İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2537 Esas 2023/615 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2537
Karar No: 2023/615
Karar Tarihi: 30.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2537
KARAR NO: 2023/615
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2014/782 Esas 2019/480 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ: 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/03/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda " DAVA: Davacı taraf vekili dava dilekçesi ile özetle; Davacı şirketin davalı şirketin ... bayisi olarak çalıştığı ve ... tarafından sunulan hizmetleri üyelere pazarlayarak bu hizmetlerin kullanımı için gerekli kurulumları yaptığı; Davacının düzenlediği 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli ve 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturaların davalı tarafından bir takım bahanelerle ödenmediği ve bu nedenle davalı hakkında İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2006/7224 E. sayılı dosyası ile takip yapıldığı, davalının icra takibine yaptığı itirazın gerçeği yansıtmadığını iddia ve beyan edilerek, davalının İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2006/7224 E. sayılı icra dosyasındaki itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının % 40 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı ile davalı şirketler arasında 04.04.2006 tarihinde ... Sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmesi, sahte abonelikler yapıp haksız kazanç sağlayarak davalı şirketi zarara uğratması, mülkiyeti davalıya ait olan ve davacıya üyelere kurulum amacı ile teslim edilen ekipmanları haksız yere kullanması sebeplerine istinaden davalı şirket tarafından davacı aleyhinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2006/45249 sayı ile şikayette bulunulduğu, davalı şirket yetkililerince yapılan araştırmalar sonucunda davacının şimdilik 97 adet sahte abonelik yaptığının tespit edildiği, davacının takibe dayanak yaptığı faturalardan 22.06.2006 tarih ve 47.560,40 TL. bedelli faturanın davalı şirkete hiçbir surette teslim edilmediği, bu nedenle ortada muaccel hale gelmiş bir alacağın olmadığı, sözleşmenin 4.1. ve 20.maddelerine göre davacı teknik servisin yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi halinde davalının maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı olduğu gibi teknik servisten cezai şart talep etme hakkına da sahip olduğu, davalı şirketin yaptığı çalışmalar neticesinde 200 üyeden 97’sinin gerçekte var olmadığının tespit edildiği, davacının davalı şirketi aldatmaya yönelik bir takım hareketlerde bulunarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığı, davacı şirket ile akdedilen sözleşmenin 04.04.2006 tarihli olduğu, davalı şirketin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayetin tarihinin ise 19.06.2006 olduğu, davacının yaklaşık 2,5 aylık süre zarfında 1000’in üzerinde üyelik gerçekleştirdiğini davalı şirkete bildirdiği, davacının hukuka aykırı tutumu neticesinde davalının ciddi oranda maddi zarara uğradığı, bunun haricinde gerçekte üyeliği yapılmayan ancak davacı şirketçe davalıya bildirilen listenin içerisinde adı olan şahıslara davalı şirket tarafından üyelik bedeli olarak fatura gönderildiği, bunun üzerine adı geçen şahısları davalı şirketi arayarak üye olmadıkları halde kendilerine fatura gönderildiğini beyan ederek davalı şirket aleyhine hukuki yollara başvuracaklarını bildirdikleri, davacının bu hareketleri sonucunda davalı şirketin büyük oranda manevi zarara da uğradığı, davacının gerçek olmayan üyeliklere ilişkin olarak davalıdan prim almaya çalıştığı, davalı şirketin zararı net olarak ortaya çıktıktan sonra davacıdan maddi ve manevi tazminat talep edileceği ve sözleşmeden doğan cezai şartın da tahsil edileceği, iddia ve beyan edilerek, davanın reddine ve karşı taraf aleyhine % 40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı taraf vekili cevaba cevap dilekçesi ile özetle; davalı tarafından varlığı iddia edilen 04/04/2006 tarihli sözleşmenin tek nüsha yapıldığını, müvekkili şirkete verilmediğini, iş bu sözleşmede her ne kadar İstanbul mahkemeleri yetkilidir ibaresi var ise de özel yetkili mahkemenin genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmayacağını, taraflar arasında istisna akdinin mevcut olduğunu, istisna aktinden dolayı doğan uyuşmazlıkların çözüm yerinin alacaklının ikametgahı mahkemesi olduğunu, ayrıca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin ifa yeri mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalı tarafın faturaya yaptığı itirazın doğru olmadığını, davalı şirketin bayilerine o dönem için hak ettileri fatura bilgilerini bilgisayar ortamında e-mail olarak bildirdikten sonra bayilerin faturayı kestiğini, davalı tarafın faturanın taraflarına bildirilmediği iddiasının gerçek olmadığını, davalı tarafın kendilerine bildirilmediğini iddia ettiği 22/06/2006 tarihli 47.560,40 YTL meblağlı faturanın davalı şirket tarafından müvekkili şirkete e-mail olarak bildirildiğini ve davalı tarafın müvekkili şirkete bildirimi üzerine fatura kesildiğini, müvekkili şirketin 1000 üzerinden üyelik gerçekleştirdiğini, davalı tarafın afaki beyarlarıan araştırma yapmadan bir takım sahte üyelikler yapıldığını iddia ettiğini, bu sayının 97 kişi olduğunu söylediklerini, davalı tarafın yapılan üyeliklerden hiçbir sorun olmadan parasını kazandığını, müvekkili şirkete tek kuruş ödemediğini, davacı tarafın ceza dosyasını bekletici mesele yapması isteminin doğru olmadığını, müvekkili şirketin alacağının faturaya dayandığını, her üye için davalı tarafın müvekkili şirkete ödeyeceği bedelin belli olduğunu, faturalarında buna göre kesildiğini, müvekkili şirketin yaptığı üyeliklerin belli olduğunu, bu durumda savcılık şikayetinin bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığını, bu nedenlerle davanın kabulüne, davalının yetki itirazının reddine, yargılamanın devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İKİNCİ CEVAP: Davalı taraf vekili ikinci cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu 04/04/2006 tarihli ... Söjzleşmesinin örnek nüshasının kendisinde bulunmadığını beyan ettiğini, bu durumun gerçeği yatsıtmadığını, basiretli iş adamı gibi davranılmadığını, davalının ikametgahı genel yetkili mahkemeler olduğunu, müvekkili şirketin tüzel kişi olması ve merkezinin de İstanbul da olması nedeniyel İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan sözleşmede de yetki şartının kabul edildiğini ve bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların da İstanbul Merkez Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, davacı tarafın afaki beyanlarla ve araştırma yapmadan sahte üyelikler yapıldığı iddiasında olduklarını beyan ettiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin yetkililerinin yaptığı araştırmalar neticesinde davacının sahte üyelikler düzenlediğinin açığa çıktığını, bunun üzerine müvekkili şirketin İzmir C. Başsavcılığına davacı aleyhine suç duyurusunda bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve karşı taraf aleyhine % 40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir 13. İcra müdürlüğünün 2006/7224 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 89.581,70- YTL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 28/06/2006 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 06/07/2006 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, dosyada başkaca bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sözleşme; Taraflar arasında 04/04/2006 tarihinde ... Sözleşmesi imzalanmıştır. 3. Maddede belirtilen sözleşmenin konusuna göre; ... üyelik paketlerinin ... tarafından ...' ten satın alınarak ... tarafından belirlenecek bölge içinde potansiyle üyelere pazarlanması, satışı, kurulumunun yapılması ve/veya üye şikayeti/ arıza hallerinde uygulanması gereken kurallar ile tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi ile sözleşmenin tatbik ve tefsirinden doğacak uyuşmazlıkların hal yollarının gösterilmesinden ibaret olduğu bildirilmiş, sözleşme birlikte imza altına alınmıştır.
Faturalar; dava konusu olan, davacı tarafından davalı adına keşide edilen faturaların 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL bedelli ve 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturalar olduğu görülmüştür.
Ceza Dosyası: İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/72 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekinin ... , katılanların ..., ... Hizmetleri, ... , ... ,... , sanığın ... olduğu, dava konusuna göre; 19.06.2006 tarihinden önce şüphelinin yetkilisi olduğu ... şirketi ile müşteki ... arasında digitürk aboneliği satım ve kurumu konusuda sözleşme bulunduğu, müşteki ve mağdurun bilgi ve rızası dışında abonelik tesis edilerek fatura gönderildiği, şikayet üzerine 97 adet abone sözleşmesinin 45 adresinde sözleşmede gösterilen adreste oturmadığı, 47 adet abone sözleşmesinin ise gerçek olmadığı, tespit edildiği iddiası ile sanığın dolandırıcılık ve özel belge sahtecilik hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmasının talep edildiği, yapılan yargılama sırasında 2008/431 Esas, 2010/30 Esas ve 2011/42 Esas sayılı dosyaları ile tarafları ve dava konusu aynı olması nedeni ile birleştiği, yargılamanın 2008/72 Esas sayılı dosya üzerinden yürütüldüğü, 29/12/2011 tarihli karara göre, sanığın sabit görülen zincirleme özel belgede sahtecilik suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık vekilinin kararı 22/02/2012 tarihinde temyiz ettiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2013/17779 Esas 2015/32387 Karar sayılı 17/12/2015 tarihli ilamı ile onama kararı verildiği, kararın 17/12/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Bilirkişi heyet raporu: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/135 Talimatı üzerinden alınan 27/10/2017 tarihli rapora göre; Dava dosyası, icra dosyası ve ibraz edilen davalı yanın cari hesap ekstresinin incelenmesi neticesinde; incelenen davalı şirkete ait 2006 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak tasdik edilmiş olduğu, defterlerin herbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu, takibe konu iki adet faturanın, davalı yana teslim tutanağı ve teslim aknın olmadığı, cari hesap ekstresinde 22.05.2006 Tarih ve 001 No.lu 41.692,30.- YTL tutarlı faturanın kayıtlı olduğu, davalı tarafın Cari Hesap ekstresine göre; Davacı yana takip tarihi ve dava tarihi itibariyle 29.76936 YTL borcu olduğu, 2 Adet Faturanın icra takibi konu faturanın olduğunun tespit edildiği, davalının incelenen Cari Hesap Ekstresinde Cari hesap farklılığının Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen; 22.06.2006 Tarih ve 007 Nolu 47.560,40.- YTL - I adet faturanın davalı yan cari hesap ekstresinde kayıtlı olmadığından kaynaklanmış olduğu, davacı yanın 22.06.2006 Tarih ve 007 Nolu 47.560,40.- YTL Tutarlı bu faturaya ilişkin, alacak talebinde bulunabilmesi için; bu faturalarda yazılı olan hizmetin, davalı yana teslim edildiğinin ve hizmet bedelini içeren faturanın davalı yana tebliğ edildiğinin ispatı hususu ile tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenin taktirinde olduğu sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu: Mahkememizce aldırılan 17/10/2018 tarihli rapora göre; Davalı şirket ile birlikte dava dışı muhtelif gerçek kişilerin şikayeti üzerine davacı şirket yetkilisi ... hakkında “Dolandırıcılık ve Özel Belgede Sahtecilik” suçlarından açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2008/72 E. – 2011/461 K. sayılı ve 29.12.2001 tarihli hüküm ile, davacı şirket tarafından abonelik kurulumu yapılan ve davalı şirkete gönderilen 86 adet abonenin kurulum adresinde bulunmadığı, davacı şirket yetkilisinin söz konusu 86 adet abonelikle ilgili olarak sahte sözleşmeler düzenlediği ve böylelikle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği hususları sabit hale gelmiş olup, buna göre, davalı şirket tarafından Ceza Mahkemesi kararına esas teşkil eden 86 adet abonelik haricinde başka sahte aboneliklerin varlığı davalı tarafından ispatlanmadığı sürece, davacının Ceza Mahkemesi kararı ile sahteliği sabit olan 86 adet abonelik haricinde geriye kalan abonelikler için davalı şirketten ücret talep etmesinin mümkün olduğu, bu çerçevede, dava dosyası içeriğinde yer alan delil ve belgelere göre, Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararı ile sahteliği sabit olan 86 adet abonelik haricinde, davacı şirket tarafından başka sahte aboneliklerin yapıldığını tevsik eden delillerin dosyada mevcut olmadığı ve Ceza Mahkemesi kararıyla tespit edilen 86 adet abonelik haricinde başka herhangi bir aboneliğin sahte olup olmadığını dava dosyasındaki delillerden tespit etmenin mümkün olmadığı görülmekle, davacının Ceza Mahkemesi kararı ile sahteliği sabit olan 86 adet abonelik haricinde geriye kalan abonelikler için davalı şirketten ücret talep etmesinin mümkün olduğu sonucuna ulaşmanın mümkün olduğu, böylelikle, davacının icra takibine dayanak yaptığı 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli ve 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturaların çok sayıda aboneliğin tamamı için düzenlenmiş olan satış primi faturaları olduğu ve söz konusu aboneler münferit abonelik bazında düzenlenmediği için, icra takibine esas teşkil eden bu faturaların Ceza Mahkemesi kararı ile sahteliği tespit edilen 86 adet abonelikle kısmen ya da tamamen ilgili olup olmadığını tespit etmenin mümkün olmadığı; öte yandan, Sayın Mahkeme tarafından yazılan talimata istinaden İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/135 Tal. numarası ile görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ile, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacının icra takibine dayanak yaptığı 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli faturanın davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, ancak davalı şirketin defterlerine kayıtlı cari hesap ekstresine göre, takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 29.769,36.- TL. tutarında bakiye alacağının olduğu hususunun, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtları ile sabit olduğu; buna karşılık, davacının takibe dayanak yaptığı 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğini ya da bu faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğunu somut olarak tevsik eden herhangi bir delilin de mevcut olmadığı ve buna göre, söz konusu fatura davacının defterlerinde kayıtlı olsa bile, davacı tarafından söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği ya da bu faturaya konu mal ve hizmetlerin sunulduğu davacı tarafından ispatlanmadığı sürece davacının bu fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olmayacağı ve bu haliyle, davacının söz konusu fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasını mevcut dosya kapsamına göre ispatlanmış olmadığı ve böylelikle, yukarıda belirtildiği üzere, davalı şirketin defterlerine kayıtlı cari hesap ekstresine göre, 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli faturanın davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, ancak yine davalı defterlerine göre bu faturadan dolayı takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 29.769,36.- TL. tutarında bakiye alacağının olduğu hususunun, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtları ile sabit olduğu hususunun sabit hale geldiği ve buna göre davacının icra takibi kapsamında davalıdan 29.769,36.- TL. tutarında alacaklı olduğunun kabul edilebileceği, bu çerçevede yukarıda belirtildiği üzere, davalı şirketin defterlerine kayıtlı cari hesap ekstresine göre, 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli faturanın davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, ancak yine davalı defterlerine göre bu faturadan dolayı takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 29.769,36.- TL. tutarında bakiye alacağının olduğu hususunun, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtları ile sabit olduğu hususunun sabit hale geldiği ve buna göre davacının icra takibi kapsamında davalıdan 29.769,36.- TL. tutarında alacaklı olduğunun kabul edilebileceği ve dolayısıyla davacının icra takibi kapsamında davalıdan talep edebileceği alacak miktarının 29.769,36.- TL. olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava; taraflar arasındaki “... Sözleşmesi” uyarınca düzenlenen 2 adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında 04.04.2006 tarihinde “... Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşme uyarınca davalı şirketin (... ) bayiliğini yapan davacı şirketin, bayilik yaptığı dönem boyunca davalı şirket adına toplam 1143 adet abonelik tesis ettiği, davalı şirket ile birlikte dava dışı muhtelif gerçek kişilerin şikayeti üzerine davacı bayi şirket yetkilisi ... hakkında “Dolandırıcılık ve Özel Belgede Sahtecilik” suçlarından açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2008/72 E. – 2011/461 K. sayılı ve 29.12.2001 tarihli hüküm ile, davacı şirket tarafından abonelik kurulumu yapılan ve davalı şirkete gönderilen 86 adet abonenin kurulum adresinde bulunmadığı, davacı şirket yetkilisinin söz konusu 86 adet abonelikle ilgili olarak sahte sözleşmeler düzenlediği grekçesiyle özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, davacı şirketin ceza yargılamsına konu olan sözleşmeleri dışarıda bırakarak düzenlemiş olduğu diğer abonelik sözleşmeleri ile ilgili 2 adet faturaya dayanarak davalı şirketten alacak talebinde bulunduğu, davalı şirketin ise söz konusu fatura bedellerini, ceza yargılamasında sahteliği tespit edilen 86 sözleşmeyi gerekçe göstererek ödemekten kaçındığı, ceza mahkemesi kararına esas teşkil eden 86 adet abonelik haricinde başka sahte aboneliklerin varlığı hususunda davalı şirket tarafından yapılan herhangi bir tespit, şikayet, ceza soruşturması bulunmadığı gibi davacı şirket tarafından düzenlenen diğer abonelik sözleşmeleri ile ilgili gerçek kişiler tarafından yapılan bir şikayet ve itirazın da bulunmadığı, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile sahteliği sabit olan 86 adet abonelik haricinde, davacı şirket tarafından başka sahte aboneliklerin yapıldığını tevsik eden delil olmadığı ve ceza mahkemesi kararıyla tespit edilen 86 adet abonelik haricinde başka herhangi bir aboneliğin sahte olup olmadığının davalı tarafından sunulan abone, aktivasyon ve iptal bilgilerini gösteren liste ile tespit etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla davacının sahteliği sabit olan 86 adet abonelik haricinde geriye kalan abonelikler için davalı şirketten ücret talep edebileceği, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacının icra takibine dayanak yaptığı 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL bedelli faturanın davalının ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete bu faturaya mahsuben düzenlenen 6.410,01 TL tutarlı fatura ve 5.512,95 TL'lik ödeme dikkate alındığında takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan bu faturadan kaynaklanan 29.769,36 TL tutarında bakiye alacağının olduğu, buna karşılık, davacının takibe dayanak yaptığı 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğini ya da bu faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğunu somut olarak tevsik eden herhangi bir delilin de mevcut olmadığı, söz konusu fatura davacının defterlerinde kayıtlı olsa bile, davacı tarafından söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğinin ya da bu faturaya konu hizmetlerin verildiğinin ispatlanması gerektiği, 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturaya konu hizmetin davalıya verildiği ve faturanın davalıya tebliğ edildiği kanıtlanamadığından davacının bu faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne, 29.769,36 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, alacak likit olmakla davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklinde davacının davasının kısmen kabulüne, davalının, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2006/7224 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 29.769,36 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, hüküm altına alınan 29.769,36 TL alacak üzerinden hesaplanacak %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.033,54 TL nispi harca, peşin alınan 761,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.272,34 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazine’ ye gelir kaydına, dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 0,60 TL dosya gideri, 2,10 TL vekalet suret harcı, 94,00 TL davetiye ve posta gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.096,70 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 696,10 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 12,20 TL başvurma harcı, 761,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.469,50 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına dair karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; tacir olan tarafların aralarında düzenledikleri yetki sözleşmesi ile İstanbul Mahkemelerini yetkili kıldıklarını, süresi içerisinde yetki itirazında bulundukları halde mahkemenin yetki itirazının reddine ilişkin kararının yerinde olmadığını, davacı şirket yetkililerinin müvekkiline karşı dolandırıcılık ve sahte belge düzenleme suçundan ceza aldıklarını ve bu hükümlerin kesinleştiğini, davacının kötüniyeti ve hileli hareketler ile müvekkilini kandırdığının bir maddi vakıa halini aldığını, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işleyen davacı şirket yetkililerinin hileli hareketler ile sahte belgelerle müvekkilini zarara uğrattığı hususunun kesin olduğunu, müvekkilinin aldatıldığından haberi olmadığı tarihlerde düzenlediği, veri girişi yaptığı ticari defterlerindeki kayıtların müvekkil aleyhine delil olmasının mümkün olmadığını, davacı davasını ispatla yani fatura alacağına konu edimini yani 1134 kurulumu tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispatla mükellef olduğunu, davacının sözleşmesel edimlerini kusursuz ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiği kabulü ile bir hesaplama yapıldığını, davacının ilk faturasından mahsubun tarafların cari ilişkisinden kaynaklı, müvekkilinin davacı adına yaptığı ödemelerden (Haciz İhbarnamesine dayalı) ileri geldiğini, bu yönde rapora karşı itirazlarının da mevcut olduğunu, davacı lehine kabul olunan kısmi alacak miktarlarının davacı nezdinde sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, örnekleme yolu ile ceza dosyasında tespit edilen bir kısım sahte aboneliklerden kaynaklı alacakların dahi davacının hakedişlerinden mahsup edilmediğini, gerekçeli kararın delil ve gerekçe kısmının son cümlesinde "avans faizi" kabulüne karşın hüküm kısmında ise "reeskont faize" hükmedilmesinin taleple bağlılık ilkesine bağlı kalınması gerektiğinin yanı sıra Mahkemelerin gerekçeleri ile hükmünün de birbirine uygun olması gerektiğini, müvekkilin inkarının kötüniyet içermediğini, davacının alacak taleplerinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, alacağın likit olmadığını, davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken açıklanan noktaların göz ardı edilip aksi karar verilmesinin hatalı olduğunu, son olarak hükümde yer alan 5 numaralı kararda davanın kabul ret oranına göre müvekkilin sorumlu tutulduğu yargılama giderlerinin yanlış hesap edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, fatura alacağına dayalı takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilince, müvekkili şirketin davalı şirketin ... bayisi olarak çalışması ve ... tarafından sunulan hizmetleri üyelere pazarlayarak bu hizmetlerin kullanımı için gerekli kurulumları yapması hizmetlerine karşılık düzenlediği 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL. bedelli ve 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli fatura bedellerinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan takipte itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekilince, davacının taraflar arasında imzalanan 04.04.2006 tarihinde ... Sözleşmesine aykırı hareket etmesi, sahte abonelikler yapıp haksız kazanç sağlayarak davalı şirketi zarara uğratması, mülkiyeti davalıya ait olan ve davacıya üyelere kurulum amacı ile teslim edilen ekipmanları haksız yere kullanması sebeplerine istinaden davalı şirket tarafından davacı aleyhinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2006/45249 sayı ile şikayette bulunulduğu, davalı şirket yetkililerince yapılan araştırmalar sonucunda davacının şimdilik 97 adet sahte abonelik yaptığının tespit edildiği, davacının takibe dayanak yaptığı faturalardan 22.06.2006 tarih ve 47.560,40 TL. bedelli faturanın davalı şirkete teslim edilmediği beyanı ile davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
İzmir 13. İcra Müdürlüğü'nün 2006/7224 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 89.581,70- YTL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 28/06/2006 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 06/07/2006 tarihli dilekçe ile borca yetkiye ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Taraflar arasında 04/04/2006 tarihinde ... Sözleşmesi imzalanmıştır. 3. Maddede belirtilen sözleşmenin konusuna göre; ... tarafından ... ' ten satın alınarak ... tarafından belirlenecek bölge içinde potansiyle üyelere pazarlanması, satışı, kurulumunun yapılması ve/veya üye şikayeti/ arıza hallerinde uygulanması gereken kurallar ile tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi ile sözleşmenin tatbik ve tefsirinden doğacak uyuşmazlıkların hal yollarının gösterilmesinden ibaret olduğu bildirilmiş, sözleşme birlikte imza altına alınmıştır. Sözleşmenin 15 maddesinde yetkili mahkemnin İstanbul Merkez Mahkemesi olduğu bildirilmiştir.
Dava konusu olan, davacı tarafından davalı adına keşide edilen faturaların 22.05.2006 tarihli ve 41.692,30.- TL bedelli ve 22.06.2006 tarihli ve 47.560,40.- TL. bedelli faturalar olduğu görülmüştür.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/72 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekinin ..., katılanların ..., ...Hizmetleri, ..., ..., ..., sanığın ... olduğu, dava konusuna göre; 19.06.2006 tarihinden önce şüphelinin yetkilisi olduğu ... şirketi ile müşteki ... arasında ... aboneliği satım ve kurumu konusuda sözleşme bulunduğu, müşteki ve mağdurun bilgi ve rızası dışında abonelik tesis edilerek fatura gönderildiği, şikayet üzerine 97 adet abone sözleşmesinin 45 adresinde sözleşmede gösterilen adreste oturmadığı, 47 adet abone sözleşmesinin ise gerçek olmadığı, tespit edildiği iddiası ile sanığın dolandırıcılık ve özel belge sahtecilik hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmasının talep edildiği, yapılan yargılama sırasında 2008/431 Esas, 2010/30 Esas ve 2011/42 Esas sayılı dosyaları ile tarafları ve dava konusu aynı olması nedeni ile birleştiği, yargılamanın 2008/72 Esas sayılı dosya üzerinden yürütüldüğü, yapılan yargılama sonunda, sanığın olay tarihlerinde bir çok sahte abonelik ve kurulum sözleşmesi imzalayarak bu sözleşmeler gereği ... AŞ 'den pay almak suretiyle şirket yöneticisi sıfatıyla katılan ... AŞ'yi dolandırdığı sabit görüldüğünden zincirleme özel belgede sahtecilik suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık vekilinin kararı 22/02/2012 tarihinde temyiz ettiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2013/17779 Esas 2015/32387 Karar sayılı 17/12/2015 tarihli ilamı ile onama kararı verildiği, kararın 17/12/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
TBK 74 e göre hukuk hakimi ceza mahkemesindeki kesinleşen ceza mahkumiyeti ile saptanmış maddi olgular ile bağlıdır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre, davalı defterlerinin usülüne uygun tutulduğu, iki adet faturadan 001 nolu 41.692 Tl'lik faturanın kayıtlı olduğu bu faturaya istinaden bir kısım ödemeler yapılmakla 29.769,36 TL borçlu olduğu, diğer faturanın kayıtlı olmadığı ve tebliğine ilişkin belge bulunmadığı görüşü bildirilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; sözleşmede yetki şartı konulmuş ise de sözleşmedeki yetki şartlarının HUMK kuralları gereğince genel ve özel yetkiyi kaldırmadığının anlaşılmasına, davacı tarafın 1143 adet abonelik sözleşmesi yaptığının, 86 adedinin ceza yargılaması ile sahteliği kesinleştiğinin anlaşılmasına, davacı tarafça kesilen faturaların 86 adet sözleşme bedeli düşülerek kesildiğinin bildirimesine, davalı tarafından başkaca sahte sözleşme yapıldığı ispatlanamamasına, davanın davalı defterinde kayıtlı 29.769,36 TL yönüyle kısmen kabul edilmesinde bir usülsüzlük bulunmamasına, gerekçede avans faizi denilmiş ise de maddi hataya dayalı olduğunun anlaşılmasına, yargılama giderlerini kabul red oranına göre hesaplanmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/04/2019 tarih, 2014/782 Esas ve 2019/480 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 2.033,54 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 564,40 TL'nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.469,14 TL'nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 30/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy