İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/657 Esas 2023/606 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/657
Karar No: 2023/606
Karar Tarihi: 18.04.2023

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/657
KARAR NO: 2023/606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15.02.2023
NUMARASI: 2022/732 E.
TALEBİN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 18.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 18.04.2023
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2023 tarih 2022/732 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette pay sahibi ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı şirketin 12.04.2022 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden 09.05.2022 tarihinde genel kurul toplantısı yapılacağının kararlaştırıldığını, buna ilişkin gündem ve davetiyenin müvekkiline usulüne uygun olarak bildirilmediğini, kararın alındığı yönetim kurulu toplantısından da haberdar edilmediğini, toplantıya çağrının emredici kanun hükümlerine aykırı olduğunu, 09.05.2022 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısı gündemi, gün ve saatinin müvekkiline TTK 414/1 maddesi gereği taahhütlü mektupla bildirilmesi zorunlu iken böyle bir bildirim yapılmadığını, müvekkilinin hekim olarak Suudi Arabistan'da ikamet ettiğini, diğer şirket ortaklarının da yurt dışında ikamet etmekte olup genel kurul toplantısının elektronik ortamda yapılmasından yana bulunduğunu, yönetim kurulu toplantısının da müvekkiline haber verilmeden gerçekleştiğini ileri sürerek usul ve yasaya uygun yapılmayan 09.05.2022 tarihli genel kurul ve genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi istemli açmış olduğu davada ayrıca 15.12.2022 tarihli taleple davalı şirketin tek mameleki olan taşınmazı satarak elde ettiği meblağı tedbiren tedbir konulmasını ve bankaya müzekkere yazılarak davalı şirketin banka hesabına bloke konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK 389 maddesi gereğince uyuşmazlık konusu olmadığından davalı şirketin banka hesabına bloke konulmasına yönelik davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, dava dilekçesi içeriğini tekrar ederek yargılama aşamasında şirketin mal varlığı olan taşınmaz yönünden ihtiyati tedbir talep edilip uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bunun akabinde taşınmazın satılıp müvekkilinin hesabına şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından e-mail gönderildiğini, bu e-mailde satış parası ile borçların ödeneceğinin bildirildiği, bu e-mailin dosyaya sunulduğunu, buna göre müvekkilinin dava konusu alacağının dava sonunda elde etmesinin imkansız hale geleceğini, bu nedenle 16.12.2022 havale tarihli dilekçeleri ile banka hesabındaki para üzerine tedbiren bloke konulması talebinde bulunduklarını, ilk derece mahkemesince taleplerinin reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın başından beri şirketin mal varlığının tek bir taşınmazdan ibaret olup satılması halinde alacağın şirkete ait başkaca mal bulunmaması nedeniyle hiçbir şekilde tahsil edilmeyeceğini, dava sonunda verilecek hükmün hukuki işlemini yitireceğini vurguladıklarını, hisse paylarına yönelik gönderilen dekontların dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, gönderilen 1.200.000,00 TL ye karşılık gelen hissenin ne kadar olduğu hususundaki bilgi taleplerine yönelik ihtarnamelerin sunulduğunu, bilgi alamamaları üzerine mali müşavir ...'ın müvekkiline gönderdiği mailde gönderilen bu bedelin 588.000,00 TL sinin ödenmiş sermaye olarak kabul edilip geri kalanının sermaye artışında ortaklara yapılan ödemeler olarak kayda alındığı şeklinde cevap verildiğini, buna göre müvekkilinin davalı şirketten alacaklı olduğu iddialarını doğrular mahiyetti 15.09.2021 tarihli e-mail görüntüsü ve sermaye artışına ilişkin 08.02.2019 tarihli genel kurul kararının dilekçe ekinde sunulduğunu, dilekçeler aşamasında fazla ödenen bedelin iade edildiğine dair davalı şirket tarafından dekont ya da bilgi sunulmadığını, usulüne uygun davet yapılmadan ve bilgileri dışında 09.05.2022 tarihinde yapılmış genel kurulda alınan kararla tek taşınmazın acele satışına imkan verildiğini, davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmiş olması şartının karşılanmış olduğunu, ihtiyati tedbirin haklılığını gösteren sebeplerin ortada olduğunu, HMK 389 maddesi hükmünün somut olayın özellikleri dikkate alınmaksızın kanunun sadece lafzı dikkate alınarak katı yorumlandığını, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşmiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak banka hesabındaki para üzerine tedbiren bloke konulmasına, tedbir taleplerinin kabul görülmemesi halinde ihtiyati haciz olarak değerlendirilerek teminatsız, aksi halde uygun teminat karşılığı banka hesaplarındaki paranın ihtiyaten haczine karar verilmesini istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE: Talep, genel kurul kararının iptali istemi ile açılan davada yargılama aşamasında davalı şirket taşınmazının satışı sonucu elde edilen ve bankadaki hesabında bulunduğu iddia olunan bedel üzerine bloke konulması istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin nedenlerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK'nın 449. maddesinde (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
" hükmüne yer verilmiştir. HMK'nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK'nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir.
Somut olayda, genel kurul kararının iptali istemiyle açılan davada davalı şirketin banka hesabında bulunan parası üzerine bloke konulmasına dair tedbir isteminde bulunulmuş ve mahkemece davanın konusunu oluşturmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Konuyu düzenleyen HMK nın 389/1 maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Aynı şekilde tedbir kararı verilebilmesi için HMK 390 maddesi gereğince belli ölçüde başka bir anlatımla yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Dava genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, talep tarihi itibariyle yaklaşık ispat şartları ve dava konusu birlikte değerlendirildiğinde mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir. Ayrıca davacı tarafın istinaf dilekçesinde taleplerinin kabul görülmemesi halinde ihtiyati haciz kararı verilmesi isteminde bulunmuş ise de bu istem istinaf konusu olamayıp yeni bir talep olduğundan ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilip karara bağlanması gereken hususlardan bulunmaktadır.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL'den peşin alınan 179,90 TL'nin mahsubu ile bakiye 116,50 TL harcın ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 18.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy