İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2421 Esas 2023/532 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2421
Karar No: 2023/532
Karar Tarihi: 22.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/2421
KARAR NO: 2023/532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2018/465 Esas - 2019/481Karar
DAVA KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 22.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 27.03.2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 20/10/2016 tarihli ilk sözleşmede davalı tarafın işletmeyi kapatacağını beyan etmesi üzerine 01/12/2016 tarihli yeni bir sözleşme imzalandığını, davalının faaliyetine son vermesi şartı ile hiçbir nam altında ücret talep etmeyeceğini müvekkillerine taahhüt ettiğini, davalının sözleşmeye uymadığı gibi faaliyetine devam ettiğinden sözleşmenin 3.maddesi uyarınca müvekkilinin kalan dönem ücretlerini talep etme hakkının bulunduğunu, Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğünün 2017/5894 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın borcun kaynağı olarak gösterdiği sözleşmelerin davacıların ortağı olduğu ... adi ortaklığı ile yine tacir olan müvekkili arasında imzalandığını, her iki tarafın tacir olduğunu, TTK 11/1 maddesi uyarınca ticari işletme şeklinde tarafların faaliyet gösterdiklerini, TTK 12 maddesine göre her iki tarafın tacir sıfatını taşıdıklarını, tacir sayılan taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali davasının mutlak ticari davalardan olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili bulunması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini, esas yönünden ise açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin disleksi rahatsızlığı olan çocukları için bir eğitim merkezi kurduğunu, davacı adi ortaklık ile danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, iddia edilen alacağın hiçbir zaman doğmadığını, davacılardan sözleşme kapsamında kalan hizmetlerin alınmadığını, davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, belirtilen nedenlerle davanın öncelikle görev yönünden olmadığında esas yönünden reddine ve inkar tazminatına karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: "...Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporuyla da görüleceği üzere, taraflar arasında 20/10/2016 tarihli sözleşme imzalandığı, Haziran 2017 tarihine kadar sözleşmenin devam edeceği, aylık ödemenin 2.500,00-TL olduğu tespit edilmiştir.
Yine taraflar arasında 01/12/2016 tarihli taahhütname imzalandığı, ...'ün aynı tarihte faaliyetine son vermesi şartı ile kendisinden devamlılık ücreti talep edilmeyeceği, 20/10/2016 tarihli sözleşmenin devamı için ön görülen 17/06/2016 tarihine kadar sözleşmede belirtilen işlerle (eğiticilerin eğitimi - yönlendirilecek öğrencilerin eğitimi ve takibi - kurum dışı seminerlerin verilmesi danışmanlık hizmetleri) ilgili olarak başka bir şirket ile anlaşma yapmayacağını, yeniden hizmet almayacağını taahhüt ettiği, ancak sözleşme konusu hizmetlerin alımının gerekli olduğu veya faaliyete devam edilmesi halinde söz konusu hizmetleri sadece ... şirketinden alacağını taahhüt ettiği, hizmet alımına başlanması durumuna taraflar arasında imzalanan 20/10/2016 tarihli sözleşme hükümlerinin geçerli olacağı, ... 'ün taahhütnamesine aykırı davranmaları halinde kalan dönem ücretlerini tazminat ve zarar olarak ayrıca karşı tarafa ödemeli kabul ve taahhüt ettiği görülmekle, bilirkişi raporuyla da belirlendiği üzere davalının 2018 yılı Ocak ayına kadar faaliyetine devam ettiği, bu sebeple taahhütname uyarınca davacının kalan ücretlerini isteyebileceği, bunun da yine bilirkişi raporunda belirlendiği gibi 16.500,00-TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmış davanın kabulüne, davacı yararına İİK 67.madde uyarınca %20 tazminat verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir" gerekçesi ile;
"Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının icra dosyasında 16.500,00-TL'ye yapmış olduğu itirazın iptaline,
Davacı yararına iptal edilen miktar üzerinden %20 (3.300,00-TL) tazminat verilmesine" şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ... 'ün, disleksi rahatsızlığı olan çocuklar için şahıs şirketi olarak bir eğitim merkezi kurduğunu, yatırımlarından profesyonel olarak verim sağlamak amacıyla da davacının sahibi olduğu ... & ... Adi Ortaklığı (..DANIŞMANLIK) ile eğitimcilerin eğitimi, yönlendirilecek öğrencilerin eğitim ve takibi, kurum dışı seminerlerin verilmesi konularında 20/10/2016 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzaladığını, Kasım - Aralık 2016 tarihlerinde sözleşme gereği olarak müvekkiline 2 öğrenci yönlendirildiğini, 2 defa da seminer vererek borcunu ifa eden ... DANIŞMANLIK şirketinin müvekkilinden alacağını fatura karşılığında aldığını, bu nedenle söz konusu takibe Kasım ve Aralık ayına dair bedellerin eklenmiş olmasının tamamen hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından takibe konulan alacağın sadece müvekkil tarafından ödenen kısmının gerçek bir alacak olup müvekkili tarafından ödendiğini, alacak olduğu iddia edilen kalan bedeldeki alacağın hiçbir zaman doğmadığını, zira Aralık 2016 sonrasında davacıdan hiçbir hizmet alınmadığını, alınmayan bir hizmetin bedelinin ödenmemesi gerektiğinin açık olduğunu, müvekkilinin işleri kötüye gittiğini, kurumu kapatma kararı aldığını, 01/12/2016 tarihli fesih taahhüdünde de bu hususa yer verildiğini, sözü geçen fesih protokolünde, "...Danışmanlık ...'ten 01/12/2016 tarihinden itibaren, faaliyetlerine son vermesi şartı ile hiçbir nam altında ücret talep etmeyeceğini taahhüt eder..." düzenlemesine yer verildiğini, davacının bu düzenlemeyi saptırmak adına müvekkilinin MEB'e kapanış belgesi verip vermemesi üzerinde durduğunu, oysa fesih protokolünde hiçbir şekilde müvekkilin kapanış belgesi vermesi ile sözleşmenin feshedilebileceği şeklinde bir şartın yer almadığını, taahhütnamede yer alan "faaliyetlerine son vermesi" şeklindeki şartın zaten gerçekleştiğini, bu durumda müvekkilinin tek başına bir faaliyete devam etmediğinden, yeni bir şirket kurulduğundan davaya konu sözleşmenin uygulanması ve bu sözleşmeden kaynaklı borcun doğmasının da mümkün olmadığını, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme ve fesih taahhüdünün hatalı yorumlandığını, müvekkili davalının, işlerinin iyiye gitmediğini, yeni açtığı iş yeri olan kuruma öğrenci bulamadığını ve bu nedenle de eğitmen çalıştırmadığını davacıya bildirmesine rağmen, davacı tarafından sanki taraflar arasında kurumun resmi olarak kapatılmasına karşılık fesih protokolü imzalanmış gibi hareket ettiğini ve mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, müvekkilinin gerçek iradesinin dış dünyaya yansımış olması karşısında davacının kötüniyetinin ortada olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tamamen hatalı tespitler içerdiğini, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, müvekkili tarafından ödenen ve dekontları dosyaya sunulmuş olan bedellerin ödenmemiş gibi hesaba katılarak hatalı sonuçlara ulaşıldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararının hatalı ve çelişkili olduğunu istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK.nun 67.madde uyarınca açılmış olup, ticari ilişki uyarınca taraflar arasındaki sözleşmeye davalı tarafın uymadığı iddiasıyla kalan dönem ücretlerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK'nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res'en gözetilerek yapılmıştır.
Davacılar vekilince önce Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılmış, Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/363 esas, 2018/212 karar sayılı kararı ile görev yönünden davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karar başlığına her iki davacının bilgileri de yazılmıştır.
Karşıya Asliye Ticaret Mahkemesince sadece davacı ... yönünden dava görülmüş, dosyada tek davacı varmış gibi hüküm kurulmuştur. Davacı ... Karşıyaka Ticaret Mahkemesi kararında yer almamaktadır. Dolayısıyla usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan yargılama sonuçlandırılmıştır.
Ayrıca dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin dava açarken dosyaya sunmuş olduğu bir vekaletnameye rastlanmadığı, istinaf aşamasında davacı vekilinin sadece davacı ... yönünden vekaletname sunarak eksikliği tamamladığı, davacı ... yönünden dosyaya sunulmuş bir vekaletnamede olmadığı, buna göre 6100 sayılı HMK.'nın 114/f maddesi gereğince bir dava şartı olan bu eksikliğin giderilmesi, taraf teşkili de sağlanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle 353/1-a-4 maddesinde yer alan "diğer dava şartlarına aykırılık bulunması" şeklindeki düzenleme gereğince, mahkeme kararının esası incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin, istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/07/2019 tarih, 2018/465 Esas - 2019/481Karar sayılı kararının 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
6-Davalı vekilinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere 22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy