İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 2019/991 Esas 2020/1684 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 8. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/991
Karar No: 2020/1684
Karar Tarihi: 08.12.2020



(2709 S. K. m. 125) (2577 S. K. m. 45) (2918 S. K. m. 5)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından Bursa 20. Noter'liğinin 19.04.2017 tarih ve 12718 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile satın alınan 16 C.. ..  plakalı aracın, sahte belgelerle yurt dışından kaçak yollarla getirilerek ve change yapılmak suretiyle tescil edildiğinin tespit edilmesinin ardından el konulması nedeniyle, idarenin kusurlu olarak işlettiği trafik tescil ve kayıt hizmeti nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 62.464,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada; halen davacı adına kayıtlı olan 2003 model Mini Cooper Marka WMWRC31030TB85528 şasi ve D063Q249 motor numaralı aracın ilk olarak Kadıköy 16. Noterliğinin 24.12.2002 tarihli satış sözleşmesine istinaden ............ San. Tic. Ltd. Şti. adına devir tescil kaydının yapıldığı, bilahare Bursa 20. Noterliği'nin 19.04.2017 tarihli sözleşmesi ile davacının aracı .... .........'dan devraldığı görülmüş olup; satın alınan ve el konulan işbu araca ilişkin ilk kez tüm satış ve resmi işlem ve kayıtların noter marifetiyle yapıldığı, idarenin de önceden yapılan bu resmi evrak kayıtları üzerinden kayıt ve tescil işlemlerini yaptığı, araç ruhsatında bulunan motor ve şasi numarası ile araçta yer alan numaraların karşılaştırılmasını yapmak gibi bir yükümlülüğün olmadığı, aracı satan kişi tarafından kullanılan trafik ve tescil belgesinin sahteliğinin ilk bakışta anlaşılamayacağı gibi igfal kabiliyeti olduğu hususunda 10.01.2018 tarihli expertiz raporu ile sabit olduğu, dolayısıyla yapılan iş ve işlemlerden dolayı idareye atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığından tazminat isteminin yerinde olmadığı sonucuna varıldığından, davacının hukuken şartları oluşmayan maddi ve manevi tazminat isteminde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Bursa 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 31/05/2019 tarih ve E:2018/1054, K:2019/646 sayılı karara davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunda, trafik kayıtlarının gerçeğe uygun tutulmaması sebebiyle idarenin hizmet kusurunun söz konusu olduğu, idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğu, hizmetin kusurlu işlemesi nedeniyle ortaya çıkan zararın idare tarafından tazmin edilmesi gerektiği iddialarıyla, kararın kaldırılması ve talep edilen maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenilmesine karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Sekizinci İdare Dava Dairesi'nce gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından Bursa 20. Noter'liğinin 19.04.2017 tarih ve 12718 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile satın alınan 16 C.. .. plakalı aracın, sahte belgelerle yurt dışından kaçak yollarla getirilerek ve change yapılmak suretiyle tescil edildiğinin tespit edilmesinin ardından el konulması nedeniyle, idarenin kusurlu olarak işlettiği trafik tescil ve kayıt hizmeti nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 62.464,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakta; kararın kaldırılmasına ve talep edilen 62.464,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 25.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenilmesine karar verilmesi istenilmektedir.
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/4. maddesinde, "Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir." hükmü düzenlenmiştir.
 
T.C. Anayasası'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
 
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 5/b-7. maddesinde; "Araçların tescil işlemlerini yaparak belge ve plakalarını vermek", 5/b-9 maddesinde, "Ülke çapında taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, teknik ve hukuki değişikliklerini işlemek" Emniyet Genel Müdürlüğünün trafik kuruluşlarının görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
 
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır. İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
 
İdare hukukunun ilkeleri ve Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için, zararın, idarenin açık ve belli bir ağırlıktaki hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
 
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
 
 Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir. İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
 
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
 
İdarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için tek başına hizmet kusurunun varlığı yeterli olmayıp, bunun yanında idari işlem veya eylemden bir zarar doğmuş olması ve idari eylem veya işlemle zarar arasında uygun bir illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla zarar ile idari işlem veya eylem arasında bir bağın varlığı şart olup, ancak zarar doğuran işlem veya eylemin idareyle ilişkisinin kurulmasından sonra zararın tazmini yoluna gidilmesi mümkündür.
 
Tam yargı davasının diğer yanını oluşturan manevi zarar kavramına gelince;
 
Manevi zarar; bireyin kişilik değerlerinde, şahıs varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Bir kişinin, kişiliğini yani şahıs varlığını oluşturan hukuki değerlerin ihlali dolayısıyla uğramış olduğu gayri maddi kayıplar manevi zararı meydana getirir. Bu yönüyle manevi zarar, kişinin mal varlığında meydana gelen bir eksilme değildir. Şahsiyet haklarına yapılan haksız bir saldırı dolayısıyla, bir kimsenin duyduğu bedensel veya ruhsal acı ve ızdırap ile elem veya yaşama zevkinde meydana gelen azalmadır.
 
Bu bağlamda; manevi tazminata hükmedilmesi noktasında objektif unsur dikkate alınırsa zarar görenin kişilik değerlerinden birinin, mesela yaşam hakkı, vücut bütünlüğü, aile hayatı gibi bir değerin objektif olarak saldırıya uğraması gerekmektedir. Subjektif unsur yönünden ise; zarar görenin, söz konusu ihlal sonucu kişiliğinde, manevi varlığında meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonunda acı, elem ve ızdıraba gark olması gerekmektedir. Dolayısıyla, kişilik değerlerine veya şahıs varlığına yapılan saldırı ya da ihlal ile kişinin yaşama zevk ve sevincinde bir eksilme hissetmesi, huzur, rahatlık ve mutluluk duygularında azalma yaşaması, iç dengesi ve özellikle ruhsal bütünlüğünün bozulması ya da sarsılması gerekmektedir.
 
Tam yargı davalarına ilişkin olarak yapılan tüm bu açıklamalar çerçevesinde uyuşmazlık ele alınıp değerlendirildiğinde;
 
Davacı, 19.04.2017 tarih tarihli 19.04.2017 tarih tarihli Bursa 20. Noter'liğinin Satış Sözleşmesi ile 16 C.. ..  plakalı 2003 model Mini Couper aracı satın almıştır. Aracın satış bedeli olarak 31.755,00.-TL beyan edilmiştir. Davacının kullanmakta olduğu araca Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2017/5220 sayısında yürütülen soruşturma kapsamında, Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlığı Büro Amirliği'nde görevli polis memurlarınca; 14.10.2017 tarihinde araca el konulmuştur. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında aracın Bursa Emniyet Müdürlüğünce yaptırılan muayenesi sonucunda düzenlenen raporla aracın motor numarasının incelenmesinden İtaya otomobil pazarı için üretildiği, WWWRC31030TB85526 şasi numarasının bulunduğu metal parçasının bu araç üzerine kaynak yöntemiyle nakil edildiği dolayısıyla araçta chance işleminin yapıldığının tespit edildiği, Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 08.08.2019 tarihli ve 2019/200 sayılı kararıyla fiili gerçekleştirilen sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği ve aynı kararla 16 C.. .. plakalı aracın müsaderesine karar verildiği anlaşılmıştır.
 
Davacı, 25.04.2018 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunarak; trafik kayıtlarına güvenerek ve bedelini ödeyerek satın aldığı aracın "change" işlemine tabi tutulduğu iddiasıyla el konulduğunu belirterek ödediği tutarın kendisine ödenilmesi istemiyle İstanbul Valiliği'ne başvuruda bulunmuş; istemin reddi üzerine hizmet kusuru nedeniyle oluştuğunu iddia ettiği zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.100,00-TL maddi ve 4.000,00-TL manevi olmak üzere idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenilmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, mahkememizin 26.02.2020 tarihli, E;2019/991 sayılı ara kararıyla tazminat miktarının somutlaştırılmasının istenilmesi üzerine; davacının, 09.03.2020 tarihinde mahkememiz kayıtlarına giren ıslah dilekçesiyle aracın güncel değerinin 60.000,00-TL olduğu, istenen otopark ücretine ilişkin olarak ise yeddiemin otoparkında kaldığı süreye ilişkin olarak düzenlenen 2,100,00-TL faturanın ibraz edildiği, ayrıca araca el konulması nedeniyle altı aylık 364,00-TL sigorta bakiye bedeli olmak üzere 62.464,00-TL maddi ve 4.000,00-TL manevi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
 
Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtlarını düzenli tutması, çalıntı ihbarı yapılmış taşıtlar listesi oluşturularak sürekli güncelleştirmesi, bu listedeki taşıtların model, motor ve şase numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bu karşılaştırmanın imkanlar elverdiğinde çağın gereği olan bilgisayar ortamında yapılması gerektiği açıktır.
 
Bakılan davada, davacıya ait aracın chance araç olduğu Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla da ortaya konulduğu, bu nedenle, tescil edilen araçlarla ilgili kayıtları eksik ve özensiz tutmak suretiyle bu aracı trafiğe tescil eden idarenin üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek hizmet kusuru işlediği ortadadır.
 
Bu durumda, 19.04.2017 tarih tarihli Bursa 20. Noter'liğinin Satış Sözleşmesi ile aracı 31.755,00.-TL 'ye satın alan davacıya, el konulmak suretiyle fiili tasarrufundan çıkan araç için ödediği satış tutarı olan 31.755,00.-TL ile belgeleriyle ispat edilen 2.100,00-TL otopark ücreti ile 364.00-TL bakiye zorunlu sigorta bedeli olmak üzere toplamda 34.219,00-TL'nin tazminat olarak idareye başvuru tarihi olan 25.04.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi, davacının aracın güncel değeri üzerinden talep edilen fazlaya ilişkin maddi tazminat miktarına ilişkin istemin ise reddi gerekmektedir.
 
Diğer yandan davacının satın aldığı araca el konulması ve devamında aracının müsadere edilmesiyle sonuçlanan süreçte davacının şahıs varlığını oluşturan hukuki değerlerin ihlal edildiği, yaşama sevincinin etkilendiği, huzurunun bozulduğu, dolayısıyla uğramış olduğu gayri maddi kayıplar manevi zararı meydana getirdiği sonucuna ulaşılmış olup davacının talep ettiği 4.000,00-TL'nin takdiren manevi tazminat olarak davalı idarece davacıya ödenmesi uygun bulunmuştur.
 
Açıklanan nedenlerle, davacı istinaf başvurusunun kabulüne, Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 31/05/2019 tarih ve E:2018/1054, K:2019/646 kararının kaldırılmasına, 34.219,00-TL maddi ve 4.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 38.219,00-TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 25.04.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesi isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, hükmedilen tazminat miktarı üzerinden nispi olarak hesaplanan 2.609,59-TL karar harcından avans olarak alınan 1.135,00-TL nispi karar harcı ile 35,00-TL maktu karar harcının mahsubuyla 1.439,59-TL nispi karar harcının davacıya tamamlattırılmasına, 2.609,59-TL karar harcının davalı idareden alınıp davacıya verilmesine, aşağıda ayrıntısıyla gösterilen 460,60-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 276,36-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/1. maddesine göre maddi tazminat yönünden belirlenen 5.132,00-TL ile Tarifenin 10/3. maddesine göre manevi tazminat yönünden maktu olarak belirlenen 2.040,00-TL olmak üzere toplamda 7.172,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınıp davacıya verilmesine, 184,24-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Tarifenin 13/1. maddesine göre reddedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.236,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin (6) bendi uyarınca kesin olarak 08/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy