İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2019/59 Esas 2020/1859 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/59
Karar No: 2020/1859
Karar Tarihi: 28.10.2020



İSTEMİN KONUSU: İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 28/09/2018 tarih ve E:2018/123, K:2018/1584 sayılı kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve talepleri gibi karar verilmesi istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
Dava konusu istem: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 107 ada, 64 parselde mevcut 5 kapı numaralı yapının bitişiğinde bulunan ahırın ruhsatsız olarak betonarme yapıya (140 m²) dönüştürüldüğü, aynı parselde ruhsatsız olarak betonarme asma katlı yapı (80 m²) ve yine ruhsatsız olarak temel inşaatı yapıldığının 10/05/2017 tarihli 1 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edilmesi üzerine 27/07/2017 tarih ve 1397 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararıyla 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 25.265,45.-TL idari para cezası verilmesinin ardından yapılan denetimde, inşaata devam edilmek suretiyle ruhsatsız temel üzerine zemin kat (80 m²) yapıldığı, ruhsatsız zemin kat üzerine 1.normal katın kolonlarının imalatının yapıldığı, ayrıca ruhsatsız olarak brandadan samanlık (150 m²) yapıldığının 02/08/2017 tarihli 2 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edildiğinden bahisle 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 15.455,68.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 07/09/2017 tarih ve 1621 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.
 
İlk derece mahkemesi kararının özeti: İstanbul 13. İdare Mahkemesince verilen 28/09/2018 tarih ve E:2018/123, K:2018/1584 sayılı kararda; dava konusu encümen kararının yıkıma ilişkin kısmı yönünden; dava konusu olayda, mahallinde düzenlenmiş yapı tatil tutanağının ve dava dosyasına sunulan fotoğraf ve diğer belgelerin incelenmesinden, daha önce tespit edilen ve Mahkemelerinin 2018/144 esas sayılı dosyasında dava konusu edilen ruhsatsız yapıların üzerine kat çıkmaya devam edildiği, yine samanlık olarak kullanılan yapının da tamamen ruhsatsız olduğu ve davacı tarafından ruhsata ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı gibi böyle bir iddiada da bulunulmadığı, her ne kadar davacı tarafından, söz konusu imalatların 2000 yılında yapıldığı ve o dönem taşınmazların bulunduğu yerin köy vasfında olduğu ve aynı tespitler nedeniyle mükerrer ceza uygulandığı iddia edilmiş ise de; 2017 yılında yapılan 2 denetim arasında dahi ruhsatsız imalatlar yapılmaya devam edildiği ve ruhsatsız taşınmaza ilaveler yapıldığı ve yeni alanlar kazanıldığı sürece yaptırım uygulanmasının olağan olduğu göz önünde bulundurulduğunda söz konusu iddialara itibar edilmediği ve yapı tatil tutanağında belirtilen imalatların; 3194 yayılı Yasada tanımlanan yapı niteliğinde bulunduğu ve ruhsatsız olduğu sabit olduğundan 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi gereğince yıktırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; davanın para cezasına ilişkin kısmına gelince; uyuşmazlıkta 02/08/2017 tarihli yapı tatil tutanağı ile tespit edilen aykırılıktan etkilenen alan hesabında ve yapı sınıfı belirlemesinde, diğer bir deyişle temel para cezasının tespitinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, para cezasına konu encümen kararında, yapının hisseli bir parselde diğer maliklerin muvafakati alınmadan yapıldığı gerekçesiyle 3194 sayılı Yasanın 42. maddesinin (c) fıkrasının 1. bendi uyarınca asıl cezanın % 30 oranında artırıldığı, yapının mevcut haliyle ve öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle aynı maddenin (c) fıkrasının 4. bendi uyarınca asıl cezanın % 100 oranında artırıldığı, yine aynı maddenin (c) fıkrasının 8. ve 13. bentleri uyarınca sırasıyla; ruhsatsız olarak yapıldığı gerekçesiyle %180 ve çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verildiği gerekçesiyle %20 oranında artırılarak toplam para cezasının 15.455,68-TL olarak belirlendiği, yapıların ruhsatsız olduğu sabit olmakla birlikte hisseli parsel üzerinde olduğu hususunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından para cezasının anılan hususlara ilişkin artırım sebeplerine (42. madde (c)-1 ve (c)-8 bentlerine) tekabül eden kısmında ve temel para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı; her ne kadar davacı tarafından, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin (c) bendinin 1. alt bendi uyarınca artırım uygulanabilmesi için; yapının, hisseli parselde yapılmış olmasının yanında diğer maliklerin izni olmadan yapılmış olması şartının da gerçekleşmesi gerektiği, olayda ise, diğer hissedarların muvafakatinin olduğu ve davalı idarece bu husus araştırılmadan artırım uygulandığı iddia edilmiş ise de; ruhsatsız yapı için diğer maliklerden muvafakat alındığına dair ispat yükünün davacıya düşeceği açık olup, diğer hissedarların (maliklerin) muvafakati olduğuna dair dava aşamasında davacı tarafından bilgi belge sunulmadığı hususu da birlikte değerlendirildiğinde bu iddiaya da itibar edilmediği; para cezasının, İmar Kanununun 42. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 4. ve 13. alt bentleri uyarınca artırılmasına ilişkin kısmına gelince; 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin (c) bendinin 4. alt bendinin uygulanabilmesi için yapının mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini hangi yönlerden tehdit ettiğine ilişkin bir inceleme; yapının vasıfları, yapı malzemesi, dayanıklılığı gibi konularda yapılmış bir araştırma ve bulguya yer verilmesi, 13. alt bent uyarınca çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verildiğinden bahisle para cezasına artırım uygulanabilmesi için ise, bu hususa ilişkin somut tespitlerin yapı tatil tutanağında ya da işlemde açıkça ortaya konulması gerektiği, uyuşmazlık konusu olayda; yapının öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiğine ve çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet verdiğine ilişkin somut bir tespit ve delil bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, ruhsatsız yapının mevcut haliyle can ve mal emniyetini nasıl tehdit ettiği, çevre ve görüntü kirliliğine nasıl sebebiyet verdiğine dair somut bilgi ve belgeler ortaya konulmadan hesap edilen para cezasının 3194 sayılı Kanunun 42/2. maddesinin (c) bendinin 4. ve 13. alt bentlerine isabet eden 2.363,404 TL + 472,680 TL + 1.230,939 TL + 246,187 TL = 4.313,21-TL'lik kısmında hukuka uyarlık, geri kalan 11.142,47-TL'lik kısmında ise hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu encümen kararının 4.313,21-TL para cezasına ilişkin kısmının iptaline, kalan 11.142,47-TL para cezası ve yıkıma ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAFA BAŞVURANLARIN İDDİALARI:
 
Davacı vekili tarafından, işleme konu yapılar için 74ANJZ29, D9C68RVT ve D94GMRCL belge nolu yapı kayıt belgeleri alınmakla, 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16. maddesindeki ''... Yapı kayıt belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir.'' hükmü gereği davaya konu olan taşınmazlar için verilen yıkım ve 25.265,45 TL idari para cezasının uygulanma imkanını kaybettiği, dava konusu yıkım ve para cezasının mükerrer nitelik taşıdığı, olayda; 10/05/2017 günlü yapı tatil tutanağı ile tespit edilen ruhsatsız yapı nedeniyle, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilebileceği açık olmakla birlikte; davalı idarenin mevzuatta açıkça öngörülen hükmün uygulanmasında hataya düşmesi sonucunda tesis ettiği anlaşılan 27.07.2017 tarih ve 1397 karar sayılı kararı ile verilen yıkım ve 25.265,45 TL'lik para cezasında, aynı fiil nedeniyle 2002 yılında tutulan yapı tatil tutanağındaki durumu kaynak gösterip tekrardan 27.07.2017 tarih ve 1397 karar sayılı kararı ile yıkım ve 25.265,45 TL'lik para cezası verilmesinin aynı fiil nedeniyle mükerrer ceza verilmesi anlamına geleceği açık olduğundan, dava konusu encümen kararında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, davalı belediye encümeninin 27.07.2017 tarih ve 1397 sayılı kararında belirtilen 140 m2’lik brandadan samanlık yapıldığı tespitinin gerçeğe aykırı olduğu, bu samanlık alanın müvekkili tarafından yapılmamış olup, mülkiyetinin de müvekkiline ait olmadığı, cezaların şahsiliği ilkesi gereği para cezasının yapı sahibine verilmesi gerektiği, dava konusu taşınmaz üzerinde hissedarlar arasında fiili bir taksimin mevcut olduğu, müvekkilinin sahibi olduğu hissenin çitle örüldüğü, samanlık diye bahsedilen branda ile oluşturulmuş alanın çitin dışında kalmakla beraberinde diğer hissedarlara ait olduğu, müvekkilinin yapmadığı ve kendisine ait olmayan 140 m2 alanlı samanlığın branda ile örtülmesi nedeniyle verilen para cezasında ve yıkım kararında da hukuka uyarlık bulunmadığı, ayrıca, Kabahatler Kanununun 20.maddesine göre, soruşturma zamanaşımı süresi nispî idarî para cezasını gerektiren hallerde sekiz yıl olduğu, olayda zamanaşımı süresinin dolduğu, tüm bunların yanı sıra sonradan ilave edilen ruhsatsız ve projesiz kaçak alan sayılan sadece 56 m2'den ibaret olup 230 m2 gibi bir alanın mevcut olduğunun da gerçeği yansıtmadığı, nitekim söz konusu 56 m2'lik ruhsatsız ve projesiz kaçan alan sayılan taşınmaz için 2002 yılında başkaca idari para cezası uygulanmış olup cezanın müvekkili tarafından ödenerek ilgili idarece tahsil edildiği, para cezasının artırım sebeplerinin davalı idarece ispatlanmadığı ve tutanakta da belirtilmediği, taşınmazın hissedarlarının muvafakatinin olmadığı hususunun doğru olmadığı, kaldı ki, 3194 sayılı Yasanın 27. maddesi ile Belediye ve Mücavir Alan Sınırları içinde ve dışında planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinin 57. maddesi hükümlerine göre belediye mücavir alan sınırı dışında planı bulunmayan köy ve mezraların yerleşik alanlarında, köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca yapılan konut amaçlı yapıların inşaat ve yapı kullanma iznine tabi bulunmadığı, müvekkilinin yaptığı inşaatın ruhsata tabi olmaması nedeniyle kaçak konut vasfında değerlendirilmesinde hukuka uyarlık görülmediğinden dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği, nitekim, söz konusu işleme dayanak olarak alınan inşaatın 2000 yılında inşa edildiği ve o tarihlerde de, 3194 sayılı Yasanın 27.maddesinde "Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve mezralarda yaptıracağı konut hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan ruhsatı aranmaz” hükmünün yer aldığından bahisle kararın davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
Davalı İdare tarafından, para cezasına konu ruhsatsız yapıların, mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit etmesi nedeniyle 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 4. alt bendinin, çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet vermesi nedeniyle de 13. alt bendinin uygulanmasında yasaya aykırılık bulunmadığından bahisle kararın iptale ilişkin kısmının kaldırılması ve bu kısım yönünden de davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Taraflarca savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
İNCELEME VE GEREKÇE:
 
MADDİ OLAY:
 
İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 107 ada, 64 parselde mevcut 5 kapı numaralı yapının bitişiğinde bulunan ahırın ruhsatsız olarak betonarme yapıya (140 m²) dönüştürüldüğü, aynı parselde ruhsatsız olarak betonarme asma katlı yapı (80 m²) ve yine ruhsatsız olarak temel inşaatı yapıldığının 10/05/2017 tarihli 1 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edilmesi üzerine 27/07/2017 tarih ve 1397 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararıyla 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 25.265,45.-TL idari para cezası verilmesinin ardından yapılan denetimde, inşaata devam edilmek suretiyle ruhsatsız temel üzerine zemin kat (80 m²) yapıldığı, ruhsatsız zemin kat üzerine 1.normal katın kolonlarının imalatının yapıldığı, ayrıca ruhsatsız olarak brandadan samanlık (150 m²) yapıldığının 02/08/2017 tarihli 2 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edildiğinden bahisle 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 15.455,68.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 07/09/2017 tarih ve 1621 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararı alınmıştır.
 
Anılan encümen kararının iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
 
İLGİLİ MEVZUAT:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.) 45. maddesinin 4. fıkrasında; "Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir..."; 6. fıkrasında ise, "Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir." hükümleri yer almaktadır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 18 Mayıs 2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16’ncı maddesi ile eklenen geçici 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir." hükmüne, dördüncü fıkrasında ise; "Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir." hükmüne yer verilmiş; 28 Aralık 2018 tarih ve 30639 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7159 sayılı Kanunun 4. maddesi ile, maddenin dördüncü fıkrasına “bu Kanun” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve 2960 sayılı Kanun” ibaresi eklenmiş ve maddeye bağlı 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesine ait kroki ile sınır ve koordinat listesi ekteki şekilde değiştirilmiş; 31.12.2018 günlü ve 538 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Yapı Kayıt Belgesi başvuru süresinin 30/06/2019 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
 
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 6 Haziran 2018 tarihli ve 30443 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinin birinci fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların maliklerinin, bu belgenin bir örneğini belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyesine, bu sınırlar dışında il özel idaresine vermek zorunda oldukları, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği belirtilmiş, 20 Eylül 2018 tarihli ve 30541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik yapılmasına Dair Usul ve Esasların 5. maddesi ile değişik 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise; “(2) Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilir, bu belgenin sağlamış olduğu haklar geri alınır, Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak yatırılmış olan bedel iade edilmez ve belge düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunan müracaat sahibi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, .... Mahallesi, 107 ada, 64 parselde mevcut 5 kapı numaralı yapının bitişiğinde bulunan ahırın ruhsatsız olarak betonarme yapıya (140 m²) dönüştürüldüğü, aynı parselde ruhsatsız olarak betonarme asma katlı yapı (80 m²) ve yine ruhsatsız olarak temel inşaatı yapıldığının 10/05/2017 tarihli 1 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edilmesi üzerine 27/07/2017 tarih ve 1397 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararıyla 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 25.265,45.-TL idari para cezası verilmesinin ardından yapılan denetimde, inşaata devam edilmek suretiyle ruhsatsız temel üzerine zemin kat (80 m²) yapıldığı, ruhsatsız zemin kat üzerine 1.normal katın kolonlarının imalatının yapıldığı, ayrıca ruhsatsız olarak brandadan samanlık (150 m²) yapıldığının 02/08/2017 tarihli 2 nolu yapı tatil tutanağı ile tespit edildiğinden bahisle 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca söz konusu yapıların yıkılmasına ve aynı Kanunun 42.maddesi uyarınca yapı sahibi sıfatıyla davacıya 15.455,68.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 07/09/2017 tarih ve 1621 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararının tesis edildiği, anılan encümen kararının iptali istemiyle de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda, uyuşmazlık konusu yapılar için yukarıdaki madde hükümleri uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 08/11/2018 tarihli, D9C68RVT belge nolu, 12/11/2018 tarihli, 74ANJZ20 belge nolu, 24/05/2019 tarihli, PC2ATDYR belge nolu ve 25/05/2019 TARİHLİ, N2VF3L79 belge nolu Yapı Kayıt Belgelerinin düzenlendiği, Dairemizin E:2020/58 sayılı dosyasında 30/09/2020 tarihli ara kararı üzerine davalı idarece gönderilen ve 22/10/2020 tarihinde kayda giren cevabi yazı ekindeki belgelere göre; davacının davalı Belediyeye yaptığı 30/11/2018 tarihli başvuru üzerine dava konusu 07/09/2017 tarih ve 1621 sayılı encümen kararının, 13/06/2019 tarih ve 1507 sayılı Arnavutköy Belediye Encümeni kararı ile iptal edildiği görülmüştür.
 
Bu durumda, uyuşmazlığın ortadan kalktığı, bir diğer deyişle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
 
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, yargılama giderlerinin kapsamı belirlenmiş; bu çerçevede, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde, yasada yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 331. maddesinde, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kurala bağlanmış, böylece, kural olarak, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi esası benimsenmiştir.
 
Bilindiği üzere, yargılama sonucu bir tarafa yargılama giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o tarafın dava açmak ya da dava açılmasına sebebiyet vermek suretiyle karşı tarafın yargılama masrafı yapmasına neden olunmasıdır.
 
Olayda, dava konusu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren 3194 sayılı Kanunun geçici 16. maddesi uyarınca yıkım kararının iptal edilmiş olması nedeniyle konusuz kalan davada, dava konusu işlem yönünden hukuksal denetim yapılamadığından ve tarafların haklılık durumu değerlendirilmediğinden yargılama giderleri bakımından sorumlu tutulmalarının, adalet, hakkaniyet, hukuk devleti ilkelerine uygun düşmeyeceği açık olup, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve taraflar lehine veya aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1.2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca tarafların istinaf başvurularının KABULÜNE,
 
2.İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 28/09/2018 tarih ve E:2018/123, K:2018/1584 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
 
3.7143 sayılı Kanunla 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen geçici 16. madde uyarınca alınan Yapı Kayıt Belgelerine istinaden dava konusu encümen kararı davalı idare tarafından iptal edildiğinden dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
 
4.Aşağıda dökümü yapılan 334,70.-TL dava ve 117,60.-TL istinaf giderlerinin davacı üzerinde, 117,60.-TL istinaf giderinin ise davalı idare üzerinde bırakılmasına,
 
5.Taraflar lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
 
6.2577 sayılı Kanunun 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine,
 
7.Aynı Kanun maddesi uyarınca kesin olarak 28/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy