İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2982 Esas 2023/520 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2982
Karar No: 2023/520
Karar Tarihi: 22.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2982
KARAR NO: 2023/520
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2019
NUMARASI: 2016/1535 Esas 2019/1119 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 22/03/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının alacağından dolayı davalı aleyhine İzmir 16.İcra müdürlüğünün 2016/9088 sayılı dosyası ile takip yapılmış ise de davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ederek durdurulmasını sağladığını, taraflar arasında mal alım satım sözleşmesinden kaynaklanan ticari alışveriş olduğunu, bundan kaynaklı takibe konu alacağın davalı yanca ödenmediğini,davalı yanın kazan mahkemelerinin yetkisi olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş ise de bu itirazın da haksız olduğunu, zira tacir taraflar arasında yapılan sözleşmede İZMİR mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiğini, somut olayda, faturalara dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlunun yetki itirazında bulunduğunu, icra mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde, alacaklı ile arasındaki hukuki ilişkiyi kabul ettiğini, para borcunun götürülecek borç olması nedeni ile alacaklının ikametgahının ifa yeri dolayısı ile yetkili olduğu belirtildiği, müvekkilin ikametinin de İZMİR de olduğundan İzmir icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olduğunu, davalının her ne kadar davacıya bir borcunun olmadığını iddia etmiş ise de defter, kayıt ve belgelerde yapılacak inceleme ile davalının borcunun varlığının ispatlanacağını, nitekim borçlu aleyhine karşılıksız çıkan çek ile ilgili İzmir 16.icra müdürlüğünün 2016/5109 sayılı dosyası ile yapılan takip ile davalı borçlunun iş adresine hacze gidildiğinde davacının satıp bedelini alamadığı malların da haciz tutanağı ile borçlunun işyerinde tespit edildiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, alacak likit olduğundan % 20 den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalı yedinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetkili Mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, davacının malzemelerini hem eksik hem geç teslim ettiğini, malzemelerin bozuk çıktığını, ... Kurumu tarafından davacının teslim ettiği malzemelerin kabul edilmediğini ve hibe alınamadığını, hem bu sebepten, hem de bozuk malzemeler nedeniyle büyük oranda zarar edildiğini, davacının alacağının fazlasıyla ödendiğini, davacının teslim edemediği, yada bozuk teslim ettiği malzemelerin piyasadan ayrıca para ödenerek satın alındığını, davacının eksik ve bozuk verdiği malzemelerden dolayı 120 ton yem boşa gittiğini, firmalardan civciv alınamadığını ve milyonlarca lira zarar edildiğini,, bu hususların tamamının ... ve ... kayıtlarında mevcut olduğunu belirterek öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini haksız ve dayanaksız davanın reddi ile takip bedelinin %20'sından az olmamak icra-kötü niyet tazminatın da davacıdan alınarak taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
" ...Toplanan deliller neticesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın; İzmir 16.İcra müdürlüğünün 2016/9088 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe davalı tarafından yapılan itiraz neticesi itirazın iptalinin istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesinde bahsedilen İzmir İcra Müdürlüğü'nün 2016/5109 E. Sayılı dosyanın incelenmesinde; alacaklısının dava dışı ... olduğu, borçlusunun mahkememiz davalısı ... ve dava dışı ... olduğu, takibin ... Şubesine ait çek nedeni ile başlatılmış olduğu, dosyada talep doğrultusunda borçlu ...'nın adresinde Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2016/272 Talimat sayılı dosyası üzerinden hacze gidildiği, yapılan haciz neticesi ... Marka iki adet kümes kontrol panosunun muhafaza işleminin yapıldığı ve ...'a yeddiemin sıfatı ile bırakıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde taraflar arasında Makine Ekipman Alımı Tedarik Sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmenin 20/03/2015-30/08/2015 tarihleri arasında geçerli olduğunun belirlendiği, 13. Maddesinde taraflar arasında daha önceden yapılan 27/08/2014 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunun hükme bağlandığı, sözleşme bedelinin 372.000,00 TL + KDV olarak belirlendiği görülmüştür.
Mahkememiz davalısı tarafından dosyaya sunulan teslim kabul tutanağının ve davacı tarafından sunulan teslim kabul tutanağının incelenmesinde; içeriklerinin aynı olduğu, imzaların her ikisinde de bulunduğu ancak 13/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirtilen el yazılarının davacı tarafça sunulan belgede bulunmamasına rağmen davalı tarafça sunulan belgede bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca mal kabul teslim tutanağı altındaki imzanın ve içeriğinin doğru olmadığı konusunda her iki tarafın da beyanı bulunmamaktadır. Bu tutanaktaki ihtilaf konusu husus tutanağa sonradan eklendiği iddia edilen el yazılı kısımlara ilişkindir.
Taraf defterlinin incelenmesi neticesinde 42673 - 42674 ve 42678 numaralı faturaların her iki tarafın ticari defter ve belgelerinde bulunduğu ancak 42661, 42662 ve 42686 numaralı faturaların davacı defterinde bulunmasına rağmen davalı defterinde bulunmadığı görülmüştür.
Tarafların ticari defter ve belgelerinin bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde söz konusu faturalar toplamının davacı defterine göre 255.368,61 TL, davalının davacıya yaptığı toplam ödeme miktarının 140.500,00 TL olduğu, aradaki farkın 114.868,61 TL olduğu görülmüştür.
Her ne kadar davacı tarafça 42662 no.lu faturanın kendi defterinde bulunduğu belirtilmiş ise de bu fatura davalı defterinde kayıtlı olmadığı gibi dosya kapsamında yer alan mal kabul teslim tutanağında da fatura içeriği bulunmamaktadır. Ayrıca davacı tarafından sunulan faturanın davalı tarafa teslim edildiğine yönelik kargo gönderi fişine yönelik örneğin incelenmesinde kargo içeriğinin bahse konu fatura olup olmadığı anlaşılamadığından bu anlamdaki ispat yükünün davacı tarafça yerine getirilmediğine kanaat getirilmiştir. Bu nedenle söz konusu fatura tutarı olan 3.540,00 TL'nin davacı tarafa iadesinin mümkün olmadığına kanaat getirilmiştir. Yine her ne kadar davalı tarafça 42661 no.lu faturanın defterde kayıtlı olmaması neticesi gerek fatura konusu borcun gerekse fatura içeriğinin sahte olduğu belirtilmiş ise de söz konusu fatura içeriğinin mal kabul teslim tutanağında yer aldığı, bu nedenle her ne kadar davacı tarafça fatura üzerinde davalı tarafın teslim aldığına yönelik ispat külfetinin yerine getirmediği düşünülse bile taraflar arasında içerikleri konusunda uyuşmazlık olmayan ( el yazısı ile yazılan kısımlar ve 244.000,00 TL'ye anlaştık şeklindeki kısımlar hariç olmak üzere) mal kabul teslim tutanağında fatura içeriği mal yer almakta, fatura tarihi göz önüne alındığında 23/05/2015-30/08/2015 tarihleri arasında taraflar arasında geçerli olan sözleşmeye uygun olarak davacı tarafça düzenlenen 42661 no.lu fatura konusu malın davalı tarafa teslim edildiği ancak davalı tarafça fatura karşılığının davacıya ödenmemiş olduğuna kanaat getirilmiştir. Ayrıca her ne kadar davalı tarafça 42686 no.lu faturanın defterde kayıtlı olmaması ve fatura içeriğinin sahte olduğu belirtilerek itiraz edilmiş ise de söz konusu fatura içeriğinin bahse konu mal kabul teslim tutanağında yer alması faturanın kontrolünde 28/06/2015 tarihli teslim kabul tutanağına istinaden kesildiğinin belirtilmesi ve bu tarihin taraflar arasında geçerlilik tarihi belirlenen sözleşme tarihine uygun olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde irsaliye numarası olmasa da 42868 no.lu fatura konusu malın davalı tarafa teslim edildiği ancak davalı tarafça fatura karşılığının davacıya ödenmemiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; icra takip tarihi itibari ile davacı tarafın davalıdan 114.668,61 TL alacaklı olduğu, her ne kadar borcun fazlasının ödendiği yönünde davalı tarafça savunmada bulunulmuş ise de bilirkişi raporlarından da görüleceği üzere bunun ispatının davalı tarafça yerine getirilemediği, itirazın iptaline konu icra takip dosyasında alacağın 96.250,00 TL üzerinden takibe konulduğunun anlaşılması neticesi taleple bağlılık ilkesi gereği açılı davanın kabulü ile İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2016/9088 E. Sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın reddi ile takibin aynen devamına ve hüküm altına alınan alacağın %20'si oranındaki 19.250,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçesi ile,
1-Davanın KABULÜNE,
2-İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2016/9088 E. Sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın reddi ile takibin aynen devamına,
3-İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2016/9088 E. Sayılı dosyası neticesi hükmedilen tutarın İİK m67 sayı gereği %20'si oranındaki 19.250,00 TL'nin icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde sunulan deliller toplanmadan eksik inceleme yapılarak, talepleri karara bağlanmadan yargılamanın bittiğini, davanın haksız bir şekilde kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin ticari defterlerinde 3 adet, davacı defterlerinde ise 6 adet fatura defterlere kaydedildiğinin raporda tespit edildiğini, raporda belirtildiği gibi teslim kabul tutanağı düzenlendikten sonra müvekkilinin haberi olmadan ve usule uygun şekilde kendisine de tebliğ edilmeyen, dosyaya sunulamayan kayıp fyan kayıp faturalara dayanılarak müvekkilinin 6 adet fatura toplamı olan 259.108 TL'yi ödeme yükümlülüğünün kesinlikle bulunmadığını, kabul anlamına gelmemesi kaydıyla müvekkilinin davacıya yapması gereken ödemelerin üst sınırı olsa olsa ticari defterlerde kayıtlı olan 3 adet fatura toplamı olan 201.288 TL olduğunu, müvekkilinin davacıya yaptığı ödemelere ilişin belgeler incelendiğinde ise toplam 244.000 TL ödeme yapıldığını, dava başından itibaren delillerin hepsinin ikame edilmeden bilirkişi incelemesi yapılmasının hukuka aykırı olacağını ve mahkemeyi yanıltacağını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın esastan reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satıma dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasında "Makine Ekipman Alımı Tedarik Sözleşmesi" düzenlendiği, sözleşmenin 20/03/2015-30/08/2015 tarihleri arasında geçerli olduğunun belirlendiği, 13. Maddesinde taraflar arasında daha önceden yapılan 27/08/2014 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunun hükme bağlandığı, davacı tarafından İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2016/9088 esas sayılı dosyasında fatura bedelleri ve sözleşmeye dayalı olarak 96.250 TL alacak üzerinden takip başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının itirazın iptali talebiyle dava açtığı, davalı cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunarak malın ayıplı teslim edildiğini, davacının alacağının fazlasıyla ödendiğini savunmuştur.
Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda TBK'nın 89/1 maddesi uyarınca sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Akdi ilişkinin inkar edilmemesine göre davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin de yetkili olması nedeniyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı da yerinde değildir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacı tarafından malın teslim edildiğinin kanıtlanmış olmasına, davalının ödeme iddiasını ve ayıbı kanıtlayamamış olmasına ve yemin deliline başvurmamış olmasına, denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabul edilmiş olmasına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 29/11/2019 tarih ve 2016/1535 Esas 2019/1119 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 6.574,83.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 1.643,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.931,33.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK'nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy