İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğinin kararları ile 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği iddiası - Karar Sayı 19-22/352-158
Karar Dilini Çevir:
Rekabet Kurumu
Karar Sayısı: 19-22/352-158
Karar Türü: Rekabet İhlali
Konu: İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğinin kararları ile 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği iddiası
Karar Tarihi: 20.06.2019




Rekabet Kurumu Başkanlığından,

REKABET KURULU KARARI
Dosya Sayısı : 2018-1-18 (Soruşturma)
Karar Sayısı : 19-22/352-158
Karar Tarihi : 20.06.2019
A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER
Başkan : Prof. Dr. Ömer TORLAK
Üyeler : Arslan NARİN (İkinci Başkan), Adem BİRCAN, Mehmet AYAN,
Ahmet ALGAN, Hasan Hüseyin ÜNLÜ, Şükran KODALAK
B. RAPORTÖRLER: Çağlar Deniz ATA, Musa ÇOKUR, Ahmet YALÇIN,
Melisa AĞYÜZ, Kübra Dilara TANRIVER
C. BAŞVURUDA
BULUNAN :- Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri A.Ş.
Mahmutbey Mahallesi, 2655. Sokak, No:3, 34218,
Bağcılar/İSTANBUL
D. HAKKINDA SORUŞTURMA
YAPILAN :- İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği
Temsilcisi: Av. Olgun Tuncay AYVACI
Mustafa Kemal Mahallesi, 2118. Cadde, No:4, Maidan İş
Merkezi, A Blok, No:82, Çankaya/Ankara
(1) E. DOSYA KONUSU: İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğinin kararları ile 4054
sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği iddiası.
(2) F. İDDİALARIN ÖZETİ: Rekabet Kurumu (Kurum) kayıtlarına 05.04.2018 tarih ve 2806
sayı ile intikal eden ve Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri A.Ş. (ÜNSPED)
tarafından yapılan başvuruda özetle;
- İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğinin (İGMD) Olağan Mali Genel Kurul
toplantısında, gündemi oluşturan haksız rekabetin önüne geçilmesine ilişkin
önergenin, katılan üyelerin oybirliği ile kabul edildiği ve İGMD internet sitesinde
yayımlandığı,
- Kabul edilen önergenin ilgili maddelerinin:
 “Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği
Şirketi üzerinden, yasal vekili olmadıkları her türlü kişi veya kuruluşla,
yazılı bir talep olmadan, her hangi bir yöntemle, bilgilendirme, sirküler
yayınlama, haber verme, kampanya, pazarlama, tanıtım ve benzeri adlar
altında, hiçbir bağlantı ve temas kuramaz, iş talebinde bulunamaz veya
fiyat teklifi veremez.
 Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği
Şirketi üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile reklam sayılabilecek (ilan
veya reklam vermek, yazılı veya görsel basın ile internet ortamında
firmasının reklamını yapmaya yönelik her türlü girişim, stant açmak, film,
resim, yazı, video vb.) her türlü teşebbüs, faaliyet ve harekette
bulunamaz, ayrıca mesleğinin icrası sırasında meslek unvanı dışında,
haksız rekabet oluşturacak şekilde, varsa eski veya yeni, Gümrük
19-22/352-158
2/33


Müşavirliği unvanı dışındaki başka unvanlarını yazılı veya sözlü bir
şekilde kullanamaz.
 Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği
Şirketi üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile her türlü kişi veya
kuruluşlara, yaptıkları veya yapacakları işler karşılığında oluşan veya
oluşacak masrafların, finansman sağlanması şeklinde, belirli bir vade
içerisinde karşılanmasına yönelik vaatlerde ve taahhütte bulunamaz.
 Bir meslek mensubu, her türlü menfaat sağlamak amacı ile mesleği icra
etmeye yetkisi olmayan kişilerin, doğrudan veya dolaylı olarak bu
mesleğin icra edildiği yerlerde faaliyette bulunmalarını sağlamak adına,
Gümrük Müşavirliği belgesini kullandıramaz veya mesleği yapmaya
yetkisi olmayan kişilerle, her ne şekilde olursa olsun Gümrük Müşavirliği
mesleği ile ilgili işbirliği yapamazlar.”
şeklinde olduğu, haksız rekabeti önlemek amacı taşıdığı belirtilen yukarıdaki
maddelerden ilk üçünün 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (4054
sayılı Kanun) 4. maddesine alenen aykırılık teşkil ettiği,
- İlgili önergeye istinaden İGMD’nin ÜNSPED’in reklam içeren beyan ve ifadeler
kullanmak ve müşterisi olmayan firmalara bilgilendirme adı altında e-posta
göndermek suretiyle haksız rekabet yaratacak şekilde hareket etmekte olduğu
iddia edilerek yukarıda anılan Genel Kurul kararına uygun davranılmaması
halinde, ÜNSPED hakkında İGMD Tüzüğü’nün 43, 44 ve 45. maddelerine
istinaden işlem yapılabileceğinin 12.03.2018 tarihli bir yazı ile ÜNSPED’e
bildirildiği,
- Anılan bildirim yazısına ÜNSPED tarafından 26.03.2018 tarihinde cevap
verildiği ve ihtarname çekildiği, bahse konu yazıda İGMD’nin almış olduğu Genel
Kurul kararının 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesine hem amaç hem de etki
bakımından aykırılık teşkil eden bir teşebbüs birliği kararı olduğu ve işbu kararın
uygulanmaması gerektiğinin tarafa iletildiği,
- İGMD’nin, 4054 sayılı Kanun anlamında bir “teşebbüs birliği” olduğu, nitekim
Rekabet Kurulunun (Kurul) gerek kanunla gerekse herhangi bir kanuna bağlı
olmaksızın kurulmuş birlik, dernek ve odalar gibi meslek örgütlerini, teşebbüs
birliği olarak tanımladığı çok sayıda kararının bulunduğu, aynı sektördeki
rakipleri bir araya getiren teşebbüs birliklerinin üyeleri adına, piyasada iktisadi
etkileri olan kararlar alabildiği ya da üyelerinin ortak karar alabilmesine dönük
zemin oluşturabildiği ve İGMD’nin de gümrük müşavirleri için böyle bir zemin
oluşturarak aldığı teşebbüs birliği kararı ile hem amaç hem de etki bakımından
rekabeti kısıtladığı,
- Genel Kurul kararının ilk maddesinde bir meslek mensubunun yasal vekili
olmadığı her türlü kişi veya kuruluşla, yazılı bir talep olmadan, hiçbir bağlantı ve
temas kuramayacağı, iş talebinde bulunamayacağı veya fiyat teklifi
veremeyeceğinin kaleme alındığı, kararın ikinci maddesinde ise iş elde
edebilmek amacı ile reklam sayılabilecek herhangi bir faaliyet yapılmasının
yasaklandığı, bu maddeler ile gümrük müşavirlerinin birbirleri ile aktif bir şekilde
rekabet etmelerinin alenen yasaklanmakta olduğu, mevcut müşteri çevresinin
mevcut piyasa aktörleri arasında paylaşıldığı (müşteri paylaşımı) ve piyasaya
yeni girecek olan gümrük müşavirlerinin de kendilerine müşteri edinme
imkânının tamamen ortadan kaldırılmakta olduğu (giriş engeli oluşturulması),
19-22/352-158
3/33


- Yukarıda sayılan bu durumun müşteriler açısından da dezavantaj yaratacağı,
gümrük müşavirliği hizmetleri de dâhil herhangi bir pazarda rakiplerin birbiri ile
rekabet içinde olduğu durumlarda fiyatların düşeceği ve kalitenin artacağı, fakat
işbu teşebbüs birliği kararı ile gümrük müşavirliği hizmetleri pazarında fiyat
düşüşlerine engel olacağı ve fiyatların artmasına neden olacağı,
- Yine Genel Kurul kararının üçüncü maddesinde, üyelerin satış şartlarına ilişkin
kısıtlamalar getirildiği ve vadeli satış yapma serbestisine bir takım kısıtlamalar
getirildiği,
- Genel Kurul kararının ilk üç maddesinin rekabeti ciddi şekilde kısıtladığı
dolayısıyla 4054 sayılı Kanun’un 40. ve devamı maddeleri uyarınca gereken
işlemlerin yapılması gerektiği
ifade edilerek konunun rekabet hukuku mevzuatı çerçevesinde incelenmesi talep
edilmektedir.
(3) G. DOSYA EVRELERİ: Başvuruda yer verilen bilgi ve belgelerin incelenmesi
sonucunda düzenlenen 19.04.2018 tarih ve 2018-1-18/İİ sayılı İlk inceleme Raporu
Kurulun 24.04.2018 tarih ve 18-12 sayılı toplantısında görüşülmüş ve dosya konusu
iddialara yönelik olarak, 4054 sayılı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
önaraştırma yapılmasına 18-12/218-M sayı ile karar verilmiştir. Önaraştırma sürecinde
dosya konusu iddialar hakkında detaylı bilgiye sahip olmak amacıyla 27.05.2018
tarihinde İGMD’de yerinde incelemeler gerçekleştirilmiştir.
(4) Hazırlanan 05.06.2018 tarih ve 2018-1-18/ÖA sayılı Önaraştırma Raporu ve ekleri
Kurulun 12.06.2018 tarihli toplantısında ele alınmış ve 18-19/322-M sayı ile İGMD
hakkında soruşturma açılmasına karar verilmiştir. Soruşturma açılmasına ve 4054 sayılı
Kanun’un 43. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ilk yazılı savunmanın 30 gün içinde
gönderilmesi gerektiğine ilişkin yapılan bildirime mukabil gönderilen İGMD’nin birinci
yazılı savunması, 24.07.2018 tarih ve 5342 sayı ile süresi içinde Kurum kayıtlarına
intikal etmiştir.
(5) Tarafın ilk yazılı savunmasına istinaden İGMD’den 11.09.2018 tarih, 11095 sayılı ve
02.10.2018 tarih, 12110 sayılı yazılar ile bilgi ve belge talebinde bulunulmuştur. Talep
edilen bilgi kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Ayrıca dosya kapsamında 30.10.2018
tarihinde Ticaret Bakanlığı binasında Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü
yetkilileri ile görüşülmüş ve akabinde Bakanlıktan 01.11.2018 tarih ve 13446 sayılı yazı
ile bilgi ve belge talebinde bulunulmuştur. Talep edilen söz konusu bilgi ve belgeler de
09.11.2018 tarih ve 8147 sayı ile Kurum kayıtlarına girmiştir.
(6) Yürütülen soruşturmaya istinaden hazırlanan 2018-1-18/SR sayılı Soruşturma Raporu
ve ekleri Kurul üyelerine ve İGMD’ye 4054 sayılı Kanun’un 45. maddesi gereğince tebliğ
edilmiştir. İGMD tarafından, 4054 sayılı Kanun’un 45. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
30 günlük savunma sunma süresinin 30 gün süreyle uzatılması talep edilmiştir. Bunun
üzerine Kurulun 03.01.2019 tarihli toplantısında ikinci yazılı savunma süresinin
bitiminden itibaren 30 gün uzatılmasına 19-02/4-M sayı ile karar verilmiştir. Bu
kapsamda tarafın ikinci yazılı savunması 11.02.2019 tarih ve 893 sayı ile yasal süresi
içinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
(7) İGMD’nin ikinci yazılı savunmasına karşılık hazırlanmış bulunan 25.02.2019 tarih ve
2018-1-18/EG sayılı Ek Görüş, Kurul üyeleri ve dosya tarafına tebliğ edilmiştir. İGMD
tarafından mevcut soruşturma kapsamında hazırlanan üçüncü yazılı savunma süresi
içinde Kuruma sunulmuştur.
19-22/352-158
4/33


(8) 4054 sayılı Kanun’un 46. maddesi uyarınca sözlü savunma toplantısı yapılması
hususunun görüşülmesi hakkındaki Başkanlık Önergesi, 09.05.2019 tarihli Kurul
toplantısında ele alınmış ve 19-18/250-M sayı ile 12.06.2019 tarihinde sözlü savunma
toplantısı yapılmasına karar verilmiştir. Anılan tarihte sözlü savunma toplantısı
gerçekleştirilmiştir.
(9) Kurul; yürütülen soruşturma ile ilgili olarak düzenlenen Rapor, Ek Görüş, toplanan
deliller, yazılı savunmalar, sözlü savunma toplantısında yapılan açıklamalar ve
incelenen dosya muhteviyatına göre 20.06.2019 tarih ve 19-22/352-158 sayı ile işbu
nihai kararı tesis etmiştir.
(10) H. RAPORTÖR GÖRÜŞÜ: İlgili raporda;
 Hakkında soruşturma yürütülen İGMD’nin rekabeti kısıtlama amacı taşıyan bir
teşebbüs birliği kararı aldığı ve böylece 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal
ettiği,
 Söz konusu uygulamalara 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca muafiyet
tanınamayacağı,
 Bu çerçevede adı geçen teşebbüs birliğine, aynı Kanun’un 16. maddesinin
üçüncü fıkrası çerçevesinde idari para cezası uygulanması gerektiği,
 İdari para cezasının belirlenmesinde, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu
Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek
Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in (Ceza Yönetmeliği) 5. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (b) bendinin dikkate
alınması gerektiği
belirtilmektedir.
I. İNCELEME, GEREKÇE VE HUKUKİ DAYANAK
I.1. Hakkında Soruşturma Yürütülen: İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği (İGMD)
(11) Merkezi İstanbul’da bulunan İGMD, dernek faaliyetlerine 1909 yılında başlamıştır. 1615
sayılı Gümrük Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun (4458
sayılı Kanun/Gümrük Kanunu) ve bu Kanun’a bağlı Gümrük Yönetmeliği’nin 05.02.2000
tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine tüm gümrük müşavirleri dernekleri için geçerli olacak
şekilde, İstanbul Gümrük Müşavirleri Dernek Tüzüğü’nde de belirtildiği üzere, 4458
sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi ve ilgili mevzuat hükümlerine istinaden görev yapmak
ve mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini
kolaylaştırmak, gümrük müşavirliğinin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini
sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü
ve güveni hâkim kılmak üzere, mesleki disiplini, saygınlığı ve ahlakı korumak
maksadıyla kurulmuş bir mesleki teşekküldür.
(12) Ticaret Bakanlığından intikal eden yazıda, mülga 1615 sayılı sayılı Gümrük Kanunu’nun
166. maddesi çerçevesinde kurulan Gümrük Komisyoncuları Dernekleri mer’i 4458
sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi ile yapılan; gümrük müşavirleri ve gümrük müşavir
yardımcılarının, çıkarılacak bir kanunla bağlı bulundukları gümrük ve muhafaza
başmüdürlüğü görev alanı itibariyle kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu şeklinde
örgütleninceye kadar faaliyetlerine devam edeceği yönündeki kanuni düzenlemeye
istinaden (gümrük müşavirleri ve gümrük müşavir yardımcıları kamu kurumu niteliğinde
örgütlenmelerine ilişkin yasal düzenleme henüz yapılmadığından) İGMD’nin, fiili olarak
kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak faaliyet göstermekte olduğu, ancak
19-22/352-158
5/33


hukuki olarak kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu sıfatına haiz bulunmadığı ifade
edilmiştir.
(13) Derneğin üyeleri Gümrük Kanunu’nun 225 ve 226. maddelerinin verdiği yetki
doğrultusunda gümrük idarelerinde gümrük işlemlerini takip etme yetkisini haiz olan ve
gümrük müşavirliği izin belgesine sahip olan gümrük müşavirleri ile gümrük müşavirleri
yanında çalışıp onun adına iş takip eden ve gümrük müşavir yardımcılığı izin belgesine
sahip gümrük müşavir yardımcılarıdır.
(14) Yine Kuruluş Tüzüğü uyarınca İGMD’nin, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri
ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere, mesleki disiplini,
saygınlığı ve ahlakı korumak maksadıyla, gerek üyelerinin gerekse üçüncü şahısların
eylemlerinin yasa, tüzük ve uygulamaya aykırılığının önlenmesi konusunda yetki ve
yükümlülüğünün bulunduğu anlaşılmaktadır. İGMD’ye 11.09.2018 tarihi itibarıyla 2023
gümrük müşaviri ile 6279 gümrük müşavir yardımcısı olmak üzere toplam 8302 üye
kayıtlı bulunmaktadır.
(15) Türkiye genelinde faaliyet sürdüren gümrük müşaviri ve gümrük müşavir
yardımcılarının, gümrük müşavirliği hizmetleri pazarında 2017 yılında gerçekleştirmiş
oldukları toplam işlem hacmi (Ticaret Bakanlığı verilerine göre) 351.793.000 ABD Doları
olup, İGMD’ye kayıtlı gümrük müşaviri ve gümrük müşavir yardımcılarının 2017 yılında
gerçekleştirmiş oldukları toplam işlem hacmi ise (Ticaret Bakanlığı verilerine göre)
206.091.000 ABD Dolarıdır. Bu veriler uyarınca, İGMD’nin işlem hacmi bakımından
payının %59 olduğu anlaşılmaktadır.
I.2. Sektöre İlişkin Bilgi
(16) Ülkemizde gümrük işlemlerinin işleyişinin basit olmamasından hareketle, işlemleri hak
sahipleri/yükümlüler adına takip edecek bir hizmet sektörü oluşmuştur. Önceki
dönemlerde “gümrük komisyoncusu ve gümrük komisyoncu yardımcısı” olarak
adlandırılan bu hizmet sınıfını icra edenler yeni kanunda “gümrük müşaviri ve gümrük
müşavir yardımcısı” olarak tanımlanmıştır. Bu hizmet sınıfına ilişkin düzenlemeler,
Gümrük Kanunu’nun 225 ila 230 ve aynı Kanunun geçici Ek 5 ve 6. maddeleri ile
Gümrük Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin Gümrük Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 693
ila 720. maddelerinde yer almaktadır.
(17) Gümrük Kanunu’nun 225. maddesinde belirtildiği üzere; eşyanın gümrükçe onaylanmış
bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük işlemlerini, dolaylı temsil yoluyla
takip eden ve sonuçlandıran ve kendilerine Müsteşarlıkça gümrük müşavirliği izin
belgesi verilen serbest meslek sahiplerine gümrük müşaviri denilmektedir.
(18) Bir gümrük müşavirinin yanında çalışan ve onun adına gümrükte iş takip eden ve
kendilerine Müsteşarlıkça gümrük müşavir yardımcılığı izin belgesi verilen kişilere ise
gümrük müşavir yardımcısı denmektedir. Gümrük Kanunu’nun 226. maddesine göre
gümrük müşavir yardımcısının; bir gümrük müşavirinin yanında çalışması ve onun adına
gümrükte iş takip etmesi yasal bir zorunluluktur.
(19) Anılan Kanun’un 227. maddesinde gümrük müşavir yardımcısı olabilme şartlarına yer
verilmektedir. Buna göre, başvuruda bulunan kişinin Türk vatandaşı olması, medeni
hakları kullanma ehliyetine sahip olması, kamu haklarından mahrum bulunmaması,
kanunda yazan belirli suçlardan hüküm giymiş, ceza veya disiplin soruşturması
sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmaması, kanunda sayılan fakülte ve
yüksekokullardan en az lisans seviyesinde mezun olması, staj amacıyla bir gümrük
müşavirinin yanında bir yıl süre ile çalışması ve son olarak yapılacak sınavda başarılı
olması gerekmektedir. Yukarıda sayılan koşulları taşıyan ve iki yıl süre ile gümrük
19-22/352-158
6/33


müşavir yardımcılığı yaparak, gümrük mevzuatı ve gümrüğe ilişkin iktisadi, ticari ve mali
konuları kapsayan sınavda başarılı olan kişiler, gümrük müşavirliği yapmaya hak
kazanmaktadırlar.
(20) Türkiye genelinde faaliyette bulunan gümrük müşavir ve yardımcısı sayılarına ilişkin
tablo aşağıda aktarılmaktadır:
Tablo 1: Türkiye Genelinde Faaliyette Bulunan Gümrük Müşavir ve Yardımcısı Sayıları
Bölge Müdürlükleri Gümrük Müşavir Yardımcısı Gümrük Müşaviri
Batı Akdeniz 114 37
Batı Marmara 39 10
Doğu Akdeniz 84 38
Doğu Anadolu 1 0
Doğu Karadeniz 10 5
Doğu Marmara 143 53
Ege 1.116 396
Fırat 4 1
GAP 94 25
Gürbulak 3 1
İpekyolu 17 9
İstanbul 6.645 2.169
Kaçkar 1 1
Orta Akdeniz 871 261
Orta Anadolu 498 212
Orta Karadeniz 29 11
Pamukkale 0 0
Trakya 55 16
Uludağ 555 161
TOPLAM 10.279 3.406
Kaynak: Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü cevabi yazısı
(21) Gümrük müşavirleri faaliyetlerini; serbest meslek mensubu olarak, bir tüzel kişilik ortağı
olarak veya müşavirlik şirketi dışında bir şirketin çalışanı olarak doğrudan temsil yoluyla
olmak üzere üç ayrı biçimde sürdürebilme imkânına sahiptirler. Gümrük müşavir ve
yardımcıları bu üç yoldan birini tercih etmek zorundadır. Gümrük müşavir ve
yardımcılarının, hem şirket ortağı hem de bağımsız olarak mesleğini ifa etmeleri
mümkün değildir. Ayrıca, Gümrük Kanunu’nun 229. maddesinde yer alan “...Ancak,
gümrük müşaviri ve gümrük müşavir yardımcısı birden fazla tüzel kişiliğe ortak
olamaz...” hükmü uyarınca gümrük müşaviri ve yardımcılarının, gümrük müşavirliği
alanında faaliyet gösteren ikinci bir tüzel kişiliğe ortak olmaları mümkün olmamakla
birlikte, iştigal konusu gümrük müşavirliği olmayan tüzel kişilere ortak olmalarında engel
bulunmamaktadır.
(22) Gümrük Yönetmeliği’nin 562. maddesinde gümrük müşavirlerinin, gümrük müşavirliği
şirketi dışında bir tüzel kişilik bünyesinde çalışmaları durumunda sadece çalıştıkları
şirkete ait eşyanın gümrük işlemlerini takip edebilecekleri belirtilmiştir.
(23) Gümrük Kanunu’nun 229/2. maddesinde, gümrük müşavirliğinin bir özel hukuk tüzel
kişiliği oluşturularak yürütülmesi halinde, sadece gümrük müşavirleri ve gümrük müşavir
yardımcılarının bu şirkete ortak olabileceği belirtilmektedir. Gümrük Yönetmeliği’nin
563. maddesinde de, gümrük müşavir ve müşavir yardımcıları dışındaki kişilerin,
gümrük müşavirliği yapacak olan tüzel kişilere ortak olamayacağı belirtilmektedir.
(24) Gümrük müşavirliği şirketleri Gümrük Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olup
yükümlüler adına gümrük idarelerinde adlarına beyanda bulunmak suretiyle dolaylı
temsilcilik hizmetini yerine getirmektedir. Gümrük Yönetmeliği’nin 561. maddesinde,
gümrük idarelerinde dolaylı temsil yoluyla iş takibini, eşya sahibince verilmiş noter
19-22/352-158
7/33


tasdikli vekâletnameyi haiz gümrük müşavirlerinin yapabileceği açıkça belirtilmektedir.
Dolayısıyla gümrük müşavirleri ancak geçerli vekâletnameye sahip olmaları
durumunda, eşya sahipleri adına beyanda bulunup, diğer gümrük işlemlerini de takip
edebileceklerdir.
(25) Gümrük Yönetmeliği’nin 563/4. maddesinde, herhangi bir gümrük müşavirliği şirketine
bağlı olmaksızın müstakil olarak dolaylı temsilci sıfatıyla gümrük işlemlerini takip eden
gümrük müşavirlerinin, gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri her tür gelir için
hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluş ya da taşımacılara serbest meslek
makbuzu düzenlemek zorunda olduğu belirtilmektedir. 564. maddenin dördüncü
fıkrasında da, şirketlerin gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri gelirleri için
gümrük beyannamesinde hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluşlara şirketleri
adına fatura kesmek ve bunu muhasebe kayıtlarında göstermek zorunda oldukları
hüküm altına alınmıştır.
(26) Aynı zamanda gümrük müşavirleri, kurdukları firmalar aracılığıyla müşterilerine lojistik
hizmet sunabilmekte ve onların taşıma işlerini organize edebilmektedir. Lojistik şirketleri
gümrük müşavirliği hizmeti veremezken, gümrük müşavirliği şirketleri taşıma işlerini
üstlenebilmektedir.
(27) Gümrük müşavirliği hizmetleri genel olarak ithalat hizmetleri, ihracat hizmetleri,
uluslararası nakliye ve lojistik çözüm önerileri, transit ticaret hizmetleri, yurtdışı ile
çalışacak firmaların veya yurtdışından ürün çekecek/alacak kişilerin işlemlerinin baştan
sona yürütülmesine ilişkin tüm işlemler ile eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya
kullanıma tabi tutulmasına ilişkin tüm gümrük işlemlerini kapsamaktadır.
(28) Ayrıca, gümrük mevzuatında gümrük müşavirleri ile gümrük müşavir yardımcılarına
ilişkin reklam yasağı ve tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren gümrük müşavirleri ile
gümrük müşavir yardımcılarının, gümrük müşavirliğinin yanında başka bir unvan
kullanabilmelerine ilişkin herhangi bir engel bulunmamaktadır.
(29) 29850 sayılı Gümrük Genel Tebliği’nde (Tebliğ) “Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri” ise
tebliğ kapsamındaki tespit işlemlerini yapan ve sonucunda tespit raporu düzenleyen,
Bakanlıkça adına yetki belgesi düzenlenen gerçek kişi veya tüzel kişi ortağı gümrük
müşavirini ifade etmektedir. Yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği belgesini iade eden ya
da belgesi geri alınan müşavirlerin, yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği şirketlerindeki
ortaklıklarını sonlandırmaları gerekir. Yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri birden fazla
yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği şirketine ortak olamazlar.
(30) Şikâyete konu İGMD, mülga 1615 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca kurulmuştur. Bu
Kanun’un 166. maddesinin üçüncü bendinde;
“En az yirmi gümrük komisyoncusu bulunan mahallerde tüzükleri Gümrük ve
Tekel Bakanlığınca tasdik edilmek suretiyle, bütün komisyoncuların üye
olacakları bir Gümrük Komisyoncular Derneği kurulur. Bu derneklere komisyoncu
yardımcıları da kaydolunur.”
denilmektir. Gümrük Kanunu’nun geçici 6. maddesinde yer alan “1615 sayılı Gümrük
Kanunu hükümlerine göre kurulan Gümrük Komisyoncuları Dernekleri faaliyetlerine
devam eder…” hükmüyle 1615 sayılı mülga kanuna atıfta bulunulmuştur. Bu hükümle,
gümrük müşavirliği hizmeti verecek olan gümrük müşavir ve yardımcılarının derneğe
üyeliğinin kanuni bir zorunluluk olduğu görülmektedir.
(31) Dernek Tüzüğü’nün “Derneğin Kuruluş Amacı ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde; “4458
sayılı Gümrük Kanunu’nun Geçici 6. maddesi ve Gümrük Yönetmeliği’nin 838. maddesi
19-22/352-158
8/33


hükümlerine istinaden görev yapmak ve mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, Gümrük Müşavirliği’nin genel
menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile iş
sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere, mesleki disiplini
saygınlığı ve ahlakı kurmak amacıyla kurulmuş bir mesleki teşekküldür” denilmektedir.
Tüzük’ün 4. maddesinde de “dernek üyelerinin gümrük müşavirleri ve gümrük müşavir
yardımcıları olabileceği” düzenlenmiştir.
(32) Yürürlükteki Gümrük Kanunu’nun geçici 6. maddesinin 10. bendinde;
“Gümrük müşavir derneklerince, gümrük müşavirlerinin yapacakları iş ve işlemler
karşılığı alacakları asgari ücretleri gösteren ve takvim yılı bazında belirlenen
Asgari Ücret Tarifesinin, Müsteşarlıkça uygun görülerek onaylanmak suretiyle
uygulamaya konulur.”
denilerek gümrük müşavirlerinin belirlenen asgari ücretten daha az ücret ile hizmet
vermelerinin engellenmesi hüküm altına alınmıştır.
I.3. İlgili Pazar
I.3.1. İlgili Ürün Pazarı
(33) İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz’un (İlgili Pazar Kılavuzu) 20. paragrafında
“…inceleme konusu işlem, gerek ürün gerekse de coğrafi açıdan olası alternatif pazar
tanımları çerçevesinde rekabet açısından endişeler yaratmıyor ya da alternatif tüm
tanımlar açısından rekabeti bozucu bir etki söz konusu oluyorsa pazar tanımı
yapılmayabilir.” ifadelerine yer verilmektedir. Her ne kadar dosya bakımından ilgili
ürün/hizmet pazarının gümrük müşavirliği hizmetleri pazarı olarak tanımlanması
mümkün olsa da; ilgili pazarın oluşabilecek alternatiflerden herhangi biri temel alınarak
tayin edilmesi mevcut değerlendirme üzerinde etkili olmadığından, net bir ilgili ürün
pazarı belirlenmesine gerek görülmemiştir.
I.3.2. İlgili Coğrafi Pazar
(34) Soruşturma konusu uygulamalar kapsamında İstanbul ilindeki Gümrük Müşavirleri
Derneği incelenmekle birlikte, gümrük müşavirliği hizmetinin ülke çapında
gerçekleştirilmesi ve söz konusu hizmetlerin icrası bakımından ülkenin herhangi bir
bölgesinde rekabet koşullarının diğer bölgelerden farklılık göstermesini gerektiren
hususların mevcut olmaması nedeniyle ilgili coğrafi pazarın “Türkiye” olarak
belirlenmesi mümkündür. Bununla beraber dosya özelinde ilgili coğrafi pazar
tanımlanmasına gerek görülmemiştir.
I.4. Dosya Kapsamında Elde Edilen Bilgi ve Belgeler
(35) İGMD’de yapılan yerinde incelemede elde edilen ve soruşturma konusu ile ilgili görülen
belgelere aşağıda yer verilmektedir:
(36) Belge 1: İGMD yönetim kurulu tarafından yayımlanan “Gümrük Müşavirliği Firmaların
Mevzuat Bilgilendirme Mesajı Adı Altında Bünyesinde Olmayan Firmalara Mail
Göndermesi Hakkında” başlıklı yazıda şu ifadeler bulunmaktadır:
“(…)
Gümrük Müşavirlerinin kendi müşterisi olmayan, değişik sektör üyelerine yönelik
(potansiyel müşterilerine) mevzuat bilgilendirme adı altında mevzuat bilgisinin
yanı sıra kendi çalışmalarını anlatan, kendini tanıtan, yazı gönderimi, firmalar ile
irtibat kurma amacını güden bir yazı olarak mütalaa edilmektedir.
19-22/352-158
9/33


Firmanın başka bir gümrük müşavirlik firmasının halen çalıştığı müşterisi olması
muhtemel olup gerek Dernek tüzüğü, gerekse 15 Nisan 2006 tarihli Olağan Mali
Genel Kurul'da alınan 12 karar gereğince, yazı içeriği itibariyle talep
olmadığı halde kendisi ile irtibat kurulmasının istenmesi zımni teklif arz etmiş
olduğundan bu şekilde çalışma yapılmasının, müşterisi olmayan firmalara
mevzuat bilgilendirme yazısının gönderilmesinin uygun olmadığı, ayrıca iş bu
yazımızın üyelerimizle paylaşımından sonra bu uyarıya uymayanlar hakkında
disiplin kovuşturması yapılacaktır.
(…)”
(37) Belge 2: 24 Şubat 2018 tarihli Olağan Mali Genel Kurul Divan Başkan Yardımcısı (…..),
Olağan Mali Genel Kurul Divan Başkan Yardımcısı (…..), Olağan Mali Genel Kurul
Divan Katip Üyesi (…..) ve Olağan Mali Genel Kurul Divan Katip Üyesi (…..) tarafından
imzalanan “İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği'nin Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı
Tutanağı” başlıklı belge elde edilmiştir. Tutanağa göre, 24 Şubat 2018 tarihinde
İGMD’nin 2017 takvim yılına ait Olağan Mali Genel Kurulu toplanmıştır. Derneğe 1927
gümrük müşaviri ile 6250 gümrük müşavir yardımcısı olmak üzere toplam 8177 üyenin
kayıtlı bulunduğu, bunlardan 74 gümrük müşaviri ile 37 gümrük müşavir yardımcısı
olmak üzere toplam 111 üyenin Genel Kurula katıldığı tespit edilmiş ve toplantının
yapılış usulüne herhangi bir itirazın olmadığı anlaşılmıştır.
(38) Toplantı tutanağı incelendiğinde, Başkan Vekili (…..) tarafından şikâyete konu olan dört
maddelik önergenin ilk maddesinin değerlendirmeye sunulduğu görülmektedir:
“1.Madde: Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük
Müşavirliği Şirketi üzerinden, yasal vekili olmadıkların her türlü kişi veya
kuruluşla, yazılı bir talep olmadan, herhangi bir yöntemle, bilgilendirme, sirküler
yayınlama, haber verme, kampanya, pazarlama, tanıtım ve benzeri adlar altında,
hiçbir bağlantı ve temas kuramaz, is talebinde bulunamaz veya fiyat teklifi
veremez.”
(39) Toplantı tutanağında üyelerin görüşüne sunulan 1. maddeye ilişkin olarak (…..)’ün şu
ifadelerine yer verilmiştir:
“…Bu konuda meslekte 4 yıl başkan olarak hizmet etmiş bir arkadasınız olarak,
bir noktada yapılabilecek vahim bir hatayı engellemek adına söz aldım. Şimdi 1.
maddenin başlangıcında yazılı bir talebi olmadan diyor. Yani o yazılı talep
olmadan siz hiçbir görüşme yapamıyorsunuz. Yaparsanız da alınan bu karara
aykırı hareket etmiş oluyorsunuz. Şimdi ben sunu söylüyorum herhangi bir afti
şartı yoksa bir bağlantısı yoksa. Şimdi ben şunu merak ediyorum. Bir taraftan
kurslar açıyoruz. Yeni meslektaşlarımıza buyurun gelin bu meslekte olun diye
teşvik ediyoruz, davet ediyoruz, plaket veriyoruz. Öbür taraftan o arkadaşlar yeni
bir iş yeri kurdu. Hiçbirisinin de hiç kimseyle o güne kadar yazılı iş akdi yok. Peki
bu arkadaşlar yazılı bir talep mi bekleyecek? Bu gerçekçi midir? Bu uygulanabilir
mi? (…)Bakın ben reklam yasağına kesinlikle uyulmaya, yasak koyulmasından
yanayım. Dünde, bugünde, görev yaptığımda da. Kesinlikle reklama ve
meslektaşlar arasındaki, haksız rekabetle mücadele edilmesine hep beraber
olmalıyız savunmalıyız (…)O zaman ben diyorum ki biz bu kararı alacaksak
alalım ama yazılı talep tanımını oradan çıkartmamız lazım. Çünkü insanların iş
yapma hakkına, mesleki faaliyet yapma hakkına, hele yeni kurulacak işletmeler
için peşinen bir set koyuyoruz...”
(40) Tutanağın devamında (…..)’ün şu ifadelerine yer verilmiştir:
19-22/352-158
10/33


“… Sonuca geldiğimizde yazılı olmalı arkadaşlar, bakın bize inanın ve güvenin
sizi çağıran insan size bir satır yazı zaten yazar. Sizden sirküler isteyen insan
sizin müşteriniz değilse zaten bir satır yazar. Artı bugün sizden teklif isteniyorsa,
Örneğin; hepinizin ben aynı duyarlılıkta olduğunu hissediyorum ve inanıyorum.
En azından diyorsunuz ki, bir teklif yazısı, bir mail atın. Eskisi gibi beş sayfa yazı
yazın demiyorum ki. Bir mail atın. Çünkü neden? Ticaret yapan esnaf veya
sanayiciler de bizi birbirimize kırdırıyor. Bunu hepimiz de biliyoruz yani. Bu
aslında kırmamanın birinci maddesidir. Dolayısıyla, bakın bu çok önemli. Ne
yaptığınıza gelirsek; 2006’da da aynı şeyi yapmıştık. Bizden sonraki yönetimler
kendilerine gelen şikâyetler, az şikâyet gelmiş ama onlar da Disiplin Kurulu'na
yollamışlar. Ama bu sene, yani 2017 de çok. Aynı bir gümrükleme firması üçüncü
kezdir Disiplin Kuruluna gidiyor. Bakın aynı gümrükleme firması. Üçüncü kez.
Hiçbirinin daha cezası çıkmadı. Savunmaları alınıyor, teşhir, cezası belli
şimdiden. Ben kimsenin işine karışmam ama üç kere aynı suçtan ve en aşağı
10-12 tane şikâyet üzerine. Türkiye değişti, Dünya değişti. Biz 2006 kararlarının
eğer hala 2018 yılında uyguluyorsak bu da bizim ayıbımızdır. (…..) Başkan
müsteri ol. Siz her zaman bizim arkamızda olun ve Disiplin Kurulu'ndan çıkan
karaları teşhir de ederiz, arkasında da dururuz. Gerekirse Genel Müdürlüğe de
veya Teftiş Kuruluna da bilgisini de veririz…”
(41) Söz konusu tutanakta (…..), ifadelerine şu şekilde devam etmiştir:
“Bakın başka bir tehlike daha var. Cümleyi tam okuduktan sonra geliyor “benzeri
adlar altında, hiçbir bağlantı ve temas kuramaz, iş talebinde bulunamaz veya
fiyat teklifi veremez" bakın ben şunu söylüyorum. Şuan %40 ın üzerinde %45
civarında 13-14 şirket sektördeki payı arkadaşlar. Biz bununla o oranın hiç
değişmemesini de kabul ediyoruz. Yani o mevcutlara, onlar zaten var,
bağlantıları var, götürüyorlar yürütüyorlar. Birisi de onlara gidemez. Bu arada biz
haksız rekabet yaratanlara tekelleşenlere de farkında olmadan belki de uyan
yazılı talep olmadan ifadesi.”
(42) Tutanakta (…..), ifadelerine şu şekilde devam etmiştir:
“Ben de bunu anlayamıyorum (…..) ağabey bak niye dersen yani karşılıklı bir şey
içerisinde değiliz ama her şey oluyor. Beni çağıracak edecek. Şunu diyorsan,
"Ben (…..) olarak pazarlama yapmaya devam edeceğim, ben her türlü
enstrümanı kullanacağım” tamam mı o zaman yazıya gerek yok. Ben diyorum ki;
hani devrim. Biz zaten yapmıyoruz. Bak burada olanların %99 yapmıyoruz.
Yalnız büyük değil, ufaklarda başladı işte (…..) kardeşimin şikâyeti. Buradan
adam gidiyor oralarda buralarda koskoca sponsorluklar koyuyor, koskoca ilanlar
koyuyor. Bunlarla mücadele etmek. Yarın (…..)’ü biri çağırıyorsa, gerçekten
çağıracaksa ağabey, (…..)’ü sirkülerinden dolayı çağıracaksa, bir satır yoksa biz
bunları engelleyemeyiz. Sırf anlaşamadığımız nokta yazılı olması. Eğer bir firma
ciddiyse ve bizimle çalışacaksa bizden bilgi veya danışmanlık alacaksa yazılı
talebi çokta mühim bir şey değil.”
(43) Tutanakta (…..) aşağıdaki cümleleri dile getirmiştir:
“Haksız rekabet ile rekabeti ayırmak gerekmiyor mu? Şimdi öyle bir şey
yapıyoruz ki rekabeti topyekun kaldırıyormuşuz gibi bir hava esiyor. (…..)
Başkana yürekten katılıyorum yani burada mesleği bu anlamda, bu denli bu ciddi
olarak ilgilendirecek bir kararı böylesine ciddi sonuçlar doğuracak çok doğru
gelmiyor.”
19-22/352-158
11/33


(44) Bülent (…..)’ün (…..)’nın söylediklerine ilişkin cevabı şu şekildedir:
“Bu haksız rekabet. Rekabet şu. Biz şunu demiyoruz. Firma ismini vermeyeyim
sen kendi internet sitende istediğini yap (…..). Kendi internet sitende her şeyi
yazabilir yapabilirsin. 74 ü de yazarsın. 76 yı da yazarsın. Başka indirimleri de
yazarsın. Ben bu işi en iyi yapıyorum da yazarsın. Onlara bir şey diyemem. O
senin kendi internet siten. Bu arada yasaklamaya çalıştığımız, daha doğrusu bir
rekabetin haksız kısmını çıkarmaya çalıştığımız, yer burası sen kendi şeyinde
yap ama başka kurumla kuruluşlara bu suç (…) Ben ilk defa bu kadar ciddi ve
altı dolu, bakın altı dolu, finans ile ilgili adamın yazılı teklifi var arkadaşlar.
FinansIa ilgili. Şimdi bunların hepsi Disiplin Kurulu'nda değerlendiriliyor. Ama biz
ne istedik. O deftere yazarken, Karar Defterine, 2006 da alınan Mali Kongre
Kararlarına istinaden artık hoş değil. Sene 2018 takdirlerinize bende
sunuyorum.”
(45) Söz konusu tutanakta (…..)’in şu ifadelerine yer verilmiştir:
“…Evet 12-13 tane firma toplam iş hacminin yaklaşık %50 sini yapıyor. Bu
kararın çıkması durumunda 12-13 firmanın mevcut iş yapısı korunacak, artık
bunlar bir daha bir başka gümrük müşavir firması tarafından yapılmayacak
anlamını taşımıyor. Sayın Başkanım. Niye taşımıyor çok açık. Hepimiz bu
sektörün içerisindeyiz. Akacak su kim engelleyebilir. Eğer Bir firma gümrük
müşavirinden memnun değilse, hizmetinden memnun değilse zaten o zaman
müşavirlik firmasını değiştirir. Bizim temel noktamızda buradan yola çıkıyor. Eğer
bir gümrükleme firmasından memnuniyet yok ise her ne sebeple olursa olsun
hizmeti, sürati, bilgilendirmesi şusu busu o zaman ne yapar? Gümrük müşavirliği
firması arayışına geçer. Bu firma arayışına girildiği an normal bir usul yöntemi
belirliyoruz. Yoksa adam firmasından memnun olmasa kim onu engelleyebilir
başka bir firma araması yönünde? Engelleyemez. İkisi arasında ciddi bir fark var.
Biz firma arayışından sonraki usul ve yöntemlerin belirlenmesine çalışıyoruz.
(…..) Başkan açıkça söyledi. Ben daha detaya girmek istemedim. Her Yönetim
Kurulumuza, özellikle son 6 ayiçin söylüyorum, birer ikişer tane şikayet dilekçesi
geliyor. Sirküler yayınlayanlar, bilgilendirme mesajları atanlar, mail atanlar,
tanıtım atanlar şu bu. Bunun bir şekilde önüne geçmemiz gerekiyordu. Ve bakın
bu nereden çıktı? Değerlendirmelerimizin sonucu ortaya çıktı. Nasıl? Dönüyoruz
firmaya Disiplin Kurulumuz şu falan soruluyor. Diyor ki benden talep etti diyor.
Bende bilgilendirme mesajı attım. Sirküler yayınladım diyor. Talep gönderdi mi?
Hayır. Şifai. Telefon açtı, şifai istedi diyor. Eğer biz, bunun kurallarını
belirlemezsek buna benzer haksız rekabetin önüne geçme şansımız olmaz. (…)
Burada da biz Değerli Meslektaşlarımızın, bu mesleğin kalkınması, korunması
ve disipline edilebilmesi için yapılan bu çalışmaya, yazılı ifadesi eğer kaldırılır ise
o zaman birinci maddedeki hüküm otomatik olarak değersizleşir(…) Burada bu
kelimeyi kaldırdığımız zaman firma diyecek ki bana telefon açtı. Yolda gördüm
karşılaştım. Gel dedi ben de teklif verdim diyecek. Hadi bunu ispat ettin. Yani bu
işin kuralı olmazsa bu kuralsızlığa neden olur. Lütfen olayı böyle
değerlendirelim…”
(46) Önergenin oylanmasına geçilmeden önce son sözü alan İGMD Başkanı (…..)’in
ifadeleri toplantı tutanağında aşağıdaki şekilde kaydedilmiştir:
“…Bizim söylemek istediğimiz; sizlerin çok iyi bildiği bazı meslektaşlarımız
herkese gönderiyor. Biz buna Yönetim Kurulunda karar aldık. Web sayfamıza
koyduk, dedik ki arkadaş etik değil bu yaptığın, sen bir pazarlama taktiği
19-22/352-158
12/33


yapıyorsun. Efendim iste firma bana mail atsın, kişinin rızasını aldın mı sen?
Hukukta bir şey var. Kişinin rızasını alman lazım. Ticaret kanununda da böyle.
Artı biz Yönetim olarak kendi üyelerimizi Disipline etmekle mükellefiz. Ben Dış
Ticaret alemiyle niye muhatap olacağım. Dolayısıyla bu işin Disipline edilmesi
için bunun olması şart arkadaşlar. Esasen web sayfasına koyduğumuz günden
beri dedik ki, koyduğumuz andan itibaren deklare ettik, bunu aynı şeyi yaparsanız
disiplin suçudur. Bana şimdi küçük ve orta ölçekli yazıhanelerden şikâyetler
geliyor. Ne yapacağız? Aldığımız kararın arkasında durmayacak mıyız Yönetim
olarak. Bir yönetim doğrultu tutarlığı içinde olması gerekir, olmazsa o yönetim
kurulu tartışılır hale gelir. Aslında biz Oda olsa idik bir doktor, meslekten ihraç
ediliyor, Oda ile ilişiği kesiliyor. Yani mesleğini yapamadığı için ekmeğini de
kaybetmiş oluyor. Tüzüğümüzde disiplinle ilgili maddeler bellidir, en ağır ceza
teşhirdir. Esasen bu meslektaşlarımızı teşhir etsek ne olur teşhir etmesek ne olur.
Ancak, tüm yönetim olarak bu konuda son derece kararlıyız…”
(47) Tutanakta Divan Başkanı (…..)’ın gündeme ilave edilen önergenin oylanmasını istediği
ve haksız rekabetle ilgili verilen dört maddelik önergenin oylanmasına geçildiği
belirtilmiştir. Oybirliği ile kabul edilen önergenin maddeleri aşağıdaki gibidir:
 “Bir meslek mensubu kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden yasal vekili olmadıkları her türlü kişi veya kuruluşla, yazılı bir talep
olmadan, herhangi bir yöntemle, bilgilendirme, sirküler yayınlama, haber verme,
kampanya, pazarlama, tanıtım ve benzeri adlar altında, hiçbir bağlantı ve temas
kuramaz, iş talebinde bulunamaz veya fiyat teklifi veremez.
 Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile reklam sayılabilecek (ilan veya reklam
vermek, yazılı veya görsel basın ile internet ortamında firmasının reklamını
yapmaya yönelik her türlü girişim, stant açmak, film, resim, yazı, video vb.) her
türlü teşebbüs, faaliyet ve harekette bulunamaz, ayrıca mesleğinin icrası
sırasında meslek unvanı dışında, haksız rekabet oluşturacak şekilde, varsa eski
veya yeni, Gümrük Müşavirliği unvanı dışındaki başka unvanlarını yazılı veya
sözlü bir şekilde kullanamaz.
 Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile her türlü kişi veya kuruluşlara, yaptıkları
veya yapacakları işler karşılığında oluşan veya oluşacak masrafların, finansman
sağlanması şeklinde, belirli bir vade içerisinde karşılanmasına yönelik vaatlerde
ve taahhütte bulunamaz.
 Bir meslek mensubu, her türlü menfaat sağlamak amacı ile mesleği icra etmeye
yetkisi olmayan kişilerin, doğrudan veya dolaylı olarak bu mesleğin icra edildiği
yerlerde faaliyette bulunmalarını sağlamak adına, Gümrük Müşavirliği belgesini
kullandıramaz veya mesleği yapmaya yetkisi olmayan kişilerle, her ne şekilde
olursa olsun Gümrük Müşavirliği mesleği ile ilgili işbirliği yapamazlar.”
(48) Belge 3: 15 Nisan 2006 tarihinde tanzim edilen ve T.C. Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı Temsilcisi (…..), Olağan Genel Kurul Divan Başkanı (…..), Olağan Genel
Kurul Divan Başkan Yardımcısı (…..), Olağan Genel Kurul Divan Başkan Yardımcısı
(…..) ve Olağan Genel Kurul Divan Sekreter Üyesi (…..) tarafından imzalanan İGMD’nin
“2005 yılına ait Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı Tutanağı”nın1 4. maddesinde;

1 Söz konusu tutanak, İGMD’nin 2005 yılına ait mali durumunu görüşmek üzere 2006 yılında yapılan
Genel Kurul toplantısına ilişkindir.
19-22/352-158
13/33


“Haksız rekabet ve benzeri durumlarının engellenmesi, üyelerin çıkarlarını yeteri
ölçüde koruma gibi konularda yetersiz kalan mevcut Dernek Tüzüğü'nün revize
edilmesi amacıyla 20 Mayıs 2006 Cumartesi günü toplanmak üzere Tüzük Tadil
Kongresinin yapılması hususu genel kurulca oy çokluğuyla kabul edildiği”
cümleleri kaleme alınmıştır.
(49) Söz konusu tutanakta ayrıca yönetim kurulunca hazırlanıp genel kurula sunulan haksız
rekabete ilişkin prensip kararları aşağıda yer verilen maddeler halinde genel kurulun
oylarına sunulmuştur:
“1. Madde: Yazılı talep olmadan Gümrük Müşavirlerinin, iş elde etmek amacıyla
herhangi bir yöntemle (Faks-Email-Pazarlama-Kampanya) yazılı fiyat teklifinde
bulunmaması, şeklinde genel kurulca oy çokluğu ile kabul edildi.
(…)
3. Madde: Gümrük Müşavirlerinin mesleğin icrası sırasında (varsa) diğer
unvanlarını yazılı/sözlü kullanmaması, şeklinde genel kurulca oy çokluğu ile
kabul edildi.
(…)”
(50) Dosya kapsamında İGMD’de yapılan yerinde incelemede elde edilen e-postalara
aşağıda yer verilmektedir:
(51) Belge 4: Açıkel Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. (AÇIKEL GÜMRÜKLEME) Gümrük
Müşaviri ve Pazarlama Müdürü (…..) tarafından ithalat@ adresine gönderilen
21.03.2018 tarih ve “FW:2018 gümrük müşavirliği hizmet teklifimiz” konulu e-postada;
Syn yetkili
Ekte 2018 yılı için geçerli olacak gümrük müşavirliği hizmet teklifimiz
bulunmaktadır. Firmanızla çalışmayı arzu ediyoruz.
Teklifimizi değerlendirmenizi ve müsait olduğunuzda görüşme için randevu
vermenizi rica ederiz.
Saygılarımızla,”
denilmekte; bunun üzerine DDP çalışanı (…..)’ın bu e-postaya istinaden İGMD’ye
gönderdiği e-postada şu ifadelere yer verilmektedir:
“Tarafıma böyle bir mail geldi. Rekabet yasağı çerçevesinde gerekli işlemin
başlatılmasını rica ederim.
NOT: MÜŞTERİME BİLE DEĞİL, DİREK BANA ATMIŞLAR MAİLİ”
(52) Belge 5: (…..) tarafından İGMD’ye gönderilen 21.02.2018 tarih ve “Reklam ve rekabet
yasağı hakkında” konulu e-postada şu ifadeler bulunmaktadır:
“Sayın İGMD yetkilisi dikkatine;
Bir süre önce derneğimizden yayımlanan bir duyuru / mail ile tüm üyelere
Rekabet ve reklam yasağı hakkında çeşitli ikazlara yer verilen mail duyurulmuştu.
Diğer yandan bir süredir ilgili tv kanalında sürekli dönen bir spot, tanıtıma rast
gelmekteyim. Bu tanıtımlarda bir gümrük müşavirliği şirketinin adı sürekli olarak


19-22/352-158
14/33


zikredilmekte, aynı zamanda bu gümrük müşavirliği şirketinin CEO su olarak ta
sürekli olarak bir şahıs lanse edilmektedir
Açıkçası bir gümrük müşavirliği şirketinin adı zikredilmeden de pekala bu şirketle
zaten resmi olarak bir bağı olmadığı anlaşılan (İTO kaydında yetkili olarak
Gözükmediği anlaşılmaktadır) bu şahsın istediği platformda istediği programı ve
tanıtımı yapacakken bir reklam, tanıtım olarak sürekli bir güm.müş firma isminin
zikredilmesinin daha önce yayımladığımız reklam, rekabet hakkındaki yazımızda
bahsedilen durumlara ilgili olup olmadığının değerlendirilerek tarafıma bilgi
verilmesini, Kısacası aşağıdaki linklerde bulunan vedeoların Reklam, rekabet
yasağına aykırılık teşkil edip etmediğinin değerlendirilerek tarafıma bilgi
verilmesini önemle rica ederim.
Saygılarımla”
(53) Belge 6: Uyum Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. (UYUM GÜMRÜK) çalışanı (…..)
tarafından Ağaoğlu Gümrük Müşavirliği Ltd.Şti.’nin (AĞAOĞLU GÜMRÜK) müşterisi
olan (…..) adresine iki farklı tarihte e-posta gönderilmiştir. Bunlardan 20.02.2018 tarihli
e-postada:
“(…..) Bey merhaba,
Gümrük Müşavirliği hizmeti veren firmamızın tanıtım dosyası ekte dikkatinize
sunulmuştur.
Müsait bir zamanınızda ziyaretinize gelmek, firmamız ve hizmetlerimiz hakkında
detaylı bilgi vermek isteriz.”
denilmekte, 22.02.2018 tarihli e-postada ise;
“(…..) Bey merhaba,
Firma tanıtımımızı inceleme şansınız oldu mu?
Sizin için de uygun ise müsait olduğunuz bir zaman ziyaretinize gelmek firmamız
hakkında daha detaylı bilgi vermek isteriz.”
cümlelerine yer verilmektedir. Söz konusu e-postalar üzerine Ağaoğlu Gümrük çalışanı
(…..) tarafından İGMD’ye gönderilen 22.02.2018 tarih ve “FW: Uyum Gümrük
Müşavirliği” konulu şikâyet e-postasında ise şu ifadeler yer almaktadır:
“İSTANBUL GÜMRÜK MÜŞAVİRLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULUNA
Aşağıda "Delta Vana Kort. Sistemleri ve Müh. San. Ve Tic. A.Ş "isimli firmamıza
Uyum gümrük Müşavirliği tarafından Sürekli olarak mail atılarak kendi firmalarını
tanıtıcı belge ve bilgiler atılarak sonrasında iş görüşmesi için randevu talep
etmektedirler. Firmam sağduyulu davranarak kendilerine hiçbir şekilde cevap
vermemiş ve kendilerine gelen mailleri tarafımıza iletmişlerdir. Maalesef bu tür
olayların bizim haberimiz olmadan çokça yaşandığı da bir gerçektir. Camiamızda
bu tip hareketler hiç etik olmayıp, bunu yapanların disiplin cezasına veya daha
ağır yaptırımlara çarpıtılmaları gerekmektedir. Sayın Dernek Yönetim Kurulu ve
Başkanımızın da bu konudaki hassasiyetini biliyor olmam vesilesi ile Konunun
en yakın toplantıda ele alınacağı ümidi ile Saygılarımı sunarım.
(…..)
İYİ ÇALIŞMALAR”
19-22/352-158
15/33


(54) Belge 7: 29.09.2017 tarihli Yorum Gümrük Müşavirliği A.Ş. (YORUM GÜMRÜK) adına
Gümrük Müşaviri (…..) tarafından İGMD’ye, ÜNSPED’in Mali Genel Kurul toplantısında
alınan kararlara uymadığı yönünde şikâyetleri içeren ve ekinde ÜNSPED çalışanları
tarafından haber sitelerine verilmiş röportajların ve ÜNSPED ile ilgili haberlerin yer aldığı
belge alınmıştır. İlgili belgede aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:
“İSTANBUL GÜMRÜK MÜŞVİRLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULUNA
Konu: Ünsped Gümrük Müşavirliği ile ilgili Haksız rekabet oluşturacak şekilde
görsel, yazılı, ortamda reklam ve ilan verilmesi hususunda Disiplin Kuruluna sevk
edilerek Disiplin Cezası Verilmesi Talebimiz Hk. Da
Ünsped Güm. Müş. Ve Loj. Hiz. A.Ş. firması CEO su (…..) görsel ve yazılı
medyada Ünsped Grup Şirketleri olarak dış ticaret gümrük işlemleri ve lojistik
hizmetleri alanında faaliyetlerini sürdüklerini Sektörün lider firması olarak gümrük
müşavirliğinde teknoloji ile nasıl fark yarattığını gösteren bir şirket olduklarını,
Çok iyi bir teknolojik donanıma sahip oluklarını ve güçlü yazılım sistemleri ile
hizmet verdiklerini Ünsped gümrük müşavirliğinin yanı sıra dış ticaret yönetimi ve
bürokratik işlemlerin yönetim konusunda da son derece başarılı ve uzman bir
şirket olduklarını Piyasadaki gümrükleme şirketlerinden çok daha farklı hizmet
verdiklerini, dünya gazetesindeki köşe yazılarında da sürekli olarak CEO su
olduğu firmasını övücü yönde ifadeler kullanarak Gümrük Müşavirleri aleyhine
haksız rekabet yaratacak nitelikte beyan ve ifadeler kullanılmıştır.
Ayrıca yine görsel ve yazılı medyada (…..) ve (…..) olarak firmalarında görev
aldığını özellikle bürokrasi unvanını kullanarak haksız rekabet yaratacak şekilde
firma reklamı içeren beyan ve ifadelerde kullanılmaktadır.
Malumlarınız olduğu üzere Derneğimizin 15.04.2006 tarihli olağan Mali Genel
Kurul Toplantısında alınan karar gereği; üyelerin Haksız Rekabet oluşturacak
şekilde iş ve eylemleri ile ilgili işitsel görsel, yazılı ortamda reklam ve ilan vermek
ve iş sahibi tarafından talep edilmediği halde hizmet teklifinde bulunmaları
yasaklanmıştır.
Ekte sunduğumuz belgeler ve yukarıda ifade ettiğimiz üzere; Derneğimizin Mali
Genel Kurul Toplantısında alınan karar gereği, Ünsped Güm. Müş. Ve Loj, Hiz.
A.Ş. firması Gümrük Müşavirleri aleyhine haksız rekabet yaratacak nitelik de
beyan ve ifadeler kullanmak da olup, Disiplin Kuruluna Sevk Edilerek Disiplin
Cezası Verilmesi için gereğinin yapılmasını talep ederiz.
Saygılarımla,
Yorum Gümrük Müşavirleri A.Ş.
(…..)”
(55) Belge 8: Belge 7’ye ek olarak, YORUM GÜMRÜK’ün Barsan Global Lojistik A.Ş.
(BARSAN LOJİSTİK) hakkında yapmış olduğu başvuru ve Öykü Gümrük Müşavirlik ve
Ltd. Şti. (ÖYKÜ GÜMRÜK) hakkında yapmış olduğu başvurular da yerinde incelemede
elde edilen belgelerden olup, işbu şikâyetlerin içerikleri 15.04.2006 tarihli olağan mali
Genel Kurul toplantısında alınan karara uygun davranmadıkları gerekçesiyle ÜNSPED
hakkında yapılan şikâyete benzerlik göstermektedir.
(56) Belge 9: MER Gümrük Müş. Ltd. Şti.’nin (MER GÜMRÜK) 15.04.2006 tarihli olağan
mali Genel Kurulda alınan kararın 12. maddesinde belirtilen haksız rekabete ilişkin
uygun olmayan davranışlarda bulunması sebebiyle İGMD disiplin kuruluna sevkini
19-22/352-158
16/33


içeren ve Başkan Vekili (…..) imzası bulunan 28.11.2017 tarih ve 2017/5649-EA sayılı
karar metni şu şekildedir:
“(…)
MER Gümrük Müs. Ltd. Şti.'nin 15.04.2006 tarihli olağan Mali Genel Kurul
Toplantısında alınan kararın 12. maddesine ve haksız rekabete ilişkin uygun
olmayan davranışlarda bulunduğu sonucuna varılarak, firma ortaklarının
Yönetim Kurulunun 03.07.2017 tarihli 146 sayılı kararına istinaden Dernek
Tüzüğümüzün 43 üncü maddesi hükmüne göre gereği yapılmak üzere, Disiplin
Kurulumuza sevkine karar verilmiştir…”
(57) Belge 10: ÜNSPED çalışanları; Gümrük Müşaviri (…..) ve (…..)’nun mali Genel Kurul
toplantısında alınan haksız rekabetin önüne geçilmesine ilişkin önerge kararlarına
uymadığına dair şikâyetlere yönelik Gümrük Müşavirliği Derneğine sundukları savunma
yazılarının sonuç kısımları bütün savunmalarda ortak olup aşağıdaki gibidir:
“(…)
Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlere binaen mevzuat bilgilendirmesi
şeklinde, sadece müşterilerimize ve e-posta listemizde yer alıp e-posta almakla
imtina etmeyen eski müşterilerimize ya da talepleri üzerine kendilerine bildirim
yapılan müşterimiz olmayan kişilere mevzuattaki son gelişmelerin bildirilmesi
şeklinde sirküler gönderilmesi ne mesleki etik kurallarına ne de Türk Ticaret
Kanunu haksız rekabet fiillerine aykırılık teşkil etmemekte olup, Resmi Gazete’de
yayımlanmış resmi asgari ücret tarifesinin iletilmesinin haksız rekabet teşkil
edeceği seklinde hakkımızda yersiz ve gereksiz ithamları sebebiyle şikayetçi
firmaların hukuka ve meslek etiğine uygun davranmaya davet edilerek
uyarılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.”
I.5. Değerlendirme
I.5.1. 4054 sayılı Kanun’un 4. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
(58) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinde; “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan
veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu
etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu
eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.”
hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde ise; “mal veya
hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her
türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi” Kanun’un 4. maddesinde sayılan
hallere örnek olarak gösterilmektedir. Bu bağlamda teşebbüsler arasındaki rekabeti
kısıtlayıcı uzlaşmaların yanı sıra, amaç veya etki bakımından rekabeti kısıtlayıcı nitelik
taşıyan teşebbüs birliği kararlarının da yasak kapsamında olduğu görülmektedir.
(59) 4054 sayılı Kanun’un 3. maddesinde teşebbüs birliği; “teşebbüslerin belirli amaçlara
ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliği haiz ya da tüzel kişiliği olmayan her türlü birlikleri”
şeklinde tanımlanmıştır. Bu itibarla, gümrük müşavirliği pazarında faaliyet gösteren
gümrük müşavirlerinin menfaat ve çıkarlarını korumak amacıyla kurulmuş olan ve
incelemeye konu uygulamaları, üyeleri bakımından bağlayıcı olan kararlarla hayata
geçiren İGMD, 4054 sayılı Kanun karşısında teşebbüs birliği, sözü edilen İGMD kararı
ise bir teşebbüs birliği kararıdır.
(60) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yer alan hükmün temel amacı, her bir teşebbüsün
kendi ticari politikalarını ve piyasadaki faaliyetlerini tek başına, bağımsız olarak
belirlemesidir. Rekabeti bozucu nitelikteki eylemlerin varlığı halinde, teşebbüslerin
19-22/352-158
17/33


bağımsız davranışlarının yerini, anlaşma ya da teşebbüs birliği kararı taraflarının ortak
çıkarlarına hizmet eden koordineli davranışlar almaktadır. Söz konusu koordineli
davranış ise teşebbüslerin piyasada karşı karşıya kalmaları beklenen belirsizliği ortadan
kaldırmakta ve piyasa ekonomisinden elde edilmesi beklenilen faydaları azaltarak
kaynakların etkinsiz kullanılmasına ve bu sisteminin sağladığı refahın piyasadaki
aktörlere hak etmedikleri oranda dağılmasına yol açmaktadır.
(61) Şikâyetin konusunu oluşturan Genel Kurul kararının birinci maddesi;
“Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden, yasal vekili olmadıkları her türlü kişi veya kuruluşla, yazılı bir talep
olmadan, her hangi bir yöntemle, bilgilendirme, sirküler yayınlama, haber verme,
kampanya, pazarlama, tanıtım ve benzeri adlar altında, hiçbir bağlantı ve temas
kuramaz, iş talebinde bulunamaz veya fiyat teklifi veremez.”
şeklindedir. Rekabet kavramı, aynı alanda iş gören teşebbüsler arasında gerçekleşen
ve müşteri kazanmaya yönelik bir yarış veyahut mücadele olarak özetlenecek olursa,
mezkûr Dernek kararının bu mücadeleyi bertaraf etme amacını taşıdığını söylemek
mümkün olacaktır. Zira rekabetin olduğu bir pazarda ürün ya da hizmet sunan
oyuncuların pazardaki rakiplerinin müşterilerine de hizmet vermek ya da ürün sunmak
amacıyla faaliyette bulunduğu açıktır. Hatta serbest piyasa sistemi içerisinde
teşebbüslerden beklenen, müşterilere daha iyi ve cazip ticari şartlar sunarak rakip
teşebbüslerin müşterilerini elde etmeleridir. Her teşebbüs doğası gereği rakiplerinin
müşterilerini de kazanmak isteyecek ve sahip olduğu bu güdü ile rekabet etmeye devam
edecek, bu şekilde müşterilere daha iyi hizmet sağlamak üzere kaynaklarını en iyi
şekilde kullanan teşebbüslerin piyasada kalması ve tüm ekonomi ölçeğinde kaynakların
en iyi şekilde kullanılması temin edilecektir.
(62) Dosyaya konu İGMD kararı ile getirilen rakibin müşterilerine teklif vermeme yasağı,
gümrük müşavirliği pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerin birbirleri ile rekabet etme
araçlarının ellerinden alınmasına, aynı zamanda pazara yeni giren ve dolayısıyla
müşteri portföyü bulunmayan teşebbüsler için oldukça ciddi bir giriş engeli yaratılmasına
neden olmaktadır. İlgili teşebbüs birliği kararı neticesinde, piyasaya yeni giriş yapacak
gümrük müşavirlerinin pazarda mevcut olan ve rakiplerinin portföyünde yer alan
müşterilere hiçbir surette teklif verememesi sebebiyle gümrük müşavirliği hizmetleri
pazarında faaliyet göstermeleri önemli ölçüde engellenmiş olmaktadır. Bunun yanı sıra,
hâlihazırda elinde bulundurduğu müşterilerine rakipler tarafından ulaşılamayacağı
güvencesinin, teşebbüslerin; hizmet kalitesi, fiyat ve benzeri ticari koşullarda iyileştirme
yapma güdüsüne ket vurması da söz konusu olabilecektir.
(63) Yer verilen açıklamalardan hareketle, soruşturmanın temelini oluşturan ilgili İGMD
kararının, teklif verme yasağına ilişkin maddesinin pazardaki oyuncular arasında
birbirlerinin müşterilerini kazanmak şeklinde ortaya çıkması beklenen rekabeti ve
dolayısıyla teşebbüslerin rekabet etme güdülerini ortadan kaldırmayı hedeflemesi
sebebiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında amaç bakımından rekabeti
kısıtlayıcı bir teşebbüs birliği kararı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
(64) Öte yandan, Genel Kurul toplantı tutanağında yer alan;
“1. maddenin başlangıcında yazılı bir talebi olmadan diyor. Yani o yazılı talep
olmadan siz hiçbir görüşme yapamıyorsunuz. Yaparsanız da alınan bu karara
aykırı hareket etmiş oluyorsunuz. Şimdi ben sunu söylüyorum herhangi bir afti
şartı yoksa bir bağlantısı yoksa. Şimdi ben şunu merak ediyorum. Bir taraftan
kurslar açıyoruz. Yeni meslektaşlarımıza buyurun gelin bu meslekte olun diye
19-22/352-158
18/33


teşvik ediyoruz, davet ediyoruz, plaket veriyoruz. Öbür taraftan o arkadaşlar yeni
bir iş yeri kurdu. Hiçbirisinin de hiç kimseyle o güne kadar yazılı iş akdi yok. Peki
bu arkadaşlar yazılı bir talep mi bekleyecek? Bu gerçekçi midir? Bu uygulanabilir
mi? (…) O zaman ben diyorum ki biz bu kararı alacaksak alalım ama yazılı talep
tanımını oradan çıkartmamız lazım. Çünkü insanların iş yapma hakkına, mesleki
faaliyet yapma hakkına, hele yeni kurulacak işletmeler için peşinen bir set
koyuyoruz...”, “Şuan %40 ın üzerinde %45 civarında 13-14 şirket sektördeki payı
arkadaşlar. Biz bununla o oranın hiç değişmemesini de kabul ediyoruz. Yani o
mevcutlara, onlar zaten var, bağlantıları var, götürüyorlar yürütüyorlar. Birisi de
onlara gidemez…”, “Haksız rekabet ile rekabeti ayırmak gerekmiyor mu? Şimdi
öyle bir şey yapıyoruz ki rekabeti topyekun kaldırıyormuşuz gibi bir hava
esiyor…”
şeklindeki ifadelerden, Genel Kurul kararının rekabete aykırı sonuçlar doğurabileceğinin
bazı üyeler tarafından da kabul edildiği açıkça görülmektedir.
(65) Genel Kurul kararının ikinci maddesinde ise;
“Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile reklam sayılabilecek (ilan veya reklam
vermek, yazılı veya görsel basın ile internet ortamında firmasının reklamını
yapmaya yönelik her türlü girişim, stant açmak, film, resim, yazı, video vb.) her
türlü teşebbüs, faaliyet ve harekette bulunamaz, ayrıca mesleğinin icrası
sırasında meslek unvanı dışında, haksız rekabet oluşturacak şekilde, varsa eski
veya yeni, Gümrük Müşavirliği unvanı dışındaki başka unvanlarını yazılı veya
sözlü bir şekilde kullanamaz.”
ifadeleri yer almaktadır. Söz konusu maddenin ilk boyutu, dernek üyelerinin reklam ve
tanıtım faaliyetlerinin kısıtlanmasına ilişkindir. Bu noktada, anılan reklam yasağının
rekabet hukuku temelinde nasıl değerlendirileceği hususu önem arz etmektedir.
(66) Rekabetin asli unsurlarının başta fiyat ve kalite olmak üzere ürün ve hizmete dair ticari
koşullar olması ışığında, bu koşullara ilişkin müşteri odaklı bilgilendirme ve pazarlama
faaliyetlerinin rekabet sürecinden ayrı tutulmaması gerekmektedir. Pazarda faaliyet
yürüten mevcut oyuncular açısından reklam yasağı getirilmesi ile hem teşebbüslerin
daha iyi hizmeti daha iyi fiyatla daha kaliteli arz etmeleri süreci sekteye uğrayabilecek
hem de müşteriler nezdinde yaratılan asimetrik bilgi, kaliteli ve daha iyi hizmete erişim
imkânlarını azaltabilecektir. Reklam yasağı aynı zamanda pazara yeni giren oyuncular
için etkin rekabet etme imkânını da olumsuz etkileyebilecektir.
(67) İncelemeye konu maddenin ikinci boyutunu ise unvan kullanma yasağı teşkil
etmektedir. Anılan yasak, üyelerin sahip olmadıkları unvanları kullanmalarının önüne
geçilmesini değil, kişilerin ilgili mevzuat ve teamüllere uygun bir şekilde sahip oldukları
unvanların kullanılmasını engellemeye yöneliktir. Bu paralelde unvan kullanımına ilişkin
yasağın reklam yasağı ile aynı düzlemde değerlendirilmesi gerektiği; dürüstlük kuralına
aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışların yasaklanmasını
düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi kapsamında ele
alınamayacağı, söz konusu yasağın, amacını aşan bir şekilde piyasada tek tipleşmeye
yol açarak rekabetten beklenen faydaları azaltma riski içerdiği anlaşılmıştır. Haksız
rekabetin bertaraf edilmesi hedefine, somut olayda olduğu gibi piyasa katılımcıları
arasında olması gereken rekabetçi yarışı ortadan kaldıran dernek kararıyla değil
ölçülülük ilkesine uygun olarak Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde
atılacak adımlarla ulaşılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır.
19-22/352-158
19/33


(68) Nitekim Kurulun 02.08.2007 tarih ve 07-63/764-272 sayılı Masko kararında yer verilen;
“Ekonomik teoriye göre reklam, tüketicileri farklı ürünler hakkında bilgilendirerek
ve satın alma kararlarını daha bilgili bir şekilde vermelerini sağlayarak tüketiciler
yönünden ve rakipler üzerinde rekabetçi bir baskı oluşturarak satıcılar yönünden
rekabeti arttırmaktadır ve rekabetin bir parçasıdır. Dolayısıyla reklam
kısıtlamaları bilgi edinmenin maliyetini artırarak, tüketicilerin kendileri için en
uygun olan fiyat ve kalite bileşimini arama maliyetlerini yükseltecek ve sonuç
olarak rekabeti ve toplam refahı azaltacaktır. Ayrıca reklamın ve özellikle
karşılaştırmalı reklamın pazara yeni girecek firmalar ve yeni bir ürünü pazara
sunan yerleşik firmalar için çok önemli bir rekabet aracı olduğu görüşü geniş bir
şekilde kabul görmektedir.”
şeklindeki tespitlerle, piyasa oyuncularına getirilen reklam yasağının pazardaki ve
rekabet hukukundaki karşılığı ortaya konulmaktadır. Bütün bu açıklamalar doğrultunda
dosya konusu teşebbüs birliği kararında yer verilen reklam yasağının ve bu yasakla aynı
düzlemde değerlendirildiği yukarıda belirtilen unvan kullanma yasağı, ki somut olayda
aynı zamanda teşebbüslerin birbirlerinin müşterilerine teklif vermeme yasağının bir
uzantısı, bir tamamlayıcısı olarak da görülebilecektir, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi
kapsamında rekabeti kısıtlayıcı niteliktedir.
(69) Nihayet tahlil edilmesi gerek son madde olan İGMD Genel Kurul kararının üçüncü
maddesi;
“Bir meslek mensubu, kendisi veya bağlı bulunduğu Gümrük Müşavirliği Şirketi
üzerinden, iş elde edebilmek amacı ile her türlü kişi veya kuruluşlara, yaptıkları
veya yapacakları işler karşılığında oluşan veya oluşacak masrafların, finansman
sağlanması şeklinde, belirli bir vade içerisinde karşılanmasına yönelik vaatlerde
ve taahhütte bulunamaz.”
düzenlemesini içermektedir. İGMD tarafından alınan bu karar ile birlikte gümrük
müşavirliği hizmeti pazarında faaliyet gösteren gümrük müşavirlerinin yapacakları işler
karşılığında oluşan masrafların finanse edilmesi ve yapılan iş sonucunda alınacak
bedelin belirli bir vade içerisinde karşılanmasına ilişkin yasaklar getirilmekte ve
teşebbüslerin satış şartları tespit edilmektedir. Tarafların pazarlama stratejileri
bakımından bir takım şart ve kısıtlamalar öngören söz konusu madde, mal veya
hizmetlere yönelik her türlü alım satım şartının belirlenmesini yasaklayan 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesi kapsamında amaç bakımından aykırılık taşımaktadır.
(70) Bu noktada yerinde incelemede tespit edilen Belge 3 özelinde dosya bakımından önemli
bir hususa değinmek yerinde olacaktır. Mevcut değerlendirmeye esas teşkil eden
24.02.2018 tarihli İGMD kararına benzer bir kararın Belge 3 kapsamında yine aynı
Dernek tarafından 2006 yılında da alındığı ve uygulanageldiği anlaşılmaktadır. Anılan
belgeye konu olan İGMD Olağan Mali Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde;
tutanağın 4. maddesinde “…Haksız rekabet ve benzeri durumlarının engellenmesi,
üyelerin çıkarlarını yeteri ölçüde koruma gibi konularda yetersiz kalan mevcut Demek
Tüzüğü'nün revize edilmesi amacıyla 20 Mayıs 2006 Cumartesi günü toplanmak üzere
Tüzük Tadil Kongresinin yapılması hususu genel kurulca oy çokluğuyla kabul edildi”
ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Yine aynı tutanağın 12. maddesinde aşağıdaki
gündem maddesi genel kurulda oylanarak kabul edilmiştir:
“1. Madde: Yazılı talep olmadan Gümrük Müşavirlerinin, iş elde etmek amacıyla
herhangi bir yöntemle (Faks-Email-Pazarlama-Kampanya) yazılı fiyat teklifinde
bulunmaması, şeklinde genel kurulca oy çokluğu ile kabul edildi.
19-22/352-158
20/33


(…)
3. Madde: Gümrük Müşavirlerinin mesleğin icrası sırasında (varsa) diğer
unvanlını yazılı/sözlü kullanmaması, şeklinde genel kurulca oy çokluğu ile kabul
edildi.
(…)”
(71) Bu bilgiler ışığında 2018 yılında alınan Genel Kurul kararı ile 2006 yılında alınan Genel
Kurul kararının; reklam yasağı, yazılı fiyat teklifi verme yasağı ve mesleğin icrası
sırasında unvan kullanımına ilişkin yasaklar bakımından örtüştüğü tespit edilmiştir. MER
GÜMRÜK’ün 15.04.2006 tarihli Olağan Mali Genel Kurulda alınan kararın 12.
maddesine uygun olmayan davranışlarda bulunması sebebiyle İGMD disiplin kuruluna
sevkini içeren 28.11.2017 tarih ve 2017/5649-EA sayılı karar metnine ilişkin Belge 9’dan
da görüleceği üzere 2006 yılında alınan Dernek Genel Kurul kararı, 2018 yılında alınan
karardan önce de benzer uygulamaların hayata geçirilmesine dayanak olmuş ve imkân
sağlamıştır. Nitekim, İGMD’nin rekabet karşıtı amaç taşıdığı belirlenen 24.02.2018
tarihli kararının, bahsi geçen disiplin kuruluna sevk kararı gibi uygulamalarla bu tarihten
öncesi için de fiiliyatta sonuç ve etki doğurduğunu gösterir çeşitli bulgulara rastlanmıştır.
Ancak, amaç bakımından rekabet ihlallerinde ihlalin varlığının kabulü için, ihlali
oluşturan anlaşma, karar ya da uygulamanın ne ölçüde uygulandığının veya ne ölçüde
pazarda etki doğurduğunun/doğurabileceğinin ayrıca gösterilmesi şart değildir.
(72) Gelinen aşamaya kadar yapılan tüm açıklama ve değerlendirmeler ekseninde;
İGMD’nin, rakiplerin müşterilerine teklif sunma ve reklam yasağı ile satış koşullarını
tespit etmeye yönelik teşebbüs birliği kararının 4045 sayılı Kanun’un 4. maddesi
kapsamında olduğu neticesine ulaşılmıştır.
I.5.2. 4054 sayılı Kanun’un 5. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
(73) 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamına girdiği tespit edilen anlaşma, uyumlu eylem
ve kararlar, aşağıda sıralanan Kanun’un 5. maddesindeki koşulların tümünü karşılaması
halinde 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulabilmektedir:
“(a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve
iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
(b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması,
(c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
(d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu
olandan daha fazla sınırlanmaması.”
(74) Muafiyetin Genel Esaslarına İlişkin Kılavuz’un (Kılavuz) 18. paragrafında, 4. madde
kapsamına giren tüm anlaşma türlerinin 5. madde kapsamında muafiyet
değerlendirmesine tabi tutulabileceği belirtilmektedir. Ancak; fiyat tespiti, bölge ve
müşteri paylaşımı, yeniden satış fiyatının tespiti gibi açık ve ağır rekabet kısıtlamaları
içeren ve rekabet üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf edecek nitelikte ekonomik
faydalar yaratabilme ihtimali oldukça düşük olduğu varsayılan anlaşmaların muafiyet
koşullarını sağlama ihtimalinin de görece düşük olduğu kabul edilmektedir2.
(75) Bu itibarla, üyelerinin ilgili pazardaki rekabet etme imkânlarını doğrudan kısıtlayıcı
düzenlemeler içeren incelemeye konu İGMD kararının, gümrük müşavirliği hizmetlerinin
sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ortaya çıkması gibi bir sonuç doğurmadığı,

2 Kılavuz, 20. paragraf.
19-22/352-158
21/33


bu karara dayanan uygulamalar neticesinde teşebbüslerin daha iyi hizmeti daha iyi
fiyatla ve daha kaliteli arz etmeleri sürecinin sekteye uğrayacağı ve pazara yeni girişlerin
zorlaşacağı, ayrıca unvan kullanma ve reklam yasağıyla müşteriler nezdinde yaratılan
asimetrik bilginin kaliteli ve iyi hizmete erişim imkânlarını azaltacağı
değerlendirilmektedir. Nitekim konuya ilişkin Kurul içtihadı3 da pazar paylaşımına
yönelik anlaşmaların 4054 sayılı Kanun’un ihlali anlamına geldiği ve muafiyetten
faydalanamayacağı yönündedir.
I.5.3. Savunmaların Değerlendirilmesi
(76) İGMD tarafından, kendilerine gönderilen Soruşturma Bildiriminde, Kurum tarafından
yapılan araştırmanın re’sen mi yoksa şikâyet üzerine mi başlatıldığının açıklanmadığı;
Önaraştırma Raporu’nun ve soruşturma açılmasına dair 12.06.2018 tarih ve 18-19/322-
M sayılı Kurul kararının gönderilmediği, bu durumun, iddiaların türü ve niteliği hakkında
yeterli bilgi verilmediğine delalet ettiği ve 4054 sayılı Kanun’un 43. maddesi ve 44.
maddenin ikinci fıkrası hükümlerine de aykırılık teşkil ettiği, bu itibarla savunma
haklarının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
(77) 4054 sayılı Kanun’un 40. maddesinde;
“Kurul, resen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan
soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının
tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verir. Önaraştırma yapılmasına karar
verildiği takdirde Kurul Başkanı, meslek personeli uzmanlardan bir ya da
birkaçını raportör olarak görevlendirir…”
hükmü yer almaktadır. Anılan hüküm çerçevesinde, yürütülen önaraştırmanın re’sen mi
yoksa şikâyet üzerine mi başlatıldığı hususunun ihlalin varlığı ya da yokluğu üzerinde
etkisi bulunmadığından, buna ilişkin dosya tarafına açıklama yapılmaması savunma
hakkına zarar verici nitelikte değildir. Kurulun bu hususa ilişkin bildirim yapma
yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Ayrıca Soruşturma Bildirimi kapsamında,
Önaraştırma Raporunda yer verilen ve soruşturma açılmasına esas teşkil eden tüm
belgelere yer verildiğinden, teşebbüsün ileri sürdüğü üzere; iddiaların türü ve niteliği
hakkında yeterli bilgi ortaya konulmaması ve savunma hakkının ihlal edilmesi gibi bir
durum söz konusu olmamıştır.
(78) 4054 sayılı Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasına atıfta bulunularak ileri sürülen,
Önaraştırma Raporu’nun ve soruşturma açılmasına dair 12.06.2018 tarih ve 18-19/322-
M sayılı Kurul kararının taraflarına gönderilmediği ve bu durumun savunma hakkını ihlal
ettiği yönündeki argüman bakımından ise anılan maddede;
“Haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen taraflar sözlü savunma hakkını
kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her
türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının
kendilerine verilmesini isteyebilir.”
hükmü bulunmaktadır. Sair maddelerle birlikte bu maddeye dayanılarak Kurul
tarafından yayımlanan Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların
Korunmasına İlişkin Tebliğ (2010/3 sayılı Tebliğ), tarafların kendileri hakkında
düzenlenen belgelere erişmelerini -bazı istisnalar olmakla birlikte- mümkün kılmaktadır.
2010/3 sayılı Tebliğ’in 5. maddesinin birinci fıkrasında;

3 Bkz. 19.01.2011 tarih, 11-04/56-21 sayı ve 23.06.2011 tarih, 11-39/816-259 sayılı Kurul kararları.
19-22/352-158
22/33


“Dosyaya giriş hakkı, Kanun kapsamında yürütülmekte olan soruşturmalarda
tarafların süresi içinde yaptıkları yazılı talepler üzerine tanınır. Dosyaya giriş
hakkı, soruşturma kapsamında yeni deliller elde edilmediği müddetçe bir kez
kullandırılır.”
hükmü yer almaktadır. Hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, dosyaya giriş hakkı
ancak soruşturma aşamasında ve usulüne uygun şekilde yapılan yazılı talep üzerine
kullanılabilmektedir. Dosya kapsamında bu hakkın kullanılmasına yönelik bir talebin
Kuruma intikal etmediği göz önünde bulundurulduğunda, 4054 sayılı Kanun’un 44.
maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık teşkil eden bir durumun bulunmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
(79) Savunmanın devamında, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun (Kabahatler Kanunu) 20.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, nispi idari para cezasını gerektiren eylemlerde
zamanaşımı süresinin sekiz yıl olduğu, 2006 yılında alınmış olan Genel Kurul kararının
üzerinden ise sekiz yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş bulunduğu, bu nedenle bu
konuda inceleme yapılamayacağı, teşebbüs birliği kararı niteliğindeki 15.04.2006 tarihli
Genel Kurulda alınan kararın rekabet ihlali olduğu söylense bile, bu eylem ile ilgili olarak
sekiz yıl içerisinde, yani 15.04.2014 tarihine kadar bir işlem yapılmasının (rekabet
hukuku anlamında soruşturma açılması) gerektiği, bu süre geçtikten sonra anılan Genel
Kurul kararının rekabet ihlali olarak nitelendirilmesinin ve karara delil olarak
dayanılmasının hukuken mümkün olmadığı, zamanaşımı süresi içerisinde, ihlal olarak
nitelendirilen Genel Kurul kararına istinaden yapılmış bir işlem varsa zamanaşımının
kesildiğinden söz edilebileceği, ancak somut olayda 15.04.2014 tarihinden öncesine ait
hiçbir işlem (karar, yazışma, disiplin cezası vb.) bulunmadığı, soruşturma raporunda
sözü edilen bir kısım yazışmaların, daha sonraki (yani zamanaşımı süresi geçtikten
sonraki) tarihleri taşıdığı, dolayısıyla bu belgelere, zamanaşımı süresi geçen 2006 yılı
kararının uygulandığına dair delil olarak dayanılamayacağı ileri sürülmüştür.
(80) Kabahatler Kanunu’nun “Soruşturma Zamanaşımı” başlıklı 20. maddesinin üçüncü
fıkrasında “Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz
yıldır.” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise “Zamanaşımı
süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle
işlemeye başlar.” hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla ihlal konusu eylem ile ilgili olarak
soruşturma zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlayacağının tespiti bu noktada önem
kazanmaktadır.
(81) Daha önce belirtildiği üzere, soruşturma kapsamında ihlal olarak değerlendirilen
teşebbüs birliği kararı her ne kadar 24.02.2018 tarihinde alınmış olsa da benzer bir
kararın yine aynı Dernek tarafından 15.04.2006 tarihinde de alındığı ve kesintisiz olarak
sürdürüldüğü anlaşılmıştır. Nitekim 24.02.2018 tarihli Genel Kurul kararı hayata
geçmeden önce, MER GÜMRÜK’ün haksız rekabete uygun olmayan davranışlarda
bulunması sebebiyle disiplin kuruluna sevkini içeren, Dernek Başkan Vekili (…..) imzalı
ve 28.11.2017 tarihli karar metninde geçen ifadeler, 21.02.2018 tarihinde (…..)
tarafından İGMD’ye gönderilen “Reklam ve rekabet yasağı hakkında” başlıklı e-postada
yer alan ifadeler, 20.02.2018 ve 22.02.2018 tarihlerinde de Uyum Gümrük çalışanı (…..)
tarafından AĞAOĞLU GÜMRÜK müşterisinin abingol@ adresine
gönderilen e-posta ve bu e-posta üzerine 22.02.2018 tarihinde AĞAOĞLU GÜMRÜK
çalışanı (…..) tarafından info@ adresine gönderilen “FW: Uyum Gümrük
Müşavirliği” konulu e-postada yer alan ifadeler, YORUM GÜMRÜK’ün, BARSAN
LOJİSTİK hakkında yapmış olduğu başvuru ve ÖYKÜ GÜMRÜK hakkında yapmış
olduğu başvurular, 15.04.2006 tarihinde alınan Genel Kurul kararının uygulandığını ve
19-22/352-158
23/33


derneğe üye teşebbüsler arasında da bu karara uyulması gerektiği yönünde bir algının
bulunduğunu gösterir niteliktedir. Kaldı ki söz konusu İGMD kararı, amaç yönünden
4054 sayılı Kanun’un 4. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden kararın alınması rekabet
hukuku anlamında ihlalin varlığı için yeterlidir.
(82) Bu çerçevede, 15.04.2006 tarihinden bu yana kesintisiz fiille işlenen bir ihlalin varlığı
söz konusudur. Zira anılan tarihte alınan karar tek seferde ortaya çıkıp sona eren bir
nitelik arz etmeyip, yürürlükte kaldığı müddetçe muhatapları üzerinde her an etki
doğurucu niteliktedir. Bu cihetle, zamanaşımı süresinin başlangıç noktası, kararın
alındığı tarih değil, kararın yürürlükten kaldırıldığı tarihtir. Soruşturma kapsamında elde
edilen belgelerden de anlaşıldığı üzere 2006 tarihli karar, 2018 yılında halen
yürürlüktedir. Dolayısıyla, söz konusu ihlal, Kabahatler Kanunu’nun 15. maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan “Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî
yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.” hükmü kapsamında değerlendirildiğinde,
kesintisiz fiille işlenegelen ve devam eden bu eylem bakımından sekiz yıllık zamanaşımı
süresinin dolduğundan bahsedilmesi mümkün değildir.
(83) Savunmadaki diğer bir husus ise, İGMD ile aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunmayan
avukatlar Av. (…..) ve Av. (…..) arasındaki mesleki faaliyetin icrası kapsamında yapılan
yazışmanın gizlilik kapsamında kalan bir belge olduğu ve soruşturmada bu belgeye delil
olarak dayanılamayacağıdır.
(84) Avukatın müvekkili ile olan mesleki ilişkisinden kaynaklanan bilgi ve belgelerin gizliliği
ilkesi (Gizlilik İlkesi-Legal Professional Privilege), Kurulun 02.12.2015 tarihli ve 15-
42/690-259 sayılı kararında açıklandığı üzere, teşebbüslerin veya bireylerin hukuki
danışmanlık hizmeti almaları esnasında avukatları ile yaptıkları yazışmaların ve onlara
verdikleri bilgilerin zorunlu ifşasını engelleyerek bu iletişime koruma sağlamayı
amaçlamaktadır. Sağlanan bu korumanın amacı, danışmanlık alan kişileri, elde edilen
bilgilerin ve yapılan yazışmaların rızaları dışında ortaya çıkacağı endişesinden
kurtararak sahip oldukları tüm bilgileri avukatlarına sunmalarını ve savunma haklarını
gerçek manada kullanabilmelerini sağlamaktır. Bu yolla avukatlar, temsil ettikleri kişilere
tam olarak yardımcı olma ve onların adına etkin bir savunma yapma şansına sahip
olmaktadır. Bununla birlikte bu korumanın, kişilerin bir uyuşmazlıkla ilgili bildikleri tüm
bilgileri ortaya çıkartma yükümlülükleri, bir başka deyişle adaletin gerçeğe ulaşma
amacı ile çatışması olasılığı nedeniyle, bu tür yazışmalara tanınan korumanın sınırının,
amacına paralel olarak çizilmesi gerektiği genel olarak kabul edilmektedir.
(85) Anılan ilkeye göre, müvekkili ile arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmayan4 bağımsız
avukat ile müvekkil arasında, müvekkilin savunma hakkının kullanılması amacıyla
yapılan yazışmalar mesleki ilişkiye ait kabul edilir ve korumadan yararlanır. Bu koruma,
bağımsız avukat ile savunma hakkının kullanılması amacıyla yapılan yazışmalar ile
bağımsız avukattan hukuki danışmanlık alınmasına yönelik olarak hazırlanan evrakı
kapsar. Buna karşılık, savunma hakkının kullanımıyla doğrudan ilgisi bulunmayan,
herhangi bir ihlale yardım etmek veya devam eden ya da ileride işlenecek bir ihlali
gizlemek amacıyla yapılan yazışmalar, önaraştırma, soruşturma veya inceleme
konusuyla ilgili olsa bile korumadan yararlanamaz. Bu çerçevede örneğin, bir bağımsız
avukatın teşebbüse belli bir anlaşmanın 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediğine ilişkin
bildirdiği görüş korumadan yararlanırken, 4054 sayılı Kanun’un ne şekilde ihlal
edilebileceğine dair yazışmalar korumadan yararlanamayacaktır.

4 06.12.2016 tarih ve 16-42/686-314 sayılı Kurul kararı.
19-22/352-158
24/33


(86) Avukat ve müvekkil arasındaki yazışmaların gizliliği ilkesinin savunma hakkının
kullanılması amacıyla yapılan yazışmaları kapsaması ışığında, mevcut savunmaya
konu yazışmada, ihlale konu davranışa uygun hareket edilmediğine ilişkin belirtilen
görüşün savunma hakkının kullanımıyla doğrudan ilgili olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu açıklamalara istinaden söz konusu yazışmanın, 24.02.2018 tarihli Genel Kurul kararı
öncesinde alınan 15.04.2006 tarihli kararın da uygulandığını gösterir belgelerden
olduğu anlaşılmakla birlikte, mevcut dosya kapsamında yer alan diğer belgeler arasında
2006 yılında alınan kararın Dernek tarafından uygulandığını gösterir çok sayıda belge5
olması sebebiyle avukat-müvekkil yazışması olduğu iddia edilen belge, ihlale dayanak
teşkil eden belgeler arasında değerlendirilmemiştir.
(87) Savunmada, özel kanunla kurulan bir dernek olan İGMD’nin, 4458 sayılı Gümrük
Kanunu’nun geçici 6. maddesinin yollaması ile 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun 166.
maddesi kapsamında kurulmuş ve faaliyetlerini kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü
olarak devam ettiren bir yapıda olduğu, dolayısıyla 4054 sayılı Kanun kapsamında
teşebbüs veya teşebbüs birliği olarak nitelendirilemeyeceği; soruşturmaya konu edilen
2018 yılı Genel Kurul kararının alınış biçimi, 4458 sayılı Kanun, Gümrük Yönetmeliği,
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca onaylanan Dernek tüzüğü ve diğer mevzuat
hükümleri değerlendirildiğinde, İGMD Genel Kurulunda alınan kararların, Kurul
tarafından soruşturma konusu yapılamayacak nitelikte olduğu iddia edilmiş ve Kurulun
26.08.2010 tarih ve 10-56/1078-407 sayılı kararının kısmen iptal edildiği Danıştay 13.
Dairesinin 14.04.2015 tarih ve E: 2011/297, K: 2015/1458 sayılı kararına atıfta
bulunulmuştur.
(88) Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün Kurum kayıtlarına 09.11.2018 tarih
ve 8147 sayı ile giren cevabi yazısında da belirtildiği üzere; gümrük müşavirleri ve
gümrük müşavir yardımcıları çıkarılacak bir kanunla bağlı bulundukları gümrük ve
muhafaza başmüdürlüğü görev alanı itibarıyla kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu
şeklinde örgütleninceye kadar faaliyetlerine mülga 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun
166. maddesi çerçevesinde kurulan Gümrük Komisyoncuları Dernekleri vasıtasıyla
devam edeceği yönündeki kanuni düzenlemeye istinaden kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşuna ilişkin yasal düzenleme henüz yapılmadığından İGMD statüsü
gereği özel kanunla kurulmuş bir dernektir. Dolayısıyla söz konusu savunmada isabet
görülmemiştir.
(89) Kaldı ki İGMD’nin özel kanunla kurulmuş bir dernek veya kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşu olması, 4054 sayılı Kanun kapsamında teşebbüs birliği olarak
değerlendirilmesine engel teşkil etmemektedir. Nitekim kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının teşebbüs birliği olarak değerlendirilebileceğine ilişkin birçok Kurul
ve yargı kararı bulunmaktadır. Söz gelimi 19.02.1998 tarih ve 53/384-44 sayılı Kurul
kararında;
“…4054 Sayılı Kanun’un 3. maddesinde teşebbüs birliği “teşebbüslerin belirli
amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliği haiz ya da tüzel kişiliği olmayan
her türlü birlik” olarak tanımlanmıştır.
Üyeleri arasında kamuda görevli olanların da bulunması TMMOB ve bağlı
odaların niteliğini değiştirmez. Çünkü TMMOB ve bağlı odalar, üyeleri olan
serbest meslek sahibi teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşması için kurulmuştur.
“Teşebbüs” niteliğindeki üyelerinin yanında, teşebbüs niteliğinde olmayan
üyelerinin de bulunması durumu değiştirmeyecektir.”

5 Bkz. 80. paragraf.
19-22/352-158
25/33


hususları ifade edilerek kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının 4054 sayılı
Kanun kapsamında teşebbüs birliği sıfatını haiz oldukları belirtilmiştir.
(90) Danıştay 13. Dairesinin 14.04.2015 tarih, E: 2011/297 ve K: 2015/1458 sayılı kararında
da aynı doğrultuda olmak üzere;
“4054 sayılı Kanun'un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, piyasada mal veya
hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerin teşebbüs olarak,
teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliği haiz ya da
tüzel kişiliği olmayan her türlü birliğin teşebbüs birliği olarak tanımlandığı ve kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına ilişkin olarak herhangi bir istisnaya yer
verilmediğinden, davacı TEB’in 4054 sayılı Kanun uygulamasında teşebbüs
birliği olduğu, davacı Birlik bünyesinde yapılan toplantıda alınan ve tüm eczacı
odalarına gönderilen teşebbüs birliği kararının ve bu karara dayalı
uygulamaların, ilacın alımına ilişkin şartları müştereken tespit etmesi ve bu
konuda ortak davranışlar sergilenmesini öngörmesi itibarıyla rekabeti sınırlayıcı
etkiler doğurduğu açıktır.”
tespitlerine yer verilmektedir.
(91) Yine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 12.12.2012 tarih, E: 2008/655 ve K: 2012/2752
sayılı kararında, rekabet hukuku bağlamında bir kararın 4054 sayılı Kanun kapsamında
teşebbüs birliği kararı olup olmadığının netleştirilmesine ilişkin olarak şu
değerlendirmeler yapılmıştır:
“[…], yasayla kurulmuş olan oda veya birlik gibi kamu tüzel kişiliğine sahip olan
teşebbüs birliklerinin, yasayla verilmiş görevlerinin dışında tesis ettikleri herhangi
bir yasal yetkiye dayanmayan karar ve uygulamalarının ise 4054 sayılı Yasa
kapsamında kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, bir teşebbüs birliği, kuruluş
yasasında ve ona bağlı olarak çıkarılmış mevzuatta kendisine açıkça verilmeyen
bir yetkiyi kullanarak rekabeti sınırlayıcı bir karar almış ise, böyle bir durumda,
söz konusu kararın rekabeti sınırlayıcı olan herhangi bir teşebbüs birliği
kararından farkı olmayacaktır. Bu durumda, Rekabet Kurulu’nun böyle bir kararla
ilgili olarak, teşebbüs birliği aleyhine doğrudan soruşturma açıp rekabeti ihlal
ettiği sonucuna ulaşması halinde cezalandırma yoluna gidebileceği
kuşkusuzdur.”
(92) Yukarıda sunulan kararlardan açıkça anlaşılacağı üzere, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının da 4054 sayılı Kanun kapsamında “teşebbüs birliği” niteliğinde
sayılacağı hususunda şüphe bulunmamaktadır.
(93) Savunmanın devamında, İGMD tarafından alınan 24.02.2018 tarihli Genel Kurul
kararının gündeme yönetim kurulu tarafından konulmadığı; kararın 2, 3 ve 4.
maddelerinin yasa ve diğer mevzuat kapsamında uyulması gereken davranışlar olduğu;
ilk paragraftaki maddenin amacının ise rekabeti engellemek değil bilakis kartelleşmenin
önünü kesmek olduğu, kararın pazardaki somut etkileri ile ilgili yeterli analiz yapılmadan
potansiyel rekabeti engelleyecek şekilde ihlal iddiasında bulunulduğu, anılan karar
kapsamında hiçbir gümrük müşaviri hakkında disiplin cezası verilmediği yani bu kararın
pazarda etki doğuran bir karar olmadığı ileri sürülmüştür.
(94) Mal veya hizmetlere ilişkin her türlü alım satım şartının belirlenmesini yasaklayan 4054
sayılı Kanun’un 4. maddesi hükmü uyarınca amaç bakımından rekabeti kısıtlayıcı olan
teşebbüs birliği kararının etki doğurup doğurmaması, ihlal tespitini etkilememektedir.
Doğası gereği rekabeti kısıtlaması nedeniyle yasaklanan bu tür anlaşma ve kararlar için
19-22/352-158
26/33


yapılan etki analizi sadece söz konusu ihlalin ağırlığı ve ihlal için öngörülecek cezanın
takdirinde önem kazanmaktadır.
(95) İGMD tarafından dile getirilen bir diğer savunma, 24.02.2018 tarihli Genel Kurul kararı
ile meslek değerini koruma ve mesleki dayanışmayı artırma amacının güdüldüğü,
özellikle uygulamada finans sağlama şeklinde yapılan tekliflerin asgari ücret tarifesini
delme sonucunu doğurduğu ve bu şekilde dolaylı olarak yasaya ve diğer mevzuata
uygun olmayan bir durumun gerçekleştiği, bu yolla etik iş ilkelerinin gözetilmesinin
sağlandığı ve ahlaki olmayan davranışların sergilenmesinin engellendiği yönündedir.
(96) Meslek kalitesini korumak, mesleki dayanışmayı artırmak gibi niyetlerle 2018 Genel
Kurul kararının alındığı yönündeki savunmaların soruşturma sürecinde ortaya çıkan
rekabet ihlalinin varlığını etkileyen bir yönü bulunmamaktadır. Ayrıca asgari ücret
tarifesine uyulmasının sağlanması amacıyla alındığı iddia edilen bu kararın ve
uygulamaların 4054 sayılı Kanun’a aykırılık teşkil ettiği açık olup asgari ücret tarifesinin
kanuni dayanağının olması bu karar ve uygulamaların meşru olduğu anlamına
gelmemektedir. Zira asgari ücret tarifesinin uygulanmasının gözetiminin, hukuka uygun
başka yollarla gerçekleştirilmesi de mümkündür.
(97) Savunmada ayrıca, Kurul tarafından İGMD’ye tebliğ edilen Soruşturma Bildirimi’nde,
15.04.2006 tarihli Genel Kurul kararından bahsedilmek suretiyle ihlalin ilk başta bu
şekilde oluştuğunun ifade edildiği, ancak anılan Genel Kurulun 12. maddesinde alınan
kararın 1. maddesinin fiyat teklifi ile ilgili olduğu ve o tarihlerde firmalardan gelen
şikâyetler üzerine alınmış bir karar olduğu, söz konusu kararın 2. ve 4. maddelerinde,
asgari ücretin altında fiyatla iş kabul edilmemesi kararlarının da alındığı, 1. maddedeki
fiyata ilişkin teklif vermeme kararının diğer maddelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmesi
gerektiği, dolayısıyla söz konusu kararın fiyatla ilgili olarak gümrük müşavirleri
arasındaki haksız rekabete ve firmaların şikâyetine yol açan uygulamaların bulunması
sebebiyle alınmış bir karar olduğu, bu karara istinaden alınmış bir disiplin kurulu
kararının olmadığı ve kararın uygulamasının bulunmadığı, kararın 3. maddesinde yer
alan, gümrük müşavirlerinin mesleğin icrası sırasında varsa başkaca unvanlarını
kullanmamasına ilişkin hükmün, gümrük müşavirliği mesleğinin yukarıda açıklanan
nitelikleri karşısında rekabeti engelleyici bir karar olarak değerlendirilemeyeceği,
gümrük müşavirinin mesleğini “gümrük müşaviri” unvanı altında yapacağı, başkaca
unvan kullanmasının etik ve ahlaki olmadığı, alınan kararın mevzuat uyarınca sahip
olunan unvanın kullanılmasına engel olmadığı, örneğin, Prof. ve Dr. gibi unvanların
zaten kullanılabileceği, değerlendirmede sözü edilen (teamüle uygun bir şekilde sahip
olunan unvan) şeklindeki hukuki olmayan ibareden neyin kastedildiğinin anlaşılamadığı,
Gümrük Kanunu’nun geçici 6. maddesinin ikinci bendindeki mesleğin vakar ve onuruna
aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlar hakkında disiplin cezası öngörülmesi şeklindeki
düzenlemeden hareketle alınan bu kararın rekabet ihlali olarak değerlendirilemeyeceği
ileri sürülmüştür.
(98) Asgari ücret tarifesine uyulmasının sağlanması amacıyla alındığı iddia edilen
15.04.2006 tarihli Genel Kurul kararının 1. maddesi ile pazardaki oyuncular arasında
birbirlerinin müşterilerini kazanmak şeklinde ortaya çıkması beklenen rekabetin ve
dolayısıyla teşebbüslerin rekabet etme güdülerinin ortadan kaldırılması
amaçlandığından, söz konusu kararın 4054 sayılı Kanun’a aykırılığı konusunda şüphe
bulunmamakla birlikte asgari ücret tarifesinin kanuni dayanağının olması da bu karar ve
uygulamaları meşru kılmamaktadır.
(99) Unvan kullanma yasağına yönelik yapılan savunmalar bağlamında ise, İGMD tarafından
alınan hem 2006 tarihli hem de 2018 tarihli Genel Kurul kararlarında “gümrük müşaviri”
19-22/352-158
27/33


dışında başkaca unvanların kullanılması yasaklanmaktadır. İlgili kararlarda bulunan
diğer unvanların kullanımını yasaklayan hüküm dosyada, reklam ve tanıtım
faaliyetlerinin kısıtlanması kapsamında değerlendirilmiştir. Zira pazarda yer alan mevcut
oyuncular bakımından böyle bir yasak getirilmesi ile hem rekabetin unsurlarından biri
daha devre dışı bırakılmış olacak hem de teşebbüslerin daha iyi hizmeti daha iyi fiyatla
daha kaliteli arz etmeleri süreci sekteye uğrayacaktır. Her ne kadar taraf, getirilen
yasağın amacını kötü niyetli ve haksız kazanç sağlamak isteyen kimselerin
engellenmesi olarak gösterse de, anılan kararların ilgili maddelerinin lafızları
incelendiğinde gümrük müşaviri dışında her türlü unvanın kullanılmasının yasaklandığı
görülmektedir.
(100) İGMD tarafından ileri sürülen bir diğer savunma; Soruşturma Raporu’nda bir üyenin
alınan karar ile ilgili olarak Genel Kurulda yaptığı konuşmanın delil olarak gösterilmesine
itiraz ettiklerine, bir üyenin olumlu veya olumsuz olarak değerlendirilebilecek nitelikteki
konuşmasının, soruşturmanın nedeni olan teşebbüs birliği kararı ve rekabete aykırı bir
delil olarak değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.
(101) Değerlendirmede Belge 2 kapsamında yer verilen ifadeler, Genel Kurul toplantı
tutanağında üyeler arasında geçen ifadelerdir. Anılan belgenin aktarılmasındaki amaç,
ilgili Genel Kurul kararının, rekabete aykırı sonuçlar doğurabileceğinin bazı üyeler
tarafından da kabul edilmesine ve bu hususun toplantıda bulunanların dikkatine
sunulmasına rağmen bilinçli bir şekilde alındığını ortaya koymaktadır.
(102) Yapılan savunmada, Soruşturma Bildirimi’nde; MER GÜMRÜK’ün haksız rekabet teşkil
eden davranışlarda bulunması sebebiyle İGMD disiplin kuruluna sevkini içeren, Dernek
Başkan Vekili (…..) imzalı ve 28.11.2017 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca benzer
uygulamaların hayata geçirildiği, böylelikle rekabet ihlali olarak nitelendirilen eylemin
uygulandığından söz edildiği, 15.04.2006 tarihli Genel Kurul kararının uygulandığını
göstermek amacıyla Soruşturma Bildirimi’nde yer verilen disiplin cezası konulu diğer
belgelerde yer alan şikâyetlerle ilgili olarak Dernek disiplin kurulunca, Dernek
Tüzüğü’nün 44. maddesinde belirtilen cezaların uygulanmadığı ileri sürülmüştür.
(103) Soruşturma Bildirimi’nde anılan belgelere yer verilmesinin gerekçesi, 15.04.2006 ve
24.02.2018 tarihli Genel Kurul kararlarının, Derneğe üye teşebbüsler tarafından
bağlayıcı olarak algılandığının ve uygulanmaya çalışıldığının gösterilmesidir. Bu itibarla
disiplin cezası verilmemiş olması dosya kapsamında yapılan ihlal tespitini
etkilememektedir.
(104) Savunmalarda, İGMD’nin, İstanbul bölgesinde çalışma merkezi ittihaz eden gümrük
müşavirlerinin üye olduğu bir dernek olduğu, dolayısıyla ilgili coğrafi pazarın, İstanbul
Bölgesi olarak belirlenmesi gerektiği, Türkiye’de ayrıca Ankara, İzmir, Bursa ve Mersin
Gümrük Müşavirleri Derneklerinin olduğu ve tüm derneklerin kendi faaliyet bölgeleri
içerisinde yer alan müşavirlerle ilgili kanunla verilen görevleri yerine getirmekte olduğu,
bu nedenle dosya kapsamında ilgili coğrafi pazar tanımının net olarak yapılmamasının
eksiklik olduğu ifade edilmiştir. Diğer yandan, ilgili pazar tanımının yapılmasına gerek
görülmediği belirtildikten sonra, ceza tayin edilirken İGMD’nin işlem hacminin, ilgili
pazarın oldukça büyük bir kısmını etkilediğinden söz edilmesi suretiyle ilgili pazar olarak
Türkiye’nin kabul edilmesi durumunun çelişkili bir değerlendirme olduğu ileri
sürülmüştür.
(105) İlgili pazar kısmında da açıklandığı üzere, her ne kadar dosya konusu olayda İstanbul
ilindeki gümrük müşavirleri derneği incelenmekte olsa da gümrük müşavirliği hizmetinin
ülke çapında gerçekleştirilmesi ve söz konusu hizmetlerin icrası bakımından ülkenin
herhangi bir bölgesinde rekabet koşullarının diğer bölgelerden farklılık göstermesini
19-22/352-158
28/33


gerektiren hususların mevcut olmaması nedeniyle ilgili coğrafi pazarın “Türkiye” olarak
belirlenmesi mümkündür. Ancak soruşturmanın konusunu oluşturan İGMD kararı ve
uygulamalarına yönelik alternatif pazar tanımlarının herhangi birinin esas alınmasının
dosyada ulaşılan sonuçlara tesir etmeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle İlgili
Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz’un 20. paragrafında da belirtildiği üzere, kesin
bir ilgili coğrafi pazar tanımı yapılmasına ihtiyaç duyulmamıştır.
(106) Diğer taraftan, İGMD ile ilgili bilgilerin verildiği bölümde geçen %59’luk oran ilgili coğrafi
pazarın Türkiye olarak saptanması halinde İGMD üyesi teşebbüslerin tüm Türkiye’de
faaliyet gösteren gümrük müşavirleri ve yardımcılarının oluşturduğu işlem hacmi
içerisindeki yerini göstermektedir. İlgili coğrafi pazarın İstanbul olarak tanımlandığı olası
bir senaryoda İGMD üyesi gümrük müşavirleri ve yardımcılarının ilgili pazardaki işlem
hacimleri pazarın neredeyse tamamını oluşturacaktır.
(107) Savunmada, dosya konusu karar ve uygulamaların rekabet ihlali olarak
nitelendirilmeyip, ihlal teşkil edebilecek bir özellik arz ettiğinin ifade edildiği
belirtilmektedir.
(108) Dosya mevcudu bilgi ve belgelerin bir bütün olarak incelenmesi neticesinde, hakkında
soruşturma yürütülen İGMD’nin 4054 saylı Kanun’un 4. maddesi kapsamına giren bir
teşebbüs birliği kararı aldığı ve söz konusu kararın, aynı Kanun’un 5. maddesi uyarınca
bireysel muafiyetten de yararlanamayacağı, dolayısıyla İGMD’nin 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesini ihlal ettiği ve hakkında idari para cezası uygulanması gerektiği sonucuna
ulaşıldığı açıkça ifade edilmiştir.
(109) İGMD tarafından ayrıca Soruşturma Raporu’nda yapılan muafiyet analiziyle ilgili olarak,
incelemeye konu İGMD kararının esasen firmaları ilgilendirmesinden hareketle
toplumun ne şekilde ve ne ölçüde zarar göreceğine dair bir açıklama yapılmadığı,
ayrıca, açık rekabet sınırlamalarının muafiyet alamayacağının Kurul içtihadıyla sabit
olduğu ifade edilirken pazar paylaşımı kapsamında örnek verildiği, ancak somut olayın
pazar paylaşımıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığı ifade edilmiştir.
(110) İncelemeye konu Dernek kararının 1. maddesi, pazardaki oyuncular arasında
birbirlerinin müşterilerini kazanmak şeklinde ortaya çıkması beklenen rekabeti ve
dolayısıyla teşebbüslerin rekabet etme güdülerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Birbirlerinin müşterilerine teklif verilmesini yasaklayan bu madde ile her teşebbüs kendi
portföyünü rakiplerinin müdahalesinden korumuş olacaktır. Böyle bir uygulamanın doğal
ve kaçınılmaz sonucu da belirli oyuncular arasında paylaşılmış ve rekabetin ortadan
kalktığı bir piyasa yapısıdır ki böyle bir uygulamaya muafiyet tanınması 4054 sayılı
Kanun’un ruhuna aykırıdır. Ayrıca müşterilerin kendi inisiyatifleriyle farklı teşebbüslere
teklifte bulunma imkânına sahip olması da rekabetin sınırlandığı gerçeğini
değiştirmemektedir.
(111) Savunmadaki bir başka husus, Ticaret Bakanlığı verilerine göre gümrük müşavirlerinin
2017 yılında gerçekleştirdikleri işlemlerin parasal tutarının, ceza tayininde nazara
alınmasının hukuki olmadığı; gerek Kanun’da gerekse Yönetmelik’te teşebbüs birliğinin
yıllık gayri safi gelirleri üzerinden cezanın tayin edileceğinin belirtildiği, Soruşturma
Raporunda belirtilen Ticaret Bakanlığı verilerinin, yapılan ithalatın/ihracatın bedeli ile
ilgili olduğu, gümrük müşavirlerinin verdikleri hizmetlerin karşılığında, asgari ücret
tarifesine göre ücret aldıkları ve bu ücretlerin vergiye tabi olduğu, ayrıca İGMD'nin yıllık
gayri safi gelirinin, üyelerinden aidat olarak topladığı paradan ibaret olduğu ve başkaca
gelirinin bulunmadığına yöneliktir.
19-22/352-158
29/33


(112) İGMD üyesi teşebbüslerin gümrük müşavirliği hizmetleri pazarında ne kadarlık bir işlem
hacmine sahip olduğu bilgisi söz konusu Dernek’e ilişkin bilgi olarak sunulmuş olup,
dosya tarafı olan İGMD hakkında İGMD’nin elde ettiği gelirler üzerinden idari para
cezası uygulanmıştır.
(113) Yapılan savunmada, cezaların kanuniliği ilkesinin genel bir hukuk kuralı olduğu yani bir
eyleme ceza verilmesi hususu ve miktarının ancak kanun ile belirlenebileceği, 4054
sayılı Kanun’un 16. maddesinin son fıkrasında, Kurula, cezanın tespitinde dikkate
alınacak hususlarda; işbirliği halinde yapılacak indirimin şartları ve işbirliğinin usulünü
belirleme konularında yönetmelik çıkarma yetkisi verilirken, cezanın miktarının ne
olması gerektiği hususunun Ceza Yönetmeliği ile belirlenmesi bakımından bir yetki
verilmediği, Ceza Yönetmeliği ile yetki aşımı suretiyle temel cezanın asgari haddinin
(%2 ve %0,5 olarak) belirlenmesinin yasanın açıkça yetki vermediği bir konuda
düzenleme yapılması sonucunu doğurduğu; dolayısıyla kanuna aykırı Yönetmelik
hükmünün hukuken sakat olduğu, Yönetmelik’in 5. ve 8. maddelerinin yasaya aykırı
olduğu; yasaya aykırı Yönetmelik hükümlerine göre ceza tayininin talep edilmesinin
doğru olmadığı; iddia olunan ihlalin içerisine 2006 yılındaki Genel Kurul kararının da
dâhil edilerek, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 2009 yılı ve öncesinde meydana geldiği
belirtilen ihlaller bakımından Kanun’a göre aleyhe hükümler içeren Yönetmelik’in esas
alınarak ceza talep edilmesinin doğru olmayacağı ifade edilmiştir.
(114) Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2017 tarih, E: 2011/3814, K: 2017/958 sayılı kararında
konuyla ilgili olarak;
“Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu kurumu olan
Rekabet Kurumu'nun, 4054 sayılı Kanun’un kendisine tanıdığı görev ve yetkilerle
sınırlı olarak yönetmelik çıkarma yetkisi bulunduğu kuşkusuzdur.
Bunun yanında, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun “Genel kanun niteliği” başlıklı
3. maddesinde, bu Kanunun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin
hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde; diğer genel
hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını
gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmış olup; 4054 sayılı
Kanun’un 16. maddesi uyarınca verilecek idari para cezalarının Kabahatler
Kanunu'nun genel hükümlerine tabi olduğu, bu gerekçe ile de Rekabet Kurumu
tarafından idari para cezaları alanında yapılacak düzenlemelerde, belirtilen
Kanun’un genel hükümlerinde yer alan düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği
açıktır.
Belirtilen çerçevede, Rekabet Kurumu’nun ikincil düzenleme yetkisi yukarıda
belirtildiği üzere 4054 sayılı Kanun’un belirlediği çerçeve ve 5326 sayılı Kanun’un
genel hükümler bölümünde yer alan kural ve ilkelerle sınırlandırılmış
bulunmaktadır.
Bu noktada, Kabahatler Kanunu’nun “Kanunilik ilkesi” başlıklı 4. maddesinde,
hangi fiillerin kabahat oluşturduğu kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi;
kanunun kapsam ve koşullar bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriğinin,
idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabileceği, kabahat karşılığı
olan yaptırımların türü, süresi ve miktarının ancak kanunla belirlenebileceği
kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yaptırımlar konusunda genel Kanun niteliğini haiz
Kabahatler Kanunu, idari yaptırımlar konusunda, yaptırımın türü, süresi ve
miktarı bakımından mutlak olarak kanunilik ilkesini benimsemiş bulunmaktadır.
4054 sayılı Kanun'un yukarıda anılan 16. maddesi bu açıdan irdelendiğinde, söz
konusu maddede, yaptırımın türü, idari para cezası; miktarı ise, teşebbüs veya
19-22/352-158
30/33


teşebbüs birliğinin nihai karar tarihinden bir önceki yıl cirosunun yüzde onuna
kadar olarak belirlenmiş bulunmakta olup, Kurul'un nispi olarak belirlenen idari
para cezasına ilişkin oran noktasında takdir yetkisi bulunmaktadır. Dava konusu
Yönetmelik hükümlerinde ise, idari para cezası dışında bir idari yaptırım
öngörülmediği ve yüzde on sınırının üzerine çıkacak bir oran belirlenmediği açık
olduğundan, Yönetmelik hükümlerinde idari yaptırımların kanuniliği ilkesine aykırı
bir yön bulunmamaktadır.
Ayrıca, Kanun'un 16'ncı maddesinin, yönetmelikle düzenleme yapılmasına ilişkin
son fıkrası ile aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan "Kurul, üçüncü fıkraya
göre idari para cezasına karar verirken, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu'nun 17'nci maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ihlalin
tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin
gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere uyup uymaması,
incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel
zararın ağırlığı gibi hususları dikkate alır." kuralı uyarınca Yönetmelikle
belirlenecek hususların değerIendirilmesi yapılmalıdır.
Kurul, 4054 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesinin gerek değişiklikten önceki
gerekse bugünkü halinde, teşebbüs veya teşebbüs birliğinin cirosunun %10'una
kadar ceza uygulamak yetkisini haizdir ve hiçbir şekilde bu sınırın aşılamayacağı
açıktır. Anılan maddede, "...ihlalin tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs
birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen
taahhütlere uyup uymaması, incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen
veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususları..." denilmek suretiyle
idari para cezasının belirlenmesinde dikkate alınacak hususların örnek
kabilinden sayılmış olduğu görülmektedir. Belirtilen maddede oran belirlenirken
dikkate alınacak hususlara yer verilmiş olup, söz konusu hususların orana etkisi
noktasında bir belirlemeye gidilmemiş, bu konu 16. maddenin son fıkrası
uyarınca Kurum tarafından konu hakkında çıkarılacak Yönetmeliğe bırakılmıştır.
Bu anlamda, Yönetmelik ile yapılan düzenlemenin, Kurul'un bireysel olaylar
bakımından sahip olduğu takdir yetkisini, bir düzenleyici işlemle gelecekteki
bütün benzer olaylar için ortaya koyması olarak değerIendirilmesi gerekmektedir.
Nispi olarak belirlenen idari para cezalarında, idari para cezası uygulayacak
makama geniş bir takdir yetkisi verilmesi, idari yaptırımların muhatapları
açısından eşitlik ve hukuki güvenlik ilkeleri bakımından sakıncalar yaratmakta
olup, bu noktada nispi idari para cezaları açısından miktar veya oran aralığının
dar tutulması veyahut belirtilen aralıkta takdir yetkisinin kullanımında idarenin
eşitlik ilkesi çerçevesinde objektif kriterleri belirlemesi ve bu şekilde idari para
cezalarının muhatapları açısından hukuki güvenlik ilkesinin sağlanması
gerekmektedir. İdari para cezası miktarının tespitinde objektif kriterlerin
belirlenmesi, idarenin takdir yetkisinin yargısal denetimine olanak sağlaması ve
bu bağlamda hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesi yönünden önem arz
etmektedir.
Yönetmeliğin, 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen hususlara ilişkin
olarak ve anılan maddenin verdiği yetki uyarınca, Kabahatler Kanunu'nun 4.
maddesinde ifadesini bulan kanunilik ilkesi sınırları çerçevesinde ve bu Kanun'un
17. maddesinin 2. fıkrası ile 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinde idari para
cezası miktarının belirlenmesinde kullanılacağı öngörülen kriterler göz önüne
alınarak, Kanun'da öngörülen azami yüzde onluk oranı aşmamak üzere
belirlenmesine yönelik olarak ve Kanun'un verdiği takdir yetkisinin
19-22/352-158
31/33


objektifleştirilmesi amacıyla yapılan dava konusu düzenlemelerinde üst hukuk
normlarına ve dayanağı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.”
denilmek suretiyle söz konusu Ceza Yönetmeliği’nin hukuka aykırılık teşkil etmediğine
hükmedilmiştir. Ayrıca Ceza Yönetmeliği’nin geçici 1. maddesinde, bu Yönetmelik
hükümlerinin, yürürlüğe girmesinden önce başlatılan ancak Soruşturma Raporu tebliğ
edilmemiş olan soruşturmalar hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer
bir deyişle, Yönetmelik’in yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere yönelik olarak
yürütülen soruşturmalarda da Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu
çerçevede, hâlihazırda yürütülen soruşturmada Yönetmelik’in yürürlüğe girdiği tarihten
önceki döneme (2006-2009) ilişkin ayrı bir değerlendirme yapılması gerekmemektedir.
Ceza takdiri, ihlalin süresinin tamamını kapsayacak şekilde Yönetmelik hükümleri göz
önünde bulundurularak yapılmalıdır.
(115) Savunmada son olarak; ihlal olarak değerlendirilen 24.02.2018 tarihli Genel Kurul
kararına istinaden hiçbir işlem yapılmamış bulunması, bu kararın uygulanmaması,
piyasada etkisinin olmaması, İGMD’nin kuruluş amacı, yapısı ve mevzuat ile belirlenen
faaliyetleri, gelirlerinin sadece üyelerden toplanan aidatlardan ibaret olduğu gibi
hususlar gözetildiğinde, temel para cezasının indirilmesini gerektirecek pek çok
hafifletici unsurun bulunduğu ve bunların da dikkate alınması gerektiği; ayrıca İGMD’de
yapılan yerinde incelemelerde, işyerindeki tüm bilgisayarlar ile dosya ve belgelerin hiç
bir itiraz ileri sürülmeksizin incelemeyi gerçekleştiren uzmanlara sunulduğu, uzmanların
istedikleri her türlü bilgi ve belgenin kendilerine verildiği, bu hususun da hafifletici bir
unsur olarak değerlendirilmesi gerektiği; son olarak İGMD hakkında cezai işlem
yapılmasına gerek olmadığı ancak bir ihlalin varlığının kabul edilmesi halinde, İGMD’nin
yukarıda belirtilen nitelikleri nazara alınmak suretiyle 4054 sayılı Kanun'un 9.
maddesinin birinci fıkrası doğrultusunda, ceza tatbik edilmeksizin rekabetin tesisi ve
ihlalden önceki durumun korunması için yerine getirilmesi ya da kaçınılması gereken
davranışları kapsayan bir karar verilmesi, tüm bu savunmalarına rağmen ihlalin varit
görülmesi halinde, yine yukarıda açıklanan hususlar nazara alınmak suretiyle asgari
miktarda para cezasının uygulanmasına karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
(116) İleri sürülen bu hususların ceza takdiri kapsamında hafifletici unsur olarak
değerlendirilmesi mümkün olmamıştır. Zira, dosya kapsamında, incelemeye konu
kararın İGMD’ye üye teşebbüsler tarafından uygulandığına ve İGMD tarafından da
kararın uygulanmasının gözetildiğine işaret eden çok sayıda yazışma bulunmaktadır.
Diğer taraftan, 4054 sayılı Kanun’un “Bilgi İsteme” başlıklı 14. maddesi ve “Yerinde
İnceleme” başlıklı 15. maddesi uyarınca raportörlere verilen yetkilerin kullanılmasının
sağlanmasının, incelemeye yardımcı olmak şeklinde değerlendirilemeyeceği de açıktır.
I.5.4. Ceza Yönetmeliği Kapsamında Değerlendirme
(117) Dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde; İGMD’nin, rakiplerin
müşterilerine teklif sunma ve reklam yasağı ile satış koşullarını tespit etmeye yönelik
teşebbüs birliği kararı almak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği
tespit edilmiştir.
(118) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu Kanun’un 4, 6 ve 7 nci
maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile
teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yılsonunda
oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali
yılsonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde
onuna kadar idarî para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ceza Yönetmeliği’nin 1.
maddesinde amacı; “4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6
19-22/352-158
32/33


ncı maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunan teşebbüs ile teşebbüs birlikleri
veya bu birliklerin üyeleri ile bunların yönetici ve çalışanlarına, aynı Kanunun 16 ncı
maddesi gereğince verilecek para cezasının tespitine ilişkin usul ve esasları
düzenlemek” şeklinde belirlenmiştir.
(119) Bu bağlamda yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, teşebbüs birliği eylem ve
kararları niteliğini haiz inceleme konu uygulamasıyla 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini
ihlal ettiği belirlenen İGMD hakkında aynı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve
Ceza Yönetmeliği hükümleri uyarınca idari para cezası uygulanması gerekmektedir.
(120) 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince verilecek idari para
cezasının tayinine ilişkin usul ve esasları düzenleyen Ceza Yönetmeliği uyarınca nihai
para cezası miktarı belirlenirken, öncelikle temel para cezası belirlenmelidir. Ceza
Yönetmeliği’nin 5. maddesinin birinci fıkrasında temel para cezasının hesaplanması
açısından “karteller” ve “diğer ihlaller” şeklinde bir ayrım yapıldığı görülmektedir.
(121) İGMD’nin ihlal tespitine konu eylemleri, “diğer ihlaller” kategorisinde ele alınmıştır. Bu
bağlamda, anılan madde hükmü çerçevesinde ilk olarak, yıllık gayrisafi gelirin %0,5 ile
%3’ü arasındaki bir oran temel para cezası oranının tespitinde esas alınacak oran
olarak belirlenmelidir. Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bu oran
belirlenirken ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlal neticesinde
gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususların dikkate
alınması gerektiği ifade edilmiştir. Aktarılan hükümler dairesinde, İGMD bakımından
tatbik edilecek temel para cezasının belirlenmesinde esas alınacak oran %1 olarak
belirlenmiştir.
(122) Ceza Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre temel para cezasının belirlenmesinde ikinci
adım ihlalin süresidir. Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasına göre; bu oran bir yıldan
uzun beş yıldan kısa ihlallerde yarısı oranında, beş yıldan uzun süren ihlallerde bir katı
oranında artırılmalıdır. İGMD’nin işbu soruşturmaya konu eylemleri dolayısıyla ortaya
çıkan ihlalin beş seneden uzun sürdüğü anlaşıldığından; temel para cezasına esas
alınan %(…..) oranı, Yönetmeliğin 5. maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre bir
katı oranında artırılarak %(…..) nispetinde temel para cezası oranına ulaşılmıştır.
(123) Diğer taraftan, Ceza Yönetmeliği’nin 6. ve 7. maddeleri kapsamında temel para
cezasının artırılmasını veya hafifletilmesini gerektiren haller düzenlenmektedir. 6.
maddede tahdidi şekilde sıralanan ağırlaştırıcı unsurlar; ihlalin tekerrürü, soruşturma
kararının tebliğinden sonra kartele devam edilmesi, verilen taahhütlere uyulmaması,
incelemeye yardımcı olunmaması ve diğer teşebbüslerin ihlale zorlanması halleridir. 7.
maddenin birinci fıkrasında ise; yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde
incelemeye yardımcı olunması, ihlalde kamu otoritelerinin teşvikinin veya diğer
teşebbüslerin zorlamasının bulunması, zarar görenlere gönüllü olarak tazminat
ödenmesi, diğer ihlallere son verilmesi, ihlal konusu faaliyetlerin yıllık gayrisafi gelirler
içerisindeki payının çok düşük olması gibi hallerin indirim sebebi olabileceği
belirtilmektedir. Söz konusu hükümler çerçevesinde işbu dosya bakımından herhangi
bir ağırlaştırıcı veya hafifletici unsur bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
(124) Sonuç olarak, yukarıda belirlenen oran dahilinde, İGMD’nin 2018 yılı sonunda oluşan
yıllık gayri safi geliri dikkate alınarak 31.076,89 TL tutarında idari para cezası
uygulanmıştır.

19-22/352-158
33/33


J. SONUÇ
(125) 12.06.2018 tarih 18-19/322-M sayılı Kurul kararı uyarınca yürütülen soruşturma ile ilgili
olarak düzenlenen Rapor’a, Ek Görüş’e, toplanan delillere, yazılı savunmalara, sözlü
savunma toplantısında yapılan açıklamalara ve incelenen dosya kapsamına göre;
1- İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğinin, rakiplerin müşterilerine teklif sunma ve
reklam yasağı ile satış koşullarını tespit etmeye yönelik teşebbüs birliği kararı
almak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğine OYBİRLİĞİ ile,
2- Bu nedenle 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve “Rekabeti
Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye
Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, ikinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (b) bendi
uyarınca 2018 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri
safi gelirlerinin takdiren, %(…..)’si oranında olmak üzere,
 İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneğine 31.076,89 TL
idari para cezası verilmesine OYÇOKLUĞU ile,
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemelerinde yargı
yolu açık olmak üzere, karar verilmiştir.



Rekabet Kurulunun 20.06.2019 tarih ve 19-22/352-158 sayılı Kararının
2. Maddesine

KARŞI OY GEREKÇESİ

Aşağıda sunulan gerekçelerle Kurul Kararının 2. Maddesine katılmamız mümkün
olmamıştır.

Kararda ceza tespitinde ihlalin başlangıcı olarak 2006 yılı alınmış ve ihlalin 2006
ila 2018 yılları arasında kesintisiz sürdüğü ifade edilmiş olup 2006 yılının başlangıç
olarak alınmasının temelinde ise 15.04.2006 tarihli Derneğin Olağan Mali Genel
Kurulunda alınan 12 numaralı karar yer almaktadır. Bu karara göre; müşterisi olmayan
firmalara mevzuat bilgilendirme yazısı gönderilmeyecek olup buna uymayanlar
hakkında disiplin kovuşturması yapılacaktır. Diğer taraftan dosya kapsamında elde
edilen belgeler 2017 ve 2018 yıllarına dair olup Genel Kurulun 2006 yılındaki kararı ile
2016 yılı arasındaki süre zarfında Dernek kararının hayata geçirildiğine veya üyelerce
benimsendiğine dair herhangi bir bulgu söz konusu değildir. Elde edilen tüm uygulama
delilleri 2017 yılından başlamaktadır. Bu bağlamda, ihlalin Kararda yer verildiği gibi 12
yıl kesintisiz sürmediği; 2017 ile 2018 yıllarını kapsadığı değerlendirilmektedir.

Bilindiği üzere, rekabet karşıtı anlaşmaların sürdürülebilirliği anlaşma sağlanan
dengeden cayanların tespiti ve cezalandırılmasına bağlıdır. Meslek birliklerinin çok
sayıda üyesi olması ve bu üyelerin teşebbüs birliğince sağlıklı bir şekilde izlenmesinin
zor olması sebepleriyle her bir üyenin anlaşmadan caymaya güdüsü mevcuttur. Yani
böyle bir yapılanmada teşebbüs birliği kararına arızi de olsa muhalefet eden üyelerin
olması, bunların teşebbüs birliğine ihbar edilmesi ve anlaşmadan cayan üye(ler)in en
19-22/352-158
34/33


azından uyarı alması beklenir. Dolayısıyla, ihlalin Kararda ifade edildiği gibi 12 yıl
sürmesi halinde karşılaşılacak tablo 2006 ile 2017 arasındaki (2017 hariç) on yıllık
dönemde herhangi bir ihlal bildiriminin, uyarı ya da disiplin gibi yaptırımların mevcut
olmaması şeklinde değil; en azından arızi de olsa birtakım şikâyet ve yaptırımların
mevcut olduğu şekilde vuku bulurdu. Bu noktada, her ne kadar bazı rekabet karşıtı
yapılanmalarda herhangi bir yaptırım mekanizmasının devreye alınmamış olması bizzat
bu rekabet karşıtı yapılanmanın başarısına delalet edebilecek olsa da işbu Karardaki
meslek birliği bu tür az oyunculu, şeffaf yapılı, kolayca sürdürülebilir işbirliklerine mahal
verecek yapıda değildir.

Bilindiği üzere rekabet hukuku uygulamalarında 5 yıldan az süreli ihlallerde
ağırlaştırıcı unsur olmaması halinde herhangi bir çarpan kullanılmamakta ve temel para
cezasının yarısı dikkate alınmaktadır. Bu bağlamda, İstanbul Gümrük Müşavirleri
Derneği’ne uygulanacak idari para cezasının; ilgili teşebbüs birliğinin yıllık gayri safi
gelirinin yüzde (…..) (temel oran) yarısı olan yüzde (…..) oranı dikkate alınarak
uygulanması gerektiği kanaatiyle ilgili Kararın 2. Maddesine katılmamız mümkün
olmamıştır.


Prof. Dr. Ömer TORLAK
Kurul Üyesi (Başkan)





Full & Egal Universal Law Academy