İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2493 Esas 2023/622 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2493
Karar No: 2023/622
Karar Tarihi: 29.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/2410
KARAR NO: 2023/536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2015/1315 Esas - 2019/498 Karar

DAVA KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 22.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 27.03.2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın yaş sebze meyve alanında çalıştığını, taraflar arasında 2014-2015 yılları elma mahsulü için 30.09.2014 elma ürünü alım satım sözleşmesinin imzalandığını, iş bu sözleşmeye göre üretici (satıcı) davalı tarafından 1000 (Bin) ton elma ürününü vermeyi taahhüt ettiğini ve 1,225 TL olarak anlaştıklarını, %45-%50 oranında bodur cinsi elma, %30-%35 golden cinsi elma ve %10-%15 starking cinsi, 65mm ve üzeri birinci sınıf ürün olacak şekilde sözleşme imzalandığını ve elmaların atmosferli depolarda hazır şekilde olacağı, teslimatın da soğuk hava depolarında gerçekleşeceği şartının olduğunu, 15.05.2015 tarihinde müvekkilinin elma sezonu içerisinde alacağı mallarla ilişkin 503.442,00 TL nakit ödeme yaptığını, 28.02.2015 tarihli 0006537 çek nolu ve 150.000,00 TL bedelli çek (işbu çek bedeli de ödenmiş), 05.04.2015 tarihli 0006538 çek nolu ve 150.000,00 TL bedelli çek, 15.05.2015 tarihli 0006539 çek nolu ve 175.000,00 TL bedelli çek, 15.06.2015 tarihli 0006540 çek nolu ve 50.000,00 TL bedelli çeklerin müvekkili tarafından davalı ... ve ... ’ye teslim edildiğini ve bu çeklerin ödendiğini, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini, davalıların satım sözleşmesinden doğan malı teslim borcunu yerine getirmediğini, buna bağlı olarak gerekli ürünün verilememesine ilişkin 16.02.2015 tarihli ek sözleşme ile davalı satıcılar eksik edinimini yerine getirmeyi taahhüt ettiklerini, bu sözleşme ile ürün bedelini 1(bir) TL olarak kararlaştırdıklarını ve davalı tarafın müvekkili davacı firmaya çekleri bankaya teminat vermiş olduğunu iddia ederek iade edemediğini, bu nedenle davalılara ait ... -... keşide ettiği; 23.02.2015 tarihli 6953208 nolu ve 150.000,00TL bedelli çek(keşide yeri Antalya-Konyaaltı Şb.... Bankası), 30.03.2015 tarihli 6953209 nolu ve 150.000,00TL bedelli çek(keşide yeri Antalya-Konyaaltı Şb.... Bankası), 10.05.2015 tarihli 6953210 nolu ve 175.000,00TL bedelli çek(keşide yeri Antalya-Konyaaltı Şb.... Bankası), 10.06.2015 tarihli 6953211 nolu ve 50.000,00TL bedelli çekleri(keşide yeri Antalya-Konyaaltı Şb.... Bankası), müvekkili şirket ... ’ya verdiğini, her iki tarafta da aynı çeklerin bulunduğunu, taraflar arasında düzenlenen 2.sözleşmede davalılar tarafından yerine getirilmemiş, söz konusu malların, davacı müvekkile teslim edilmediğini, davalı tarafından müvekkil şirket yetkilisinin imzası olmayan 24.02.2015 tarihli bir belge ile davalıların satım sözleşmesini tek taraflı fesih ettiklerini, müvekkilinin gerçekleşmeyen ticaret nedeniyle mahrum kaldığı karın belirlenerek 267.500 TL'nin ve müvekkilinin kullanmak zorunda kaldığı ticari krediden kaynaklı zararın dava tarihinden itibaren belirlenerek şimdilik 100,00 TL'sinin T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama masraf ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş;
23/05/2018 tarihinde dava dilekçesini tam ıslah ederek; davalının müvekkili şirkete 30/09/2014 tarihli elma satım sözleşmesi ile kilogram fiyatı 1,225-TL den 1.000 ton elmayı müvekkile teslim borcu altına girdiği, bilahare 16/02/2015 tarihli tadil sözleşmesi ile alım satım ilişkisine konu olan elmanın sözleşmenin başından beri geçerli olmak üzere kilogram fiyatının 1,00-TL olarak kararlaştırdıklarını, ancak müvekkile teslim edilmesi gereken 680.020 kg elma ürününü teslim etmemesi nedeni ile müvekkilinin iş bu elma yerine piyasadan ortalama 1,35-TL fiyattan elma satın almak zorunda kaldığı, bu suretle müvekkilinin kilogram başına 0,35-TL olmak üzere toplamda 238.007,00 TL müspet zararının oluştuğunu beyan ile oluşan iş bu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2014-2015 yılları elma mahsulü için 30.09.2014 tarihinde alım satım sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile ilgili diyeceklerinin olmadığını, 16.02.2015 tarihinde yapılan ... imzalı 2. Sözleşme ile tadil edildiğini, aynı tarihli iki adet sözleşme olduğunu, sözleşmelerden birinin 5 paragraf diğerinin 3 paragraf olduğunu, davacı tarafın lehine delil olan 5 paragraflı sözleşmeyi dosyaya sunduğunu, ana sözleşmede alım satıma konu ürünün birim fiyatı Kg başına 1,25 TL olarak belirlendiğini, yine ek elma sözleşmesi adı altında tanzim edilen protokolde de ürünün birim fiyatının Kg başına 1,25 TL olduğunu, bu fiyat üzerinden satış yapıldığı sırada davacı şirket yetkilisi Rusya’ya yapamadıklarını ve zarar ettiklerini bu şartlar altında alımı yapamayacaklarını bildirdiklerini, talep karşısında 16.02.2015 tarihli tadil sözleşmesi ile tarafların ortak kararı ile birim fiyatın 1 TL'ye düşürüldüğünü, bu duruma ... Deposu sahibi ... ve ... ’ın şahit olduğunu, tadil sözleşmeden sonra davalının edimlerini yerine getirmeye başladığını, ekte sundukları sözleşmede ... AŞ soğuk hava deposunun 7 nolu odasında 12.500 kasa ve 319.980 Kg Golden, Starking ve Starkimson çeşidi elmaların Şubat ayı içerisinde davacı tarafından teslim alındığını, piyasa şartları nedeniyle tarafların sözleşmenin bakiye kısmı için anlaşmayı fesih etme yoluna gittiklerini, davacı şirketin 1 TL'ye ürün almalarına rağmen halen zarar ettiklerini ve fiyatın daha fazla indirilmesini talep ettiklerini, davalının ise bu talebi kabul etmediğini, bunun sonucu davacı yanca düzenlenen 24.02.2015 ile 30.09.2014 tarihli ana sözleşme ve eklerinin sonlandırıldığını, davacı tarafın tek taraflı fesih ile sözleşmede imzalarının olmadığından bahsetse de davacının Adana’da olması nedeniyle davacının Adana’daki deposunda şirket yetkilisi... huzurunda sözleşme yapıldığını, sözleşmenin; tanık olarak gözüken şirket elemanı ... tarafından hazırlandığını, alıcı şirketin imzalaması için kargoya verildiğini, ancak imzalanarak geri iade edilmediğini, buna rağmen davalının imzalanan bütün edimlerini yerine getirmeye devam ettiğini, dosya içerisinde birden fazla sözleşmenin olduğunu, davacının kendilerine vermeye yetecek kadar ürüne sahip olduğunu dava dilekçelerinde kabul ettiklerini, talebin davacı taraftan kendiliğinden geldiğini, fiyat indiriminin bir kez yapıldığını, sonraki talebin ret edildiğini, ret üzerine yapılan fazla ödemenin iadesi şartıyla sözleşmenin fesih edildiğini, müvekkilinin aşkın ödemeyi iade ettiğini, karşılıklı anlaşmayla sözleşmenin kalan kısmının sonlandırıldığını, davacının sözleşmenin feshinden dolayı mahrum kaldığı kar, müspet zarar ve kullandığı kredi nedeniyle uğradığı zarara ilişkin iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ikama mal alımına ilişkin beyanın tamamen soyut olduğunu, buna ilişkin kayıt sunulmadığını, müvekkilinden 1 TL’ye alım yapmayan birinin sonradan 1,35TL’ye alım yaptığını söylemesinin hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığını, yoksun kaldığını savladığı kar tezinin afaki olduğunu, belgeye dayandırılmadığını, davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE: "...yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasında 30/09/2014 tarihli elma alım sözleşmesi ve 18/10/2014 tarihli ek elma sözleşmesi ile 16/02/2015 tarihli sözleşme ile, davalının Kasım 2014 - Mayıs 2015 tarihleri arasında, kilogram fiyatı 1,00-TL den 1.000 ton elma ürününün, davalı tarafça davacıya satış ve tesliminin davacı tarafça da iş bu elma miktarının kararlaştırılan miktarda alınması ve bedelinin ödenmesini üstlendiği, hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin tarafların karşılıklı iradesi ile feshedilip edilmediği, sözleşmenin taraflarca karşılıklı olarak anlaşma ile feshedilmemiş ise, sözleşmenin kısmen ifa edilmemesi sebebi ile davacının zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise ne miktarda oluştuğu ve bu miktarın davalıdan istenip istenemeyeceği noktasında toplandığı, her ne kadar davalı tarafça sözleşmenin davacı şirketin Adana'daki deposunda yetkili çalışanın huzuru ile bakiye elma miktarı yönünden anlaşma ile fesih edildiği iddiasında bulunmuş ise de, taraflar arasındaki elma satın alma ve müteakip sözleşmelerin her iki tarafın temsile yetkili şahısları tarafından imzalandığı, sözleşmenin feshine ilişkin anlaşmanın da yazılı olarak tarafları temsile yetkili kişilerce yapılması gerektiği, davalı tarafın iş bu iddiasını ispata yarar her iki tarafın yetkililerinin imzasını taşıyan sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğine dair yazılı belge sunamadığı, davacı defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yapılan bilirkişi heyeti incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi heyeti raporu içeriğine göre de, davalı tarafın taraflara arsındaki sözleşmeler kapsamında, sözleşmenin kapsadığı tarihlerde satıp ve teslim etmeyi taahhüt ettiği elma miktarının 1.000.000 kg olmasına rağmen 319.980 kg elmayı teslim ettiği, teslim etmesi gereken bakiye elma miktarının 680.020 kg olduğu, davacının teslim edilmeyen iş bu miktar elmayı piyasadan kilogramı ortalama 1,35 TL den temin ettiği, iş bu nedenle davacının kilogram başına 0,35-TL dan 238.007,00-TL fazla ödemede bulunduğu, davacının ikame elma almak sureti ile oluşan işbu zararını taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve iş bu sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeyen davalının, iş bu miktar zarardan sorumlu olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulü ile aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur" gerekçesi ile;
"Davanın KABULÜ ile,
238.007,00-TL maddi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tamamen ıslahı ile dava dilekçesi de dahil bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılacağını, tamamen ıslah ile talep sonucu ve dava sebebinin değişebileceğini, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren tarafın, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorunda olduğunu, aksi halde ıslah hakkının kullanılmamış sayılacağını ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceğini, burada sözü edilen bir haftalık sürenin, hak düşürücü bir süre olduğunu, davacının davasını tamamen ıslah ettiğini mahkemeye bildirdiği tarihten itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermemiş veya geç vermiş olması durumunda, mahkemece, bir haftalık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle, davacının ıslah hakkını kullanmış olduğuna ve ıslah hiç yapılmamış gibi ıslahtan önceki haliyle davaya devam edilmesine karar vermesi gerektiğini, hal böyleyken hak düşürücü süre içerisinde verilmiş davayı ıslah dilekçesi olmamasına rağmen mahkemenin usulü hata yaparak hükümsüz dilekçe üzerinden davanın kabulüne karar verdiğini, dolayısıyla yerel mahkeme kararının öncelikle bu açıdan ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın, müvekkilinin kendilerine vermeye yetecek kadar ürüne sahip olduğunu dava dilekçesinde kabul ettiklerini, müvekkili davalının yani ürün satıcısının elinde yeterince mahsul olmasına rağmen edimini ifa etmemesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, davacının müvekkili davalının yeterince elma olduğu halde neden edimini ifa etmediği ve tek taraflı sözleşmeyi fesih ettiği (kendileri açısından tek taraflı bir fesih olmadığını) konusunda bir açıklama getirmediğini, çünkü talebin kendilerinden geldiğini, fiyat indirimi istediklerini, bir kez yapıldığını, sonraki talebin reddedildiğini, ret üzerine yapılan fazla ödemenin iadesi şartıyla sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin aşkın ödemeyi iade ettiğini ve karşılıklı anlaşmayla sözleşmenin kalan kısmının sonlandırıldığını, ilk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda davalının TBK 125/2 maddesi uyarınca borcunu ifada temerrüde düşmesi nedeniyle sorumlu tutulduğunu, mahkeme gerekçesinde bu hususun tartışılmadığını, davalı müvekkilinin temerrüde düştüğünü kabul etmemekle birlikte temürrüdün şartlarının kesinlikle oluşmadığını, Borçlar Kanununun aradığı ihtar şartının gerçekleşmediğini, davacı yanın 24.02.2015 tarihli protokolü imzalamadığı ve/veya kabul etmediği halde müvekkili davalıya borcunu ifa etmesi hususunda ihtar çekmesi gerektiğini, borçlu temerrüdünün oluşumu için geçerli olarak doğmuş ve ifası mümkün olan borcun muaccel olması gerekli olmakla birlikte; kural olarak alacaklının borçluya ihtarda bulunması da gerektiğini, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: sözleşmeden kaynaklı müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf dosyaya sunduğu tam ıslah dilekçesi ile; sözleşmenin davalı tarafça feshedilmiş olması nedeniyle 238.007,00 TL müspet zararı olduğunu iddia ederek bu miktar üzerinden davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı tarafta; karşılıklı anlaşma ile sözleşmenin feshedildiğini, davacının müspet zarar talep edemeyeceğini savunmuştur.
Davalı tarafça dosyaya sunulan 24/02/2015 tarihli fesih sözleşmesinde sadece davalının imzası olduğu, davacı tarafça imzalanmadığı, bu nedenle fesih sözleşmesinin davacı yönünden bağlayıcı olmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi tespiti yerinde bulunmuştur.
Davacı davasını ıslah etmek için mahkemeden süre istemiş, ancak davasını kısmen mi tam mı ıslah edeceğini bildirmemiş, mahkemece de herhangi bir süre verilmemiş, yargılama devam ederken davacı ıslah dilekçesini sunmuş olmakla ıslahın usulüne uygun yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Ancak her ne kadar davacının müspet zararına ilişkin bilirkişi raporu ve ek rapor aldırılmış ve mahkemece de bu rapor hükme esas alınmış ise de; bilirkişilerce müspet zarar miktarı belirlenirken sadece davacı defterlerinde kayıtlı olan ve dava dışı tedarikçilerden alınan mallara ilişkin fatura kayıtlarına göre bir değerlendirme yapılarak bir sonuca ulaşıldığı, oysa davacının defterlerinde kayıtlı olan mallara ilişkin davacının bu tedarikçilere ödeme yapıp yapmadığı, yapılmış ise ödeme belgeleri, mallara ilişkin varsa irsaliyelerin bulunup bulunmadığı, yani davacının defterine kaydetmiş olduğu faturaların gerçek alımlara ilişkin olup olmadığının bilirkişilerce denetime elverişli ve açık şekilde ortaya konulmadığı anlaşılmakla, bilirkişi raporunda belirtilen tedarikçi diğer firmalardan alındığı iddia edilen elmalarla ilgili yapılan ödemelerin belgeleri, irsaliyelerin sunulması için davacıya süre verilmesine, sunulduğunda yeniden bilirkişilerden ek rapor alınmasına, sunulmadığı takdirde ispat külfeti davacıda olduğundan bu ödemelerin ispatlanması halinde duruma göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30/04/2019 tarih ve 2015/1315 Esas - 2019/498 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK'nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy