İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi 2019/1765 Esas 2020/2078 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 7. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/1765
Karar No: 2020/2078
Karar Tarihi: 09.12.2020



(2577 S. K. m. 45)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Davacılar tarafından, müteveffa ....'in 25/11/2015 tarihinde vefatının, 16/11/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası kaldırıldığı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gerçekleşen teşhis ve tedavi sürecinin kusurlu işlemesinden kaynaklandığı ileri sürülerek uğranılan toplam 400.000,00-TL maddi (destekten yoksun kalma tazminatı) ve 400.000,00-TL manevi tazminatın (.... için 200.000,00-TL maddi, 200.000,00-TL manevi; .... için 100.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi; .... için 100.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi olmak üzere) vefat tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, ....'in 200.000,00-TL maddi tazminat isteminin 178.859,88-TL kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, .... ile ....'in ayrı ayrı 121.672,91-TL maddi tazminat istemlerinin aynen kabulüne; davacılara ödenmesine hükmolunan toplam 422.205,80-TL maddi tazminatın 400.000,00-TL'lık kısmının idareye başvurulan 25/08/2016 tarihinden itibaren, 43.345,82-TL'lık kısmının ise davalı idarenin ıslah dilekçesine muttali olduğu 27/06/2019 tarihinden itibaren (ıslah dilekçesinin kayda girdiği 26/06/2019 tarihinden sonra davalı idarece 27/06/2017 tarihinde kayda giren dilekçe ile davacıların ıslah talebine itirazda bulunulmuştur.)işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine; davacı ....'in 200.000,00-TL manevi tazminat isteminin 100.000,00-TL kısmının; diğer davacılar .... ile ....'in toplam 200.000,00-TL manevi tazminat istemlerinin 100.000,00-TL'lık (50.000,00+50.000,00-TL) kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ise reddine, hükmedilen manevi tazminatların davalı idareye başvurunun yapıldığı 25/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine dair Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 02/07/2019 gün ve E:2016/1233, K:2019/765 sayılı kararının; davalı idare vekili tarafından, kabule ilişkin kısımlarının hukuka aykırı olduğu, sağlık hizmetinin sunumunda her türlü müdahalenin zamanında yapıldığı, idarelerine atfedilecek bir kusurun bulunmadığı, müteveffanın eve gönderilmeyip zamanında müdahale yapılması durumunda dahi kurtarılmasının mümkün olmadığı, bu hususun adli tıp kurumu raporunda da vurgulandığı, sağlık hizmetinin sunumunda azami özenin gösterildiği, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğu, olayda davacılara tazminat ödenmesinin koşullarının bulunmadığı ileri sürülerek kaldırılması ve istinaf yoluyla işin esası hakkında yeniden karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu ve istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Yedinci İdare Dava Dairesi'nce, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
Dava dosyasının incelenmesinden, dayandığı gerekçeler karşısında, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu anlaşıldığından ve dilekçede ileri sürülen iddialar söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun REDDİNE, aşağıda dökümü gösterilen kanun yolu aşamasına ait 181,90-TL yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuranın üzerinde bırakılmasına, posta gideri için alınan avansın kullanılmayan kısmının ilgilisine iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 09/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
AZLIK OYU
 
20.01.1982 tarihli ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
 
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin birinci fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 65. maddesinin birinci fıkrasında, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında, asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütüleceği ve karara bağlanacağı; 66. Maddesinde ise üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
 
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından, ....'in 16.11.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası kaldırıldığı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gerçekleşen teşhis ve tedavi sürecinin kusurlu işletilmesi nedeniyle 25.11.2015 tarihinde vefat ettiği iddialarıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılan yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedildiği, davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği hususları dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
 
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi, ihbar edilenin/edilenlerin davaya katılma talebinde bulunması/bulunmaları durumunda olaya ilişkin beyan ve iddiaları değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy