İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/177 Esas 2023/479 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/177
Karar No: 2023/479
Karar Tarihi: 15.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/177
KARAR NO: 2023/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2017
NUMARASI: 2014/225 Esas - 2017/128 Karar
DAVA KONUSU: İtirazın İptali - Tazminat
BAM KARAR TARİHİ: 15.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 16.03.2023
Davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemize gönderilmiş, Dairemizce 2019/76 Esas 2020/221 Karar sayılı karar ile asıl davada davacı tarafın istinaf isteminin HMK nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, karşı davada yönünden; karşı davacı/davalı vekilinin istinaf isteminin HMK nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş ve bu kararın davacı/karşı davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığının 28/11/2022 tarih, 2022/4066 Esas 2022/5499 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosyanın dairemize iade edilmesi üzerine bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, duruşmalı inceleme yapılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı - karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirkete yıkama işleri yaptığını, ancak davalı şirketin cari hesaptan kaynaklanan borç miktarı 07/04/2014 tarihi itibariyle 142.375,28 TL ye ulaştığında kendilerinden şifahi olarak mutakabat istendiği ve ödeme uyarısı yapıldığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından 19/04/2014 tarihinde ileri tarihli olarak düzenlenmiş olan toplam 56.500,00 TL bedelli 9 adet çek verildiğini, geriye kalan kısım için ödeme yapılmaması üzerine 25/04/2014 tarihinde davalı şirket hakkında Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2014/4337 esas sayılı takip dosyası ile 85.875,28 TL asıl alacak ve 1.907,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 87.782,77 TL alacakla ilgili icra takibine başlandığını, davalı şirket tarafından bu miktardan asıl alacağın 38.635,00 TL lık kısmı ile ilgili icra harcı, gider ve vekalet ücretleri ile birlikte ödendiğini geriye kalan 47.240,28 TL asıl alacak ve 1.907,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.147,77 TL lık kısmıyla ilgili itiraz ettiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu,davalı şirket tarafından kendileri hakkında icra takibinin başlatılması üzerine iade faturası, reklamasyon faturası, eksik mal faturası veya tamir ücreti faturası şeklinde 20 adet faturayı müvekkili şirkete gönderdiğini, bu faturaların düzenlenme tarihlerinin icra takibinden önce ise de müvekkili şirketin kendilerinden mutakabat istemesinden ve şifahi olarak ödeme uyarısı yapılmasından sonra olduğunu, toplam 28.053,06 TL bedelli faturaların müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek, Karşıyaka 2. Noterliğinin 06/05/2014 tarih 15874 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirkete iade edildiğini, bu faturaların iadesinden sonra, davalı şirket tarafından yine eksik mal faturası olarak 08/05/2014 tarihli 622320 nolu 347,49 TL bedelli faturanın düzenlenerek müvekkili şirkete gönderildiğini, bu faturanın müvekkili şirkete 12/05/2014 tarihinde ulaştığını ve iş bu faturanında, müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek, Karşıyaka 2. Noterliğinin 10/05/2014 tarih ve 17286 yevmiye nolu ihtarnamesi ile süresi içerisinde davalı şirkete iade edildiğini, böylece davalı şirket tarafından müvekkili şirkete kesilen ve müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek süresi içerisinde iade edilen 21 adet fatura bedelinin 28.400,55 TL olduğunu,müvekkili şirketin yaptığı yıkama işlemi sonrasında mallarda, büyük miktarda hasar oluşmasının mümkün olmadığını ve 14/04/2014 tarihli 621589 nolu faturada belirtildiği gibi, toplam 1099 adet malın 1093 adedinin tamir gerektirmesinin düşünülemeyeceğini, kaldı ki kabul anlamında olmamak üzere mallarda bir hasar oluşsa dahi, bunun gizli ayıp niteliğinde olmasının düşünülemeyeceğini, bir tekstil firması olan davalı şirketin mallardaki hasarların veya eksiklerin derhal farkedip süresi içerisinde ayıp bildiriminde bulunması gerektiğini, fakat davalı şirket tarafından böyle bir bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin davalı şirket ile aralarında bulunan ticari ilişkiden kaynaklanan tüm edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Karşı davaya verilen cevap dilekçesinde; davalı karşı davacının müvekkiline sözleşme kapsamında yıkamak için göndermiş olduğu ürünlerde, yıkama sonucunda tamamına yakınında hasar oluştuğu iddiasını kabul etmediklerini, öyle olsaydı yine yıkama işi için müvekkiline mal göndermeyeceğini, müvekkili şirket tarafından biriken alacakları ödenmesinin talep edilmesi üzerine bu şekilde itirazlarda bulunduğunu, davalı karşı davacının faturalara itiraz ederek iade ettiğini, müvekkiline reklamasyon faturası, iade faturası, eksik mal faturası ve tamir ücreti faturası adı altında faturalar düzenlediğini, müvekkilinin de bu faturalara itiraz ederek iade ettiğini, Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/47 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun delil olarak kullanılabilecek nitelikte olmadığını, bu sebeple kabul etmediklerini, davalı karşı davacının yıkama sırasında hasarlandığını iddia ettiği ürünlerle ilgili olarak ayıp bildiriminde bulunmadığını, hasarlandığı iddia edilen ürünlerin ispatlanması gerektiğini, zarara uğradığı iddiasının kabul edilir olmadığını beyanla, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı - karşı davacı vekili cevap ile birlikte karşı dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından açılan davanın yerinde olmadığını, Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/47 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacının hatalı işler yaptığını, müvekkilinin ülke çapında bayileri ve kendi satış mağazaları vasıtası ile ... marka adı altında ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığını, davacı şirkete fason sözleşme formu adı altında imzalanan sözleşmeler ile teslim edilen ürünlerin yıkamasını yaptırdıklarını, bu sözleşmeler kapsamında yıkama işi ifası sırasında davacıya teslim edilen ürünlerin hasarlandığını, yıkama ücreti olarak davacıya 19.04.2014 tarihinde 56.500,00 TL tutarlı 9 adet müvekkil şirket çeki verildiğini, sözleşme uyarınca hatalı işlemlerin tespit edilmesi ile reklamasyon faturası keserek davacıya gönderdiklerini, buna rağmen davacı tarafından icra takibi başlatıldığını, davacının hatalı yıkamadan dolayı ikinci kaliteye düşen ürünlerle ilgili olarak davacının ödeme istemesinin hukuka aykırı olduğunu, kalite kontrol aşamasında ortaya çıkan ayıpların davacıya bildirerek onunda onayı ile reklamasyon faturaları kesildiğini, ayıplı ürünler ile ilgili olarak Karşıyaka 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/47 sayılı D.İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, hatalı yıkama sebebi ile ikinci kaliteye düşen ürünleri nedeni ile davalının zarara uğradığını, kar kaybına uğradığını ileri sürmüş, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 65.000,00 TL zararın davacı karşı davalıdan dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: "...Dosya içerisine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında TBK 474.maddesinde belirtilen eser sözleşmesi olarak nitelendirilebilecek davalıya ait ürünlerin yıkanmasına dair sözleşme ilişkisi kurulduğu, bu ilişki kapsamında bu işlemler sırasında bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere; davalıya ait ürünlerin hasarlandığı tespit edilmiştir.
TBK.madde 474.de " İş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır." hükmü getirilmiştir.
Karşı davada davacının bu ilişki kapsamında hasarlanan ve piyasadan toplanan kırpıkçıya verilen ürünleri için reklamasyon faturası kesmesini yukarda bahsedilen madde kapsamında ayıp bildirimi olarak kabul edilip edilmeyeceği reklamasyon faturası kesmediği ürünlerle ilgili olarak uğradığı zararın isteyip isteyemeyeceği öncelikli olarak belirlenmelidir. Mahkememizce TBK.474.ve 112.madde gerekçeleri ile beraber birlikte değerlendirilmiş, karşı davacının uğramış olduğu zararı TBK 474.maddesine dayalı olarak istemesinin mümkün olduğu kabul edilmemiş, uğradığı zararı TBK.112.maddesinde belirlenen genel hükümle isteyebileceği zararını da sunmuş olduğu delillerle ve bilirkişi raporu ile ispatladığı kabul edilmiş, bu kabul üzerinden hareketle gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas olarak alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; davacı karşı davalının icra takip tarihi itibari ile 45.689,74 TL alacağının bulunduğu, davalı karşı davacının bu miktara yaptığı itirazın iptalinin gerektiği, alacak likit olduğundan davacı karşı davalı yararına % 20 tazminat verilmesi gerektiği, davalı karşı davacının bu işlemler sebebi ile toplamda 79.932,00 TL zarara uğradığı sonucuna varılmış aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir" gerekçesi ile;
"Asıl davada :
Davalı karşı davacının Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2014/4337 esas sayılı dosyasında icra takibine 45.689,74 TL ye yaptığı itirazın İPTALİNE,
Fazlaya ilişkin (3.458,03 TL yönünden) istemin REDDİNE,
Davacı yararına iptal edilen kısım üzerinden % 20 (9.137,94 TL) tazminat verilmesine,
Karşı davada:
79.932,00 TL nin davacı karşı davalıdan tahsiline,
Alacağın 65.000,00 TL'sine karşı dava tarihinden 14.932,00 TL sine ıslah harcının karşılandığı 18.03.2017 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine" şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı - karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hem tespit dosyasında hem de işbu davada davalı/karşı davacının asıl iddiasının ve talebinin çok üzerinde karar verildiğini, bilirkişilerce hem sadece reklamasyon faturası kesilmiş ürünler açısından hem de bilirkişilerce hasarlı olduğu değerlendirilen tüm ürünler açısından hesaplama yapıldığını, yerel mahkemece davalı/karşı davacının dahi başlangıçta hasarlı kabul etmediği ve reklamasyon faturası kesmediği, tespit yaptırırken dahi talebinde belirtmediği ürünler için dahi zarar hesaplanan duruma göre hüküm kurduğunu, oysa davalı/karşı davacının makul sürede ayıp bildiriminde bulunmadığını kabul eden yerel mahkemenin davalı/karşı davacının tüm tazminat talebini davaları ispatlanamadığı için reddetmesi gerektiğini, zira davaya konu ürünlerin hepsini müvekkil şirkete tek bir kalemde yıkatmamış olan, bu ürünlerden bazıları kendilerine teslim edilmişken dahi hala müvekkil şirkete yıkama yapılması için ürün teslim etmeye devam eden ve ancak müvekkil şirket alacaklarını takibe koyduktan sonra alacak miktarını azaltmak için reklamasyon faturaları kesen davalı/karşı davacı şirketin zarar iddiasında samimi olmadığı ve iddiasını ispatlayamadığının çok açık olduğunu, tespit yapılan ve dava dosyasında bilirkişi incelemesine tabi tutulan ürünlerin müvekkil şirketin işlem yaptığı ürünler olduğu dahi belli olmadığını, anılan ürünlere bilimsel inceleme yapılmadığını, yıkama öncesi kumaş numuneleri ve yıkama sonrası ürünler ayrı ayrı testlere tabi tutularak kumaşta yıkama işlemi neticesinde yıpranma ve deformasyonlar oluşup oluşmadığının ölçülmediğini, gözle yapılan inceleme ile kumaştaki ton farklılıklarının, çiziklerin dahi hasar sayıldığını, oysa piyasada satılan ürünlere dahi bakıldığında bu ton farklılıklarının ve çiziklerin birçok üründe mevcut olduğunu ve hasar sayılmadığını, bu halde satıldıklarının görüleceğini, nitekim aslen davalı/karşı davacının dahi bunları hasar olarak kabul etmediğini, hal böyle iken davalı/karşı davacının iddialarını ispatladığı kabulünün açıkça hatalı olduğunu, kaldı ki ürünlerin müvekkili şirketin işleminden sonra başka işlemlere tabi tutulduğurur da karşı tarafın kabulün olduğunu, bu durumda varsa hasarın müvekkili şirketin işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının şüpheli olduğunu, ayıplı işlemin makul süre içerisinde karşı tarafa bildirilmesi gerekliliği hasarın nereden kaynaklandığının ispatı açısından önemli olduğunu, davalı/karşı davacının bu bildirimleri yapmayarak varsa hasarların müvekkili şirketin işlemlerinden kaynaklandığı iddiasını ispatta kendisini zora soktuğunu, aslen bu iddiasını ispatlayamayacakken ve bu iddialarını ispata elverişli bir durumu yokken düzgün inceleme yapılmadan lehine raporlar aldığını, hatta tespit dosyasında 300 adet pantolondan 241’inin hasarlı olduğu iddiasındayken 3892 adet ürünün hasarlı olduğu şeklinde bir rapor elde ettiğini, bu rapora dayanarak dava açan davalı/karşı davacının talebinin de yerel mahkemenin hatalı değerlendirmesi ile kabul edildiğini, kabul anlamında olmamak üzere bir kısım ürünün müvekkil şirketin işlemi neticesinde hasarlandığı kabul edilecekse bu durumda da bu ürünlerin sadece reklamasyon faturası kesilen ürünler olduğunun kabul edilebileceğini, ancak bu ürünlere ilişkin gelir kaybı olarak hesaplanan 9.408,00 TL olabileceğini, hatalı mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı - karşı davacı vekili katılma yolu ile istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin müvekkilinin dava açılmadan önce icra dosya sına ödediği 38.635,99TL. ana para ödemesini (ferileri ile birlikte 43.325,87 TL) infazda tereddüt doğmaması bakımından icra takibinde infaz sırasında nazara alınması bakımından karara ekleme yapılmasına ilişkin taleplerini dikkate almadığını, bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken bu ödemenin mahsup edilmediğinin ifade edildiğini, bu bakımdan yerel mahkeme kararının bu ödeme mahsubunu yapmayarak davacı şirket alacağını fazla çıkardığını, davacının istediği toplam bedelden, reklamasyon ve eksik ürünler düşüldükten sonra, icra takibi sonrasında icra dosyasına yapılan ödeme de mahsup edilerek, kalan bede lin tahsiline karar verilmesi gerektiğini, BK.475. Maddesine göre "hakkaniyet gereği kabule zorlanamama" ölçüsünün somut olayda gerçekleştiğinin anlaşıldığını, müvekkili şirketin sözleşme ile bağlı kalmak istemediğini daha önce ifade etmiş olması sebebi ile kanundan kaynaklanan sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için eserdeki ayıbın önemli olduğunu (yani eserin kullanılamaması), bu durumda müvekkili şirketin eseri kabule zorlanamaması gerektiğini, iş sahibinin bedelden indirim isteme hakkının da olup, bu hakkın kullanılmasına bağlı olarak sözleşmede belirtilen bedelin, değer kaybı oranında indirilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, itirazlarının göz önüne alınarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DAİREMİZİN ÖNCEKİ KARARI VE BOZMA İLAMI;
Dairemizin 26/02/2020 tarihli, 2019/76 esas ve 2020/221 karar sayılı kararı ile;
".... fason sözleşmesi kapsamına göre, ihbarın süresinde olduğunun kabulü gerektiği, tespit dosyası ve dosya kapsamına göre yıkama hizmeti ile davalıya ait ürünlerin hasar gördüğü ve zararının tazmini gerektiği, alınan bilirkişi raporlarına göre zararın belirlendiği hususları nazara alındığında, asıl ve karşı davada davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf istemlerinin, HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği, davalı vekilinin ise başlatılan icra takibinden sonra ödemelerinin bulunduğu, alacaktan mahsubu gerektiği gözetilerek, istinaf isteminin kabulüne, kararın kaldırılmasına karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVADA :
A)a-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 20/03/2017 tarihli ve 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararına sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
b-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne,
c-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
d-İstinaf aşamasında tek celse duruşma açıldığından ve davacı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı yönünden AAÜT ye göre hesaplanan 1.700,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
e-İstinaf aşamasında tek celse duruşma açıldığından ve davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, davanın red edilen kısmı yönünden AAÜT ye göre hesaplanan 1.700,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
f-istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
g-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 54,40-TL istinaf harcının başlangıçta alınan 341,26-TL'den mahsubu ile kalan 286,86 TL'nin davacıya iadesine,
ğ-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınan istinaf karar harcının talep halinde tarafına iadesine,
B)İlk Derece Mahkemesinin ilk Aşamasında Hüküm;
a-Asıl davanın kısmen kabulüne,
b-Davalı karşı davacının Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2014/4337 esas sayılı dosyasında icra takibine 9.172,12 TL asıl alacak ile 106,30 TL işlemiş faiz yönünden yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
c-Davacı yararına iptal edilen kısım üzerinden % 20 tazminat verilmesine,
d-Davacı taraftan alınması gereken 626,54 TL karar harcından, 400,45 TL'sı peşin olarak alındığından mahsubu ile, bakiye 226,09 TLnin davacı tarafa iadesine,
e-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden ve AAÜT.ye göre hüküm tarihine göre hesaplanan3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın ret edilen kısmı üzerinden ve AAÜT.ye göre hüküm tarihine göre hesaplanan3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
g-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı ve 400,45 TL peşin harç olmak üzere toplam 425, 65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 3,80 TL vekalet harcı, 1.826,00 TL dosya, bilirkişi ücreti ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.829,80 TL yargılama giderinin kazanıp kaybetme oranına göre hesap edilen taktiren 1.372,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
h-Kullanılmayan gider avanslarının istek halinde HMK'nun 333. Maddesi uyarınca yatıran taraflara iadesine,
KARŞI DAVADA:
C)a-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 20/03/2017 tarihli ve 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararına sayılı kararına karşı davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
b-İstinaf aşamasında tek celse duruşma açıldığından ve davalı/karşı davacı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT ye göre hesaplanan 1.700,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
c-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı/karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı/karşı davalı taraftan alınması gereken 5.460,15-TL istinaf harcından başlangıçta alınan 1.023,77-TL'den mahsubu ile bakiye 4.436,38-TL'nin davacıya iadesine,
e-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınan istinaf karar harcının talep halinde tarafına iadesine,
D)İlk Derece Mahkemesinin ilk Aşamasında Hüküm;
a-79.932,00 TL nin davacı karşı davalıdan tahsiline,
Alacağın 65.000,00TLsine karşı dava tarihinden 14.932,00 TL sine ıslah harcının karşılandığı 18.03.2017 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
c-Karar tarihinde Yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 5.460,15 TL harçtan peşin alınan 1.110,05 TL ve 255,00 TL ıslah harcının mahsubu ile 4.095,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
d-Davacı tarafından yatırılan ilk dava gideri olarak yatırılan 1.110,05 TL ile 255,00 TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince hesaplanan 9.142,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davacı tarafından yapılan 115,00 TL müzekkere, tebligat gideri ve 847,00 TL tespit masrafı olmak üzere toplam 962,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Kullanılmayan gider avanslarının istek halinde HMK'nun 333. Maddesi uyarınca yatıran taraflara iadesine,...." şeklinde karar verilmiştir.
Kararın davacı - karşı davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2022/7407 esas ve 2022/9353 karar sayılı ilamı ile;
"...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı-karşı davalının karşı dava yönünden yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı-karşı davalının karşı dava yönünden kararı istinaf ettiği, davalı-karşı davacının da katılma yoluyla ana dava yönünden istinaf isteminde bulunduğu, istinaf mahkemesince davalı-karşı davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Asıl ve karşı davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalar olmakla, davacı-karşı davalı yalnızca karşı davaya ilişkin hükmü istinaf etmiş, asıl davaya ilişkin hüküm istinaf edilmemiştir. Katılma yoluyla istinaf hakkı, asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, asıl dava bakımından asıl dava davacısı kararı istinaf etmediğinden asıl dosya davalısının buna bağlı olarak katılma yoluyla asıl davaya yönelik hükmü istinaf etmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalı-karşı davacının asıl dava yönünden katılma yoluyla istinaf hakkı bulunmadığından istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, aksinin kabulü ile istinaf isteminin esastan incelenmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin karşı dava yönünden bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazının kabulü ile kararın asıl davada davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373/2. madde hükümleri gözetilerek dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, aşağıda yazılı harcın karşı dava yönünden karşı dava davalıdan alınmasına, asıl dava yönünden peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 28.11.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi..." şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Dairemizce Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava taraflar arasında yıkama sözleşmesi uyarınca yapılan yıkama iş bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Karşı dava ise; yine taraflar arasında imzalanan yıkama sözleşmesi uyarınca ürünlerin hasar gördüğü iddiası ile uğranılan zarar ve kar kaybı alacağına ilişkindir.
Her ne kadar asıl dosya davalısı, davacı karşı davalının karşı davaya ilişkin hükmü istinaf etmesi üzerine, katılma yolu ile istinaf dilekçesi sunarak asıl dosyadaki kararı istinaf etmiş ise de; asıl dosya davacısı asıl dosya yönünden kararı istinaf etmediğinden, asıl dosya davalısının, karşı dosya davalısının, karşı dava yönünden sunduğu istinaf dilekçesi üzerine katılma yolu ile asıl dosyadaki kararı istinaf etmesi mümkün olmadığından asıl dosya davalısının istinaf isteminin usulden reddine karar verilmiştir.
Karşı dava yönünden Dairemizce verilen karara karşı yapılan temyiz talebine yönelik olarak; davacı -karşı davalının karşı dava yönünden yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararına sayılı kararına karşı, karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVADA :
A-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekilinin istinafının bulunmaması nedeniyle davalı-karşı davacının asıl dava yönünden katılma yoluyla istinaf hakkı bulunmadığından istinaf isteminin USULDEN REDDİNE,
1-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının davalı - karşı davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
2-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
3-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Asıl dava yönünden; istinaf yargılamasında bir duruşma açıldığından, AAÜT gereğince hesaplanan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalı - karşı davacıdan alınarak, davacı - karşı davalıya verilmesine,
KARŞI DAVADA:
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/03/2017 tarihli ve 2014/225 Esas 2017/128 Karar sayılı kararına sayılı kararına karşı, karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
1-a)Alınması gereken 5.460,15-TL istinaf harcından başlangıçta alınan 1.365,03-TL'den mahsubu ile bakiye 4.095,12-TL'nin davacı - karşı davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
b)Davacı - karşı davalının yatırmış olduğu 85,70 TL istinaf başvuru harcının üzerinde bırakılmasına,
2-Davacı - karşı davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
3-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karşı dava yönünden; istinaf yargılamasında bir duruşma açıldığından, AAÜT gereğince hesaplanan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davacı - karşı davalıdan alınarak, davalı - karşı davacıya verilmesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar yönünden kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy