İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2020/444 Esas 2020/2498 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/444
Karar No: 2020/2498
Karar Tarihi: 31.12.2020



İSTEMİN KONUSU: İstanbul 12. İdare Mahkemesinin 24/10/2019 tarih ve E:2019/1247, K:2019/2006 sayılı kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
Dava konusu istem: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 283 ada, 6 parsel sayılı taşınmazda mevcut yapının ortak alan çatı katının diğer hissedarların izni olmadan daireye çevrildiğinden bahisle düzenlenen 10/05/2017 günlü yapı tatil tutanağı esas alınarak 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 9.970,61.-TL idari para cezası verilmesine ve aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının projesine aykırı kısımlarının yıkılmasına ilişkin 05/07/2017 günlü, 1812 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.
 
İlk derece mahkemesi kararının özeti: İstanbul 12. İdare Mahkemesince verilen 24/10/2019 tarih ve E:2019/1247, K:2019/2006 sayılı kararda; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapı hakkında 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış bir yıkım kararı bulunduğu ve aynı Kanun'un 42. maddesi kapsamında idari para cezası verildiği, dava konusu işleme dayanak 10.05.2017 tarihli yapı tatil tutanağında daireye çevrilen alanın 75 m2 olduğu, yapı hakkında düzenlenen yapı kayıt belgesinde de alan büyüklüğünün 75 m2 olarak gösterildiği, bu nedenle davalı idarenin bina alanının eksik beyan edildiği iddiasının yerinde olmadığı, söz konusu imalatın 31/12/2017 tarihinden önce yapıldığı bu haliyle mezkur yapı kayıt belgesinin geçerli olduğu göz önüne alındığında, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 16. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince İmar Kanunu uyarınca alınmış yıkım kararı ile tahsil edilemeyen idari para cezasının iptal edilmesi gerektiği, dolayısıyla yıkım ve idari para cezası içerikli dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
 
İSTİNAFA BAŞVURANIN İDDİALARI: Davalı İdare tarafından; yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapı alanının 75 m² olduğu belirtilmişse de, davacıya ait 285 m² yapının tamamının ruhsatsız olduğu ve tamamı için yapı kayıt belgesi düzenlenmesi ve bedelinin ödenmesi gerektiği, 06/07/2018 tarihli, TH2JDZ18 belge nolu yapı kayıt belgesinin kanunun aradığı yeterlilikte olmadığından, dava konusu encümen kararının iptalini bağlamadığı, bu hususta gereken araştırma yapılmadan verilen kararın hatalı olduğu iddialarıyla mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
İNCELEME VE GEREKÇE:
 
MADDİ OLAY:
 
İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 283 ada, 6 parsel sayılı taşınmazda mevcut yapının ortak alan çatı katının diğer hissedarların izni olmadan daireye çevrildiğinden bahisle 10/05/2017 günlü yapı tatil tutanağı düzenlenmiştir.
 
Bu tutanak esas alınarak 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 9.970,61.-TL idari para cezası verilmesine ve aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının projesine aykırı kısımlarının yıkılmasına ilişkin 05/07/2017 günlü, 1812 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararı alınmıştır.
 
Anılan encümen kararının iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
 
İşleme konu yapı için 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16. maddesi uyarınca 06/07/2018 tarihli, 150587 başvuru numaralı, TH2JDZ1B belge nolu Yapı Kayıt Belgesinin verildiği görülmüştür.
 
İLGİLİ MEVZUAT:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İstinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.) 45. maddesinin 5. fıkrasında, “Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.” hükmü yer almaktadır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesinin ilk cümlesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Anılan Kanunun 42. maddesinde ise; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere idari para cezaları uygulanacağı, Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden idari para cezası verileceği hükme bağlanmıştır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 18 Mayıs 2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16’ncı maddesi ile eklenen geçici 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir." hükmüne, dördüncü fıkrasında ise; "Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir." hükmüne yer verilmiş; 31.12.2018 günlü ve 538 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Yapı Kayıt Belgesi başvuru süresinin 30/06/2019 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
 
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 6 Haziran 2018 tarihli ve 30443 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinin birinci fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların maliklerinin, bu belgenin bir örneğini belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyesine, bu sınırlar dışında il özel idaresine vermek zorunda oldukları, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği belirtilmiş, 20 Eylül 2018 tarihli ve 30541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik yapılmasına Dair Usul ve Esasların 5. maddesi ile değişik 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise; “(2) Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilir, bu belgenin sağlamış olduğu haklar geri alınır, Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak yatırılmış olan bedel iade edilmez ve belge düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunan müracaat sahibi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde, "Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.", 692. maddesinde, "Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını benzer haklarla kayıtlayamazlar." hükmü yer almaktadır.
 
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 4. maddesinde, "Ortak yerlerin konusu sözleşme ile belirtilebilir. Aşağıda yazılı yerler ve şeyler bu Kanun gereğince her halde ortak yer sayılır.
 
a) Temeller ve ana duvarlar, taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin parçası diğer elemanlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, tavan ve tabanlar, avlular, genel giriş kapıları, antreler, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar ve buralardaki genel tuvalet ve lavabolar, kapıcı daire veya odaları, genel çamaşırlık ve çamaşır kurutma yerleri, genel kömürlük ve ortak garajlar, elektrik, su ve havagazı saatlerinin korunmasına mahsus olup bağımsız bölüm dışında bulunan yuvalar ve kapalı kısımlar, kalorifer daireleri, kuyu ve sarnıçlar, yapının genel su depoları, sığınaklar,
 
b) Her kat malikinin kendi bölümü dışındaki kanalizasyon tesisleri ve çöp kanalları ile kalorifer, su, havagazı ve elektrik tesisleri, telefon, radyo ve televizyon için ortak şebeke ve antenler sıcak ve soğuk hava tesisleri,
 
c) Çatılar, bacalar, genel dam terasları, yağmur olukları, yangın emniyet merdivenleri.
 
Yukarıda sayılanların dışında kalıp da, yine ortaklaşa kullanma, korunma veya faydalanma için zaruri olan diğer yerler ve şeyler de (Ortak yer) konusuna girer.", 16. maddesinde, "Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır.", "Yasak işler" başlıklı 24. maddesinde; "Ana gayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuvarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır. Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastahane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi, dükkan, galeri ve çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir." düzenlemeleri yer almaktadır.
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 283 ada, 6 parsel sayılı taşınmazda mevcut yapının ortak alan çatı katının diğer hissedarların izni olmadan daireye çevrildiği tespit edilerek 10/05/2017 günlü yapı tatil tutanağının düzenlendiği, bu tutanak esas alınarak 05/07/2017 günlü, 1812 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 9.970,61.-TL idari para cezası verilmesine ve aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının projesine aykırı kısımlarının yıkılmasına karar verildiği, anılan encümen kararının iptali istemiyle de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Dava konusu yapıya ilişkin olarak davacı tarafından 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi uyarınca 06/07/2018 tarihli, 150587 başvuru numaralı, TH2JDZ1B belge nolu Yapı Kayıt Belgesi alındığı anlaşıldığından, anılan yasa hükmü uyarınca dava konusu yıkım ve idari para cezasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu belediye encümeni kararının iptali yolunda İstanbul 12. İdare Mahkemesince verilen 08/11/2018 tarih ve E:2017/1981, K:2018/1758 sayılı karara karşı davalı idarece istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 29/04/2019 tarih ve E:2019/578, K:2019/1524 sayılı kararıyla; “31/12/2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar için Yapı Kayıt Belgesi düzenlenebileceği, bu yapılar için daha önce alınan yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının yapı kayıt belgesi ilgili belediyesine verildikten sonra iptal edileceği, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesinin yetkili idarece iptal edileceği ve bu belgenin sağlamış olduğu hakların geri alınacağı, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilmedikçe, kayıt altına aldığı ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı Kanun uyarınca yıkım kararı alınamayacağı ve idari para cezası verilemeyeceği açık olmakla birlikte, Yapı Kayıt Belgesi verilmiş olmasının, söz konusu yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarını hukuka aykırı hale getirmeyeceği ve yargı mercilerince iptaline yol açmayacağı gibi, yıkıma ve idari para cezalarına ilişkin işlemleri tesis eden idarelerce gerekli iptal işlemleri yapılmadan davaların konusuz kalması sonucunu doğuracak bir durum oluşturmayacağı da kuşkusuzdur. Bu durumda, işleme konu yapı için yapı kayıt belgesi düzenlenmiş olmasının, söz konusu belgenin kayıt altına aldığı ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen yıkım ve idari para cezasına ilişkin işlemlerin hukuka aykırılığı sonucunu doğurmaması karşısında, İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin unsurları yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, işleme konu yapı için 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi verildiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Diğer taraftan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığa bakan idare mahkemesince işin esası incelenmeksizin hüküm kurulmuş olması karşısında, 2577 sayılı Kanunun istinaf kanun yoluna ilişkin hükümleri uyarınca Dairemizce işin esasına girilmesi mümkün görülmemiş, kararın kaldırılması ve 2577 sayılı Yasanın 45/5. maddesi gereği yeniden bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iade edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 12. İdare Mahkemesinin 08/11/2018 günlü, E:2017/1981, K:2018/1758 sayılı kararının kaldırılmasına, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İstanbul 12. İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesine rağmen, İdare Mahkemesince, 30/09/2019 tarihli ara kararda, dava konusu encümen kararının iptal edilip edilmediğinin sorulduğu, ara kararına cevaben davalı İdarece, bina alanının eksik beyan edilmiş olması sebebiyle dava konusu encümen kararının iptal edilmediğinin bildirilmesi üzerine, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapı hakkında 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış bir yıkım kararı bulunduğu ve aynı Kanun'un 42. maddesi kapsamında idari para cezası verildiği, dava konusu işleme dayanak 10.05.2017 tarihli yapı tatil tutanağında daireye çevrilen alanın 75 m2 olduğu, yapı hakkında düzenlenen yapı kayıt belgesinde de alan büyüklüğünün 75 m2 olarak gösterildiği, bu nedenle davalı idarenin bina alanının eksik beyan edildiği iddiasının yerinde olmadığı, söz konusu imalatın 31/12/2017 tarihinden önce yapıldığı bu haliyle mezkur yapı kayıt belgesinin geçerli olduğu göz önüne alındığında, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 16. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince İmar Kanunu uyarınca alınmış yıkım kararı ile tahsil edilemeyen idari para cezasının iptal edilmesi gerektiği, dolayısıyla yıkım ve idari para cezası içerikli dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
 
Uyuşmazlıkta, Dairemizin yukarıda aktarılan ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kesin ve uyulması zorunlu nitelikte bulunan 29/04/2019 tarih ve E:2019/578, K:2019/1524 sayılı kararı gereği, İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin unsurları yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldıracak biçimde “dava konusu yapıya ilişkin olarak davacı tarafından 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi uyarınca 06/07/2018 tarihli, 150587 başvuru numaralı, TH2JDZ1B belge nolu Yapı Kayıt Belgesi alındığı anlaşıldığından, anılan yasa hükmü uyarınca dava konusu yıkım ve idari para cezasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği sonucuna varıldığı” gerekçesiyle dava konusu belediye encümeni kararının iptaline karar verilmesinde usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
 
Öte yandan, yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; yapı sahibinin beyanına dayalı düzenlenen yapı kayıt belgesi ile kayıt altına alınan yapıların, belgenin düzenlenmesine temel oluşturan Yasanın Geçici 16.maddesi ile belirlenen şartları taşımadığının ilgili idaresince tespiti halinde anılan Kanuna dayanılarak hazırlanan Tebliğin 8.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yine yetkili idaresince iptal edilmesi ve bu belgenin sağladığı hakların geri alınması mümkün olduğu gibi yargısal incelemesi devam eden davalarda da Yasanın istisna kapsamına aldığı alanlarda yapılan yapılar ile 31/12/2017 tarihinden sonra yapıldığı idaresince somut olarak kanıtlanan yapıların yapı kayıt belgesi ile sağlanan haklardan yararlanamayacağı açıktır.
 
Ayrıca, paylı mülkiyet hükümlerine tabi olunan ortak alanlarda maliklerin kendi payları oranında hak ve yükümlülüğe sahip olduğu, paylı mülkiyetin özgülendiği amacın ve kullanım şeklinin değiştirilmesi veya paylı mal üzerinde tasarruf yapılabilmesi için tüm paydaşların oybirliğiyle karar alması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
 
Tebliğ'in "Yapı kayıt belgesi düzenlenemeyecek yapılar" başlıklı 8. maddesinin ikinci fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesinin iptal edileceği, bu belgenin sağlamış olduğu hakların geri alınacağı hükme bağlanmış olup, somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava konusu taşınmazda mevcut yapının ortak alan çatı katının diğer hissedarların izni olmadan daireye çevrildiğinin tespit edildiği, ortak alanda tüm kat maliklerinin oybirliğiyle aldığı karar olmaksızın yapıldığı sabit olan yapıların ise Geçici 16.madde ile sağlanan haklardan yararlanma imkânı bulunmadığının kabulü gerektiğinden, ortak alan olan çatıdaki aykırılıkların 31/12/2017 tarihinden önce yapılıp yapılmadığının yapı kayıt belgesinin sağladığı haklardan yararlanma yönünden herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
 
Bu durumda, paylı mülkiyet hükümlerine tabi olan ortak alanlarda malikler kendi payları oranında hak ve yükümlülüğe sahip olduğundan, paylı mülkiyetin özgülendiği amacın ve kullanım şeklinin değiştirilmesi veya paylı mal üzerinde tasarruf yapılabilmesi için tüm paydaşların oybirliğiyle karar alması gerektiği, dolayısıyla paylı mülkiyete konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapılar için yapı kayıt belgesi düzenlenebilmesi, paydaşlar tarafından oybirliği ile karar alınmasına bağlı olup, kat maliklerince oybirliğiyle alınmış bir karar olmadan ortak alanda (çatı katı) ruhsat ve eklerine aykırılıklar yapıldığı tespit edilen ve yapı kayıt belgesi ile kayıt altına alınan uyuşmazlık konusu yapının 3194 sayılı İmar Kanununun Geçici 16. maddesi ile sağlanan haktan yararlanamayacağı açık olduğundan, İdare Mahkemesince; uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, işleme konu yapı için 3194 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi düzenlendiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde bu yönüyle de hukuki isabet görülmemiştir.
 
Diğer taraftan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığa bakan idare mahkemesince işin esası incelenmeksizin hüküm kurulmuş olması karşısında, 2577 sayılı Kanunun istinaf kanun yoluna ilişkin hükümleri uyarınca Dairemizce işin esasına girilmesi mümkün görülmemiş, kararın kaldırılması ve 2577 sayılı Yasanın 45/5. maddesi gereği yeniden bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iade edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1.Davalı idarenin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
 
2.İstanbul 12. İdare Mahkemesinin 24/10/2019 tarih ve E:2019/1247, K:2019/2006 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
 
3.2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İstanbul 12. İdare Mahkemesine gönderilmesine,
 
4.Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına,
 
5.2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine,
 
6.2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kesin olarak, 31/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy