İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesi 2019/3009 Esas 2020/925 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 6. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2019/3009
Karar No: 2020/925
Karar Tarihi: 19.06.2020



(213 S. K. m. 30) (2577 S. K. m. 24)

BAŞVURUNUN KONUSU: Davacı adına düzenlenen 20.03.2018 tarih ve 2018/162 ana takip numaralı ödeme emrinin 2012/02 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizine ilişkin kısımlarının iptali istemiyle açılan davada; davacı şirketin kısmen gerçek bir emtia teslimi olmaksızın komisyon karşılığı fatura düzenlediği ve bir kısım alış faturalarının sahte olduğundan bahisle 09.06.2016 tarih ve 2016-A-4400/42 Sayılı vergi inceleme raporuna istinaden 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca 2012/02 dönemine ilişkin olarak resen tarh edilen 4.563,25-TL katma değer vergisi ve 13.689,75-TL vergi ziyaı cezasının 26.08.2016 tarih ve 23 Sayılı vergi ceza ihbarnamesi ile davacıdan istenildiği, tarhiyatın Mahkemelerinin E:2016/1521 Sayılı dosyasında dava konusu edildiği, Mahkemelerince ''davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine'' karar verildiği, davalı idarece Mahkemelerinin kararına istinaden bir tutanak tanzim edildiği, tutanakla davacı şirketin katma değer vergisi beyan tablosunun yeniden düzenlendiği, bu kapsamda şirketin beyan edilen katma değer vergisi matrahlarına dönüldüğü, yine sahte belge düzenlediği Mahkemelerinin kararlarına istinaden ortaya konulan şirketlerden alınan faturalar içeriği katma değer vergileri indirimleri reddedilmek suretiyle işlem tesis edildiği, devamında 2012/02 dönemine ilişkin 16.274,10-TL katma değer vergisi, 48.822,30-TL vergi ziyaı cezası içerikli 01.12.2017 tarih ve 16 Sayılı ( 2 ) numaralı ihbarnamenin davacıya tebliğ edildiği dosya içeriği bilgi ve belgelerden tespit edilmiş olup, bu durumda bir numaralı ihbarname içeriği 4.563,25-TL tutarlı katma değer vergisi ve 13.689,75-TL tutarlı vergi ziyaı cezasını aşan kısımların usulüne uygun tarh ve tebliğ edilerek tahakkuk ettirilmediği, diğer bir deyişle, anılan tutarlara ilişkin olarak davacı şirket adına herhangi bir cezalı tarhiyat yapılmadığı, ödeme emrinin ancak usulüne uygun tarh ve tahakkuk ederek ihtilafsız kesinleşen veya davanın reddi suretiyle tahsili kabil hale gelen kamu alacakları için düzenlenebileceği, anılan tutarların bir numaralı ihbarnamelerin içeriğinde yer almadığı gibi davanın reddi suretiyle tahsili kabil hale gelen kamu alacağı olarak da kabul edilemeyeceği anlaşıldığından ilk ihbarname ile davacıdan istenilen 4.563,25-TL katma değer vergisi ve 13.689,75-TL vergi ziyaı cezasını aşan amme alacakları ile anılan tutarları aşan kısımlara ilişkin olarak hesaplanan gecikme faizinin dava konusu ödeme emri ile davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık görülmediği, uyuşmazlığın, bir numaralı ihbarname içeriği 4.563,25-TL tutarlı katma değer vergisi ve 13.689,75-TL tutarlı vergi ziyaı cezasına isabet eden kısımları ile bunlara isabet eden gecikme faizine ilişkin kısmına gelince, anılan ihbarname içeriğinde yer alan katma değer vergisi ve vergi ziyaı cezasının dava konusu edildiği, Mahkemelerinin 10.07.2017 tarih ve E:2016/1521, K:2017/1060 Sayılı kararı ile ''davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine'' karar verilerek sahte belge düzenleme faaliyeti kapsamında elde edilen komisyon gelirinin matraha dahil edilmesi sonucu yapılan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılmasına, Ç. Orman Ürünleri Hırdavat Makine Metal İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'den alınan faturalara isabet eden katma değer vergisi indiriminin reddi sonucu yapılan 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin aynen onanmasına hükmedildiği görülmekle, davacıya daha önceden vergi inceleme raporu aracılığıyla bildirilen ve cezalı tarhiyat miktarı ile sınırlı kalınmasını sağlayan matrahlar göz önünde bulundurularak cezalı tarhiyatı etkileyen komisyon gelirinin matrahtan çıkarılması suretiyle mahkeme kararının yerine getirilmesi gerektiği, zira idarenin vergilendirme amacıyla yaptığı işlemlerin öngörülebilir ve belirli olması gerektiği, davacının ilgili dönemlerdeki matrahının gerek mahkeme kararı gerekse sair sebepler gereğince yeniden takdir edilmesi ve takdir edilecek matrahlar üzerinden de re'sen tarhiyat yapılması gerekiyor ise tarh zamanaşımı süresi içinde yapılacak bir vergi incelemesince ya da takdir komisyonunca belirlenecek matrahlara istinaden yapılması gerekmekte olup, buna göre anılan mahkeme kararında yer alan sahte belge kullanma kapsamındaki indirimin reddi suretiyle yapılan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrası usulüne uygun bir şekilde yerine getirildiği, ancak kabule ilişkin kısım olan sahte belge düzenleme faaliyeti kapsamında elde edilen komisyon gelirinin ilgili dönem matrahından çıkarılmadığı anlaşıldığından 20.03.2018 tarih ve 2018/162 ana takip numaralı ödeme emrinin işbu davanın konusu 2012/02 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi kısımlarının bir numaralı ihbarname içeriği 4.563,25-TL tutarlı katma değer vergisi ve 13.689,75-TL tutarlı vergi ziyaı cezasına isabet eden kısımları ile bunlara isabet eden gecikme faizinde Mahkemelerinin 10.07.2017 tarih ve E:2016/1521, K:2017/1060 Sayılı kararının redde ilişkin hüküm kısmına denk gelen tutarlar yönünden hukuka aykırılık, kabule ilişkin hüküm kısmına denk gelen tutarlar yönünden de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar veren Bursa 2. Vergi Mahkemesi'nin 21/05/2019 tarih ve E:2018/1259, K:2019/560 Sayılı kararına davacı ve davalı idare tarafından karşılıklı istinaf başvurularında bulunularak; kararın aleyhe olan kısımlarının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
DAVACININ SAVUNMA ÖZETİ: Kararın aleyhe olan kısmının kaldırılması ve davalı idare istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
DAVALININ SAVUNMA ÖZETİ: Savunma dilekçesi verilmemiştir.
 
Karar veren İstanbul Altıncı Vergi Dava Dairesi'nce dosyadaki belgeler incelenip taraflarca yapılan istinaf başvuruları hakkında davacının duruşma istemi 2577 Sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; davacı adına düzenlenen 20.03.2018 tarih ve 2018/162 ana takip numaralı ödeme emrinin 2012/02 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizine ilişkin kısımlarının iptali istemiyle açılmıştır.
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24/e maddesinde; kararlarda, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hükmün, tazminat davalarında hükmedilen tazminat miktarının belirtileceği kurala bağlanmıştır.
 
Uyuşmazlıkta, davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; "20.03.2018 tarih ve 2018/162 ana takip numaralı ödeme emrinin işbu davanın konusu 2012/02 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi kısımlarının bir numaralı ihbarname içeriği 4.563,25-TL tutarlı katma değer vergisi ve 13.689,75-TL tutarlı vergi ziyaı cezasına isabet eden kısımları ile bunlara isabet eden gecikme faizinin Mahkememizin 10.07.2017 tarih ve E:2016/1521, K:2017/1060 Sayılı kararının redde ilişkin hüküm kısmına denk gelen tutarlar yönünden hukuka aykırılık, fazlaya ilişkin kısımlar yönünden de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine" şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.
 
Bu durumda, yukarıda anılan 2577 Sayılı Kanun'un 24/e maddesinde öngörüldüğü üzere, Vergi Mahkemesince verilen karar içeriğinde, dava konusu ödeme emri hakkında açıkça ve tereddüte mahal bırakmayacak şekilde amme alacaklarının nevileri ve dönemleri belirtilerek iptal ya da red yolunda hüküm kurulması gerekirken "20.03.2018 tarih ve 2018/162 ana takip numaralı ödeme emrinin işbu davanın konusu 2012/02 dönemi katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi kısımlarının bir numaralı ihbarname içeriği 4.563,25-TL tutarlı katma değer vergisi ve 13.689,75-TL tutarlı vergi ziyaı cezasına isabet eden kısımları ile bunlara isabet eden gecikme faizinin Mahkememizin 10.07.2017 tarih ve E:2016/1521, K:2017/1060 Sayılı kararının redde ilişkin hüküm kısmına denk gelen tutarlar yönünden hukuka aykırılık, fazlaya ilişkin kısımlar yönünden de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine" şeklinde kurulan hüküm ile söz konusu ödeme emrinin hangi kısımlarının iptaline, hangi kısımlarının reddine karar verildiği anlaşılamadığından, verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Bursa 2. Vergi Mahkemesi'nin istinaf başvurusuna konu edilen 21/05/2019 tarih ve E:2018/1259, K:2019/560 Sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri Mahkemesince yeniden verilecek kararla hüküm altına alınacağından, bu konuda ayrıca hüküm kurulmasına gerek olmadığına, 19.06.2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY:
 
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde itirazda bulunabileceği kurala bağlanmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı A. Hırdavat San. Tic. Ltd. Şti. hakkında 2011-2012-2013 ve 2014 vergileme dönemlerine ilişkin 30.03.2016 tarihli ve 2016-A-4400/23 Sayılı vergi tekniği raporu, 2011-2012-2013 ve 2014 kdv dönemleri için 09.06.2016 tarihli ve 2016/A-4400/45 Sayılı vergi inceleme raporu ve 2011-2012-2013 ve 2014 kurumlar vergisi ve kurumlar geçici vergi dönemleri için 09.02.2016 tarihli ve 2016-A-4400/33,34,35,36,37,38,39,40 Sayılı vergi inceleme raporlarının düzenlendiği, bahsi geçen vergi inceleme raporlarında davacı şirket hakkında sahte faturalardan komisyon geliri elde ettiğinden bahisle 3 kat vergi ziyaı cezalı tarhiyatların önerildiği, davacı şirket adına vergi/ceza ihbarnameleri düzenlendiği, söz konusu ihbarnamelerin Bursa 2. Vergi Mahkemesi'nde dava konusu edildiği, söz konusu ihbarnamelere ilişkin yargılamalarda, bahsi geçen inceleme raporlarında sahte faturalara dayalı KDV indiriminin reddinden dolayı herhangi bir tahiyat önerilmediği, sahte fatura kullanımlarından dolayı KDV indirimlerinin reddine yönelik herhangi bir tarhiyat yapılmadığı halde Vergi Mahkemesi'nce sahte belge düzenlenme faaliyeti kapsamında elde edilen komisyon gelirinin matraha dahil edilmesi sonucu yapılan 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile H. Tek. Hur. Mak. Met. Yap Malz. Ot. San. Tic. Ltd. Şti., S. Ç. ve T. Otomotiv Kalıp Yedek Par. Mak. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'den alınan faturalar içeriği katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının iptaline, Ç. Orman Ür. Hırd. Mak. Met. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nden alınan faturalara isabet eden katma değer vergisi indiriminin reddi sonucu yapılan 3 kat vergi ziyaı cezalı tarhiyatların aynen onanmasına karar verildiği görülmektedir.
 
Öte yandan; davalı idare tarafından, davacı firma hakkında sahte belge kullanmaya yönelik bir tarhiyat yapılmadığı, sadece sahte belge düzenleme nedeniyle elde edilen komisyon geliri için bir tarhiyat yapıldığı halde bahsi geçen mahkeme kararının gerekçeleri nazara alındığında, vergi inceleme raporlarında önerilen tarhiyat tutarlarından daha fazla tutarda vergi ve ceza tarhiyatı yapılması gerektiği sonucuna varıldığından dolayı idarece Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan görüş istendiği, söz konusu Başkanlık tarafından belirtilen görüşe uygun olarak da, Ç. Orman Ür. Hırd. Mak. Met. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nden alınan faturalara isabet eden kısımların KDV indiriminden çıkartılarak yeni bir hesaplama ve cezalı tarhiyat yapılarak, dava edilen bir numaralı ihbarnamelere konu tarhiyat miktarı artırılarak doğrudan 2 numaralı İhbarname düzenlenerek davacıya tebliğ edildiği, akabinden dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği görülmektedir.
 
Ödeme emri kesinleşmiş olan amme alacaklarının tahsiline dair bir işlem olup, ödeme emri düzenlenmeden önce ilgilisine daha önceden amme alacağına konu tarhiyatların usulüne uygun olarak ihbarname düzenlenerek tebliğ edilmesi gerekmektedir.
 
Olayda; dava konusu ödeme emri dayanağı vergi/ceza ihbarnamelerinin sebebi gerçekte sadece sahte belge düzenlemekten dolayı elde edilen komisyon geliri üzerine yapılan tarhiyat olması gerekirken, mahkeme tarafından hatalı olarak tarhiyatın dayanağının hem sahte belge düzenleme, hem de sahte belge kullanımı olarak değerlendirilerek hüküm kurulması sebebiyle, idarece yeniden ve artırılarak yapılan ve 2 numaralı ihbarnameler ile bildirilen tarhiyat olduğu anlaşılmakta olup, mahkeme kararı dikkate alınarak yeniden ve artırılarak yapılan söz konusu bu tarhiyatların, bahsi geçen bir numaralı ihbarnameleri içeren ve yargılamaya konu olan tarhiyatlar olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir.
 
Bu durumda, ödeme emri içeriği amme alacakları için davalı idarece normal/bir numaralı ihbarname düzenlenerek davacıya tebliğ edilmediği ve amme alacaklarının kesinleştirilmediği dikkate alındığında, usulüne uygun olarak kesinleştirilmeyen amme alacaklarının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiğinden çoğunluk oyuna katılmıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy