İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/333 Esas 2023/501 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/333
Karar No: 2023/501
Karar Tarihi: 15.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/333
KARAR NO: 2023/501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.12.2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/823 Esas
DAVA KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 15.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 20.03.2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; esasen itiraza konu borcun davalı/borçlu tarafından kabul edilmiş olup 06.04.2022 tarihinde davalı şirket vekili ... ile müvekkili şirket vekili olarak e-imzalarının yer aldığı bir anlaşma protokolü imzalandığını, protokole rağmen borca itiraz edilmiş olunmasının dahi, davalının itirazının kötü niyetli ve haksız olduğunu gösterdiğini, üstelik icra takibine karşı şirket vekili olarak itiraz dilekçesini sunan ve devamında arabuluculuk görüşmelerine katılan vekilin, bizzat davalının vekili olarak ödeme yapılacağı konusunda protokole imza atan meslektaşı olduğunu, bizzat şirket vekilinin imzaladığı protokolden de görüleceği üzere, yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun süredir devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda verilen hizmetler ve alım satımı yapılan ürünler ile ilgili taraflar arasında bir cari hesap oluştuğunu, müvekkili şirketin devam eden bu ticari ilişkiye olan güven nedeniyle davalı tarafından talep edilen ön ödeme isteklerini de olumlu karşıladığını ve henüz tamamlanmamış olan işlerle ilgili dahi davalı şirkete ödemeler gönderdiğini, taraflar arasındaki son ticari ilişkide, 19.08.2021 tarihli sipariş formu ile müvekkil şirket tarafından, davalı firmaya “20.000 metreküp 200x200x3 16 adet ... Filtre’’ siparişi verilmiş olup sipariş bedeli 90.000,00 TL + KDV olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin bu siparişe ilişkin davalıya ödemeler yaptığını, ancak davalı şirketin siparişle ilgili ödemenin tamamı yapılmış olmasına rağmen siparişi müvekkili şirkete teslim etmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı şirket ile iletişime geçtiğinde; artık sipariş içeriğindeki ürünlere zam geldiğinin belirtildiğini, zam nedeniyle, ödenen sipariş bedeline ek olarak 35.000,00 TL daha ödeme yapılması gerektiği, aksi takdirde siparişin teslim edilmeyeceği cevabının verildiğini, müvekkili şirketin 19.08.2021 tarihindeki siparişten bu yana, ürünlere henüz zam gelmemişken, ürünlerin tedarik edilmemesinin davalı şirket sorumluluğunda olduğunu ve yaşanan fiyat artışının kendilerine yansıtılamayacağını bildirdiğini, yaşanan bu süreç neticesinde müvekkil şirket tarafından davalı şirkete, Üsküdar 9. Noterliği'nin 25.02.2022 tarih ve 06699 yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek; siparişin iptali ile aradaki cari hesap ilişkisi kapsamındaki toplam 142.391,79 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, sonrasında taraflar arasında protokol imzalandığını, ancak davalı şirketin protokoldeki taahhütlerine de uygun davranmayarak müvekkili şirkete olan ve protokol ile kabul ettiği borcunu ödemekten kaçındığını, hal böyle iken, davalının takibe itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiğini, ayrıca haksız itiraz nedeniyle davalı şirket aleyhine mevcut borç üzerinden değil; icra takibindeki alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın gerçeğe, hakkaniyete, yasaya ve mevzuata, Yargıtay içtihatlarına tamamen aykırı dava ve istemlerini kabul etmediklerini, davalı müvekkili şirket ile ticari ilişkiye başlayan davacı şirketin Ankara'daki şantiyesine anlaşma doğrultusunda 2 adet silikon yaptığını ve Kocaeli'ndeki şantiyeleri içinde silikon imalatı talep ettiğini, işbu silikon imalatı ile birlikte ... filtre imalatı talebinde de bulunduğunu ancak silikon imalatının ivedi öncelikli olduğunu bildirdiğini, davalı müvekkili şirketin gerek Ankara gerek Kocaeli için silikon imalatını tamamlamış olmasına rağmen davacı tarafın Kocaeli için olan 2 adet giri silikon imalatını müvekkili şirketten teslim almadığını ve davalı müvekkili şirkete Jetplus üretimine öncelik vermesini istediğini, davalı müvekkili şirketin de ... üretimine başladığını ancak bu sipariş ile ilgili davacı firmanın davalı müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığı gibi ivedi olarak Kemalpaşa'da iş aldıkları ... fabrikasının havalandırma işlerini yapmasını müvekkili şirketten talep ettiğini ve ... üretimini ertelemesini ivedi olarak havalandırma işine başlaması hususunda müvekkili şirkete talimat verdiğini, müvekkili şirkete havalandırma işi kapsamında bir kısım ödeme gönderdiğini, müvekkilinin karşı taraf davacının talebi doğrultusunda ... işini ertelemiş ve havalandırma işinin ilk kısımını tamamlayıp karşı tarafa ilgili faturasını kestiğini, davalı müvekkili şirketin havalandırma işinin ikinci kısmına başlamış iken davacı şirketin bu kere ivedi olarak ... işine başlamasını müvekkili şirkete talimat verdiğini, fakat müvekkili şirkete ödeme olarak nakit veremeyeceklerini çek vereceklerini söylediklerini 26.11 2021 keşide tarihli ... Bankasına ait 200.000 TL bedelli keşidecisi tarafları olan çek müvekkil şirkete ciro ettiklerini, ancak piyasadan davacı firmanın müvekkilinin tanıştırdığı ... aspiratör dahil olmak üzere birçok firmaya ödemelerinde gecikmeler yaşamaya başladığı müvekkil şirket duymuş işlerinde biraz daha temkinli hareket etmeye çalıştığını, bu süreçte yukarıda bahsi geçen çekin keşide tarihi geldiğinde çekin karşılığının bulunmadığı bilgisi müvekkil şirkete verildiğini, buna rağmen davalı müvekkili şirketin başkaca her türlü hakkını da saklı tutarak iyiniyetle davacıya kısmı ödemelere başladığını, yargılama ve bilirkişi incelemesi gerektiren bir alacak için ihtiyati haciz talebinin de reddini savunmuştur.
MAHKEMECE: 02.12.2022 tarihli ara karar ile "Dilekçeye ekli olarak verilen aşağıda nitelikleri yazılı olan belgelerin incelenmesinden borcun vadesinin geçtiği ve rehinle temin edilmediği anlaşıldığından, İİK'nun 257. maddesi uyarınca borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarının borca yeter miktarının (79.891,79-TL) yasal sınırlamalar göz önünde tutularak % 20 teminat ile İHTİYATEN HACZEDİLMESİNE" şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın yargılamayı gerektiren nitelikte olduğunu, işbu davadaki alacağın varlığı için birebir kesin delil vasfını kesinlikle kabul etmek anlamına da gelmemek kaydıyla tarafların ilk aşamada bir protokol akdetse de cari hesap ilişkisi de olan asil olarak firma yetkilileri kendi aralarında kurduğu harici diyaloglar çerçesinde protokol haricinde farklı bir mutabakata varılmış iken davacı şirket yetkililerin sonradan vekilleri vasıtasıyla verdikleri karar sonucu işbu sonradan mutabakara verilen harici beyanlara uyulmaması sonucu taraflar arasında uzlaşı sağlanamadığını, bu sebeple de zorunlu arabuculuk sırasında da mutabakata varılamadığını, yargılamayı gerektiren bir alacak dava konusu iken dava alacak iddiası kadar miktara, ıhsasi rey niteliğinde ara kararla esasa dair kesin hüküm oluşturma vasfı ile müvekkil şirketin ticari hayatını sekteye uğratacak şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesinin müvekkilinin banka kayıtlarına ve malvarlığına bu oranda bloke konulması demek olup müvekkili açısından yargılama gerektiren bir davanın adeta kesin kararla kaybedilmiş gibi icrası niteliğinde olduğunu, hakkaniyet yasa İİK, 6102 sayılı TTK, 6100 sayılı HUMK gereği kabul edilebilir yanı bulunmadığını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali olup,
Talep, mahkemece verilen 02/12/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.'nın 341/1-b maddesine göre; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
İİK 265. maddesine göre; borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla mahkemeye itiraz edebilir.
İ.İ.K. nun 258./3 maddesinde;" İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir." şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olayımızda; mahkemece tensiben davalının yokluğunda 02/12/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, İİK nun 265. Maddesi gereğince borçlu dinlenmeden verilen ihtiyati haczin kabulüne yönelik kararların itiraza tabi olduğu, bu nedenle, istinaf isteyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen kanun maddelerine aykırı olduğu, mahkeme kararının istinafı kabil bir karar olmadığı, ancak verilen ara kararın istinaf yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK' nın 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddine, ayrıca; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının istinaf eden tarafa iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 02/12/2022 tarih ve 2022/823 Esas sayılı ara kararına karşı davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 352/1-ç maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davalıdan peşin alınan 80,70 TL istinaf karar harcı ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının talebi halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK'nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy