İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1429 Esas 2023/644 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1429
Karar No: 2023/644
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1429
KARAR NO: 2023/644
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14.01.2020
NUMARASI: 2018/77 E. 2020/13 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
DAVA TARİHİ: 18.01.2018
KARAR TARİHİ: 27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 27.04.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2020 tarih 2018/77 E. 2020/13 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın çalındığını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek; belirsiz alacak davası şeklinde şimdilik 6.000,00-TL'nin temerrrüt tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini 102.110.36-TL olarak artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerin getirmediğini, hasarın beyan edilen şekilde gerçekleşmediğini, davacının iyiniyet kurallrına aykırı davrandığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait ve davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın hırsızlık nedeniyle hasar gördüğü, hasar bedelinin 102.110.36-TL
olduğu, hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı, belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davanın kabulüne karar verilmesine rağmen karar tarihindeki yürürlükte olan AAÜT hükümlerine uygun şekilde vekalet ücreti takdir edilmediğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, İstanbul Anadolu Mahkemeleri'nin yetkili olduğunu, temliğin geçerli olmadığını, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hasarın beyan edilen şekilde gerçekleşmediğini, davacının iyiniyet kurallarına aykırı davrandığını, eksper incelemesine izin verilmediğini, eksik inceleme yapıldığını, soruşturma dosyasından sorumluların tespit edilemediğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 6100 Sayılı HMK'nın 6.maddesi gereğince "Genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir". Yine aynı yasanın 15.maddesinde de "zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yer de de açılabilir" hükmü düzenlenmiştir. Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.8.maddesi hükmünde ise; sigortacı aleyhine açılacak bu tür davalarda, davalı sigortacının merkezi veya sigorta sözleşmesini yapan yetkili acentanın ikametgahının bulunduğu veya rizikonun meydana geldiği yer mahkemesi de yetkili mahkeme olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, hırsızlık olayının bir başka ifade ile rizikonun gerçekletiği yer Buca/İzmir olup davaya bakan İDM yetkili olduğundan davalının yetkiye ilişkin istinaf itirazı hukuki dayanaktan yoksundur.
3. Alacağın temliki ile artık borçlu, yeni alacaklıya karşı ifa yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak, alacaklısının değişmesinde hiçbir söz hakkı olmayan ve temlik işleminden de habersiz olan borçlunun bu kadar çaresiz bırakılmaması, korunması gerektiği düşünülmesi gerekir. Bu nedenle de Borçlar Kanununda, borçlunun borcunu önceki alacaklıya ifa etmesi bazı şartlarla geçerli sayılmış hatta edimi tevdi etmek suretiyle borcundan kurtulması imkanı tanınmıştır. Borçluyu korumak amacıyla devredene karşı sahip olduğu savunma araçlarını devralana karşı da ileri sürme imkanı tanınmıştır. Alacağın temliki, borçlunun durumunu ağırlaştıramayacağından, alacak, devredenin mal varlığında ne halde ise devralanın mal varlığına da o hali ile intikal eder. Devredilen alacağın borçlusu, devredene karşı sahip olduğu def’ileri (savunmaları) devralana karşı da ileri sürebilir. Alacağın temliki işleminin üçüncü kişi yani devralan açısından doğurmuş olduğu sonuç, temlik işlemi ile birlikte üçüncü kişinin, alacağın asli ve ferileri ile birlikte alacağa bağlı rüçhan haklarına da sahip olmasıdır. Üçüncü kişinin devir ile birlikte bu haklarını kullanabilmesi için borçlunun onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. HD'nin 06.02.2020 tarih ve 2018/1582 E. 2020/849 K.) Davacı araç malikinin dava konusu kaza nedeniyle oluşan alacağını, alacağın temliki sözleşmesi ile temlik alan davacıya devrettiği, temlik edilen alacağın malvarlığı haklarına ilişkin olmakla temlike uygun olduğu, temlik eden alacaklının tasarruf yetkisinin bulunmadığının usulüne uygun şekilde ileri sürülüp kanıtlanamaması karşısında temlikin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
4. TTK’nın mal sigortasına ilişkin genel esaslarına göre mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarların tazminiyle yükümlüdür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesi ve genel şartlarına göre, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı davacının aracında meydana gelen gerçek zararı teminat altına aldığından, davacının aracının karıştığı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olacağı sabittir.
5. Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Ancak, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfesi sigortalıya geçer. Eldeki davada, davalı tarafından hasarın teminat dışı kaldığı savunulmuş ise de bilirkişi raporu içeriğinden araçtaki hasarın hırsızlık olayı ile uyumlu ve zararın gerçek olduğu belirtilmiştir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmaktadır. Sigortacı rizikonun ihbar edilenden de farklı şekilde oluştuğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Tüm dosya kapsamı ve soruşturma dosyası içeriğinden davacının dayandığı delillerin soyut olduğu ve zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunun somut olarak ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, sigorta şirketinin davacının gerçek zararından sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, hasar bedelin poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
7. Davacının davasının kabulü halinde karar tarihinde yürürlükte bulunan (2020) AAÜT hükümlerine maddesine uygun düşecek şekilde vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, aksi yönde vekalet ücreti takdirinde isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden davacının istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, davacının istinaf başvurusun ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2020 tarih ve 2018/77 E. 2020/13 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
DAVANIN KABULÜ ile 102.110,36-TL tazminatın 18/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 6.975,16-TL harçtan, peşin alınan 1.677,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.297,91-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 13.650,48-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 143,57-TL başvuru harcı, 1.641,35-TL ıslah harcı, 900,00-TL Bilirkişi ücreti, 221,20-TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 2.906,12-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 6.975,16-TL'den peşin alınan 1.735,00‬-TL'nin mahsubu ile eksik kalan 5.240,16-TL'nin davalıdan tahsiline,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy