İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2018/2702 Esas 2020/2321 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2018/2702
Karar No: 2020/2321
Karar Tarihi: 23.12.2020



YARGILAMA SÜRECİ:
 
Dava konusu istem: İstanbul İli, Şişli İlçesi, .... mahallesi, .... Caddesi, 10368 ada, 3 sayılı parsel üzerinde olup, yol ve yeşil alanda kalan davacıların murisine ait gecekondunun yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla)15.000,00-TL maddi zararın yıkım tarihinden (18/01/2017) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
 
İlk derece mahkemesi kararının özeti: İstanbul 4. İdare Mahkemesi Hakimliğinin 20/03/2018tarihve E:2017/839, K:2018/408sayılı kararı ile; " ... hukuken korunması mümkün olmayan gecekondunun yıkımının yasaya uygun olması ve yıkımı yapılan gecekondunun boş olması sebebiyle, davacıların tazmin edilmesi gereken bir zararlarının söz konusu olmadığı" gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAFA BAŞVURANIN
 
İDDİALARI: Davacılar tarafından; mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, karara dayanak alınan İstanbul 7. İdare Mahkemesi kararı istinaf edildiğinden henüz kesinleşmediği, kararda belirtilen kesinleşmiş karar olgusunun doğru olmadığı ileri sürülerek davanın kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.
 
KARŞI TARAFIN
 
SAVUNMASI: Davalı idare tarafından; davanın reddine dair kararın hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davacılar istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince;2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.)45. maddesinin4. fıkrasında; Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir." 6. Fıkrasında ise,"Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir." hükümleri yer almaktadır.
 
İstinaf başvurusu; İstanbul İli, Şişli İlçesi, .... mahallesi, .... Caddesi, 10368 ada, 3 sayılı parsel üzerinde olup, yol ve yeşil alanda kalan davacıların murisine ait gecekondunun yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla)15.000,00-TL maddi zararın yıkım tarihinden (18/01/2017) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan davada; davanın reddine karar veren İstanbul4.İdareMahkemesiHakimliğinin 20/03/2018 tarih ve E:2017/839, K:2018/408 sayılı kararının davacılar tarafından kaldırılması istemine ilişkindir.
 
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
 
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşir ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açar.
 
Öte yandan, idarenin tazminle yükümlü tutulması, kesin olarak ortaya çıkmış, belirgin hale gelmiş bir maddi zararın varlığı halinde mümkündür. Kişinin isteği dışında maddi varlığında meydana gelen kayıp ve eksikliklerle, çoğalma olanağından yoksunluk olarak tanımlanan maddi zarar, henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş ise, bu aşamada idarenin tazmin yükümlülüğüne gidilmesine olanak bulunmamaktadır. Ancak bu durum da, ileride maddi zarar gerçekleştiğinde açılacak davada idarenin tazminle yükümlü tutulmasına engel oluşturmamaktadır.
 
2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 9. maddesinin (b) bendinde; "Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerine yapılmış gecekondular (a) fıkrasındaki hükümlere tabi olup, arsa bedeli ilgili kuruluşa peşin veya en geç 4 yıl içinde oniki eşit taksitle, bu Kanun hükümlerince çıkarılacak Yönetmelikte belirtilen esaslara göre ödenir" hükmü yer almakta olup, aynı Kanunun "Tapu verme" başlıklı 10. maddesinde; "a) Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verilir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder...
 
b) (...) Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir.
 
c) ... " hükümleri ile,
 
"Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular" başlıklı, 13. maddesinde; "Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular hakkında aşağıdaki uygulamalar yapılır.
 
a) (Değişik : 22/5/1986 - 3290/6 md.) Bu Kanun gereğince arsa tahsis edilecek kimselerin; kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırı içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü iş yeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması gerekir.
 
b) (Değişik : 22/5/1986 - 3290/6 md.) Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde, ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edilir. Gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinde başka bir arsa veya hisse verilir. Tahsis edilen arsa veya hissenin bedeli 4/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kanun veya 6/6/1984 tarih ve 3016 sayılı Kanuna göre tespit edilir.
 
(Ek fıkralar : 18/5/1987 - 3366/5 md.):
 
14 üncü maddenin a, b, c, d, e, g, h ve i bentleri kapsamında kalmaları nedeniyle, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlarına, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parselleri müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verilir. Bu gibi hallerde gecekondu sahibine ayrıca enkaz bedeli bu Kanunla kurulan fondan belediye veya valilikçe ödenir.. c) ...
 
d) Daha önce gecekonduları yıkılanlar bu Kanunun uygulanmasında hiçbir hak talep edemezler." hükümlerine yer verilmiş olup,
 
Anılan Kanunun 14. maddesinde ise bu Kanundan yararlanamayacak durumda olan yapılar düzenlenmiştir.
 
Öte yandan, 23.07.1986 günlü, 19173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3290 sayılı Kanun ile Bazı Maddeleri Değiştirilen ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; Islah imar planı hazırlanıp onaylandıktan ve Kanunun 10. madde (c) bendi gereğince, kesin parselasyon durumu belirlenip tapuya tescil edildikten sonra, durumun, belediye veya valilikçe gecekondu sahiplerine duyurulacağı, gecekondu sahibinin tapu tahsis belgesi ile birlikte, arsa tahsis eden kuruluşa müracaat ederek satınalma işlemini sonuçlandıracağı ve tapu idaresinden tapusunu alacağı, ıslah imar planına göre muhafazası mümkün olmayan veya Kanunun 14 üncü maddesinin a, b, c, d, e, g, h ve i bentleri kapsamında kalmaları nedeniyle, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlarına, Kanunun 13 üncü madde (b) bendi uyarınca, aynı bölgede veya bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parsellerinin, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verileceği, kadastral yol üzerine yapılmış olan ve ıslah imar planı ile korunması mümkün olmayan gecekondu sahiplerinden, Kanunun 13 üncü madde (a) bendi uyarınca hak sahibi niteliğini taşıyanlara, başka bir yerden müstakil veya hisseli arsa verileceği, bu işlem yapılıncaya kadar gecekondunun muhafaza edileceği ve belediye veya valilikçe gecekondu sahibinin hak sahibi niteliklerini taşıdığının, gecekondu sahibine yazılı olarak bildirileceği, üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulan gecekonduların enkaz bedelinin, belediye veya valiliklerce tesbit edilerek, hak sahiplerine Kanun uyarınca kurulan fondan ödeneceği, tapu tahsis belgesi alındıktan sonra, gecekondunun, Kanunun 13 üncü maddesi (a) bendi hükümlerine göre hak sahibi niteliklerini taşıyan bir kişiye satılması halinde, satış belgesi ve tapu tahsis belgesi ibraz edilmek kaydıyla, tapunun, yeni maliki adına düzenleneceği, başvurusu yapılmış, ancak tapu tahsisi henüz yapılmamış gecekondunun, hak sahibi niteliklerini taşıyan bir başka kişiye satılması halinde, satış belgesi ibraz edilmek kaydı ile, tapu tahsis belgesinin satın alan kişi adına düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
 
3290 Sayılı Kanun ile Bazı Maddeleri Değiştirilen ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 Sayılı Kanun Gereğince Kurulan Fonun Harcama Esaslarını Düzenleyen Yönetmelik'in 9/a maddesinde de "Belediye ve mücavir alan sınırları içinde veya dışında kalan alanlardaki hazine, belediye, İl Özel İdaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerine yapılmış gecekonduların sahipleri tarafından beyan edilen arsa veya arazi bedelleri, peşin veya ilk taksidi tapu tahsisi yapılan tarihten itibaren en geç 4 ay içerisinde ödenmek ve 4 yılda 12 eşit taksitle tamamlanmak suretiyle, arsa veya arazi sahibi kuruluşlarınca tahsil edilip bekletilmeksizin gecekondu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ise, belediye emrinde, gecekondu belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise, valilik emrinde oluşturulan fon hesabına yatırılır." hükmüne yer verilmiştir.
 
Öte yandan, 23.07.1986 günlü, 19173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3290 sayılı Kanun ile Bazı Maddeleri Değiştirilen ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; Islah imar planı hazırlanıp onaylandıktan ve Kanunun 10. madde (c) bendi gereğince, kesin parselasyon durumu belirlenip tapuya tescil edildikten sonra, durumun, belediye veya valilikçe gecekondu sahiplerine duyurulacağı, gecekondu sahibinin tapu tahsis belgesi ile birlikte, arsa tahsis eden kuruluşa müracaat ederek satınalma işlemini sonuçlandıracağı ve tapu idaresinden tapusunu alacağı, ıslah imar planına göre muhafazası mümkün olmayan veya Kanunun 14 üncü maddesinin a, b, c, d, e, g, h ve i bentleri kapsamında kalmaları nedeniyle, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlarına, Kanunun 13 üncü madde (b) bendi uyarınca, aynı bölgede veya bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parsellerinin, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verileceği, kadastral yol üzerine yapılmış olan ve ıslah imar planı ile korunması mümkün olmayan gecekondu sahiplerinden, Kanunun 13 üncü madde (a) bendi uyarınca hak sahibi niteliğini taşıyanlara, başka bir yerden müstakil veya hisseli arsa verileceği, bu işlem yapılıncaya kadar gecekondunun muhafaza edileceği ve belediye veya valilikçe gecekondu sahibinin hak sahibi niteliklerini taşıdığının, gecekondu sahibine yazılı olarak bildirileceği, üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulan gecekonduların enkaz bedelinin, belediye veya valiliklerce tesbit edilerek, hak sahiplerine Kanun uyarınca kurulan fondan ödeneceği, tapu tahsis belgesi alındıktan sonra, gecekondunun, Kanunun 13 üncü maddesi (a) bendi hükümlerine göre hak sahibi niteliklerini taşıyan bir kişiye satılması halinde, satış belgesi ve tapu tahsis belgesi ibraz edilmek kaydıyla, tapunun, yeni maliki adına düzenleneceği, başvurusu yapılmış, ancak tapu tahsisi henüz yapılmamış gecekondunun, hak sahibi niteliklerini taşıyan bir başka kişiye satılması halinde, satış belgesi ibraz edilmek kaydı ile, tapu tahsis belgesinin satın alan kişi adına düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul İli, Şişli İlçesi, .... mahallesi, .... Cad. 10368 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapı (gecekondu) için davalı belediye tarafından yol ve yeşil alan çalışması yapılacağından bahisle 02.06.2006 tarih ve 2006/S-733, R.327712 sayılı işlem ile söz konusu taşınmazın tahliyesine karar verildiği, muris Mahmut KOÇ tarafından gayrimenkulün bulunduğu yere ilişkin imar affı başvurusunda bulunduğundan bahisle iptali istemiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesi nezdinde dava açıldığı, anılan mahkemenin 27.02.2009 gün ve E:2008/1883, K:2009/360 sayılı kararı ile "Davacının imar affı başvurusu yaptığı 03.08.1984 tarihinde dava konusu alanın plansız olması ve 1988 tarihli ıslah imar planında da konut alanında kalması nedeniyle davacının başvurusunun öncelikle 2981 sayılı Yasa hükmü uyarınca değerlendirmeye alınıp sonuçlandırılması gerektiğinden bahisle" taşınmazın 775 sayılı Yasa uyarınca tahliyesine ilişkin tesis edilen dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, davalı idarece anılan mahkemenin iş bu kararı uyarınca değerlendirme yapılarak dava konusu 21.12.2016 tarih ve 54107 sayılı işlem ile davaya konu İstanbul İli, Şişli İlçesi, .... mahallesi, .... Cad. 10368 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının (gecekondunun), 18.01.1994 onay tarihli 1/5000 ölçekli Şişli-dolapdere Piyalepaşa Bulvarları ve Çevresi Nazım İmar Planında 1. ve 2. Derece Yol alanında kaldığı ve işyeri olarak kullanıldığı gerekçesiyle 2981 sayılı Yasa kapsamında korunmasının mümkün olmadığının belirtilerek davacıların imar affı başvurularının olumlu değerlendirilmediğinin belirtildiği, akabinde uyuşmazlık konusu gecekondunun 18/01/2017 tarihinde yıkıldığı, anılan gecekondunun idarece yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen(fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla)15.000,00 TL maddi zararın yıkım tarihinden (18/01/2017) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
İstinafa konu İdare Mahkemesi kararında, özetle "imar affı başvurusunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada davacıların kullanımında olan taşınmazın işyeri olarak kullanıldığının ve bunun yapılan başvuru belgeleri ile yeminli büro tarafından yapılan tespitte de sabit olduğundan 2981 sayılı Yasa'nın aradığı şartları taşımamasından dolayı imar affı başvurularının kabul edilemeyerek İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E:2017/130, K:2017/2498 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, ...davacıların murisine ait gecekondu için yapılan imar affı başvurusunun kesinleşmiş yargı kararıyla olumsuz sonuçlanması nedeniyle, imar planında yol ve yeşil alanda kalmasından dolayı idarece hiçbir karar alınmaksızın yıkılmasında yasaya herhangi bir aykırılık söz konusu olmadığından; hukuken korunması mümkün olmayan gecekondunun enkaz bedelinin idarece tazmininin söz konusu olmadığı, ...Yine, söz konusu gecekondunun yıkımı sırasında düzenlenen tutanak ve ekinde bulunan fotoğraflara bakıldığında, yıkımı yapılan binanın içinin boş olduğu ve hiçbir eşya bulunmadığı anlaşıldığından, yıkım tarihinin davacılara bildirilmemesi eşyalar yönünden bir zarara sebep olmadığından, bu yönden de davalı idarenin tazmin edeceği bir kusuru olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; istinafa konu İdare Mahkemesi kararına dayanak alınan İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E:2017/130, K:2017/2498 sayılık kararına karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine, İstanbul 5. İdari Dava Dairesi'nin 24/06/2020 tarihli, E:2018/1505, K:2020/994 sayılı kesin kararı ile anılan İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve 21.12.2016 tarih ve 54107 sayılı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü işleminin (imar affı başvurusunun reddine dair) iptaline karar verildiğinden, mezkur gecekondu nedeniyle davacıların hak sahibi bulunduğu açıktır.
 
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, 2981 sayılı Kanun kapsamında imar affından yararlanabilecek yapıların söz konusu Kanun uyarınca bulunduğu yerde korunamaması durumunda yapıya karşılık enkaz bedeli ödenip başka yerden arsa veya hisse tahsis edilmesi gerektiği hususunun düzenlenmesi karşısında, davacının hak sahibi olduğu gecekondusuna karşılık olarak, başka bir parselden hisse verilmesi ile birlikte gecekondunun yıkımı nedeniyle hesaplanacak enkaz bedelinin de hak sahibine ödenmesi gerektiği açıktır.
 
Bu haliyle, hak sahibi olunan gecekondunun yıkımı nedeniyle ilgilisine enkaz bedeli ödenmesine ilişkin husus, yukarıda aktarılan Yasa ve bu Yasa uyarınca çıkarılan Yönetmelik hükümleri ile açıkça düzenlenmiş olup yıkımın icrasından haberdar olunması üzerine açılan tazminat davasının reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında isabet görülmediğinden, davacıların istinaf talebinin kabulü ile, anılan kararın kaldırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Öte yandan, bakılan davada birden fazla zarar kalemi ile maddi tazminat talebi bulunduğundan, her maddi tazminat istemi yönüyle ayrı ayrı inceleme yapılması Dairemizce uygun görülmüştür.
 
Enkaz bedeli istemine yönelik olarak;
 
Dairemizin 23.06.2020 tarihli, E:2018/2702 sayılı ara kararı üzerine naip üye .... tarafından, inşaat yüksek mühendisi Uğur Kahveci marifetiyle dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve taraflara tebliğ edilen raporda özetle; "Milli Emlak Müdürlüğü'nün Sıra no:2015/1 sayılı Genelgesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yapı yaklaşık birim maliyeti, müteahhitli kârı, işçilik bedeli ve ayrıca yapım yılı ve yıllarına göre yıpranma payı dikkate alınarak formülize edilerek edilerek hesaplanan enkaz bedelinin 16.216,20-TL olduğu" görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiş olup anılan raporun hazırlanmasında izlenen yöntem ve ulaşılan sonuç Dairemizce de benimsenmiştir.
 
Söz konusu bilirkişi raporunda, davacı tarafından, özetle "yıkılan binanın oldukça büyük olduğu, emlak vergisi beyannamelerinde 245 m² olarak beyan edildiği, bir bodrum ve zemin kattan oluştuğu, 120 m² üzerinden yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu" hususları belirtilmiş ise de; yapının yıkılmış olması nedeniyle mahallinde bilirkişi incelemesi yapılmasında hukuki fayda bulunmadığı, 2981 sayılı yasa uyarınca yapılan imar affı başvurusunda beyan edilen 120 m² yapı alanı üzerinden resmi kurumlar tarafından çıkarılan genelgeler dikkate alınarak yapılan hesaplamanın uygun olduğu hususları nazara alındığında, bilirkişi raporuna davacı tarafından yapılan itirazın reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Söz konusu bilirkişi raporuna, davalı idare tarafından yapılan itiraz da ise hesaplanan tutara yönelik somut bir iddiasının bulunmadığı görülerek, bilirkişi raporuna davalı idare tarafından yapılan itirazın da reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Öte yandan, "tam yargı davası"nın niteliği gereği, idari yargılama hukukunda "fazlaya ait hakların saklı tutularak" dava açılmasına olanak bulunmadığı, "taleple bağlılık ilkesi"nin kabul edildiği hususu nazara alınarak tazminat tutarına hükmedilmesi gerekmektedir.
 
Bu durumda, bilirkişi raporu ile tespit edilen ve Dairemizce uygun bulunan 16.216,20-TL enkaz bedeli tutarı, tazmini istenilen 15.000,00-TL tutardan fazla olduğundan, talep tutarı olan 15.000,00-TL'nin yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Eşya bedelinden kaynaklı tazmin istemine yönelik olarak;
 
Uyuşmazlık konusu taşınmazın yıkım tarihi itibariyle çekilmiş fotoğraflar incelendiğinde, yapının eşyadan arındırılmış hali ile yıkıldığı, enkaz altında kalan eşyaların varlığına ilişkin olarak davacılar tarafından ibraz edilen somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı nazara alındığında, davacıların zayi olduğu iddia edilen eşyalar yönüyle tazmini gereken bir zararının bulunmadığı açıktır.
 
Kira geliri kaynaklı tazmin istemine yönelik olarak;
 
İstanbul 5. İdari Dava Dairesi'nin 24/06/2020tarihli, E:2018/1505, K:2020/994 sayılı kesin kararında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu gecekondunun mevcut imar planı kararları gereği yolda kalması nedeniyle, yerinde korunması mümkün değildir.
 
Bu haliyle, davacıların hak sahibi olduğu gecekondunun yerinde korunamaması nedeniyle yıkımı hususunda zorunluluk bulunduğundan, davacıların mahrum kalındığı iddia edilen kira geliri nedeniyle tazmini gereken bir zararı bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
 
Arsa bedeli kaynaklı tazmin istemine yönelik olarak;
 
İstanbul 5. İdari Dava Dairesi'nin 24/06/2020 tarihli, E:2018/1505, K:2020/994 sayılı kesin kararı gereği, uyuşmazlık konusu gecekondu nedeniyle hak sahibi sıfatı taşıyan davacılara gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parsellerinin, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verilmesi gerektiğinden, bu aşamada davacıların arsa bedeli nedeniyle kesinleşmiş bir zararı bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
 
Yasal faizin başlangıcının belirlenmesine ilişkin olarak:
 
Tam yargı davalarında hükmolunan faiz; idari işlem dolayısıyla hakları ihlal edilen davacıların bu işlem nedeniyle uğradıkları mali kayıpların veya yoksun kaldıkları mali haklarının gecikerek ödenmesi karşısında bu gecikmeden doğacak zararı karşılayan meblağ olup; bu niteliği itibariyle yasal faiz, asıl alacağa bağlı olan fer'i bir alacak niteliğindedir.
 
İdari işleme karşı açılan davanın sonuçlanmasından sonra, tam yargı davası açılması durumunda; talep edilen tazminat miktarının yasal faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi varsa, yasal faizin başlangıcı olarak, idareye başvuru, idareye başvurulmadan doğrudan dava açılmışsa tam yargı davasının açıldığı tarihin esas alınması Danıştay içtihatlarında genel kabul görmüş ve istikrar kazanmıştır.
 
Buna göre; davacı tarafından maddi tazminat istemiyle açılan davada, ödemeye konu miktarının, dava tarihi olan 17.04.2017 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca İSTİNAF BAŞVURUSUNUNKABULÜNE,
 
(i)İstanbul4.İdareMahkemesiHakimliğinin 20/03/2018tarihve E:2017/839, K:2018/408sayılı kararının KALDIRILMASINA,
 
(ii) Aynı Kanun maddesi uyarınca davanın KABULÜNE,
 
(iii)Tazmini istenilen 15.000,00-TL tutarın dava tarihi olan 17.04.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından, davacılara ödenmesine,
 
2-Aşağıda dökümü gösterilen 98,50.-TL ilk aşama yargılama gideri, 796,60.-TL İstinaf yargılama gideri ve davacı tarafından peşin yatırılan 256,17.-TL nispi karar harcı toplamı olan 1,151.27.-TL tutar ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. Maddesinin (1) numaralı bendi (Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla '7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla' bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.)uyarınca 2.250,00-TL nisbi avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine,
 
3- Hüküm altına alınan toplam 15,000.-TL maddi tazminat üzerinden binde 68,31 oranında hesaplanan 1,024.65.-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 256,17-TL harcın mahsubu ile kalan 768,48.-TL nispi karar harcının davalı idareden tahsili için mahkemesince ilgili mercie müzekkere yazılmasına,
 
4-Artan posta giderinin (bilirkişi ücretinden artan tutar varsa dahil olmak üzere) mahkemesince istinaf isteminde bulunanlara iadesine,
 
5-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45.maddesinin 6. bendi gereğince kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemesine gönderilmesine,
 
6-Aynı Kanun maddesi uyarınca kesin olarak 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy