İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1805 Esas 2023/466 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1805
Karar No: 2023/466
Karar Tarihi: 09.03.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1805
KARAR NO: 2023/466
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2018/59 Esas 2019/134 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 09/03/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda;" DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında kurulan ticari ilişki gereği, müvekkili şirket tarafından davalıya ait emtiaların "paletli veya paletsiz teslim alınması, boşaltılması, depolanması, stok kaydının tutulması ve tekrar yüklenmes" hizmetleri verildiğini, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen 04/01/2016 tarihli depolama sözmeşmesi gereği S8, S12 ve S13 numaralı soğuk oda dopalarını davalı yana kiralandığını ve bu odalarda davalıya ait emtiaların depolanması, yükleme ve boşaltma, hamaliye işlerinin yürütüldüğü, davalı yanın en son 03/05/2017 tarihinde odalarda bulunan malları çektiği, yerine yeni malların geleceğini şifai olarak belirttiği, ancak anılan tarihten sonra davalı yanın bahsi geçen odalara yeni mallar depolamadığı gibi konuda müvekkili şirkete açıklamada bulunmadığı ve söz konusu odaların kira bedellerini müvekkili şirkete ödemediğini, müvekkili şirketin birçok kez davalı şirket ile itribata geçmeye çalıştığını ancak davalının cevap vermediğini, taraflar arasındaki sözleşme gereği, davalının sözleşmeyi ancak 90 gün önceden feshedebileceği, bu 90 günlük süre içerisinde depolama ücretlerini ödemek zorunda olduğunu, davalıya takibe konu 03/07/2017 tarihli futarının elektronik posta yoluyla tebliğ edildiği, davalı yanca söz konusu faturanın Karşıya 7.Noterliğince iade edildiğini, davalı yanın müvekkili şirketi ait odaların bedelini ödemediğini ve sözleşmeyi feshedeceğini belirtmediğinden, yeni dönem için odaların başka şirketlere kiralanmasını engellediğini, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, açıklanan nedenlerle davalı yanın taraflar arasındaki akdedilen 01/01/2016 tarihli sözleşmeye aykırı davrandığı, usulüne uygun feshetmediği, müvekkili şirkete zarara uğratması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile davalı yanın itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki sözleşmenin belirli bir soğuk oda deposu ya da depo içerisinde belirli bir alanın kilanmasına ilişkin olmadığını, müvekilin aldığı hizmet karşılığında sözleşme ekinde belirlenen hesaplama yöntemlerine göre ödeme yaptığını, müvekkilin depoda sürekli mal bulundurma zorunluluğunun veya bu yönde bir taahhüdünün bulunmadığını, müvekkilinin depolama hizmetine ihtiyaç duymadığı ve depoda ürün bulundurmadığı sürelere ilişkin herhangi bir ödeme yapmak zorunda olmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemekle, davacının fatura ettiği tutarı belirleme şekli sözleşmeyle ve değişken hizmetlere bağdaşmadığını, müvekkiline tebliğ edilen ve müvekkili tarafından iade edilen faturanın içeriğinin sözleşme hükümlerine ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine, kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, İzmir 7. İcra Müdürlüğü'nün 2017/10337 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 07/01/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
İzmir 7.İcra Müdürlüğü'nün 2017/10337 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının ... Şti, borçlusunun ... A.Ş olduğu, 94.811,82 TL asıl alacak üzerinden 13/07/2017 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun 28/07/2017 tarihli dilekçesi ile icra takibine, icra takibine konu alacağın işlemiş faizine ve diğer tüm ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Dosya ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 07/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ... Şti firmasının davalı ... A.Ş firmasına kesmiş olduğu, 03/07/2017 tarih, ERW2017000001883 nolu, 94.811,82 TL tutarlı 04/01/2016 tarihli, depolama ücreti (sözleşmeye aykırı hareketiniz sebebiyle oluşan (90) günlük tazminat yükümlüğünüze istinaden) açıklamalı faturanın davacı ... Şti firması tarafından davalı ... A.Ş ye kesmiş olduğu faturanın kesilebilerek davalı ... A.Ş firmasından tahsil edilip edilemeyeceğinin takdiri mahkemeye ait olduğu, ilgili faturanın ... Şti firması tarafından kesilmesi gerektiğine takdir edilecek olur ise davalı ... A.Ş firmasının davacı ... Şti firmasına 94.811,82 TL borcunun oluşacağı, ilgili faturanıın ... Şti firması tarafından kesilmemesi gerektiğine takdir edilecek olur ise davalı ... A.Ş firasının davacı ... Şti firmasına herhangi bir borcunun oluşmayacağı" şeklinde görüş bildirilmiştir.
DELİL DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu, toplanan deliler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça sözleşmeye aykırı hareket sebebiyle tanzim edilen ve fatura alacağının ödenmediğinden bahisle davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 04.01.2016 tarihli, 01.01.2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek 1 yıl süreli Soğuk Depo Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun davalıya ait eşyaların davacı tarafından paletli ve/veya paletsiz olarak teslim alınması, boşaltılması, depolanması, stok Taraflar arasında 04.01.2016 tarihli, 01.01.2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek 1 yıl süreli Soğuk Depo Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun davalıya ait eşyalerın davacı tarafından paletli ve/veya paletsiz olarak teslim alınması, boşaltılması, depolanması, stok kaydının tutulması ve tekrar yüklenmesi işi olduğu, sözleşmenin 5.2. maddesine göre, her iki tarafın dilerse 90 gün önceden ihbarda bulunmak kaydıyla sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak feshedilebileceğinin düzenlendiği, sözleşme kapsamında davalı tarafa davacıya ait depolarda hizmet verildiği ancak davalı tarafın sözleşmede belirlenen 90 günlük ihbar süresine uyulmaksızın sözleşmeyi feshettiğinin tarafların yazışmalarından anlaşıldığı, bu kapsamda sözleşme ekleri doğrultusunda davacı tarafça 90 günlük depolama ücreti hesaplanarak çıkartılan 94.811,82 TL bedelli faturanın davalıya tebliğ edildiği, dosyada aldırılan bilirkişi raporu ile de fatura miktarının teyit edildiği, söz konusu faturanın davalı tarafça iade edildiği, bu kapsamda davacı tarafın uğramış olduğu zararlardan davalının sorumluğu olduğu kanaatine varılarak, alacağın likit olması da gözetilerek davacının davasının kabulüne " şeklinde davacının davasının kabulü ile, İzmir 7.İcra Dairesinin 2017/10337 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, 94.811,82 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; müvekkilinin davacıya karşı mal depolama ve aylık sabit bir kira bedeli ödeme taahhüdü olmadığını, müvekkili tarafından sözleşmenin feshedilmediğini, davacının fatura ettiği tutarı belirleme şeklinin sözleşmeye aykırı olduğunu, hesaplama yönteminin taraflar arasında imzalanan sözleşmede kararlaştırılmadığını, müvekkiline tebliğ edilen ve müvekkili tarafından iade edilen faturanın içeriğinin sözleşme hükümlerine ve hukuka aykırı olduğunu, fatura bedelinin müvekkili tarafından teyit edilmediğini, alacağın likit bir alacak olmadığını, müvekkilinin itiraz etmekte iyi niyetle olduğu gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, saklama sözleşmesine istinaden alacağın tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça müvekkili şirket ile davalı arasında kurulan ticari ilişki gereği, müvekkili şirket tarafından davalıya ait emtiaların "paletli veya paletsiz teslim alınması, boşaltılması, depolanması, stok kaydının tutulması ve tekrar yüklenmesi" hizmetleri verildiği, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen 04/01/2016 tarihli depolama sözmeşmesi gereği S8, S12 ve S13 numaralı soğuk oda dopalarının davalı yana kiralandığı ve bu odalarda davalıya ait emtiaların depolanması, yükleme ve boşaltma, hamaliye işlerinin yürütüldüğü , davalı yanın en son 03/05/2017 tarihinde odalarda bulunan malları çektiği, o tarihten bu yana kira bedellerini ödenmediği, sözleşmenin 90 gün önceden ihbarda bulunulmak suretiyle feshedilebilceği halde fesih de edilmediği beyanıyla 90 günlük kiralama bedeli için kestikleri fatura alacağının tahsili için başlattıkları takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı tarafça sözleşmenin feshedilmediği sürekli mal gönderim zorunlululğu bulunmadığı hesaplama şeklinin farklı olduğu beyanıyla davanın reddi talep edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2018/11-953 Esas 2021/1410 Karar sayılı ilamında "
13. Saklama (vedia) sözleşmeleri, dava tarihi itibariyle olaya uygulanacak olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 561 ilâ 580. maddeleri arasında düzenlenmiş olup aynı başlık altında yine saklama sözleşmesinin temel özelliklerini içeren fakat kendine has bazı özellikleri olan güvenilir kişiye bırakma, ardiyeciye bırakma, konaklama yeri, garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlere bırakma gibi özel olarak düzenlenmiş ve muhafaza borcu doğuran sözleşmeler bulunmaktadır.
14. Saklama (vedia) sözleşmesinin tanımı TBK’nın 561/1. maddesinde; “Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Saklama sözleşmesinin konusu taşınır bir mal olup bu mal misli bir mal olabileceği gibi misli olmayan bir mal da olabilir. Buna göre saklama sözleşmesi; saklayanın saklatan tarafından verilen taşınırı kabul ve onu güvenli bir mahalde muhafaza etme yükümlülüğü altında olduğu ve sözleşmede ayrıca kararlaştırılmadığı takdirde saklayanın herhangi bir ücret talep edemeyeceği sürekli bir sözleşmedir.
15. Saklama sözleşmesi, rızaya dayalı bir sözleşme olup sadece tarafların anlaşmasıyla ve taşınırın tesliminden önce meydana gelmektedir. Sözleşmenin kurulmuş olması için taşınırın teslimi şart değildir. Ancak muhafaza borcu doğaldır ki taşınırın saklayan tarafından teslim alınmasını ve koruma altına koyulmasını ifade eder. Başka bir deyişle saklayanın muhafaza borcunun doğması için taşınırın teslimi gerekmekte olup teslim almadan kaçınılması hâlinde bir “yüküm” ihlâli olarak saklayanın borçlu temerrüdüne düşmesine yol açar.
16. Türk Borçlar Kanunu’nun 564. maddesi gereğince saklama sözleşmesinde teslim edilen taşınır için bir vade tayin edilmiş olsa bile, saklatan bu vadeye bağlı kalmaksızın taşınırın iadesini her zaman talep edebilir. Zira Kanun’da açıkça düzenlenmemiş ise de; saklayanın taşınırı geri verme borcu, saklama sözleşmesinin en önemli ve zorunlu unsurlarından biridir. Çünkü saklayan ancak taşınırı geri vermekle muhafaza borcunu tam olarak yerine getirmiş olur.
17. Saklama sözleşmesi, eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğindedir. Saklayanın esas borcu taşınırı emin bir yerde muhafaza etmek ve saklatanın talebi hâlinde veya belirlenen vadede bunu saklatana geri vermektir. Saklatan ise sadece sözleşmede açıkça ücret kararlaştırılmış olması veya hâl ve şartların saklatanın ücret ödemesini gerekli kılması hâli dışında hiçbir borç altına girmemektedir. Sadece saklayanın sözleşmeyle üstlendiği borçların yerine getirilmesiyle bağlantılı giderler ile muhafaza edilen taşınırın saklayana verdiği zararları gidermek zorundadır. Bu nedenle saklama sözleşmesi, sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça veya hâl ve şartlar gerekli kılmadıkça ivazsız bir sözleşmedir.
18. Saklatanın sözleşme konusu taşınırın maliki olması şart değildir. Zira saklama sözleşmesinin saklananın mülkiyetiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Eş söyleyişle saklama sözleşmesini yapmak malike hasredilmiş bir hak olmayıp malik olmayan kimse de geçerli olarak saklama sözleşmesi yapabilir ve yasal istisnai hâller saklı kalmak üzere, saklananın yalnız kendisine geri verilmesini, başka bir kimseye geri verilmemesini isteme hususunda hak sahibidir. Bu nedenle saklatan, saklanan taşınırın maliki olmadığından bahisle taşınırı iadeyi reddedemeyeceği gibi saklayan da saklatanın, malik olmadığını ileri sürerek taşınırın saklatana iadesinden kaçınamaz (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, C. II, Ankara 2012, s. 2535)." açıklamalarına yer verilmiştir.
Taraflar arasında 04.01.2016 tarihli, 01.01.2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek 1 yıl süreli Soğuk Depo Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun davalıya ait eşyaların davacı tarafından paletli ve/veya paletsiz olarak teslim alınması, boşaltılması, depolanması, stok kaydının tutulması ve tekrar yüklenmesi işi olduğu, sözleşmenin 5.2. maddesine göre, her iki tarafın dilerse 90 gün önceden ihbarda bulunmak kaydıyla sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak feshedilebileceğinin düzenlendiği, sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen EK B 'de ise ücretin palet ve koli başına depolama ve hamaliye olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki saklama sözleşmesi gereğince saklatanın sadece sözleşmede açıkça ücret kararlaştırılmış olması veya hâl ve şartların saklatanın ücret ödemesini gerekli kılması hâli dışında hiçbir borç altına girmediği, sadece saklayanın sözleşmeyle üstlendiği borçların yerine getirilmesiyle bağlantılı giderler ile muhafaza edilen taşınırın saklayana verdiği zararları gidermek zorunda olduğu, saklama sözleşmesinin, sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça veya hâl ve şartlar gerekli kılmadıkça ivazsız bir sözleşme olduğu, sözleşmede palet ve koli başına depolama ve hamaliye ücreti olarak ücret belirlemesi yapıldığı, buna göre mal teslimi olunmadığından ücret takdir edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20/02/2019 tarih, 2018/59 Esas ve 2019/134 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davalı vekilinin yatırmış olduğu 1.619,00 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
Davalı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri olmadığından, bu hususunda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-İlk Derece Mahkemesi Yerine Kurulan Hüküm :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gerekli olan 179,90 TL harcın peşin alınan 474,06 TL harçtan mahsubu ile kalan 294,16 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ne göre hesaplanan 15.169,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy