İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1496 Esas 2023/657 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1496
Karar No: 2023/657
Karar Tarihi: 28.04.2023

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1495
KARAR NO: 2023/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2018/1329 Esas 2020/368 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kefalet sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 28.04.2023
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.07.2020 tarih 2018/1329 Esas 2020/368 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, dava dışı ... ile davalı banka arasında 22.01.2015 tarihinde kredi sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin hastanede olduğu esnada kendisine ... tarafından getirilen sözleşmeye imza attırılmak suretiyle kefil olduğunu, müvekkilinin eşi olan ...'in de benzer açıklamalarla 22.01.2015 tarihinde muvafakatinin alındığını, asıl borçlu ...'ın intihar etmek suretiyle 31.07.2018 tarihinde hayatına son verdiğini, borçlu ...'ın vefatına kadar ödemelerin düzenli yapıldığının, vefatından sonra kredilerin doğal olarak ödenmediğinin davalı banka şubesinden öğrenildiğini, ...'a taşınır rehni ile teminatlandırılmış kredi dışında iki ayrı kredi kullandırıldığını ve kefalet sözleşmesinde doldurulması gereken azami kefalet tutarının 150.000-TL yerine 300.000-TL yazıldığını, müvekkilinin eşi ...'in de imzaladığı muvafakatnamede belirtilen 300.000-TL'nin aynı el ürünü olduğunun çok açık bir şekilde anlaşıldığını, kefalet limitine ilişkin tutarın müvekkili ve eşinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin böyle bir miktar uyarınca kefalet vermediğini, yasanın öngördüğü şekil şartına aykırı surette imza altına alınan kefalet sözleşmesinin hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, davaya konu kefalet sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin davalı bankaya 79.231,38 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 24.04.2020 havale tarihli ıslah dilekçesinde dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda 79.883,82 TL'ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili bankanın Toptancılar Çarşısı Şubesi nezdinde davacı tarafın kefaleti ile dava dışı ... -... sıfatlı gerçek kişi tacir ile 22.01.2015 tarihli 300.000,00 TL miktarlı GKS imzalandığını, davacının kefil olma iradesinin dava dilekçesinde ikrar edildiğini, eşinin muvafakatinin de 22.01.2018 tarihinde alındığını, genel kredi sözleşmesi kapsamında ödemelerin zamanında yapılmadığını, sözleşmenin 7. maddesi gereği ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin davacıya tebliğ edilemediğinden iade olduğunu, genel kredi sözleşmesindeki imza ve yazıların davacının el ürünü olmadığı hususunun soyut iddia olduğunu, davacı kefil yönünden herhangi bir yasal sürece başvurulmadığını, davanın takipten önce açılabilmesi için davacının hukuki yararının bulunması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu genel kredi sözleşmesinin davalı banka ile dava dışı ...-... arasında 22.01.2015 düzenleme tarihli 300.000,00 TL limitli olduğu, sözleşmeyi davacının 300.000-TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, davacı 6098 sayılı yasanın 584. maddesi hükmü gereği davacının eşi ...'in muvafakatinin alındığı;
alınan 29.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda, genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya taksitli ticari krediler ve KMH'dan krediler kullandırıldığı, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine kredi hesaplarının 13.11.2018 tarihinde kat edilerek davacı ve dava dışı borçluya ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davacıya tebliğ olmadan iade olduğu, ihtar sonrası davalı banka tarafından davacı kefil aleyhine icra takibi başlatılmadığı, davacının ihtara konu kredilerin dayanağı genel kredi sözleşmesinde 300.000,00 TL limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefaletinin bulunduğu, dava tarihi itibariyle 79.883,82 TL banka alacağının muaccel hale geldiği, bu alacaktan müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile davacının sorumluluğunun devam ettiği yönünde görüş bildirildiği, davacının genel kredi sözleşmesindeki kefalet limitinin yer aldığı yazıyı inkar etmesi sebebiyle duruşmada hazır edilerek yazı örneklerinin alındığı, Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği'nin 17.06.2020 tarihli raporunda söz konusu el yazılarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilmek için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin kefalet sözleşmesinde kefilin kendi el yazısı ile belirtmesi gerektiği, davacının genel kredi sözleşmesine kefaletinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya 22.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 79.883,82 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, yerel mahkemece, davacının eli ürünü olmadığı iddia edilen yazı ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde bilirkişi incelemesine ilişkin belirlenmiş esaslara uyan incelemeyi yaptırmadığını, itirazlarının reddedildiğini, Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından tek sayfa olarak sunulan raporda herhangi bir gerekçe bulunmadığını, yazıların karşılaştırılması ya da hangi yöntemlerle ne şekilde inceleme yapıldığının açıklanmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde sadece kefalet limitini belirten "300.000,00 TL" yazısının kendi eli ürünü olmadığını iddia ettiğini, kefaletin kuruluşuna ait isim, kefalet türü ve tarihi ile ilgili yazılara herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu yazıların kendi eli ürünü olduğunu ikrar ettiğini, bu durumda genel kredi sözleşmesinin 8. sayfasının şekli düzenlenişi göz önüne alındığında, alt alta yazılması düzenlenmiş "Kefil Olunan Meblağ", "Kefalet Türü/Tarihi" ve "Yetkili İmza" kısımlarının alttaki ikisinin davacı tarafından yazılıp da bir üstteki kefil olunan meblağ kısmının davacı tarafından yazılmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinde müşterek ve müteselsil kefil olan davacı tarafça kefalet sözleşmesinin geçersizliği iddiasına dayanarak açılan menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Kefaletin şartları, kefalet sözleşmesinden doğan borç, yan borç olduğu için geçerli asli bir borcun varlığını gerektirir (TBK m 582/1). Ayrıca kefil kefalet ehliyetine sahip olmalıdır. Bunların yanında kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin kendi el yazısıyla yazılmasına bağlıdır (TBK 583/1). Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, davalının imzası bulunan genel kredi sözleşmesindeki, "Müşterek Borçlu Müteselsil Kefil" hanesinin "Kefil Olunan Meblağ" bölümünde bulunan "300000 TL" yazılarının davacının eli ürünü olmadığına ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı Aydın Jandarma Kriminal Laboratuar Amirliği raporu alınmıştır. Bu durum karşısında yukarıda belirtilen kefalet koşullarının kümülatif olarak gerçekleşmediği, dava konusu 22.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesine verilen kefaletin geçersiz olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. HD 2022/6793 E. 2022/8738 K. sayılı ilamı)
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H ÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 5.456,86 TL'den peşin alınan 1.364,22 TL'nin mahsubu ile bakiye 4.092,64 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28.04.2023

Full & Egal Universal Law Academy