İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2020/1647 Esas 2020/2168 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1647
Karar No: 2020/2168
Karar Tarihi: 03.12.2020



İSTEMİN KONUSU: Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin 14.07.2020 tarih ve E:2019/853, K:2020/834 sayılı kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
Dava konusu istem : Tekirdağ İli, Süleymanpaşa İlçesi, … Mahallesi, 401 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın deniz tarafındaki iskelenin 27/05/2015 tarihli İmar ve Şehircilik Müdürlüğü iznine aykırı yapıldığı ve mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma Genel Müdürlüğünün 10/07/2007 tarih, 5028 sayılı ve 19/01/2011 tarih, 2011/1 sayılı genelgelerindeki kullanım şekline uymadığından bahisle düzenlenen15/10/2018 tarihli yapı durdurma tutanağı ile bu tutanak esas alınarak 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca söz konusu imalatların (iskele üzeri kapalı kullanımların) yıkılmasına ilişkin25/04/2019 tarih ve 244 sayılı Süleymanpaşa Belediye Encümeni Kararının iptali istenilmiştir.
 
İlk derece mahkemesi
 
kararının özeti: Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin 14.07.2020 tarih ve E:2019/853, K:2020/834 sayılı kararı ile; "...Davanın 15.10.2018 tarihli yapı durdurma tutanağına ilişkin kısmı yönünden değerlendirme yapıldığında;2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında; özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu, "Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağının hükme bağlandığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesinde ise; bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği, yapının mühürlenerek inşaatın derhal durdurulacağı, durdurmanın, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tebligatın bir nüshasının da muhtara bırakılacağı hüküm altına alındığı, uyuşmazlıkta, dava konusu 15.10.2018 tarihli yapı tatil zaptının aynı tarihte yapı mahalline asıldığı, yapı tatil tutanağı yapı mahalline asılmak suretiyle yapı sahibine tebliğ edilmiş sayıldığından 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen 60 günlük dava açma süresi içinde, 15.10.2018 tarihini izleyen günden itibaren en geç 14.12.2018 Cuma gününe kadar dava açılması gerekirken, bu tarih geçirildikten çok sonra 04.07.2019 tarihinde açılan işbu davanın15.10.2018 tarihli yapı tatil tutanağına ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı, Davanın Süleymanpaşa Belediye Encümeninin 25/04/2019 tarih ve 244 sayılı kararına ilişkin kısmı yönünden değerlendirme yapıldığında; uyuşmazlıkta, alınan izinler doğrultusunda kıyılarda kamu yararına uygun olacak şekilde iskele yapılabileceği, davacı tarafından yapılan başvuru üzerine de idarece Ahşap İskele Komisyonu tarafından düzenlenen protokoldeki şartlara ve davacı tarafından verilen noter taahhütnamesine uygun olmak kaydıyla ahşap iskele yapılmasına izin verildiği, ancak davalı idarece yapılan tespitlerden anlaşıldığı üzere davacı tarafından iskelenin üzeri kapatılmak suretiyle izin verilen projeye aykırı olarak imal edildiği, öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen Geçici 16. maddesi ile Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar için Yapı Kayıt Belgesi düzenlenebileceği, bu yapılar için daha önce alınan yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarının ilgili belediyesince iptal edileceği, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda ise Yapı Kayıt Belgesinin yetkili idarece iptal edileceği ve bu belgenin sağlamış olduğu hakların geri alınacağı, yargısal incelemesi devam eden davalarda Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş olmasının söz konusu yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarını aynı Kanun'un yukarıda aktarılan hükümleri çerçevesinde hukuka aykırı hale getirmediği ve bu sebeple yargı yerince 'iptal' hükmü kurulması mümkün bulunmadığı gibi yıkım ve idari para cezalarına ilişkin işlemleri tesis eden idarelerce gerekli iptal işlemleri yapılmadan davaların konusuz kalması sonucunu doğuracak bir durum oluşturmadığı da dikkate alındığında, yapı kayıt belgesi uyarınca davalı idare tarafından dava konusu yıkım işleminin iptal edilmediği görüldüğünden davacı tarafından ileri sürülen yapı kayıt belgesi alındığına ilişkin iddialarına itibar edilmediği, bu durumda, davacı tarafından iskelenin izin verilen projeye aykırı olarak imal edilmiş olması karşısında, iskele üzeri kapalı kullanımlara ilişkin kısmının 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkılmasına ilişkin dava konusu encümen kararında hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesi ile davanın 15.10.2018 tarihli yapı tatil tutanağına ilişkin kısmının2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddine, davanın Süleymanpaşa Belediye Encümeninin 25/04/2019 tarih ve 244 sayılı kararına ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAFA BAŞVURANIN
 
İDDİALARI: Davacı tarafından; mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, yapı kayıt belgesinin halen geçerli olduğu, yapı tatil tutanağının muhtara bırakılmadığı, tutanakta kaçak yerin gösterilmediği, halen ruhsatlı olan iskelenin projesine uygun olarak yapıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmaya yer olmadığı yolunda karar alındığı, işlemin imar affından yer almadığına yönelik mevzuat bulunmadığı, devletin vermiş olduğu yasal hakkın kullanıldığı, ileri sürülerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
KARŞI TARAFIN
 
SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince; tekemmül ettiği görülen istinaf dava dosyasında, davacı tarafın yürütme durdurma talebi hakkında karar verilmeyerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı(Değişik 6545 S.K./19. md.)45. maddesinin;3. fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.”;46. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, bölge idare mahkemelerinin, Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar hakkında verdikleri kararların, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği; belirtilmiştir.
 
İstinaf başvurusu; Tekirdağ İli, Süleymanpaşa İlçesi, … Mahallesi, 401 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın deniz tarafındaki iskelenin 27/05/2015 tarihli İmar ve Şehircilik Müdürlüğü iznine aykırı yapıldığı ve mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma Genel Müdürlüğünün 10/07/2007 tarih, 5028 sayılı ve 19/01/2011 tarih, 2011/1 sayılı genelgelerindeki kullanım şekline uymadığından bahisle düzenlenen15/10/2018 tarihli yapı durdurma tutanağı ile bu tutanak esas alınarak 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca söz konusu imalatların (iskele üzeri kapalı kullanımların) yıkılmasına ilişkin25/04/2019 tarih ve 244 sayılı Süleymanpaşa Belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılan davada; yapı tatil tutanağı yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine, yıkıma ilişkin belediye encümeni kararı yönünden ise davanın reddine karar veren Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin 14.07.2020 tarih ve E:2019/853, K:2020/834 sayılı kararının davacı tarafından kaldırılması istemine ilişkindir.
 
İstinafa konu İdare Mahkemesi kararının süreaşımı yönünden reddi ilişkin kısmı yönünden;
 
İdare Mahkemesi kararının; davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmı hukuka uygun olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar kararın bu kısmının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
 
İstinafa konu İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden;
 
Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." hükmü yer almaktadır.
 
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Kamu yararı" ana başlığı altında kıyılardan yararlanma hakkını düzenleyen 43. maddesinde: "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." hükmü yer almıştır. Anayasanın anılan hükmüyle kıyılardan yararlanmak için kıyı alanının belirlenmesi yeterli görülmemiş, kıyıların kara yönünde devamı olan ve onu çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetilmesi gerektiği belirtilmiş, bu alanların kullanılış amaçlarına göre derinliğinin ve kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür.
 
3621 sayılı Kıyı Kanununun:
 
"İstisnalar" başlıklı 3. maddesinde; "Askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili, Türk Silahlı Kuvvetlerine veya Sahil Güvenlik Komutanlığına ait harekat ve savunma amaçlı yerlerde (konut ve sosyal tesisler hariç) özel kanun hükümlerine, diğer özel kanunlar uyarınca belirlenmiş veya belirlenecek yerlerde ise özel kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerine uyulur." hükmüne,
 
"Tanımlar" başlıklı 4. Maddesinde;
 
Kıyı Kenar çizgisi; Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırını,
 
Kıyı; Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alanı,
 
Sahil şeridi; kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan olarak tanımlanmış;
 
"Genel Esaslar" başlıklı 5. Maddesinde; sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanların, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği, "Kıyının Korunması, Yapı Yasağı, Kıyı ve Denizde Yapılacak Yapılar" başlıklı 6. maddesinde; kıyıların, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olduğu belirtilmiş, "Sahil Şeridinde Yapılabilecek Yapılar" başlıklı 8. maddesinde de; uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4. maddede belirtilen mesafeler içinde hiçbir yapı ve tesis yapılamayacağı, uygulama imar planı bulunan yerlerde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı ve moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemeyeceği, kazı yapılamayacağı belirtilmiş, ancak bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla altı ve yedinci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesislerinin yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun "GENEL HÜKÜMLER" başlıklı birinci bölümünün "İstisnalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında;"2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu,2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu Kanunun ilgili maddelerine uyulmak kaydı ile 2960 sayılı İstanbul Boğaziçi Kanunu ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ile diğer özel kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu Kanunun özel kanunlaraaykırı olmayan hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
 
3194 sayılı İmar Kanununun yerleşim ilkelerini ve esaslarını düzenleyen genel nitelikte bir kanun olduğu, 3621 sayılı Kanununun ise Kıyıların korunması amacıyla istisna kapsamına alınarak yasa koyucu tarafından kabul edilmiş özel nitelikte kanun olduğu, özel kanunlarla belirlenen alanlarda özel kanun hükümlerinin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu, bu doğrultuda İmar Kanununda yer alan hükümler içerisinden ancak özel kanunlarla öngörülen hükümlerin lafzına ve ruhuna aykırılık teşkil etmeyenlerinin tatbik edileceği hususunda duraksama bulunmamaktadır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 7143 sayılı Kanunla eklenen geçici 16’ncı maddesinde;
 
"Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir.
 
Yapının bulunduğu arsanın 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre belirlenen emlak vergi değeri ile yapının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yaklaşık maliyet bedelinin toplamı üzerinden konutlarda yüzde üç, ticari kullanımlarda yüzde beş oranında alınacak kayıt bedeli başvuru sahibi tarafından genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek üzere merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. 6306 sayılı Kanun kapsamında kullanılmak üzere kaydedilen gelirler karşılığı Bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenek, dönüşüm projeleri özel hesabına aktarılarak kullanılır. Kayıt bedeline ilişkin oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar azaltmaya, yapının niteliğine ve bölgelere göre kademelendirmeye, ayrıca başvuru ve ödeme süresini bir yıla kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
 
Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir.
 
Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun ve 2960 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir.
 
Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilir. Bu durumda, ikinci fıkrada belirtilen bedelin iki katı ödenir.
 
Beşinci fıkra uyarınca kat mülkiyetine geçilmiş olması 6306 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
 
Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. Bu durumda elde edilen gelirler bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel bütçeye gelir kaydedilir. Ayrıca bu gelirler hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
 
Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine bedeli ilgili belediyesine ödenmek kaydıyla taşınmazlar rayiç bedel üzerinden belediyelerce doğrudan satılır.
 
Üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar ile Hazineye ait sosyal donatı için tahsisli araziler üzerinde bulunan yapılar bu madde hükümlerinden yararlandırılmaz.
 
Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır. Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.
 
Bu madde hükümleri, 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile İstanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca 19/6/2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda uygulanmaz.
 
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ve Maliye Bakanlığı tarafından müştereken belirlenir." hükmüne yer verilmiş olup;
 
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 6 Haziran 2018 tarihli ve 30443 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinde, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların maliklerinin, bu belgenin bir örneğini belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyesine, bu sınırlar dışında il özel idaresine vermek zorunda oldukları, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği belirtilmiş, 20 Eylül 2018 tarihli ve 30541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik yapılmasına Dair Usul ve Esasların 5. maddesi ile değişik 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise; “(2) Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilir, bu belgenin sağlamış olduğu haklar geri alınır, Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak yatırılmış olan bedel iade edilmez ve belge düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunan müracaat sahibi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca, "yapı kayıt belgesi"; yapının kullanılması amacıyla düzenlenen belgeler olup, belli şartların varlığı halinde söz konusu yapıların kullanımına izin verilmekte bu doğrultuda yapılara elektrik, su, doğalgaz aboneliği bağlanabilmesi imkanı tanınmakta hatta kamu taşınmazlarının ilgiliye satışı, cins değişikliği yapılabilmesi ve kat mülkiyeti kurulabilmesi mümkün kılınmaktadır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 7143 sayılı Kanunla eklenen geçici 16’ncı maddesi uyarınca düzenlenen "yapı kayıt belgesi"nin sağladığı haklar ile 3621 sayılı Yasa kapsamında bulunan alanlar için yasa koyucu tarafından özel kanun hükümleri ile getirilen hukuki rejim karşılaştırıldığında; İmar Kanununa eklenen geçici 16. maddenin, aynı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında yer alan hüküm gereği özel Kanun olan 3621 sayılı Kıyı Kanununa aykırı hükümler içerdiği, bu haliyle Kıyı Kanunu uyarınca belirlenen ve yapı yasağı bulunan alanlarda 3194 sayılı İmar Kanununun 7143 sayılı Kanunla eklenen geçici 16’ncı maddesi hükümlerinin uygulanma kabiliyeti bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından 09.07.2014 tarihinde Tekirdağ ili, Süleymanpaşa ilçesi, …. Mahallesi hudutları dahilinde 1236 no.lu parselin deniz tarafında, Öner hotelin sahil kesimine, 1/50 ölçekli iskele vaziyet planında gösterilen, sahil kesiminde bulunan, halihazırda taşlık ve kumsallığın oluşturduğu kıyı çizgisinden itibaren deniz kıyısında kalan, yalnızca denize girme, güneşlenme ve amatör su sporları gibi faaliyetlerin yapılmasına yönelik olarak ahşap iskele yapabilmek için başvuru yapıldığı, Ahşap İskele İnceleme Komisyonu tarafından yapılan inceleme neticesinde ahşap iskelenin yapılmasında herhangi bir sakınca olmadığı şeklinde karar alındığı, bunun üzerine 27.05.2015 tarih ve 73981041 sayılı Süleymanpaşa Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü işlemi ile noter taahhütnamesi alınarak ahşap iskele yapılmasına izin verildiği, davalı idare tarafından yapılan 15.10.2018 tarihli denetimde tutulan yapı tatil tutanağında; "...deniz tarafında yapılan ahşap iskele için 11.07.2014 tarihli ahşap iskele komisyonunun yaptığı protokol gereğince 27.05.2015 tarihli İmar ve Şehircilik Müdürlüğü izni bulunmaktadır. Ancak yerinde yapılan incelemede; iskelenin izin verildiği şekline aykırı imal edildiği ve Mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Genel Müdürlüğü'nün 10.07.2007 tarih ve 5028 sayılı ve 19.01.2011 tarih ve 2011/1 sayılı genelgelerindeki kullanım şekline uyulmadığı..." tespitlerine yer verildiği, davacı tarafından yapı kayıt belgesine başvuru yapılarak 21.11.2018 tarih ve CHRCT9LA belge no.lu yapı kayıt belgesinin alındığı, 25.04.2019 tarihinde ise iskele üzeri kapalı kullanımların yıkılmasına ilişkin encümen kararı alınması üzerine yapı tatil tutanağının ve anılan encümen kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Uyuşmazlıkta, Dairemizin 07.10.2020 tarihli, E:2020/1647 sayılı ara kararına cevaben verilen 19.11.2020 kayıt tarihli dava idarenin beyan dilekçesi ve ekleri ile dava dosyasında mevcut fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere, üstü ve yanları kapatılmak suretiyle amacı (iskele) dışında kullanılan yapının, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan tescilsiz alanda bulunduğu, bu haliyle ruhsatsız inşa edilen yapı için 3194 sayılı İmar Kanununun 7143 sayılı Kanunla eklenen geçici 16’ncı maddesi hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığı açıktır.
 
Bu durumda, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. Maddesi gereğince kaçak imalatların yıkımı yolunda alınan dava konusu belediye encümeni kararında hukuka aykırılık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yapı tatil tutanağına yönelik olarak davanın süreaşımı yönünden reddine ilişkin kısmına yapılan İSTİNAF BAŞVURUSUNUNREDDİNE,
 
2- Aynı Kanun maddesi uyarınca belediye encümeni kararına yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmına yapılan İSTİNAF BAŞVURUSUNUN YUKARIDA BELİRTİLEN GEREKÇE İLE REDDİNE,
 
3-Kullanılmayan yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine, aşağıda dökümü yapılan istinaf yargılama giderinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
 
4-Artan posta giderinin mahkemesince istinaf isteminde bulunana iadesine,
 
5-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 6. fıkrası gereğince kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemesine gönderilmesine,
 
6-Aynı Kanun maddesi uyarınca kesin olarak 03.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy