.000,00 TL, ... için 40.000,00 TL, ... için 40.000,00 TL, ... için 40.000,00 TL, ... için 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta dışındaki diğer davalılardan 20/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 02/12/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle aktüerya bilirkişisinin 22/11/2021 tarihli ek raporuna göre;
Davacı ... bakımından 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 36.371,77 TL'na,
Davacı ... bakımından 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 94.967,72 TL'na,
14/07/2020 tarihli aktüerya kök raporuna göre davacı ... bakımından 1.000,00 TL maddi tazminat talebini 3.902,80 TL'na, arttırmış, taleplerin tümü bakımından kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili 03/12/2021 tarihinde 439,00 TL ıslah harcını yatırmıştır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik kazasının 20/12/2014 tarihinde mesai saatleri dışında meydana geldiğini, sürücü ...'in izinsiz olarak mesai saatleri dışında trafik kazasına karıştığını, şirketce iş akdinin feshedildiğini, şirketin sorumluluğu bulunmadığından reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın maddi zararının sigorta şirketi tarafından karşılandığını, ayrıca SGK'nca ödenen tazminatlarla bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin iddia edilen zarardan tenzili gerektiğini, talep edilen manevi tazminatların fahiş olduğunu, müvekkili şirketinin kazada sorumluluğu ev kusuru bulunmadığını, İzmir 6. AĞCM'nin 2015/102 sayılı dosyasının temyizden dönüşünün beklenmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasının aksine kazaya karışan diğer araçlarda da kusur bulunduğuna dair ceza dosyasında rapor olduğunu, müteveffanın üretim elemanı olarak çalıştığı iddiasına ilişkin kayıtların celbi gerektiğini, ölenin müstakbel ömrü ile kendisine bir aile ve yaşam kurma gibi durumların aktüerya hesabında dikkate alınması gerektiğini, diğer çocuklarında desteklerinin hesaba alınmasını istediklerini, istenen manevi tazminatların afaki olduğunu, davacı ...'in bakım ve tedavi giderlerine ilişkin ispat bakımından tüm belgelerin ibraz edilmesi gerektiğini, araç için istenen tazminat bakımından hali hazırdaki durumu talebe dayanak belge ve faturalar ve ödeme belgelerinin ibrazının gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı belirtilen ... plakalı aracın 26/08/2014 - 23/06/2015 tarihleri arasında 0001-06412778 numaralı ZMMS poliçesi ile ... AŞ adına sigortalı olup şahıs başına 268.000,00 TL, araç başına 26.800,00 TL sınırlı sigortalı olduğunu, manevi tazminatların poliçe kapsamında bulunmadıklarını, nitekim davacıların da manevi tazminat istemlerini diğer davalılara yönelttiğini, olay nedeniyle 1273624 numaralı hasar dosyası açılarak davacı ... için 31.129,68 TL, ... için 25.499,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığını, toplam 56.629,57 TL tazminatın 01/06/2015 tarihinde davacılar vekili ... hesabına ödendiğini, müvekkilinin başkaca sorumluluğu kalmadığı, kusur oranlarının ve tazminatın Hazine Müsteşarlığı siciline kayıtlı aktüer tarafından hesabı gerektiğini, hesap yapılırken hatır taşımacılığından dolayı indirim yapılması gerektiğini,
Davacı ... 'nın talep ettiği tedavi ve bakıcı giderleri ile ilgili taleplerden dolayı 6111 sayılı Kanunun 59. Maddesi ile Değişik 2918 sayılı Kanunun 98 ve 6111 sayılı Kanunun geçici 1. Maddesi gereğince sorumluluğun SGK'nda olduğunu, müvekkilinin tedavinin temini için kuruma prim aktarımını ekte sunulan poliçeden anlaşılacağı üzere devrettiğini, 6704 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 26/04/2016 tarihinden sonra açılan davalarda zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvurmasının zorunlu olduğunu, bu nedenle tedavi ve bakıcı giderleri yönünden reddi gerektiğini,
... plakalı pert olan aracın bakiye hasar, maddi tazminat talebinin yerinde olmadığını, ihbar sonrası 1273672 nolu hasar dosyasının açıldığını, 17/03/2015 tarihinde davacı ...'a 3.900,00 TL ödeme yapıldığını, şirketin sorumluluğunun kalmadığını, çekici masraflarının poliçe kapsamında bulunmadığını,
Ticari faiz talebinin yasal olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Şti.'ne dava dilekçesi 23/01/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen adı geçen şirket bakımından davaya cevap veren olmamış, davalı adına Av.... Uyap üzerinden 14/10/2019 Tarihinde İzmir 35.Noterliği'nin 31/08/2018 Tarih ve 25745 Yevmiye numaralı vekaletnamesini sunmuş fakat yargılamaya katılmamıştır.
DELİLLER :
Ceza dosyası, kusur raporları, aktüerya ve zarar hesap raporları, veraset ilamı, sigorta dosyası, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; İzmir 6 AĞCM'nin 2015/102 esas sayılı dosyasındaki İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden alınan 06/10/2015 tarihli raporda sanık sürücü ... asli kusurlu, müteveffa sürücü ...'ın alt düzeyde tali kusurlu olduğu bildirildiği, Ege Üniversitesinden davacı ... 'nın maluliyet raporları alındığı, mahkememizce alınan 18/11/2019 tarihli Trafik İhtisas Dairesinin raporunda, davalı sürücü ... 'ın %75 oranında, davacıların oğlu ...'ın %25 oranında kusurlu olduğu belirtildiği,
Makine bilirkişiden tazminata konu edilen araca ilişkin hasar bedeli ve talep konusunda rapor alındığı, ayrıca dosya içine davacı tarafça ... plakalı aracın Halkapınar'dan sıkışmalı kazaya karışması nedeniyle vinç ile kurtarma yapılıp Yediemin Otoparkına çekildiği KDV dahil 1.003,00 TL ödendiğine ilişkin fatura dosyaya sunulmuş ayrıca yargılama esnasında vefat eden davacı ... 'ın Didim 1. Noterliğinden alınan 12/10/2020 tarihli mirasçılık belgesi ve vekilinin yine Didim 1. Noterliğinin 18/11/2020 tarihli mirasçılara ilişkin vekalet dosya içinde hazır edilmiş, itirazlar doğrultusunda makine bilirkişiden ek rapor alındığı,
Aktüerya bilirkişiden alınan bilirkişinin raporu, dosya içindeki tüm belgeler kusura ilişkin alınan raporlar 6. AĞCM'nin 2015/102 esas sayılı ceza dosyası tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, destekten yoksun kalma tazminat talebinin kabulüne, davacı ... için de maddi tazminat talebinin alınan raporlar doğrultusunda kabulüne dava sırasında vefat eden davacı ... 'ın ... plakalı araçtaki tazminat talebinin mirası reddetmeyen mirasçıları ... ve ... yönünden kusur durumu ve dosya içeriği dikkate alınarak kısmen kabulüne, karar vermek gerektiği gerekçeleriyle,
1-Davacı ... için 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 01/06/2005 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren, 91.967,72 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,
2-Davacı ... için 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 01/06/2005 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren, 33.371,77 TL'nin ıslah tarihinden itibaren, işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,
3-Davacı ... için, 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren, 2.092,80 TL'nin ıslah tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,
4-Araç hasarı yönünden 1.500,03 TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden ekspertiz raporunun düzenlendiği 07/01/2015, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, mirasçılarına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Davacı ... için 65.000,00 TL, ... için 65.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... mirasçıları için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
Karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı ... AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda hatalı hesaplama olduğunu, sigorta şirketi tarafından ödenen miktarlara faiz işletilerek tazminat miktarından indirilmesi gerektiğini, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin neye göre belirlenerek davacılara pay edildiğinin rapordan anlaşılmadığını, raporda hesaplama yapılırken öncelikle davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemelerin hesaplandığını, ödeme tarihi itibariyle oluşan fark dikkate alınarak bu kez güncel hesaplamaya geçildiğini, 2918 sayılı KTK'nun 111/2. Fıkrası gereğince; ödenen tazminatın yetersiz veya aşırı olduğunun açıkça belli olmasını gerektiğini, oysa yapılan ödeme ile destek zararının karşılandığının belli olduğunu, kazada ölen müteveffanın bekar olup ömrünün geri kalanını bekar olarak idame ettiremeyeceğinin ortada olduğunu, asgari ücretle bile evini geçindiremeyeceğinin aşikar iken anne babasına destek olduğunun kabulünün çok uzak bir ihtimal bulunduğunu, aksine kendisinin anne babasından destek almasının ihtimal dahilinde bulunduğunu, babanın destek süresinin sona erdikten sonra ona ayrılan destek payının anneninkine eklenmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Bir kısım davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı, tedavi giderleri, işgöremezlik tazminatı, araç hasarı nedeniyle maddi tazminat ile manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM'nce yukarıda gösterilen gerekçelerle destekten yoksun kalma ve geçici işgöremezlik ve bakıcı giderine ilişkin maddi tazminatın ıslah nedeniyle tam kabulüne, araç hasarına ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat istemlerinin kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 56. maddesine göre bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda zarara uğrayana hakim bir miktar manevi tazminat verir. 56/2. fıkrası gereğince ölüm halinde ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
(I) Kural olarak 6098 Sayılı TBK. 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay HGK'nun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar)
İzmir 6. AĞCM'nin 2015/102 E. - 2015/378 K sayılı 29/12/2015 tarihli kararının incelenmesinde;
20/12/2014 günü saat 03:40 sıralarında sanık sürücü ... 'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobil ile Şehitler Caddesi üzerinden Vakıflar Kavşağı yönünde giderken sağdaki akaryakıt istasyonuna doğru yönelen sürücü ...'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobilin sağ arka kısmına çarpması sonucu her iki aracın savrulduğu, kaza neticesinde ... plakalı araçta bulunan ... ile ... plakalı araçta bulunan davacı ...'in yaralandıkları, araç sürücüsü ... ile yine aynı araçta yolcu olarak bulunan ...'in kaldırıldıkları hastanede vefat ettikleri, İzmir ATK Şebe Müdürlüğü'nün 29/05/2015 tarih 8482 sayılı raporunda davacı ... 'nın hayati tehlike geçirmeksizin BTM ile giderilebilecek şekilde vücudunda ağır (5) derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi'nin 06/10/2015 tarih 9473 sayılı raporunda davalı sanık sürücünün asli, müteveffa sürücünün alt düzeyde tali kusurlu bulunduğu, başkaca kusur izafe edilecek kişi ya da unsurun olmadığının bildirildiği gerekçesiyle sonuç olarak davalı sanık ...'in bilinçli taksirle 2 kişinin ölümüne, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle sonuç olarak 5237 sayılı TCK'nun 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın Yargıtay 12. CD'nin 2020/4562 esasına kayıtlı olduğu, henüz karar bağlanmadığı anlaşılmaktadır.
Ceza mahkemesince hükme esas alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi'nin 06/10/2015 tarih 9473 sayılı raporunda; 20/12/2014 günü saat 03:40 sıralarında sanık sürücü ... 'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobil ile Şehitler Caddesi üzerinden Vakıflar Kavşağı yönünde giderken sağdaki akaryakıt istasyonuna doğru yönelen sürücü ...'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobilin sağ arka kısmına çarpması sonucu sürücü ... ile aracında yolcu olarak bulunan ...'in ölümlü ve yaralamalı trafik kazasında davalı sürücü ...'in aşırı hızla seyretmiş, müteveffanın idaresindeki aracın arka kısmına mevcut hızıyla önlemsiz vaziyette çarparak olaya sebebiyet vermesi nedeniyle ASLİ kusurlu, buna karşılık müteveffa sürücü ...'ın ise seyri sırasında dönüş yapacağı akaryakıt istasyonuna gelmeden önce sağ şeride geçerek ilerlemesi, dönüşe niyetlendiğinde sanık idaresindeki araç uzak olsa da tedbir olarak sinyalini vermediği gerekçesiyle alt düzeyde TALİ kusurlu olduğu, araç içerisinde yolcu olarak bulunan ...'ın atfı kabili kusuru bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
İDM'nce aynı Kurumdan alınan 18/11/2019 tarih 13722 sayılı raporunda; özellikle olay anını gösteren video görüntülerinin incelenmek suretiyle olayın önceki raporda olduğu gibi gerçekleştiği kabul edilerek davalı sürücünün %75, davacı yakını sürücü ...'ın %25 oranında kusurlu olduğu ifade edilmiştir.
2918 sayılı KTK'nun 3. Maddesinde işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
85/1. Fıkrası gereğince; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
86/son fıkra gereğince; işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Somut olayda; davalı sürücü ...'in idaresindeki ... plakalı aracın ... AŞ'nde davalı ... Şti. Tarafından uzun süreli olarak kiralandığı, bu şirket tarafından aracın diğer davalı şirket ... AŞ Yönetim Kurulu Başkanına makam aracı olarak tahsis edildiği, davalı sürücünün aynı zamanda şirketin çalışanı olduğu anlaşıldığından davalı ... AŞ haksız fiilden fiili işleten olarak sorumlu tutulması gerektiğinden davalı şirket vekilinin sorumluluğuna yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
(II) 6098 sayılı TBK'nun 53. Maddesi gereğince; ölüm halinde uğranılan zararlar arasında ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıp olarak belirtilmiştir. 55. Madde gereğince; destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.
1-Davacı ... ile ... bekar ve çocuksuz olarak ölen ...'ın anne ve babası olup, destekten yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir. Ölenin desteğinden yoksun kalanlar mirasçı olmasalar dahi ölen kişinin sağlığında yardımını ve her türlü desteğini görmüşlerse veya ileride üstün olasılıkla destek göreceklerse destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilirler. Genel kurallar dışında her zaman gerçek, varsayımlara üstün tutulur. Öldüğü sırada yakınlarına yardım etmekte olan kişilere gerçek destek ileride olacağı bilinen ve yaşam gerçeklerine göre destek olması gereken kişilere varsayımsal destek denmektedir. Ana ve babaların yaşam süreleri çocuklarından kural olarak daha kısa olduğu için onlar kendi yaşam süreleri ile sınırlı olarak destek göreceklerdir. Çünkü çocukların çok küçük yaşlardan başlayarak anne ve babalarına yardım ve hizmet etmek suretiyle destek oldukları yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu konuda 4721 sayılı TMK'nun karşılıklı yükümlülükler başlıklı 322. Maddesinde ana, baba ve çocuk ailenin huzur ve bütünlüğünü gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmekle yükümlüdürler denmiştir. Destekliğin yalnız parasal olmayacağı, özellikle çocukların anne ve babalarına destekliğimin daha çok yardım ve hizmet ederek gerçekleşeceği Yargıtayca kabul edilmektedir.
Açıklanan bu nedenlerle davalı şirket vekilinin çocuğun anne babasına destek olamayacağı, tersine anne ve babanın çocuğa destek olacağına yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde özellikle sigorta şirketinden ödenen miktara faiz işletilerek tazminattan indirilmesi gerektiğini, sigorta şirketinden yapılan ödemenin neye göre davacılara pay edildiğinin rapordan anlaşılamadığını 2918 sayılı KTK'nun 111/2. fıkrası gereğince, ödenen tazminatın yetersiz ve aşırı olduğunun açıkça belli olduğu ve karşılandığı halde destek zararının hesaplandığını ileri sürmektedir.
Yargıtay 17. HD'nin 2014/23807 E. - 2017/4361 K. Sayılı 20/04/2017 tarihli kararında; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. "
Dava dilekçesi ve sigorta şirketinin verdiği cevaba göre; davalı sigorta şirketi tarafından 01/06/2015 tarihinde davacı ... 'a 25.499,59 TL, ... 'a 34.129,68 TL ödeme yapıldığı çekişmesizdir. Bu itibarla, davalı vekilinin ödemenin neye göre belirlenerek davacılara pay edildiği hususunun raporda anlaşılamadığına yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacı ... ile ... ödeme tarihi olan 01/06/2015 tarihinden itibaren 2 yıllık süre geçmeden 22/02/2016 tarihinde dava açtıklarına göre, yasal düzenleme gereğince yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığı araştırılması gerekir. Yargıtay uygulaması bilirkişi tarafından kök raporunda ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada yapılan ödemenin destekten yoksun kalma tazminatını karşılamadığı anlaşıldığından davalı vekilinin aksine yönelen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
3-İDM'nce görüşüne başvurulan aktüerya bilirkişisinin 14/07/2020 tarihli raporunda; müteveffa ...'ın muhtemel bakiye ömrü ile davacı anne ve babanın destek paylarının hesabında PMF 1931 Yaşam Tablosu kullanılmıştır. Ancak, Yargıtay 17. HD'nin görüş değiştirerek PMF 1931 yerine THR 2010 erkek yaşam tablosunun uygulanmasına ilişkin kararlar vermesi nedeniyle davacı vekilinin itirazı üzerine 22/11/2021 tarihinde ek rapor alınmıştır.
Aktüerya bilirkişisi 14/07/2020 tarihli kök raporda, Yargıtay 17. HD'nin 2016/13543 E. - 2019/6257 K. Sayılı 16/05/2019 tarihli "Dairemiz uygulamalarına göre, hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14'er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği" kararına atıfta bulunarak destek paylarının belirlenmesinde ilke ve yöntem olarak usule aykırılık görülmemiştir.
Bilirkişi kök raporda belirlenen destek paylarını esas alarak ek raporda babanın destek süresinin sona ermesinden sonraki 1/8 payının, annenin destek payına eklenerek hesap yapılmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
4-Gerek itiraz üzerine gerekse Yargıtay uygulaması ve gerekse 6098 sayılı TBK'nun 75. maddesi gözetilerek bilirkişinin 22/11/2021 tarihli raporunda, 09/09/1991 doğumlu müteveffa ...'ın vefat tarihinde 23 yaşında ve bekar, TRH 2010 Erkek Yaşam Tablosuna göre bakiye ömrünün 51 yıl 1 ay 20 gün, kaza olmasaydı muhtemel ömrünün 10/02/2066 tarihinde sona ereceği, 60 yaşını dolduracağı 09/09/2051 tarihine kadar kısmı aktif dönem, bu tarihten sonraki kısmı pasif dönem olarak kabul edildiği,
Davacı anne ...'nin 08/03/1971 doğum tarihli olup desteğin vefat tarihinde 44 yaşında olduğu, bakiye ömrünün 35 yıl 4 ay 17 gün olup 07/05/2050 tarihinde sona ereceği, müteveffa oğlunun yaşam süresinden kısa olduğu için kendi yaşam süresinin sonuna kadar oğlunun desteğinden yoksun kalacağı,
Davacı baba ...'in 01/01/1964 doğum tarihli olup desteğin vefat tarihinde 51 yaşında olduğu, bakiye ömrünün 24 yıl 11 ay 5 gün olup 25/11/2039 tarihinde sona ereceği, müteveffa oğlunun yaşam süresinden kısa olduğu için kendi yaşam süresinin sonuna kadar oğlunun desteğinden yoksun kalacağı, destek paylarının asıl ve kök raporda gösterildiği gibi, müteveffanın bekar olup evlenmesi, giderek sırasıyla iki çocuk sahibi olacağı varsayımıyla belirlenmiştir. Desteğin geliri asgari ücret üzerinden esas alınmıştır.
Sonuç olarak davacı anne ...'nin toplam zararı 192.293,32 TL hesaplanmış, müteveffanın %25 kusur oranı ve sigorta şirketi tarafından 01/06/2015 tarihinde yapılan ödemenin rapor tarihi olan 22/11/2021 tarihine kadar yıllık %9 yasal faizi oranında hesaplanan toplam 49.252,27 TL'nin mahsubuyla davacı annenin destek zararı 94.967,72 TL,
Davacı baba ...'in toplam zararı 102.288,41 TL hesaplanmış, müteveffanın %25 kusur oranı ve sigorta şirketi tarafından 01/06/2015 tarihinde yapılan ödemenin rapor tarihi olan 22/11/2021 tarihine kadar yıllık %9 yasal faizi oranında hesaplanan toplam 40.344,54 TL'nin mahsubuyla davacı babanın bakiye destek zararı 36.371,77 TL,
Olarak hesaplandığından davacı vekilinin sigortanın ödemesinin güncellenerek mahsup edilmediğine yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
(III) 6098 sayılı TBK'nun 54. Maddeye göre; bedensel zararlar arasında tedavi giderleri, kazanç kaybı sayılmıştır. Davacı ... yaralanması nedeniyle dava dilekçesinde bakım ve tedavi gideri karşılığında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir. Davacı vekili 14/03/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, maddi tazminat talebinin tedavi giderine ilişkin olmadığını, iyileşme süresince kendisine bakılmasından dolayı bakım ücreti talep edildiğini açıklamıştır. Yine davacı vekili 10/10/2017 tarihli duruşmada ... yönünden kalıcı işgücü kaybı iddialarının bulunmadığını, sadece bakım ve tedavi giderleri ile geçici kazanç kaybına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporuna göre; tıbbi iyileşme süresinin 3 ay, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %2.3 olarak belirlenmiştir. SGK tarafından davacı ...'e 1.542,58 TL geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişi tarafından kök raporda, yapılan ödeme ve davacı vekilinin her iki beyan dikkate alınarak davacının geçici işgöremezlik zararı 1.314,98 TL, buna karşılık bakıcı gideri 2.587,82 TL genel toplamda 3.902,80 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı müteveffa sürücünün aracında yolcu olarak bulunduğundan atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.
Adı geçen davacının dava dilekçesinde açıkça geçici işgöremezlik kazanç kaybına ilişkin bir talebi bulunmamakla birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığından kök rapor doğrultusunda davacı vekili 02/12/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 1.000,00 TL'lik talebini geçici işgöremezlik zararını kapsar şekilde 3.902,80 TL'na arttırmış olduğundan anılan tutarın hüküm altına alınmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
(IV) 6098 Sayılı TBK'nun 56.maddsei gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davacı ... müteveffanın kullandığı araçta yolcu olduğu çekişmesizdir. Ceza mahkemesince hükme esas alınan raporda kaza nedeniyle BTM ile giderilemeyecek şekilde kırığın hayat fonksiyonlarını ağır (5). Derecede etkileyecek nitelikte kemik kırığı ile yaralandığı, ve kendisinin atfı kabil bir kusuru bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporuna göre; tıbbi iyileşme süresinin 3 ay, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %2.3 olarak belirlenmiştir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davacı ..., ..., ..., ...,... ve ...'ın ölen ...'a yakınlık dereceleri, davacı ...'in yaralanmasının niteliği, somut olayda adı geçen yönünden davalıların 6098 sayılı TBK'nun 61. Maddesi gereğince zararın tamamından olarak sorumlu bulunmaları, ölüm olayında davalı sürücünün %75 asli kusurlu bulunması, ceza mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalı sürücünün eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM'ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarları somut olaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
(V) 6100 sayılı HMK'nun 297. Maddesi gereğince; hükümde nelerin bulunacağı gösterilmiştir. Davacı ... , yargılama sırasında reşit olan ... ve yine yargılama sırasında 10/09/2020 tarihinde vefat eden ... 'ın mirasçıları davaya dahil edildikleri halde karar başlığında gösterilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak hüküm fıkrasında adı geçenlerin lehine hüküm kurulduğu anlaşıldığından ve anılan eksikliğin karar yerinde İDM'nce de tamamlanabilecek nitelikte görüldüğünden sadece yapılan yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı ... AŞ vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK'nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine,davalı tarafın tehiri icra kararı için yatırdığı teminatın iadesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı ... AŞ vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK'nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı ... AŞ tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 3.586,60-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 23.630,64-TL'den mahsubuyla, bakiye 20.044,04-TL'nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ... AŞ tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın tehiri icra kararı için yatırdığı teminatın iadesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK'nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 24/04/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy