İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesi 2019/2998 Esas 2020/1216 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 6. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2019/2998
Karar No: 2020/1216
Karar Tarihi: 17.07.2020



(6183 S. K. m. 54, 55, 102, 103) (213 S. K. m. 93, 102, 103, 104)
 
BAŞVURUNUN KONUSU: Davacı adına kayıtlı ….. Bankası, ....bank, .... Bankasındaki hesaplarına davalı idarece 2013120362PLv0010638 sayılı, 2014092362PLv0010070 sayılı, 2018111462PLv0012992 sayılı haciz bildirileri ile uygulanan e-haciz işlemlerinin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu e-haciz işlemlerinin dayanağı 20130703...3 ve 4 sayılı ödeme emirlerine konu amme alacaklarının dayanağı asıl borçlu olan şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinden 20090915...42628686 ila 42628697,42628699, 42628700 ila 42628706, 42628708 ila 42628716, 20130703...42 sayılı ödeme emirlerinin asıl borçlu şirkete otomasyon öncesi tebliğ edildiği ara karara cevaben sunulan belgede belirtilmekte ise de söz konusu ödeme emirlerinin asıl borçlu şirketin bilinen adresine tebliğ edildiğine dair tebligat alındısı davalı idarece dosyaya sunulmadığından, bu ödeme emirleri yönünden ilgili kanun hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligatın varlığının ortaya konulamadığı, kaldı ki söz konusu ödeme emirlerinden asıl borçlu şirket adına düzenlenen 20090915...42628686 ve 20130703...42 sayılı ödeme emirlerinin davalı idarece dosyaya sunulmadığı, dava konusu e-haciz işlemlerinin dayanağı 20130703...3 ve 4 sayılı ödeme emirlerine konu amme alacaklarının dayanağı asıl borçlu olan şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinden 20040716....4649, 7644, 20050727...12253, 20051025...26683, 26684, 20090915...42648248, 42648250 ila 42648254 sayılı ödeme emirlerinin asıl borçlu şirkete ilanen tebliğ edildiği ara karara cevaben sunulan belgede belirtilmekte ise de söz konusu ödeme emirlerinin asıl borçlu şirketin bilinen adresine tebliğ edilemediğine dair tebligat alındısı davalı idarece dosyaya sunulmadığından, bu ödeme emirleri yönünden yapıldığı ileri sürülen tebligatın ilgili kanun hükümlerine göre usulüne uygun olmadığı, kaldı ki söz konusu ödeme emirlerinden asıl borçlu şirket adına düzenlenen 20090915...42648248, 42648252 ve 42648254 sayılı ödeme emirlerinin davalı idarece dosyaya sunulmadığı, bu durumda, dava konusu e-haciz işlemlerinin dayanağı 20130703...3 ve 4 sayılı ödeme emirlerine konu amme alacaklarının dayanağı asıl borçlu olan şirket hakkında düzenlenen ödeme emirleri yönünden amme alacağının usulüne uygun olarak kesinleştiği ve usulüne uygun olarak haciz safhasına gelindiği davalı idarece ispatlanamadığından, davacının banka hesaplarına e-haciz uygulanması yönünde tesis edilen işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar veren Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi'nin 18/07/2019 tarih ve E:2018/1312, K:2019/879 sayılı kararına davalı idare tarafından istinaf başvurusunda bulunularak; kararın hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Altıncı Vergi Dava Dairesi'nce dosyadaki belgeler incelenip davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusu hakkında işin gereği görüşüldü:
 
Dava; davacı adına kayıtlı …. Bankası, …bank, …. Bankasındaki hesaplarına davalı idarece 2013120362PLv0010638 sayılı, 2014092362PLv0010070 sayılı, 2018111462PLv0012992 sayılı haciz bildirileri ile uygulanan e-haciz işlemlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
 
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının cebren tahsil olunacağı, “haczin”de cebren tahsil yolu olduğu belirtildikten sonra olay tarihinde yürürlükte olan 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, "Ödeme Emrine İtiraz" başlıklı 58. maddesinde de; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesi nezdinde itirazda bulunabilecekleri, 62. maddesinde ise; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tesbit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul mallar ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarın tahsil dairesince haciz olunacağı, olay tarihinde yürürlükte olan35. maddesinde; limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
 
Aynı Kanunun 102. maddesinde; amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı bildirildikten sonra, 103. maddesinde de; ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, bu muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, tahsil zamanaşımını kesen haller olarak sayılmış, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
 
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93. maddesinde, tebligatın adresleri bilinenlere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yolu ile yapılacağı, 101. maddesinde bilinen adreslerin hangileri olduğu, 102. maddesinde; tebliğ olunacak evrakı içeren zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarfın üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak beyanı yapana imzalatılacağı, imzadan imtina ederse, tebliği yapanın bu ciheti, şerh ve imza edeceği ve tebliğ edilmeyen evrakı çıkaran mercie iade olunacağı, bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin edilecek münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunursa tebliğin ilan yolu ile yapılacağı, aynı maddenin son fıkrasında da, adreste bulunamama halinin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyetinden biri veyahut zabıta huzurunda taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza atılmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde tebliğin hangi hallerde ilan yoluyla yapılacağı, 104. maddesinde ise ilan yazısının tebliğ yapan dairenin ilan koymaya mahsus mahalline asılacağı ve bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderileceği hüküm altına alınmıştır.
 
Tebliğin ilan yolu ile yapılabilmesi için de 103. madde hükmüne göre muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, yanlış ve değişmiş olması ve bu yüzden mektubun geri gelmesi, posta yolu ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması gerekmektedir. Zira ilanen tebliğ yolu, vergi tebliğlerinin normal ve mutad yollardan tebliğinin yapılmasının mümkün olmaması halinde son çare olarak kullanılır. Bu nedenle ilan yolu ile tebliğe gidilebilmesi için öncelikle normal ve mutad tebliğ usulleri denenerek sonuç alınamadığının kesin olarak belirlenmesi gerekir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden, asıl borçlu .... Trans Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketi'nin 2000, 2001, 2002, 2003, 2004 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin vergi ve cezalarının (2003 ve 2004 olan) vade tarihlerinde ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla davacı adına şirket ortağı sıfatıyla 03.07.2013 tarih ve 3, 4 sayılı ödeme emirlerinin düzenlenip 09.07.2013 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, söz konusu ödeme emirleri içeriği borçların tahsili amacıyla davacının .... Bankası, ....bank, .... Bankasındaki hesaplarına davalı idarece 2013120362PLv0010638 sayılı, 2014092362PLv0010070 sayılı, 2018111462PLv0012992 sayılı haciz bildirileri düzenlenerek uygulanan e-haciz işlemlerinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda, söz konusu ödeme emirleri içeriği borçların vade tarihlerinin 2003 ve 2004 yılının muhtelif dönemleri olup 09.07.2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, söz konusu borçlara ilişkin olarak şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının ilanen, bir kısmının otomasyon öncesi 30.09.2004 tarihinde tebliğ edildiği, otomasyon öncesi yapılan tebliğlere dair belgelerin sunulmadığı gibi, ilanen yapılan tebligatlara ilişkin ise bilinen adreslerde tebliğ yapılamadığını gösteren ve 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde belirtilen usule uygun şekilde düzenlenmiş tebliğ alındılarının dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, dava konusu haczin dayanağı borçlara ilişkin olarak şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin usule uygun şekilde tebliğ edildiğinin davalı idarece ortaya konulamadığı ve yapılan tebligatların tahsil zamanaşımını kesen bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmış olup, buna göre 2004 ve 2005 yıllarından itibaren işlemeye başlayan tahsil zamanaşımı süresini kesen başkaca bilgi ve belge de bulunmadığından, 31.12.2008 ve 31.12.2009 tarihlerinin sonu itibariyle tahsil zamanaşımına uğrayan borçlar nedeniyle şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen söz konusu ödeme emirlerine ilişkin olarak banka hesaplarına konulan dava konusu haciz işlemlerinde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle; davalı idare istinaf başvurusunun kabulüne, Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi'nin istinafa konu edilen 18/07/2019 tarih ve E:2018/1312, K:2019/879 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca davanın kabulüne, davacı tarafından yapıldığı anlaşılan ve aşağıda dökümü gösterilen 211,50-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, istinaf aşamasında davalı idare tarafından yapılan 76,90-TL yargılama giderinin davalı idare üzerine bırakılmasına, tahsil edilen posta avansından artan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliğine, 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (b) bendi uyarınca kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 17/07/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy