İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/542 Esas 2023/595 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/542
Karar No: 2023/595
Karar Tarihi: 13.04.2023


T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/542
KARAR NO: 2023/595
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/789
DAVA TARİHİ: 10.10.2022
ARA KARAR TARİHİ: 13.10.2022
ARA KARARA İTRZ. TAR: 21.10.2022
İTRZ. DEĞ. ARA KARAR
TARİHİ: 13.02.2023
DAVA: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 13.04.2023
KARARIN YAZ. TARİH: 14.04.2023
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/789 Esas numaralı dosyasından verilen 13.02.2023 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı şirket vekili tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davalı vekilinin 21.10.2022 tarihli İhtiyati hacze itiraz dilekçesinde özetle; Taraflar sulh sözleşmesi imzaladıktan sonra müvekkil ödemeleri günü gününe yaptığını, davacı şirket ise yine işleri eksik bırakarak taahhüt ettiği işleri yapmadığını, bunun üzerine taraflarınca bir bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup halihazırda İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/942 E. Sayılı dosyası ile davacının davasına konu sulh sözleşmesine istinaden müvekkil şirketin alacağı için dava açıldığını ve derdest olduğunu, dosyada ihtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen HMK madde 389’da ifade edilmiş olan şartlar gerçekleşmediğini, Müvekkil şirketin faaliyetlerini sürdürmekte olduğu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/942 E. Sayılı dosyasında , davacıya karşı alacak davası açılmakla müvekkil şirketin davacıdan daha fazla miktar ile alacaklı olduğu, müvekkil şirketin mali durumu göz önüne alındığında görülmekte olduğunu, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı vermek için gerekli koşulların mevcut olmadığını beyan ederek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 2022/789 Esas sayılı dosyasından verilen 13.10.2022 tarihli ara kararı ile özetle; "...Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Taraflar arasında hizmet sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından davalı aleyhinde icra takibine girişildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin işbu davanın ikame ettiği, taraflar arasındaki sözleşme ve davalıya tahakkuk ettirilen faturalar incelendiğinde 2004 sayılı yasanın 257 vd. Maddelerince davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne" dair karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 21.10.2022 tarihli itiraz dilekçesi ile özetle; Davacı vekilinin İİK m. 257 vd. Maddeleri gereğince gerekçe bildirilmeksizin menkul, gayrimenkul mal varlıkları ile 3. Kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir koyulmuştur. Dolayısıyla, mahkemece ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verilirken ölçülülük ilkesi ve tarafların menfaat dengesi gözetilmesi gerekirken, davacının halihazırda pandemi, deprem, sulh olma ihtimalini bildirerek uzattığı 2018 tarihinde açılan dava ile dava konusu olan 464.840,82 TL'den fazla bir meblağ üzerine, yani davada talep edilen miktardan daha fazlası üzerine tedbir koyulmuş olması bu ilkelerin göz önünde bulundurulmadığını göstermektedir. Bu nedenlerle, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı vermek için gerekli koşulların mevcut olmaması nedeniyle karara itiraz ediyor; müvekkilin uğraması muhtemel zararların önüne geçmek amacıyla öncelikle teminatsız kabul edilmemesi halinde ise teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2022/789 Esas sayılı dosyasından verilen 13.02.2023 tarihli ara kararı ile özetle; "...Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; itiraz edenin itirazının yasada yazılı hususlardan olmadığı, yapılan itirazın incelemesinin muhakemeye muhtaç olduğu, bu haliyle verilen tedbir kararının 2004 sayılı yasanın hükümlerine uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine" dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davalı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı şirket vekili tarafından verilen 06.03.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Yerel mahkeme ihtiyati hacze karar verirken davacının dosyaya sunduğu eksik bilgi ve belgeler ile hareket etttiğini, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek kanuna aykırı karar verdiğini, davacı yanca dava dilekçesi ile dosyada mübrez sulh sözleşmesi kapsamında kur farkı ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketlere kur farkı faturası düzenlendiğini ancak bu faturanın ödenmediği iddiası ile icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, açılan itirazın iptali davasında ayrıca tedbiren ihtiyati haciz de talep edildiğini, dosyaya sundukları delil ve evraklar ile çeklerin davacıya tamamen ödendiğini, kur farkı faturalarının döviz olarak düzenlenmesinin çıkan Türk Parasının korunmasına ilişkin kanunlara, hukuka, içtihatlara ve bizzat sulh sözleşmesinin metnine aykırı olduğunu, faturaların döviz olarak da talep edilemeyeceğini, hukuka aykırı olarak düzenlenen geçersiz faturalara ilişkin ihtarnameye cevaben de itiraz edildiği beyan edildiğini, aynı faturaya ilişkin ikinci kez icra takibi başlatıldığını, takibin derdest olduğunu, emredici kanun hükümlerine aykırı olarak düzenlenen ve bu nedenle kanunen geçersiz olan faturalara ilişkin her iki takibin de geçersiz olduğu beyan edildiğini, davacı kanuna aykırı şekilde taraflar arasında döviz ile aynen ödeme kararlaştırılmış gibi hareket ettiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlık vade farkı niteliğindeki kur farkının hesaplanması ve ödenmesi gerekip gerekmediği yönünde olduğunu, ancak yine dosyada mübrez evraklarla kanıtlandığı üzere taraflar arasındaki sulh sözleşmesi kapsamında toplam ödenecek bedel olarak yapılan indirim muhasebeleştirilerek ticari defterlere yansıtılmadığından; davacıya yapılan fazladan ödemeler ile davacı şirketin yükümlendiği işleri eksik bıraktığını, bir kısım işlerin ise ayıplı olması ve işleri süresinde teslim edememesi nedeniyle müvekkili şirketlerin davacıdan alacağı bulunduğunu, tüm alacak verecekler bir değerlendirildiğinde neticeten müvekkili şirketlerin de davacıdan alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, davacı, garanti kapsamında da yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu yönüyle de müvekkilini zarara soktuğunu, müvekkilinin alacağını tahsil kabiliyetinin olmadığını, davacı şirket faaliyetleri Türkiye için tamamen sonlandırmış olduğunu, işbu davalar nedeniyle halen Türkiye' de sicilde kayıtlı bulunduğunu, Hacze kabil mal varlığı olmayan; haksız talebiyle haksız bir bedel üzerinden ve henüz muaccel hale gelmemiş alacak için takip başlatan ve dava açan şirketin; tahsil ettiğinin kendisinden iade alınamayacağı düşüncesi ile müvekkili şirketleri daha güç duruma düşürmek istediklerini, taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamındaki uyuşmazlıklarda aynı sulh sözleşmesinde fazladan ödemeler ve diğer hususlarda iş sahibine de ödemelerden mahsup etme imkanı verildiğini, davalı şirketlerin mal kaçırma ihtimali söz konusu olmadığını, davalı müvekkili şirketler; güneş enerjisi üretim tesisleri ile ilgili olarak resmi kurumlara taahhütlerde bulunduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, davacı yanca aynı konuda diğer mahkemelerde açılmış olan davalarda ihtiyati haciz talepleri reddedildiğini, davacının istinaf kanun yoluna başvurularının da reddedildiğini, müvekkili aleyhine verilen ihtiyati haciz kararı ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu, bununla birlikte uyuşmazlığın esası hakkında ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar verilemeyeceği de yüksek mahkeme içtihatları ile sabit olduğunu, karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, dilekçelerinde detaylıca açıkladıkları üzere, ihtiyati haczin koşulları oluşmadığını, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkenesi'nin hukuka aykırı kararının kaldırılırak ihtiyati hacze itirazlarının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davacı vekili tarafından verilen 28.10.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt ile özetle; Davacı tarafın itiraz dilekçesinde; müvekkilince işin teslim edilmediğini ve kendilerini zor durumda bırakmak adına işin terk edilerek para talep edildiğini, müvekkili ile anlaşmak zorunda kaldığı iddiasında bulunduğunu, bu iddiaların gerçek dışı olup reddi gerektiğini, gerek sulh sözleşmesi öncesi, gereksi sonrası yapılan delil tespit raporlarından anlaşılabileceği üzere müvekkili taahhüt etmiş olduğu işi tamamlamış durumda olduğunu, davalı tarafın İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/942 Esas sayılı dosyasında, davalı taraf karar aşamasında olduğunu, fakat taraflarınca sulh için süre istendiğini ve yargılamayı sürüncemede bıraktığını, zaman kazandığını, kendilerini zor durumda bırakmak için ihtiyati haciz kararı alındığını, asıl amacın kredi ödemelerini engelleyerek kendilerini zor durumda bırakmak olduğunu dile getirdiklerini, davalı tarafça ileri sürülen gerçek dışı iddialarının mümkün olmadığını, davalı taraf dahi bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunduğunu, bilirkişi raporuna iki tarafında itiraz ettiğini, yargılama esnasında taraflar arasında sulh görüşmelerinde bulunulduğunu, bu sebeple mahkemeden süre talep edildiğini, taraflarınca icra dosyasına itiraz edildikten sonra itirazın iptali davasının açılmayarak bekletilmesinin ve davanın ekim ayır itibariyle açılmasının sebebi sulh görüşmeleri olduğunu, müvekkili sulh sözleşmesine aykırı taleplerde bulunduğunu iddiasının bulunduğunu, davalı taraf dilekçesinde mali durumunun ihtiyati haciz gerektirir olmadığını dile getirdiğini, ancak yerel mahkeme aracılığıyla verilmiş ihtiyati haciz kararı sonucunda taraflarınca yapılan sorgulamalar neticesinde herhangi bir mal varlığı değerine rastlanmadığını, davalı yanın dile getirdiği mali durumunun çok iyi olduğunu ve 464.840,82 TL'yi karşılayabileceği hususunun gerçek dışı olduğunu, ihtiyati haciz kararının tedbirde ölçülük ilkesine aykırı olduğu iddiasının olduğunu, İhtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir iddiasını kabul etmediklerini, davalının herhangi bir tasarrufu üzerinde herhangi bir sınırlama bulunmadığını, uyuşmazlık konusunun da bir para alacağının olduğunu, ihtiyati haciz kararı kapsamında dava konusu meblağın ihtiyaten haczinin amaçlandığını, icra dosyası üzerinden yapılan sorgulamalar sonucunda haczi kabil herhangi bir bakiyeye rastlanmadığını, davalının iddia ettiği herhangi bir mal varlığı değeri yahut hesabı üzerine tedbir konulmadığını, herhangi bir kısıtlama bulunulmadığını, davalı tarafça sunulmuş olan ihtiyati hacze itiraz ve ihtiyati haczin kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
Dava, eser sözleşmesi ve sonrasında düzenlenen sulh sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ve sonrasında düzenlenen sulh sözleşmesi kapsamında düzenlenen kur farkı faturasının tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali kapsamında açılan davada, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı ve alacak miktarı yargılamayı gerektirmekte olup, dosyada bu aşamada bulunan deliller, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsünü sağlayacak nitelikte değildir.
HMK'nın 353/(1)-b-2.maddesinde,"Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında"duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; yasal düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, Dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davalı ... vekilinin istinaf istemlerinin, 6100 sayılı HMK'nın 353(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜ ile,
2-İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/789 Esas numaralı dosyasından verilen 13.10.2022 tarihli ara kararı ve davalı vekilinin ihtiyati hacze ilişkin itirazlarının reddine dair 13.02.2023 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA,
-Davacının iş bu davaya konu ettiği 464.840,829 TL alacağının tahsili amacıyla davalı ... 'nin taşınır taşınmaz malları üzerine konulan ihtiyati haczin İİK 266 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-İhtiyati haczin kaldırılması ve teminat iadesine ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olmakla, davalı vekili tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatıran bu davalıya geri verilmesine,
5-Davalı ... vekili tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince kurulacak hükümde değerlendirmeye alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 394/(5) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olmak üzere 13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy