İsttelkom İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiası - Karar Sayı 19-15/214-94
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 19-15/214-94
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: İsttelkom İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiası
Karar Tarihi: 11.04.2019


Rekabet Kurumu Başkanlığından,

REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2017-2-11 (Soruşturma)
Karar Sayısı : 19-15/214-94
Karar Tarihi : 11.04.2019
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Prof. Dr. Ömer TORLAK
Üyeler : Arslan NARİN (İkinci Başkan), Adem BİRCAN, Mehmet AYAN,
Ahmet ALGAN, Hasan Hüseyin ÜNLÜ, Şükran KODALAK
B. RAPORTÖRLER: Pelin UYANIK, Gözde MAVİ, Selin DURSUN, Burcu ÇALIŞKAN
C. BAŞVURUDA
BULUNAN :- Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği
Temsilcisi: Av. Gökhan CANDOĞAN
Aziziye Mah. Kuşkondu Sok. No:7/2 Çankaya/ANKARA
D. HAKKINDA SORUŞTURMA
YAPILAN :- İsttelkom İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri
San. ve Tic. A.Ş.
19 Mayıs Mah. Aytekin Kotil Cad. Cevahir İş Merkezi No:8 Kat:6
7-8-9 Mecidiyeköy-Şişli/İSTANBUL
(1) E. DOSYA KONUSU: İsttelkom İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı
Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerinin
faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiası.
(2) F. İDDİALARIN ÖZETİ: Rekabet Kurumu (Kurum) kayıtlarına 28.02.2017 tarih ve 1341
sayı ile intikal eden ve Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER)
tarafından yapılan başvuruda;
 TELKODER üyesi şirketlerin, başta sabit telefon hizmetleri ile perakende
genişbant internet hizmetleri olmak üzere elektronik haberleşme hizmetlerini,
yürürlükte olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu (5809 sayılı Kanun)
hükümleri doğrultusunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK)
aldıkları yetkilendirmelerle yürüten yeni nesil işletmeciler oldukları,
 TELKODER üyesi şirketlerin bir kısmının 5809 sayılı Kanun kapsamında altyapı
işletmeciliği yetkilendirmesi ile faaliyet gösterdiği; ses, internet ve katma değerli
elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulabilmesi için zorunlu unsur olan
altyapının kurulmasına ve işletilmesine ilişkin hizmetleri içeren söz konusu
yetkilendirmenin tam ve etkin bir şekilde kullanılabilmesinin geçiş hakkı ile
mümkün olabildiği,
 Kesintisiz olarak topluma sunulması zorunlu olan elektronik haberleşme
hizmetlerinin sunulabilmesi için geçiş hakkının vazgeçilmez nitelikte bir hak
olduğu, geçiş hakkı sağlayıcısı (GHS) kamu kurumlarının ilgili yasal mevzuat
hükümlerine (5809 sayılı Kanun, Elektronik Haberleşme Hizmetlerinin
Yürütülmesinde Geçiş Hakkına Dair Yönetmelik, Sabit ve Mobil Haberleşme
Altyapısı veya Şebekelerinde Kullanılan Her Türlü ve Benzeri Gerecin
Taşınmazlardan Geçirilmesine İlişkin Yönetmelik) uygun hareket ederek
yükümlülüklerini yerine getirmelerinin ve istisnai durumlar dışında geçiş hakkı
taleplerini olumlu karşılamalarının gerektiği,
19-15/214-94

2/77


 Müşterilerine kaliteli ve ucuz hizmet sunmak isteyen TELKODER üyesi
işletmecilerin büyükşehirlerde altyapı tesis edebilmek için özellikle
belediyelerden geçiş hakkı talebinde bulundukları, bu kapsamda 2008-2012
yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı (İBB) tarafından geçiş
hakkı talebinde bulunan işletmecilere kazı izni verilse de 2012 yılı sonrası
dönemde farklı ve değişen gerekçelerle söz konusu izinlerin verilmesinin
neredeyse durdurulduğu, İBB'den alınan verilere göre 2012-2014 yılları arasında
işletmecilere verilen kazı izinlerinin ihmal edilebilir düzeyde kaldığının görüldüğü,
bununla birlikte verilen izinlerin de esas itibarıyla yeni güzergâh/yeni hat için
verilen kazı izinleri olmayıp mevcut güzergâhlardan/şebekelerden 40 metreye
kadar olan bağlantılar için Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye (TÜRK TELEKOM)
verilen izinler olduğu, TELKODER üyesi işletmecilerin söz konusu süreçte
neredeyse hiç yeni kazı izni alamadıkları ve dolayısıyla İstanbul’da işlem tesis
edebilmelerinin imkânsız hale geldiği,
 İBB'nin olumsuz bakış açısının altında kendi iştiraki olan İsttelkom İstanbul
Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’yi (İSTTELKOM)
aktif hale getirmek istemesinin yattığının görüldüğü,
 İSTTELKOM’un elektronik haberleşme alanında faaliyette bulunmak üzere
19.10.2012 tarihinde kurulmuş bir belediye şirketi olup 10.01.2013 tarihinde
Altyapı İşletmeciliği Hizmeti (B) lisansı, 26.08.2013 tarihinde Ortak Kullanımlı
Telsiz Hizmeti Lisansı (K), 15.06.2015 tarihinde İnternet Servis Sağlayıcılığı (B)
lisansı alarak aktif olarak 2015 yılı sonu itibarıyla faaliyetlerine başladığı,
 Söz konusu süreçte İstanbul ili sınırları içerisinde altyapı işletmeciliği hizmeti
sunmak isteyen TELKODER üyesi işletmecilerin İBB tarafından altyapı tesisi
konusunda açık bir şekilde İSTTELKOM’a yönlendirildikleri, İSTTELKOM’la tesis
paylaşımı gibi anlaşmalar yapmak suretiyle hizmet sunmaya zorlandıkları ve
hukuka aykırı anlaşmalar ile bir yandan yeni tesis edilecek şebekenin/altyapının
tüm giderlerini üstlenmek diğer yandan altyapı mülkiyetinin İSTTELKOM'a
bırakılmasına rıza göstermek zorunda bırakıldıkları,
 İSTTELKOM’un diğer işletmecilerin çıkarılması kararının alındığı birçok alanda
fiber şebeke tesis etmeye başladığı,
 İBB’den İstanbul ili sınırları içerisinde geçiş hakkı ve kazı izni alamayan
işletmecilerin yetkilerinin fiilen hükümsüz hale geldiği, pazarın farklı
konumlarında yer alan İBB-İSTTELKOM ekonomik bütünlüğünün dikey anlaşma
yoluyla pazarı diğer işletmecilere tamamen kapattığı ve İstanbul ilinde neredeyse
hiçbir işletmecinin hizmet üretmesine izin vermeyecek bir noktaya ulaştığı,
 Şikâyet konusu ilgili ürün pazarının "elektronik haberleşme altyapısı işletim
pazarı", ilgili coğrafi pazarın ise “İstanbul ili” olarak değerlendirildiği,
 Sonuç itibariyle İBB-İSTTELKOM ekonomik bütünlüğünün şikâyete konu
işlemlerinin TELKODER üyesi altyapı işletmecilerinin doğrudan hizmet
sunmalarını imkânsız hale getirdiği
iddia edilerek, İBB ve İSTTELKOM hakkında 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun (4054 sayılı Kanun) çerçevesinde soruşturma açılarak gerekli
incelemelerin yapılması, ayrıca soruşturma sonucuna kadar geçici tedbir kararı
alınarak ihlale yönelik uygulamaların durdurulması talep edilmektedir.


19-15/214-94

3/77


(3) G. DOSYA EVRELERİ: Dosya konusu başvurunun elektronik haberleşme sektörünü
ilgilendirmesi sebebiyle 5809 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrası gereğince
03.03.2017 tarihli ve 2913 sayılı yazı ile BTK’dan görüş talep edilmiştir. Söz konusu
görüş 21.04.2017 tarihli ve 2774 sayılı yazı ile Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
(4) Başvuruda yer verilen bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda düzenlenen
16.05.2017 tarih ve 2017-2-11/İİ sayılı İlk inceleme Raporu Rekabet Kurulunun (Kurul)
24.05.2017 tarihli toplantısında görüşülmüş ve 17-17/261-M sayı ile şikayet konusu
iddialara yönelik olarak 4054 sayılı Kanun'un 40. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
önaraştırma yapılmasına karar verilmiştir.
(5) Önaraştırma süreci sonucunda düzenlenen 16.08.2017 tarih ve 2017-2-11/ÖA sayılı
Önaraştırma Raporu ve ekleri Kurulun 27.09.2017 tarihli toplantısında görüşülmüş ve
17-30/489-M ile İSTTELKOM hakkında soruşturma açılmasına karar verilmiştir. Kurul
aynı tarihli toplantısında 17-30/489-222 sayı ile İBB’ye yönelik soruşturma açılmasına
gerek olmadığına, bununla birlikte, kamu geçiş hakkı sağlayıcısı olarak geçiş hakkı
taleplerinin karşılanması hususunda eşit ve ayrımcılıktan uzak davranması gerektiği,
aksi durumun rekabetçi endişelere yol açabileceği yönünde İBB’ye görüş
gönderilmesine karar vermiştir. Söz konusu görüş, 01.12.2017 tarih ve 15052 sayılı yazı
ile İBB’ye gönderilmiştir.
(6) Soruşturma açılmasına ve 4054 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
ilk yazılı savunmanın 30 gün içinde gönderilmesi gerektiğine ilişkin 06.10.2017 tarih ve
12370 sayılı Soruşturma Bildirimi, dosya tarafına 10.10.2017 tarihinde elden yapılmış
ve aynı tarihte İSTTELKOM’da yerinde inceleme gerçekleştirilmiştir. 11.10.2017
tarihinde ise İSTTELKOM yetkilileriyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmede talep
edilen bilgi ve belgeler 30.10.2017 tarih ve 7810 sayılı yazı ile Kurum kayıtlarına
girmiştir. Soruşturma Bildirimine mukabil İSTTELKOM’un ilk yazılı savunması
07.11.2017 tarih ve 8104 sayı ile süresi içerisinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
(7) Soruşturma döneminde İSTTELKOM’dan talep edilen bilgiler; 24.09.2018 tarih, 6860
sayı ve 27.09.2018 tarih, 6963 sayı ile, İBB’den talep edilen bilgiler 27.09.2018 tarih,
6965 sayı ve 22.11.2017 tarih 8595 sayı ile, Vodafone Telekomünikasyon A.Ş.’den
(VODAFONE) talep edilen bilgiler 26.09.2018 tarih, 6945 sayı ve 27.09.2018 tarih, 6984
sayı ile, Superonline İletişim Hizmetleri A.Ş.’den (SUPERONLINE) talep edilen bilgiler
25.09.2018 tarih, 6908 sayı ile, Turknet İletişim Hizmetleri A.Ş.’den (TURKNET) talep
edilen bilgiler 24.09.2018 tarih, 6878 sayı ile, Grid Telekomünikasyon A.Ş.’den (GRID)
talep edilen bilgiler 25.09.2018 tarih, 6883 sayı ve 27.09.2018 tarih, 6986 sayı ile, TÜRK
TELEKOM’dan talep edilen bilgiler 25.09.2018 tarih, 6912 sayı ve 26.09.2018 tarih,
6932 sayı ile, TT International Telekomünikasyon A.Ş.’den1 (TTI) talep edilen bilgiler
27.09.2018 tarih, 6964 sayı ve 27.09.2018 tarih, 6982 sayı ile, T-Systems
Telekomünikasyon Ltd. Şti.’den (T-SYSTEMS) talep edilen bilgiler 24.09.2018 tarih,
6862 sayı ile, BT Bilişim A.Ş.’den (BT) talep edilen bilgiler 24.09.2018 tarih, 6865 sayı
ile, Kule Hizmet ve İşletmecilik A.Ş.’den (KULE) talep edilen bilgiler 24.09.2018 tarih,
6876 sayı ile, İş Net Elektronik Bilgi Üretim Dağıtım Ticaret ve İletişim Hizmetleri
A.Ş.’den (İŞNET) talep edilen bilgiler 26.09.2018 tarih, 6936 sayı ile, BTK’dan talep
edilen bilgiler 27.09.2018 tarih, 68953 ve 6988 sayılar ile Kurum kayıtlarına girmiştir.
(8) Kurulun 08.03.2018 tarihli toplantısında, 18-07/109-M sayılı ile soruşturmanın ilk altı
aylık süresinin bitiminden itibaren altı ay uzatılması yönünde karar tesis edilmiştir.

1 Teşebbüsün önceki ticaret unvanı MTCTR Memorex Telekomünikasyon San. ve Tic. Ltd. Şti.
(MEMOREX) olup işbu kararda MEMOREX olarak belirtilen teşebbüs TTI’ya işaret etmektedir.
19-15/214-94

4/77


(9) Yürütülen soruşturmaya istinaden hazırlanan 27.09.2018 tarih ve 2017-2-11/SR sayılı
Soruşturma Raporu ve ekleri Kurul üyelerine ve İSTTELKOM’a 4054 sayılı Kanun’un
45. maddesi gereğince tebliğ edilmiş ve teşebbüsün ikinci yazılı savunması ilgili yazıyla
birlikte talep edilmiştir. Teşebbüsün ikinci yazılı savunması, 07.11.2018 tarih ve 8039
sayı ile süresi içerisinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
(10) İSTTELKOM’un ikinci yazılı savunmasına karşılık hazırlanmış bulunan 26.11.2018 tarih
ve 2017-2-11/EG sayılı Ek Görüş, Kurul üyeleri ve dosya tarafı teşebbüse tebliğ
edilmiştir. İSTTELKOM tarafından mevcut soruşturma kapsamında hazırlanan üçüncü
yazılı savunma süresi içinde Kuruma sunulmuştur.
(11) 4054 sayılı Kanun’un 46. maddesi uyarınca sözlü savunma toplantısı yapılması hususu
03.01.2019 tarihli Kurul toplantısında ele alınmış ve 19-02/12-M sayı ile 20.02.2019
tarihinde sözlü savunma toplantısı yapılmasına karar verilmiştir. Anılan tarihte sözlü
savunma toplantısı gerçekleştirilmiştir.
(12) 07.03.2019 tarihli Kurul toplantısında dosya konusunun Kurul gündeminde incelemeye
alınmasına 19-11/134-Mİ sayı ile karar verilmiştir.
(13) Kurul; yürütülen soruşturma ile ilgili olarak düzenlenen Rapor, Ek Görüş, toplanan
deliller, yazılı savunmalar, sözlü savunma toplantısında yapılan açıklamalar ve
incelenen dosya muhteviyatına göre 11.04.2019 tarih ve 19-15/214-94 sayı ile işbu nihai
kararı tesis etmiştir.
(14) H. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili raporda;
a) İSTTELKOM’un rakipleriyle akdettiği Tesis Paylaşımı Protokolü’nün 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği,
b) Tesis Paylaşımı Protokolü’nün 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinde sayılan
şartları sağlamaması nedeniyle bireysel muafiyet tanınamayacağı,
c) Bu nedenle İSTTELKOM’a, aynı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve
Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar İle Hâkim Durumun
Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik (Ceza
Yönetmeliği) hükümleri kapsamında idari para cezası uygulanması gerektiği,
d) (a) bendinde belirlenen ihlali sonlandırmak ve pazardaki etkin rekabetin tesis
edilmesini temin etmek için İSTTELKOM’a:
 Tesis Paylaşımı Protokolü’nden
i. Alternatif işletmecilerin kurulum maliyetine katlandıkları altyapının
mülkiyetinin İSTTELKOM’a ait olduğuna,
ii. Alternatif işletmecilerin kurulum maliyetine katlandıkları altyapının
alternatif işletmeciler tarafından üçüncü şahıs ve kuruluşlara kısmen
veya tamamen kullandırılamaması, kiralanamaması ve
devredilememesine
yönelik olan veya doğrudan/dolaylı olarak buna işaret eden sözleşme
hükümlerinin kaldırılması,
 Ayrıca bir önceki madde kapsamında değerlendirilebilecek sair
uygulamalardan/davranışlardan/sözleşmelerden kaçınılması
yükümlülüklerinin getirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
19-15/214-94

5/77


I. İNCELEME, GEREKÇE VE HUKUKİ DAYANAK
I.1. Hakkında Soruşturma Yürütülen Teşebbüs: İSTTELKOM
(15) Bilgi teknolojileri ve elektronik haberleşme hizmetleri alanlarındaki ihtiyaçları karşılamak
ve elektronik haberleşme altyapısı sorunlarının çözümlerine katkıda bulunmak amacıyla
İBB tarafından 2012 yılında kurulmuş olan İSTTELKOM, altyapı işletmeciliği, internet
servis sağlayıcılığı (İSS), ortak kullanımlı telsiz hizmetleri, veri merkezi işletmeciliği,
akıllı kent mobilyaları ve İBB wifi hizmetleri gibi alanlarda faaliyet göstermektedir. Bu
kapsamda, BTK tarafından 26.08.2013 tarihinde Ortak Kullanımlı Telsiz Hizmeti (K),
10.01.2013 tarihinde Altyapı İşletmeciliği Hizmeti (B), 15.06.2015 tarihinde İnternet
Servis Sağlayıcılığı (B) yetki belgeleri ile yetkilendirilmiştir.
(16) İSTTELKOM’un kurucularına aşağıdaki tabloda yer verilmektedir:
Tablo 1: İSTTELKOM’un Ortaklık Yapısı
Kurucular Pay Oranı (%)
İstanbul Belediyeleri Bilgi İşlem Enerji San. ve Tic. A.Ş. (BELBİM) (…..)
İstanbul Enerji San. ve Tic. A.Ş. (…..)
İstanbul Ulaşım Haberleşme ve Güvenlik Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş. (İSBAK) (…..)
Toplam 100
Kaynak: İSTTELKOM’dan gelen cevabi yazı
(17) İSTTELKOM’un yönetim kurulu; Osman SAVAŞ (Başkan), Hüseyin TOK (Bşk. V.) ile
Üyeler Salih EFİLOĞLU, Kağan SÜRMEGÖZ, Murat ASLAN, Suat EKİNCİ, Tayfun
KARALİ ve Yusuf KOTİL’den oluşmaktadır.
I.2.2. Altyapı Kurulum Sürecine İlişkin Bilgiler
(18) Dosya konusunun esas olarak elektronik haberleşme altyapısının kurulumuna ilişkin
olduğu görülmektedir. Bu itibarla öncelikle altyapı kurulumuna ilişkin usul ve esaslara,
ilgili düzenlemelere yer verilmesi faydalı olacaktır.
I.2.2.1. Geçiş Hakkı ile İlgili Düzenlemeler
(19) Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve bu piyasaya yönelik artan
talep çerçevesinde, yeni altyapı kurma ihtiyacı doğmuş olup rekabete açılan altyapı
pazarına yeni girişlerin teşvik edilmesi ve yeni işletmecilerin piyasaya girişleri önündeki
engellerin kaldırılması gerekmektedir. Bu bağlamda geçiş hakkı, elektronik haberleşme
sektöründe rekabet ortamının oluşturulması açısından büyük önem arz etmektedir.
Altyapı hizmetleri genel olarak üretim zincirinin en üst basamağında yer almakta, daha
alt basamaklara önemli girdiler üretmektedir. Öte yandan altyapı hizmetleri
işletmecilerin doğrudan maliyetlerine etki etmektedir.
(20) Düzenleyici çerçeve kapsamında ele alınması gereken ilk düzenleme 05.11.2008 tarihli
ve 5809 sayılı Kanun’dur. Söz konusu Kanun’un 3. maddesinde geçiş hakkı aşağıdaki
gibi tanımlanmıştır:
“İşletmecilere, elektronik haberleşme hizmeti sunmak için gerekli şebeke ve
altyapıyı kurmak, kaldırmak, bakım ve onarım yapmak gibi amaçlar ile kamu ve özel
mülkiyet alanlarının altından, üstünden, üzerinden geçmeleri için tanınan haklar.”
(21) Geçiş hakkına ilişkin ilke ve genel hükümler ise aynı Kanun’un “Geçiş Hakkı” başlıklı
dördüncü bölümünde detaylandırılmıştır. Bu bölümde yer alan 22. maddede geçiş
hakkının; elektronik haberleşme hizmeti vermek amacıyla, her türlü elektronik
haberleşme altyapısını ve bunların destekleyici ekipmanını, kamu ve/veya özel
mülkiyete konu taşınmazların altından, üstünden, üzerinden geçirmek ve bu altyapıyı
19-15/214-94

6/77


kurmak, değiştirmek, sökmek, kontrol, bakım ve onarımlarını sağlamak ve benzeri
amaçlarla söz konusu mülkiyet alanlarını kullanma hakkını kapsadığı ifade edilmiştir.
(22) 5809 sayılı Kanun’un 23. maddesinde geçiş hakkı talebinin kabulüne ilişkin ise şu
hüküm yer almaktadır:
“(1)Taşınmaza kalıcı zarar verilmemesi, bu taşınmaz üzerindeki hakların
kullanımının sürekli biçimde aksatılmaması koşuluyla, teknik olarak imkân
dâhilinde, seçeneksiz ve ekonomik açıdan orantısız maliyetler ihtiva etmeyen geçiş
hakkı talepleri, makul ve haklı sebepler saklı kalmak üzere, kabul edilir.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine yapılan geçiş hakkı talebini içeren
başvuruları öncelikli olarak ve gecikmeye mahal vermeden, değerlendirir ve altmış
gün içinde sonuçlandırırlar. Benzer konumdaki işletmeciler arasında ayrım
gözetmeksizin şeffaf davranılır.”
(23) Yukarıda yer verilen düzenleme ile geçiş hakkı sağlayıcılarına geçiş hakkı kullanımına
“katlanma” yükümlülüğü ile geçiş hakkının kullanılmasına yönelik tehlikeye düşürücü ya
da zarar verici faaliyetlerden “kaçınma” yükümlülüğü getirilmiştir.
(24) Yine aynı düzenlemede kamu geçiş hakkı sağlayıcılarına özel geçiş hakkı
sağlayıcılarından farklı olarak ek yükümler getirilmiştir. Bu bağlamda, kamu geçiş hakkı
sağlayıcıları ayrım gözetmeme ve şeffaf davranma yükümlülüğü altındadır.
(25) 5809 sayılı Kanun’un 24. maddesinde “Geçiş hakkı kapsamında kullanılacak bir
taşınmaz üzerinde hâlihazırda bu Kanun ve Kurum düzenlemeleri çerçevesinde, Kurum
tarafından ortak yerleşim ve tesis paylaşımı yükümlülüğüne karar verilmiş bir elektronik
haberleşme şebekesi bulunması halinde ortak yerleşim ve tesis paylaşımına öncelik
verilir.” şeklinde yer alan hükme göre geçiş hakkı, ancak tesis paylaşımı ya da ortak
yerleşim yükümlülüğünün bulunmadığı hallerde kullanılabilecek bir hak olarak
tanımlanabilecektir. Başka bir ifadeyle, yeni bir altyapı tesis edilebilmesi için, altyapının
tesis edileceği güzergâhta ortak yerleşime ve tesis paylaşımına uygun bir altyapının
bulunmaması gerekmektedir.
(26) Bu noktada ortak yerleşim ve tesis paylaşımı kavramlarının tanımı ve kapsamı önem
kazanmaktadır. 5809 sayılı Kanun’un 12. maddesinde ortak yerleşim ve tesis paylaşımı,
işlemecilere getirilebilecek yükümlülükler arasında sayılmaktadır. Anılan Kanun’un
“Ortak Yerleşim ve Tesis Paylaşımı” başlıklı 17. maddesinin ilk fıkrasında,
“Bir işletmecinin tesislerini kamuya veya üçüncü şahıslara ait bir arazinin üzerine
veya altına yerleştirebildiği veya bu tür arazileri kullanabildiği veya kamulaştırma
müessesesinden yararlanabildiği hallerde Kurum, çevrenin korunması, kamu
sağlığı ve güvenliği, şehir ve bölge planlaması ve kaynakların etkin kullanılması
gereklerini gözeterek ilgili işletmeciye söz konusu tesisleri ve/veya araziyi makul bir
bedel karşılığında diğer işletmecilerle paylaşmasına ilişkin rekabet üzerindeki
etkileri dikkate alarak yükümlülükler getirebilir.”
hükmü yer almaktadır. Bu madde ile geçiş hakkı kavramının sınırları belirlenmiş, aynı
zamanda tesis paylaşımına ilişkin temel prensipler ortaya konmuştur.
(27) Söz konusu hükümlerden görüldüğü üzere, 5809 sayılı Kanun kapsamında gerek geçiş
hakkı gerekse ortak yerleşim ve tesis paylaşımı kavramlarına temel olarak BTK’nın
görev ve yetkileri dâhilinde yer verilmektedir. Buna karşın, 26.09.2011 tarihli ve 655
sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
19-15/214-94

7/77


Kanun Hükümde Kararname’nin (655 sayılı KHK) 13(h) maddesinde2; Bakanlık
bünyesinde yer alan Haberleşme Genel Müdürlüğünün görevleri arasında “sabit ve
mobil haberleşme altyapısı veya şebekelerinde kullanılan her türlü kablo ve benzeri
gerecin taşınmazlardan geçirilmesiyle ilgili geçiş hakkına ilişkin usul ve esaslar ile
bunların taşınmazlardan geçirilmesi için uygulanacak ücret tarifelerini belirlemek ve
denetlemek” de sayılmıştır. Böylelikle, 655 sayılı KHK ile geçiş hakkına ilişkin
düzenleme yetkisi Bakanlığa geçmiş, ancak tesis paylaşımı ve ortak yerleşim
yükümlülüğüne ilişkin düzenleme yapma yetkisi BTK’da kalmıştır.
(28) 665 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinin akabinde, Bakanlık tarafından, “Sabit ve mobil
haberleşme altyapısı veya şebekelerinde kullanılan her türlü kablo ve benzeri gerecin
taşınmazlardan geçirilmesiyle ilgili geçiş hakkına, bu hakka ilişkin uygulanacak ücret
tarifesine ve bu Yönetmelik kapsamındaki işlemlerin denetlenmesine ilişkin usul ve
esasları belirlemek” amacıyla hazırlanan Geçiş Hakkı Yönetmeliği 27.12.2012 tarihli ve
28510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
(29) Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 4. maddesinde “geçiş hakkı” kavramı 5809 sayılı Kanun’un
3. maddesindeki gibi tanımlanmış ve Yönetmelik’in 5. maddesinde ise geçiş hakkı
uygulamasında esas alınacak ilkeler sayılmıştır. Ülke kaynaklarının etkin ve verimli
kullanılması, etkin ve sürdürülebilir rekabet ortamının sağlanması, geçiş hakkı
taleplerinin yasal süre içerisinde cevaplanması, ilgili mevzuata aykırı olmamak koşulu
ile geçiş hakkının kullanılmasının öncelikle tarafların anlaşmasına bağlı olması,
taleplerin teknik açıdan mümkün, ekonomik açıdan orantılı ve makul olması, tesis
paylaşımı ve ortak yerleşime öncelik verilmesi, söz konusu ilkeler arasında yer
almaktadır.
(30) Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin birinci fıkrasına göre geçiş hakkı talep edilen
güzergâh üzerinde tesis paylaşımı yükümlülüğüne karar verilmiş bir elektronik
haberleşme şebekesi ve/veya altyapısı bulunması halinde, tesis paylaşımına ilişkin
mevzuat hükümleri uygulanacaktır. Bir başka deyişle, 5809 sayılı Kanun’da da
öngörüldüğü gibi, geçiş hakkı ancak talep edilen güzergâh üzerinde tesis paylaşımına
ilişkin bir yükümlülük olmaması halinde uygulanabilecektir. Bu bağlamda, aynı
maddenin ikinci fıkrasına göre başvuru sahibi işletmeci, tesis paylaşımının mümkün
olmadığı belgelendikten sonra geçiş hakkı kullanım onayını alabilmek için Bakanlık’a
başvurabilecektir.
(31) İlgili düzenlemede ifade edilen “tesis paylaşımının mümkün olmaması” lafzının nasıl
değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklama Bakanlık tarafından hazırlanan “Sabit ve
Mobil Haberleşme Altyapısı veya Şebekelerinde Kullanılan Her Türlü Kablo ve Benzeri
Gerecin Taşınmazlardan Geçirilmesine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanması Hakkında
Usul ve Esaslar”ın 6. maddesinin onuncu fıkrasında yapılmıştır. İlgili hükme göre, i)
İşletmecilerin kullanım onayı almak istedikleri güzergâhın geçtiği yerlerde elektronik
haberleşme altyapısı bulunan diğer işletmecilere yaptıkları tesis paylaşımı başvurusu
üzerine tesis paylaşımı talebinin karşılanamayacak olduğuna ilişkin yazılı bir cevap
alınması, ii) Tesis paylaşımı başvurusunu müteakip tesis paylaşımı mevzuatı3
kapsamında belirlenen süre içerisinde, altyapı sahibi işletmeciden yer etüdü süresi ve

2 02.07.2018 tarih ve 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname kapsamında anılan hüküm mülga edilmiş olup, aynı hüküm, Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı
Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (No:1) 483. maddesinin (h) bendinde düzenlenmektedir.
3 Ortak Yerleşim ve Tesis Paylaşımına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliği’nin (Tesis Paylaşımı
Tebliği) 10. maddesi.
19-15/214-94

8/77


ücretine dair yazılı bir cevap alınamaması, iii) Yer etüdü ücretinin ödenmesini müteakip
tesis paylaşımı mevzuatı kapsamında belirlenen süre içerisinde tesis paylaşımı talebine
ilişkin yer etüdü sonucunun başvuru sahibine bildirilmemesi durumunda Yönetmelik’in
6. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, tesis paylaşımının mümkün olmadığının
belgelenmesi şartı sağlanmış olmaktadır.
(32) Aynı düzenlemenin 8. maddesine göre ise işletmecinin, kurulu bulunan elektronik
haberleşme altyapı ve/veya şebekesindeki bir noktadan yalnızca son kullanıcı müşteri
veya müşteri grubuna ulaşmak amacıyla kuracağı 400 m ve altındaki müşteri bağlantı
güzergâhları için, mevzuata aykırı hareket etmemek şartıyla, Bakanlıktan kullanım
onayı almasına gerek yoktur. Bu durumda, Bakanlıkça kullanım onayı verilmiş
sayılmaktadır. Ancak, tesis paylaşımının mümkün olması durumunda, tesis paylaşımına
öncelik verilir. Böyle bir durumda işletmeci, geçiş hakkı kullanım onayı almak için
Bakanlık’a başvuru yapmaksızın geçiş hakkını kullanmak amacıyla ilgili GHS'ye
başvuruda bulunabilmektedir.
(33) Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin yedinci fıkrasında Bakanlık tarafından
işletmeciye geçiş hakkı kullanım onayı verilmesi durumunda aşağıdaki hükümlerin
uygulanacağı belirtilmiştir:
a. Özel mülkiyete konu taşınmazlarda işletmeci ile GHS; ilgili mevzuata aykırı
olmamak koşulu ile geçiş hakkına ilişkin anlaşmaları, 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere serbestçe yapabilirler.
Geçiş hakkına ilişkin anlaşmaların ekinde; işletmecinin Kurum tarafından
yetkilendirildiğine dair belge, kurulacak altyapıya ilişkin proje dosyası ve
Bakanlıktan alınan kullanım onayı belgeleri yer alır.
b. Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
taşınmazlar ile mülkiyeti veya tasarrufu belediyelere ve kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmazlar ile 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu
kapsamında kalan yerlerde geçiş hakkını kullanacak işletmeci, ilgili GHS’ye Ek-
2’de yer alan belgeler ve Bakanlıktan alınan kullanım onayı ile birlikte başvuruda
bulunur. GHS kendisine yapılan geçiş hakkı talebi başvurularını mevzuat
çerçevesinde en geç altmış gün içerisinde sonuçlandırır ve sonucunu işletmeciye
bildirir. Geçiş hakkı talebinin reddedilmesi durumunda yapılan bildirimde red
gerekçeleri açıkça belirtilir.
(34) 5809 sayılı Kanun hükümleri paralelinde kamu geçiş hakkı sağlayıcılarına talep
başvurularını 60 gün içerisinde sonuçlandırma yükümlülüğü getirilmiştir. Zorunlu geçiş
hakkının sağlanmasını teminen, geçiş hakkı talebi reddedilirse işletmeciye Bakanlık’a
başvurma olanağı tanınmış, dolayısıyla Bakanlık sorunun çözümü için başvurulacak
merci olarak tayin edilmiştir. Ancak Bakanlık’ın önereceği çözümün bağlayıcılığı
bulunmamaktadır. Tarafların anlaşamamaları sonucunda işletmecinin yargıya
başvurması durumunda zorunlu geçiş hakkının tesisi mümkün olabilecektir.
(35) Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca, yetkilendirilmiş bir elektronik haberleşme
işletmecisi tarafından, geçiş hakkından yararlanılarak bir elektronik haberleşme
altyapısının kurulabilmesi için öncelikle söz konusu işletmeci tarafından, aynı
güzergâhta tesis paylaşımı yükümlülüğü olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
Bu bağlamda, yeni bir altyapı tesis etmek isteyen işletmeci, öncelikle tesis paylaşımına
ilişkin mevzuat hükümlerine tabi olacak, eğer talep edilen güzergâhta tesis paylaşımı
yükümlülüğü mevcut değilse geçiş hakkına ilişkin düzenlemeler çerçevesinde geçiş
hakkından yararlanabilecektir.
19-15/214-94

9/77


(36) 5809 sayılı Kanun ve Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nde işletmeci ile GHS’nin geçiş hakkına
ilişkin anlaşmaları serbestçe yapabileceği düzenlenerek, anlaşma serbestisi
öngörülmüştür. Yönetmelik’te geçiş hakkı sözleşmelerinin şekil şartına yönelik herhangi
bir düzenleme bulunmamaktadır.
(37) Yine Yönetmelik’in 7. maddesinde işletmecinin, Bakanlık’ın aksi bir beyanı
bulunmadıkça, en az kendi ihtiyacını karşılayan altyapı kadar bir altyapıyı diğer
işletmeciler için de kurma yükümlülüğü getirilmiştir.
(38) Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 9. maddesi ile gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait
mülkiyet alanları hariç tutularak geçiş hakkı ücretinin üst sınırları belirlenmiş, geçiş hakkı
ücreti dışındaki ücretlerin tarafların serbest iradesi ile belirlenmesi yolu tercih edilmiştir.
Anılan maddede, diğer bedel ve tazminatların belirlenen ilkelere uygun olmak koşuluyla
geçiş hakkı anlaşmasında aksi belirtilmediği takdirde işletmeci tarafından karşılanacağı
hükmolunmuştur.
(39) Yönetmelik’in 10. maddesinde işletmecilerin Bakanlık’tan kullanım onayı almalarından
itibaren en geç 120 gün içerisinde geçiş hakkı sağlayıcılarına başvurması, GHS’ler ile
anlaşmaya varması, kazı ruhsatı tamamlanarak inşaat çalışmalarına başlaması ve
sonucu Bakanlık’a bildirmesi gerektiği, sürecin tamamlanamaması durumunda,
gecikmenin işletmeciden kaynaklanmadığının Bakanlıkça kabulü hariç olmak üzere,
kullanım onayının iptal edileceği düzenlenmiştir.
(40) Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin Denetim başlıklı 18. maddesi uyarınca Bakanlık’ın
Yönetmelik kapsamında yer alan iş ve işlemleri, geçiş hakkı talep edilen güzergâhı ve
altyapının durumunu denetleyebileceği, düzenlemelere aykırı hareket eden işletmecinin
mevcut kullanım onayını iptal edeceği, Yönetmelik’in uygulanmasında rekabeti
engelleyecek şekilde davranması veya başka bir işletmecinin geçiş hakkı talebini
engelleyecek biçimde hareket etmesi durumunda ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri
alınarak mevcut kullanım onayını iptal edeceği öngörülmüştür. Kullanım onayı iptal
edilen işletmecinin bir yıl boyunca kullanım onayı başvuruları değerlendirmeye
alınmayacaktır. Kamu geçiş hakkı sağlayıcılarının Yönetmelik hükümlerine aykırı
hareket etmeleri halinde, örneğin tavan ücret tarifesine uymamaları durumunda ne gibi
yaptırımın uygulanacağı veya Bakanlık’ın herhangi bir yaptırım gücü 5809 sayılı
Kanun’da olduğu gibi Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nde de düzenlenmemiştir.
I.2.2.2. Tesis Paylaşımı ile İlgili Düzenlemeler
(41) Tesis paylaşımına ilişkin olarak, 31.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve en son
02.12.2010 tarihinde değiştirilen Ortak Yerleşim ve Tesis Paylaşımına İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Tebliğ’in (Tesis Paylaşımı Tebliği) hükümlerinin incelenmesi önem
arz etmektedir. Söz konusu Tebliğ’in 1. maddesinde Tebliğ’in amacı; elektronik
haberleşme sektöründe, mevcut altyapılara erişimin ve kaynakların etkin kullanımının
sağlanması, sürdürülebilir rekabet ortamının oluşturulması, yatırım ve hizmet
maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, çevrenin korunması, kamu sağlığı ve güvenliği
ile şehir ve bölge planlaması gerekleri gözetilerek ilgili işletmecilere getirilecek ortak
yerleşim ve tesis paylaşımı yükümlülüklerinin ve bu yükümlülüklerin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak ifade edilmiştir.
(42) Tebliğ’in 4. maddesinde tesis paylaşımı, “elektronik haberleşme hizmeti sunumunda
kullanılan boru, kanal, direk ve kuleler dahil ilgili tesis ve cihazların diğer işletmeciler
tarafından da kullanılması veya paylaşılması” şeklinde tanımlanmıştır.
(43) Tebliğ’in “Tesis Paylaşımı Yükümlülüğü” başlıklı 9. maddesine göre, tesislerini kamuya
veya üçüncü şahıslara ait bir arazinin üzerine veya altına yerleştirebilen veya bu tür
19-15/214-94

10/77


arazileri kullanabilen veya kamulaştırma müessesesinden yararlanabilen işletmeciler
tesis yükümlüsü olarak belirlenmiş olup söz konusu yükümlülük ancak teknik
imkânsızlığın mevcut olduğu ya da kapasite yetersizliğinin bulunduğu ve kapasite
artırım imkânının olmadığı hususlarından birinin tesis paylaşımı yükümlüsü tarafından
objektif kriterlerle kanıtlanması halinde kısmen ya da tamamen kaldırılabilmektedir.
(44) Tebliğ’in “Tesis Paylaşımı Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 10. maddesinin ilk
fıkrasında tesis paylaşımı taleplerinin değerlendirilmesinde uyulacak usul ve esaslar
sıralanmıştır. Buna göre;
 Tesis paylaşımı başvurusunda asgarî olarak; talebin maksadı ile tesis paylaşımı
talebine konu tesis ve bu tesise kurulacak kablo/cihazların özellikleri
belirtilmelidir.
 Tesis paylaşımı yükümlüsü, başvuruyu azamî on beş gün içerisinde
cevaplandırmalıdır. Talebin 9. maddede sayılan nedenlerle uygun görülmemesi
halinde, belirtilen süre içerisinde gerekçeleri ayrıntılı olarak ve kanıtlayıcı
belgeler sunulmak suretiyle işletmeciye bildirilmelidir. Talebin uygun görülmesi
halinde ise, belirtilen süre içerisinde talebe konu tesisin tesis paylaşımına
elverişli olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılacak yer etüdü süresi ve ücreti
işletmeciye bildirilmelidir.
 İşletmecinin yer etüdü süresi ve ücretini kabul ettiğini bildirmesini müteakip azamî
otuz gün içerisinde talebe konu tesise ilişkin yer etüdü gerçekleştirilmeli ve
sonucu işletmeciye bildirilmelidir. Yapılan yer etüdü sonucunda talebin
karşılanabilecek olması durumunda uygulanacak ücretler, talebin
karşılanamayacak olması durumunda ise ayrıntılı gerekçeleri işletmeciye
bildirilmelidir.
 Tesis paylaşımı yükümlüsü, işletmecinin yer etüdü sonucunu kabul ettiğini
bildirmesini ve tesis paylaşımının karşılanmasına ilişkin hüküm ve koşulları
içeren anlaşmanın taraflarca imzalanmasını müteakip azamî altmış gün içinde
ilgili tesisi paylaşıma hazır hale getirmelidir. Söz konusu tesis herhangi bir ilave
çalışma yapılmaksızın kullanılabilecek durumda ise on beş gün içerisinde
paylaşıma hazır hale getirilmelidir.
 İşletmeci, tesisin paylaşıma hazır hale getirilmesini müteakip altmış gün
içerisinde tesis paylaşımına konu kablo/cihazların kurulumunu tamamlayarak
kullanıma geçmelidir. İşletmecinin yapacağı kurulum çalışmaları tesis paylaşımı
yükümlüsünün bilgi ve gözetiminde yapılmalıdır.
(45) Söz konusu 10. maddenin ikinci fıkrasına göre BTK, yukarıda yer verilen yer etüdü
süresi ve yer hazırlama süresi de dâhil olmak üzere tesis paylaşımı kapsamında
uygulanacak süreleri ilgili tesislerin teknik ve ekonomik özelliklerini dikkate alarak
farklılaştırmaya ve tesis paylaşımı taleplerinin Tebliğ’e uygun olarak karşılanmasını
teminen yeni süre ve koşullar belirlemeye yetkilidir. Başka bir deyişle, Tebliğ’de
öngörülen süreler ancak BTK tarafından değiştirilebilmektedir.
(46) Ücretlere ilişkin olarak Tebliğ’in 12. maddesinde, ortak yerleşim ve tesis paylaşımı
yükümlüsü tarafından başvuru sırasında ortak yerleşim ve tesis paylaşımı talebi için
gerekli tetkik ve incelemeler ile yer etüdü çalışmalarının yapılmasına yönelik faaliyetlere
karşılık makul bir ücretin talep edebileceği belirtilmektedir. Buna göre, ücret talebi
ihtiyari bir hak olarak görülmekte ve “makul” bir seviye ile sınırlandırılmaktadır.
19-15/214-94

11/77


(47) Tesis paylaşımına ilişkin yukarıda yer verilen genel düzenleyici çerçevenin ne şekilde
hayata geçirileceği büyük ölçüde BTK kararları ile belirlenmiştir. Bu bölümde sadece
dosya konusuyla ilgili olabilecek kararlara yer verilecektir.
(48) Bu kapsamda ilk olarak, 12.04.2013 tarih ve 2013/DK-ETD/187 sayı ile kabul edilen
“Tesis Paylaşımı Yükümlülüğü ve Uygulaması” konulu karar hakkında bilgi verilecektir.
Söz konusu karar ile;
 Sabit elektronik haberleşme altyapısı kurmaya ve işletmeye yetkili işletmecilerin,
01.09.2013 tarihi itibarıyla geçerli olmak üzere ilgili haberleşme altyapı ve
şebekesinde tesis paylaşımı (boru, kanal, göz, vb.) yükümlülüğüne tabi
kılınması,
 Tesis paylaşımı yükümlülüğüne tabi kılınan işletmeciler tarafından hangi illerde
altyapılarının bulunduğu bilgisinin BTK internet sayfasında yayımlanması ve bu
çerçevede, tesis paylaşımı talebinde bulunacak işletmecilerce, söz konusu
bilgiler doğrultusunda talebe konu il/illerde altyapısı bulunan işletmecilere tesis
paylaşımı başvurusu yapılması,
 Tesis paylaşımı yükümlülüğüne tabi kılınan işletmecilerce kendilerine iletilen tesis
paylaşımı taleplerinin anılan belgenin ekinde yer verilen usul ve esaslar
kapsamında değerlendirilerek sonuçlandırılması,
 Yeni bir ilde altyapı tesis eden işletmeci tarafından güncel altyapı bilgisini yeni
altyapının kullanılabilir hale geldiği ayın sonu itibarıyla BTK’ya sunulması
 Tesis paylaşımı yükümlülüğüne tabi kılınan işletmecilerce tesis paylaşımı
ücretlerinin 01.07.2013 tarihine kadar BTK’ya sunulması ve bahse konu
ücretlerde yapılacak değişikliklerin yürürlüğe girmesinden bir ay önce BTK’ya
iletilmesi
hususları hükme bağlanmıştır.
(49) Bahse konu kararda yer verilen hususlar içerisinde en dikkat çekici olanı ilk maddede
yer almaktadır. Buna göre, herhangi bir pazar analizine ve Etkin Piyasa Gücü (EPG)
analizine tabi tutulmadan altyapı kurmaya ve işletmeye yetkili tüm işletmeciler
01.09.2013 tarihinden itibaren tesis paylaşma yükümlülüğüne tabi kılınmıştır.
(50) Akabinde BTK tarafından 12.04.2013 tarihli ve 2013/DK-SRD/188 sayılı kararı ile
Toptan Fiziksel Şebeke Altyapısına Erişim Pazar Analizi dokümanı kabul edilmiştir. Söz
konusu karar ile TÜRK TELEKOM toptan fiziksel şebeke altyapısına erişim pazarında
EPG ilan edilerek referans teklif yayınlama da dâhil çeşitli yükümlülüklere tabi
kılınmıştır. Bu doğrultuda 17.06.2014 tarihli ve 2014/DK-ETD/324 sayılı BTK kararı ile
“Referans Tesis Paylaşımı ve Aydınlatılmamış Fiber Teklifi (RETPAFT)” onaylanmıştır.
(51) RETPAFT, işletmecilerin doğrudan abonelere erişim sağlama veya arabağlantı, veri
akış erişimi, yerel ağa ayrıştırılmış erişim ve kısmi kiralık devre hizmetleri kapsamında
TÜRK TELEKOM santral binalarında teslim aldıkları trafiği kendi varlık noktalarına
taşıma (backhaul) amacıyla TÜRK TELEKOM’un yer altı veya havai tesislerini (göz,
kanal, boru, direk, menhol vb.) kullanmalarını ifade eden tesis paylaşımı ve
haberleşmeye elverişli olan ancak her iki ucunda aktif sistem bulunmayan fiber optik
kabloların talep eden işletmecilere kiralanmasını ifade eden aydınlatılmamış fiber
hizmetine ilişkin usul ve esasları içermektedir.
(52) RETPAFT’ın “Amaç ve Kapsam” başlıklı maddesine göre, referans teklif, TÜRK
TELEKOM’un tesis paylaşımı hizmetlerine ilişkin olarak;
19-15/214-94

12/77


 Arabağlantı veya yerel ağa ayrıştırılmış erişim veya veri akış erişimi veya kısmi
kiralık devre hizmetleri için sahip olduğu tesislerin paylaşımı hizmetini,
 Herhangi bir ucu TÜRK TELEKOM sistem/cihazlarında sonlanmayan ancak her
iki ucu da TÜRK TELEKOM erişim şebekesi dahilinde olan ve işletmecinin
çekirdek ve backhaul şebekesini içermeyecek şekildeki tesis paylaşımı (boru,
kanal, göz) hizmetini,
aydınlatılmamış fiber hizmetlerine ilişkin olarak ise;
 işletmecinin tesis paylaşımına ilişkin talebinin karşılanamadığı durumda, talep
edilen güzergâhta tesis paylaşımına uygun başka bir işletmeci altyapısının
bulunmaması kaydıyla, aynı güzergâh için çekirdek şebeke, backhaul ve
FTTH/B22 amaçlı hariç olmak üzere aydınlatılmamış fibere erişim hizmetini
sunabilmesi için gerekli olan usul, esas ve ücretlerin belirlenmesini içermektedir. Bu
çerçevede RETPAFT ile aydınlatılmamış fibere erişim de düzenlenmiştir. Son olarak
TÜRK TELEKOM ve işletmecilerin uygulamada karşılaştıkları sorunların çözümü ve
tesis paylaşımı süreçlerinin iyileştirilmesi amacıyla BTK’nın 29.07.2015 tarih ve
2015/DK-ETD/359 sayılı kararı ile RETPAFT güncellenmiştir.
I.2.2.3. Altyapı Tesis Süreci
(53) Yukarıda yer verilen düzenlemeler ışığında bir işletmecinin altyapı tesis edebilmesi için
izlemesi gereken yol aşağıdaki şekil vasıtasıyla özetlenmektedir:
Şekil 1: Altyapı Tesis Süreci

Altyapı Sorgulama
Altyapı Var
Altyapı işletmecisine
Tesis Paylaşım
Başvurusu
Talep
Onaylandı
Yer Etüt Süresi
ve Ücret
Bildirimi
Yer Etüt Sonucu
(Uygulanacak
Ücretler)
Anlaşma
İmzalanması
Kurulum
Talep
Onaylanmadı
Altyapı Yok
T.C. Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı'na
Başvuru
Kullanım
Onayı
Geçiş Hakkı
Sağlayıcısına
Kazı Ruhsatı için
Başvuru
Kazı
Ruhsatı
Alındı
İmalat
Başlangıcı
Kazı
Ruhsatı
Alınamadı
19-15/214-94

13/77


(54) Yukarıdaki şekilde de görüldüğü üzere altyapı işletmecisi firma tarafından öncelikle
altyapı tesis edilecek güzergâhta ortak yerleşime ve tesis paylaşımına uygun bir
altyapının olup olmadığı tespiti yapılmakta, altyapı olduğu durumda tesis paylaşımı
süreci yürütülmektedir. Altyapı tesis etmek isteyen işletmeci öncelikle altyapı sahibi
işletmeciye tesis paylaşımı talep başvurusunda bulunur, talebin uygun görülmesi
halinde talebe konu tesisin tesis paylaşımına elverişli olup olmadığını belirlemek
amacıyla yapılacak yer etüdü süresi ve ücreti işletmeciye bildirilir, işletmecinin yer etüt
süresi ve ücretini kabul etmesini müteakip talebe konu tesise ilişkin yer etüdü
geçekleştirip sonucu işletmeciye bildirilir, işletmecinin yer etüdü sonucunu kabul
etmesinin ve tesis paylaşımına ilişkin hüküm ve koşulları içeren anlaşmanın taraflarca
imzalanmasının ardından azami altmış gün içinde ilgili tesis paylaşıma hazır hale
getirilir.
(55) Altyapının tesis edileceği güzergâhta ortak yerleşime ve tesis paylaşımına uygun bir
altyapının olmaması durumunda ise geçiş hakkı süreci başlamaktadır. Altyapı tesis
etmek isteyen işletmeci tesis paylaşımının mümkün olmadığını belgeledikten sonra
geçiş hakkı kullanım onayı alabilmek için önce Bakanlık’a, kullanım onayı belgesi
aldıktan sonra da kazı ruhsatı alabilmek için ilgili GHS’ye başvurmaktadır. Dosya
özelinde işletmeciler İstanbul ili için İBB Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’nden kazı
ruhsatını almaktadır. Müdürlüğün kazı ruhsatı ile alakalı dijital platformundan ilgili
güzergâhın talebi yapıldıktan sonra form doldurularak ilgili altyapı kurumlarından
(İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi [İSKİ], İstanbul Gaz Dağıtım Sanayii ve Ticaret
A.Ş [İGDAŞ], TÜRK TELEKOM, İBB Yol Bakım Müdürlüğü gibi) kazıya ilişkin gerekli
izinlerin alınmasını müteakip talep, Altyapı Müdürlüğü tarafından onaylanmaktadır. Kazı
ruhsatı formundaki güzergâhın uzunluğuna göre hesaplanan harç bedellerinin
ödenmesiyle süreç tamamlanmakta ve inşaat mühendisliği aşaması başlamaktadır.
I.3. İlgili Pazar
I.3.1. İlgili Ürün Pazarları Hakkında Genel Bilgiler4
(56) 5809 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda BTK tarafından elektronik haberleşme
hizmeti vermek üzere yetkilendirilen işletmeciler, son kullanıcılara sabit telefon
hizmetleri ile perakende genişbant internet hizmetleri temelinde ses, görüntü ve veri gibi
elektronik haberleşme ürünlerini sabit ve mobil şebekeler aracılığıyla sunmaktadır.
Elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulabilmesi için işletmeciler tarafından santralleri
ile son kullanıcılar arasında fiziksel bağlantı kurulması gerekmektedir. Fiziksel bağlantı
üç yöntemle gerçekleştirilebilmektedir: İşletmecinin, i) Bakanlık’tan alınan geçiş hakkı
kullanım onayı doğrultusunda kazı yaparak boru, kanal, göz, menhol, kule ve direk gibi
altyapı unsurlarını kurması, ii) yerleşik işletmeciye ait boru, kanal, göz, menhol, kule ve
direk gibi altyapı unsurlarını kiralaması ve iii) yerleşik işletmeciye ait fiziksel altyapıya
çeşitli yöntemlerle toptan seviyede erişmesi.
(57) Elektronik haberleşme şebekelerinin elektriksel olmayan inşaat mühendisliğine yönelik
unsurları pasif altyapı unsurları olarak isimlendirilmektedir. Pasif altyapı unsurlarını
geçiş hakkı, kanallar, gözler, direkler, kuleler, montaj direkleri, ekipman odaları ve ilgili
güç kaynakları, klimalar ve güvenlik sistemleri olarak sıralamak mümkündür. Aktif
altyapı unsurları ise fiber şebekelerde anahtar düğümlerine ve yönetim sistemlerine
erişim için iletim sağlayan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
(58) Altyapı işletmeciliği ruhsatı kapsamında yürütülen iddia konusu altyapı işletmeciliği
hizmeti, BTK tarafından hazırlanan “Elektronik Haberleşme Hizmet, Şebeke ve

4 09.06.2016 tarih ve 16-20/326-146 sayılı Kurul kararından yararlanılmıştır.
19-15/214-94

14/77


Altyapılarının Tanım, Kapsam ve Süreleri Dokümanı”nda tarif edilmektedir. Buna göre
altyapı işletmeciliği hizmeti; telefon hizmeti hariç olmak üzere, işletmecilere ve
kullanıcılara elektronik haberleşme hizmetleri sunulmasına imkân sağlayan
transmisyon altyapısının kurulması ve işletilmesidir. Bu bağlamda işletmeci; kablolu
olarak transmisyon altyapısı kurma ve işletme, diğer işletmecilerin varlık noktaları
arasında bağlantı sağlama, karasal ve/veya denizaltı transmisyon altyapısını ülke
sınırları içerisindeki bir nokta ile ülke sınırları dışındaki bir nokta arasında kurma ve
işletme, kule, direk, kulübe, konteyner ve buna benzer tesisleri kurma ve işletme
hakkına sahiptir.
I.3.2. İlgili Ürün Pazarı
(59) “İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz”da belirtildiği üzere, belirli bir ürün ve
onunla yüksek ikame edilebilirliği olan diğer ürünlerden oluşan pazarlar ilgili ürün
pazarını oluşturmaktadır. Bir ürünün diğer bir ürünle aynı pazarda yer alabilmesi için bu
ürünlerin tüketici gözünde nitelikleri, kullanım amaçları ve fiyatları açısından benzer
olmaları ve birbirleriyle ikame edilmeleri gerekmektedir.
(60) Dosya konusu; İSTTELKOM’un alternatif işletmecilerle yaptığı Tesis Paylaşımı
Protokolü ile alternatif işletmecilerin kendi altyapılarını kurmalarını engelleyerek
faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiasıdır. Bir başka deyişle söz konusu iddia esasen yatırım
merdivenin son basamağı olan altyapı sahipliğine ilişkindir.
(61) Yatırım merdiveni yaklaşımına göre, piyasaya yeni giren bir işletmeci, öncelikle hizmet
sektörüne yoğunlaşmakta ve yeterli gelir elde ettikten sonra kendi altyapısını
kurmaktadır. Piyasaya yeni giren bir işletmecinin, sektörde yeteri kadar gelir elde
etmeden altyapı yatırımına kaynak ayırması mümkün değildir. Yatırım merdiveni
yöntemi ile her adımda işletmecinin belirli bir abone sayısına ulaşarak, bir sonraki adım
için birikim yapmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Elektronik haberleşme sektöründe
bu amacın gerçekleştirilebilmesi için yeni işletmecinin izlemesi gereken yol sırasıyla,
yeniden satış, veri akış erişimi, yerel ağın paylaşıma açılması ve son olarak da alternatif
altyapı yatırımıdır. Alternatif işletmeci her basamakta hizmetlerini daha fazla
farklılaştırabilmekte ve yerleşik operatörün altyapısına daha az bağımlı hale
gelmektedir.
Şekil 2: Yatırım Merdiveni

19-15/214-94

15/77


(62) Bir işletmecinin kendi altyapısına sahip olmasının en önemli faydası; işletmecinin,
yerleşik işletmecinin altyapısından bağımsız bir şekilde hareket edebilme yeteneğine,
tüketicilerin ise erişim açısından daha fazla seçeneğe kavuşabilme imkânına sahip
olmasıdır5. İşletmeci kendi altyapısına sahip olduğu durumda şebeke, maliyet, hizmet
kalitesi kontrolü ve gelecek garantisi sağlamakta ayrıca özkaynak yaratabilmektedir6.
Kendi altyapısını kurup işleten bir işletmeci hizmet sunumunda değer zinciri içindeki tüm
katmanları kontrol edeceği için maliyet, hizmet kalitesi ve yenilikçi hizmet sunumunda
bağımsız olacaktır.
(63) Dosya kapsamında işletmecilerle yapılan görüşmelerde işletmecilere kendi altyapılarına
sahip olmalarının yani yatırım merdivenin nihai basamağında yer almalarının önemli
olup olmadığı sorulmuş olup işletmeciler genel olarak; her operatörün öncelikle kendi
şebekesine sahip olmak istediğini, bununla birlikte altyapı tesis etmekle başkasının
altyapısını kullanmak arasında yapılacak bir tercihin taraflar arasındaki anlaşmaya,
şirket stratejisine, bölgeye ve tesis paylaşım giderlerine bağlı olarak değişebileceği
yanıtını vermişlerdir.
(64) Altyapı sahipliği ile tesis paylaşımı arasında hangisinin tercih edileceği hususuna ilişkin
dosya kapsamında işletmecilerden talep edilen bilgilerde ise;
 Mevcutta tesis paylaşımı modelini tercih eden işletmeciler için uzun vadede önemli
olanın yatırım merdiveni yaklaşımı çerçevesinde kendi altyapısına sahip olmak
olduğu,
 İşletmecilerin teknik ve operasyonel olarak belirli şebeke bölümlerini, gerek altyapı
planlamasını gerekse omurga ve omurga üzerinden müşterilere sunulan erişim
hizmetlerini daha dinamik hale getirebilmek bakımından kendi sahipliğinde kurmak
istedikleri,
 Müşterilerden gelen talepleri hızlıca karşılayabilmek adına işletmecilerin tercihinin
kendi altyapılarını oluşturmak olduğu, ancak altyapının işletilmesi açısından ortaya
çıkacak maliyetler ve yoğun bürokratik süreçler düşünüldüğünde tesis paylaşımı
yönteminin de tercih edilebildiği,
 Altyapı sahipliğinin planlama ve satış süreçlerinde etkinlik, sorunlara hızlı
müdahale ve ticari kontrol yeteneği gibi avantajlarının olduğu,
 Abonelerine uzun vadede hizmet vermek isteyen işletmecilerin genellikle; hizmet
sağlayacağı süre boyunca altyapı kullanımından kaynaklı aylık maliyet
oluşmaması, hizmet sağlayacağı lokasyonlarda gözlerden geçecek fiber kablo
sayısı gibi etkenleri kendisinin belirlemesi veya paylaşımlı altyapı kullanımında
boş/uygun göz (boru) beklenmemesi gibi avantajları göz önüne bulundurarak
kendi altyapısına sahip olmayı tercih ettikleri, ancak altyapı yatırım maliyetinin
yüksek olmasından dolayı işletmecilerin hizmet vereceği bölgeler, bu bölgelerde
gereken altyapı mesafesi ile abonelerine hizmet sağlayacağı süreler birlikte göz
önünde bulundurulduğunda tesis paylaşımı veya alt yapı sahibi olmanın her bir
durum özelinde avantajlarının ve/veya dezavantajlarının bulunduğu
ifade edilmiştir.

5Gökhan EVREN; BTK Uzmanlık Tezi, syf. 31. (
tezleri?page=1&q=g%C3%B6khan%20evren)
6 Çiğdem UZER; BTK Uzmanlık Tezi, syf. 18. (
altyapisinin-kurulumu-ve-isletiminde-gecis-hakki.PDF)
19-15/214-94

16/77


(65) Ayrıca işletmecilerin elektronik haberleşme hizmetlerini sahip oldukları fiziksel altyapı
üzerinden sunmaları işletmecilere aşağıdaki avantajları sağlamaktadır:
 Kendi altyapısı üzerinden sunulan hizmetler bakımından, hizmet seviyesi
taahhütlerinde ve kalitede farklılaşmaya gidilebilme, böylelikle hem daha çok
müşteriye erişilebileceği hem de fiyatta farklılaşmaya gidilebilme,
 Kendi altyapısı üzerinden sunulan hizmetlerde; kurulum, aktivasyon, arızaya
müdahale gibi müşteri memnuniyetini doğrudan etkileyen kritik hususlarda,
yerleşik işletmeciye bağımlı kalmadan kendi belirlediği sürelerle hizmet sunabilme
ve bu yolla müşteri memnuniyetini artırabilme.
(66) Yatırım merdiveninin en üst kademesinde yer alan ve kendi altyapısına sahip olan
işletmeciler, sundukları elektronik haberleşme hizmetlerinin unsurları (hizmet kalitesi ve
çeşitliliği, fiyatları, bakım ve onarım süreçleri vb.) üzerinde tam kontrole sahip olup daha
alt basamaklarda yer alan işletmecilerin söz konusu unsurlar üzerindeki kontrolü
azalmaktadır.
(67) İşletmecilerin kendi altyapısına sahip olmasının planlama ve satış süreçlerinin etkinliği,
sorunlara hızlı müdahale olanağı ve ticari kontrol kabiliyeti gibi avantajları
bulunmaktadır. Dolayısıyla, işletmecilerin kendi altyapısına sahip olması büyük önem
arz etmektedir. Yatırım merdiveni yaklaşımına göre de elektronik haberleşme
sektöründe tam ve etkin rekabetin sağlanabilmesi için ulaşılması gereken aşama altyapı
sahipliğidir.
(68) Geçiş hakkı ile tesis paylaşımının farklılıklarını ve dolayısıyla ilgili ürün pazarını tespit
etmek için, yakın tarihli 09.06.2016 tarih ve 16-20/326-146 sayılı Tesis Paylaşımı
kararını irdelemek yararlı olacaktır. Anılan Kararda ilgili ürün pazarı, fiziksel altyapı
unsurlarının yerleşik işletmeci olan TÜRK TELEKOM tarafından diğer işletmecilere
kiralanması hizmetine, eş deyişle tesis paylaşımı hizmetine ilişkin olduğundan; dosya
kapsamındaki ilgili ürün pazarlarından biri “boru, kanal, göz, menhol, direk ve kule gibi
fiziksel altyapı unsurları” olarak belirlenmiştir.
(69) Bu noktada tesis paylaşımı ile geçiş hakkının birbirine ikame olup olmadığının
değerlendirilmesi gerekmektedir. Konuya ilişkin düzenlemelere bakıldığında
kaynakların etkin ve verimli kullanılması ilkesi gözetilerek tesis paylaşımına öncelik
verildiği görülmektedir. Yukarıda ifade edildiği üzere, talep edilen güzergâhta yerleşik
bir işletmecinin varlığı halinde alternatif işletmecinin geçiş hakkını kullanması mümkün
olamamaktadır. Dolayısıyla geçiş hakkı ile tesis paylaşımı yasal düzenlemeler
bakımından ayrışmaktadır. İlaveten tesis paylaşımı ile geçiş hakkının ayrıldığı bir diğer
husus, tesis paylaşımında yerleşik işletmeciye ait fiziksel altyapı unsurlarının (pasif
altyapı) ve/veya aydınlatılmamış fiberin kiralanması söz konusu iken, geçiş hakkının
kullanımında mülkiyeti işletmeciye ait altyapı unsurlarının kurulumu söz konusudur.
Nitekim ilgili düzenlemelerde de geçiş hakkının kullanımı sonucunda kurulan altyapının
işletmeciye ait olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla tesis paylaşımı ile geçiş hakkının birbirine
ikame olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
(70) Elektronik haberleşme hizmetleri pazarındaki giriş engellerine geçiş hakkı özelinde
bakıldığında; yasal düzenlemeler, tesis paylaşımı önceliği gereği paylaşıma elverişli
mevcut bir altyapı bulunup bulunmadığının tespitine yönelik süreç, bürokratik işlemlerin
uzun sürmesi gibi etmenler öne çıkmaktadır. Bu hukuki engellerin yanı sıra yatırımın
yüksek maliyetli olması gibi ekonomik engeller de önem arz etmektedir.
(71) Tüm bu değerlendirmeler ışığında, alternatif işletmecilerin İSTTELKOM ile imzaladığı
Tesis Paylaşımı Protokolü’nün yeni kurulacak altyapılara ilişkin olduğu göz önünde
19-15/214-94

17/77


bulundurulduğunda geçiş hakkına yönelik ruhsat/izin alınması, kazı yapılması gibi
altyapı kurulum sürecine özgü bürokratik ve operasyonel işlemlerin söz konusu olduğu
görülmektedir. Bu doğrultuda dosya kapsamında bir diğer ilgili ürün pazarı “elektronik
haberleşme altyapısı kurulumu pazarı” şeklinde belirlenmiştir. Bununla birlikte Tesis
Paylaşımı Protokolü mevcut altyapıları da kapsamına almakta ve işletmeciler, elektronik
haberleşme hizmetlerini sunabilmek için altyapı kurulumu sonrası döşedikleri boru,
kanal, göz, menhol, direk ve kule gibi fiziksel altyapı unsurlarına sahip olmayı
hedeflemektedir. Dolayısıyla dosya kapsamında yapılacak değerlendirmelerde
yukarıda da değinildiği üzere “boru, kanal, göz, menhol, direk ve kule gibi fiziksel altyapı
unsurları pazarı”nın da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
(72) Öte yandan İSTTELKOM’un faaliyet alanlarına bakıldığında, teşebbüsün altyapı
işletmeciliği, internet servis sağlayıcılığı, ortak kullanımlı telsiz hizmetleri, veri merkezi
işletmeciliği, İBB wifi ve sayısal telsiz hizmetleri alanlarında faaliyet gösterdiği
görülmektedir. İSTTELKOM’a BTK tarafından 26.08.2013 tarihinde Ortak Kullanımlı
Telsiz Hizmeti (K), 10.01.2013 tarihinde Altyapı İşletmeciliği Hizmeti (B), 15.06.2015
tarihinde İnternet Servis Sağlayıcılığı (B) yetki belgeleri ihdas edilmiştir. Bu yetki
belgelerine sahip İSTTELKOM; dosya bağlamında hem üst pazar olan altyapı
işletmeciliği alanında, hem de toptan ve perakende düzeyde olmak üzere elektronik
haberleşme hizmetleri pazarında faaliyet göstermektedir. Her ne kadar henüz elektronik
haberleşme hizmetleri pazarında aktif olmasa bile, bu hizmetlere ilişkin yetki belgelerine
haiz olup, internet sitesinde de7; “geleceğin telekomünikasyon ihtiyaçlarına cevap
verecek fiber optik altyapı hizmetleri ile kurum ve kuruluşların her türlü elektronik
haberleşme iletişim ihtiyaçlarını giderecek yeni nesil genişbant internet hizmetleri
sunmakta” olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla İSTTELKOM, Tesis Paylaşımı Protokolü
imzaladığı alternatif işletmecilerle her iki pazarda da rakip konumda olduğundan, işbu
dosya kapsamındaki bir diğer ilgili ürün pazarı “toptan/perakende elektronik haberleşme
hizmetleri pazarı” olarak belirlenmiştir.
I.3.3. İlgili Coğrafi Pazar
(73) İlgili coğrafi pazar belirlenirken, özellikle ilgili mal ve hizmetlerin özellikleri ile tüketici
tercihleri bakımından giriş engellerinin, ilgili bölge ile komşu bölgeler arasında
teşebbüslerin pazar payları veya mal ve hizmetlerin fiyatları bakımından hissedilir bir
farklılığın olup olmadığı gibi unsurlar dikkate alınır. Başvuru konusunun;
İSTTELKOM’un, Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırması
olduğu ve İSTTELKOM’un iddia konusu uygulamalarının İstanbul ilini kapsadığı göz
önünde bulundurulduğunda, ilgili coğrafi pazar “İstanbul ili” olarak tayin edilmiştir.
I.4. Tesis Paylaşımı Protokolü
(74) Teşebbüs tarafından 07.09.2016 tarihinde (…..), 17.11.2016 tarihinde (…..), 03.01.2017
tarihinde (…..), 01.01.2018 tarihinde (…..) ile Tesis Paylaşımı Protokolü imzalanmıştır8.
Ayrıca 2016 tarihinde belirli bir güzergâh için geçerli olmak üzere (…..) ile (…..) Tesis
Paylaşımı Protokolü akdedilmiştir.
(75) Teşebbüsün alternatif işletmecilerle 2016 yılında9 imzaladığı Tesis Paylaşımı Protokolü
başlıklı sözleşmenin konusu, “işletmecinin müşterilerine elektronik haberleşme

7
8 İSTTELKOM ile TÜRK TELEKOM arasında benzer bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır.
9Alternatif işletmecilerle Tesis Paylaşımı Protokolü’nün ilk imzalandığı tarih 2016 olup 2017 ve 2018
yıllarında aynı sözleşme geçerliliğini sürdürmüş ve fakat ek protokollerle değişiklikler yapılmıştır. İlgili
değişikliklere aşağıda ayrıca yer verilecektir.
19-15/214-94

18/77


hizmetlerinin sunulabilmesi için İsttelkom’un tasarrufunda bulunan Tesis’te işletmeci
tarafından Elektronik Haberleşme Altyapısı ve Şebekesinin kurulması ve bu kapsamda
İsttelkom tarafından Tesis Paylaşım Hakkı’nın sağlanmasına ilişkin usul ve esasların ve
tarafların hak ve yükümlülüklerin ve mali şartların belirlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.
11 maddeden oluşan Protokol’de genel olarak tesis paylaşımında tarafların hak ve
yükümlülüklerine ilişkin hususlar düzenlenmektedir.
(76) Protokol’ün Ek-1 Tesis Paylaşımı Taleplerine İlişkin Değerlendirme Esasları ve
Süreçleri başlıklı ekinde “İsttelkom, gelen talepleri inceleyerek ilgili mevzuat
çerçevesinde karşılanabilir olması durumunda, mevcut ve yeni yapacağı tesislerini
işletmeci ile paylaşacaktır.” ifadesi bulunmaktadır. Akabinde protokol kapsamında olan
tesislerin mülkiyeti ile İsttelkom’un fiber damar kiralaması durumunda kullanılacak
kablonun mülkiyetinin İSTTELKOM’a ait olduğu, işletmecinin söz konusu tesisleri
kısmen veya tamamen üçüncü şahıs ve kuruluşlara kullandırmayacağı, kiralamayacağı
ve devredemeyeceği belirtilmektedir.
(77) Anılan maddeler uyarınca işletmeciler tarafından İSTTELKOM’a yapılan başvurularda,
İsttelkom’un hâlihazırda altyapısının bulunması durumunda işletmeci ile tesis paylaşımı
yapılmakta, İsttelkom’un hâlihazırda altyapısı olmaması durumunda ise altyapı inşa
edilerek tesis paylaşımı yapılmaktadır. İkinci durumda tesis edilen yeni altyapının
mülkiyeti İSTTELKOM’a aittir. İşletmecilerin bu yeni tesisi kiralama, devretme yetkileri
olmadığı gibi bu tesiste başka işletmelerle tesis paylaşımı da yapamamaktadır. Buna
karşılık İSTTELKOM ilgili tesisin boş gözlerini kiralayabilmekte, devredebilmekte ve
başka işletmecilerle tesis paylaşımı yapabilmektedir.
(78) Ek-1’in bir diğer maddesinde işletmecinin talep ettiği güzergâhın tesise hazır hale
getirilmesi amacıyla ruhsat, özel izin ve üçüncü şahısların özel mülklerine (karayolları
vb.) giriş gerektiren durumlarda ilgili süreçler durdurularak ruhsat ya da izinlerin
alınmasının ardından devam edileceği belirtilmektedir. Ayrıca ilgili ruhsat/izinlerin
alınması kapsamında ortaya çıkabilecek masrafların tamamı işletmeci tarafından
karşılanacaktır. İlgili madde uyarınca İSTTELKOM’un mülkiyetinde olan mevcut veya
yeni yapılan altyapı tesisi ile ilgili ruhsat/izinler İSTTELKOM tarafından alınacak ve
masrafları talep sahibi işletmeciye ait olacaktır.
(79) Protokol’ün tesis paylaşımı taleplerine ilişkin değerlendirme esasları ve süreçleri
kısmında yer alan düzenlemeler uyarınca, İSTTELKOM tesis paylaşım taleplerini ön
incelemeden geçirerek başvuru bedelini, yer etüt/keşif bedelini işletmeciye 15 gün
içerisinde bildirecek, işletmecinin bunu kabul etmesi ile yer etüt ve keşif süreci
başlayacaktır.
(80) Protokol ekinde tesis paylaşım ücretleri yer almaktadır10. Buna göre tesis paylaşımı
talepleri için istenilen ilk kalem başvuru ücretidir. Mevcut haberleşme altyapısı olması
durumunda yer etüt bedeli, mevcut haberleşme altyapısının olmadığı durumda ise keşif
bedeli alınmaktadır. Alternatif işletmecilerden alınan altyapı katılım bedeli için
01.01.2016 öncesi ve sonrası şeklinde bir ayrım yapılmıştır. Buna göre 01.01.2016
öncesinde yapılan altyapılar için Altyapı Katılım Bedeli-Tip1 ((…..) TL) alınmaktadır.
Sonrasında yapılmış veya yapılacak altyapılar için ise Altyapı Katılım Bedeli-Tip2 ((…..)
TL) ve Tip311 ((…..) TL) alınmaktadır. Tip2 ve Tip312’ün açıklamasında “01.01.2016

10 Bu kısımda yer verilen tesis paylaşım ücretleri 2016 yılına ilişkindir. 2017 ve 2018 yıllarında ücretlerin
kalemleri aynı kalarak miktarları değişmiştir.
11 Altyapı Katılım Bedeli-Tip2 toprak zemin altyapılar için, Tip3 toprak zemin harici tüm altyapılar için
geçerlidir.
12 Yer verilen Tip2’ye ilişkin açıklamaların aynısı, ilgili tabloda Tip3 için de yapılmıştır.
19-15/214-94

19/77


sonrası yapılan mevcut altyapıyı kullanmak isteyen veya yeni altyapı talebinde bulunan
ilk işletmeci 2-B (Tip2) pozunda yer alan katılım bedelinin tamamını İsttelkom A.Ş.’ye
öder. Aynı altyapıyı talep eden ikinci işletmeci, 2-B pozunda yer alan altyapı katılım
bedelini 1/2 oranındaki altyapı katılım bedeli İsttelkom A.Ş. tarafından ilk işletmeciye
ödenir. Talep eden üçüncü ve sonraki işletmeciler 2-B pozunda yer alan altyapı katılım
bedelinin 1/2 oranını İsttelkom A.Ş.’ye öder ve herhangi bir işletmeciye geri ödeme
yapılmaz.” ifadeleri bulunmaktadır.
(81) Tesis paylaşım ücretinin bir diğer kalemini yıllık bakım onarım ve işletme ücreti
oluşturmaktadır. Buna göre ilk işletmeciden yatırım yaptığı yıl için bakım, onarım ve
işletme ücreti alınmamaktadır. Son olarak İBB tarafından belirlenen geçiş hakkı
bedelleri tesis paylaşımı kapsamında alternatif işletmeciden alınmaktadır13.
(82) Tesis paylaşım ücretlerine ilişkin yapılan açıklamalardan hareketle alternatif
işletmecilerden alınan tesis paylaşım ücretlerinin 01.01.2016 yılı öncesi-sonrası ve
mevcut-yeni yapılacak altyapıya ilişkin olmasına göre değiştiği görülmektedir.
01.01.2016, İSTTELKOM’un altyapı işletmeciliği alanında aktif olarak faaliyete geçtiği,
geçiş hakkı/kazı ruhsatı alarak altyapı tesis etmeye başladığı tarihtir. Tesis paylaşım
ücretleri de teşebbüsün aktif faaliyete geçmesinden önce ve sonra olarak
farklılaştırılmıştır. Buna göre alternatif işletmeciler;
- 01.01.2016 tarihi öncesinde yapılmış altyapıya ilişkin tesis paylaşım taleplerinde;
o Başvuru Bedelini
o Yer Etüt Bedelini (TL/m (…..) TL),
o Altyapı Katılım Bedeli Tip1’i (TL/m (…..) TL)14
- 01.01.2016 tarihi sonrasında yapılmış altyapıya ilişkin tesis paylaşım taleplerinde;
o Başvuru Bedelini
o Yer Etüt Bedelini (TL/m (…..) TL),
o Altyapı Katılım Bedeli Tip2 (TL/m (…..) TL)15 veya Tip3’ü (TL/m (…..) TL)16
(söz konusu bedelin tamamı işletmeci tarafından İsttelkom’a
ödenmektedir. Aynı altyapıdan tesis paylaşımı yapmak isteyen ikinci
işletmecinin olması durumunda ikinci işletmeciden alınan altyapı katılım
bedelinin yarısı alınarak ilk işletmeciye ödenmektedir. Üçüncü ve sonraki
işletmecilerden altyapı katılım bedelinin yarısı alınmakta ve bu bedel
herhangi bir işletmeciye ödenmemektedir. Dolayısıyla ikinci ve sonraki
işletmecinin olmaması durumunda altyapı katılım bedelinin tamamına ilk
işletmeci katlanmaktadır.)
ödemektedir.
(83) 01.01.2016 tarihinden sonra yapılacak altyapıya ilişkin tesis paylaşım taleplerinde talep
sahibi işletmeci,
o Başvuru Bedelini
o Keşif Bedelini (TL/m (…..) TL),

13 İlgili kısımda ayrıca aydınlatılmamış fiber (bir damar) aylık kullanım ücreti, yeraltı tesisi kablo montaj ve
demontaj ücreti ile refakat ücreti düzenlenmektedir.
14 2018 yılı için (…..) TL.
15 2018 yılı için (…..) TL.
16 2018 yılı için (…..) TL.
19-15/214-94

20/77


o Altyapı Katılım Bedeli Tip2 (TL/m (…..) TL) veya Tip3’ü (TL/m (…..) TL)
(söz konusu bedelin tamamı işletmeci tarafından İsttelkom’a
ödenmektedir. Aynı altyapıdan tesis paylaşımı yapmak isteyen ikinci
işletmecinin olması durumunda ikinci işletmeciden alınan altyapı katılım
bedelinin yarısı alınarak ilk işletmeciye ödenmektedir. Üçüncü ve sonraki
işletmecilerden altyapı katılım bedelinin yarısı alınmakta ve bu bedel
herhangi bir işletmeciye ödenmemektedir. Dolayısıyla ikinci ve sonraki
işletmecinin olmaması durumunda altyapı katılım bedelinin tamamına ilk
işletmeci katlanmaktadır.)
o Geçiş Hakkı Bedeli
ödemektedir.
(84) Protokol’ün ekinde yer alan İsttelkom A.Ş. Tesis Paylaşım Talep Formu’nda işletmeci,
altyapı paylaşımı talebine konu güzergâhın altyapı mülkiyetinin veya bu altyapının
kullanım hakkı ile bakım ve onarım sorumluluğunun İSTTELKOM’a ait olduğunu ayrıca
kabul ve taahhüt etmektedir.
(85) İSTTELKOM ile (…..) arasında 2018 yılında imzalanan Ek Protokol ile tesis paylaşım
süresi 12 ay uzatılmakta ve taraflardan birisi 30 gün önceden fesih ihbarında
bulunmadığı sürece Tesis Paylaşımı Protokolü’nün kendiliğinden yenileneceği
düzenlenmektedir. Ek Protokol uyarınca (…..)17. 2016 yılında imzalanan Tesis
Paylaşımı Protokolü’nde tesislerin bakımı ve arıza oluşması halinde bu arızanın
giderilmesinin herhangi bir ek maliyet talep etmeksizin İSTTELKOM’un yükümlülüğünde
olduğu görülmektedir.
(86) Ek Protokol ile yapılan bir diğer değişiklik altyapının deplasesi durumuna ilişkindir. Buna
göre “(…..).”. 2016 tarihinde imzalanan Tesis Paylaşımı Protokolü’nde benzer bir
madde bulunmamaktayken ek protokol ile 2017 ve sonrası için (…..).
(87) İSTTELKOM ile (…..) arasında 2018 yılında imzalanan Ek Protokol ile tesis paylaşım
süresi 12 ay uzatılmakta ve taraflardan birisi 30 gün önceden fesih ihbarında
bulunmadığı sürece Tesis Paylaşımı Protokolü’nün kendiliğinden yenileneceği ve tesis
paylaşım ücretlerinde yapılacak artış düzenlenmektedir.
I.5. Dosya Kapsamında Yapılan İnceleme ve Tespitler
I.5.1. BTK Görüşü
(88) Dosya kapsamında yapılan başvurunun elektronik haberleşme sektörüne ilişkin olması
sebebiyle 5809 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrası gereğince BTK’dan görüş
talep edilmiştir. Bu kapsamda gönderilen görüşte;
 5809 sayılı Kanun’da geçiş hakkının “İşletmecilere, elektronik haberleşme
hizmeti sunmak için gerekli şebeke ve alt yapıyı kurmak, kaldırmak, bakım ve
onarım yapmak gibi amaçlar ile kamu ve özel mülkiyet alanlarının altından,
üstünden, üzerinden geçmeleri için tanınan hakları” olarak tanımlandığı,
 5809 sayılı Kanun’un 23. maddesinin birinci fıkrasında "Taşınmaza kalıcı zarar
verilmemesi, bu taşınmaz üzerindeki hakların kullanımının sürekli biçimde
aksatılmaması koşuluyla, teknik olarak imkân dâhilinde, seçeneksiz ve ekonomik
açıdan orantısız maliyetler ihtiva etmeyen geçiş hakkı talepleri, makul ve haklı
sebepler saklı kalmak üzere, kabul edilir." hükmüne yer verildiği, bahsi geçen

17 SUPERONLİNE ile imzalanan ilk Tesis Paylaşımı Protokolü’nde söz konusu hüküm bulunmaktadır.
19-15/214-94

21/77


hüküm çerçevesinde yer alan şartları sağlayan geçiş hakkı taleplerinin makul ve
haklı sebepler saklı kalmak kaydıyla kabul edilmesi gerektiğinin kurala
bağlandığı,
 Aynı maddenin ikinci fıkrasında "Kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine yapılan
geçiş hakkı talebini içeren başvuruları öncelikli olarak ve gecikmeye mahal
vermeden değerlendirir ve altmış gün içinde sonuçlandırırlar. Benzer konumdaki
işletmeciler arasında ayrım gözetmeksizin şeffaf davranılır.” hükmüne yer
verildiği,
 Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre,
geçiş hakkı uygulamalarındaki ilkelerden birinin "Etkin ve sürdürülebilir rekabet
ortamının sağlanması" olduğu,
 Geçiş hakkı sağlayıcısının yükümlülüklerine ilişkin olarak aynı Yönetmelik’in 11.
maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında sırasıyla “GHS, geçiş hakkı
uygulamasında 5 inci maddede belirtilen ilkelere uymakla yükümlüdür.” ve
“Geçiş hakkı sağlayıcısı, bir kamu kurum veya kuruluşu ise kendisine yapılan
geçiş hakkı talebini içeren başvuruları öncelikli olarak ve gecikmeye mahal
vermeden ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmekle ve altmış gün içinde
sonuçlandırmakla, şeffaf davranmakla ve işletmeciler arasında ayrım
gözetmemekle yükümlüdür. " hükümlerine yer verildiği
 Başvuru konusunun yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde
değerlendirilebileceğinin düşünüldüğü
ifade edilmiştir.
I.5.2. Yerinde İncelemede Elde Edilen Bilgi ve Belgeler
(89) Dosya konusu iddiaların araştırılması amacıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde
İSTTELKOM’da yerinde inceleme gerçekleştirilmiştir. Yapılan yerinde incelemede elde
edilen belgelere aşağıda yer verilmektedir:
(90) Belge 1: 08.10.2015 tarihli, İSTTELKOM yetkilileri arasında paylaşılan “İsttelkom
Telekom Çözümleri Sunum” başlıklı belgede aşağıdaki ifadeler bulunmaktadır:
“İletişim altyapısı genişletilirken, işletmeciler arası rekabetin dışında kalınarak
Şehir ve İBB kazanımları göz önünde bulundurulacaktır…
Belediyenin ruhsat verme yetkisini kullanarak yalnızca Türk Telekom'a değil,
İsttelkom üzerinden diğer Telekom operatörlerine de çözüm sunulması (Şehirdeki
altyapının tek elden, etkin, verimli yönetilmesi ve sürdürülebilir bir alt yapı kullanım
modeli ihtiyacı)…
Belediyeye ait altyapılarda; ana güzergahlarda 4, tali yollarda 2 adet boru/göz
çoklayıcı,
Metro, Tramvay, Tünel ve Metrobüs güzergahları,
Mevcut durumda İBB’ye ait olan altyapı sermaye katılımı ile İsttelkom’a devredilecek
veya gelir paylaşımlı model oluşturulacak.
Diğer operatörler tarafından iletişim altyapı ihtiyacı durumunda, talepler İsttelkom
tarafından toplanacak,
Öncelikler ve ihtiyaçlar belirlenerek bir plan dahilinde ruhsatlar İsttelkom tarafından
temin edilecek,
Yeni tesis edilecek altyapılar standartlarına uygun olarak İsttelkom tarafından
tesisedilecek,
Tesis edilen altyapının arıza-bakım-onarım hizmeti İsttelkom tarafından verilecek…
19-15/214-94

22/77


İBB ve İştiraklerinin internet ve data hattı hizmet taleplerinin İsttelkom tarafından
sağlanması ile daha düşük maliyette hizmet sunulmuş olacaktır.”
(91) Belge 2: 09.11.2015 tarihli, bir İSTTELKOM yetkilisinin diğer yetkiliye gönderdiği e-
postada talep üzerine işletilecek süreç aşağıdaki gibi gösterilmektedir:

(92) Belge 3: 27.11.2015 tarihinde İBB yetkilisi tarafından İSTTELKOM yetkilisine, alternatif
işletmeciler ile Belediye arasında imzalanan Geçiş Hakkı Ana Sözleşmesi gönderilerek
alternatif işletmecilerin metro güzergahlarında bulunan kabloları ile ilgili bilgi verilmekte
ve belgede aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:
“(…..).”
(93) Belge 4: Teşebbüsün 2015 yılına ait Faaliyet Raporu’nun hizmet alanı ve işletme modeli
bölümüne ilişkin belgede; “Belediyenin ruhsat verme yetkisini kullanarak yalnızca Türk
Telekom'a değil, İsttelkom üzerinden diğer Telekom operatörlerine de çözüm sunulması
(Şehirdeki altyapının tek elden, etkin, verimli yönetilmesi ve sürdürülebilir bir alt yapı
kullanım modeli ihtiyacı)” ifadelerine yer verilmektedir.
(94) Belge 5: 05-07.01.2016 tarihlerinde İSTTELKOM yetkilileri ile İBB yetkilileri arasındaki
yazışmalar aşağıdaki gibidir:
İSTTELKOM: “(…..)”
İBB: “(…..).” (Yazışma ekinde (…..) kablolarının bulunduğu metro, metrobüs
güzergahları gönderilmektedir.)
(95) Belge 6: 13.01.2016 tarihli iç yazışmada; “Arkadaşlar artık süreç başladı Sizden ricam
süreçlerle ilgili tüm formların tamamlanmış olması ve talep edenlere sırasıyla bunların
gönderelim. Aşağıdaki ilk işimizle başlayalım” ifadeleri geçmektedir.
(96) Belge 7: 17.01.2016 tarihli İSTTELKOM yetkililerinin birbiriyle paylaştığı İsttelkom Tesis
Paylaşım Planlama Raporu’nda;
“(…..).”
ifadeleri bulunmaktadır.
19-15/214-94

23/77


(97) Belge 8: 27.01.2016 tarihli İSTTELKOM tarafından (…..) gönderilen e-postada;
“Bizden talep etmiş olduğunuz lokasyonlardan aşağıda isimleri yer alanlar, mart
öncesi dönemde yapılabilir altyapılar olarak kabul görmüştür Bu noktalardan
süreci başlatabiliriz Sizden ricamız sürecin hızlı bir şekilde yürütülmesi için ana
sözleşmemizin biran evvel imza edilmesi gerekmektedir Ayrıca bizden talep
ettiğiniz ve bizimde gerekli onayları alarak sizlere sunduğumuz avantajlı toptan
satış için ön protokolümüzün de imza altına alınması gerekmekte Bu konuda hızlı
dönüşlerinizi bekleriz.”
ifadeleri bulunmaktadır.
(98) Belge 9: 01.02.2016 tarihli belgede (…..) ile İSTTELKOM arasında aşağıdaki
yazışmalar yer almaktadır:
İSTTELKOM: “Bizden talep etmiş olduğunuz lokasyonlar ile ilgili süreci
başlatabiliriz ama
Sizden ricamız sürecin hızlı bir şekilde yürütülmesi için ana sözleşmemizin biran
evvel imza edilmesi gerekmektedir
Ayrıca bizden talep ettiğiniz ve bizimde gerekli onayları alarak sizlere sunduğumuz
avantajlı toptan satış için ön protokolümüzün de imza altına alınması gerekmekte
Bu konuda hızlı dönüşlerinizi bekleriz”
(…..): “Hukuk birimimizin, hukuk biriminizle görüşmelerinin devam ettiği iletilmiştir.
Bu zaman aralığında başvurularımıza ait etüt çalışmalarının tamamlanması için
yardımlarınızı rica ederim.”
İSTTELKOM: “Üzerimize düşen görevi fazlası ile yapacağımızdan emin
olabilirsiniz
Fakat sizde takdir edersiniz ki şuan kazı yasaklarının olduğu bir dönemdeyiz,
İBB’ye gittiğimizde elimizin güçlü olması gerekmekte
Aramızda Ana Sözleşme imzalandığı takdirde, (…..) ile sürecin artık başlamış
olduğunu ve iyi niyet çerçevesinde ruhsatların verilmesi gerektiği baskısını
uygulayabiliriz
Aksi takdirde Kasım 2015 öncesinde yaşadığımız sıkıntıyı yaşamış olacağız.(biz
çalışma yapmış, İBB ile görüşmüş ruhsat onayı almış fakat sizden devamı
gelmemişti)
Eğer gerçekten birlikte uzun soluklu ve düzenli iş yapacaksak, sizden ricam hukuk
biriminizi harekete geçirerek biran evvel sözleşmenin imzalanmasını
sağlamanızSözleşme imzalanıp süreç başladıktan sonra, bütün samimiyetimizi ve
gücümüzü devreye koyacağımızdan şüpheniz olmasın”
(99) Belge 10: 01.02.2016 tarihinde (…..) ve İSTTELKOM arasında gerçekleşen yazışma
aşağıdaki gibidir:
(…..): “Güzergahlarda kayıp menhollere fazlaca rastlıyoruz. Şuanda da böyle bir
durumla karşı karşıyayız. Menholün bulunması ve kot yükseltilmesi gibi işlemlerle
İsttelkom ilgileniyor mu? Bu konuda nasıl ilerleyebiliriz?”
İSTTELKOM: “Taleplerinizin karşılanması ve sıkıntı yaşamamanız için her türlü
konuda sizlere yardımcı olmaya çalışacağız. Hem yeni güzergah taleplerinizin
karşılanması hem de bu tür durumların çözümünde size yardımcı olabilmemiz için
ana sözleşmenin tarafınızdan imzalanması gerekmektedir.” (Akabinde İsttelkom
Tesis Paylaşım Sözleşmesi (…..) gönderilmektedir.)
19-15/214-94

24/77


(100) Belge 11: 03-04.02.2016 tarihli yazışmada (yazışma ekinde “(…..)” başlıklı belge
bulunmaktadır) İSTTELKOM yetkilileri ile İBB yetkililerinin (…..) görülmektedir.
Yazışmalarda geçen ifadelerin bir kısmına aşağıda yer verilmektedir:
“(…..) 18 (…..).”
(101) Belge 12: 12.02.2016 tarihli (…..) ilişkin yazılar İBB yetkilisi tarafından İSTTELKOM
yetkilisine gönderilmektedir.
(102) Belge 13: 17.02.2016 tarihli İSTTELKOM yetkilileri arasında (…..) İstanbul metro
metrobüs güzergahlarında sahip oldukları kablo uzunluklarının listesi paylaşılmaktadır.
(103) Belge 14: 18.02.2016 tarihli belgede “(…..) - İsttelkom A.Ş. Toplantısı Değerlendirme
Tutanağı” başlıklı belgede aşağıdaki ifadeler geçmektedir:
“Operatörün İtiraz Ettiği Hususlar:
- 2015 ve 2016 Alt yapı katılım bedellerinin yüksek olması,
- 2015 ve 2016 Mevcut alt yapı bedelleri ve yeni alt yapı bedellerinin yüksek
olması,
- Katılım bedeli ödemelerine rağmen mülkiyet hakkının operatöre
devredilmemesi.
Operatörün Talep Ettiği Hususlar:
- Alt yapıyı kendileri yaptırarak, İsttelkom A.Ş. tarafından yapılan alt yapıda
kiracı olmamak,
- Alt yapıya sahip olmak ve gelecek planlarını ona göre yapmak,
Türkiye’nin diğer illerinde belirlenen maliyet ve geçiş hakkı bedellerinin
İstanbul’da da geçerli olması.
İsttelkom A.Ş. tarafından uygulanabilecek alternatif modeller:
1. …
2. İsttelkom A.Ş. bir işletmeci olarak değil bir inşaat firması gibi yapacağı alt
yapıdan kullanım bedeli almayacak sadece üzerine kar koyup alt yapısını
satabilir, sahiplik iddiası olmayabilir.
3. İBB’nin sermaye koyması sağlanarak alt yapı katılım bedelleri
operatörlerden alınmaz ve İBB’nin kendi yatırımını İsttelkom A.Ş.
kiralayabilir. Bu durumda geri dönüşü uzun yıllar almaktadır.
Sonuç:
Operatörler, yeni alt yapı yaptırırken verecekleri katılım bedelini vermekten imtina
etmektedir. Bunun iki nedeni olabilir.
Birincisi, mülkiyeti/sahipliği kendilerinde olmayacakları bir alt yapı yaptırmak.
Kendi yönetimlerince, “altyapı bizim değilse neden yatırım yapıyoruz” denilebilir.
İkincisi, şu an için İsttelkom A.Ş. belediye iştirak şirketi, sürekli böyle mi kalacak?
İleri ki yıllarda özelleştirilirse bizim altyapılardan geçişimiz veya kullanmamız
sorun olur mu? Şirketin yeni sahipleri geçiş/kullanım hakkı vermeye devam eder
mi? Şayet İsttelkom A.Ş. gibi devam etmezse durumları ne olacak? Veya
Büyükşehir Belediyesi ile aramız bozulursa İsttelkom A.Ş. üzerinden geçişimize
engel olunur mu? Diye soruları olabilir.
Çözüm Önerileri:

18 (…..).
19-15/214-94

25/77


Birinci endişelerini gidermek için; Kullanım bedellerini almamak (bunun nedeni
operatörlere altyapı yaparak elde edilecek kazançtan belediyemiz/bizim
tarafımızdan anlamlı altyapıyı yapmak). Bu da yatırımlarının geri dönüşünü
hızlandıracaktır.
İkinci endişelerini gidermek için; İsttelkom A.Ş. ileri ki zamanda özelleştirilir ise,
altyapılardan hizmet alan işletmecilerin aynı şekilde/aynı şartlarda hizmet
alacaklarını taahhüt etmek olacaktır.
Şayet yukarıdaki çözüm şekillerinden birisini kabullenmemeleri durumunda
yapılacak tek şey, sermaye artırımı şeklinde İsttelkom A.Ş. ye maddi imkan
sağlayarak gerekli görülen altyapıları yapmak olacaktır. Zaten, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve İsttelkom A.Ş. için önem arz eden yerlerde
işletmecilerin altyapısı olmayacak/yaptırılmayacak. Bundan dolayı 31.12.2016
tarihi itibariyle metro, metrobüs ve tramvaylardaki geçiş sözleşmeleri iptal
edilecektir. Bahsedilen yerlerde İsttelkom A.Ş. kendi altyapısını yapmaya
başlamış ve devam edecektir. Operatörler sadece bizler için hayati önemi
olmayan arter veya sokaklarda altyapı yaptıracaklardır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şirketi İsttelkom A.Ş. aracılığıyla yeni altyapıları
yaparsa, 4. operatör lisansını alarak son kullanıcıya hizmet verebilir, böylece
yatırımların geri dönüşünü sağlayabilir.”
(104) Belge 15: 24.02.2016 tarihli belgede bulunan Yeni Tarife Önerileri başlıklı sunumda
aşağıdaki ifadeler geçmektedir:
“Öneri-2
YENİ İMALATLARDA 1 GÖZ ALABİLME SEÇENEĞİ (1/4 oranında indirim)
Bu seçeneğin kullanılması durumunda güzergahtaki diğer gözlere gelecek farklı
işletmecilerden alınacak bedellerden 1. işletmeciye herhangi bir geri ödeme
yapılmayacaktır.
Operatör 2. işletmecinin gelmesi durumunda elde edeceği (…..) ₺ lik kazanımdan
vazgeçerek (…..) ₺ indirim kazanacaktır.
İkinci işletmecinin gelmesi durumunda alınacak (…..) ₺ lik bedel İSTTELKOM
A.Ş.’ye kalacaktır.
İSTTELKOM A.Ş., 2. işletmecinin gelip gelmemesi ile alakalı kar-zarar
sorumluluğunu üstlenecektir.”
(105) Belge 16: 29.03.2016 tarihli ve “BTK görüşmesi raporu” başlıklı belgede;
“Türkiye çapında tek bir devlet şirketi/kamu şirketi kurulması, fiber optik
haberleşme işlerinin bu şirket üzerinden yürütülmesi gerektiğini söyledi. Tek bir
şirketin 81 ili kontrol etmesinin zor olacağını söyledim. Yüzde yüz Büyükşehir
Belediyesinin kamu sermayeli bir şirketiyiz, dedim. İstanbul için başka bir şirket
aramaya gerek yok. Hatta bizim şirket örnek alınarak diğer şehirlerde de benzer
şirketlerin kurulabileceğini söyledim.”
ifadeleri geçmektedir.
(106) Belge 17: 19.04.2016 tarihli bir İSTTELKOM yetkilisinden bir diğer yetkiliye gönderilen
e-postada;
“(…..)”
ifadeleri bulunmaktadır.
19-15/214-94

26/77


(107) Belge 18: 30.05.2016 tarihli belgede (…..) tarafından İSTTELKOM’a belirli güzergâhlar
verilerek bedellerinin hesaplanması talep edilmektedir. Buna cevaben İSTTELKOM
tarafından gönderilen tabloda birçok güzergâhta mevcut altyapı olmadığı ve yeni kazı
yapılacağı belirtilmektedir.
(108) Belge 19: 23.06.2016 tarihinde İSTTELKOM yetkilileri tarafından (…..) hazırlanan yazı
aşağıdaki gibidir:
“ (…..).”
(109) Belge 20: 15.08.2016 tarihli e-postada (…..) ile İSTTELKOM arasında aşağıdaki
yazışmalar geçmektedir:
(…..): “Ekli kmz ‘ de 1 ile 2 numaralı noktaları, kmz de belirtilen güzergah dışında
farklı bir güzergahtan bağlamak istiyoruz. Konu ile ilgili gerekli çalışmaları yaparak
bizleri bilgilendirebilirmisiniz”
İSTTELKOM: “(…..)’teki talebinize ilişkin alternatif 2 güzergah belirledik. Mavi ile
mevcut altyapı ve kırmızı çizgi ile Kazı güzergahlarını görebilirsiniz. Buna göre;
1. Alternatif Güzergah için: 1600 metre Kazı ve 1300 metre Kiralama
2. Alternatif Güzergah için: 1650 metre Kazı ve 400 metre Kiralama öngörüyoruz.
Bu iki güzergahtan birisini onaylamanız halinde talebinizi karşılayabileceğiz.”
(…..): “Kırmızı renkli kazı güzergahının mevcut kablomuzun bulunduğu menhole
götürülebilirliği hakkındada bilgi verebilirseniz sevinirim.” (Aşağıda güzergâhın
görüntüsü bulunmaktadır.)
İSTTELKOM: “yeşil ile belirttiğimiz mevcut güzergâhta gözlerin uygun olması
halinde 400 metrelik kiralama ile mevcut kablonuza erişebiliriz. Güzergâhın uygun
olmaması halinde ise 400 metrelik yeni altyapı ile size çözüm sunmamız
mümkündür.”
(110) Belge 21: 14.10.2016 tarihli belgede İSTTELKOM Tesis Paylaşımı Protokolü (…..)
gönderilmektedir.
(111) Belge 22: 18.10.2016 tarihinde (…..) yetkilisi tarafından İSTTELKOM yetkilisine, daha
önceden teşebbüsler arasında yapılan bir toplantının notları gönderilmektedir. Toplantı
notlarında;
“(…..).”
ifadeleri geçmektedir.
(112) Belge 23: 07.09.2016-02.11.2016 tarihleri arasında (…..) ile İBB ve İSTTELKOM ile
yapılan yazışma aşağıdaki gibidir:
(…..) (İSTTELKOM’a gönderilen e-posta): “Dünkü toplantıda ifade etmeye
çalıştığım üzere (…..) tesis paylaşımı taleplerimiz var. Bunların bir kısmı
karşılanabilir geldi. (…..) altyapısına döşenecek (…..) kablosu ile İBB altyapısında
bulunan (…..) kablosunun birbirine bağlanması için bazı yerlerde (…..) menholü
ile İBB F/O menholü arasında bir kaç metre mesafede kazı yapılıp kablo borusu
konulması gerekiyor.
Bazı noktalarda özellikle (…..) santral binalarına giriş yapılacak noktalarda da (…..)
kendi altyapısında kullandığı Tip-1 ve Tip-2 olarak adlandırdığı menhollerle iki
şebeke arasında altbağlantı menholü kullanılıyor, bunun içinde bir kaç metre kazı
ve boru işi yapılıyor.
19-15/214-94

27/77


(…..) ile yapılan (…..) Sözleşmemize göre bu imalatlar için Altyapı Koordinasyon
Müdürlüğüne ruhsatlarımızla başvuruda bulunduk. Ruhsatlar için CBS kaydı
yapıldı, dış imzalar tamamlandı. Son noktada Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü
(…..) imzalasın dediler. Dün (…..) ile konuşmamızda kendisi bu konuyu İsttelkom
ile konuşun onlar yapsın dedi.
Şu an için sizden talebimiz ruhsatların geldiği noktada ruhsatları size elektronik
ortamda iletsek imalatlar için (…..) bir teklif gönderebilir misiniz? Burada bizim için
önemli olan nokta (…..) Sözleşme gereği ruhsatların (…..) adına olmasıdır ve
imalatların İstttelkom tarafından yapılmasıdır.
Bu minval üzere şirketlerimizin çalışma yapabileceği bir ortak zemin var mıdır, geri
bildirimde bekliyoruz.”
İSTTELKOM: “Elimizden gelen desteği vermeye çalışalım Size zahmet
noktalarındetaylarını içeren soft hallerini bizlere iletin arkadaşlarımız incelesinler
İnceleme akabinde ekte CC de olan (…..) bey size dönüş yapacaktır” (Ardından
(…..) tarafından gerekli bilgiler gönderilmektedir.)
(…..): “Malumunuz 8 Eylül'de (…..) tesis paylaşımı taleplerimiz için teklifinizi
istemiştik, bununla ilgili sizden ne zaman geri dönüş alabiliriz. Eğer çalışmayı
yapabilecek durumda iseniz en azından üzerinde çalışıyoruz şu zamana kadar
teklifinizi göndereceğiniz şeklinde yazabilir misiniz?
Ya da çalışmanın boyutu itibarıyle İsttelkom alanı dışındadır, kendi imkanlarınızla
çözmeniz gerekir diye bir şekilde geri bildirim yazabilir misiniz?”
(…..) (İBB’ye gönderilen e-posta): (…..) tesis paylaşımı taleplerimizin karşılanması
esnasında (…..) menholüne giriş/çıkış yapıldığı noktada bir kaç metrelik kazı ve
altbağlantı menholü konulması durumunu çeşitli vesileler ile sizlere aktarmıştık.
Tesis paylaşımı amaçlı kazı ruhsatı başvurularımızda AYKOME'den ESM ile
görüşün cevabı aldık ve geçtiğimiz aylarda yapılan tarife toplantısı öncesi sizinle
bu sorunu paylaşma imkanı bulmuştuk ve İsttelkom ile görüşün demiştiniz.
İsttelkom ile bir dizi görüşme ve toplantılar yaptık. Görüşmelerde İsttelkom'un bir
çerçeve protokolü olduğu ve İsttelkom ve (…..) iki işletmeci olarak bu protokolü
imza altına alması durumu ortaya çıktı. Protokolün (…..) ihtiyaçlarına dönük her
bir talebi için ayrı ayrı yapılması halinde imzalayacağımızı bildirdik, yani konusu
belli, süresi sınırlı protokol olmasını istedik.
İsttelkom ise çerçeve protokol olacağını aksi halde olmayacağını bizlere iletti. Bu
noktada yönlendirmiş olduğunuz diğer işletmeci olan İsttelkom ile mevcut şartlarda
anlaşma, uzlaşma zemini bulamadık. Ancak (…..) tesis paylaşımı talebimiz ortada
duruyor ve bu noktada kilitlenmiş durumdayız. Sizden ricam Belediye olarak bu
şekilde (…..) tesis paylaşımı uygulamalarında bir kaç metre kazı, bir menhol
konulması için istisnai bir durum ortaya koymanızdır. İsttelkom ısrarı (…..)
yapılmakta olan tesis paylaşımı uygulamalarına da engel oluşturmaktdır.
Bu konunun tarafınızca değerlendirilmesini ve çözüme kavuşturulmasını arz ve
talep ediyoruz.”
İBB: “Şuanda yurtdışındayım. (…..) beye konuyu ilettim. Konuyla ilgili değendirme
yapacaklar. Ancak görüşmelerim çercevesinde protokol ile ilgili bir bağlayıcılık
bulunmadığı, protokolün süresinin yıl sonuna kadar olduğunu ilettiler. Konu idari
bir konu olduğu için benim herhangi bir onay Vermem mumkun gozukmuyor.”
19-15/214-94

28/77


(…..) (İBB ve İSTTELKOM’a gönderilen e-posta): “Protokol için bağlayıcılık
taşımadığı ve yıl sonunda sona ereceği bize de ifade edildi ama ifade başka bir
şey yazılı bir metnin altına imza koymak başka bir şey.
Bu kadar basit bir hal ise mail ile sipariş göndersem, ödemesini yapsam söz
konusu imalat yapılabilir mi? (…..) İsttelkom'a doğru adım attığımız açıktır, ticari
ve mülkiyet gibi konulara girmeden protokolün konusunun sadece talebimizle
sınırlı olmasını istedik ve belli bir süre sonrasında sona ermesini istedik
(İsttelkom'da 2016 sonunda bitecek diyor zaten, geriye konusunun sınırlı olması
kalıyor) diğer her haliyle kabul ediyoruz dedik. İsttelkom'dan da bizim adımımıza
doğru bir adım atmasını bekledik.”
(113) Belge 24: 20-27.09.2016 tarihleri arasında (…..) ve İSTTELKOM arasında yapılan
yazışmalar aşağıdaki şekildedir:
İSTTELKOM: “1- Yapacağımız kazı 10 metre üzerinde görünüyor ancak siz 2
metrelik arıza ruhsatı almışsınız. Bu ruhsatla bu kazıyı yapmamız mümkün değil.
Ruhsatı kazıya uygun olarak yenileyip yeniden hesap yaptırmamız gerekli.
2- Bağlanmak istediğiniz İBB f/o hattında mevcut kablonuz bulunuyor mu? Yoksa
burada da bir tesis paylaşımına gidecek miyiz? Şayet bu noktada kablonuz var,
ESM ile bir tesis paylaşımız yapmışsanız bununla alakalı evraklarınızı bize
gönderirseniz ESM ile konuyu görüşürüz.
Bugün arkadaşlar sahaya giderek net kazı metrajını çıkartacaklar. Kazı
maliyetimiz bu lokasyon için 160 TL/metre’dir.”
(…..): “Talebimiz ile ilgili nasıl devam edeceğiz, teklifinizi öncelikle alabilirsek (…..)
yönetiminin onay sürecini tamamlamamız gerekir. (…..) TL üzerinden mi kabul
edelim.”
İSTTELKOM: “Lokasyonla alakalı fiyat teklifimiz ve Vodafone ile imzaladığımız
taslak protokol ve fiyat tarifesi ektedir. İmalat için protokolde mütabık kalıp, imza
altına almamız gerekir.”
(114) Belge 25: Akabinde (…..) ve İSTTELKOM arasında yapılan 17-26.10.2016 tarihlerinde
yapılan yazışma aşağıdaki gibidir:
İSTTELKOM: “Çerçeve protokolü imzalamamız iki tarafın bundan sonraki
süreçlerde nasıl ilerleyeceğini, her iş sürecinde yeniden protokol yapmak yerine
sadece güzergah bilgisini ileterek altyapı yaptırabileceğini de belirleyeceği için,
çerçeve protokolü imzaladıktan sonra belirlediğiniz güzergah için başvuru esasları
doğrultusunda talebiniz alınarak işlem başlatılabilecektir.”
(…..): “(…..) santraline erişim için (…..) tesis paylaşımı talebimizin tamamlanması
için (…..) metre kazı ihtiyacımız halen ortada duruyor. Toplantımızda protokol
olmasa dahi biz bunu yaparız sözünüz halen geçerli midir? Geçerli ise buna dair
süreci ilerletmek isteriz, nasıl hareket etmemizi önerirsiniz hesapladığınız fiyat
tablosunda ücretleri ödeyerek süreci başlatalım mı?”
İSTTELKOM: “Toplantıda yapılan müzakere sonunda ilgili güzergahın yapılması
hususunda bir mutabakata varılamamış olup yetkili birimler ile konunun istişare
edilmesi ve o yönde ilerlenmesi kararı verilmesi “ Protokol yapmadan biz bu işi
yaparız SÖZ’ü” anlamına gelmemektedir.
19-15/214-94

29/77


Sizin de malumunuz olduğu üzere her işin bir yapılış usulü ve işleyiş prosedürü
vardır. Bu minvalde alt yapısını oluşturulamayan bir işin yapılabilmesi iki taraf için
de imkan dahilinde değildir.”
(…..): “Şirketlerimiz arasında sözleşme imza altına alınmış durumdadır. Bu
aşamadan sonra talebimiz olan (…..) Sok. İle ilgili süreç ne şekilde olacaktır, önce
ücretler mi ödenecek, yoksa çalışma tamamlanınca mı ödenecek? Bizi yönlendirir
misiniz?”.
(115) Belge 26: Belgeye konu yazışmalarda sözleşmenin imzalanması sonrası ruhsat ve kazı
için görüşmeler yapıldığı görülmektedir.
(116) Belge 27: 14.11.2016 tarihinde, İSTTELKOM yetkilisi tarafından (…..) yetkilisine (…..)
başlıklı protokol gönderilmekte ve “İBB’nin ricasına binaen sadece (…..) sokaktaki ara
bağlantı ihtyacınıza ilişkin olarak düzenlenmiş Protokolü ekte bulabilirsinz. Ekteki
protokolü imzalayarak çalışmalarımıza başlayabiliriz.” ifadeleri yer almaktadır.
(117) Belge 28: 08.11.2016 tarihli (…..) İSTTELKOM’a gönderdiği e-postada;
“18 duraktan 11 adet durakta bağlantılar tamamlandı fakat kalan 7 adet durak için
bağlantıların sağlanabilmesi için Metrobüs’te asfalt çalışmaları nedeniyle zarar
görmüş-arızalanmış mevcut kablomuzu yenilememiz gerekiyor. Müdahale
edebilmemiz içinde güzergahtaki hasarların giderilmesi ve asfalt altında kalan
menhollerin açığa çıkartılması gerekiyor(fotoğraf ve kmz noktaları ektedir, bu
bilgileri İBB-ESM’den (…..) Bey ile de paylaşmıştık). İETT bu hasarların Yol-Bakım
tarafından giderilmesi gerektiğini belirtti. Yol-Bakım ise İBB-ESM’ye yönlendirdi,
ESM ile yaptığımız görüşmede İSTTELKOM süreci nedeniyle izin
verilemeyeceğini belirtti. Dün sizinde aktardığımız üzere yeni güzergahlar için
anlaşma sürecine girilmiş fakat eski güzergahların devir konusu netleşmemişken,
mevcut güzergahlarımıza arıza-deplase gereksinimi için bile müdahale
edememek operasyonel faaliyetlerimizi engellemekte ve mağdur duruma
düşmekteyiz. Bu konuda İBB-ESM ve AYKOME ile görüşülerek mevcut
güzergahlarımıza müdahale izni verilmesi hususunda desteğini bekliyoruz.”
ifadeleri bulunmaktadır.
(118) Belge 29: 03.12.2016 tarihinde (…..) İSTTELKOM’a gönderdiği e-postada; aşağıdaki
ifadeler bulunmaktadır:
“ (…..).”
(119) Belge 30: 07.12.2016 tarihli belgede yer alan İSTTELKOM tarafından (…..) gönderilen
Tesis Paylaşımı Protokolü’nün Ek-1’inin 1.2. maddesi aşağıdaki şekildedir:
“1.2. Protokol kapsamında olan tesislerin mülkiyeti ile İSTTELKOM’un fiber
damar kiralaması durumunda kullanılacak kablonun mülkiyeti İSTTELKOM’a aittir.
………, İSTTELKOM’a ait olup kendisine tahsis edilmiş olan tesisleri üçüncü şahıs
kuruluşlara kısmen veya tamamen kullandıramayacak, kiralayamayacak ve
devredemeyecektir.”
(120) Belge 31: Teşebbüs yetkilileri arasında yapılan 02.01.2017 tarihli iç yazışmada;
“Geçiş hakları ve katılım ile ilgili bakanlık bir çalışma yürütüyor. Bu bizim için bir
fırsat. İstanbul da konumladığımız pozisyonun yasal altlığını oluşturmak için
katkıda bulunabiliriz.”
ifadeleri geçmektedir.
19-15/214-94

30/77


(121) Belge 32: TURKCELL ile İSTTELKOM arasında yapılan toplantıya ilişkin notların
bulunduğu 25.01.2017 tarihli belgede aşağıdaki ifadeler geçmektedir:
“Arızaya müdahale esnasında eski-mevcut güzergahlarda izlenecek yol hakkında
aşağıdaki hususlarda karşılıklı olarak mutabık kalındı:
4mye kadar yapılacak kazı çalışmaları için; kazı alanı içindeyse ruhsatsız, kazı
alanı dışındaysa sonrasında ruhsatlandırılarak (…..) tarafından çalışma
yapabilecek.
4m.yi geçen kazı çalışmalarında (…..) tarafından İSTTELKOM ortak mail grubuna
çalışmanın zorunlu yapılacağına dair detay(fotoğraf, kmz) bilgi verilerek, alınacak
yazılı onay ile çalışma başlatılacak sonrasında ruhsat süreci işletilecektir.
Arıza durumu hariç 30 mt altı altyapıda deplase yada ıslah işlemleri için ruhsat
talepleri yapılacaktır.”
(122) Belge 33: 04.02.2017 ve 03.03.2017 tarihli belgede (…..) ile İSTTELKOM arasında
yapılan toplantı notlarına yer verilmekte ve “Toplam 600KM (50km kiralama) proje talep
havuzumuzdadır.”, “o 0-3 m yeni kazı talepleri için, (…..)19 tarafından ruhsat
hazırlanarak İsttelkom parafından sonra İBB ye ruhsat başvurusu yapılarak
ilerlenecektir.” ifadeleri geçmektedir.
(123) Belge 34: 09.06.2017 tarihli belgede ise “(…..).” ifadeleri bulunmaktadır.
(124) Belge 35: 28.04.2017 tarihli İSTTELKOM yetkilileri arasındaki yazışmada; “.. (…..) ile
imzaladığımız protokolün Word hali var. Diğer operatörlere gönderebileceğimiz şekilde.
Ancak tarifelerde 2016 tarifesi var. Onu değiştirip göndermeniz gerekiyor.” ifadeleri
geçmektedir.
(125) Belge 36: 19.06.2017 tarihinde İSTTELKOM tarafından (…..) gönderilen e-postada;
“Malumunuz protokol metni, (…..) ile uzlaşılmış ortak bir metin. Adil olmak adına, buna
sadık kalmaya çalışarak majör bir değişiklik yapmadan yola devam etmek isteriz.”
ifadeleri bulunmaktadır. Yazışma ekinde bulunan Tesis Paylaşımı Protokolü’nün Ek-
1’inin 1.2. maddesi aşağıdaki şekildedir:
“1.2. Protokol kapsamında olan tesislerin mülkiyeti ile İSTTELKOM’un fiber
damar kiralaması durumunda kullanılacak kablonun mülkiyeti İSTTELKOM’a aittir.
………, İSTTELKOM’a ait olup kendisine tahsis edilmiş olan tesisleri üçüncü şahıs
kuruluşlara kısmen veya tamamen kullandıramayacak, kiralayamayacak ve
devredemeyecektir.”
(126) Belge 37: 02.06.2017 tarihli (…..) ile İSTTELKOM arasındaki yazışmada;
“Protokolün son hali ektedir. Tesis paylaşımı ile İsttelkom tarafından (…..)
hizmetine sunulan ve (…..) ilk operatör sıfatıyla kullanmakta olduğu
altyapılarda güzergâhın imar değişikliği, yol-kavşak yapımı vb proje
uygulamaları nedeniyle deplase edilmesi gerektiğinde güzergah
deplasesinin ilgili kurumun göstereceği güzergahtan yapılması için en az 30
gün öncesinden yazılı bildirimde bulunulacak ve bu sorumluluk İsttelkom’
da olacaktır. Doğacak ek maliyetler güzergâh bakım bedeline ilave olarak
ilgili alt yapıda bulunan işletmecilere eşit olarak pay edilecektir.
Bu maddeye ilişkin sorumuz var. Şöyle ki; Madde de bahsedilen doğacak “ek
maliyetler” ile kastedilen nedir? Normal durumda pasif alt yapı İsttelkom’ un olup
hattın olası deplasesi durumunda hattın deplase edilme sorumluluğu ile birlikte

19 (…..).
19-15/214-94

31/77


deplaseye ilişkin maliyetlerde İsttelkom’ un olacaktır. Buradaki ek maliyetler ifadesi
için bilgi verebilir misiniz?”
ifadeleri bulunmaktadır.
(127) Belge 38: (…..) ile İSTTELKOM arasında 08.01.2016 tarihinde geçen yazışma
aşağıdaki gibidir:
(…..): “1. Tesis paylaşım sözleşmenizi incelemek için paylaşmanız mümkün mü?
2. İBB altyapısı olan her noktada dark fiber kiralamak istediğimizde kablonuz yoksa
bile veriyor musunuz?
3. İBB bundan sonra sizin dışınızda işletmecilere tesis izni vermeyecek mi?”
İSTTELKOM: “1. Hukuk Müşavirimiz (…..) bugün şirket dışında pazartesi
günü sizlere sözleşmeyi iletiyor olacağız
2. Dark fiber kiralama Metro/Metrobüs/Tramvay/Tünel ve bizim için önem arz eden
VIP caddelerde olacaktır.
Vatan/Millet/İstiklal Caddesi gibi
Bu konuyu sizler ile yaptığımız toplantıda masaya yatırmıştık”
(128) Belge 39: 31.07.2017 tarihli belgede aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:
“Konunun Geçmişi
3- 2007 Temmuz-2010 Ekim döneminde her yıl işletmecilerle istişare edilerek
Belediye meclisince onaylanan Tarife kapsamında geçiş hakkı bedelleri
belirlenmiş, (…..)’dan (kazılarında) sadece geçiş hakkı bedeli alınmış, diğer
işletmeciler için ise ortak altyapı tesisi ve kullanım modeli ile altyapıların tesisi ve
kullanımı sağlanmıştır.
4- Ortak altyapı tesisi ve kullanım modeli bir işletmecinin kazı yapması, altyapıdaki
bir boş boru gözünü kendisi kullanması, diğer bütün boş gözleri İBB’ye devretmesi,
diğer gözlerin İBB koordinasyonunda diğer işletmecilere kullandırılması, teknik,
idari, mali ve hukuki hususların sözleşmelerle düzenlenmesi, geçiş hakkı
ücretlerinin Belediye Meclisince belirlenmesi ve ödenmesidir.
9- 2012-2016 yılları arasında çıkarılan tarifelerimiz dava konusu yapılmış, Altyapı
kazı izinleri ve mevcut altyapılardan kablo çekim izni verilmemiştir.
Mevcut Durum
12- Hâlihazırda Altyapı koordinasyon Müdürlüğü tarafından (…..) ve İsttelkom
dışında haberleşme alanında faaliyet gösteren diğer işletmecilere kazı ruhsatı
verilmemektedir.
13- İsttelkom dışındaki diğer işletmecilerin mevcut haberleşme altyapılarını
kullanma talepleri değerlendirilmemektedir.
15- … Diğer işletmeciler altyapı tesisini kendileri yapmak veya İsttelkomun yapıp
kendilerine devretmesini istemektedirler.
Yapılması Gerekenler
18- Yönetmelik öncesinde İstanbul genelinde Belediyemizce ortak altyapı tesisi ve
modeli bütün sokak-caddelerde uygulanmakta idi. Kapasite planlamasında İBB’nin
müdahil olabileceği, Belediyemiz koordinasyonunda altyapıların tesisi-bütün
işletmecilere kullandırılması ve İBB tarafından da ticari amaç gözetmeksizin
kullanımının önünün açılması gerekmektedir.
19- … Ancak buradaki temel nokta/sorun tarifedeki hususlardan ziyade hazırlanan
tarife çerçevesinde altyapı tesisi ve mevcut altyapı kablo çekim izini
verilmemesidir.
20- İsttelkom’un HGM Yönetmeliği, Belediyemizin karşı karşıya kaldığı gerek
tarifeden gerekse metro-metrobüs-tramvay sözleşme feshinden kaynaklanan
19-15/214-94

32/77


davalar, Rekabet Kurumu vb. denetleme kurumları, akıllı şehir ve 2023 haberleşme
vizyonu çerçevesinde gerekli haberleşme altyapıları çerçevesinde pozisyonunun
belirlenmesi gerekmektedir.
21- Hâlihazırda mevcut altyapılardan İsttelkom, (…..) ve (…..)’nun kablolarını
çekmesi için ilgili boş boru gözünü kablo çekimine elverişli hale getirmekte, kazı
yaparak altyapı tesis etmekte ve 1 boş gözü onlara vermektedir.
22- Bu konuda modellemeler yapılıp (Kazı, mevcut altyapıların kullanımı, prestij
cadde ve yerlerin) yapılıp belirsizliğin giderilmesi ile nasıl ve hangi metot ile
ilerleneceğinin işletmecilere bildirilmesi gerekmektedir. Örnek metro-metrobüs-
tramvay ile prestij cadde güzergahlarını ihale yolu ile 1 işletmeciye tahsis etmek,
altyapı kazılarını belediyenin hazırlaması ve yönetmesi, (tarifede 1 adet boş göz
tahsisi gibi). Bu konuları İsttelkom ile de istişare ederek en uygun ve doğru çözümü
20. Madde de belirtilen şekilde bulunması gerekmektedir.”
(129) Belge 40: 02-08.06.2017 tarihli, 9-15.06.2017, 16-22.06.2017 tarihli, 26.05-
01.06.2017 tarihli, 23.06-06.07.2017 tarihli ve 05-11.05.2017 tarihli belgelerde (…..) ve
(…..) için yapılan altyapı imalat miktarları gösterilmektedir.
(130) Belge 41: 08.08.2017 tarihli İSTTELKOM yetkililerince hazırlanan “İsttelkom Gelecek
Vizyonu” isimli belgede aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:
“İsttelkom, son bir yıl içerisinde personel kadrosunun oturtulması ve
gerçekleştirdiği yapısal reformlar ile operatörlerin ihtiyaçlarına cevap veren ve
sorunlara çözüm üreten bir şirket haline gelmiştir. Ayrıca İBB Bilgi İşlem Daire
Başkanlığı ile temas halinde bulunarak adeta İBB’nin sahadaki operasyonel gücü
haline gelmiştir. Haberleşme altyapıları konusunda operatörler arasındaki
regülasyon görevi görmesi nedeniyle Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK)’nun takdirini
almış ve tüm Türkiye’ye rol model olarak sunulmuştur.
UDHB/Haberleşme Genel Müdürlüğü Geçiş Hakları Yönetmeliği’ne göre
altyapıdaki gözler altyapıyı yapan firmaya aittir. Altyapıyı yapan işletmeci ruhsatı
veren belediye için göz tahsis etmesi söz konusu değildir. İsttelkom olmadığında
İBB, operatörlerin yaptıkları altyapılarda hak iddia edemeyecektir.
Operatörlerin kendi altyapılarını yapmaları durumunda tesislerini bir başka
operatörün kullanımına göre inşa etmeyecek ya da inşa ettiği altyapının tamamını
kullanarak bir başka operatörün kullanımını engelleyecektir. Geçiş Hakları
Yönetmeliği’ne göre operatörün kendisi adına yaptığı altyapılara dışarıdan
müdahale edilmesi mümkün değildir. Aynı müşteri portföyüne hitap eden iki
firmanın aralarında regülasyon görevi gören bir yapı olmadan hakkaniyetli
davranmalarını beklemek doğru bir beklenti olmayacaktır.”
(131) Belge 42: 27.09.2017 tarihli (…..) ve İSTTELKOM arasında yapılan yazışma aşağıdaki
gibidir:
TTl: “Hazırladığımız talep yazısı ektedir. Posta ile de tarafınıza iletiyor olacağız.”
İSTTELKOM: “(…..) firmasının ilk yalep yazısı hayırlı olsun. Bu talebe cevaben
protokolü onlara tekrar sunacağız ve onlar işin yapılması için üst yönetimlerine
protokolü imzalatmak noktasında baskı yapacaklar.”
(132) Belge 43: “Altyapı sistemler müdürlüğü 2017 birinci çeyrek raporu” başlıklı belgede;
“(…..) ile yaptığımız görüşmeler neticesinde kısa metrajlı (0-5 metre) kaldırım
kazılarının ruhsatlarını İSTTELKOM’ un alması ve (…..) ruhsat ve kazı ücretlerini
İSTTELKOM’ a ödemesi şartıyla imalatı bizim programımız dışında yapmak
istemleri halinde kendi bütçeleri ile (…..) ekipleri yapabilmektedir.”
19-15/214-94

33/77


ifadeleri geçmektedir.
(133) Belge 44: “Haberleşme ve İsttelkom Vizyonu” başlıklı belgede;
“İşletme metodumuzu yöneticilerimizin onayını alarak işletmecilerin bilgisine
sunmuş olduk. İstanbul özelinde onlarca işletmeci olup, bunların 3 tanesi ülkeyi
domine eden (…..) idi. (…..) kendisine ait altyapıya sahip olması nedeniyle
hedefimiz geri kalan 2 işletmeci ile protokol imzalamaktı. (…..) ile protokol
imzalayarak büyük bir başarıya imza atmış olduk. Diğer küçük ölçekli işletmeciler
ile de görüşerek işletme metodumuz hakkında bilgiler verildi.”
ifadeleri geçmektedir. Ayrıca İSTTELKOM’un işletme metodu aşağıdaki şekilde
verilmektedir:

(134) Belgenin devamında aşağıdaki ifadelere yer verilmektedir:
“Haberleşme Genel Müdürlüğü 27.12.2012 tarih ve 28510 sayılı Geçiş Hakkı
Yönetmeliğini yayınladı. Bu yönetmelikle İBB’nin mevcut işletme modeli devre dışı
kalmış ve birçok konu işletmecinin inisiyatifine bırakılmış oldu. Bu yönetmelikle
geçiş hakkı sağlayıcı konumunda olan İBB, yapılan altyapıda tasarruf hakkına
sahip olamamaktadır.
Altyapıda tıkanan süreçte İsttelkom A.Ş. devreye girmiş, hem ortak altyapı modeli
devam ettirilmiş hem de sahiplik İBB bünyesinde kalmıştır.
İsttelkom, son bir yıl içerisinde personel kadrosunun oluşturulması ve
gerçekleştirdiği yapısal reformlar ile operatörlerin ihtiyaçlarına cevap veren ve
sorunlara çözüm üreten bir şirket haline gelmiştir. Ayrıca İBB Bilgi İşlem Daire
Başkanlığı ile temas halinde bulunarak adeta İBB’nin sahadaki operasyonel gücü
haline gelmiştir. Haberleşme altyapıları konusunda operatörler arasındaki
regülasyon görevi görmesi nedeniyle Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK)’nun takdirini
almış ve tüm Türkiye’ye rol model olarak sunulmuştur.”
(135) Belge 45: Faaliyet Gelir Gider tablosunda “Geçiş Hakkı Bedeli” kalemine ilişkin;
“Geçiş Hakkı Bedeli İBB'nin aldığı bedeldir. Operatörlerden alınıp İBB'ye
ödenecektir.” şeklinde açıklamalar bulunmaktadır. (…..).”
ifadeleri geçmektedir. Aynı tabloda internet hizmetlerine ilişkin;
19-15/214-94

34/77


“Belediyemizin internet kullanımının şirketimiz üzerinden yapılmasıdır. İnternet
hizmeti satışı için (…..) ile sözleşme imzaladık. Hizmeti almak için halıhazırda
ödenen paradan daha ucuz hizmet verebileceğiz.”
açıklamaları bulunmaktadır.
(136) Belge 46: “İsttelkom A.Ş. Organizasyon Şeması ve Gereksinimler” başlıklı belgede
geçen;
“İsttelkom İnternet Servis Sağlayıcılığı VAE hizmetini mevzuatına uygun olarak
sunacak ve takibini gerçekleştirecektir.(ISS Altyapı kurulumu ve takibi, abone
kaydı ve paket tanımlaması, fatura kesimi ve temini, Türk Telekom ile müşteri
arasında aracı )”, “Toptancı sıfatıyla Metro Ethernet haberleşme hizmetini
sunacaktır.” ve “İnternet Servis Sağlayıcılı (İSS) kapsamında İsmek’lere ve İBB
bilgi işleme hizmet verilmeye başlanmıştır. Ortak Kullanımlı Telsiz Hizmeti (OKTH)
kapsamında İBB, İSKİ, İETT, İGDAŞ ve Metro İstanbul’a hizmet verilmektedir.”
ifadelerinden, İSTTELKOM’un İSS hizmeti sunmaya başladığı anlaşılmaktadır.
(137) Belge 47: “İsttelkom A.Ş. Haberleşme Altyapısı Kurulması İBB Talepleri” başlıklı
belgede; kısa vadeli talepler arasında “İstanbul Büyükşehir Belediyemize ait mevcut
altyapının tespit edilip İsttelkom’a devredilmesi sürecini beklemeden altyapının
İsttelkom A.Ş. tarafından kullanılmasının sağlanması” ve “Altyapı ruhsatlarının
verilmesinde İsttelkom ayrıcalığı ve kolaylığının sağlanması” ifadeleri geçmektedir.
(138) Belge 48: “İsttelkom İBB Başkanlık Sunum” başlıklı belgede geçen altyapı sistemlerinde
yaşanan zorluklar ve çözüm önerilerinden bir tanesi aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:
“DURUM-2: (…..) ve (…..)’ın ruhsatlı kazı yapabilmesi.
SONUÇ: • Diğer operatörlerin tepkisi
• Ortak altyapı hedefine ulaşılamaması”
I.6. Değerlendirme
(139) Mevcut soruşturmanın konusunu esas itibarıyla, İSTTELKOM’un alternatif işletmecilerle
imzaladığı Tesis Paylaşımı Protokolü ile işletmecileri tesis paylaşımına zorlamak
suretiyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettiği iddiası oluşturmaktadır. Anılan Kanun’un 6.
maddesinde, “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde
bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile
yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması” yasaklanmıştır.
Yine aynı Kanun’un 6. maddesinin (a) bendi çerçevesinde; “Ticarî faaliyet alanına başka
bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin
piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler” hakim durumun kötüye
kullanılması hallerinden biri olarak sayılmaktadır.
(140) Dosya kapsamındaki şikayete konu İSTTELKOM uygulamalarının 4054 sayılı Kanun’un
6. maddesi kapsamında bir ihlale yol açıp açmadığının aydınlatılmasını teminen
aşağıda öncelikle hakim durum analizine yer verilecek, akabinde söz konusu
uygulamaların İSTTELKOM’un rakipleri bakımından dışlayıcı ve/veya faaliyetlerini
zorlaştırıcı nitelik taşıyıp taşımadığının incelendiği etki temelli değerlendirme
aktarılacaktır.
I.6.1. 4054 Sayılı Kanun’un 6. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
I.6.1.1. Hakim Durum Analizi
(141) 4054 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinde hakim durum, “Belirli bir piyasadaki bir veya
birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz,
19-15/214-94

35/77


üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü” olarak ifade
edilmiştir. Hakim durum değerlendirmesi yapılırken, esasen incelenen teşebbüsün
rekabetçi baskılardan ne ölçüde bağımsız hareket edebildiği araştırılmaktadır. Hakim
Durumdaki Teşebbüslerin Dışlayıcı Kötüye Kullanma Niteliğindeki Davranışlarının
Değerlendirilmesine İlişkin Kılavuz’da (Kılavuz), ilgili teşebbüsün rekabetçi baskılardan
ne ölçüde bağımsız davranabildiğinin tespiti için göz önünde bulundurulan temel
unsurların; incelenen teşebbüsün ve rakiplerinin ilgili pazardaki konumu, pazara giriş ve
pazarda büyüme engelleri, alıcıların pazarlık gücü olarak sınıflandırılabileceği
belirtilmektedir20.
(142) Dosya çerçevesinde İSTTELKOM bakımından yapılacak hakim durum analizinde,
İSTTELKOM’un ve rakiplerinin pazardaki konumu ile Tesis Paylaşımı Protokolü’ne konu
hizmetin özellikleri ve pazara giriş koşulları unsurları dikkate alınmıştır. Anılan unsurlar
ekseninde yapılan değerlendirmeye aşağıda yer verilmektedir.
i. İSTTELKOM’un ve Rakiplerinin Pazardaki Konumu
(143) İSTTELKOM dolaylı olarak İBB’nin kontrol ettiği bir belediye iştirakidir. Teşebbüs, İBB
iştiraki olarak 2012 yılında kurulmuşsa da elektronik haberleşme altyapısının kurulumu
pazarında aktif olarak 2016 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır.
(144) İSTTELKOM’un pazardaki konumunun en önemli göstergesi İBB ile ilişkileridir.
Teşebbüsün İBB iştiraki olmasından kaynaklanan ayrıcalıklı konumunun anlaşılabilmesi
için, öncelikle yerinde incelemede elde edilen belgeler, “İSTTELKOM’un Rakipleri
Üzerinde Baskı Kurma Kabiliyetine İlişkin Belgeler” ve “Metro, Metrobüs vb.
Güzergâhlara İlişkin Belgeler” olmak üzere iki başlık altında incelenecektir. Akabinde
söz konusu ilişkinin ilgili pazardaki altyapı kurulum rekabetine uygulamada nasıl
yansıdığı aktarılacaktır.
- İSTTELKOM’un Rakipleri Üzerinde Baskı Kurma Kabiliyetine İlişkin Belgeler
(145) Bu bağlamda ele alınabilecek belgelerde ilk olarak, İSTTELKOM’un kendisine tesis
paylaşım talebinde bulunan işletmecilere Tesis Paylaşımı Protokolü’nü gönderdiği ve
imzalanmasını şart koştuğu görülmektedir. 27.01.2016 tarihli Belge 8’de İSTTELKOM,
kendisiyle tesis paylaşımı yapmak isteyen (…..)’a ana sözleşmelerinin (Tesis Paylaşımı
Protokolü) bir an önce imzalanması gerektiğini bildirmektedir. Belgeden,
İSTTELKOM’un bu sözleşme imzalanmadan (…..)’ın taleplerine ilişkin bir çalışmaya
başlamadığı anlaşılmaktadır.
(146) Benzer durum İSTTELKOM ile (…..) arasındaki Belge 9’a konu 01.02.2016 tarihli
yazışmalarda da görülmektedir. Belgede geçen “İBB’ye gittiğimizde elimizin güçlü
olması gerekmekte Aramızda Ana Sözleşme imzalandığı takdirde, (…..) ile sürecin artık
başlamış olduğunu ve iyi niyet çerçevesinde ruhsatların verilmesi gerektiği baskısını
uygulayabiliriz” ifadelerinden, İSTTELKOM’un İBB üzerinde baskı uygulama gücü
olduğu anlaşılmaktadır. Belediye iştiraki olan İSTTELKOM ile İBB arasında yakın bir
ilişki ticari hayatın olağan akışı içinde kabul edilebilir olmakla birlikte, bu ilişkinin 4054
sayılı Kanun çerçevesinde rakipleri dışlayıcı, faaliyetlerini zorlaştırıcı mahiyette
olmaması gerekmektedir.
(147) İBB’nin, aynı zamanda geçiş hakkı sağlayıcısı kamu kurumu olarak bütün işletmecilere
eşit davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak belgelerde geçen ifadelerde
İSTTELKOM’un İBB nezdinde rakiplerine kıyasla daha avantajlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum rakiplerinin İSTTELKOM karşısındaki rekabetçi gücünü azaltıcı niteliktedir.

20 Kılavuz, 10. paragraf.
19-15/214-94

36/77


Ayrıca belgede geçen “Eğer gerçekten birlikte uzun soluklu ve düzenli iş yapacaksak,
sizden ricam hukuk biriminizi harekete geçirerek biran evvel sözleşmenin
imzalanmasını sağlamanız Sözleşme imzalanıp süreç başladıktan sonra, bütün
samimiyetimizi ve gücümüzü devreye koyacağımızdan şüpheniz olmasın” ifadelerinden
ilgili sözleşmenin imzalanması için İSTTELKOM tarafından (…..)’a baskı yapıldığı
anlaşılmaktadır.
(148) İSTTELKOM’un kendisine tesis paylaşım başvurusu yapan rakiplerine sözleşme
yapmayı zorunlu kıldığı bir diğer örnek olan 27.09.2017 tarihli Belge 42’de (…..)’nın
talebi ile ilgili “Bu talebe cevaben protokolü onlara tekrar sunacağız ve onlar işin
yapılması için üst yönetimlerine protokolü imzalatmak noktasında baskı yapacaklar.”
ifadelerinden İSTTELKOM’un sözleşme imzalanmasını (…..)’ya da zorunlu tuttuğu
anlaşılmaktadır. Keza İSTTELKOM’un, 19.06.2017 tarihli Belge 36’da (…..)’ın talepleri
için aynı sözleşmeyi gönderdiği, 01.02.2016 tarihli Belge 10’da da (…..)’e, taleplerinin
karşılanması ve sıkıntı yaşanmaması için ana sözleşmenin imzalanmasını şart koştuğu
görülmektedir.
(149) İSTTELKOM’un alternatif işletmecileri Tesis Paylaşımı Protokolü’nü imzalamaya
zorlamasının ardından teşebbüslerle sözleşme müzakerelerine başladığını gösteren,
İSTTELKOM ile (…..) arasında yapılan toplantı tutanağının bulunduğu 18.02.2016 tarihli
Belge 14’te (…..)’ın sözleşmeye itiraz ettiği ve itiraz gerekçelerinden birisinin “Katılım
bedeli ödemelerine rağmen mülkiyet hakkının operatöre devredilmemesi” olduğu
görülmektedir. Belgede (…..)’ın talepleri;
“Alt yapıyı kendileri yaptırarak, İsttelkom A.Ş. tarafından yapılan alt yapıda kiracı
olmamak,
Alt yapıya sahip olmak ve gelecek planlarını ona göre yapmak”
şeklinde sıralanmaktadır. Teşebbüsün bu taleplerine karşılık İSTTELKOM tarafından;
“Operatörler, yeni alt yapı yaptırırken verecekleri katılım bedelini vermekten
imtina etmektedir. Bunun iki nedeni olabilir. Birincisi, mülkiyeti/sahipliği
kendilerinde olmayacakları bir alt yapı yaptırmak. Kendi yönetimlerince, “altyapı
bizim değilse neden yatırım yapıyoruz” denilebilir.” ve
“İkincisi, şu an için İsttelkom A.Ş. belediye iştirak şirketi, sürekli böyle mi kalacak?
İleri ki yıllarda özelleştirilirse bizim altyapılardan geçişimiz veya kullanmamız
sorun olur mu? Şirketin yeni sahipleri geçiş/kullanım hakkı vermeye devam eder
mi? Şayet İsttelkom A.Ş. gibi devam etmezse durumları ne olacak? Veya
Büyükşehir Belediyesi ile aramız bozulursa İsttelkom A.Ş. üzerinden geçişimize
engel olunur mu? Diye soruları olabilir.”
ifadeleri kullanılmaktadır. Belgede (…..)’ın taleplerine bulunan çözüm önerileri ise
aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
“Birinci endişelerini gidermek için; Kullanım bedellerini almamak (bunun nedeni
operatörlere altyapı yaparak elde edilecek kazançtan belediyemiz/bizim
tarafımızdan anlamlı altyapıyı yapmak). Bu da yatırımlarının geri dönüşünü
hızlandıracaktır.
İkinci endişelerini gidermek için; İsttelkom A.Ş. ileri ki zamanda özelleştirilir ise,
altyapılardan hizmet alan işletmecilerin aynı şekilde/aynı şartlarda hizmet
alacaklarını taahhüt etmek olacaktır.
Şayet yukarıdaki çözüm şekillerinden birisini kabullenmemeleri durumunda
yapılacak tek şey, sermaye artırımı şeklinde İsttelkom A.Ş. ye maddi imkan
19-15/214-94

37/77


sağlayarak gerekli görülen altyapıları yapmak olacaktır. Zaten, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve İsttelkom A.Ş. için önem arz eden yerlerde
işletmecilerin altyapısı olmayacak/yaptırılmayacak. Bundan dolayı 31.12.2016
tarihi itibariyle metro, metrobüs ve tramvaylardaki geçiş sözleşmeleri iptal
edilecektir. Bahsedilen yerlerde İsttelkom A.Ş. kendi altyapısını yapmaya
başlamış ve devam edecektir. Operatörler sadece bizler için hayati önemi
olmayan arter veya sokaklarda altyapı yaptıracaklardır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şirketi İsttelkom A.Ş. aracılığıyla yeni altyapıları
yaparsa, 4. operatör lisansını alarak son kullanıcıya hizmet verebilir, böylece
yatırımların geri dönüşünü sağlayabilir.”
(150) Belge 14 de, İSTTELKOM’un dosya konusu protokolün rakiplerle imzalanmasına
yönelik önemli ifadeler içermektedir. Belgede geçen “Şayet yukarıdaki çözüm
şekillerinden birisini kabullenmemeleri durumunda yapılacak tek şey, sermaye artırımı
şeklinde İsttelkom A.Ş. ye maddi imkan sağlayarak gerekli görülen altyapıları yapmak
olacaktır. Zaten, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İsttelkom A.Ş. için önem arz eden
yerlerde işletmecilerin altyapısı olmayacak/yaptırılmayacak.” ifadeleri işletmecilerin
İSTTELKOM tarafından sunulan önerileri kabul etmemesi durumunda kendilerine kazı
yaptırılmayacağına ve böylece İSTTELKOM ile tesis paylaşımı yapmaya mecbur
olacaklarına işaret etmektedir. Alternatif işletmecilerin altyapının mülkiyetinin
İSTTELKOM’a ait olduğunu kabul ederek Tesis Paylaşımı Protokolü’nü
imzaladıklarından bahsedebilmek için işletmecinin sözleşme imzalama kararına etki
edecek şekilde alternatiflerini sınırlandıran unsurların bulunmaması gerekmektedir.
Yani işletmeci, İSTTELKOM ile sözleşme imzalamak istememesi ve altyapı kurulumuna
ilişkin mutat süreci takip ederek kendisine ait altyapıyı kurmak istemesi halinde geçiş
hakkı sağlayıcısı İBB'den geçiş hakkı ve kazı ruhsatı alarak kendi altyapısını
yapabilmelidir. Ancak belgede geçen işletmecilere altyapı yaptırılmayacağına yönelik
ifadelerden, Tesis Paylaşımı Protokolü’nü imzalamak istemeyen işletmecilerin
İSTTELKOM’dan başka alternatifinin kalmayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda
işletmecilerin İSTTELKOM ile tesis paylaşımına ilişkin İSTTELKOM lehinde
düzenlemeler içeren sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığı değerlendirilmiştir.
(151) İSTTELKOM’un rakiplerini sözleşme imzalamaya zorlamasının bir başka örneğini (…..)
tesis paylaşım talebine İSTTELKOM’un yaklaşımını gösteren 07.09-02.11.2016 tarihli
Belge 23, 20-27.09.2016 tarihli Belge 24, 17.-26.10.2016 tarihli Belge 25 ve Belge 26,
14.11.2016 tarihli Belge 27 oluşturmaktadır. Söz konusu belgelerde geçen
yazışmalardan; (…..)’in (…..) tesis paylaşımı yapacağı bir nokta ile bağlantı
kurulabilmek için (…..) kazı ihtiyacının bulunduğu görülmektedir. (…..) bu kazıyı
yapabilmek için öncelikle İBB’nin ilgili birimleri ile iletişime geçmekte ancak ilgili birimler
(…..) İSTTELKOM’a yönlendirmektedir. Akabinde TURKNET talebini İSTTELKOM’a
yönlendirmekte ve İSTTELKOM tarafından çerçeve protokolün (Tesis Paylaşımı
Protokolü) imzalanması şart koşulmaktadır. Protokol hükümleri (…..) makul
gelmemekte ve ihtiyaçlarına dönük her bir talebi için ayrı ayrı yapılması halinde
sözleşmeyi imzalayacağını İSTTELKOM’a bildirmektedir. İSTTELKOM bu teklifi kabul
etmeyerek sözleşmenin imzalanmaması durumunda tesisin yapılmayacağını
belirtmektedir. Tarafların anlaşamaması üzerine (…..) konu hakkında İBB’den çok kısa
mesafeyi içeren talepleri bakımından istisnai bir uygulamanın yapılması ve sadece ilgili
talep kapsamında sözleşme imzalanması konusunda yardım istemektedir. (…..) ile İBB
arasındaki yazışmalardan tesis edilecek altyapının mülkiyetinin İsttelkom’a ait olmasının
(…..) rahatsız ettiği ancak alternatifi olmaması sebebiyle bu durumu kabullendiği
anlaşılmaktadır. Nihayetinde İBB’nin müdahil olmasıyla belirli bir güzergâh için
19-15/214-94

38/77


düzenlenen (…..) Tesis Paylaşımı Protokolü başlıklı sözleşme (…..) gönderilmiş ve
imzalanmıştır. (…..) tesis talebinin (…..) tarihinde yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
(152) (…..) ile İSTTELKOM arasındaki sürecin incelenmesinden; (…..)’in sözleşmeye ilişkin
çekinceleri sebebiyle sözleşmeyi bu haliyle imzalamak istemediği, ancak belediyeden
kazı izni alamamasından dolayı İSTTELKOM’dan başka alternatifi kalmadığı
görülmektedir. Bu durum İSTTELKOM’un, rakiplerini sözleşme yapmaya zorlama
gücüne sahip olduğunu göstermektedir. İlaveten teşebbüsler arasındaki yazışmalardan,
sözleşmenin işletmeciler tarafından müzakere edilemediğini söylemek mümkündür.
Nitekim sözleşmeye ilişkin itirazları sebebiyle (…..)’in talebinin ancak dört ayda
karşılanabildiği görülmektedir.
(153) Teşebbüsün 2015 yılına ait Faaliyet Raporu’nun yer aldığı Belge 4’te “Belediyenin
ruhsat verme yetkisini kullanarak yalnızca Türk Telekom'a değil, İsttelkom üzerinden
diğer Telekom operatörlerine de çözüm sunulması (Şehirdeki altyapının tek elden, etkin,
verimli yönetilmesi ve sürdürülebilir bir alt yapı kullanım modeli ihtiyacı)” ifadeleri
bulunmaktadır. Belgede geçen belediyenin ruhsat verme yetkisinin İSTTELKOM
tarafından kullanılacağına dair ifadeler teşebbüsün rakiplerinin ulaşamayacağı bir
ayrıcalığa sahip olduğunu göstermekte olup İSTTELKOM’un belediye iştiraki
olmasından kaynaklı gücüne de işaret etmektedir.
(154) 08.11.2016 tarihli Belge 28’de (…..) arıza-deplase için gereken kazı izninin İBB
tarafından İSTTELKOM süreci gerekçe gösterilerek verilmediği ifade edilmektedir.
Teşebbüs bu durumun operasyonel faaliyetlerini engellediğini ve mağdur duruma
düştüğünü belirterek İSTTELKOM’dan İBB ile görüşerek mevcut güzergâhlar için kazı
(…..) konusunda yardım istemektedir. Söz konusu ifadeler işletmecinin İBB ile olan
sorunlarını İSTTELKOM aracılığıyla çözmeye çalıştığına işaret etmektedir. Belge,
İSTTELKOM’un İBB iştiraki olması sebebiyle rakipleri karşısında sahip olduğu
üstünlüğü bir kez daha ortaya koymaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere belediye
iştiraki olan İSTTELKOM’un belediye ile yakın ilişki içerisinde olması doğal
karşılanabilirse de bu ilişkinin piyasadaki rekabeti diğer işletmeciler aleyhinde
bozmaması gerekmektedir. Bir diğer deyişle rakipler altyapı işletmeciliği faaliyetlerinde
İSTTELKOM ile eşit şartlarda rekabet edebilmelidir. Ancak elde edilen belgeler
teşebbüsün belediye iştiraki olmasından kaynaklanan gücünü belediyenin kamusal
ihtiyaçları dışına aktardığını ve rakiplerinin faaliyetlerine sirayet ettirdiğini
göstermektedir. Esasen İSTTELKOM’un rakiplerini sözleşme imzalamaya
zorlayabilmesinin de temelinde, teşebbüsün belediye iştiraki olmasından kaynaklanan
gücünün bulunduğu anlaşılmaktadır.
(155) 31.07.2017 tarihli Belge 39’da geçiş hakkı ve altyapı kurulumu ile ilgili geçmişten
günümüze yapılan uygulamalar anlatılmaktadır. Belgenin mevcut durumu anlattığı
kısmında;
“Hâlihazırda Altyapı koordinasyon Müdürlüğü tarafından Türk Telekom, Türksat
ve İsttelkom dışında haberleşme alanında faaliyet gösteren diğer işletmecilere
kazı ruhsatı verilmemektedir.”, “İsttelkom dışındaki diğer işletmecilerin
mevcut haberleşme altyapılarını kullanma talepleri
değerlendirilmemektedir.”, “Diğer işletmeciler altyapı tesisini kendileri yapmak
veya İsttelkomun yapıp kendilerine devretmesini istemektedirler.” ve Ancak
buradaki temel nokta/sorun tarifedeki hususlardan ziyade hazırlanan tarife
çerçevesinde altyapı tesisi ve mevcut altyapı kablo çekim izini
verilmemesidir.”
19-15/214-94

39/77


şeklinde ifadeler geçmektedir. Mevcut belge, İSTTELKOM’un rakiplerinin faaliyetlerini
zorlaştırma niyeti bakımından kötüye kullanma analizinde de dikkate alınmış olup, aynı
zamanda işletmecilerin İSTTELKOM ile sözleşme yapmaya zorlandıklarını açıkça
gösteren belgelerden bir diğeridir. İlaveten yukarıda yer erilen Belge 14’te geçen
ifadeleri de desteklemektedir. İSTTELKOM’un belediye iştiraki olmasından kaynaklanan
ayrıcalığının 08.08.2017 tarihli Belge 41’de adeta İBB’nin sahadaki operasyonel gücü
haline gelmiştir” ifadeleri ile teşebbüs tarafından da kabul edildiği görülmektedir.
(156) Belge 47’de İSTTELKOM’un kısa vadeli talepleri arasında İBB’ye ait altyapının
devredilmesini beklemeden bu altyapıyı kullanabilecekleri, altyapı ruhsatlarının
verilmesinde İSTTELKOM’a ayrıcalık sağlanacağı, orta vadeli talepler arasında ise bu
altyapının İSTTELKOM’a devredilmesi sayılmaktadır. Benzer şekilde Belge 1’de geçen
ifadelerden İBB’nin sahip olduğu altyapının İSTTELKOM’a devredilmesinin planlandığı
anlaşılmaktadır. Söz konusu belediyeye ait altyapının İSTTELKOM’a devri,
İSTTELKOM’un rakipleri karşısındaki ayrıcalıklı konumunun bir diğer göstergesi
sayılabilecektir. Konuya ilişkin İSTTELKOM’dan bilgi talep edilmesi üzerine teşebbüs
tarafından gönderilen bilgilerde İBB’nin kendisine ait altyapıların işletmesini
İSTTELKOM dâhil herhangi bir kuruma vermediği, kendi altyapılarında işletmecilerle
yaptığı çerçeve anlaşma ile kablo çekilmesine izin verdiği ifade edilmiştir. Söz konusu
bilgilerin Belge 47 ve Belge 1 ile birlikte değerlendirilmesinden İSTTELKOM’un aktif
olarak faaliyete başlamasından önce İBB’ye ait altyapının İSTTELKOM’a
devredilmesinin planlandığı ancak bu planın gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
(157) Belge 48’de altyapı sisteminde zorluklardan birisi olarak (…..) ve (…..)’ın ruhsatlı kazı
yapabilmesi gösterilmekte, sonuç olarak diğer işletmecilerin tepkisiyle karşılaşılacağı ve
ortak altyapı hedefine ulaşılamayacağı gösterilmektedir. Belge, alternatif işletmecilerin
kazı ruhsatı alamadığı ve İSTTELKOM ile sözleşme imzalamaya zorlandıkları tespitini
desteklemektedir.
(158) Yukarıda yer verilen belgelerin değerlendirilmesinden İSTTELKOM’un, iştiraki olması
sebebiyle İBB ile yakın ilişkilerinin bulunduğu, bu ilişkilerin teşebbüse, rakipleri
karşısında güçlü bir konum sağladığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda İSTTELKOM’un
rakiplerini, kendi lehinde rakipleri aleyhinde hükümler içeren Tesis Paylaşımı
Protokolü’nü imzalamaya zorlayabildiği görülmektedir. Bir diğer deyişle, alternatif
işletmecilerin İSTTELKOM ile Tesis Paylaşımı Protokolü’nü imzalamaları, teşebbüsün
sahip oluğu bu güçlü konumdan kaynaklanmaktadır.
(159) İBB ile İSTTELKOM arasında İBB’nin ihtiyaçlarını aşan ve kamu dışı alanlara yayılan
ve İSTTELKOM’un rakiplerini de etkileyen söz konusu ilişki sayesinde İSTTELKOM,
elektronik haberleşme altyapısının kurulumu pazarında faaliyet gösterebilmek için geçiş
hakkı sağlayıcısı belediyeden alınması gereken kazı ruhsatlarında zorluk
yaşamamaktadır. İlaveten İSTTELKOM, İstanbul’daki ilçe belediyeleriyle ve üçüncü
havalimanı gibi projeler kapsamında çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği
yaparak hâlihazırda inşası devam eden işlerde kendi elektronik haberleşme altyapısının
kurulumunu gerçekleştirebilmektedir.
- İSTTELKOM’un Pazar Gücünü Gösteren Diğer Belgeler
(160) Bu kısımda yer alan belgeler metro, metrobüs vb. güzergahlardaki elektronik
haberleşme altyapısına ve bu güzergahlarla ilgili operatörlerle İBB arasında imzalanan
geçiş hakkı sözleşmelerine ilişkindir. Metro, metrobüs, tramvay gibi güzergâhlar
toptan/perakende elektronik haberleşme hizmeti sunan işletmecilerin elektronik
haberleşme altyapısının omurgasını oluşturmaktadır. İşletmeciler ile İBB arasında
metro güzergahlarından fiber optik kablo geçirilmesine ilişkin geçiş hakkı sözleşmesi
19-15/214-94

40/77


bulunmaktadır. Anılan sözleşmeler 12.02.2016 tarihinde İBB tarafından feshedilmiştir.
Fesih işlemine karşı teşebbüslerce yargı yoluna başvurulmuştur. Dosya kapsamında
halihazırda metro, metrobüs, tramvay güzergahlarında alternatif işletmeciler ile İBB
arasındaki geçiş hakkı sözleşmesinin devam ettiği ve işletmecilerin kablolarının söz
konusu güzergahlarda kaldığı bilgisi edinilmiştir. İlaveten İBB tarafından yapılan bu fesih
işlemi Kurulun 27.09.2017 tarih ve 17-30/489-222 sayılı kararında değerlendirilmiş ve
geçiş hakkı ana sözleşmelerinin feshine yönelik işlemin tamamen idari nitelikte olduğu,
İBB’nin bu işlemi açısından teşebbüs niteliği taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu
doğrultuda fesih işlemi, İSTTELKOM’un rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırdığı iddiasına
yönelik olan mevcut soruşturmanın kapsamında bulunmamaktadır.
(161) Diğer taraftan, İSTTELKOM’da yapılan yerinde incelemede elde edilen ve metro,
metrobüs vb. güzergahlara yönelik İSTTELKOM ile İBB yetkilileri arasında yapılan
yazışmalar, İSTTELKOM ile İBB arasındaki ilişkinin değerlendirilmesinde yukarıda
ortaya konulan İSTTELKOM’un sahip olduğu pazar gücünü destekleyen önemli
hususlar barındırmaktadır. Dolayısıyla söz konusu belgelerin İSTTELKOM’un pazardaki
gücünü ortaya koyması yönünden ele alınması gerekmektedir.
(162) İSTTELKOM ile İBB arasında metro güzergahlarına ilişkin yazışmaların bulunduğu
27.11.2015 tarihli Belge 3’te İBB yetkilisi tarafından İSTTELKOM yetkilisine, alternatif
işletmeciler ile İBB arasında metro güzergahları için imzalanan Geçiş Hakkı Ana
Sözleşmesi gönderilmekte, alternatif işletmecilerin metro güzergahlarında bulunan
kabloları ile ilgili bilgi verilmekte ve (…..) bildirilmektedir. Konuyla ilgili bir başka
yazışmaların yer aldığı 05.-07.01.2016 tarihli Belge 5’ten İSTTELKOM’un (…..)
anlaşılmaktadır. Teşebbüs (…..)” ifadelerini kullanmaktadır. Belge, İSTTELKOM’un
rakiplerinin ulaşamayacağı ticari açıdan hassas bilgilere eriştiğini göstermesi
bakımından önem taşımaktadır.
(163) 17.01.2016 tarihli Belge 7’de geçen “(…..)” ifadelerinden (…..) İSTTELKOM’un faaliyete
başlamasıyla teşebbüsün elde edeceği tahmini gelir hesaplanmaktadır. Bu durumda
İSTTELKOM’un salt belediye iştiraki olması sebebiyle rakipleri karşısında avantaj elde
edeceği görülmektedir.
(164) İSTTELKOM ile İBB yetkililerinin yazıştığı 03-04.02.2016 tarihli Belge 11’de; (…..). Her
ne kadar bir belediye iştiraki olsa ve İSTTELKOM’un İBB ile yakın ilişki içerisinde olacağı
kabul edilebilir olsa da bu ilişkinin rakiplere rekabetçi açıdan dezavantaj yaratacak
şekilde sirayet etmemesi gerektiği değerlendirilmektedir. Ancak söz konusu belgede
(…..) İSTTELKOM’un belediye tarafından desteklendiğine açıkça işaret etmektedir.
İlaveten belgede geçen “(…..) 21 (…..).” ifadeleri dikkat çekicidir. (…..). İBB ile rakipleri
arasındaki sözleşme ilişkisinin feshinden İSTTELKOM’un önceden bilgisinin olması ve
dahası fesih sonrasına ilişkin hazırlıklara başlaması İSTTELKOM’un rakipleri
karşısındaki güçlü konumunu ve İBB tarafından desteklendiğini açıkça göstermektedir.
(165) 12.02.2016 tarihli Belge 12’de İBB tarafından İSTTELKOM ile (…..) ilişkin yazılar
paylaşılmaktadır. (…..). 17.02.2016 tarihli Belge 13’te (…..) İSTTELKOM yetkilileri
arasında paylaşıldığı görülmektedir. Böylece İSTTELKOM tarafından ilgili
güzergâhlarda gereken hazırlıklara başlandığı söylenebilecektir.
(166) 19.04.2016 tarihli Belge 17’de İSTTELKOM yetkilileri arasındaki yazışmada geçen (…..)
ifadeleri de yukarıda yapılan değerlendirmeleri kuvvetlendirmektedir.

21 (…..).
19-15/214-94

41/77


(167) 18.10.2016 tarihinde (…..) ile İSTTELKOM arasında yapılan yazışmaya ilişkin Belge
22’de (…..) belirtmektedir22. Söz konusu sözleşmelerin feshedilmesi ihtimalinde rakipleri
bakımından oldukça önemli olan güzergâhlarda İSTTELKOM’un bu hizmeti rakiplerine
sunabilecek olması teşebbüsün gücüne işaret eden bir diğer husustur.
(168) Metro, metrobüs vb güzergâhlara ilişkin belgelerin incelenmesinden, İSTTELKOM’un
bu güzergâhlara ilişkin sözleşmelerin feshedileceğini önceden bildiği görülmekte ve
fesih sonrası alternatif işletmecilerden boşalacak güzergâhta İSTTELKOM’un faaliyet
göstermeye başlayacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda ifade edildiği üzere söz konusu
güzergâhlar işletmecilerin altyapılarının omurgasını oluşturduğundan bu
güzergâhlardaki sözleşmelerin feshi abonelere sunulan elektronik haberleşme
hizmetlerini olumsuz etkileyebilecektir. İSTTELKOM’un rakiplerinin faaliyetlerini
olumsuz etkileyebilecek önemdeki bilgilere sahip olması teşebbüse rakipleri karşısında
ciddi bir avantaj sağlamaktadır. İBB’nin, rakiplerine ilişkin kritik bilgileri İSTTELKOM ile
paylaşması ve (…..), İSTTELKOM’un fesih sonrası hizmet sunacak teşebbüs olması ve
buna yönelik gerekli hazırlıkları yapmaya başlaması İSTTELKOM’un İBB tarafından
desteklendiğini göstermektedir. Bu destek İSTTELKOM’a rakiplerinin ulaşamayacağı bir
ayrıcalık ve pazar gücü sağlamaktadır. Böylece yukarıda rakiplerin sözleşme
imzalamaya zorlandığı yönünde yapılan tespit de kuvvetlenmektedir.
- İSTTELKOM’un Ayrıcalıklı Pazar Konumuna İlişkin Fiili Deliller
(169) İSTTELKOM’un İBB iştiraki olmasından kaynaklanan avantaj ve ayrıcalıkların
uygulamada altyapı kurulum rekabetine nasıl yansıdığının da ortaya konulması büyük
önem arz etmektedir. Bu paralelde dikkat çeken hususlardan biri, teşebbüsün altyapı
kurulumu sürecinde tesis paylaşımı yükümlülüğüne ilişkin bir çalışmasının olmamasıdır.
Bir diğer deyişle İSTTELKOM, altyapı tesis etmek istediği güzergâhlarda tesis
paylaşımına elverişli mevcut bir altyapı bulunup bulunmadığını araştırmamaktadır.
Teşebbüsün, rakiplerinin tabi olduğu bu tür hukuki yükümlülüklere uymaması,
İSTTELKOM’un çeşitli bürokratik maliyetlerini azaltmakta ve rakipleri karşısındaki
gücünü artırmaktadır.
(170) İSTTELKOM’un altyapı kurulum pazarında İBB iştiraki olmasından kaynaklanan ve
rakiplerinin ulaşamayacağı ayrıcalıklara ulaşabilmesi, yukarıda da ifade edildiği üzere,
teşebbüsün rakipleri karşısında rekabetçi üstünlüğe sahip olması ve rakiplerinin
faaliyetlerini olumsuz etkileyebilecek hükümler içeren sözleşmeler imzalamaya zorlama
kabiliyetine sahip olmasını da beraberinde getirmektedir. İSTTELKOM’un söz konusu
üstünlüğünün teşebbüsün faaliyetlerindeki fiili karşılığını göstermek bakımından altyapı
gelirlerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Bu doğrultuda aşağıda,
İSTTELKOM’un aktif olarak faaliyete geçtiği 2016 yılı ve sonrasında altyapı
işletmeciliğinden elde ettiği gelirler ile rakiplerinin bu gelir içerisindeki payına yer
verilmektedir:
Tablo 2: İSTTELKOM’un Altyapı İşletmeciliğinden Elde Ettiği Gelir
2016 2017
Toplam Gelir (…..) (…..)
Altyapı İşletmeciliği Gelirleri (…..) (…..)
VODAFONE (…..) (…..)
SUPERONLINE (…..) (…..)
TURKNET (…..) (…..)
T-SYSTEMS (…..) (…..)
Kaynak: İSTTELKOM’dan gelen cevabi yazı

22 (…..).
19-15/214-94

42/77


(171) Tablonun incelenmesinden, İSTTELKOM’un altyapı işletmeciliği alanındaki gelirlerinin
2017 yılında 2016 yılına göre (…..) artarak önemli ölçüde yükseldiği görülmektedir.
Teşebbüsün 2017 yılında 2016 yılına göre toplam cirosunda yaşanan artışın yaklaşık
%(…..)’ini altyapı işletmeciliği gelirlerinde yaşanan artış oluşturmuştur. 2016 yılında
altyapı işletmeciliğinden elde ettiği gelirin toplam gelirleri içerisindeki payı %(…..) iken
2017 yılında bu oran %(…..)’e yükselmiştir. Teşebbüsün gelirlerindeki bu artış
rakipleriyle sözleşme imzalamaya başladığı tarih ile de uyumludur. Teşebbüs
rakipleriyle 2016 yılı sonunda sözleşme imzalamaya başlamış olup, sözleşmeler
kapsamında işletmecilerin altyapı taleplerinin artması İSTTELKOM’un gelirlerini
artırmıştır. Sonuç itibarıyla teşebbüsün, aşağıda pazara giriş koşulları başlığı altında
açıklandığı üzere, yüksek giriş engelleri ve yatırım maliyetleri barındıran altyapı
işletmeciliği alanında kısa bir sürede elde ettiği söz konusu gelir artışı, İBB iştiraki
olmasının verdiği ayrıcalıkların uygulamaya da yansıdığını ve pazardaki güç ve
konumunu şekillendirdiğini ortaya koymaktadır.
(172) İSTELLKOM’un sahip olduğu imtiyazlar ve rakiplerine rekabetçi olmayan sözleşme
hükümleri dayatma gücünün yanı sıra teşebbüsün ve rakiplerinin elektronik haberleşme
altyapısı pazarında 2015-2017 yılları arasında İstanbul’da tesis edilen altyapılar
bazında pazar paylarının incelenmesi, hakim durum analizinde yol gösterici olacaktır.
Bunun için öncelikle İSTTELKOM’un faaliyete geçmesinden günümüze İSTTELKOM ile
alternatif işletmecilerin İstanbul’da kurdukları mülkiyeti kendilerine ait altyapı miktarına
Tablo 3 kapsamında aşağıda yer verilecek, Tablo 4 ve Tablo 5 kapsamında ise Tablo 3
verilerine dayanarak ölçümlenen pazar payları aktarılacaktır.
Tablo 3: İşletmecilerin İstanbul’da Tesis Ettikleri ve Mülkiyetine Sahip Oldukları Pasif Altyapı Uzunluğu
(göz/m)
2015 2016 2017 2018 (ilk altı ay)
TÜRK TELEKOM23 (…..) (…..) (…..) (…..)
SUPERONLINE24 (…..) (…..) (…..) (…..)
VODAFONE (…..) (…..) (…..) (…..)
İSTTELKOM (…..) (…..) (…..) (…..)
Kaynak: Teşebbüslerden Elde Edilen Bilgiler
Tablo 4: İşletmecilerin 2015-2017 Döneminde Tesis Edilen Altyapılar Bazında Pazar Payları (%)
2015 2016 2017 2018 ilk altı ay
TÜRK TELEKOM (…..) (…..) (…..) (…..)
SUPERONLINE (…..) (…..) (…..) (…..)
VODAFONE (…..) (…..) (…..) (…..)
İSTTELKOM (…..) (…..) (…..) (…..)
Toplam (…..) (…..) (…..) (…..)
Kaynak: Teşebbüslerden Elde Edilen Bilgiler
Tablo 5: İSTTELKOM’un Faaliyete Geçmesi Sonrası Tesis Edilen Altyapı Toplamı ve Pazar Payları
2016-2018 Arası Tesis Edilen Toplam Altyapı Uzunluğu (m) Pazar Payı (%)
TÜRK TELEKOM (…..) (…..)
SUPERONLINE (…..) (…..)
VODAFONE (…..) (…..)
İSTTELKOM (…..) (…..)
Toplam (…..) (…..)
Kaynak: Teşebbüslerden Elde Edilen Bilgiler
(173) Tablo 4’te 2015-2017 yılları arasında teşebbüslerin İstanbul’da tesis edilen altyapılar
içerisindeki pazar payları, Tablo 5’te ise İSTTELKOM’un faaliyete başladığı 2016 yılı ve

23 (…..).
24 (…..).
19-15/214-94

43/77


sonrasında İstanbul’da kurulan toplam altyapı uzunluğu ve teşebbüslerin pazar payları
gösterilmektedir. Tablo 4’e bakıldığında 2015 yılında alternatif işletmecilerin kendi
altyapılarını kurabildiği görülmekteyken, İSTTELKOM’un faaliyete başladığı 2016 yılına
gelindiğinde ise SUPERONLINE’ın pazar payının %(…..)’ten %(…..)’e, VODAFONE’un
payının ise %(…..)’dan %(…..)’e indiği, nihayet 2017 ve 2018 yıllarında ise TÜRK
TELEKOM ve İSTTELKOM haricinde hiçbir işletmecinin İstanbul’da altyapı kuramadığı
izlenmektedir. Özellikle 2017 yılında İstanbul’da tesis edilen altyapı pazarında
İSTTELKOM’un payı %(…..) oranına ulaşmıştır.
(174) Tablo 5’e bakıldığında da benzer durumun olduğu gözlenmektedir. İSTTELKOM’un
pazara girmesinden günümüze kadar tesis edilen bütün altyapıların ele alınmasından,
2,5 yılda İstanbul’da (…..) m uzunluğunda pasif altyapının kurulduğu ve bunun yaklaşık
%(…..)’inin İSTTELKOM’a ait olduğu anlaşılmaktadır.
(175) Hakim durum analizi çerçevesinde üzerinde durulması gereken bir diğer husus
İSTTELKOM’un dikey bütünleşik yapıda bulunmasıdır. Teşebbüs altyapı tesisine ilişkin
faaliyetlerinin yanı sıra İSS lisansına da sahiptir. Teşebbüsün internet sitesinde
“geleceğin telekomünikasyon ihtiyaçlarına cevap verecek fiber optik altyapı hizmetleri
ile kurum ve kuruluşların her türlü elektronik haberleşme iletişim ihtiyaçlarını giderecek
yeni nesil genişbant internet hizmetleri sunmaktadır” ifadelerine yer verilmektedir25.
Teşebbüs tarafından Kuruma gönderilen bilgilerde, İSTTELKOM’un İSS hizmeti
kapsamında herhangi bir ticari faaliyette bulunmayı düşünmediği belirtilmiştir.
(176) Bununla birlikte, yerinde incelemede elde edilen ve İSTTELKOM’un “Faaliyet Gelir
Gider Tablosu”nun bulunduğu Belge 45’teki “Belediyemizin internet kullanımının
şirketimiz üzerinden yapılmasıdır. İnternet hizmeti satışı için (…..) ile sözleşme
imzaladık. Hizmeti almak için halıhazırda ödenen paradan daha ucuz hizmet
verebileceğiz.” ifadeleri teşebbüsün İBB’ye İSS hizmeti sunduğunu göstermektedir.
İSTTELKOM hâlihazırda İBB ve iştirakler dışında son kullanıcılara hizmet sunmamakla
birlikte gelecekte sunmasının önünde engel bulunmamaktadır. Nitekim Belge 14’te
İSTTELKOM’un operatör lisansını alarak son kullanıcıya hizmet verebileceği, böylece
yatırımların geri dönüşünü sağlayabileceğinin belirtilmesinden, teşebbüsün böyle bir
amacının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki böyle bir amacın bulunmasından
bağımsız şekilde, teşebbüsün perakende seviyede hizmet verebilmek için gereken her
türlü yasal izin ve teknik olanaklara sahip olması, alt pazarda potansiyel rakip olarak
addedilebilmesi ve dikey bütünleşik yapıyı haiz olduğunun kabulü bakımından yeterlidir.
ii. Anlaşma Konusu Hizmetin Özellikleri ve Pazara Giriş Koşulları
(177) İSTTELKOM’un Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerine sunduğu hizmet elektronik
haberleşme altyapısının kurulumu hizmetidir. İşletmecilerin kazı yaparak kendi pasif
altyapılarını oluşturması, yatırım merdiveninin en üst basamağı olan altyapıya dayalı
rekabet kapsamında alternatif işletmecilerin en lehinde olanıdır. Nitekim işletmeciler bu
şekilde toptan veya perakende düzeyde elektronik haberleşme hizmeti26
sunabilmektedir. Ayrıca işletmeciler altyapılarını tesis paylaşımı düzenlemeleri
kapsamında başka işletmecilere kullandırtarak gelir elde edebilmektedir. Dolayısıyla
kendi altyapısına sahip olan işletmeci rakiplerine kıyasla daha güçlü olabilmektedir.
(178) İlgili bölümlerde de aktarıldığı üzere, elektronik haberleşme altyapısının kurulması
sürecindeki geçiş hakkı kullanımı ve tesis paylaşımı yükümlülüğü dikkate alındığında,
yeni bir altyapı ağı kurarak pazara girmek ve/veya mevcut altyapısını genişletmek

25 .
26 Sabit ses hizmetleri, genişbant internet hizmetleri, GSM hizmetleri gibi.
19-15/214-94

44/77


isteyen teşebbüsün altyapı oluşturulacak güzergâhta tesis paylaşımına elverişli mevcut
bir altyapı bulunması durumunda öncelikle tesis paylaşımına başvurması
gerekmektedir. Tesis paylaşımının mümkün olmaması halinde ise T.C. Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığından (UAB) kullanım onayı alarak altyapı kurabilmektedir. Bu
aşamadan sonra, altyapının geçeceği güzergâh üzerindeki taşınmazların tasarruf
sahiplerinden (belediyeler vb. kamu idareleri, özel mülk sahipleri); ayrıca mera, kültür
ve tabiat alanı (SİT) vb. olarak koruma altına alınmış bir taşınmazın varlığında
ilgili/yetkili kurumlardan izin alınması gerekmektedir.
(179) Bu itibarla yeni bir altyapı kurulması aşamasında tesis paylaşımı yükümlülüğü ve geçiş
hakkının yanı sıra, altyapının geçeceği taşınmazlar üzerindeki tasarruf sahiplerinden
alınması gereken izinler de elektronik haberleşme altyapısının kurulumu pazarına
girişleri zorlaştırıcı hukuki engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, yeni bir şebeke
oluştururken katlanılması gereken yüksek yatırım maliyetleri ve bu şebekelerde bulunan
genellikle yüksek seviyeli ölçek ve kapsam ekonomileri pazara girişleri zorlaştıran
ekonomik engellerdir. Bahsi geçen engellere rağmen işletmecilerin kendi altyapısına
sahip olmasının; planlama ve satış süreçlerinin etkinliği, sorunlara hızlı müdahale
olanağı ve ticari kontrol kabiliyeti gibi avantajları bulunmaktadır. Bu avantajlar aşağıdaki
gibi sıralanabilmektedir:
 Kendi altyapısı üzerinden sunulan hizmetlerde; kurulum, aktivasyon, arızaya
müdahale gibi müşteri memnuniyetini doğrudan etkileyen kritik hususlarda,
başka işletmecilere bağımlı kalmadan kendi belirlediği sürelerle hizmet
sunabilmesi ve bu yolla müşteri memnuniyetini artırabilmesi,
 Kendi altyapısı üzerinden sunulan hizmetlerde hizmet seviyesi taahhütlerinde ve
kalitede farklılaşmaya gidilebilmesi, böylelikle hem daha çok müşteriye
erişilebilmesi hem de fiyatta farklılaşma yapılabilmesi,
 Altyapının kullanılmayan gözlerinin tesis paylaşımına ilişkin hükümler
çerçevesinde rakiplerin kullanımına sunularak ek gelir elde edilebilmesi,
 Elde edilecek ek gelirin altyapı yatırımlarının geliştirilmesi başta olmak üzere
sunulan hizmetlerin kalitesinin iyileştirilmesinde kullandırılabilmesi,
 Fiber altyapının yaygınlaştırılması, abonelerin daha fazla seçeneğe kavuşabilme
imkânına sahip olması.
(180) Sayılan hususlar çerçevesinde işletmecilerin kendi altyapısı üzerinden hizmet sunması;
işletmecilerin altyapı üzerindeki kontrolünü arttırarak abonelere sunulan hizmetin
kalitesini yükseltebilecek, teşebbüsleri inovasyona teşvik edebilecektir. İlaveten
işletmecilerin bakım, onarım gibi faaliyetlerini kolaylaştırabileceği gibi fiber altyapının
ülke geneline yayılmasına ve tüketicilerin işletmeci alternatiflerinin çeşitlenmesine
yardımcı olabilecektir. Dolayısıyla işletmecilerin kendi altyapısını kurmasının
engellenmesiyle söz konusu avantajların sınırlandırılması gündeme gelebilecektir.
(181) Yukarıda yer verilen tüm değerlendirmeler dairesinde;
 İSTTELKOM’un elektronik haberleşme altyapısı kurulumu pazarı olarak
belirlenen ilgili ürün pazarında İBB iştiraki olmasından kaynaklanan ayrıcalık ve
avantajları haiz olması,
 Söz konusu imtiyazların alternatif işletmecilere rekabetçi olmayan Tesis
Paylaşımı Protokolü hükümlerini dayatma gücünü İSTTELKOM’a bahşetmesi,
19-15/214-94

45/77


 Teşebbüsün faaliyete başladığı 2016 yılı itibarıyla İstanbul’da tesis edilen altyapı
pazarında 2017 yılında %(…..), 2018 yılında ise %(…..)’lik pazar payına ulaşarak
pazar lideri konuma gelmesi
 Teşebbüsün dikey bütünleşik yapıya sahip olması,
 Altyapı kurulum pazarının ciddi ekonomik ve hukuki giriş engelleri barındırması,
bu ölçüde giriş bariyerlerinin bulunması
hususları dikkate alınarak, İSTTELKOM’un mezkur ilgili pazarda 2016-2018 yıllarını
kapsayan dönem bakımından hakim durumda olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
I.6.1.2. Kötüye Kullanma Analizi
(182) İSTTELKOM’un “İstanbul elektronik haberleşme altyapısı kurulum pazarı”nda hakim
durumda olduğu belirlendikten sonra bu gücünü, soruşturma konusu Tesis Paylaşımı
Protokolü’ne dayanan uygulamalarıyla rakiplerinin ilgili pazardan dışlanmasına yol
açacak/açabilecek şekilde kötüye kullanıp kullanmadığının tespiti gerekmektedir.
(183) Kılavuz’un 25. paragrafında belirtildiği üzere; dışlayıcı davranışlara ilişkin
değerlendirmenin esasını, davranışın fiili veya muhtemel rekabet karşıtı piyasa
kapamaya yol açıp açmadığı oluşturmaktadır. Rekabet karşıtı piyasa kapama, aynı
paragrafta; “hâkim durumdaki teşebbüsün davranışları sonucunda tüketicilerin zararına
olacak şekilde mevcut ya da potansiyel rakiplerin arz kaynaklarına veya pazarlara
ulaşımının zorlaştırılması ya da engellenmesi” olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede,
mevcut bölümde yapılacak değerlendirme kapsamında; hâkim durumdaki teşebbüsün
konumu, ilgili pazardaki koşullar, rakiplerin konumu, davranışın kapsamı ve süresi, fiili
piyasa kapamayla ilgili olası deliller ve dışlayıcı stratejiye dair doğrudan veya dolaylı
deliller irdelenecektir.
(184) Kılavuz’un 26. paragrafında, incelemeye konu davranışın piyasa kapamaya neden olma
ihtimalinin, hakim durumun gücüyle doğru orantılı olarak yükseldiği ifade edilmektedir.
Hakim durum analizi kapsamında da ortaya konulduğu üzere; İSTTELKOM
İstanbul’daki elektronik haberleşme altyapısı kurulumu pazarında, İBB iştiraki
olmasından kaynaklanan ayrıcalık ve avantajları haiz olması, söz konusu imtiyazların
alternatif işletmecilere rekabetçi olmayan Tesis Paylaşımı Protokolü hükümlerini
dayatma gücünü bahşetmesi, faaliyete başladığı 2016 yılı itibarıyla İstanbul’da tesis
edilen altyapı pazarında 2017 yılında %(…..), 2018 yılında ise %(…..)’lik pazar payına
ulaşarak pazar lideri konuma gelmesi ve dikey bütünleşik yapıyı haiz olması
nedenleriyle güçlü bir hakim konuma sahiptir. Söz konusu hakim durumun seviyesi,
aşağıda rekabet karşıtı piyasa kapamaya yol açtığı tespit edilen İSTTELKOM
uygulamalarının pazardaki olumsuz etkilerini güçlendirici nitelik taşımaktadır.
(185) Hakim durumdaki teşebbüsün konumu kadar ilgili pazarın koşullarının da incelenmesi
önem arz etmektedir. Daha önce ifade edildiği üzere; altyapı alanında yeni bir şebeke
oluştururken katlanılması gereken yüksek yatırım maliyetleri, bu şebekelerde bulunan
genellikle yüksek seviyeli ölçek ve kapsam ekonomileri pazara girişleri zorlaştıran
ekonomik engellerdir. Elektronik haberleşme altyapısı yatırımı yapmak isteyen bir
işletmeci, ekonomik engelleri aşsa dahi yatırım yapmak istediği güzergâhta tesis
paylaşımına uygun bir altyapının bulunup bulunmadığını araştırarak ve akabinde gerekli
izni/ruhsatları alarak altyapısını kurmaktadır. Giriş engellerinin bu denli yüksek olduğu
bir pazarda engelleri aşarak kazı ruhsatı/geçiş hakkı aşamasına gelen işletmeci bu kez
İSTTELKOM’un Tesis Paylaşımı Protokolü ile karşılaşmaktadır. İSTTELKOM’un İBB’nin
desteğinden kaynaklanan pazar gücü karşısında başka alternatifi kalmayan işletmecinin
mutat tesis paylaşımı sürecinden farklılaşan ve zorlaştırıcı hükümler içeren dosya
19-15/214-94

46/77


konusu sözleşmeye taraf olmaktan başka seçeneği kalmamaktadır. Dolayısıyla bu
pazar koşulları; İSTTELKOM’un anılan uygulamalarının zaten yüksek giriş engelleri
bulunan pazarda rakipleri dışlayıcı, pazarı kapayıcı niteliğini güçlendirmektedir.
(186) İkinci olarak, incelemeye konu davranışı/uygulamayı değerlendirirken ilgili uygulamanın
piyasadaki diğer oyuncuların faaliyetleri üzerindeki fiili ve/veya potansiyel etkisini de
ortaya koymak faydalı olacaktır. Yukarıda bahsedildiği üzere altyapı kurulumu
sürecinde gerekli izinlerin alınmasında zorluk yaşayan alternatif işletmeciler
İSTTELKOM ile anlaşma yapmak durumunda kalmaktadır. İSTTELKOM’un rakipleriyle
imzaladığı protokolün pazardaki etkisini belirlemek açısından teşebbüsün 2016 yılından
bu yana tesis ettiği altyapı miktarı ortaya konulmalıdır. Teşebbüsten alınan bilgilere göre
İSTTELKOM, altyapı talepleri üzerine yaptığı kazılarda ülke kaynaklarının verimli
kullanılması ve mükerrer kazılara sebebiyet verilmemesi için (…..) gözden oluşan
borular tercih etmektedir. Alternatif işletmecilerden elde edilen bilgilerden de çoklu göz
koymanın pazarda yaygın bir uygulama olduğu anlaşılmaktadır. İlaveten en önemlisi
Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca Bakanlığın aksi bir beyanı
bulunmadıkça işletmeci, en az kendi ihtiyacını karşılayan altyapı kadar bir altyapıyı diğer
işletmeciler için de kurma yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla işletmeciler, tesis ettikleri
altyapının (borunun) göz sayısı kadar altyapı uzunluğuna sahip olmaktadır. Bu itibarla
İSTTELKOM’un ve rakiplerinin bu kısımda yapılan pasif altyapı uzunluğunun
belirlenmesine ilişkin hesaplamalarda teşebbüslerin göz sayısı esas alınmıştır
(187) Aşağıda İSTTELKOM’un 2016 yılı ve sonrasında tesis ettiği pasif altyapı uzunluğu ile
bu pasif altyapının ne kadarının alternatif işletmecilere tahsis edildiği gösterilmektedir:
Tablo 6: İSTTELKOM’un Kendisi ve Alternatif İşletmeciler İçin Yaptığı Pasif Altyapının Uzunluğu (göz/m)
2016 2017 2018 (ilk altı ay) TOPLAM
İSTTELKOM (…..) (…..) (…..) (…..)
VODAFONE (…..) (…..) (…..) (…..)
SUPERONLINE (…..) (…..) (…..) (…..)
TTI (…..) (…..) (…..) (…..)
T-SYSTEMS (…..) (…..) (…..) (…..)
TURKNET (…..) (…..) (…..) (…..)
TOPLAM (…..) (…..) (…..) (…..)
Kaynak: İSTTELKOM’un cevabi yazısı
(188) Tablodan izlenebileceği üzere İSTTELKOM, 2017 yılında 2016 yılına göre pasif altyapı
uzunluğunu (…..) artırmıştır. Teşebbüsün 2016 yılından itibaren günümüze kadar
yaptığı toplam altyapıya bakıldığında 2016 yılına göre (…..) arttığı ve (…..) m’ye ulaştığı
görülmektedir. İSTTELKOM’un 2016 yılında kurduğu altyapısının %(…..)’ini alternatif
işletmeciler için yaptığı altyapı oluşturmuştur. Bu oran 2017 ve 2018 yılının ilk altı ayında
sırayla %(…..) ve %(…..) şeklinde gerçekleşmiştir. 2,5 sene içerisinde teşebbüsün
yaptığı toplam altyapı uzunluğu içerisinde de alternatif işletmecilerin yaklaşık %(…..)’lik
payı bulunmaktadır. Kalan altyapı uzunluğu teşebbüs açısından yatırım niteliğindedir.
Dolayısıyla toplam altyapının %(…..)’ini oluşturan (…..) m’lik pasif altyapının teşebbüs
tarafından yatırım amacıyla yapıldığı görülmektedir. Tesis Paylaşımı Protokolü uyarınca
kurulum maliyeti alternatif işletmeciler tarafından karşılanan27 söz konusu altyapının

27 Tesis Paylaşımı Protokolü’nün ekinde tesis paylaşım ücretlerinin bir kalemini oluşturan Altyapı Katılım
Bedellerinin düzenlendiği tabloda geçen “01.01.2016 sonrası yapılan mevcut altyapıyı kullanmak isteyen
veya yeni altyapı talebinde bulunan ilk işletmeci 2-B (Tip2) pozunda yer alan katılım bedelinin tamamını
İsttelkom A.Ş.’ye öder. Aynı altyapıyı talep eden ikinci işletmeci, 2-B pozunda yer alan altyapı katılım
bedelini 1/2 oranındaki altyapı katılım bedeli İsttelkom A.Ş. tarafından ilk işletmeciye ödenir. Talep eden
üçüncü ve sonraki işletmeciler 2-B pozunda yer alan altyapı katılım bedelinin 1/2 oranını İsttelkom A.Ş.’ye
öder ve herhangi bir işletmeciye geri ödeme yapılmaz.” ifadelerinden aynı altyapıyı talep eden ikinci
19-15/214-94

47/77


mülkiyeti İSTTELKOM’a ait olduğundan teşebbüs, alternatif işletmecinin ihtiyacı olan
miktarı28 tahsis ettikten sonra altyapının geri kalan kısmını diğer işletmecilere tahsis
ederek gelir elde edebilecektir. Bu durum, maliyetine katlanmalarına rağmen altyapının
mülkiyetini alamayan ve kendi altyapılarını da kuramayan alternatif işletmecilerin
aleyhindedir.
(189) İlaveten, İBB tarafından diğer işletmecilere kazı ruhsatı verilmeyeceğine ilişkin Belge
39’da geçen ifadeler doğrultusunda, İBB’den 2015-2018 yılları arasında elektronik
haberleşme altyapısı tesisi için kazı ruhsatı verilen işletmeciler ve bu ruhsatların
uzunluğu temin edilmiştir. Anılan bilgilere aşağıdaki tabloda yer verilmektedir:
Tablo 7: 2015-2018 Yılları Arasında İBB Tarafından Kazı Ruhsatı Verilen Teşebbüsler ve Uzunluklar (m)
2015 2016 2017 2018 (İLK 6 AY)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
(…..) (…..) (…..) (…..) (…..)
Kaynak: İBB’den elde edilen bilgiler
(190) Tablonun incelenmesinden; İSTTELKOM’un rakipleriyle Tesis Paylaşımı Protokolü’nü
imzalamaya başladığı 2016 yılından itibaren teşebbüsün İBB’den ruhsat aldığı kazı
uzunluğunun ciddi şekilde artış gösterdiği, rakiplerinin ruhsat aldığı kazı uzunluğunun
ise oldukça düştüğü görülmektedir. Özellikle pazarın önemli oyuncuları SUPERONLİNE
ve VODAFONE’un 2015 yılında aldığı ruhsat uzunluğu ile diğer yıllar karşılaştırıldığında
her iki işletmecinin de 2017 ve 2018 yıllarında neredeyse hiç kazı ruhsatı alamadığı
görülmektedir. Konuya ilişkin teşebbüslerce yapılan açıklamada bu ruhsatların mevcut
güzergâh üzerinde yapılan arıza/deplase, bakım için alınan ruhsatlara, bir müşteriye
bağlantı için alınan ruhsatlara ve kısa branşman kazılarına ilişkin olduğu ifade edilmiştir.
Mevcut tablo verilerinden, İSTTELKOM’un rakipleri ile sözleşme imzalamaya
başlamasından itibaren rakiplerin İBB’den kazı ruhsatı almadıkları ve buna karşılık
İSTTELKOM’un aldığı ruhsatların arttığı anlaşılmaktadır. İSTTELKOM’un rakiplerini
imzalamaya zorladığı Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplere pazarın kapandığı Tablo
7 çerçevesinde bir kez daha ortaya konulmaktadır.
(191) Yukarıda yer verilen tespit ve açıklamaların yanı sıra, teşebbüsün birçok rakibiyle
imzaladığı zorlayıcı sözleşmeler nedeniyle işletmecilerin altyapı taleplerinin tamamına
yakınını İSTTELKOM’a yönlendirmeleri, İSTTELKOM’un başka kamu kurum ve
kuruluşlarıyla yaptığı altyapı kurulumuna ilişkin işbirlikleri gibi sebeplerle teşebbüsün
Tablo 3’te gösterilen altyapı uzunluğunun yıllar içerisinde daha da artacağı
öngörülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere altyapı kurulumu sürecinde rakiplerinin
tabi olduğu tesis paylaşımı yükümlülüğüne İSTTELKOM’un uymaması da teşebbüsün
altyapısının kurulumunu kolaylaştırarak altyapı uzunluğunun daha hızlı artmasını
tetikleyecektir. Buna karşılık tesis paylaşımı yükümlülüğü, kazı ruhsatı alınması gibi
hukuki engeller alternatif işletmecilerin altyapı yapmasını zorlaştırmakta ve Tablo 3’ten
görülebileceği gibi, rakiplerin altyapı taleplerinin büyük kısmını İSTTELKOM’dan
karşılamaları sebebiyle 2016 yılından sonra tesis ettikleri pasif altyapı miktarı

işletmecinin bulunmaması halinde altyapı katılım bedelinin tamamının ilk işletmecinin uhdesinde kalacağı
anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu ekte yer alan bir başka tabloda düzenlenen Geçiş Hakkı Bedelleri de
işletmeciden alınarak İBB’ye ödenecektir.
28 (…..).
19-15/214-94

48/77


düşmektedir. İSTTELKOM’un sahip olduğu altyapı uzunluğunun rakipleriyle imzaladığı
protokol sayesinde artması ve İstanbul genelinde yaygınlaşması ile ileride kendi
altyapısını kurmak isteyen bir rakibinin o güzergâhta tesis paylaşımı hükümleri
çerçevesinde İSTTELKOM ile tesis paylaşımı yapmak zorunda kalacağı ve kendisine
ait altyapıyı kuramayacağı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla İSTTELKOM’un
rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırıcı nitelikte hükümler içeren Tesis Paylaşımı
Protokolü’nün elektronik haberleşme altyapısının kurulumu pazarını kapatıcı nitelikte
olduğu bununla bağlantılı olarak pasif fiziksel altyapı unsurları pazarlarını da rakiplerine
kapatabileceği anlaşılmaktadır.
(192) Nitekim hakim durum analizi kapsamında yer verilen Tablo 4’ün de işaret ettiği üzere
uygulamada da; 2015 yılında alternatif işletmecilerin kendi altyapılarını kurabildiği
görülmekteyken, İSTTELKOM’un faaliyete başladığı 2016 yılına gelindiğinde ise
SUPERONLINE’ın pazar payının %(…..)’ten %(…..)’e, VODAFONE’un payının ise
%(…..)’dan %(…..)’e indiği, nihayet 2017 ve 2018 yıllarında ise TÜRK TELEKOM ve
İSTTELKOM haricinde hiçbir işletmecinin İstanbul’da altyapı tesis edemediği
anlaşılmaktadır. Bilhassa 2017 yılında İstanbul’da kurulan altyapı pazarında
İSTTELKOM’un payı %(…..) düzeyinde gerçekleşmiştir. İSTTELKOM tarafından Tesis
Paylaşımı Protokolün imzalanmaya başladığı tarih olan 2016 sonrasında alternatif
işletmecilerin kendilerine ait yeni altyapı tesis edememesi ve benzer şekilde 2016-2018
yılları arasında İstanbul’da kurulan pasif altyapının büyük çoğunluğunun İSTTELKOM’a
ait olması, soruşturma konusu İSTTELKOM uygulamalarının filli olarak rekabeti
kısıtlayıcı etkiler doğurduğunu ve rakip işletmecileri ilgili pazardan dışlayarak faaliyet
gösteremez hale getirdiğini ortaya koymaktadır.
(193) İSTTELKOM’un dosya konusu uygulamalarının piyasadaki rekabetçi işleyiş üzerindeki
etkilerine yönelik analizde, pazardaki önemli oyucular olan TÜRK TELEKOM,
SUPERONLINE ve VODAFONE arasındaki mevcut altyapı rekabetinin mezkûr
uygulamalardan nasıl etkilediği de ortaya konulmalıdır. İSTTELKOM’un TÜRK
TELEKOM’dan sonra en büyük rakipleri SUPERONLINE ve VODAFONE’dur. Bu durum
teşebbüs tarafından da Belge 44 kapsamında; “İstanbul özelinde onlarca işletmeci olup,
bunların 3 tanesi ülkeyi domine eden Türk Telekom, Turkcell Superonline ve Vodafone
idi. Türk Telekom’un kendisine ait altyapıya sahip olması nedeniyle hedefimiz geri kalan
2 işletmeci ile protokol imzalamaktı.” şeklinde ifade edilmektedir. Belgede teşebbüsün
bu hedefine ulaşmış olması büyük bir başarı elde etmek şeklinde nitelendirilmektedir.
İSTTELKOM önemli rakipleri olan alternatif işletmeciler ile Tesis Paylaşımı Protokolü
imzalamışken pazardaki yerleşik işletmeci TÜRK TELEKOM ile imzalamamıştır. Bunun
gerekçesi belgede de ifade edildiği üzere TÜRK TELEKOM’un ülke geneline yaygın
kendi altyapısına sahip olmasıdır.
(194) Dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerden; TÜRK TELEKOM’un kazı ruhsatı
almakta zorluk çekmediği, İstanbul ilindeki altyapısını daha da yaygınlaştırabildiği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla İSTTELKOM’un bu yaklaşımı, gerek altyapı gerek
toptan/perakende elektronik haberleşme hizmetleri alanlarında zaten güçlü olan TÜRK
TELEKOM’un daha da güçlenmesine, rakiplerinin İSTTELKOM’un yanı sıra TÜRK
TELEKOM ile de rekabet etmesinin zorlaşmasına neden olabilecektir.
(195) Piyasadaki yerleşik işletmeci TÜRK TELEKOM, Türkiye geneline yayılmış fiziki
elektronik haberleşme altyapısına sahiptir. Aşağıdaki tabloda alternatif işletmecilerin ve
TÜRK TELEKOM’un ülke genelinde sahip oldukları fiber altyapı uzunluklarına ve buna
göre pazar paylarına yer verilmektedir:

19-15/214-94

49/77


Tablo 8: TÜRK TELEKOM ve Alternatif İşletmecilerin Fiber Altyapı Uzunlukları ve Pazar Payları
TÜRK TELEKOM Alternatif İşletmeciler
Toplam Fiber
Uzunluğu (km)
Pazar Payı %
Toplam Fiber
Uzunluğu (km)
Pazar Payı %
2014-4 192.671 78,69 52.176 21,31
2015-4 211.528 78,89 56.592 21,11
2016-4 228.407 78,50 62.567 21,50
2017-4 256.474 79,00 68.193 21,00
Kaynak: BTK’nın 2017 yılı 4. çeyreğine ilişkin pazar verileri raporu
(196) Yukarıdaki tablodan, fiber altyapı uzunluğu bakımından TÜRK TELEKOM’un pazar
payının 2014-2017 yılları arasında %79 düzeyinde olduğu görülmektedir. Ülke
genelindeki bakır altyapının tamamı TÜRK TELEKOM’a ait bulunmaktadır. Bakır
altyapının fibere dönüştürülmesi süreci de dikkate alındığında, TÜRK TELEKOM’un
sahip olduğu bakır altyapının büyüklüğü fiziksel altyapı pazarındaki bu konumunu
güçlendirebilecek önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu değerlendirmeleri
destekleyecek şekilde aşağıda işletmecilerin fiber uzunluklarının bir önceki döneme
göre artışı verilmektedir:
Şekil 3: İşletmecilerin Fiber Uzunluklarının Bir Önceki Döneme Göre Artışı (km)

(197) Tablo 8’den görüleceği üzere, 2017 yılının son çeyreğinde sahip olunan fiber uzunluğun
%79’u TÜRK TELEKOM’a aittir. TÜRK TELEKOM’un anılan konumunun yanı sıra
elektronik haberleşme şebekelerinin yukarıda bahsedildiği üzere yüksek giriş engelleri
ile ölçek ve kapsam ekonomileri barındıran bir sektör olması dikkate alındığında,
alternatif işletmecilerin halihazırda TÜRK TELEKOM ile ülke genelinde altyapı
rekabetinde zorlandığı söylenebilecektir. Buna ilaveten konunun İstanbul özeline
indirgenmesi ile bir de İSTTELKOM’un zorlayıcı sözleşmelerinin eklenmesi,
teşebbüslerin rekabet edebilmesini daha da zorlaştıracak ve piyasaya giriş engellerini
artıracak niteliktedir.
(198) İSTTELKOM’un dosya konusu faaliyetlerinin, teşebbüsün dikey bütünleşik yapıya sahip
olması hasebiyle aynı zamanda perakende elektronik haberleşme hizmetleri
pazarındaki rekabet üzerinde de etkileri bulunmaktadır. İstanbul ilinde elektronik
haberleşme altyapısı kurulumu bakımından rakipleri karşısında rekabetçi üstünlüğe
sahip olduğu tespit edilen İSTTELKOM’un, bir alt pazar olan İSS alanındaki lisansına
istinaden bu alanda da faaliyete başlaması, İSTTELKOM ile alternatif işletmecileri
perakende elektronik haberleşme hizmetleri pazarında da rakip hale getirecektir. Bu
4.590 4.837 3.846
5.584
2.867
4.407 3.925
5.680 5.769 6.413 5.231
10.66577
2.477
663
1.198
1.564
801
2.360 1.251 877 497
1453
2798
0
2.000
4.000
6.000
8.000
10.000
12.000
14.000
16.000
2015-1 2015-2 2015-3 2015-4 2016-1 2016-2 2016-3 2016-4 2017-1 2017-2 2017-3 2017-4
Türk Telekom Alternatif İşletmeciler
19-15/214-94

50/77


durum, İSTTELKOM’un sözleşme ilişkisi içerisine girdiği teşebbüsler karşısında, üst
pazar olan altyapı kurulum pazarında sahip olduğu avantajın alt pazara sirayet etmesine
yol açabilecek ve alternatif işletmecilerin alt pazardaki faaliyetlerinin de zorlaşmasına
neden olabilecektir. Bu itibarla teşebbüsün alt pazarda faaliyete başlamasının, dosya
konusu uygulamalarının rekabet karşıtı etkisini artırabileceği kanaati hasıl olmuştur.
(199) Kötüye kullanma analizi bağlamında üzerinde durulacak son husus, İSTTELKOM’un
incelenen davranışı gerçekleştirirken sahip olduğu niyet unsurudur. Mevcut
değerlendirmede niyet unsuru, her halükarda kötüye kullanma olduğu yukarıda tespit
edilen İSTTELKOM davranışları açısından dolaylı bir ispat aracı olarak dikkate
alınmıştır.
(200) Kılavuz’un 26. paragrafında; bir rakibi dışlamak, pazara girişi engellemek veya oluşan
bir pazarı ele geçirmek için belirli bir davranışın uygulanacağını gösteren detaylı bir plan
veya dışlayıcı stratejiye yönelik teşebbüs içi belgelerin, rekabet karşıtı niyetin tespitinde
kullanılan doğrudan deliller olduğu ifade edilmektedir. Bu paralelde, İSTTELKOM’un
rakiplerine karşı dışlayıcı niyet taşıyıp taşımadığının belirlenmesi bakımından yerinde
incelemede elde edilen bazı belgelerin incelenmesi gerekmektedir.
(201) İSTTELKOM’un rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırarak pazar dışına itme niyeti
kapsamında ele alınacak ilk belge, İSTTELKOM’un altyapı işletmeciliği faaliyetlerine
aktif olarak başlamasından önce şirketin çalışma şeklinin kararlaştırıldığı 08.10.2015
tarihli Belge 1’dir. Teşebbüsün çalışma biçimi altyapı işletmecileri arasındaki rekabetin
dışında kalmak suretiyle şehirdeki altyapının tek elde (İSTTELKOM’da) toplanması,
İBB’ye ait olan altyapının İSTTELKOM’a devredilmesi, operatörlerin iletişim altyapısı
ihtiyacının İSTTELKOM tarafından toplanarak ruhsatların alınması ve altyapının da
teşebbüs tarafından tesis edilmesi şeklinde tarif edilmektedir. Söz konusu tarifte geçen
şehirdeki altyapının İSTTELKOM’da tek elde toplanması ve diğer operatörlerin iletişim
ihtiyacının İSTTELKOM tarafından karşılanmasına yönelik ifadeler teşebbüsün
pazardaki rekabeti alternatif işletmeciler aleyhinde etkileme niyetini gösterir niteliktedir.
Zira operatörlerin iletişim altyapısı ihtiyacının İSTTELKOM tarafından toplanması ve
altyapının İSTTELKOM tarafından kurulması, diğer operatörlerin altyapı tesis
edememesine ve İSTTELKOM’dan hizmet almaya mecbur kalmalarına yol açmaktadır.
Bunu destekler şekilde teşebbüsün 2015 yılına ait Faaliyet Raporu’nun yer aldığı Belge
4’te;
“Belediyenin ruhsat verme yetkisini kullanarak yalnızca Türk Telekom'a değil,
İsttelkom üzerinden diğer Telekom operatörlerine de çözüm sunulması
(Şehirdeki altyapının tek elden, etkin, verimli yönetilmesi ve sürdürülebilir bir alt
yapı kullanım modeli ihtiyacı)”
ifadeleri bulunmaktadır.
(202) İSTTELKOM’un aktif olarak faaliyet göstermeye başlamasının ardından (…..) ile yaptığı
toplantıya ait notların bulunduğu 18.02.2016 tarihli Belge 14, İSTTELKOM’un amacını
açık bir şekilde göstermektedir. Belgede İSTTELKOM altyapı mülkiyetinin kendisine ait
olması konusunda ısrarcı davranmakta ve bunu sağlamak için belediyenin desteğinden
faydalanmaktadır. Özellikle;
“Zaten, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İsttelkom A.Ş. için önem arz eden
yerlerde işletmecilerin altyapısı olmayacak/yaptırılmayacak. ve Operatörler
sadece bizler için hayati önemi olmayan arter veya sokaklarda altyapı
yaptıracaklardır.”
19-15/214-94

51/77


ifadeleri İSTTELKOM’un alternatif işletmecilerin altyapı kurulumu alanındaki
faaliyetlerini zorlaştırma ve işletmecileri piyasa dışına çıkarma niyetine sahip olduğunu
göstermektedir. Böylece İSTTELKOM, rakiplerinin faaliyetlerini kendisi için önemli
olmayan yerlerle sınırlandırarak zorlaştırmakta ve rakiplerinin kendisiyle rekabet
etmesini engellemeyi hedeflemektedir.
(203) Belge 14’te geçen dikkat çekici bir diğer husus İSTTELKOM’un İsttelkom A.Ş. … yeni
altyapıları yaparsa, 4. operatör lisansını alarak son kullanıcıya hizmet verebilir şeklinde
ifade ettiği son kullanıcıya hizmet verme niyetidir. Hâlihazırda İSS lisansına sahip
bulunan teşebbüs gelecekte, perakende elektronik haberleşme hizmetleri bakımından
da alternatif işletmecilerle rakip olmayı amaçlamaktadır. Bu durum İSTTELKOM’un
sözleşme ilişkisi içerisine girdiği teşebbüsler karşısında üst pazarda sahip olduğu
avantajın alt pazara da sirayet etmesine yol açabilecektir. Dolayısıyla dosya konusu
uygulamaların alternatif işletmecilerin alt pazardaki faaliyetlerini de zorlaştırabileceği ve
rekabet karşıtı etkisini artırabileceği değerlendirilmektedir.
(204) 29.03.2016 tarihli Belge 16’da İSTTELKOM tarafından hazırlanan ve teşebbüs ile BTK
yetkilileri arasında yapılan görüşmeye ilişkin notlar bulunmaktadır. Belgede;
“Türkiye çapında tek bir devlet şirketi/kamu şirketi kurulması, fiber optik
haberleşme işlerinin bu şirket üzerinden yürütülmesi gerektiğini söyledi. Tek bir
şirketin 81 ili kontrol etmesinin zor olacağını söyledim. Yüzde yüz Büyükşehir
Belediyesinin kamu sermayeli bir şirketiyiz, dedim. İstanbul için başka bir şirket
aramaya gerek yok. Hatta bizim şirket örnek alınarak diğer şehirlerde de benzer
şirketlerin kurulabileceğini söyledim.”
ifadeleri geçmektedir. Öncelikle belgede geçen ifadelerin altyapı rekabeti bakımından
sakıncalı olduğu belirtilmelidir. Altyapı, elektronik haberleşme hizmetlerinin sunumunda
zorunlu unsur niteliğindedir. İlgili pazar kısmında bahsedildiği üzere yatırım merdivenin
en üst basamağını teşebbüslerin kendisine ait altyapıdan hizmet sunması
oluşturmaktadır. Böylece işletmeci, rakiplerinin altyapısından bağımsız bir şekilde
hareket edebilme yeteneğine kavuşmakta, bu durumun tüketicilere yansıması ise seçim
yapabilecekleri daha fazla alternatife sahip olmak şeklinde gerçekleşmektedir.
Dolayısıyla İSTTELKOM modelinin ülke geneline yayılmasının gerek işletmecilerin
altyapı rekabetinde geride kalmasına gerekse tüketicilerin alternatiflerinin azalarak
tüketici refahının düşmesine sebebiyet vereceği değerlendirilmektedir. Belgede geçen
fiber altyapının tek bir şirket üzerinden yürütülmesine ilişkin ifadeler de İSTTELKOM’un
piyasada oluşabilecek altyapı rekabetini sınırlandırmaya yönelik niyetini göstermektedir.
(205) Belgede ayrıca İSTTELKOM modelinin ülke genelinde uygulanmasının BTK tarafından
desteklendiğine ilişkin ifadeler geçmektedir. Bu ifadeler doğrultusunda konu hakkında
BTK nezdinde bir çalışma yürütülüp yürütülmediği ile ilgili BTK’dan bilgi istenmiştir.
Cevaben BTK nezdinde İSTTELKOM iş modelinin Türkiye çapında uygulanmasına
yönelik bir çalışmanın bulunmadığı bilgisi verilmiştir. Dolayısıyla BTK’nın İSTTELKOM
iş modelini desteklediği sonucuna ulaşılamamaktadır.
(206) 02.01.2017 tarihinde İSTTELKOM yetkililerinin iç yazışmasına ilişkin Belge 31’de
Bakanlığın geçiş hakları ile ilgili yaptığı bir çalışmada teşebbüsün uygulamaları için
yasal zemin oluşturulmaya çalışılmaktadır. Belgeden İSTTELKOM’un, tesis
paylaşımına ilişkin İstanbul’daki konumunun yasal süreçten farklı olduğunun bilincinde
olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla belgenin diğer belgelerde ortaya konulan rakiplerin
faaliyetlerini zorlaştırma niyetini desteklediği değerlendirilmektedir.
19-15/214-94

52/77


(207) İSTTELKOM’un belediye iştiraki olmasından kaynaklanan gücü ile işletmecilerin
faaliyetlerini etkileme niyetini gösteren bir diğer belge 25.01.2017 tarihli Belge 32’dir.
Belgede yer alan (…..) ile İSTTELKOM arasındaki toplantı notlarında (…..) eski mevcut
güzergâhlarda oluşabilecek arızaların giderilmesi için sınırların konulduğu
görülmektedir. Buna göre 4 metreyi aşmayan arıza kazılarında (…..) ruhsat almasına
gerek bulunmayacak, 4 metreyi geçen arıza kazılarında ise (…..) bu kazının zorunlu
olduğunu İSTTELKOM’a belgelendirerek kazı yapabilecektir. Benzer şekilde Belge
33’te (…..) 0-3 metre kazı talepleri için İSTTELKOM’un parafını aldıktan sonra İBB’ye
başvurabileceği belirtilmektedir. Yani İSTTELKOM (…..)’ın belediyeye başvurusundan
önce bir onay makamı işlevi ifa etmeyi öngörmektedir. Belgelerden İSTTELKOM’un
belediye gibi kazı ruhsatına ilişkin mesafeleri belirleyebildiği görülmektedir. Ayrıca
İSTTELKOM’un, SUPERONLINE’ın kendisiyle sözleşme imzalamasından önce tesis
ettiği, Tesis Paylaşımı Protokolü kapsamında olmayan altyapı için yapılacak kazıları da
sınırlandırabilme gücüne sahip olduğu söylenebilmektedir. Bu doğrultuda ilgili belgelerin
diğer belgelerle birlikte değerlendirilmesinden İSTTELKOM’un alternatif işletmecilerle
olan ilişkilerinde İstanbul’da yapılacak kazıları tekeline alma niyetini taşıdığı
görülmektedir. Kendi faaliyetleri bakımından serbest bir şekilde kazı yapabilen
İSTTELKOM’un bu uygulaması rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırıcı niteliktedir.
(208) 02.06.2017 tarihli Belge 37’de (…..), güzergâhın deplase edilmesi halinde maliyetlerin
işletmeciye ait olduğuna ilişkin uygulamadan duyduğu rahatsızlığı “Normal durumda
pasif alt yapı İsttelkom’ un olup hattın olası deplasesi durumunda hattın deplase edilme
sorumluluğu ile birlikte deplaseye ilişkin maliyetlerde İsttelkom’un olacaktır.” şeklinde
dile getirmektedir. Söz konusu ifadeler sözleşme ile işletmecilere getirilen
yükümlülüklerin teşebbüslerin aleyhinde olduğunu göstermektedir. Zira altyapının
mülkiyetinin İSTTELKOM’a ait olmasına ve bu altyapıdan elde edilebilecek gelirlerden
İSTTELKOM faydalanmasına rağmen altyapı güzergâhının değiştirilmesi durumunda
maliyetlerine altyapıda kiracı konumunda olan işletmecilerin katlanmasının rakiplerin
maliyetlerini artırıcı ve rekabeti kısıtlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilmektedir.
(209) 31.07.2017 tarihli Belge 39’da geçiş hakkı ve altyapı kurulumu ile ilgili geçmişten
günümüze yapılan uygulamalar anlatılmaktadır. Belgenin mevcut durumu anlattığı
kısmında “Hâlihazırda Altyapı koordinasyon Müdürlüğü tarafından (…..) ve İsttelkom
dışında haberleşme alanında faaliyet gösteren diğer işletmecilere kazı ruhsatı
verilmemektedir.”, “İsttelkom dışındaki diğer işletmecilerin mevcut haberleşme
altyapılarını kullanma talepleri değerlendirilmemektedir.”, “Diğer işletmeciler altyapı
tesisini kendileri yapmak veya İsttelkomun yapıp kendilerine devretmesini
istemektedirler.” ve Ancak buradaki temel nokta/sorun tarifedeki hususlardan ziyade
hazırlanan tarife çerçevesinde altyapı tesisi ve mevcut altyapı kablo çekim izini
verilmemesidir” şeklinde ifadeler geçmektedir. Belge, İSTTELKOM’un niyetini ve
işletmecilerin İSTTELKOM ile sözleşme yapmaya zorlandıklarını en net şekilde
gösteren belgelerden bir diğeridir. Aynı zamanda belge, yukarıda yer verilen Belge 16
ve Belge 14’te geçen ifadeleri desteklemektedir.
(210) Belgede geçen belediyenin (…..), İSTTELKOM ve (…..) dışındaki işletmecilere kazı
ruhsatı vermediği yönündeki ifadeler, belediyenin, İSTTELKOM’un zorlayıcı koşullar
içeren sözleşmeleri imzalamasını kolaylaştırdığına işaret etmektedir. Söz konusu
ifadeleri destekler şekilde İSTTELKOM’un (…..) ile Tesis Paylaşımı Protokolü
imzalamadığı görülmektedir. Hâlihazırda gerek TÜRK TELEKOM gerekse İSTTELKOM
tesis ettikleri altyapının mülkiyetine ve tam kontrolüne sahiptir. TÜRK TELEKOM ülke
geneline yaygın altyapının sahibi olup BTK tarafından da birçok pazarda etkin piyasa
gücüne sahip işletmeci olarak belirlenmiştir. İSTTELKOM ise, yukarıda tespit edildiği
19-15/214-94

53/77


üzere, belediye iştiraki olmasının verdiği avantaj ile rakipleri arasında ayrıcalıklı bir
konumda bulunmaktadır. Bu bilgiler ışığında hâlihazırda güçlü olan işletmecilerin kendi
altyapılarını yapabilmelerine karşılık daha güçsüz konumdaki rakiplere kazı
yaptırılmaması ve aleyhe hükümler içeren sözleşmeler imzalamaya zorlanmaları
rakiplere altyapı kurulumu ve pasif fiziksel altyapı unsuları pazarlarını kapatıcı ve
dışlayıcı niteliktedir.
(211) Belgede ayrıca İSTTELKOM’un açılan davalar, Rekabet Kurumu vb. gibi denetleyici
kurumlar, akıllı şehir gibi hususlar göz önünde bulundurularak pozisyonunun
belirlenmesi gerektiği ifade edilmektedir. İSTTELKOM, pozisyonu henüz belirli
olmamasına rağmen rakiplerinin faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyen sözleşmeler
imzalayabilmektedir. İSTTELKOM’un soruşturma kapsamında ortaya konulan atipik
tesis paylaşımı uygulaması ve rakipleriyle yazışmalarında geçen ifadeler, teşebbüsün
rakiplerine dayattığı sözleşmeler vasıtasıyla İstanbul ilindeki elektronik haberleşme
altyapısında hâkimiyet elde etmek niyetine sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla
belgede geçen İSTTELKOM’un pozisyonunun belirlenmesine ilişkin ifadeler,
teşebbüsün rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırma niyetini ortadan kaldırmamaktadır.
(212) 08.08.2017 tarihli Belge 41’de geçen “Haberleşme altyapıları konusunda operatörler
arasındaki regülasyon görevi görmesi nedeniyle Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK)’nun
takdirini almış ve tüm Türkiye’ye rol model olarak sunulmuştur.” ifadeleri dikkat çekicidir.
Elektronik haberleşme sektörünü düzenleme görev ve yetkisi 5809 sayılı Kanun ile
BTK’ya verilmiştir. İSTTELKOM’a İstanbul ilindeki altyapıları yönetme ve operatörler
arasında regülasyon görev ve yetkisi veren bir başka yasal düzenleme
bulunmamaktadır. Bu doğrultuda İSTTELKOM’un bir altyapı işletmecisi olarak aldığı tek
yanlı karar ile altyapı faaliyetlerini düzenlediği ve bu düzenlemede belediye iştiraki
olmasının avantajlarını kullandığı anlaşılmaktadır. Hal böyleyken İSTTELKOM’un
işletmeciler arasında regülasyon görevi görme şeklindeki ifadelerinin ve regülasyona
yönelik davranışlarının rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırma niyetine sahip olduğunu
gösterdiği ve makul olmadığı değerlendirilmektedir.
(213) Belgede geçen bir diğer husus BTK tarafından İSTTELKOM’un uygulamalarının takdir
edildiği ve tüm Türkiye’ye rol model olarak sunulduğudur. Yukarıda açıklandığı üzere,
BTK’dan edinilen bilgilerden Kurum nezdinde böyle bir çalışma olmadığı
anlaşılmaktadır. Keza BTK tarafından kamuoyuna yapılan duyurularda da belgede tarif
edilen şekilde bir uygulamaya rastlanılmamıştır. Dolayısıyla dosya kapsamında,
BTK’nın, İSTTELKOM’un dosya konusu uygulamalarına müdahalede bulunduğuna
ilişkin bilgi/belge bulunmamaktadır.
(214) Belge 41’de ayrıca İSTTELKOM’un dosya konusu uygulamalarına gerekçe olarak;
 Geçiş Hakkı Yönetmeliği’ne göre altyapıdaki gözlerin altyapıyı yapan işletmeciye
ait olduğu ve işletmecinin belediyeye göz tahsis etmeyeceği,
 İşletmecilerin kendi altyapılarını yapmaları durumunda tesislerini bir başka
operatörün kullanımına göre inşa etmeyeceği veya altyapının tamamını
kullanarak bir başka operatörün kullanımını engelleyeceği,
 Aynı müşterilere hitap eden iki işletmecinin aralarında regülasyon görevi gören
bir yapı olmadan hakkaniyetli davranmalarının beklenmeyeceği
hususları sayılmaktadır. Söz konusu gerekçelerin haklı ve yerinde olmadığı
değerlendirilmektedir. Şöyle ki ilk olarak işletmecilerin belediyeye göz vermeyeceği
ifadesi soyut beyanlardan ibaret olup gerçeği yansıtıp yansıtmadığı bilinmemektedir.
Gerçek olması durumunda dahi izlenmesi gereken yolun işletmecilerin faaliyetlerinin
19-15/214-94

54/77


rakibi tarafından sınırlandırılması olmadığı, kamusal süreçler, yasal düzenlemeler
izlenmek suretiyle sorunun çözülebileceği değerlendirilmektedir. İkinci olarak Geçiş
Hakkı Yönetmeliği’ne göre işletmecilerin ihtiyaçlarının bir katı kadar altyapı tesis
etmeleri hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla altyapı kuran işletmecilerin yasal olarak
uymak zorunda oldukları kurallar bulunmakta olup İSTTELKOM’un bu kurallara uyulup
uyulmadığını denetleme yetkisi bulunmamaktadır. Üçüncü olarak Rekabet Kurulunun
09.06.2016 tarih ve 16-20/326-146 sayılı kararında TÜRK TELEKOM’un kendisine
yapılan tesis paylaşımı başvurularını geciktirmek, zorlaştırmak ve/veya engellemek
suretiyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettiği iddiası değerlendirilerek TÜRK TELEKOM’un
eylemlerinin rekabete aykırı olduğu tespit edilmiş ve yaptırım uygulanmıştır. Dolayısıyla
işletmecilerin rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırıcı nitelikteki söz konusu davranışlarına
Rekabet Kurulu tarafından yaptırım uygulanmaktadır. Son olarak elektronik haberleşme
sektörünü regüle etme görevi BTK’ya verildiğinden sektörde regülasyon görevi gören
bir yapının olmadığı şeklindeki ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır. İşletmecilerin
hakkaniyetli davranmayacağı şeklindeki ifadeler soyut beyanlardan ibaret olup
gerçekleşse dahi İSTTELKOM’un buna müdahale etme görev ve yetkisi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla teşebbüsün bu ifadelerinin dayanağının olmadığı ve
makul kabul edilemeyeceği değerlendirilmektedir. Aksine söz konusu ifadelerin
İSTTELKOM’un pazardaki rekabeti rakipleri aleyhinde kısıtladığını gösterdiği kanaati
hasıl olmuştur.
(215) Belge 44’te geçen “Türk Telekom’un kendisine ait altyapıya sahip olması nedeniyle
hedefimiz geri kalan 2 işletmeci ile protokol imzalamaktı. … Diğer küçük ölçekli
işletmeciler ile de görüşerek işletme metodumuz hakkında bilgiler verildi.” ifadeleri
İSTTELKOM’un, Tesis Paylaşımı Protokolü’nün hedefine görece güçsüz rakiplerini
aldığını göstermekte ve alternatif işletmecileri kendi altyapılarına sahip olmaktan
mahrum bırakma niyetine işaret etmektedir. İlaveten teşebbüsün bu sözleşmeleri TÜRK
TELEKOM dışında pazarın tamamını kapsamına aldığından alternatif işletmecilere
pazarın kapanması ihtimalini artırmaktadır.
(216) Yukarıda yer verilen belgelerin değerlendirilmesinden; rakipleriyle imzaladığı zorlayıcı
hükümler barındıran sözleşmelerde İSTTELKOM’un kendisini pazardaki rekabetin
dışında tutarak İstanbul’daki altyapının kurulmasını, işletilmesini ve kontrolünü tekeline
alma niyeti taşıdığı, bu doğrultuda rakiplerinin elektronik haberleşme altyapısı
kurulumuna ilişkin faaliyetlerini sınırlandırma niyetinin de bulunduğu görülmektedir.
Teşebbüsün bu uygulamalarının rakiplere elektronik haberleşme altyapısı kurulumu
pazarını kapatıcı nitelikte olduğu ve bu kapama etkisinin alt pazar olan
toptan/perakende elektronik haberleşme hizmetleri pazarına da sirayet edebileceği
sonucuna ulaşılmıştır.
(217) Netice itibarıyla; dosya kapsamında elde edilen belgeler, İSTTELKOM’un rakiplerine
Tesis Paylaşımı Protokolü’nü dayatma gücüne sahip olduğu, alternatif işletmecilerin
İSTTELKOM ile bu protokolü imzalamalarının teşebbüsün pazardaki güçlü
konumundan kaynaklandığı ve bu sözleşmeler ile İSTTELKOM’un rakiplerini pazardan
dışlama niyeti taşıdığını göstermektedir. Söz konusu dışlama niyeti, alternatif
işletmecilerin maliyetine katlandıkları pasif altyapı unsurlarının mülkiyetini alamamasına
yönelik Tesis Paylaşımı Protokolü’nün, rakiplerin faaliyetlerini zorlaştırıcı nitelik taşıdığı
ve makul olmadığı yönünde yukarıda yapılan tespitleri destekler mahiyettedir.
I.6.1.3. Haklı Gerekçe
(218) Hâkim durumdaki teşebbüsün etkinlik ve nesnel zorunluluk gerekçeleri dairesinde
meşru ticari menfaatini orantılılık ilkesiyle uyumlu biçimde savunabileceği Kurul
19-15/214-94

55/77


içtihadında yer bulan bir kabuldür29. Kılavuz’da Kurulun nesnel gereklilik gerekçesini
değerlendirirken; davranış ile korunan meşru bir menfaatin bulunup bulunmadığını ve
davranışın, korumaya çalıştığı menfaatin ortaya çıkması için vazgeçilmez olup
olmadığını göz önünde bulunduracağı30, etkinlik gerekçesi değerlendirmesinde ise
aşağıda sıralanan dört koşulun kümülatif olarak sağlandığının hakim teşebbüsçe
ispatının aranacağı ifade edilmektedir31:
 Etkinlikler davranışın sonucu olarak gerçekleşmeli ya da gerçekleşmesi
muhtemel olmalı,
 Davranış, bahse konu etkinliklerin gerçekleşmesi için vazgeçilmez olmalı,
 İncelenen davranış neticesinde ortaya çıkması muhtemel etkinlikler, davranışın
etkilenen pazarlarda rekabet ve tüketici refahı üzerindeki olası olumsuz etkilerini
telafi etmeli,
 Davranış, fiili ve potansiyel rekabet kaynaklarının tamamı veya çoğunu devre dışı
bırakarak etkin rekabeti ortadan kaldırmamalı.
(219) Yukarıda sayılan şartlar ışığında ilk olarak, rekabet karşıtı piyasa kapama etkisi olduğu
belirlenen İSTTELKOM uygulamalarının bir etkinlik kazanımı meydana getirmiş olması
gerekmektedir. Ayrıca sözü edilen etkinlik kazanımı ekonominin geneli için geçerli,
objektif ve somut olmalıdır. Dağıtım maliyetlerinin düşürülmesi, ürün çeşitliliğinin
artırılması, satış öncesi hizmet kalitesinin artırılması gibi etkiler etkinlik kazanımlarına
örnek olarak gösterilebilecektir. Genellikle etkinlik kazanımları teşebbüslerin tek
başlarına etkin bir şekilde başaramadıkları amaçları gerçekleştirebilmek için varlıkların
bir araya getirilmesi ya da bir teşebbüsün diğerinden daha etkin olarak gerçekleştirdiği
görevleri devralması/üstlenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
(220) Bu paralelde dosya konusu Tesis Paylaşımı Protokolü hükümleri incelendiğinde
öncelikle; anılan protokol ile alternatif işletmeciler tarafından kendi mülkiyetlerinde
olmak üzere kurulacak yeni elektronik haberleşme altyapısının İSTTELKOM tarafından
mülkiyeti İSTTELKOM’da olacak şekilde yapılmaya başlanmasının, alternatif
işletmecilerin kendi altyapılarını kuramamasına neden olduğu ve bir iyileşme ve
gelişmeye yol açmadığı belirtilmelidir. Konu hakkında teşebbüs tarafından yazılı
savunmasında; “İsttelkom'un kendisi tarafından yapılan altyapıyı diğer şirketlere
kullandırmasının aynı iş için farklı zamanlarda şirketlerin ayrı ayrı kazılar yapmasını
önlediği, bu şekilde hem ekonomik hem de zaman açısından tasarruf sağlandığı” dile
getirilmekteyse de hâlihazırda altyapı kurulum sürecine ilişkin var olan düzenlemelerde
de kamu kaynakların etkin ve verimli kullanılmasının ve gereksiz kazıların önlenmesinin
amaçlandığı görülmektedir. Bu itibarla İSTTELKOM’un uygulamaları, hâlihazırda
düzenleyici otoriteler tarafından konulmuş kuralların bulunduğu bir pazarda hizmetlerin
sunulmasında etkinlik kazanımı sağlamamaktadır. Aksine daha önce de tespit edildiği
üzere, teşebbüsün incelemeye konu uygulamaları, yüksek ekonomik ve hukuki engeller
barındıran altyapı kurulum pazarına girişleri daha da zorlaştırmaktadır. Bu itibarla dosya
konusu Tesis Paylaşımı Protokolü’nün, haklı gerekçenin etkinlik unsuruna dair ilk koşulu
karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
(221) Etkinlik gerekçesinin ikinci koşulu, incelenen davranışın söz konusu etkinliklerin ortaya
çıkabilmesi için vazgeçilmez olmasıdır. Vazgeçilmez olmayla kastedilen, incelenen

29 Kılavuz, 30. paragraf vd.
30 Kılavuz, 31. paragraf.
31 Kılavuz, 32. paragraf.
19-15/214-94

56/77


davranış/uygulama olmaksızın savunulan etkinlik kazanımlarının gerçekleşememesi,
diğer bir ifadeyle söz konusu davranıştan daha az rekabeti kısıtlayıcı olan ekonomik ve
pratik bir yolla aynı etkinliğe ulaşılamamasıdır. Bu noktada, her ne kadar soruşturulan
İSTTELKOM uygulamalarının herhangi bir etkinlik kazanımı sağlamadığı ve bu nedenle
de etkinlik gerekçesine dair ilk koşulu karşılamadığına yukarıda yer verilse de,
teşebbüsün savunmasında iddia ettiği üzere, ilgili uygulamalarla kaynakların etkin ve
verimli kullanılmanın sağlandığı şeklinde bir etkinlik meydana geldiği kabul edilse dahi,
bu etkinliğe ulaşmanın daha az rekabeti sınırlayıcı yöntemleri halihazırda sektörel
düzenlemelerde gösterilmektedir. Dolayısıyla etkinlik gerekçesine dair ikinci koşulun da
somut olayda yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
(222) Etkinlik analizinin üçüncü şartını, incelenen davranış neticesinde ortaya çıkması olası
etkinliklerin pazardaki rekabet ve tüketici refahı üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri
telafi etmesi oluşturmaktadır. Dosya konusu protokolün rekabet karşıtı etkilerinin
değerlendirildiği kısımda belirtildiği üzere; işletmecilerin kendi altyapısı üzerinden
hizmet sunması; abonelere sunulan hizmetin kalitesini artırabilecek, teşebbüsleri
inovasyona teşvik edebilecek, işletmecilerin bakım, onarım gibi faaliyetlerini
kolaylaştırarak abonelerin sorunlarının daha hızlı çözülmesini sağlayabilecek, fiber
altyapının yaygınlaşmasına ve tüketicilerin işletmeci alternatiflerinin çeşitlenmesine
yardımcı olabilecektir. İşletmecilerin kendi altyapısını kurmasının engellenmesiyle
tüketicilerin olası kazanımları da sınırlandırılabilecektir. Dolayısıyla Tesis Paylaşımı
Protokolü herhangi bir etkinlik kazanımına hizmet etmek bir yana, tüketici refahı ve
pazardaki rekabet seviyesinin artırılması için gerekli şartlardan biri olan altyapı mülkiyet
sahipliği karşısında bir engel teşkil etmektedir. Bu minvalde üçüncü etkinlik şartının da
mevcut dosya bakımından sağlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
(223) Son olarak; İSTTELKOM uygulamalarının pazardaki etkin rekabeti ortadan kaldırıp
kaldırmadığına yönelik orantılılık koşulu kapsamında, ilgili piyasanın önemli bir
bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması ve Tesis Paylaşımı Protokolü’nün,
hedeflenen etkinlik kazanımlarına erişmek için zorunlu olandan daha fazla sınırlayıcı
olup olmadığı tahlil edilmelidir. Mevcut şartın değerlendirilmesinde esas olan, ilgili
pazardaki rekabetçi sürecin devam etmesidir. Tesis Paylaşımı Protokolü’ne dair etki
analizinin yapıldığı bölümde belirtildiği üzere; İSTTELKOM tarafından söz konusu
protokolün imzalanmaya başladığı tarih olan 2016 sonrasında alternatif işletmeciler
kendilerine ait yeni altyapı tesis edememiştir. Benzer şekilde 2016-2018 yılları arasında
İstanbul’da kurulan pasif altyapının büyük çoğunluğu İSTTELKOM’a aittir. Bu itibarla
pazardaki rekabetçi sürecin devam ettiğinden bahsedilemediğinden ve pazarın
rakiplere kapatıldığı tespit edildiğinden etkinlik gerekçesinin son koşulunun da
sağlanmadığı anlaşılmaktadır.
(224) Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; 4054 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca hakim
durumu kötüye kullanma davranışı teşkil ettiği saptanan İSTTELKOM’un Tesis
Paylaşımı Protokolü’nün haklı gerekçeye dayandırılamayacağı kanaatine varılmıştır.
I.6.2. Savunmaların Değerlendirilmesi
İSTTELKOM’un İBB iştiraki olmadığına dair savunma
(225) Savunmalar kapsamında İSTTELKOM’un, doğrudan İBB iştiraki olmayıp, İBB iştirakleri
olan, BELBİM İstanbul Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. (hisse oranı %(…..)),
İSTANBUL ENERJİ Sanayi ve Ticaret AŞ. (hisse oranı %(…..)) ve İSBAK İstanbul
Bilişim ve Akıllı Kent Teknolojileri AŞ. (hisse oranı %(…..)) tarafından kurulduğu ifade
edilmiştir.
19-15/214-94

57/77


(226) İSTTELKOM’un hissedarlarının İBB iştiraklerinden oluşması, teşebbüsün İBB’nin iştiraki
sayılmasına engel teşkil etmemektedir. Kaldı ki İBB’nin kurumsal internet sitesinde32
İSTTELKOM, İBB şirketlerinden biri olarak sayılmaktadır. Öte yandan, teşebbüsün
İBB’nin doğrudan iştiraki olması ya da dolaylı iştiraki olması dosya kapsamında ulaşılan
sonuçları etkilemektedir. Dolayısıyla İSTTELKOM’un İBB’nin iştiraki olmadığına ilişkin
savunmanın yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
BTK Görüşünün alınmadığına ilişkin savunma
(227) Savunmalarda;
 5809 sayılı Kanun’un 7. maddesinde Rekabet Kurulunun inceleme ve tetkik
yapma yetkisi olmakla birlikte öncelikle BTK görüşünü ve düzenleyici işlemleri
nazara alması gerektiği,
 Soruşturma Bildiriminde BTK görüşüne yer verilmediği, bu nedenle soruşturma
açılmasına yönelik kararın usul açısından mezkûr Kanun’un 7. maddesine aykırı
olduğu
ifade edilmiştir.
(228) Başvurunun elektronik haberleşme sektörüne ilişkin olması sebebiyle 5809 sayılı
Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrası gereğince BTK’dan görüş talep edilmiş olup söz
konusu görüş Kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Anılan BTK Görüşü’ne ilgili bölümde yer
verilmiştir.
İBB ile İSTTELKOM’un dikey bütünleşik yapı arz etmediği savunması
(229) Savunmalarda İBB’nin, kamu tüzel kişiliğini haiz mahalli idare olduğu, mal ve hizmet
piyasasında mal ya da hizmet sunan bir tüzel kişi ya da teşebbüs olmadığı, bu nedenle
İSTTELKOM'un da bu yapının dikey bütünleşik bir unsuru olmasının mümkün olmadığı
ifade edilmiştir.
(230) Dosya konusu iddialar hakkında yapılan önaraştırma sonucunda Kurulun 27.09.2017
tarih ve 17-30/489-222 sayılı kararı ile İBB’nin kamu hizmeti niteliğindeki geçiş hakkının
sağlanması bakımından kamu yetkilerini kullandığından hareketle 4054 sayılı Kanun’un
3. maddesi anlamında teşebbüs vasfı taşımadığı ve İBB’ye soruşturma açılmasına
gerek olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla İBB mevcut soruşturmaya taraf
değildir. Öte yandan, “dikey bütünleşik yapı” ifadesi, İSTTELKOM’un altyapı işletmecisi
olarak faaliyet göstermesi ve alt pazar olan internet servis sağlayıcılığı pazarında da
yetkilendirilmiş olması sebebiyle rekabetçi endişe doğurma ihtimaline işaret edecek
biçimde kullanılmış olup, söz konusu dikey bütünleşik yapı İBB ile değil, kendi faaliyet
gösterdiği pazarlar bakımından ele alınmıştır. Bu itibarla söz konusu savunmanın
yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.

İSTTELKOM’un internet servis sağlayıcısı olmadığı savunması
(231) Savunmalarda;
 İSTTELKOM’un elektronik haberleşme sektöründe sadece altyapı alanında
faaliyet gösteren, tüketicilere internet ve diğer haberleşme alanlarında hizmet
sunmayan bir şirket olduğu,
 BTK tarafından etkin piyasa gücüne sahip şirket olarak belirlenmediği,

32
19-15/214-94

58/77


 Ayrıca, İSTTELKOM’un geçiş hakkı sağlayıcısı olmadığı gibi, kazı izninin de
İSTTELKOM tarafından verilmediği, işletmelerin altyapı tesis etmek istemeleri
halinde ilgili mevzuat çerçevesinde belediye ve kamu kurumlarına başvurmaları
gerektiği, geçiş hakkı ya da kazı izni verilmemesi halinde bu işlemi idari yargıya
taşımalarının mümkün olduğu
ifade edilmiştir.
(232) Dosya kapsamında elde edilen bilgilerden, İSTTELKOM’un 15.06.2015 tarihinde BTK
tarafından İSS yetki belgesi ile yetkilendirildiği görülmektedir. Teşebbüs hâlihazırda
anılan alanda faaliyet göstermemekle birlikte, ileride bu alanda hizmet vermesinin
önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Yukarıda da tespit edildiği üzere;
İSTTELKOM İBB’ye İSS hizmeti sunmaktadır. Keza soruşturma kapsamında elde
edilen belgelerde İSTTELKOM’un 4. operatör olarak son kullanıcıya hizmet sunma
amacının ifade edilmesi de mevcut tespiti destekler mahiyettedir. Dolayısıyla teşebbüs
alternatif işletmecilerin potansiyel rakibi konumunda bulunmaktadır.
(233) Ayrıca İSTTELKOM’un İSS hizmeti sunması, dosya konusu rekabete aykırı sözleşme
ve uygulamalarının esaslı bir unsuru olarak değil; gerçekleşmesi halinde bu
uygulamaların rekabet karşıtı etkilerinin alt pazara sirayet etmesine yol açabilecek bir
faktör olarak değerlendirilmiştir.
(234) Dosya kapsamında ihlal tespiti yapılan uygulamaları açısından İSTTELKOM’un BTK
tarafından etkin piyasa gücüne sahip şirket olarak belirlenip belirlenmemesinin bir
önemi de bulunmamaktadır. İlaveten, teşebbüs kazı ruhsatı veren makam ya da geçiş
hakkı sağlayıcısı değilse de elde edilen bilgi ve belgelerden alternatif işletmecileri
kendisiyle sözleşme yapmaya zorlamasının altında geçiş hakkı sağlayıcısı İBB ile yakın
ilişkisinden kaynaklanan gücünün bulunduğu tespit edilmiştir.
(235) Açıklanan sebeplerle teşebbüsün konuya ilişkin savunmalarının yerinde olmadığı
kanaatine varılmıştır.
Tüketicilerin menfaat sağladığı savunması
(236) Savunmalarda;
 İSTTELKOM'un kendisi tarafından yapılan altyapıyı diğer şirketlere
kullandırmasının aynı iş için farklı zamanlarda şirketlerin ayrı ayrı kazılar
yapmasını önlediği, bu şekilde hem ekonomik hem de zaman açısından tasarruf
sağlandığı,
 İlk kazı ile bakım ve onarım masraflarının daha düşük maliyetlere diğer firmalara
ulaştırılması sonucunda tüketicilerin menfaat sağladığı,
ifade edilmiştir.
(237) BTK ile UAB tarafından yapılan düzenlemelerde kamu kaynaklarının verimli
kullanılması, gereksiz kazıların önlenmesi, etkin ve sürdürülebilir rekabet ortamının
sağlanması gözetilerek tesis paylaşımına öncelik verileceği belirtilerek buna ilişkin
hüküm ve koşullar düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin mevcudiyeti
karşısında İSTTELKOM’un aynı amacı taşıdığını iddia ettiği sözleşmelerinin pazarda
herhangi bir iyileşme ve gelişmeye neden olmadığı ve rakiplerinin altyapı kurmalarının
önündeki engelleri artırarak, altyapıyı kuran teşebbüsün bu altyapının maliki olması
halinde elde edilebilecek etkinlik kazanımlarını da önlediği yukarıda tespit edilmiştir. Bu
doğrultuda teşebbüsün konuyla ilgili savunmalarının isabetli olmadığı anlaşılmıştır.
19-15/214-94

59/77


Alternatif işletmecilerin de geçiş hakkı ve kazı ruhsatı aldığı savunması
(238) Savunmalarda;
 Soruşturma Bildiriminde yer alan, İBB tarafından 2014-2017 yılları arasında
çeşitli firmalara kazı izni verilmiş olduğu tespitinin İBB’nin İSTTELKOM’a
yönlendirme yaptığı iddiasını açıkça geçersiz kıldığı,
 2016-2017 yılları için İSTTELKOM tarafından geçiş hakkı ve kazı ruhsatları için
İBB’ye yapılan başvuruların çoğunun reddedildiği
ifade edilmiştir.
(239) Mevcut soruşturma, İSTTELKOM’un Tesis Paylaşımı Protokolü ve uygulamalarının
rakiplerinin faaliyetini zorlaştırması nedeniyle 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediğine
yönelik açılmış olup İBB’nin işlem ve eylemlerini kapsamına almamaktadır. Bununla
birlikte, İSTTELKOM’un dışlama niyetinin değerlendirildiği kısımda belirtildiği üzere,
dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerden; İBB’nin İSTTELKOM’un
uygulamalarını kolaylaştırdığı görülmektedir. Bu sayede İSTTELKOM rakipleri
karşısında güçlü bir konuma gelmekte ve zorlayıcı sözleşmeler imzalamaları
hususunda rakiplerine baskı uygulayabilmektedir. Dolayısıyla mevcut soruşturmada
İBB ile ilgili elde edilen bilgi ve belgeler İSTTELKOM’un uygulamalarını kolaylaştırıcı
yönüyle incelenmiş olup mevcut savunma, dosya dairesinde yapılan değerlendirmenin
esasını etkilememektedir.
(240) Diğer taraftan, İBB’nin İSTTELKOM’un kazı ruhsatı taleplerinden bazılarını reddetmesi,
İSTTELKOM’un 2016 sonrasında İstanbul’da kurulan elektronik haberleşme
altyapısının büyük çoğunluğuna sahip olmasını engelleyememiştir. Bu doğrultuda
İSTTELKOM’un sözleşme ve uygulamaları sonrasında pazarın rakiplere kapandığı
yukarıda gösterilmiştir. Dolayısıyla teşebbüsün ilgili savunmaları yerinde görülmemiştir.
Soruşturma raporunda yer verilen, işletmeciler açısından en etkin olanın kendi
altyapılarına sahip olunması ve en etkinsiz olanın ise toptan seviyede hizmet
alınması şeklindeki tespitin küçük işletmeciler için yerinde olmadığı savunması
(241) Savunmalarda;
 Küçük işletmeciler için altyapı sahipliğinin ciddi bir maliyet oluşturduğu ve tercih
konusu olmadığı,
 İSTTELKOM’un, işletmecilere makul fiyatlarla kendi kablolarına sahip olma
imkânı tanıdığı, dolayısıyla küçük işletmecilere pazarı kapatmadığı, aksine
pazarda yer almalarını sağlayarak rekabetin artmasına ve tüketicilerin ucuza
kaliteli hizmet almasına katkı sunduğu
ifade edilmiştir.
(242) İlgili bölülerde detaylıca yer verildiği üzere savunmada iddia edildiğinin aksine yatırım
merdiveni yaklaşımına göre, piyasaya yeni giren bir işletmeci, öncelikle hizmet
sektörüne yoğunlaşmakta ve yeterli gelir elde ettikten sonra kendi altyapısını
kurmaktadır. Piyasaya yeni giren bir işletmecinin, sektörde yeteri kadar gelir elde
etmeden altyapı yatırımına kaynak ayırması mümkün değildir. Yatırım merdiveni
yöntemi ile her adımda işletmecinin belirli bir abone sayısına ulaşarak, bir sonraki adım
için birikim yapmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Elektronik haberleşme sektöründe
bu amacın gerçekleştirilebilmesi için yeni işletmecinin izlemesi gerek yol sırasıyla;
yeniden satış, veri akış erişimi, yerel ağın paylaşıma açılması ve son olarak da alternatif
altyapı yatırımıdır. Alternatif işletmeci her basamakta hizmetlerini daha fazla
19-15/214-94

60/77


farklılaştırabilmekte ve yerleşik operatörün altyapısına daha az bağımlı hale
gelmektedir. Dolayısıyla küçük işletmeciler tarafından altyapı sahipliğinin tercih edilir bir
durum olmadığı şeklinde yapılan savunmalar gerek literatürle gerekse Kurulun geçmiş
kararlarıyla33 çelişmektedir.
(243) İlaveten küçük işletmecilerin toptan seviyede hizmet alabileceği başta TÜRK TELEKOM
olmak üzere alternatifleri bulunduğundan İSTTELKOM’un küçük işletmecilere sunduğu
hizmet pazarda vazgeçilmez nitelik taşımamaktadır. 4054 sayılı Kanun ihlal
edilmeksizin küçük işletmecilerin kaliteli hizmet alarak tüketici sayısını ve rekabetçi
güçlerini artırmaları mümkündür.
(244) Anılan sebeplerle teşebbüsün konuya ilişkin savunmasının yerinde olmadığı
değerlendirilmektedir.
Tesis Paylaşımı Protokolü’nün sözleşme özgürlüğü çerçevesinde
değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin savunma
(245) Savunmalarda;
 Tesis paylaşımı sözleşmelerinin işletmelere dayatılmadığı, söz konusu
sözleşmenin tanzim edilmediği ve kazı ruhsatı alınarak yeni bir altyapı tesis
edildiği hallerde de aynı masrafların zaten ilgili işletmeler tarafından yapılacağı,
işletmelerin tüm masraflara katlanarak ve en önemlisi zaman kaybederek yeni
altyapı tesis etmek yerine İSTTELKOM tarafından tesis edilen altyapıyı kullanma
inisiyatifine sahip oldukları,
 İBB Geçiş Hakkı Tarifesinde yer alan ücretlerin İSTTELKOM'un faaliyete
geçmesi sonrasında 2016 ve 2017 yıllarında önemli ölçüde artmadığı
ifade edilmiştir.
(246) Dosya konusu geçiş hakkı tarifesinde yapılan artışları kapsamadığından, teşebbüsün
bu yöndeki savunmaları hakkında herhangi bir değerlendirmeye gidilmemiştir.
(247) İSTTELKOM’un pazar gücünün ve dışlayıcı niyetinin değerlendirildiği ilgili bölümlerde
ortaya konulduğu üzere; kendi altyapısını kurmak isteyen alternatif işletmeciler, kazı
ruhsatı alamamakta ve İSTTELKOM ile Tesis Paylaşımı Protokolü imzalamaktan başka
seçenekleri kalmamaktadır. İSTTELKOM’un belediye iştiraki olmasından kaynaklanan
pazar gücü de işletmecilerin kendisiyle sözleşme imzalamasını kolaylaştırmaktadır.
Sözleşme özgürlüğü kapsamına giren bir sözleşmeden bahsedebilmek için işletmecinin
sözleşme imzalama kararına etki edecek şekilde alternatiflerini sınırlandıran unsurların
bulunmaması gerekmektedir. Diğer bir deyişle işletmecinin İSTTELKOM ile sözleşme
imzalamak istememesi ve altyapı kurulumuna ilişkin mutat süreci takip ederek kendisine
ait altyapıyı kurmak istemesi halinde geçiş hakkı sağlayıcısı İBB'den geçiş hakkı ve kazı
ruhsatı alarak kendi altyapısını yapabilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında elde
edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde işletmecilerin kendi altyapılarını kurmalarının
engellendiği tespit edilmiş olup bu durumda, işletmecilerin İSTTELKOM ile tesis
paylaşımına ilişkin İSTTELKOM lehinde düzenlemeler içeren sözleşmeyi imzalamak
zorunda kalması sebebiyle Tesis Paylaşımı Protokolü’nün sözleşme özgürlüğü
kapsamına girdiğini söylemek mümkün değildir.
(248) Teşebbüs tarafından ayrıca kazı ruhsatı alınarak yeni bir altyapı tesis edildiği hallerde
de aynı masrafların zaten ilgili işletmeler tarafından yapılacağı belirtilmektedir. Ancak
altyapının işletmeciler tarafından kurulması durumunda mülkiyeti kendilerine ait olmakta

33 Kurulun 09.06.2016 tarih ve 16-20/326-146 sayılı tesis paylaşımına ilişkin kararı.
19-15/214-94

61/77


ve elektronik haberleşme hizmetlerinin toptan ve perakende sunumunda işletmecilere
avantaj sağlayabilmektedir. Diğer bir deyişle rakipler maliyetine katlandıkları altyapının
getirilerinden de fayda sağlamakta ve inovasyona yönelebilmektedir. İSTTELKOM’un
mevcut uygulamasında ise işletmeciler maliyetine katlandıkları altyapının sahibi
olamamakta ve kendilerine göz tahsis edilmesiyle yetinmekte, altyapı rekabetinde
geride kalmaktadır. Bu itibarla konuya ilişkin savunmalarda isabet görülmemiştir.
Anaboru içindeki her bir gözün, kullanım hakkı sahibi işletmenin mülkiyetinde
olmasının fiilen mümkün olmadığı savunması
(249) Savunmalarda;
 İşletmecilerin sadece gözlerden birini veya birkaçını tesis paylaşımı protokolü
uyarınca kullandığı,
 Bir gözde kullanım hakkına sahip işletmecinin bakım veya arıza onarım gibi
amaçlarla altyapıya müdahale etmesinin diğer işletmeler açısından telafisi güç
zararlar doğurabileceği,
 Bu nedenle boru ve gözlerin sadece kullanım hakkının işletmecilere verilmesi ve
bakım, onarım ile yer değişikliği hallerinde ücret istenmesinin altyapının kesintisiz
ve maksimum fayda ile işletilmesi açısından fiili bir zorunluluk olduğu
ifade edilmiştir.
(250) Alternatif işletmeciler, Tesis Paylaşımı Protokolü çerçevesinde kurulum maliyetlerine
katlandıkları altyapının mülkiyetini İSTTELKOM’a bırakmaktadır. Bu nedenle
getirilerinden faydalanamadıkları bu altyapının bakım onarımı giderlerine de
katlanmaları teşebbüslerin maliyetlerini daha da yükseltmekte ve rekabetçi dezavantaj
yaratmaktadır. İlaveten, İSTTELKOM tarafından savunmasında, anaboru içinde ayrı
ayrı gözler mevcut olduğundan bunların her birinin kullanım hakkı sahibi işletmenin
mülkiyetinde olmasının fiilen mümkün olmadığı belirtilmekteyse de işletmecilerin kazı
ruhsatı alarak kendi altyapılarını kurmaları halinde altyapının (anaborunun) tamamının
mülkiyeti kendilerine ait olabilecektir. Bu nedenle teşebbüsün söz konusu savunması
yerinde değildir.
İSTTELKOM’un hâkim durumda olmadığı savunması
(251) Savunmalarda İSTTELKOM tarafından, dosya kapsamında İstanbul elektronik
haberleşme altyapı pazarındaki pazar payı hesaplamalarında göz sayısı veya göz
uzunluğunun esas alınmasının hatalı olduğu, bunun yerine km bazındaki hat
uzunluğunun baz alınması gerektiği, hat uzunluğu kıstas alındığında İSTTELKOM’un
(…..) km hat uzunluğu ile ilgili pazardaki payının %(…..) düzeyinde kaldığı, dolayısıyla
hakim durumda değerlendirilemeyeceği ileri sürülmektedir.
(252) Yapılan değerlendirme çerçevesinde izah edildiği üzere, İSTTELKOM altyapı talepleri
üzerine yaptığı kazılarda ülke kaynaklarının verimli kullanılması ve mükerrer kazılara
sebebiyet verilmemesi için (…..) gözden oluşan borular tercih etmektedir. Alternatif
işletmecilerden elde edilen bilgilerden de çoklu göz koymanın pazarda yaygın bir
uygulama olduğu anlaşılmaktadır. İlaveten en önemlisi Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nin 7.
maddesi uyarınca Bakanlık’ın aksi bir beyanı bulunmadıkça işletmeci, en az kendi
ihtiyacını karşılayan altyapı kadar bir altyapıyı diğer işletmeciler için de kurma
yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla işletmeciler, tesis ettikleri altyapının (borunun) göz
sayısı kadar altyapı uzunluğuna sahip olmaktadır. Bu itibarla İSTTELKOM’un ve
rakiplerinin bu kısımda yapılan pasif altyapı uzunluğunun belirlenmesine ilişkin
hesaplamalarda teşebbüslerin göz sayısı esas alınmıştır.
19-15/214-94

62/77


(253) İSTTELKOM bakımından yapılan hakim durum analizinde, göz sayısı baz alınarak
hesaplanan ve ulaşılan yüksek pazar payı (2017 yılında %(…..), 2018 yılında ise
%(…..)) önemli bir gösterge olmakla birlikte yalnızca bu veriye dayanılmamış,
pazardaki yüksek giriş engellerini, teşebbüsün dikey bütünleşik yapıyı haiz olmasını ve
İBB ile olan ilişkilerinden kaynaklanan ayrıcalık ve avantajları da dikkate alan çok yönlü
bir değerlendirme yapılarak hakim durum sonucuna ulaşılmıştır.
Altyapı cirosunun toplam ciro içindeki payının çok küçük olması savunması
(254) Savunmalarda İSTTELKOM’un altyapı cirosunun toplam cirosu içindeki payının %(…..)
olduğu, İSTTELKOM ile rekabet eden firmaların ciroları göz önünde tutulduğunda,
İSTTELKOM’un piyasada tekel ya da İBB ile bütünleşik yapı oluşturduğu ve tesis
paylaşımı protokolünü zorla imzalattığı yönündeki iddiaların anlamsız olduğu ifade
edilmiştir.
(255) İSTTELKOM’un 2016 yılı cirosu içerisinde altyapı işletmeciliğinden elde ettiği pay
%(…..) iken 2017 yılında bu oran %(…..)’e yükselmiştir. Bahse konu artış, teşebbüsün
rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştıran sözleşmeler kapsamında kendi altyapılarını
kuramaması sebebiyle yaşanmıştır. Ayrıca yukarıda teşebbüsün yüksek giriş engelleri
ve yatırım maliyetleri barındıran altyapı işletmeciliği alanında 2,5 yıl gibi kısa bir sürede
elde ettiği bu gelir artışının İBB iştiraki olmasının verdiği ayrıcalıktan kaynaklandığı
tespitine de yer verilmiştir.
(256) Diğer taraftan bu dosya bakımından geçerli olmasa da ihlal konusu faaliyetlerden elde
edilen cironun toplam ciro içerisindeki payının düşük olması Ceza Yönetmeliği
çerçevesinde para cezası belirlenirken hafifletici bir unsur olarak ele alınabilmektedir.
Ancak bu durum ihlali ortadan kaldırmamaktadır. Bu itibarla ilgili savunmanın yerinde
olmadığı görülmüştür.
Rekabet Kuruluna verilen yetkilerin aşıldığı savunması
(257) Savunmalarda, Soruşturma Bildiriminde ileri sürülen görüşlerden bir kısmının 4054
sayılı Kanun ile Rekabet Kuruluna verilen görevlerin sınırlarını aştığı, UAB ile BTK’nın
görevlerinin Rekabet Kurulu tarafından irdelenmesi ve denetlenmesi sonucunu
doğurduğu dile getirilmiştir.
(258) 4054 sayılı Kanun, ekonominin tüm sektörlerine uygulanmakta ve bankacılık
sektöründe belirli düzeydeki birleşme veya devralma işlemlerine yönelik getirilen istisna
dışında, herhangi bir sektörü açık ya da örtülü biçimde 4054 sayılı Kanun uygulaması
dışına çıkaran yasal düzenleme bulunmamaktadır. Kaldı ki, Rekabet Kurulu tarafından
düzenlemeye tabi sektörlere ilişkin alınmış birçok karar34 bulunmaktadır.
(259) Bu kapsamda Rekabet Kurulunun elektronik haberleşme sektöründeki yetkilerine ilişkin
Danıştay kararlarının incelenmesinde fayda görülmektedir. Danıştay 13. Dairesi
18.12.2012 tarihli ve E: 2009/5728, K: 2012/3885 sayılı kararında BTK ve Rekabet
Kurulu arasındaki yetkiyi açıkladıktan sonra iki kurulun görev alanları arasındaki ilişkiyi
şu şekilde açıklamıştır:
“… bir piyasanın düzenleyici ve denetleyici bir kurumun regülasyonuna tabi
olmasının o piyasada yer alan faaliyetleri 4054 sayılı Kanun kapsamı dışına
çıkarmayacağı, Rekabet Kurulu’nun 4054 sayılı Kanun çerçevesinde tüm mal ve
hizmet piyasalarında rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar

34 Kurulun 19.11.2008 tarih ve 08-65/1055-411 sayılı kararı ile 09.06.2016 tarih ve 16-20/326-146 sayılı
kararlarında, elektronik haberleşme sektöründeki yetkilerine ilişkin detaylı değerlendirmelere ver
verilmiştir.
19-15/214-94

63/77


ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye
kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetimleri yaparak
rekabetin korunmasını sağlamakla görevlendirilmiş olduğu, söz konusu
düzenleyici kurumların piyasa hakkındaki tasarruflarında rekabetçi bir piyasa
düzeni sağlamakla yükümlü olmalarına rağmen, piyasada gerçekleşen rekabet
ihlâllerinin tespit ve idari yaptırıma tabi tutulması, Kanun veya ikincil
düzenlemelerle öngörülen veya öngörülebilecek istisnalar dışında, 4054 sayılı
Kanun kapsamında Rekabet Kurulu’nun görev alanına girdiği görülmektedir.”
(260) Anılan yaklaşımın Danıştayın takip eden kararlarında devam ettiği görülmekle birlikte,
Rekabet Kurumunun elektronik haberleşme sektöründeki yetkisinin daha geniş olarak
yorumlandığı Danıştay 13. Dairesinin 11.03.2014 tarihli ve E: 2010/4805, K: 2014/832
sayılı kararına değinilmesinde fayda görülmektedir. Anılan kararda Danıştay 13.
Dairesi;
“…telekomünikasyon sektöründe gerçekleştirilebilecek rekabet ihlalleri
konusunda, genel yetkili olan Rekabet Kurulu'nun, düzenleyici otorite kararları
uyarınca hareket etmiş olduğu saptanmış olsa dahi anti-rekabetçi davranışlar
sergileyen teşebbüslerin davranışlarını tespit ve yaptırım uygulama yetkisine
sahip olduğu ve bu teşebbüslerin 4054 sayılı Kanun uygulamasından bağışık
tutulması, sektörde gerçekleştirilebilecek rekabet ihlallerinin yaptırımsız kalması
sonucunu doğurabileceğinden, şikâyete konu iddialara ilişkin davranışların
varlığı ve bu davranışların rekabet ihlali niteliğinde olduğunun saptanması veya
bu duruma yönelik somut delillere ulaşılması halinde, konu hakkında soruşturma
zamanaşımı süresi içerisinde, Rekabet Kurulu'nca soruşturma açılması ve ihlalin
kesin olarak tespiti halinde yaptırım uygulanmasının önünde bir engel
bulunmamaktadır…”
tespitinde bulunmuştur.
(261) Bahsedilen mahkeme kararları dikkate alındığında, tesis paylaşımı hizmetlerine ilişkin
süre, ücret ile diğer usul ve esasların BTK tarafından düzenlenmesinin, 4054 sayılı
Kanun kapsamında bir rekabet ihlalinin mevcut olup olmadığının incelenmesini
engellemediği sonucuna ulaşılmıştır.
İBB’nin TÜRK TELEKOM’dan geçiş hakkı bedeli alıp almadığının İBB’ye
sorulması gerektiği savunması
(262) Savunmalarda, İSTTELKOM’un İBB’nin başka bir kurumdan almadığı geçiş hakkı bedeli
nedeniyle soruşturulmasının anlamsız ve hukukilikten uzak olduğu ifade edilmiştir.
(263) Mevcut soruşturma öncesinde dosya konusu hakkında yapılan önaraştırmada ileri
sürülen iddialardan birini İBB’nin diğer teşebbüslerden geçiş hakkı bedeli almadığı
iddiası oluşturmuştur. Söz konusu iddia, Kurulun 27.09.2017 tarih ve 17-30/489-222
sayılı kararında ele alınmış ve konuyla ilgili;
“İBB, İSTTELKOM’dan geçiş hakkı ücretini tahsil ettiğine ilişkin dekontları
sunmuş olup, iddianın gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiştir. İSTTELKOM
tarafından da sunulan makbuzlardan İSTTELKOM’un kazı ruhsatı harç ve iradını
ödediği anlaşılmıştır. Aynı şekilde İBB’nin TÜRK TELEKOM’dan geçiş hakkı
bedeli tahsil etmediği iddiası da, İBB’nin gönderdiği dekontlar karşısında
geçerliliğini kaybetmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Ayrıca İSTTELKOM’a gönderilen Soruşturma Bildiriminde de söz konusu uygulamanın
İSTTELKOM’a isnat edildiğine ilişkin bir hususa yer verilmemiştir.
19-15/214-94

64/77


Belge 14, Belge 24 ve Belge 26’da yer alan yazışmaların yapılan müzakereler
dikkate alınmaksızın dayatma olarak yorumlanmasının hukukilikten uzak olduğu
savunması
(264) Savunmada;
 Anılan yazışmaları İSTTELKOM adına kimin yaptığının belirsiz olduğu ve
kurumun politikalarını belirleyici bir özelliğinin bulunmadığı,
 İlgili yazışmanın İSTTELKOM adına yetkili bir şahıs tarafından yapıldığı
varsayılsa dahi sözleşmenin dayatıldığının değil müzakere edildiğinin ispatı
olduğu, nitekim söz konusu yazışmalardan İSTTELKOM’un operatörlerin talebi
doğrultusunda fiyatı aşağı çektiği ve itirazları karşılamak adına çözümler
ürettiğinin görüldüğü,
 Yazışmalardan anlaşıldığı üzere TURKNET’in çerçeve sözleşmeyi kabul
etmediği, iddia edildiği şekilde İSTTELKOM’un dayatma gücünün bulunması
halinde TURKNET’in protokol düzenlemekten imtina etmesinin söz konusu
olamayacağı
ifade edilmiştir.
(265) Dosya kapsamında İSTTELKOM’da usulüne uygun şekilde gerçekleştirilen yerinde
incelemede elde edilen belgeler teşebbüs genel müdürü, hukuk müşaviri, elektronik
sistemler müdürü, altyapı sistemleri imalat şefi ile etüt ve planlama şefinin
bilgisayarlarından alınmıştır. Belgelerin bazıları teşebbüs çalışanları arasında
paylaşılan dokümanlardan, bazıları rakiplerle yazışmalardan ve hâlihazırda
bilgisayarlarda kayıtlı bulunan dokümanlardan oluşmaktadır. Teşebbüs tarafından
belgelerin yetkili olmayan kişiler tarafından hazırlanmış olabileceği ve İSTTELKOM’un
politikasını yansıtmadığı belirtilmekteyse de yerinde inceleme gerçekleştirilen kişilerin
teşebbüsün çalışanları olmadığına ilişkin bir husus ve belgelerde geçen ifadelerin aksini
gösteren bilgi ve belgeler ortaya konulmamıştır. Rekabet hukuku açısından
yazışmaların imzaya yetkili kişiler tarafından yapılması aranmamakta, hukuka uygun
olarak elde edilip edilmediği önem taşımaktadır.
(266) İlaveten anılan belgeler ve diğer bilgi, belge ve verilerin bir bütün halinde
değerlendirilmesinden protokole ilişkin İSTTELKOM ile teşebbüsler arasında
gerçekleşen yazışmalar ile sair belgelerin rakipleri zorlamaya yönelik olduğu ve
sözleşme öncesi müzakere olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Zira
protokolün önemli bir maddesini ve rakiplerin itirazlarının ana noktasını oluşturan
altyapının mülkiyeti konusunda bir değişiklik yapılmadığı ve anlaşmazlık yaşanmasına
rağmen altyapı mülkiyetinin nihayetinde İSTTELKOM’da kaldığı görülmektedir.
Dolayısıyla teşebbüslerin sözleşme üzerinde değişiklik yapma gücünün bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
(267) Açıklanan sebepler çerçevesinde teşebbüsün ilgili savunmasının yerinde olmadığı
değerlendirilmiştir.
TURKCELL’in zarar gören hatlarını onarmak için İSTTELKOM’dan yardım
istemesinin (Belge 28) İSTTELKOM’un İBB nezdinde üstünlüğünü gösterdiği
iddiasının hatalı olduğu savunması
(268) Savunmada;
 TURKCELL’in İBB ve İETT nezdinde muhatap bulamadığı ve bu nedenle
İSTTELKOM’dan yardım istediği,
19-15/214-94

65/77


 İSTTELKOM’un sözleşme dayatması veya bu yardım karşılığında
TURKCELL’den herhangi bir menfaat temin etmesinin söz konusu olmadığı
ifade edilmiştir.
(269) Belge 28’de TURKCELL’in arıza-deplase için gereken kazı izninin İBB tarafından
İSTTELKOM süreci gerekçe gösterilerek verilmediği ifade edilmektedir. Teşebbüs bu
durumun operasyonel faaliyetlerini engellediğini ve mağdur duruma düştüğünü
belirterek, İSTTELKOM’dan İBB ile görüşerek mevcut güzergâhlar için kazı izni
verilmesi konusunda yardım istemektedir. Söz konusu ifadeler, işletmecinin İBB ile olan
sorunlarını İSTTELKOM aracılığıyla çözmeye çalıştığına işaret etmektedir. İlaveten
dosya kapsamında teşebbüsün İBB iştiraki olmasından kaynaklanan bir güce sahip
olduğunu gösteren birçok bilgi ve belge bulunmaktadır. Belge 28 de söz konusu
belgeleri desteklemektedir. İlgili bölümde de açıklandığı üzere yapılan tespitlere elde
edilen bilgi ve belgelerin bir arada değerlendirilmesiyle ulaşılmıştır.
(270) Ayrıca belge, İSTTELKOM’un İBB iştiraki olması sebebiyle rakipleri karşısında sahip
olduğu üstünlüğü ortaya koymak ve İBB ile İSTTELKOM arasındaki bağı göstermek
adına kullanılmış olup, dosya kapsamımda belgeyle ilgili olarak menfaat temin
edilmesine ilişkin herhangi bir tespit yapılmamıştır.
(271) Anılan sebeplerle mezkûr belgeye ilişkin savunmanın yerinde olmadığı
değerlendirilmiştir.
Belge 39’da yer alan İSTTELKOM’un rakiplerinin faaliyetini zorlaştırma niyeti
taşıdığı iddiasının gerçeklikten uzak olduğu savunması
(272) Savunmada;
 Anılan belgenin kim tarafından ve hangi amaçla düzenlendiğinin belli olmadığı,
 Yetkili olup olmadığı bilinmeyen kişilerin düzenlediği belgelerin delil olarak
kullanılmasının hukuken mümkün olmadığı,
 İşletmecilerin İBB’nin ruhsat vermeme işlemine karşı yargı yoluna başvurarak
iptal ettirebilecekleri ve kendi altyapılarını yapabilecekleri, bu durumda
soruşturma raporunda yer alan İBB uygulamalarını sanki İSTTELKOM
yapıyormuş ve İBB İSTTELKOM tarafından yönlendiriliyormuş gibi iddiaların ileri
sürülmesinin gerçeklikten uzak olduğu
ifade edilmiştir.
(273) İşletmecilerin dava hakkının bulunması İSTTELKOM’un hukuka aykırı eylemlerini
meşrulaştırmamakta ve İSTTELKOM’un 4054 sayılı Kanun’a aykırı eylemlerde
bulunduğu sonucunu değiştirmemektedir.
(274) Diğer yandan, anılan belgelerin kim tarafından ve hangi niyetle düzenlendiğinin belli
olmadığı, dolayısıyla delil olarak kullanılmasının hukuken mümkün olmadığına yönelik
savunmaya ilişkin olarak yukarıda Belge 14, Belge 24 ve Belge 26’ya ilişkin
savunmaların değerlendirildiği kısımda açıklama yapıldığından tekrara düşmemek
adına ilgili kısma atıf yapmakla yetinilmektedir.
İBB’nin yapmış olduğu fesih işlemi nedeniyle İSTTELKOM’un rekabeti ihlal ettiği
yönündeki iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğu savunması
(275) Savunmada;
19-15/214-94

66/77


 İSTTELKOM’un metro ve metrobüs güzergâhlarında kendine ait altyapısının
bulunmadığı,
 İSTTELKOM’un İBB’ye 4784 sayılı Fiber Genişleme ve Bakım Onarım İhalesi
kapsamında hizmet verdiği,
 Soruşturma Raporunda İBB’nin paylaştığı ticari sır olduğu iddia edilen bilgilerin
tamamen tünellerde bakım onarım ve fiber genişleme işlemleri esnasında
herhangi bir sıkıntı olmaması adına mevcut kabloların durumunu ve içeren
bilgiler olduğu
ifade edilmiştir.
(276) Soruşturma Raporunda İBB’nin yapmış olduğu fesih işlemi nedeniyle İSTTELKOM’un
rekabeti ihlal ettiği şeklinde bir iddiada bulunulmamış, fesih işlemiyle ilgili belgeler İBB
ile İSTTELKOM arasındaki ilişkiyi göstermek adına kullanılmıştır. Bu itibarla teşebbüsün
ilgili savunması isabetli değildir.
Belge 1’in İSTTELKOM’un gizli stratejik bir planı olmadığı, en büyük rakiplerine
yaptığı bir sunum metni olduğu savunması
(277) İlgili belgede teşebbüsün çalışma biçimi, altyapı işletmecileri arasındaki rekabetin
dışında kalmak suretiyle şehirdeki altyapının tek elde (İSTTELKOM’da) toplanması,
İBB’ye ait olan altyapının İSTTELKOM’a devredilmesi, operatörlerin iletişim altyapısı
ihtiyacının İSTTELKOM tarafından toplanarak ruhsatların alınması ve altyapının da
teşebbüs tarafından tesis edilmesi şeklinde tarif edilmektedir. Söz konusu tarifte geçen
şehirdeki altyapının İSTTELKOM’dan tek elde toplanması ve diğer operatörlerin iletişim
ihtiyacının İSTTELKOM tarafından karşılanmasına yönelik ifadeler teşebbüsün
pazardaki rekabeti alternatif işletmeciler aleyhinde etkileme amacını gösterir niteliktedir.
İlaveten soruşturma raporunda teşebbüsün gizli stratejik planı olduğuna ilişkin bir tespit
yapılmamıştır. Dolayısıyla teşebbüsün söz konusu savunması yerinde değildir.
Belge 14’te yer alan toplantı notları şeklindeki belgenin kimin tarafından
hazırlandığının belli olmadığı savunması
(278) Savunmada;
 Anılan belgenin İSTTELKOM adına yetkili bir kimse tarafından hazırlamış olması
halinde dahi sözleşmenin dayatılmadığının müzakere edildiğinin ispatı olduğu,
 Belge 54/Ek 2-8’de yer alan 2015 Faaliyet Raporu’nda İSTTELKOM’un 4.
operatör olarak İBB ve kamu kurumlarına internet hizmeti sağlama amacı
olduğunun ancak tüketicilere hizmet verme amacı taşımadığının açıkça
belirtildiği, bu ifadelerin görmezden gelinerek kimin tarafından hazırlandığı belli
olmayan toplantı tutanağında yer alan İSTTELKOM’un ileride 4. operatör olacağı
iddialarının kabul edilemeyeceği
ifade edilmiştir.
(279) Soruşturma Raporunda savunmada iddia edildiği gibi İSTTELKOM’un hâlihazırda
tüketicilere hizmet verdiği şeklinde bir tespite yer verilmemiştir. Soruşturma Raporunda
elektronik haberleşme hizmetleri pazarına ilişkin yapılan tespitler İSTTELKOM’un İSS
olarak faaliyet göstermeye başlaması halinde dosya konusu sözleşme ve uygulamaların
rekabet karşıtı etkisinin artacağını ortaya koymaktadır. İSS lisansına sahip olan
İSTTELKOM mevcut durumda İSS alanında faaliyet göstermese de gelecekte faaliyet
göstermesinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Kaldı ki ilgili belgedeki ifadelerden
19-15/214-94

67/77


teşebbüsün 4. operatör olma amacı taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda teşebbüsün
ilgili savunmasının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belge 32 ve Belge 37’de yer alan İSTTELKOM ve SUPERONLINE arasındaki
toplantı tutanaklarının SUPERONLINE tarafından tek taraflı olarak düzenlendiği
savunması
(280) Öncelikle dosya kapsamında yer alan belgelerin bütün olarak değerlendirilmesinden,
Belge 32 ve Belge 37’nin de diğer belgelerle uyumlu olduğu, bu nedenle kim tarafından
düzenlendiği hususunun önemli olmadığı belirtilmelidir. Ayrıca söz konusu e-postalar
tek taraflı olarak düzenlenmiş olsa dahi hiçbir itirazi kayıt içermeden şirket yetkilileri
arasında paylaşıldığı için belgelerde geçen ifadelerin teşebbüs tarafından da kabul
edildiği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla teşebbüsün ilgili savunması isabetli değildir.
Belge 41’de yer alan Gelecek Vizyonu’nun taslak bir çalışma olduğu savunması
(281) Savunmada;
 Anılan belgeden İSTTELKOM genel müdürü ve yönetim kurulunun haberinin
olmadığı,
 Belgenin şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmayan bir şahıs tarafından hazırlandığı
ve yalnızca onun görüşlerini yansıttığı bu kapsamda İSTTELKOM’un amacının
belgede belirtildiği şekilde olduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığı
 Soruşturma Raporunda İBB’nin altyapı kurulmasına ilişkin rekabeti bozucu
davranışlarının haklı olmadığının belirtildiği
ifade edilmiştir.
(282) Söz konusu belge elde edilen diğer belgelerle bir bütün olarak ele alındığında
İSTTELKOM’un dışlayıcı niyetini göstermesi açısından önem taşımaktadır. Öte yandan
taslak olduğu iddia edilen belgede “7. SONUÇ” başlıklı bölümde yer alan amaçlar ve
ifadeler, dosya kapsamında elde edilen Belge 44’te de bulunmaktadır. Soruşturma
Raporunda İBB’nin altyapı kurulmasına ilişkin rekabeti bozucu davranışlarının haklı
olmadığı yönünde bir iddiaya yer verilmemiştir. Açıklanan sebeplerle teşebbüsün
savunması yerinde bulunmamıştır.
Belge 44’te ifade edildiği üzere İSTTELKOM’un TÜRK TELEKOM dışındaki
operatörlerle sözleşme imzalama amacı taşımasının mevzuata aykırı olmadığı
savunması
(283) Savunma çerçevesinde, İSTTELKOM’u temsil yetkisi olmayan bir görevli tarafından
hazırlanmış ve taslak bir metin olan belgenin İSTTELKOM’u bağlayıcı şekilde,
teşebbüsün rekabeti kısıtladığına gerekçe olarak gösterilemeyeceği ileri sürülmektedir.
(284) Dosya kapsamında İSTTELKOM’un teşebbüslerle sözleşme imzalama amacının
mevzuata aykırı olduğuna ilişkin bir iddia bulunmamaktadır. İddia edilen hususlar, ilgili
protokolün 4054 sayılı Kanun’a aykırı hükümler içermesi ve altyapı tesis etmek isteyen
teşebbüslerin imzalanmaya zorlanmasına ilişkindir. Anılan belgenin yetkisiz kişi
tarafından hazırlanmış olmasına dair argüman hakkında ise yukarıda Belge 41
dairesinde yapılan açıklamaların mevcut belge için de geçeli olduğu belirtilmelidir. Bu
itibarla teşebbüsün söz konusu savunmasında isabet görülmemiştir.
İSTTELKOM sayesinde diğer işletmecilerin TÜRK TELEKOM karşısında güç
kazandığı savunması
(285) Savunmada;
19-15/214-94

68/77


- İSTTELKOM’un aktif olmasına tekabül eden 2016 yılından önce VODAFONE ve
SUPERONLINE gibi işletmecilerin İstanbul’da kazı yapamadığı, bu nedenle
kaçak altyapı tesis ettikleri, 2016 yılından önce İBB tarafından ruhsat verilmediği,
- İSTTELKOM sayesinde işletmecilerin İstanbul’un her yerinde altyapı yapma,
abone sayısını artırma ve hızlı bir şekilde son tüketiciye ulaşma imkânı elde ettiği,
- İSTTELKOM’un TÜRK TELEKOM tarafından yapılmayan tesis paylaşımını kendi
altyapısı üzerinden yaptığı, işletmecilerin ihtiyacını hızlı bir şekilde karşıladığı
ifade edilmiştir.
(286) İBB tarafından işletmecilere ruhsat verilmemesi hususu soruşturmanın konusu
olmamakla birlikte konu ile ilgili olarak Rekabet Kurulunun 27.09.2017 tarih ve 17-
30/489-222 sayılı kararı ile “kamu geçiş hakkı sağlayıcısı olarak geçiş hakkı taleplerinin
karşılanması hususunda eşit ve ayrımcılıktan uzak davranması gerektiği, aksi durumun
rekabetçi endişelere yol açabileceği yönünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığına görüş gönderilmesi”ne karar verilmiştir. Alternatif işletmecilerin ruhsat
alamaması ve kaçak altyapı tesis etmeleri ise soruşturma kapsamında yapılan tespitleri
değiştirmemektedir.
(287) Konuya ilişkin bir diğer savunmayı İSTTELKOM sayesinde diğer işletmecilerin TÜRK
TELEKOM karşısında güç kazandığı iddiası oluşturmaktadır. Ancak alternatif
işletmeciler, İSTTELKOM ile Tesis Paylaşımı Protokolü imzalamadan da kendi
altyapılarını tesis etme ve İSTTELKOM’un iddia ettiği abone sayılarını artırma,
İstanbul’un her yerinde altyapı yapma gibi etkinlik artışlarına ulaşma imkânına sahiptir.
Dolayısıyla İSTTELKOM’un dosya konusu rekabet ihlali sözleşme ve uygulamaları
alternatif işletmecilerin faaliyet göstermesi, abonelere ulaşması, daha etkin rekabet
edebilmesi için vazgeçilmez bir unsur niteliği taşımamaktadır. Aksine dosya konusu
sözleşme sebebiyle alternatif işletmeciler maliyetine katlandıkları altyapının mülkiyetine
sahip olamadığından altyapının boş gözleri için başka işletmecilerle tesis paylaşımı
yapılması sonucu ortaya çıkacak potansiyel gelirlerden mahrum kalmaktadırlar. Keza
yukarıda detaylı açıklandığı üzere alternatif işletmeciler abonelerine sundukları
hizmetlerde kendi altyapılarına sahip olmaktan kaynaklanan avantajları da elde
edememektedir. Dolayısıyla İSTTELKOM’un rakiplerini zorladığı dışlayıcı hükümler
içeren Tesis Paylaşımı Protokolü ile rakiplerin rekabetçi güçlerinin azaldığı kanaatine
ulaşılmaktadır.
İSTTELKOM’un rakiplerine piyasayı kapattığı iddia edilen sözleşmelerin 2016 yılı
sonu ve 2017 yılında üç-dört firma ile sınırlı olduğu savunması
(288) Savunmada;
- Soruşturma raporunda iddia edildiği üzere İSTTELKOM sözleşmeleri dayatmış
ve piyasayı kapatmış olsaydı anılan eylemler için 2017 yılını beklemesinin
gerekmeyeceği, 2012 yılından itibaren bu eylemleri gerçekleştirebileceği,
- Sözleşmelerin müzakere edildiğinin ve imzalanmasının yıllar aldığının
Soruşturma Raporunda sunulan belgelerde açıkça ortaya konduğu,
- İşletmecilerin sözleşmeleri bir yıllık süre sonunda yenileyebilecekken, avantaj
oluşturduğu gerekçesiyle uzatmayı tercih ettikleri
dile getirilmiştir.
(289) İSTTELKOM’un sözleşmeleri hangi tarihte yapmaya başladığı hususu dosya
kapsamında ortaya konulan tespitlerin geçerliliğini etkilememektedir. Diğer taraftan
19-15/214-94

69/77


teşebbüs tarafından rakiplerine piyasayı kapattığı iddia edilen sözleşmelerin üç-dört
firma ile sınırlı olduğu ileri sürülmekteyse de elektronik haberleşme altyapısı kurulum
pazarının barındırdığı yüksek hukuki ve ekonomik engeller sebebiyle pazara girişler
sınırlı kalmaktadır. Kendi altyapısını yapmanın maliyetini karşılayabilecek az sayıda
alternatif işletmeci bulunmaktadır. İstanbul’da mevcut olan altyapının büyük çoğunluğu
az sayıda işletmeciye aittir.
(290) Bu durum Belge 44’te İSTTELKOM tarafından da ülkeyi domine eden üç işletmecinin
bulunduğu ve bunlardan ikisi ile sözleşme imzalanarak büyük bir başarıya imza atıldığı
şeklinde ifade edilmiştir. Hal böyleyken yüksek giriş engelleri barındıran pazara az
sayıda işletmeci girebilirken bir de İSTTELKOM’un zorlayıcı hükümler içeren
sözleşmeleri ile pazar rakiplere kapanmaktadır. Dolayısıyla pazarın ve altyapının
özellikleri sebebiyle teşebbüsün az sayıda işletmeci ile sözleşme imzalamış olması, bu
sözleşmenin rekabete aykırı olduğu ve pazarı rakiplere kapattığı tespitlerini
değiştirmemektedir.
(291) Açıklanan sebeplerle teşebbüsün konuya ilişkin savunmasının kabul edilebilir olmadığı
değerlendirilmektedir.
Altyapı konusunda BTK ve Bakanlık tarafından düzenleme yapılmasının
İSTTELKOM’un altyapı sektöründe anılan kurumlar ile aynı amaçları taşıması ve
bu amaçlar doğrultusunda faaliyet göstermesine engel olmadığı savunması
(292) Savunmada;
- İSTTELKOM’un yasal düzenleme yapma yetkisini haiz olmamakla birlikte yapılan
yasal düzenlemeler ile bağlı olduğu,
- Şehirlerde devamlı kazı yapılmaması ve bu durumun kaynakların ekonomik
kullanılması için büyük önem arz etmesinin BTK tarafından da göz önünde
tutulduğu
ifade edilmiştir.
(293) Şehirlerde kazı planlaması yapılmasının İSTTELKOM’un görevi olmadığı ancak
İSTTELKOM’un bütün yasal düzenlemelere uymakla yükümlü olduğu aşikârdır. Dosya
kapsamında bunun aksi yönünde bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmemekle birlikte
teşebbüsün 4054 sayılı Kanun dışındaki ilgili yasal düzenlemelere uygun davranması
İSTTELKOM’un eylemlerini 4054 sayılı Kanun’a uygun hale getirmemekte ve Kanun’un
kapsamı dışına çıkarmamaktadır. Bu çerçevede savunmanın yerinde olmadığı
görülmektedir.
İBB’nin İSTTLEKOM’un ruhsatlarını da kabul etmemesine rağmen 2017 yılında
İstanbul’daki altyapının büyük bir kısmının İSTTELKOM tarafından yapıldığı ve
rakiplerine pazarı kapattığı iddiasının yerinde olmadığı savunması
(294) Savunmada;
- İşletmelerin maliyetin düşük olması ve hizmetin hızlı verilmesi sebebiyle bizzat
altyapı kurmak yerine İSTTELKOM’u tercih ettiği,
- Bizzat altyapı kurma iradesini taşımamalarının İSTTELKOM’un pazardaki
payının artmasına vesile olduğu,
- Bu durumun İSTTELKOM’dan değil işletmecilerin kendi politikalarından
kaynaklandığı
ifade edilmiştir.
19-15/214-94

70/77


(295) Yukarıda ilgili kısımlarda yer verildiği üzere, İSTTELKOM’un rakiplerinin tercihine ve
maliyetine ilişkin savunmalarının soyut olduğu ve gerçeği yansıtmadığı
değerlendirilmiştir. Nitekim dosya kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerden
görüldüğü üzere işletmecilerin zorlayıcı sözleşme hükümlerinden dolayı sözleşme
imzalama konusunda itirazları bulunmaktadır. Öte yandan soruşturma kapsamında
işletmecilerin 2016 yılı öncesinde kendi altyapılarını kurdukları buna karşılık 2016 yılı
sonrasında herhangi bir altyapı kuramadıkları ortaya konulmuştur. Bunun sebebinin
İSTTELKOM ile imzalamak durumunda kaldıkları Tesis Paylaşımı Protokolü olduğu
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla teşebbüsün ilgili savunmaları isabetli değildir.
İSTTELKOM’a herhangi bir idari para cezası uygulanmaması, idari para cezasının
artırılması talebinin reddedilmesi gerektiği savunması
(296) Savunmada;
- Ceza Yönetmeliği uyarınca yaptırım uygulanması halinde, istenen bilgi ve
belgelerin zamanında verildiği, araştırma ve incelemede yardımcı olunduğu,
eylemlerin işletmecilerin rekabet gücünü artırdığı, işletmeciler için maliyet
avantajı sağladığı hususları dikkate alınarak idari para cezasının asgari düzey
olan %0,5 oranında uygulanması gerektiği,
- Soruşturma ve inceleme sırasında uzmanlara yardımcı olunması şeklindeki iyi
niyetin göz ardı edilerek söz konusu durumun hafifletici neden olarak
önerilmemesinin yerinde olmadığı,
- İSTTELKOM’un kamu kurumu olan İBB’nin iştiraklerinin iştiraki olması, 2018’den
itibaren mülkiyetin İSTTELKOM’a ait olacağına yönelik düzenlemelere yer
vermemesi ve altyapı gelirlerinin çok düşük olmasının Ceza Yönetmeliği’nin 7.
maddesi uyarınca hafifletici unsur olarak değerlendirilmesi gerektiği
ifade edilmiştir.
(297) Ceza Yönetmeliği’nin 7. maddesi kapsamında hafifletici nedenler “Temel para cezası,
yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde incelemeye yardımcı olunması,
ihlalde kamu otoritelerinin teşvikinin veya diğer teşebbüslerin zorlamasının bulunması,
zarar görenlere gönüllü olarak tazminat ödenmesi, diğer ihlallere son verilmesi, ihlal
konusu faaliyetlerin yıllık gayri safi gelirler içerisindeki payının çok düşük olması gibi
haller ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliği tarafından ispatlanırsa, dörtte bir ile beşte üç
arasında indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
(298) Maddeden anlaşıldığı üzere, incelemeye yardımcı olunması durumunun hafifletici
sebep olarak dikkate alınabilmesi için yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde
gerçekleşmesi gerekmektedir. Oysa ki dosya kapsamında teşebbüs tarafından istenilen
bilgilerin zamanında gönderilmesi ve/veya yerinde inceleme yapılırken yardımcı
olunması/güçlük çıkarılmaması gibi hususlar teşebbüsün yasal yükümlülüklerini yerine
getirmesidir. Dolayısıyla dosya kapsamında İSTTELKOM’un yasal yükümlülüklerin
ötesinde bir yardımının bulunmadığı dikkate alınarak ceza takdirinde anılan hüküm
kapsamında indirime gidilmemiştir.
Önerilen çözümlerin konusuz kaldığı savunması
(299) Savunmada;
 2018 yılı ve sonraki sözleşmelerde işletmelerin katlandığı maliyetler ile mülkiyetin
İSTTELKOM’a ait olduğuna ilişkin hükümlerin kaldırıldığı,
19-15/214-94

71/77


 Soruşturma Raporunda yer alan sair uygulamalardan da vazgeçilmesi gerektiği
yönündeki önerinin soyut ve belirsiz olduğu bu kapsamda hukuken kabulünün
mümkün olmadığı,
 Tesis paylaşımı yapan işletmecilerin altyapılarını üçüncü kişilere
kullandıramayacağı, devredemeyeceği ve kiralayamayacağı şeklindeki
düzenlemenin çıkarılmasına yönelik çözüm önerisinin gözlerin ayrı ayrı
işletmeciler tarafından kullanılması halinde mülkiyetin ayrı ayrı tesis edilememesi
sebebiyle reddedilmesi gerektiği, bu talep yerinde görülmezse mülkiyeti
tamamen alternatif işletmecilere ait borular açısından önerinin
değerlendirilebileceği
ifade edilmiştir.
(300) Yukarıda da açıklandığı üzere, teşebbüsün internet sitesinde yer alan Tesis Paylaşımı
Protokolü’nden ve işletmecilerden alınan bilgi ve belgelerden altyapı mülkiyetinin
İSTTELKOM’a ait olacağına ilişkin hükmün kaldırılmadığı anlaşılmış olup, bu kapsamda
yapılan savunmanın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
(301) Altyapı mülkiyetinin İSTTELKOM’a ait olacağına ilişkin hükümlerin kaldırılmasına
yönelik çözüm önerisine uyulması halinde altyapı mülkiyeti, kurulum maliyetine katlanan
alternatif işletmecilerin üzerinde olacaktır. Burada kastedilen altyapı mülkiyetinin
tamamı olup gözlerin ayrı ayrı mülkiyetinden bahsedilmemiştir. Mülkiyete ilişkin hüküm
ile işletmecilerin altyapıyı üçüncü kişilere kullandıramama, kiralayamama ve
devredememelerine ilişkin hükmün kaldırılması önerileri birbirinin tamamlayıcısı olup,
yalnızca ilk önerinin yerine getirilmesinin uygulamanın tamamen ortadan kalkması
üzerinde tek başına bir etkisinin olmayacağı değerlendirilmektedir. Bu itibarla çözüm
önerilerine ilişkin savunmalar yerinde bulunmamıştır.
I.6.3. Genel Değerlendirme
(302) Yukarıda yer verilen tespit ve değerlendirmeler ışığında,
 İSTTELKOM’un rakipleriyle imzaladığı tesis paylaşımı adı altındaki
sözleşmelerin içerdiği;
 Yeni altyapı tesisinde altyapı kurulum maliyeti, geçiş hakkı gibi altyapı
kurulumuna özgü maliyetlerin işletmeciler tarafından karşılanmasına,
 Yeni yapılan altyapının mülkiyetinin İSTTELKOM’a ait olmasına,
 Yeni tesis edilen altyapıların sözleşme tarafı alternatif işletmeciler tarafından
üçüncü şahıs ve kuruluşlara kısmen veya tamamen kullandırılamaması,
kiralanamaması ve devredilememesine
yönelik hükümlerin rakip faaliyetlerini zorlaştırıcı nitelikte olduğu,
 İSTTELKOM’un; İBB iştiraki olmasından kaynaklanan ayrıcalıkları, rakiplerinin
aleyhinde hükümler içeren Tesis Paylaşımı Protokolü’nü imzalatma hususunda
rakipleri üzerinde baskı kurma gücüne sahip olması, İstanbul elektronik
haberleşme altyapısı kurulum pazarındaki yüksek pazar payı, dikey bütünleşik
yapıyı haiz olması ve pazardaki giriş engelleri ışığında teşebbüsün mezkûr
pazarda hakim durumda bulunduğu,
 İSTTELKOM’un incelemeye konu davranışlarının ilgili pazarda rekabet karşıtı
piyasa kapama etkisini fiilen doğurduğu, zira teşebbüsün faaliyete başladığı
2016 yılı itibarıyla uygulamaya koyduğu Tesis Paylaşımı Protokolü’nün gelinen
19-15/214-94

72/77


noktada rakip işletmecileri İstanbul’da altyapı tesis edemez hale getirdiği, ayrıca
bu rekabet karşıtı kapama etkisinin altyapı kurulum pazarı ile yakından ilişkili
pasif altyapı unsurları pazarına sirayet etmesinin muhtemel olduğu,
 İSTTELKOM’un İSS lisansına sahip olması sebebiyle alternatif işletmecilerle alt
pazar olan elektronik haberleşme hizmetlerinin sunumu pazarında potansiyel
rakip olduğu, teşebbüsün, bu pazarda hâlihazırda İBB’ye hizmet sunmakla
birlikte gelecekte son kullanıcıya hizmet vermeye başlaması halinde dosya
konusu sözleşme ve uygulamalar nedeniyle alt pazarda da rekabetin
kısıtlanmasına yol açabileceği,
 İSTTELKOM’un İstanbul ilindeki elektronik haberleşme altyapısını tekeline almak
ve altyapı kurulum işlemlerini tek elden yapmaya yönelik rakipleri dışlayıcı
niyetinin bulunduğu ve bunun yerinde incelemelerde elde edilen belgelerden
anlaşıldığı, söz konusu dışlayıcı niyetin, İSTTELKOM uygulamaları bakımından
yapılan rekabete aykırılık tespitini desteklediği,
 Dosya konusu Tesis Paylaşımı Protokolü’ne dayanan uygulamaların haklı
gerekçe kapsamında nesnel gereklilik ve etkinlik şartlarını karşılamadığı,
 Açıklanan tüm bu sebepler ve teşebbüsün sunduğu savunmaların
değerlendirilmesi çerçevesinde İSTTELKOM’un rakipleriyle imzaladığı Tesis
Paylaşımı Protokolü’nün ve bu protokol kapsamındaki uygulamalarının 4054
sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği
sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
I.6.4. Ceza Takdirine İlişkin Değerlendirme
(303) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu Kanun’un 4, 6 ve 7 nci
maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile
teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yılsonunda
oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali
yılsonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde
onuna kadar idarî para cezası verilir” hükmüne yer verilmiştir. Ceza Yönetmeliği’nin 1.
maddesinde amacı; “4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6
ncı maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunan teşebbüs ile teşebbüs birlikleri
veya bu birliklerin üyeleri ile bunların yönetici ve çalışanlarına, aynı Kanunun 16 ncı
maddesi gereğince verilecek para cezasının tespitine ilişkin usul ve esasları
düzenlemek” şeklinde belirlenmiştir.
(304) Bu bağlamda yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesini ihlal ettiği belirlenen İSTTELKOM hakkında aynı Kanun’un 16. maddesi ve
Ceza Yönetmeliği hükümleri uyarınca idari para cezası uygulanması gerekmektedir.
(305) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesi gereğince verilecek idari para cezasının tayinine
ilişkin usul ve esasları düzenleyen Ceza Yönetmeliği uyarınca nihai para cezası miktarı
belirlenirken, öncelikle temel para cezası belirlenmelidir. Ceza Yönetmeliği’nin 5.
maddesinin birinci fıkrasında temel para cezasının hesaplanması açısından “karteller”
ve “diğer ihlaller” şeklinde bir ayrım yapıldığı görülmektedir.
(306) Dosya merkezinde İSTTELKOM’un ihlal tespitine konu eylemleri, “diğer ihlaller”
kategorisinde ele alınmıştır. Bu bağlamda, anılan madde hükmü çerçevesinde ilk
olarak, yıllık gayrisafi gelirin %0,5 ile %3’ü arasındaki bir oran baz olarak belirlenmelidir.
Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bu oran belirlenirken ilgili
teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlal neticesinde gerçekleşen
19-15/214-94

73/77


veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususların dikkate alınması gerektiği
ifade edilmiştir. Aktarılan hükümler dairesinde, İSTTELKOM bakımından tatbik edilecek
temel para cezası %(…..) olarak belirlenmiştir.
(307) Diğer taraftan, Ceza Yönetmeliği’nin 6. ve 7. maddeleri kapsamında temel para
cezasının artırılmasını veya hafifletilmesini gerektiren haller düzenlenmektedir. 6.
maddede tahdidi şekilde sıralanan ağırlaştırıcı unsurlar; ihlalin tekerrürü, soruşturma
kararının tebliğinden sonra kartele devam edilmesi, verilen taahhütlere uyulmaması,
incelemeye yardımcı olunmaması ve diğer teşebbüslerin ihlale zorlanması halleridir. 7.
maddenin birinci fıkrasında ise; yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde
incelemeye yardımcı olunması, ihlalde kamu otoritelerinin teşvikinin veya diğer
teşebbüslerin zorlamasının bulunması, zarar görenlere gönüllü olarak tazminat
ödenmesi, diğer ihlallere son verilmesi, ihlal konusu faaliyetlerin yıllık gayrisafi gelirler
içerisindeki payının çok düşük olması gibi hallerin indirim sebebi olabileceği
belirtilmektedir. Söz konusu hükümler çerçevesinde dosya bakımından nihai para
cezası oranının hesaplanmasında, kamu otoritesi konumundaki İBB’nin ihlaldeki
teşvikinin hafifletici unsur olarak dikkate alınması gerektiğine, buna istinaden temel para
cezası üzerinden beşte üç oranında indirim yapılarak son tahlilde %(…..) oranında para
cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
(308) Sonuç olarak, yukarıda belirlenen oran dahilinde, İSTTELKOM’un 2017 yılı sonunda
oluşan yıllık gayri safi geliri dikkate alınarak teşebbüse 198.208,35 TL tutarında idari
para cezası tatbik edilmiştir.
(309) Öte yandan, kamu geçiş hakkı sağlayıcısı olarak geçiş hakkı taleplerinin karşılanması
hususunda eşit ve ayrımcılıktan uzak davranması gerektiği, aksi durumun rekabetçi
endişelere yol açabileceği yönünde İBB’ye görüş gönderilmesinin uygun olacağı
kanaatine varılmıştır.
J. SONUÇ
(310) 27.09.2017 tarih ve 17-30/489-M sayılı Kurul kararı uyarınca yürütülen soruşturma ile
ilgili olarak düzenlenen Rapor’a, toplanan delillere, yazılı savunmalara, sözlü savunma
toplantısında yapılan açıklamalara ve incelenen dosya kapsamına göre;
1) İSTTELKOM İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve Tic.
A.Ş.’nin İstanbul ili elektronik haberleşme altyapısı kurulumu pazarında hakim
durumda olduğuna OYBİRLİĞİ ile,
2) İSTTELKOM İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve Tic.
A.Ş.’nin işletmecilerle imzaladığı Tesis Paylaşımı Protokolü ile 4054 sayılı Kanun’un
6. maddesini ihlal ettiğine OYBİRLİĞİ ile,
3) Bu nedenle, 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve “Rekabeti
Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası ile 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2018
mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin
takdiren, %(…..)’si oranında olmak üzere,
- İSTTELKOM İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San.
ve Tic. A.Ş.’ye 198.208,35 TL.
idari para cezası verilmesine OYBİRLİĞİ ile,
19-15/214-94

74/77


4) Söz konusu ihlalin sonlandırmasını ve pazardaki etkin rekabetin tesis edilmesini
teminen İSTTELKOM İstanbul Elektronik Haberleşme ve Altyapı Hizmetleri San. ve
Tic. A.Ş.’ye;
- Tesis Paylaşımı Protokolü’nden
a) İşletmecilerin kurulum maliyetine katlandıkları altyapının
mülkiyetinin İSTTELKOM İstanbul Elektronik Haberleşme ve
Altyapı Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’ye ait olduğuna,
b) İşletmecilerin kurulum maliyetine katlandıkları altyapıyı üçüncü
şahıs ve kuruluşlara kısmen veya tamamen kullandıramamalarına,
kiralayamamalarına ve devredememelerine
yönelik veya doğrudan/dolaylı olarak buna işaret eden, bu sonucu doğuran
sözleşme hükümlerinin kaldırılması gerektiğine OYBİRLİĞİ ile,
5) Sayılan yükümlülükler çerçevesinde protokollerde yapılması gereken değişikliklerin
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 3 (üç) ay içinde Rekabet Kurumuna tevsik
edilmesine OYBİRLİĞİ ile,
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde yargı yolu
açık olmak üzere, karar verilmiştir.




Full & Egal Universal Law Academy